BİLGİSAYAR DESTEKLİ HARİTA YAPIMI I - Ünite 2: Harita Tasarımı Özeti :
PAYLAŞ:Ünite 2: Harita Tasarımı
Ünite 2: Harita Tasarımı
Tasarım İlkeleri
Nesnel çevrenin algılanmasında ilk basamak görme olayıdır. Nesnelerin üzerine düşen ışık yansır ve göz küresi içerisinde bir görüntü oluşturur. Bu görüntü sinir sinyallerine dönüşerek beyne iletilir. Görme olayı olarak tanımlanan bu olay her gözlemci de aynı biçimde işler. Görme bağlamında sembollerin dili önem kazanır. Semboller bilginin kolay ve çabuk anlaşılmasını sağlar. Bu yüzden ilk ve temel iletişim sistemi olarak grafik sembollerle iletişim kurmak en kolay ve uygun yol olarak kabul edilir.
İnsanın görme duyusunun izlediği yol, grafik iletişimi açısından oldukça önemlidir. Gözün, görsel algılama açısından çeşitli odak noktaları arasında dolaşarak bazı kesintilere uğrasa da tek bir eylem olarak izlediği bir yol vardır.
Tasarımın denge, odaklanma, bütünlük, uyum ve oran olmak üzere beş temel bileşeni vardır:
Denge: Grafik tasarımın vazgeçilmez bir unsuru olan denge, aynı ya da farklı nesneler arasındaki uyumlu ilişki olarak tanımlanır. Denge konusunda iki farklı yaklaşım mevcuttur. Bunlar, simetrik denge ve asimetrik dengedir. Simetrik dengede bütün detaylar optik merkezden eşit uzaklıkta ve aynı ölçüdedir. Simetrik denge kurallarına göre oluşturulan bir tasarım; ciddiyet, dikkat, kesinlik ve katılık duygusu içerdiği için sağlam ve güçlü bir iletişim sağlar.
Odaklanma: Odak, tasarımı yapılan grafik yüzeyin başlangıç noktasıdır. Odaklanma ile tasarımcı, hedef kitlenin algı boyutu ile bu boyuta göre tasarım yapmayı hedefler. Tasarımcı, hangi detayın ya da detayların daha önemli olduğuna karar vererek görsel açıdan ilgi duyulacak bir odak belirler.
Bütünlük: Tasarımda olması gereken en önemli özelliklerin başında bütünlük gelir. Bütünlüğü olmayan tasarımlar genellikle okunamayan ve hedef kitlenin kafasını karıştıran tasarımlardır. Bütünlüğü oluşturabilmek için görsel ya da algısal ortak özelliği olan detayların kullanılması gerekir. Ancak bu durumda ortaya çıkacak monotonluğun da giderilmesi gereklidir.
Uyum: Genel olarak başarılı bir tasarımda şekil, yazı ve ton bakımından bir uyum aranır. Şekil uyumunda tasarımda kullanılan detayların temel yapılarının aynı olması istenir. Yazı uyumunda ise seçilen yazı stili ve font da görsel uyum aranır. Burada amaç, tüm yazıların aynı fontla ve aynı yazı büyüklüğünde yazılması değil aynı karaktere sahip yazı türlerinden seçilmesidir. Uyum, tasarımın tüm elemanlarını bir arada tutar ve dağınıklığı önleyerek düzeni sağlar.
Oran: Tasarımcı açısından oran, boyutlar arasındaki ilişkilerdir. Tasarım yüzeyinin eni ile boyu, görsel detayların genişlikleri ve yükseklikleri ile bir arada oluşturdukları kitlelerin boyutları arasında daima orantıya dayalı ilişkiler vardır. Kullanılan görsel detayların tasarım içindeki diğer elemanlarla kurduğu orantısal ilişkiler algı ve iletişimi doğrudan etkiler. Uyumlu oranlara ulaşabilmek için matematiksel verilerden yararlanılabilir.
Harita Elemanları
Haritanın en önemli özelliği, haritaya konu olan alanın, taşınabilir bir çizim yüzeyi üzerinde gösterilmesidir. Bu bakımdan harita, haritası yapılan bölgenin bir bakışta anlaşılmasını sağlar. Yani, yeryüzündeki objelere ait fiziksel özellikleri, konumları, büyüklükleri, yükseklikleri ve aralarındaki topolojik ilişkileri harita üzerinden anlamak mümkündür.
Haritalar çoğu mühendislik çalışmaları için bir altlık, okullarda yardımcı araç ve harita kullanıcı için bir bilgi kaynağıdır. Dolayısıyla üretilen haritanın anlaşılır bir harita olması oldukça önemlidir. Haritanın anlaşılır olması, haritadaki bilgilerin doğru bir şekilde aktarılmasını sağlayan tasarım ile sağlanır.
