BİLGİSAYAR DESTEKLİ TEMEL TASARIM - Ünite 3: Tasarım İlkeleri Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 3: Tasarım İlkeleri

Tasarım ve İlkeleri

Tasarım, estetik bilginin her türlü aracını kullanarak özgün ve tek olacak yeni değerleri görünür kılma sürecidir. Bu süreç, zeka ile işler ve olmayanı ortaya çıkarmaya yönelik olarak tanımlanabilir. İsviçreli ekspresyonist sanatçı Johannes Itten tasarım için, düşünülen formun uygulanabilecek biçimde kağıda aktarılması olarak tanımlamıştır. Aslında bir formun, bir düşüncenin ya da bir ürünün tamamının ya da bir parçasının nokta, çizgi, yüzey, hacim/kütlesi olarak yeniden anlatımı tasarımdır.

Tasarım aslında farklı olanı, yeni olanı ve o güne kadar bulunmamış olanı arayıp bulma sanatıdır. Bir buluş yöntemidir.

Tasarım eylemi bir süreç yaşanarak gerçekleşmektedir. Tasarım süreci olarak adlandırılan bu zaman dilimi, öncelikle sorun olarak kabul edilecek olan bir konunun varolmasıyla başlar. Bu konu başkası tarafından belirlenmiş olabileceği gibi, tasarım eyleminde bulunacak tasarımcı tarafından da ortaya konulabilir. Bu süreç, tanımlama, analiz (çözümleme), sentez (bireşim) ve değerlendirmeyi içermektedir.

Tanımlama, soruna ilişkin ve sorunu her yönüyle ortaya koymak için yapılan bir aşamadır.

Analizde, tanımlanan sorunla ilgili her türlü öğe irdelenir ve ortaya konur.

Sentezde, birbirinden farklı gibi görünen, ancak, analiz aşamasında birbirleriyle olası ilişkileri kurulmuş verilerden yola çıkılarak yeni bir önerme ortaya konulmaya çalışılır.

Son aşama olan değerlendirme aslında bir karar verme sürecidir. Çözüm önerisi, farklı, yeni ve o güne kadar görülmemiş yeni formlara ya da önerilere dönüşürse özgün buluşlar gerçekleştirilmiş olur.

Tasarım İlkeleri, tasarımlarda kurulmak istenen düzen ya da düzeni sağlamak amacıyla uygulanan kuralları içermektedir.

Tekrar, zıtlık (kontrast), koram (hiyerarşi), uyum, denge, egemenlik ve birlik-bütünlük tasarım ilkeleri olarak kabul edilmektedir. Bu ilkeler, tek başlarına uygulanabileceği gibi, birlikte kullanımlarından doğacak sonuçlarıyla etkili olabilecektir.

Tekrar

Benzer formların, öğelerinin, biçiminin, renginin ve dokusunun birbirleriyle ilişki kurabilecekleri biçimde ikinci kez ya da daha fazla kullanılmasından doğan düzenlemelerdir. Bazı tekrar çeşitlerinin tasarım sürecinde kullanmak olasıdır. Bunlar;

Form Tekrarı

Formun tekrarı, formu oluşturan yapısal ve görsel her türlü öğenin katılımıyla söz konusu olabilir. Bu tekrarda forma ait farklı ölçü, renk, doku gibi özellikler değişkenlik içerebilir. Ancak, formun yapısı her zaman aynı kalmalıdır.

Ölçü Tekrarı

Formların tekrarı ya da çok benzer olmasına karşın, formun ölçülerinin ve oranlarının aynı kalarak tekrar etmesidir. Formun ana yapısından öğe ya da parça eksilse de ana yapısı çağrışım yoluyla tamamlanacak biçimde kullanılmalıdır.

Renk Tekrarı

Tekrar eden formların biçim, oran, ölçü ve dokuları değişiktir. Ancak renk aynı kalmaktadır. Formun geometrik biçimi değişkenlik göstermesine karşın, aynı renge sahiptir.

