BİLGİ TOPLUMU VE E-DEVLET - Ünite 2: Türkiye’de Elektronik Devletin Gelişimi ve Mevcut Durumu Özeti :
PAYLAŞ:Ünite 2: Türkiye’de Elektronik Devletin Gelişimi ve Mevcut Durumu
Giriş
Türkiye’de elektronik devletin gelişimi ve mevcut durumu, konuyla ilgili planlama ve uygulamaların tarihsel gelişimi, yasal altyapısı, yönetişim ekosistemi ve uluslararası iyi uygulamalarla kıyaslanması biçiminde incelenmiştir.
Türkiye’de e-Devletin Tarihsel Gelişimi ve Strateji Belgeleri
Türkiye’de e-Devlet alanında yaşanan gelişmelerin tarihçesi, üç ana bölümde incelenebilir. Bu özet tarihçedeki başlangıç noktasını, internetin Türkiye’de kullanılmaya başlandığı tarih olan 1993 yılı oluşturmaktadır. İkinci bölümde, 2006-2010 Bilgi Toplumu Stratejisi ve Eylem Planı stratejisinin uygulanmaya başlandığı 2006 yılından aynı strateji belgesinin nihai değerlendirme raporunun yayımlandığı 2012 yılına kadarki dönemde yaşanan gelişmeler yer almaktadır. Üçüncü bölüm ise son yıllarda e-Devlet alanında yaşanan önemli gelişmeler ve özellikle 2016- 2019 yılları arasını kapsayan e-Devlet Stratejisi ve Eylem Planının etkilerinden oluşmaktadır.
1993’ten 2006’ya (2006-2010 Stratejisinin Başlangıcına) Kadarki Dönem
Her ne kadar Avrupa Akademik ve Araştırma Ağları’nın (European Academic and Research Network, EARN) bir uzantısı olan “Türk Üniversiteler ve Araştırma Kurumları Ağı” adlı bir program altında geniş alan ağları (wide area networks) daha 1986 yılından itibaren Türkiye’de çalışmaya başlamış olsa da, Türkiye’deki ilk internet bağlantısı için 1993 yılını beklemek gerekmiştir. İnternetin Türkiye’ye gelişinin ilk on yılında (1993-2003), ilerleyen yıllarda e-Devlet çalışmalarının temelini oluşturacak birçok önemli yasal, kurumsal ve teknik altyapı çalışması gerçekleştirilmiştir. Bu altyapı çalışmalarının ilk önemli adımı, Türkiye’ye internet bağlantısının gelmesinden sadece üç sene sonra, 1996 yılında, Başbakanlık kararıyla Türkiye Ulusal Enformasyon Altyapısı Master Planı (TUENA) başlıklı bir bilgi teknolojisi strateji belgesinin hazırlanmaya başlanılmasıdır. Bu planın ana hedefleri aşağıda özetlenmiştir:
Enformasyon teknolojilerinin geliştirilmesi ve bilgi toplumuna geçişin sağlanması maksadıyla enformasyon alanında kamu güvenliği ve menfaatleri, sosyoekonomik, yasal, kurumsal ve düşünülebilecek diğer hususları da kapsayan bir enformasyon (internet dâhil) politikasının geliştirilmesine duyulan ihtiyaç nedeniyle Ulaştırma Bakanlığı sorumluluk ve koordinatörlüğünde, sekretarya hizmetlerini TÜBİTAK Başkanlığının yürüteceği Türkiye’de Enformasyon Politikası ve Enformasyon Altyapısı Master Planının oluşturulmasını istemiştir.
Bilgi ve iletişim teknolojilerinden azami miktarda yararlanılan bir kamu yönetimi sistemi oluşturma amacı güden bir diğer çalışma ise, 1997 yılında Başbakanlık tarafından başlatılan Kamu-Net projesidir. Proje ile kamu yönetimi sisteminin işleyişinde bilgi ve iletişim teknolojilerinden yönetimde verimliliği artırmak için ulusal ve yerel düzeyde yararlanılması öngörülmüştür. Kamu-Net Projesi’nin temel amaçları, şu şekilde ifade edilmiştir:
- Ülkemiz kamu hizmetlerinde etkinliği ve verimliliği artırmak amacıyla bilişim teknolojilerinin gerektiği gibi kullanılmasına, gelişmiş kurumsal bilgi sistemlerinin kurulmasına ve bunun yanı sıra birbirleri ile güvenli ve gerçek zamanlı bilgi paylaşımını da yapan elektronik kurumların oluşturulmasına yönelik çalışmalar yapmak, elektronik devlet yapılanmasında rol üstlenmek,
- Devlet eKapısını hazırlamak ve tüm bu çalışmaların sürekliliğine ve kurumsallaşmasına katkı sağlamak,
- Bilişim toplumu olma sürecinde kamusal değişim ve dönüşümlerin gerçekleşmesinde öneriler hazırlamak,
- Bilgi üretimini ve bilgi paylaşımını toplumun tüm katmanlarına yayarak toplumsal sinerjiyi harekete geçirmek,
- Vatandaşların daha bilgili ve bilinçli, haklarını ve sorumluluklarını iyi bilen bireyler halinde toplum yaşamında daha etkin görevler ve sorumluluklar üstlenmelerini sağlayarak görevlerin yapılmasında ve yetkilerin kullanılmasında etkinliği artırmak,
- Bu yaklaşımlar çerçevesinde çalışmalarını ve üretimlerini ülke optimalinde benzer amaçlarla çalışan diğer sivil ve resmî oluşumlarla paylaşıp birleştirerek devletine sahip çıkan bireylerin oluşturduğu ulusal, çağdaş ve rekabet gücü yüksek bir Türkiye yaratılmasında görevler üstlenmek.
Avrupa Birliği tarafından bilgi toplumu olma hedefine ulaşmak için hazırlanan e-Europe/e-Avrupa Programı’nın Avrupa Birliği aday ülkeleri için genişletilmiş hâli olan e-Europe+ Belgesi’nin 2001 yılında imzalanmasından sonra Kamu-Net Projesi e-Türkiye Projesi ile birleştirilmiştir. Bu noktada, 13 çalışma grubu gerekli araştırmaları yapmak üzere görevlendirilmiştir. Bu grupların eşgüdümü görevi, “sivil toplum kuruluşları da idare sürecine katılan meşru bir yönetişim aktörüdür” bakış açısı ile Türkiye Bilişim Derneği (TBD) ve Türkiye Bilişim Vakfı’na (TBV) verilmiştir. Süreç yönetimindeki bu olumlu gelişmelere rağmen uygulama dönemi sonunda Kamu-Net ile hedeflenen sonuçların hepsine maalesef ulaşılamamıştır. Bu noktada, 2002 yılında e-Dönüşüm Türkiye Projesi’nin hazırlıklarına başlanarak bu proje 2003 yılında uygulamaya geçirilmiştir. Bu gelişmeler dikkate alındığında, Türkiye’de genel olarak bilgi toplumu ve özel olarak da e-Devlet konusundaki hazırlık çalışmalarının ulusal planlama raporları ile başlayıp Avrupa Birliği süreçleriyle bütünleşme yönünde devam ettiği söylenebilir.