Harita üretiminde kullanılan bilgiler, farklı ölçme yöntemlerinden ya da farklı veri kaynaklarından temin edilebilir. Bu verilerin elde edilmesindeki doğruluk, harita tasarımını doğrudan etkiler.
Hedef kitlenin seçiminde ise insanlara bilgi aktarırken zaman tasarrufuna dikkat edilmelidir. Hedef kitlede temel harita bilgilerini bilmeyen kişiler için basit tasarımlar seçilmelidir.
Hedef kitlenin haritayı okumasındaki fiziksel yetenekleri de tasarımda dikkate alınmalıdır. Yaşlılar ve görme yeteneği düşük insanlar için haritadaki detayların, kartografik işaretlerin ve yazıların okunabilir büyüklükte olması gereklidir.
Genel olarak bir haritada olması gereken harita elemanları şunlardır:
Başlık: Haritanın başlığı, haritanın amacını ve içerdiği bilgileri gösteren önemli bir harita elemanıdır. Harita kullanıcısı, başlık sayesinde haritanın algılanmasını ve doğru bir şekilde yorumlanmasını gerçekleştirir. Başlık genellikle haritanın kapladığı alanı temsil eden bir coğrafi addır. Başlık harita üzerinde herhangi bir yere yerleştirilebilir.
Ölçek: Haritalara, kullanım aşamasında boyut olarak büyültme veya küçültme işlemi uygulanabilir ya da bir haritanın herhangi bir sunumda, kitap veya gazetede yayımlanması gerekebilir. Bu durumda boyutsal olarak değişime uğrayan harita üzerindeki bilgilerin doğru anlaşılabilmesi için harita ile aynı oranda değişim geçiren ölçek çubuklarına ihtiyaç duyulur.
Harita Yüzü: Haritanın yüzü, haritalanacak alanın yer aldığı bölümdür. Bu bölümde, haritanın amacına uygun olarak haritada gösterilmesi gereken konular harita kullanıcısına aktarılır. Haritanın yüzünde, kartografik işaretler, yazılar ve grid çizgileri bulunur.
Kâğıt Boyutu: Haritaların çizileceği kâğıt boyutları genellikle standarttır. Haritanın üretim amacına ve ölçeğine göre daha önceden belirlenen boyutlardaki harita altlıklarına çizim yapılır. Ancak klasik çizim malzemeleri ya da bilgisayar destekli harita çizimi yazılım ve donanımları kullanılarak farklı boyutlardaki altlıklar üzerine de çizim yapılabilir. Kâğıt boyutları ISO standartlarına göre belirlenmiştir. ISO, A, B ve C standartları olmak üzere üç tür kâğıt boyutu tanımlamıştır.
İkincil Harita: İkincil harita, asıl (birincil) haritanın genellikle 1/16 ya da 1/8 oranındaki büyüklükte olur ve asıl haritanın kenarında verilir. Amacı, asıl haritanın konumsal yerini daha küçük ölçekte vererek genel bir bakıştan sonra harita kullanıcısına asıl haritanın okunmasında yardımcı olmaktır. Esas harita ile ikincil haritanın yönlerinin aynı olması gerekir.
Tarih ve Logo: Haritanın üretimi ile ilgili tarihî bilgiler, üretici kurum, kuruluş veya firma isimleri ve logoları, haritanın kullanımı aşamasında, kullanıcıya faydalı olabilecek her türlü bilgi verilmelidir. Bu tür bilgilerin, harita üzerinde en az göze batan kısımda olması tercih edilir. Bu yer genellikle sağ alt köşedir.
Kuzey Oku: Gerçek kuzey, harita kuzeyi ve manyetik kuzey olmak üzere üç tür kuzey yönü vardır. Genel olarak haritaların üst kısımları harita kuzeyini gösterir. Ancak bazı harita türlerinde, kuzey okunun kullanılması, harita kullanıcısına haritanın yönlendirilebilmesi için büyük kolaylık sağlar. Bu tür harita türlerine denizcilikte, turizmde ve askerî alanlarda rastlanır.
Kartografik İşaret: Harita ile bilgi iletiminde kartografik işaretler kullanılır. Kartografik işaretler, ilettikleri bilginin özelliğine bağlı olarak yazılı sözcükler ve dilsel olmayan işaretler olmak üzere iki gruba ayrılır. Dilsel olmayan işaretler ise çizim altlığı boyutları ve grafik işaretlerdir. Çizim altlığı boyutları, objelerin doğadaki konumlarına ilişkin bilgilerin aktarılmasında kullanılır. Grafik işaretler ise nokta, çizgi ve alan yardımıyla görsel değişkenler kullanılarak meydana getirilmiş işaretlerdir.