Doku Tekrarı

Bütün formlar aynı dokuya sahiptir. Ancak tekrar eden formların biçim, ölçü, oran ve renkleri değişiktir. Farklı geometrik formlar kullanılmasına karşın formu oluşturan yapının dokusu olduğu gibi diğer formlar içinde kullanılmaktadır.

Pozisyon Tekrarı

Düzlem ya da uzay içinde kullanılan formun, alanı sınırlayan kenarlarla oluşturduğu ilişkinin aynı olmasıdır. Alan aynı kalmasına karşın, değişik formların konumu ve pozlarının aynı olması pozisyon tekrarını oluşturmaktadır.

Yukarıda sayılan tekrar çeşitleri içinde, bütün hepsinin kullanıldığı tekrarlar tam tekrar olarak adlandırılır. Yani tekrarı oluşturacak formun öğelerinin (form, ölçü, renk, doku, uzay ve pozisyonunun) hiçbiri değişmeden tekrarlanmasıdır. Zıtlık oluşturmayacak tarzda tekrar edecek olan formun öğelerinden birinin ya da birkaçının değişmesiyle oluşacak tekrarlar değişken tekrar olarak adlandırılır. Bu öğelerin komşuluk (akrabalık, yakınlık) ilişkisi içinde benzer birimlerden oluşması zorunludur. Farklı biçimdeki formun düzen içerecek tarzda birden fazla sayıda düzenlenmesine aralıklı tekrar denir.

Tekrar yoluyla tasarlanan formlar, bir ritim oluştururlar. Bu formlar uyum, zıtlık gibi ilkelerin kullanımıyla desteklenerek, monotonluktan kurtularak tasarlanması istenilen kompozisyonun farklılaşmasını sağlayabilirler. Formun tasarlanması ya da alan içinde formlarla yapılacak düzenlemeler sırasında tekrarın kullanılması, monotonluk yaratabilmektedir. Bu nedenle tekrar kullanılırken yön değişikliği, çakışma, girme, kesişme, değme gibi ilişki çeşitlerini kullanarak uyum ve düzen oluşturulabilir.

Zıtlık (Kontrast)

Zıtlık, Bir formu oluşturan öğelerinin biçiminin, yerinin, pozunun değişmesi ve buna bağlı olarak formun anlam ve işlevinin değişmesiyle oluşan karşıtlıktır. Kontrast olarak da adlandırılmaktadır.

Bir kompozisyonda benzer veya benzer olmayan nitelikteki öğelerin çeşitli bakımlardan zıtlıklar oluşturmasıyla bir bütünlük elde edilebilir. Bu zıtlık ölçü, yön, biçim, renk, doku bakımından olabilir.

Tasarımda kullanılan bazı zıtlıklar birbirleriyle uyum içindedir

Zıtlıklar, ölçüsü, çizgisi ve uzaydaki pozisyonları aynı olan formlarda renk veya dokuyla da elde edilebilirler.

Bir formu oluşturan öğelerin biçiminin değişmesi, yer değiştirmesi, formun uzay içinde pozunun değişmesi ve buna bağlı olarak formun anlam ve işlevinin değişmesiyle karşıtlık, yani zıtlık oluşur.

Formun Öğesel Zıtlıkları

Her varoluşun yapısında yer alan öğelerin birbirleriyle oluşturacağı zıtlıklardır.

Bunlar Form Zıtlığı, Ölçü Zıtlığı, Renk Zıtlığı, Doku Zıtlığı ve Pozisyon Zıtlığıdır.

Form Zıtlığı, iki formun geometrik yapısı, biri açılı, bir diğeri açılı değilse zıtlığı oluşturur. Aynı zamanda, bir formun yapısı geometrik, diğeri organik ise, bu da bir zıtlıktır.

Ölçü Zıtlığı, yüzey formlar için alanın büyüklüğü küçüklüğü, hacimsel formlarda kütle veya hacimlerin büyüklüğü küçüklüğü, çizgisel formların uzunluğu-kısalığı ölçü zıtlığını oluşturur.