2003 yılından sonra Türkiye’de genelde bilgi toplumu ve özelde de e-Devlet alanında hazırlanan strateji belgelerinin sayısı ve içeriğinde hızlı bir artış gözlenmektedir. Bu çerçevede incelenebilecek ilk örnek, Başbakanlık tarafından yukarıda anılan e-Avrupa+ girişimine katılmak amacıyla, 2002 yılı Ağustos ayında bir rapor olarak kamuoyuna sunulan e-Türkiye Girişimi Eylem Planı 2002 Taslağı belgesidir. Bu belge, Başbakanlık ve Türkiye Bilişim Derneği (TBD) eş güdümünde çeşitli sektörlerden bir araya gelen toplam 360 uzmandan oluşan 13 alt çalışma grubu tarafından hazırlanmıştır. Söz konusu belgede e-Devlet ile ilgili olarak “Vatandaşa kaliteli, güvenli, etkin ve kesintisiz hizmet sunulması” hedefi konularak bu hedef çerçevesinde yapılacak işlemler (kitabın 34. sayfasındaki şekil 2.2'de gösterildiği gibi) sıralanmıştır.
e-Türkiye Girişimi Eylem Planı 2002 Taslağı’nı takiben, 58. ve 59. Hükümet’in Acil Eylem Planı çerçevesinde ortaya koyduğu e-Dönüşüm Türkiye Projesi’nin gerçekleştirilmesi amacıyla, 3 Aralık 2003 tarihli ve 2003/48 sayılı Başbakanlık Genelgesi ile e-Dönüşüm Türkiye Projesi Kısa Dönem Eylem Planı (KDEP) uygulamaya konulmuştur. Bu plan çerçevesinde projenin eşgüdümü, izlenmesi, değerlendirilmesi ve yönlendirilmesi konusunda Devlet Planlama Teşkilatı’nda (DPT) bir “Bilgi Toplumu Dairesi Başkanlığı” kurulmuştur. Genelgede Proje’nin başlıca hedefleri aşağıdaki gibi ifade edilmiştir: “…Vatandaşlarımıza daha kaliteli ve hızlı kamu hizmeti sunabilmek amacıyla; katılımcı, şeffaf, etkin ve basit iş süreçlerine sahip olmayı ilke edinmiş bir devlet yapısı oluşturacak koşulların hazırlanması, bilgi ve iletişim teknolojileri politikaları ve mevzuatının öncelikle Avrupa Birliği müktesebatı çerçevesinde gözden geçirilerek yeniden düzenlenmesi ve e-Avrupa+ kapsamında aday ülkeler için öngörülen eylem planının ülkemize uyarlanması…”.
Bu çerçevede DPT eş güdümünde sekiz çalışma grubu oluşturularak, kamuoyu ve Danışma Kurulundan görüşler alınarak 2003-2004 yıllarını kapsayan Kısa Dönem Eylem Planı (KDEP) hazırlanmıştır. Dört adet ara değerlendirme raporu ile ölçümlenen-izlenen KDEP’in Mayıs 2005 tarihinde yayımlanan Sonuç Raporu, sonuçlanan eylem oranını %47 olarak açıklamıştır.
KDEP uygulaması sonrasında, genel olarak bilgi toplumu, özel olarak da e-Devlet konularında hazırlanan bir sonraki strateji belgesi olarak, 1 Nisan 2005 tarihinde, 2005/05 sayılı Yüksek Planlama Kurulu Kararı eki olarak yayımlanan e-Dönüşüm Türkiye Projesi 2005 Eylem Planı ortaya konulmuştur. Bu plan ile varılmak istenen amaç, KDEP uygulama süresi içinde tamamlanamayan ve 2005 yılına aktarılan eylemlerle birlikte yeni eylemleri planlamak ve uygulamak olmuştur. Bu amaçla kurulan çalışma grupları ve koordinatör kurumların katkıları ile 7 başlık altında 50 eylem sıralanmıştır.
Bu stratejiler çerçevesinde hazırlanan ve uygulamaya konulan e-Devlet projelerinin hangi değişkenlerden etkilenilerek ne amaçlarla geliştirildiği konusunda ortaya konulan bir model de aşağıdaki şekilde sunulmuştur. Söz konusu değişkenler;
- Kamu yönetimi reformu ihtiyaçları;
- Söz konusu e-Devlet projesinin uygulanacağı kurum veya kurumlara ait çözüm bekleyen somut sorun ve ihtiyaçlar;
- e-Devlet projeleri yoluyla insanların, bilgilerin, paranın ve kamusal işlemlerin denetimi;
- Kamu kurumları içerisinde, kamu kurumları ile özel sektör arasında ve ulus devletlerarasındaki benzeşim baskıları; v. Bilgi ve iletişim teknolojileri (BİT) hizmetleri, yazılımı ve/veya donanımı satan özel sektör firmaları/şirketler tarafından gerçekleştirilen “satıcı tetiklemesi”
- Bir e-Devlet projesini uygulama yoluyla çeşitli kamu politikası aktörlerine (Dünyaya, Avrupa Birliği’ne, siyasetçi ve bürokratlara) uygulayıcı kurumun “çağı yakaladığı” ve/veya “çağın gerisinde kalmadığı” gibi sembolik mesajlar iletilmesini sağlayan “simgesel eylemler” gibi etmenlerdir.”
“Benzeşim baskıları kuralcı (normative), taklide dayanan (mimetic) ve zorlayıcı (coercive) olmak üzere üç değişik şekilde ortaya çıkmaktadır.
Bilgi ve iletişim teknolojileri hizmetleri, yazılımı ve/veya donanımı satan özel sektör firmalarının mal ve/veya hizmet sattıkları kamu kurum ve kuruluşları ile olan ticari ilişkilerinde, aralarındaki bilgi asimetrisinden faydalanarak kamu sektörünün ihtiyaç duyduğu ölçek ve niteliğin ötesinde miktar ve kalitede satış yapması durumuna “satıcı tetiklemesi” adı verilmiştir.
Türkiye’de e-Devlet projelerinin ortaya çıkış sürecinde tüm bu etmenlerin toplamının etkileşimini gösteren bir model (kitabın 37. sayfasındaki şekil 2.7'de) sunulmuştur.
2003 KDEP ve e-Dönüşüm Türkiye Projesi 2005 Eylem Planı’nın uygulamalarının kısmi başarıya erişmesi üzerine hazırlanan 2006-2010 Bilgi Toplumu Stratejisi ve Eylem Planı (BTS ve EP), 28 Temmuz 2006 tarihinde uygulamaya konulmuştur. Bu strateji belgesinin nihai sonuç raporunun yayımlanma tarihi olan 2012 yılından beri yeni bir strateji belgesi uygulaması bitmediği için, 2006-2010 Bilgi Toplumu Stratejisi ve Eylem Planı teknik olarak 2016 yılında e-Devlet Stratejisi ve Eylem Planı (2016-2019) yürürlüğe girene kadar uygulamada kalmıştır.
2006-2010 Stratejisi Uygulama Dönemindeki (2006- 2012) Gelişmeler
Bilgi Toplumu Stratejisi ve Eylem Planı (2006-2010), 28 Temmuz 2006 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu strateji belgesindeki toplam 111 eylemden 41 tanesi “Vatandaş Odaklı Hizmet Dönüşümü” ve 21 tanesi de “Kamu Yönetiminde Modernizasyon” başlığı altında hazırlanmış olup, söz konusu 62 eylemin tümü, e-Devlet konusu ile doğrudan veya dolaylı olarak ilgilidir.
Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) Bilgi Toplumu Dairesi tarafından eşgüdümü gerçekleştirilen bu strateji ve eylem planı, yedi stratejik önceliğe göre hazırlanmıştır. Değerlendirme sürecinde önce 126 (2007) sonra da 117 (2009) adet gösterge ve ülkelerin karşılaştırılmasına imkân veren kıyaslama ölçütleri (benchmarks) kullanılarak izlenmiş ve ölçümlenmiştir. Bu değerlendirme sırasında beş yıllık hedefler, senelik ara hedeflere dönüştürülmüştür.