Haritalarda Etiketlendirme
Bir haritanın okunaklılığı, harita yüzeyinde kullanılan etiketlerin harita kullanıcısına aktardığı bilgiler ile doğru orantılıdır. Etiketler, harita üzerindeki bilgileri tamamlar niteliktedir. Bu nedenle etiketlendirmenin açık ve anlaşılır bir şekilde yapılması gerekir. Etiketlendirme, nokta, çizgi ve alan detaylar için yapılır. Çoğu zaman etiketlendirmede ilgili detaya bağlı olarak düzenleme yapmak gerekebilir.
Haritadaki Yazıların Özellikleri: Harita üzerindeki yazıların, haritadaki detay bilgilerini ve ek bilgileri anlaşılır bir biçimde kullanıcıya aktarması gereklidir. Yazıda estetik önemli olup detaylarla yazının uyumlu bir biçimde kullanılması haritanın okunaklılığını artırır.
Yazıların ve rakamların yazılısı kadar harita üzerine yerleştirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Haritaların içeriğinde yer alan yazı ve rakamların haritaya yerleştirilmesinde belli başlı kurallar bulunmaktadır.
Haritadaki Yazıların Tipleri: Yazı tipi seçiminde ana ölçü uyumluluk ve diğer detaylarla olan ilişkilidir. Bilgilendirme ve eğitimsel amaçla düzenlenen haritalarda düz ve sade yazı tipleri kullanılmalıdır. Yazı tipleri Serif ve Sans serif olmak üzere ikiye ayrılır. Bunlardan Serif fontları Times New Roman ve Georgia’dır. Bu fontlar genelde baskın detaylar için kullanılmaktadır. Sans serif fontları saydam ve yansıtılan görsel materyaller için daha uygundur. Bu fontlara örnek olarak Arial, Verdana ve Helvetica tarzı fontlar verilebilir.
Nokta Detaylarda Etiketlendirme: Nokta detaylarda etiketlendirme noktanın yanına belirli bir uzaklıkta ve yatay olarak yapılır. Yataylık küçük ölçekli haritalarda, enlem dairelerine paralel olacak biçimde, büyük ölçekli haritalarda ise haritanın yatay kenarlarına paralel olacak şekilde yapılır.
Çizgi Detaylarda Etiketlendirme: Harita üzerindeki çizgi detaylar çoğunlukla nehirlerdir. Çizgi detaylar için yapılacak etiketlendirmede, yazılar çizgiyi takip etmeli ve detaydan çok küçük bir boşlukla ayrılmalıdır. Yazılar arasında fark edilebilir bir karakter boşluğu olmalıdır. Detay çok uzun ise etiketlendirme belirli aralıklarla tekrar edilmeli harfler arasına çok boşluk bırakarak etiket gerilmemelidir.
Alan Detaylarda Etiketlendirme: Alan detaylar olarak denizler, kıtalar, ülkeler, okyanuslar, büyük yerleşim yerleri ve dağlar sayılabilir. Alan detaylarda kullanılan etiketleme ile şeklin tamamının kapsanması istenir. Etiketleme için kullanılan yazı karakterlerinin arası açılarak kapsam alanı genişletilebilir. Alan detaylar çoğunlukla düzgün geometrik şekiller olmadığı için eğri etiketlemeler gerekebilir.
Haritaların Çoğaltılması
Haritaların çoğaltılmasında gerçekleştirilen işlemler zaman içerisinde çok ciddi olarak değişim göstermiştir. Uzun süren manuel işlemler 15. yüzyılda matbaanın bulunmasıyla yerlerini mekanik işlemlere bırakmıştır. Bu mekanik işlemleri tamamlayıcı olarak 1800’lü yılların sonlarında fotografik ve kimyasal işlemler çoğaltma tekniğinde kullanılmaya başlanmıştır. 20. yüzyılın ortalarından itibaren işe elektronik işlemler ağırlık kazanmış ve fotografik ve kimyasal işlemlerin yerini almaya başlamıştır. Günümüzdeki çoğaltma tekniklerinde elektronik ve bilgisayar destekli sistemler kullanılmaktadır.
Az Sayıdaki Kopya Baskı İçin Yöntemler: Bazı çoğaltma yöntemlerinde birim maliyet kopya sayısı arttıkça belirgin bir şekilde azalmaz. Çok fazla kopya ile maliyet düşmediğinden bu tür yöntemlere “az sayıda kopya yöntemleri ” denir.