2006-2010 tarihleri arasında uygulanan ve Haziran 2012 tarihi itibarıyla altıncı ve nihai değerlendirme raporu yayımlanan Bilgi Toplumu Stratejisi Eylem Planı’nda, Haziran 2012 dönemi itibarıyla ortalama %64,1 başarı elde edildiği anlaşılmaktadır. e-Devlet ile ilgili olan konularda ise başarı oranları sırasıyla “Vatandaş Odaklı Hizmet Dönüşümü” alanında %65,6 ve “Kamu Yönetiminde Modernizasyon” alanında %50’dir. Nihai Değerlendirme Raporu’ndaki en kritik tespit ise, stratejinin etkin biçimde uygulanması için öngörülen kurumsal yapılanmanın 2012 yılı itibariyle henüz hayata geçirilememiş olmasıdır.
Bilgi toplumu ve e-Devlet konularında hazırlanan strateji ve eylem planı belgelerinin gerek uygulama gerekse de ölçme ve değerlendirme basamaklarında izlenebilecek stratejik yöntemlerden birisi de eylemlerin belli ölçütlere göre önceliklendirilmesidir. Özellikle uygulamada yavaş ilerlendiği veya önceden belirlenmiş uygulama takviminin gerisinde kalındığı tespit edilen durumlarda uygulanması planlanan eylemlerden en önemli ve acil olanlarının önceliklendirilerek kaynakların bu eylemleri bir an önce bitirmeye yönlendirilmesi tercih edilebilir. Bu bağlamda, 2006-2010 Bilgi Toplumu Strateji ve Eylem Planı’nın uygulanmasındaki gecikme nedeniyle Başbakanlık bünyesinde 2008 yılından itibaren bir e-Devlet Danışma Grubu (EDG) kurulmuştur.
Bilgi toplumu olma hedefine ulaşmak amacıyla hazırlanan stratejiler doğrultusunda gerçekleştirilmesi gereken eylemlerin eksik ya da gecikmiş olarak uygulanması, hem e-Devlet alanındaki faaliyetleri hem de Türkiye’nin uluslararası indekslerdeki sıralamasını doğrudan etkilemektedir. Zaman, para ve uzmanlık gibi kaynaklar, özellikle Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde nispeten daha az bulunduğu için, e-Devlet gelişimi konusunda diğer ülkelerden geri kalmanın maliyeti de nispeten daha yüksektir.
EDG’nin Başbakanlık bünyesinde kurulmuş olması önemlidir. Çünkü Başbakanlığın bakanlıklar üzerindeki yaptırım ve eşgüdüm gücü ile yasama sürecindeki önemli rolü, e-Devlet projelerinin uygulanması ve eşgüdümü sürecini yönetmek için doğru yerin/adresin Başbakanlık olduğunu göstermiştir. EDG’nin ana hedefi, 2006-2010 Bilgi Toplumu Stratejisi ve Eylem Planı’ndaki toplam 111 eylemin tamamının gerçekleştirilmesinden veya hızlandırılmasından ziyade, “bazı eylemlerin konu edindiği e-Devlet projelerinin önceliklendirilmek amacıyla seçilerek Başbakanlığın bu e-Devlet projelerinin hayata geçirilmesini hızlandıracak bir kaldıraç olarak kullanılması” olarak tarif edilmiştir. Aslında önceliklendirilecek toplam 11 adet eylem/e-Devlet projesi, Strateji ve Eylem Planı’ndaki toplam 111 eylem arasından değil (kitabın 40. sayfasındaki şekil 2.10'da gösterildiği gibi) e-Devlet alanındaki toplam 62 proje arasından seçilmiştir.
EDG’de, farklı kamu kurumlarından gelen kişilerin belli bir hedefi gerçekleştirme amacıyla oluşturduğu ve sonrasında dağılarak üyelerin başta geldikleri örgütlere geri döndükleri, esnek, özel amaçlı ve geçici türde ağ (network) türü bir yapılanma olan geçici (ad-hoc) bir örgüt modeli kullanılmıştır. Ad-hoc örgütlenme modelinin kullanılma nedeni, e-Devlet gibi karmaşık ve çok yönlü bir konudaki çalışmaların yalnızca disiplinler arası bir takımdan oluşan uzman bir grup tarafından hakkıyla yapılabilir olmasıdır.
Grubun ilk görevi, tüm önemli e-Devlet projelerini izleyip değerlendirerek bunlardan tam olarak desteklenmesi halinde paydaşlara en büyük faydayı sağlayacak en yüksek öncelikli 11 projeyi seçmek olarak belirlenmiştir. Grubun oluşturulmasının ardından ve öncelikli olarak uygulanması gereken 11 projenin seçimi esnasında, e-Devlet uygulaması ile ilgili yasa ve diğer düzenlemelerde gerekli değişiklikleri yapmanın, planlanan işin önemli bir kısmı olduğu anlaşılmıştır.
EDG üyeleri, önceliklendirilecek e-Devlet projelerini/eylemlerini seçerken aşağıda sıralanan değerlendirme ölçütlerini kullanmıştır:
- Vatandaşa ve/veya iş dünyasına sağlanacak faydanın fazlalığı,
- Tamamlanma süresinin kısalığı (tercihen bir yıldan daha kısa bir sürede),
- Maliyet/çaba düşüklüğü (örneğin, ek bütçeye gerek olmadan bitirilebilecek projeler),
- Projenin tamamlandığında ekonomiyi canlandırması, yatırımları teşvik etmesi ve vatandaşlara sunulan devlet hizmetlerini en fazla miktarda kolaylaştırması vb.
Proje önceliklendirmede kullanılan tüm ölçütler ve puanları şöyledir:
- Etki (20 puan)
- Süre (15 puan)
- Maliyet (10 puan)
- BTS Eylem Planında Yer Alması (5 puan)
- Adanmış Üst Düzey Yönetici (15 puan)
- Adanmış Proje Ekibi (10 puan)
- Projeye Dış Destek (10 puan)
- Etkilenen Kurum Sayısı (5 puan)
- AB 20 Temel Hizmet Alanı (5 puan)
- 2008 Hükümet Programında Yer Alması (5 puan)
e-Devlet uygulamalarını etkin bir şekilde planlayacak, uygulayacak ve ölçüp değerlendirecek/izleyecek bir örgütsel yapının:
- Hem kamu kaynaklarını hem de e-Devlet sürecine katılan diğer ana aktörler olan özel sektör ve üçüncü sektör kurumlarının kaynaklarını verimli bir şekilde kullanabilmesi,
- Başta kamu kurum ve kuruluşları olmak üzere, eDevlet alanındaki projelerde planlama, karar alma, uygulama ve değerlendirme süreçlerinde rol oynayan ulusal ve uluslararası düzeydeki tüm aktörlerin (teknoloji şirketleri, bilişim STK’ları, uluslararası kuruluşlar, vb.) eş güdümünü etkin bir şekilde yapabilmesi ve
- Sürece dâhil olan kamu kurum ve kuruluşları üzerinde yaptırım gücü olan ve onları belli kural ve standartlara zamanında uymaya/eş güdüme ikna edebilecek ve/veya zorlayabilecek bir yapıda olması beklenir.
Bürokratik yapı olarak 2019 yılı itibarıyla Türkiye’nin kamu yönetimi sistemi içinde görülen örgüt türleri, şu şekilde sıralanabilir:
- Bakanlıklar,
- Bakanlık Altı/İçi Örgütlenmeler (Genel Müdürlükler, Daire Başkanlıkları ve Şube, Müdürlükleri, vb.)
- Kurum-Kurul Türü Örgütler (Bağımsız İdari Otoriteler)
- Ajanslar/Ofisler
Bu sınıflandırmadaki ilk iki kategoriyi oluşturan bakanlık, genel müdürlük, daire başkanlığı ve şube müdürlüğü olarak örgütlenme seçenekleri, e-Devlet uygulamalarını yönetebilecek ve eş güdümden sorumlu olacak “klasik bürokratik birimler” olarak adlandırılabilir. Son iki kategori olan kurum-kurul ve ajans/ofis yapıları ise, dünyada ve Türkiye’de son on yıllarda ortaya çıkmışlardır. Bu birimlere de yukarıda sıralanan nedenler ve yönetişimci yapı ve işleyişleri nedeniyle “neo-klasik bürokratik birimler” denilebilir.
Piyasalar ana kümesi ise temelde ikiye ayrılabilir:
- Şirketler
- Özel statülü şirketler
Özel statülü şirketler, piyasa kurallarına göre işletilen, fakat kamu sektörü ile yasal ve/veya işlevsel bağı olan şirketlerdir. Örneğin, e-Devlet Kapısının işletilmesinin sorumluluğunu üstlenen TÜRKSAT da özel statülü bir şirkettir.
Bu bağlamda, ağırlıklı olarak EDG tarafından hazırlanarak 2009 yılı sonlarında kamuoyu ile paylaşılan “e-Devlet ve Bilgi Toplumu Kanun Tasarısı Taslağı”, Başbakanlığa bağlı bir kurumsal yapı öngörmüştür. Özel sektörden hizmet alımını öngören bir “e-Devlet/Bilgi Toplumu Ajansı” yapısının kurulmasını önermiştir. Eş güdümü sağlamak üzere her kurumda bir e-Dönüşüm yöneticisi ve bir e-Dönüşüm panelinin kurulmasını öngören tasarı, yasalaşmamıştır. Söz konusu kanun tasarısının ilginç ve önemli bir diğer özelliği ise, Başbakanlık Resmî Web Sitesi üzerinde bir süre için kamuoyu ile paylaşılarak kişi ve kurumlardan taslak hakkındaki görüş ve önerilerinin alınması ve böylece kamu politikası üretiminde katılımcı bir yaklaşımın ortaya konulmuş olmasıdır.
Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’ne geçilmesiyle beraber ofis tipi bir yapılanmanın “Dijital Dönüşüm Ofisi” adı altında kurulduğu görülmektedir.
Son Yıllardaki Önemli Gelişmeler
Aşamalar hâlinde parlamenter hükûmet sisteminden Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’ne geçilen bu dönemde yaşanan en önemli gelişmelerden biri, hem bilgi toplumu, hem de e-Devlet alanlarında üst düzey politika belgelerinin hazırlanıp uygulamaya konulması olmuştur. Bu çerçevede, Kalkınma Bakanlığı tarafından 2015-2018 Bilgi Toplumu Stratejisi ve Eylem Planı hazırlanmıştır. Bu süreçte, Bilgi Toplumu Stratejisi Proje ve Katılımcılık Portalı oluşturularak sosyal medya da dâhil teknolojinin sunduğu, katılımcılığı nispeten kolaylaştıran ve teşvik eden çeşitli olanaklardan yararlanılmıştır. Söz konusu web platformundan strateji belgesi hazırlama çalışmalarının yürütülmesi süreci ile ilgili bilgiler paylaşılmış; forumlar üzerinden çeşitli kişi ve kurumlardan fikir ve öneriler toplanmıştır.Yine bu dönemde, 2006-2010 döneminde uygulanan stratejinin devamı niteliğinde yeni bir strateji belgesi olan “2016-2019 Ulusal e-Devlet Stratejisi ve Eylem Planı”, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından hazırlanmıştır. Bu strateji belgesi, 19 Temmuz 2016 tarihli ve 29775 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
Strateji belgesinde “ETKİN e-Devlet Ekosistemi” başlığı altında, stratejinin ana hedeflerini temsilen “ETKİN” kısaltması kullanılmıştır. Bu kısaltmadaki harfler, daha Entegre, Teknolojik, Katılımcı, İnovatif/Yenilikçi ve Nitelikli bir e-Devlet sistemi kurulması hedefini temsil etmektedir. Bu çerçevede söz konusu belgede 4 stratejik amaç, 13 hedef ve 43 eylem belirlenmiştir.
2016-2019 Ulusal e-Devlet Stratejisi ve Eylem Planı’nda yer alan stratejik amaç ve hedefler şunlardır:
-
Stratejik Amaç 1: e-Devlet Ekosisteminin Etkinliğinin ve Sürdürülebilirliğinin Sağlanması
- Hedef 1.1: e-Devlet Çalışmalarında Koordinasyon Etkinliği Artırılacaktır.
- Hedef 1.2: Kurumsal e-Dönüşüm Kapasitesi Geliştirilecektir.
- Hedef 1.3: İnovatif Yaklaşımlar Takip Edilerek e-Devlet Ekosistemine Uyumlandırılacaktır.
-
Stratejik Amaç 2: Altyapı ve İdari Hizmetlere Yönelik Ortak Sistemlerin Hayata Geçirilmesi
- Hedef 2.1: Ortak BT Altyapıları Geliştirilecektir.
- o Hedef 2.2: e-Devlet Hizmetlerine Yönelik Ortak Çözümler Geliştirilerek Yaygınlaştırılacaktır.
- o Hedef 2.3: İdari Hizmetlere Yönelik Bilişim Sistemlerinde Bütünlük ve Süreklilik Sağlanacaktır.
-
Stratejik Amaç 3: Kamu Hizmetlerinde e-Dönüşümün Sağlanması
- Hedef 3.1: Kurumsal Bilginin Öncelikli ve Etkin Olarak Elektronik Ortamdan Sunulması Sağlanacaktır.
- Hedef 3.2: Bilişim Sistemlerinde Sektörel Entegrasyonlar Güçlendirilecektir.
- Hedef 3.3: e-Devlet Hizmetlerinin Olgunluk Düzeyi Artırılacaktır.
- Hedef 3.4: Hizmet Sunum Kanalları İyileştirilecek ve Çeşitliliği Artırılacaktır.
-
Stratejik Amaç 4: Kullanım, Katılım ve Şeffaflığın Artırılması
- Hedef 4.1: e-Devlet Hizmetlerinin Kullanımı Artırılacaktır.
- Hedef 4.2: Açık Verinin Kullanım Alanları Yaygınlaştırılacaktır.
- Hedef 4.3: e-Katılım Mekanizmaları Güçlendirilecektir.
Mevzuat
Bu konuda ilk olarak not edilmesi gereken temel husus, e-Devlet konusunu yönetsel örgütlenme, eşgüdüm, finansman ve personel yönetimi gibi tüm boyutlarıyla ele alan bir “Temel e-Devlet Kanunu”nun 2019 itibarıyla mevcut olmadığıdır. ABD gibi bazı ülkelerde bu tür bütünsel kanuni düzenlemeler yapılmıştır.