Yansıtıcı (Opak) Orijinal: Yansıtıcı bir orijinal_ çoğaltmak için çizilmiş ya da basılmış materyaller kullanılabilir. Tek kısıtlama orijinal haritanın ışığı geçirmeyen (yansıtan) bir altlık üzerinde olmasıdır.
Saydam Orijinal: Saydam ya da yarısaydam orijinaller, astrolon, polyester ve aydınger gibi altlıklardır. Bunların çoğaltılmasında da fotokopi yöntemi kullanılır. Ancak yakın geçmişe kadar diazo yöntemi de sıklıkla kullanılmıştır.
Sayısal Orijinal: Yazıcı ve çiziciler ile kâğıt üzerinde analog haritalar elde edilebilir. Bu tür çıktılara hard copy haritalar denir. Diğer bir harita türü ise bilgisayar ekranında geçici bir süre görüntülenen soft copy (ekran) haritalardır. Bu ayrım analog harita, ekran haritası olarak da yapılabilir.
Çok Sayıdaki Kopya Baskı İçin yöntemler: Bir haritayı çok sayıda çogaltmak için en ekonomik yöntem özel bir klişe (plaka) ile mekanik baskıdır. Klişe yapımı için üç değişik yaklaşım vardır (Şekil 2.20). Yüksek baskı, bilinen en eski mekanik basım yöntemidir. Matbaacılık tarihîndeki ikinci baskı yöntemi çukur baskıdır. Mekanik baskıdaki üçüncü önemli gelişme 1798’de düz baskı ya da litografinin keşfi olmuştur.
Litografi: Günümüzde en yaygın kullanılan baskı tekniği, düz baskı prensibine dayanan ofset baskı tekniğidir. Litografi ya da ofset baskı matbaacılık endüstrisinde büyük ölçüde diğer klişe baskı yöntemlerinin yerine geçmiştir.
Renk
Rengin ve renk algılamanın özelliklerinin tanımlanması, ışık ve görsel algılama konusundaki bilgilerin artmasıyla kesinlik kazanmıştır. Ağırlıklı olarak 15.–19. yüzyıllar arasını kapsayan ve günümüze kadar gelen süre içinde rengin, ısığın taşıdığı bilgilerden biri yani ısığın bir özelliği olduğu ve renk algılamanın da görsel algılamanın bir parçası olduğu ortaya konulmuştur.
Renk ve Işık: Işık bir enerjidir. Doğrusal olarak yol alır ve yayılım sırasında çarptığı objelerin durumuna göre saydam objelerden geçer, saydam olmayan objelerden yansır.
Fiziksel Anlamda Renk: Fizik, ısığı elektromanyetik bir enerji yayınımı olarak tanımlamaktadır. Elektromanyetik dalgalar; gamma ışını, röntgen ışını (X), görülebilir ışık, mikrodalgalar, radar ve radio dalgalarıdır. Elektromanyetik dalgaların insan gözü tarafından algılanabilen bölümüne “görülebilir spektrum görülebilir ışık” denir. Görülebilir spektrumun en küçük dalga boyu (mor) 380 nm ve en büyük dalga boyu (kırmızı) 780 nm dir.
Toplamalı Renk Karışım Yöntemi: Rengin fizyolojik olarak algılanmasının esası gözün retina tabakasındaki kırmızı, yeşil ve mavi renge duyarlı sinirlerin ilgili rengi beyne iletmeleridir. Rengin tam olarak algılanması
bu sinirlerin farklı oranlarda uyarılmalarıyla olur. Yukarıda sözü edilen teori gereğince kırmızı, yeşil ve mavi ışık renklerinin ikişerli toplanmasıyla toplamalı renkler elde edilir(Sek_l 2.23). Bunlara toplamalı ikincil (tamamlayıcı) renkler denir. Bu üç ana rengin toplanmasıyla beyaz elde edilir. Bunlara toplamalı ikincil (tamamlayıcı) renkler denir. Bu üç ana rengin toplanmasıyla beyaz elde edilir.
Çıkarmalı Renk Karışım Yöntemi: Baskı ve renk grafik işlerinde kırmızı ve yeşil karıstırıldıgında sarı renk elde edilemez. Çünkü bu işlerde kullanılan boya renginin ışık rengi ile ilgisi yoktur. Matematiksel olarak düşünüldüğünde üç ana rengin toplamından, toplamı oluşturan renkler çıkarılırsa siyah renk oluşur.