1982 Anayasası’nda e-Devlet ile doğrudan ilgili bir madde yoktur. Bununla birlikte, 1982 Anayasası’nın 20. maddesi özel hayatın gizliliğini düzenlemektedir. Anayasa’da 2010 yılında yapılan son değişiklik ile söz konusu maddenin başlığı, “Özel Hayatın Gizliliği ve Korunması” şeklini almıştır. Maddenin metnine ise şu eklemeler yapılmıştır: “(Ek fıkra: 7/5/2010-5982/2 md.) Herkes, kendisiyle ilgili kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına sahiptir. Bu hak; kişinin kendisiyle ilgili kişisel veriler hakkında bilgilendirilme, bu verilere erişme, bunların düzeltilmesini veya silinmesini talep etme ve amaçları doğrultusunda kullanılıp kullanılmadığını öğrenmeyi de kapsar. Kişisel veriler, ancak kanunda öngörülen hallerde veya kişinin açık rızasıyla işlenebilir. Kişisel verilerin korunmasına ilişkin esas ve usûller kanunla düzenlenir”. Bu düzenleme ile e-Devlet uygulamalarında hassas bir konu olan kişisel verilerin mahremiyetinin korunması anayasal güvence altına alınmıştır.
Geçmişte e-Devlet konusuyla ilgili bir temel kanun çıkartmak amacıyla bazı çalışmalar yapılmıştır. Örneğin, bu bölümün diğer kısımlarında da özetle anlatıldığı üzere, 2009 ve 2011 yıllarında “e-Devlet ve Bilgi Toplumu Kanun Tasarısı Taslağı” başlığı altında bir metin Başbakanlık tarafından hem kamuoyu hem de kamu kurum ve kuruluşları ile paylaşılmış ama bu metnin TBMM’de tartışılıp yasalaşma imkânı olmamıştır.
Son dönemde ise e-Devlet konusu ile ilgili mevzuat alanındaki en önemli örnek, 2011 tarihli 655 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’dir (Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’nın –UDHB Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname-KHK-). Bu KHK ile “e-Devlet hizmetlerinin kapsamı ve yürütülmesine ilişkin usul ve esasları belirlemek, bu hizmetlere ilişkin eylem planları yapmak, koordinasyon ve izleme faaliyetlerini yürütmek, gerekli düzenlemeleri yapmak ve bu kapsamda ilgili faaliyetleri koordine etmek (Madde 2- f)” görevi bu bakanlığa (UDHB) verilmiştir.
Yukarıda anılan 2011 tarihli 655 sayılı KHK’ya dayanılarak hazırlanan bir diğer yasal düzenleme ise Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından Resmî Gazete’de 3 Eylül 2016 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren 29820 Sayılı “e-Devlet Hizmetlerinin Yürütülmesine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik” başlıklı metindir. Bu yönetmelik ile “bilgi toplumu politika, hedef ve stratejileri çerçevesinde, e-Devlet hizmetlerinin kapsamı ve yürütülmesine ilişkin usul ve esasları belirlemek, bu hizmetlere ilişkin eylem planları yapmak, koordinasyon ve izleme faaliyetlerini yürütme” (Madde 1) görevi, merkezî idare ve yerel yönetimleri de kapsayacak şekilde (Madde 2), Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığına verilmiştir.
Bu alandaki bir diğer önemli ikincil mevzuat ise 31 Temmuz 2009 ve 27305 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan “Kamu Hizmetlerinin Sunumunda Uyulacak Usul ve Esaslara İlişkin Yönetmelik”tir. Bu yönetmelik ile kamu hizmetlerinin sunumuna ilişkin olarak bu hizmetlerin etkin, verimli, hesap verebilir, vatandaş beyanına güvenen ve şeffaf bir kamu yönetimi oluşturmak; kamu hizmetlerinin hızlı, kaliteli, basitleştirilmiş ve düşük maliyetli bir şekilde yerine getirilmesini sağlamak üzere, idarelerin uyması gereken usul ve esaslar düzenlenmiştir.
e-Devlet konusu ile dolaylı olarak ilgili mevzuata verilebilecek örneklerden bir diğeri de, 2003 tarihli ve 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu’dur. Bu yasa, demokratik, şeffaf ve hesap verebilir bir kamu yönetimi sisteminde vatandaşların kamu örgütlerine ait bilgilere erişme haklarını kullanmasının yöntem ve sınırlarını düzenlemektedir. Bu çerçevede yasada bilgi edinme hakkının sınırlarından da bahsedilmiştir.
e-Devlet ile dolaylı olarak ilgili bir başka yasa ise 2004 tarihli ve 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu’dur. Bu yasayla elektronik imza uygulamasının hukuki ve teknik boyutları düzenlenmektedir. Bu kanunun sonucunda, elektronik imza hukukî olarak ıslak imzaya (elle atılan imzaya) eşdeğer hâle gelmiştir.
Bu bağlamda incelenebilecek bir diğer yasa ise, 2005 tarihli ve 5369 sayılı Evrensel Hizmet Kanunu’dur. Bu yasa, kamu hizmeti ve temel vatandaşlık hakkı sayılan, temel internet hizmeti de dâhil bazı iletişim hizmetlerini vatandaşın alması için devletin atması gereken adımları ve bu çabaların nasıl finanse edileceğini düzenlemektedir.
Yine e-Devlet ile dolaylı olarak ilgili diğer bir yasal düzenleme olan 2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Bilişim Alanına Giren Suçlar” başlıklı 10. bölümünde, bilişim alanındaki kimi suçlar ve cezaları tanımlanmıştır. Bu suçlar arasında, bilişim sistemine girme (Madde 243), sistemi engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme (Madde 244) ve banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması (Madde 245) gibi suç tanımları bulunmaktadır. İlgili maddelerde söz konusu suçlar için öngörülen hapis ve para cezaları da düzenlenmiştir.
Bu çerçevede verilebilecek diğer bazı örnekler ise şunlardır: 1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’ndaki Elektronik Ortamdaki Kayıtlar ve Elektronik Cihazla Belge Düzenleme konusundaki mükerrer madde 242’de (Ek madde: 28/08/1991 3762/3 md.) “elektronik cihazlarla düzenlenen belgeler ile özel cihazlardan çıkarılan pulları ihtiva eden belgeler bu Kanun hükümlerine uygun olarak düzenlenmiş belge hükmündedir” düzenlemesi yapılmıştır. Aynı yasa maddesinin ek bir fıkrasında (28/12/2001, 4731 S.K./4. md.) elektronik defter, elektronik belge ve elektronik kayıt gibi yeni kavramlar tanımlanmıştır.
Türk Borçlar Kanunu’nun iki maddesinde (Madde 14 ve Madde 15) elektronik imza konusuyla ilgili düzenlemeler bulunmaktadır.
Türk Borçlar Kanunu’nun iki maddesinde (Madde 14 ve Madde 15) elektronik imza konusuyla ilgili düzenlemeler bulunmaktadır.
Örgütsel Çerçeve/Aktörler
Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’ne geçilmesi öncesinde Türkiye’de e-Devlet alanındaki faaliyetleri idare eden ve eş güdümü sağlayan örgütsel yapının, çok parçalı bir yapı olduğu söylenebilir. Bu yapıda; Başbakanlık, UDHB, Kalkınma Bakanlığı ve BTYK gibi farklı kurumların görev ve sorumluluklarının kanun seviyesinde tanımlı olduğu karmaşık bir örgütsel ve yasal sistem söz konusu idi.
Türkiye’de Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’ne geçilen 2018 yılından bu yana, önceki dönemde e-Devlet faaliyetlerinin idare ve eş güdümünü yapan mevcut bakanlık, kurum ve kuruluşlara ek olarak yeni idari yapılar da ortaya çıkmaya başlamıştır.
Türkiye’de e-Devlet alanındaki faaliyetlerin idare ve eş güdümünü gerçekleştiren temel birim, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı bünyesinde faaliyet gösteren Haberleşme Genel Müdürlüğü içerisindeki e-Devlet Hizmetleri Daire Başkanlığıdır. Bu daire başkanlığı bünyesinde de üç adet şube müdürlüğü faaliyet göstermektedir. Bunlar; e-Devlet Hizmetleri Şube Müdürlüğü, Yurtdışı e-Devlet Hizmetleri Şube Müdürlüğü ve Uluslararası e-Devlet Eşgüdüm Şube Müdürlüğüdür.
10 Temmuz 2018 Tarihli ve 1 Numaralı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nde (Madde 474, f fıkrası) Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın e-Devlet alanındaki faaliyetlere ilişkin görev ve yetkileri şu şekilde tarif edilmiştir (T.C. Cumhurbaşkanlığı, 2019): ”Bilgi toplumu politika, hedef ve stratejileri çerçevesinde; ilgili kamu kurum ve kuruluşlarıyla gerekli işbirliği ve koordinasyonu sağlayarak e-Devlet hizmetlerinin kapsamı ve yürütülmesine ilişkin usul ve esasları belirlemek, bu hizmetlere ilişkin eylem planları yapmak, koordinasyon ve izleme faaliyetlerini yürütmek, gerekli düzenlemeleri yapmak ve bu kapsamda ilgili faaliyetleri koordine etmek.”
Yeni sistemde Kalkınma Bakanlığı T.C. Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı olarak yeniden düzenlenmiştir. Bu yeni yapıda yer alan Sektörler ve Kamu Yatırımları Genel Müdürlüğü çatısı altında bir Bilgi ve İletişim Teknolojileri Dairesi Başkanlığı kurulmuştur. Söz konusu daire başkanlığının görev ve yetkileri ise şu şekilde sıralanmıştır (T.C. Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı, 2019).
- Bilgi ve iletişim teknolojileri sektörü ile bu teknolojilerin ekonomik ve sosyal yaşamın genelinde kullanımının ortaya çıkardığı fırsat ve sorunlara yönelik politika, strateji ve yatırım programı oluşturma süreçlerine katkı sağlamak,
- Bilgi toplumu istatistiklerini derlemek, analiz etmek ve yıllık olarak yayınlamak,
- OECD Dijital Ekonomi Politikaları Komitesi çalışmalarının ulusal ve kurum içi koordinasyonunu yürütmek ve Komite çalışmalarına katılım sağlamak (Madde 17/7)
Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’ne geçilmesinden sonra e-Devlet faaliyetlerinin idare ve eş güdümünden sorumlu kurum ve kuruluşların arasına Dijital Dönüşüm Ofisi ile Bilim, Teknoloji ve Yenilik Politikaları Kurulu gibi yeni örgütler katılmıştır.
Dijital Dönüşüm Ofisi’nin görevleri, Kararname’nin 527. maddesinde şu şekilde sayılmıştır:
- Kamunun dijital dönüşümünü (e-Devlet dönüşümü) koordine etmek,
- Millî teknolojinin geliştirilmesi ve bu kapsamda farkındalık oluşturmak amacıyla gerekli olan projeler geliştirmek,
- Büyük veri analizi yapmak, öncelikli proje alanlarında yapay zekâ uygulamalarına öncülük etmek,
- Siber güvenlik ve bilgi güvenliğini artırıcı projeler geliştirmek.
Tüm bu görev ve sorumluluklar dikkate alındığında Dijital Dönüşüm Ofisinin doğrudan e-Devlet hizmetleri üretmekten ziyade, kamu yönetimi sistemi içerisinde yer alan tüm e-Devlet faaliyetinin eşgüdümünden sorumlu olduğu anlaşılmaktadır. Bu çerçevede, tüm bu faaliyetlerin yerli ve millî teknolojik kaynak, imkân ve yatırımlarla yapılmasının da amaçlandığı görülmektedir.
Bu düzenlemede ayrıca, siber güvenlik ve bilgi güvenliği temalarının da e-Devletten ayrı düşünülmediği açıkça gözlenmektedir. Son olarak, büyük veri analizi ve yapay zekâ uygulamaları gibi katma değeri yüksek yeni teknolojik gelişmelerin takibi ve e-Devlet faaliyetlerine eklemlenmesinin de Dijital Dönüşüm Ofisinin görev ve sorumluluk alanına alındığı anlaşılmaktadır.
Numaralı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi (Madde 20, a fıkrası) ile kurulan kurullardan birisi olan Bilim, Teknoloji ve Yenilik Politikaları Kurulu’nun görev ve yetkileri şunlardır:
- Bölgesel ve küresel rekabette mukayeseli üstünlük kazandıracak alanları tespit edip bu alanlara yönelik tavsiyelerde bulunmak,
- Türkiye’nin hedefleri doğrultusunda bilim ve teknoloji alanında politika önerilerinde bulunmak,
- Bilgi toplumuna ilişkin hedef ve strateji tavsiyelerinde bulunmak,
- Ar-Ge çalışmalarının özendirilmesi, teşvik edilmesi ve sonuçların ürünleştirilmesi için politika önerilerinde bulunmak,
- Bilim ve teknoloji alanındaki araştırma ve geliştirme politikalarının ekonomik kalkınma, sosyal gelişme ve milli güvenlik hedefleri doğrultusunda tespit edilmesi, yönlendirilmesi ve koordinasyonunun sağlanması amacıyla altyapı, insan kaynağı ve diğer tüm kaynakların geliştirilmesine yönelik araştırmalar yaparak öneriler oluşturmak,
- Stratejik önemi haiz teknoloji alanlarını belirlemek için araştırmalar yapmak ve bu alanlara ilişkin öneriler oluşturmak,
- Teknolojik dönüşüm alanlarını tespit ederek orta ve uzun vadeli milli teknoloji politika önerileri oluşturmak,
- Girişimcilik kültürünün yaygınlaştırılması için araştırmalar yapmak ve öneriler oluşturmak
- Sanayimizin ithalat bağımlılığını azaltacak, rekabet gücünü artıracak programların hayata geçirilmesi ile sanayi ürünleri güvenliği ve denetimi politikasının ve endüstri bölgeleri kurulacak alanların belirlenmesi amacıyla çalışmalar yürütmek,
- Serbest bölgelerde yapılan faaliyetleri değerlendirmek, bu bölgelerin geliştirilmesine ve sorunların çözümüne ilişkin stratejileri belirlemek ve önerilerde bulunmak,
- Araştırma altyapılarıyla ilgili genel strateji çalışmaları yapmak ve bu konuda öncelikleri değerlendirmek,
- İnternet ortamının ekonomik, ticari ve sosyal hayat ile bilim, eğitim ve kültür alanında etkin, yaygın, kolay erişilebilir olarak kullanımını teşvik edecek politika ve strateji önerileri hazırlamak.”
Bu görev ve yetki tanımından da açıkça anlaşıldığı üzere, Bilim, Teknoloji ve Yenilik Politikaları Kurulu’na doğrudan e-Devlet faaliyetleri ile ilgili bir görev ve sorumluluk verilmemiştir. Bununla beraber, Kurulun sorumluluk alanında bulunan bilgi toplumu politikaları ve stratejileri ile bilim ve teknoloji politikaları konuları, Kurulun dolaylı olarak e-Devlet ekosistemi üzerinde de etkili olacağını göstermektedir.