Fizyolojik Anlamda Renk: Görme olayı, elektromanyetik dağılımın göz retinasına etki eden belirli sınırlardaki dalga boylarıyla gerçekleşmektedir. Gözümüz retinasında oluşan görüntü görme, sinir sistemi ile beynin görme merkezine ulaştırılmakta ve psikolojik görme algılaması sağlanmaktadır. Yani bir obje insan gözünde göz sinirleri yardımıyla retina üzerine odaklanmasıyla şekillenmektedir.
Renk Uzayları: Renk uzayları renkleri tanımlamak için kullanılan matematiksel modellerdir. Renk uzayları,
bütün renkleri temsil edecek şekilde oluşturulmalıdır. Renk uzayları 3D olarak tasarlanır. Çünkü bir rengi belirlemek için birbirinden bağımsız üç değişkene gerek vardır. Renklerin renk uzayındaki yerleri bu değişkenlere göre belirlenir. Her renk uzayının, kendine özgü renk oluşturma için bazı standartları vardır. Renk uzayları oluşturulurken bir başka renk uzayına doğrusal ya da doğrusal olmayan yöntemlerle dönüşüme imkân verecek şekilde olmalıdır.
RGB Renk Uzayı: RGB renk uzayı toplamalı renk karışımı yöntemiyle bir birim küpün içinde renkleri tanımlayacak şekilde tasarlanmıştır (Sek_l 2.28). RGB renk uzayı bilgisayar monitörleri, tarayıcılar ve katodik televizyon tüpleri gibi doğrudan emilimli cihazlarda kullanılır. Herhangi bir rengi bilgisayarda görüntülemek için bu üç renk belirli yoğunluklarda karıştırılır. RGB renk uzayı koordinat eksenleri kırmızı, yeşil ve mavi olan 3D bir uzay olarak düşünülebilir. Oluşturulmak istenilen renkler bu üç ana rengin koordinatları cinsinden ifade edilebilir.
CMY Renk Uzayı: Baskı ve çoğaltma işlerinde CMY renk uzayı esasen yeterli olmasına rağmen çoğu kez avantajları nedeniyle özellikle de maliyet açısından ekonomik olması için bunlara siyah (K) eklenir (dört renkli baskı tekniği). Diğer iki rengin aynı oranlarda azaltılmalarını sağlamak için düşük oranlarda renklendirme yerine siyahın kullanılması daha uygun olur.
HSV Renk Uzayı: HSV renk uzayı kırmızı, yeşil ve mavinin yeniden organize edilmiş şeklidir. HSV renk
uzayının bileşenleri renk adı (H: hue), doygunluk (S: saturat_on) ve değerdir (V: value). Renk adı (H), bir rengi ötekilerden ayırt eden niteliktir. Bu ayrım rengin çeşidine veya tonuna göre yapılır. Doygunluk (S), bir rengin, aynı değerdeki bir renkten ayrım derecesidir.
HLS Renk Uzayı: Renk uzayının bileşenleri renk adı (H: hue), değer (L: l_ghtness) ve doygunluk (S: saturat_on) tur. Tektronix Şirketi tarafından geliştirilmiştir. HSV renk uzayına benzer. H ve S bileşenleri HSV renk uzayındakiyle aynı anlamdadır. Deger (L), bir renk türünün açıklık koyuluk ayrımlarını belirlemekte kullanılır.
HSI Renk Uzayı: HSV renk uzayına benzer ve ona alternatif olarak geliştirilmiştir. Renk uzayının bileşenleri renk adı (H: hue), doygunluk (S: saturat_on) ve yogunluk (I: intensity) tur. H ve S bileşenleri HSV uzayındakilerle aynı anlamdadır. Yoğunluk (I), bir renk için gözdeki etkisi en zor tanımlanabilen konudur.
CIE XYZ Renk Uzayı: CIE tarafından 1931 yılında standart aydınlatıcı ve standart gözlemci tanımları üzerine kurulan CIE XYZ renk uzayının iki boyutlu gösterimi Şekil 2.33’te verilmiştir.
CIE Lab Renk Uzayı: CIE tarafından tanımlanan XYZ renk uzayı renkli ısığın spektral güç dağılımıyla lineer ilişkilidir. Bir renk uyarımı değiştiği zaman, gözlemci bir süre sonra renkte bir farklılık algılayacaktır. CIE Lab renk uzayının en belirgin özelliği renk uzayının algılama yönünden düzgün değişim göstermesidir. CIE Lab renk uzayı Munsell renk sistemi üzerine kuruludur. CIE Lab renk uzayı 1976 yılında görsel medya için tasarlanıp oluşturulmuştur.