- Bu etkinin hangi kanallar üzerinden ortaya çıkacağı incelenmek istenirse, 1 Numaralı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nde açıklanan, kurulların çalışma usul ve esaslarına (Madde 33) göz atmak yeterli olacaktır:
- Kurullar, alanlarında doğrudan Cumhurbaşkanı ile çalışır ve Cumhurbaşkanının talimatlarını yerine getirir
- .Kurullar, görev alanına giren konularda bakanlıklar, kamu kurum ve kuruluşları, kamu iktisadi teşebbüsleri ve kamu kurumu niteliğindeki kuruluşlar ile yakın işbirliği içinde bulunur.
- Kurullar, kendi görev alanlarıyla ilgili olarak her türlü bilgi ve belgeyi ilgili bakanlıklar ile kamu kurum ve kuruluşlarından talep edebilir. Söz konusu talepler kurum ve kuruluşlarca öncelikle değerlendirilir.
- Kurulların görev alanlarıyla ilgili toplantı ve çalışmalara; bakanlıklar, kamu kurum ve kuruluşları, sivil toplum ile özel sektör temsilcileri, akademisyenler ve yerli veya yabancı uzmanlar davet edilebilir.
- Kurullar, görev alanlarına giren konularla ilgili olarak çalışma grupları oluşturabilir.
- Birden fazla kurulun görev alanına giren hususlar genişletilmiş kurul toplantılarında ilgili kurullar tarafından müştereken çalışılır ve görüşler müştereken oluşturulur.
Yukarıda sayılan çalışma usul ve esasları, Bilim, Teknoloji ve Yenilik Politikaları Kurulu’nun e-Devlet faaliyet alanına ilişkin kamu kurum ve kuruluşları ile iş birliği ve bilgi alışverişi yapabileceğini, uzmanların görüşünü alabileceğini ve çalışma grupları kurabileceğini açıkça hükme bağlamıştır. Bu yeni birimler, daha çok eşgüdümcü ve vizyoner bir yaklaşım taşıyor gibi görünmektedir. Bu nedenle, politika oluşturma katmanında Bilim, Teknoloji ve Yenilik Politikaları Kurulu, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçişle beraber yeniden tasarlanan e-Devlet örgütsel ekosisteminde operasyonel eşgüdüm (taktik) katmanında Dijital Dönüşüm Ofisi ile birlikte en önemli yeni örgütsel aktörler arasında sayılabilir.
Elektronik Devlet Ekosisteminde Yer Alan Diğer Aktörler ve Faaliyetleri
Elektronik devlet alanında planlama, karar alma, uygulama, izleme ve değerlendirme süreçlerinde önemli roller oynayan aktörler sadece merkezî yönetim bünyesindeki kamu kurum ve kuruluşlarından ibaret değildir.
e-Devlet alanında, özellikle devletin vatandaşa hizmet vermesini içeren “devletten vatandaşa” elektronik etkileşim kategorisi çerçevesinde en önemli aktörlerden biri de belediyelerdir. Giderek daha fazla sayıda belediye, elektronik hizmet sunma kanalları olarak resmi belediye web siteleri, mobil platformlar ve resmî belediye sosyal medya hesaplarına ek olarak, ulusal e-Devlet kapısı olan “turkiye.gov.tr” adresinden de bilgi ve hizmet sunar hâle gelmektedir. Yerel yönetimlerin e-Devlet Kapısı vasıtasıyla sunduğu hizmetler 2019 yılı Mart ayı itibarıyla incelendiğinde, 72 ilden toplam 301 adet belediyenin sunduğu hizmetlerin yanı sıra, belediyelere bağlı olarak ulaşım, su ve kanalizasyon gibi hizmetleri veren 14 adet yerel hizmet kurumunun da e-Devlet Kapısı üzerinde aktif olduğu görülmektedir.
Ayrıca, Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) BELBİS (Belediye Bilgi İşlem) Projesi çerçevesinde, belediyelerin çeşitli iş ve işlemlerini güvenli ve hızlı bir şekilde gerçekleştirebileceği web tabanlı ve modüler bir sistem kurmuş ve işletmektedir. Bu faaliyetlere ek olarak, yatırım programında onaylanan ve çalışmaları belli bir olgunluk kazanan bulut belediye projesinin iki önemli aktöründen de bahsetmek gerekir: Bu aktörler; projenin coğrafi bilgi sistemleri (CBS) tarafındaki Çevre ve Şehircilik Bakanlığı CBS Genel Müdürlüğü ile projenin yönetim bilgi sistemleri (YBS) bacağında faaliyet gösteren İçişleri Bakanlığı Bilgi İşlem Daire Başkanlığıdır.
Türkiye’deki üniversitelerin e-Devlet alanında oynadıkları roller incelendiğinde, bu rolleri iki ana başlık altında toplamak mümkündür. Bu başlıklar, bireysel ve kurumsal katkılar olarak ifade edilebilir. Bireysel düzeyde, gerek devlet gerekse de vakıf üniversitelerinde çalışan akademisyenlerin, strateji ve eylem planları hazırlıklarında bilimsel danışman olarak doğrudan, ürettikleri yayınlar ve gerçekleştirdikleri bilimsel araştırma projeleriyle dolaylı olarak e-Devlet faaliyetlerine ve araştırmalarına katkı verdikleri gözlenmektedir.
Kurumsal düzeyde ise bazı üniversitelerde e-Devlet alanı ile ilgili birim ve merkezlerin faaliyet gösterdiği görülmektedir. Bu tür birimlere, ikisi de 2019 yılı itibariyle faaliyetlerine son verilmiş olmakla beraber, Ortadoğu Teknik Üniversitesi’ndeki e-Devlet Araştırma ve Uygulama Merkezi (EDMER) ile mülga Türkiye ve Ortadoğu Amme İdaresi Enstitüsü’ndeki (TODAİE) e-Devlet Merkezi örnek gösterilebilir.
e-Devlet alanında faaliyet gösteren ve bu alanda üretilen kamu politikalarına etki eden/katkı veren sivil toplum kuruluşlarına Türkiye Bilişim Derneği (TBD) ve Türkiye Bilişim Vakfı (TBV) örnek gösterilebilir. Türkiye Bilişim Derneğinin bu alana yaptığı somut katkılardan biri, 2009 yılında kamuoyu ile paylaşılarak tartışmaya açılan e-Devlet ve Bilgi Toplumu Kanun Tasarısı Taslağı hakkındaki görüşlerini bir rapor halinde kamuoyu ile paylaşmasıdır.
Hemen her ülkede ulusal ve uluslararası teknoloji/bilişim şirketleri, e-Devlet alanındaki çalışmalara, yazılım, donanım, eğitim ve danışmanlık gibi çeşitli faaliyet alanlarında katkılar vermektedirler. Birçok ülke bilgi toplumu ve e-Devlet konularındaki ulusal strateji ve eylem planlarının hazırlanma sürecinde uluslararası danışmanlık şirketlerinden hizmet satın almışlardır.
Uluslararası kuruluşlar da e-Devlet politikalarında önemli roller oynarlar. Türkiye’de e-Devlet politikalarının planlanması ve uygulanmasında Dünya Bankası, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP), Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Avrupa Birliği gibi uluslararası kuruluşların rolleri incelenmiştir. Yıldız (2007), incelediği e-Devlet projelerinin uluslararası kuruluşlar tarafından para, bilgi ve insan akışları ile idarî ve ticarî işlemler üzerinde (daha sıkı bir) denetim kurulması amacıyla desteklendiğini tespit etmiştir.
Devlet dışı aktörler arasında düşünce üretim kuruluşlarının (think tank) da e-Devlet alanındaki politikaların üretilmesine katkıda bulunduğu görülmektedir. Pek çok düşünce üretim kuruluşu e-Devlet veya bilgi toplumu gibi konularda bilimsel raporlar üretmektedir. Fakat ağırlıklı olarak bu alanlarda ürettiği verilerle ve raporlarla tanınan düşünce üretim kuruluşu sayısı çok fazla değildir. Bu tür düşünce üretim kuruluşların en başarılı örneklerinden biri de ABD’de 2004 yılından beri faaliyet gösteren Pew Araştırma Merkezi’dir.
Uluslararası/Küresel Ölçümleme ve Kıyaslama Çalışmalarındaki Durum
Avrupa Komisyonu, 2001 yılından beri Avrupa Birliği üyeleri ve diğer bazı ülkelerin (Avrupa Birliği 28+; üye ülkelere ek olarak İzlanda, Karabağ, Norveç, Sırbistan, İsviçre ve Türkiye) e-Devlet performansı hakkında düzenli olarak bir e-Devlet Kıyaslama Raporu (e-Government Benchmark Report) hazırlatmaktadır. Bu çalışma kapsamında yayımlanan 2018 yılı raporu için esas olarak beş temel alanda kıyaslama yapılmıştır. Bunlar; kullanıcıodaklılık, şeffaflık, vatandaşlar için sınır-ötesi hareketlilik, işletmeler için sınır-ötesi hareketlilik ve temel teknolojik sağlayıcılar olarak tanımlanmaktadır.
Bu kıyaslamada sekiz adet “yaşam olayı” kullanılmıştır: İş kurma ve ilk ticaret faaliyetlerini gerçekleştirme sürecindeki işlemler, iş kaybetme ve iş bulma süreçlerindeki hizmetler, eğitim sürecindeki hizmetler, evlenme, doğum, ev tamiri gibi aile hayatını sürdürme sürecindeki işlemler, vergi gibi idari işlemlere dair hizmetler, taşınma halindeki işlemler, otomobil, ehliyet alma, cezalar gibi işlemler ve son olarak, bir konuda dava açma sürecindeki işlemler… Bu yaşam olayları listesinde de görüleceği gibi, kullanılan temel kıyaslama parametreleri 2015-2018 Bilgi Toplumu Stratejisi’nde yer alan e-Devletle ilgili “e-Devlet Hizmetlerinde Kullanıcı Odaklılık ve Etkinlik” başlığı ile de uyumludur.
Türkiye’nin 2018 yılı ölçümlemesindeki e-Devlet performansı (kitabın 55. sayfasındaki Tablo 2.3'de) gösterilmektedir. Türkiye, kullanıcı odaklılık gibi bazı alanlardaki toplam skoru ile (% 85) AB28+ ortalamasını (% 82) geçmiştir. Ayrıca çevrimiçi hizmetlerin varlığı ve kullanışlılık gibi bazı konularda AB ortalamasından çok daha yüksek değerlere (% 86 ve 97) erişmiştir. Ne var ki, Türkiye, sınır-ötesi e-Kimlik ve e-Belge kullanımı alanlarında hiç puan alamamıştır; elektronik belge ve dijital posta gibi alanlarda da ortalamanın (% 63 ve %51) altında kalan bir puan (% 55 ve %44) almıştır.
Birleşmiş Milletler (BM), üye devletlerin kamu yönetimi sistemlerinin modernleştirilmesinin en önemli araçlarından biri olarak gördüğü e-Devlet faaliyetlerini, 2000’li yılların başından itibaren bir dizi rapor hazırlayarak takip etmektedir. Bu amaçla, ilk olarak 2001 yılında e-Devlet konusundaki küresel görünümü inceleyen bir rapor yayımlanmıştır. Bu raporu takiben, önce her yıl (2003, 2004, 2005), 2008 yılından sonra da her iki yılda bir (2008, 2010, 2012, 2014, 2016 ve 2018) olmak üzere 193 üye devlette uygulanan BM e-Devlet Anketi ile dünyadaki hemen bütün ülkelerin e-Devlet performansı ve eksiklikleri karşılaştırmalı şekilde ölçülmektedir.
BM, e-Devlet anketleri ile 193 üye devlette bilgi ve iletişim teknolojilerinin kamu sektörü reformu amacıyla kullanımının ve potansiyelinin sistematik bir değerlendirmesini amaçlarken; bu süreçte temel vurguyu verimlilik, etkinlik, şeffaflık, hesap verebilirlik, kamu hizmetlerine erişim ve vatandaş katılımı konularına yapmaktadır. Bu nedenle anketlerde telekomünikasyon altyapısı gibi teknik konuların yanı sıra; insan kaynakları, çevrimiçi hizmetler ve e-Katılım gibi alanlar da ölçülerek indekslenmektedir. Ayrıca raporlarda e-Devlet uygulamaları yoluyla sürdürülebilir gelişmenin desteklenmesi teması da sıklıkla vurgulanmaktadır; hatta bu tema 2016 yılı raporunun alt başlığı yapılarak önemi daha da fazla belirtilmiştir.
Türkiye’nin (kitabın 56. sayfasındaki Tablo 2.4'de yer verilen) BM 2018 e-Devlet Araştırması’nda ölçümlenen e-Devlet gelişmişlik ve e-Katılım endeksi puanlarında, son iki rapor karşılaştırıldığında (2016-2018), ciddi bir ilerleme görülmektedir.
Küresel düzeyde gerçekleştirilen e-Devlet kıyaslama çalışmalarından önemli bir tanesi de Japonya’daki Waseda Üniversitesi Dijital Devlet Enstitüsü tarafından gerçekleştirilen Uluslararası Dijital Devlet Sıralaması çalışmasıdır. Raporda incelenen 65 ülke arasında Türkiye’nin 2018 yılı sıralaması, toplam 59.481 puanla kırk birincilik (41) olmuştur. Rapora göre Türkiye, 29 OECD üyesi arasında da 26. Sıradadır.
Waseda Üniversitesi Uluslararası Dijital Devlet Sıralaması Raporu hazırlanırken, e-Devlet performansı, aşağıda sıralanan bir dizi göstergenin incelenmesi yoluyla ölçülmektedir. Bu göstergeler de 35 alt bileşene bölünerek analiz edilmektedir:
- Ağ altyapısı yeterliliği,
- İdari etkinlik yeterliliği,
- Çevrim içi hizmetler,
- Ulusal e-Devlet kapısı,
- Kamu sektörü bilişim tepe yöneticiliği,
- e-Devlet tanıtımı/farkındalığı,
- e-Katılım/e-İçerme,
- Siber güvenlik,
- Açık devlet ve yeni ortaya çıkan bilgi ve iletişim teknolojilerinin kullanımı…
Türkiye’nin kamu sektöründe yaptığı bilgi ve iletişim teknolojileri yatırımları giderek artmakta ve çeşitlenmektedir. T.C. Kalkınma Bakanlığı tarafından her yıl yayımlanan “Kamu Bilgi ve İletişim Teknolojileri Yatırımları” raporunun 2018 sürümünde kamu sektöründeki BİT yatırımları hakkında ayrıntılı bilgiler (kitabın 58. sayfasındaki Şekil 2.13 ve Şekil 2.14'de gösterildiği gibi) verilmiştir. Buna göre eğitim, sağlık, güvenlik, maliye ve adalet gibi hizmetler için çok büyük miktarlarda teknoloji yatırımları gerçekleştirilmektedir.