Renk Zıtlığı, kırmızı-yeşil, sarı-mor, mavi-turuncu gibi renkler Itten’in renk dairesindeki komplementer (tamamlayıcı) renkler, kroma (kalite) ton değerleri, sıcaksoğuk renk zıtlıkları ile miktar (parlaklık ve leke büyüklüğü) zıtlıkları renk zıtlıklarını oluşturur.

Doku Zıtlığı, formun yüzeylerini oluşturan dokuların düzpürüzlü, zarif-kaba, ince-kalın, mat-parlak zıtlıklarıdır.

Pozisyon Zıtlığı, üç boyutlu uzay ya da iki boyutlu zemin içinde formun almış olduğu konumun oluşturduğu zıtlıklardır. Bu zıtlıklar: Üst-alt, sağ-sol, yüksek-alçak, merkez-kenar, ... vs. dir.

Formun Yapısal Zıtlıkları

Formun Yapısal Zıtlıkları, Bir formun ana yapısının değişmesiyle oluşan karşıtlıktır.

İki boyutlu formda iki düz çizgiyi bağlayan bir dairesel çizginin oluşturacağı daire dilimi kendi içinde zıtlık yaratabilecektir. Burada ana formu oluşturan parçaların (Açılı-Dairesel) form zıtlığından söz edilebilir. İki boyutlu geometrik forma (örneğin bir kare) eklenen ve yapısal olarak farklı olan ikinci form (örneğin bir daire) zıtlık yaratacaktır. Burada zıtlık küçük-büyük, açılı-daireseldir.

Bir geometrik formun iki ayrı formla biraradalığı sonucu oluşan bileşik formda, yön (sağ-sol) zıtlığı vardır.

Koram (Hiyerarşi)

Koram, formun belirli bir orana bağlı kalarak değişmesi sonucu oluşan tekrarlardır.

İki zıt ucu, uygun kademelerle birbirine bağlayan köprüye koram (hiyerarşi) denir. Koram aslında bir tekrardır. Formun belirli bir orana bağlı kalarak değişmesi sonucu oluşan tekrarlardır. Bu değişiklik formun ölçüsü, biçimi, yönü, rengi, dokusu, tonu, gibi yapısal özellikleri de içerebilir. Koramın, eksensel-aksiyel, merkezsel, ışınsal olmak üzere üç türünden söz edilebilir ve bir organizasyonda bir veya birkaçı bir arada yer alabilir.

Eksensel Koram, belirlenmiş bir eksen (aks) üzerinde bir formun belirli bir orana bağlı olarak tekrarından oluşur. Bu eksen çizgisel, dairesel, vs. olabilir.

Merkezsel Koram, belirlenmiş bir odak noktasına doğru ya da bu odak noktasından çıkışlı, yine bir orana bağlı olarak tekrarlanan formlardan oluşur.

Işınsal Koram, belirli bir odak noktasından çıkan ışınların yapılaşması sonucu oluşan koramlardır.

Uyum

Uyum, bir formu oluşturan parçaların birbirleriyle olan benzerlik ve uygunluğudur. Uyum, fiziki özelliklerde olacağı gibi işlev ve anlam bakımından da olabilir.

Uygunluk, bütünlük ve düzen içeren örgütler beyin tarafından kolay algılanırlar. Çünkü “biçimle öz, bütünle parçalar ve parçaların kendi arasındaki hem biçimsel (ton, aydınlık, ölçü miktar, yön, aralık gibi) hem de anlatımsal (işlev, uygunluk) benzerlikler, yakın akraba değerler “uyum”dur.

Denge

Denge, formun veya öğelerinin bir uzayda belirli eksen sistemlerine göre, birbirleriyle ve bütünle olan ilişkilerinin yüzeysel, hacimsel ve oransal olarak düzenlenmesidir.

Dengeyi eksen özelliklerine göre üç alt başlıkta toplanabilir.

Simetrik Denge, belirlenmiş bir eksene göre kullanılan öğelerin tekrarlanmasıdır.

Asimetrik Denge, belirlenmiş bir eksene göre kullanılan öğelerin aynı olmamak koşuluyla tekrarlanmasıdır. Simetriğe benzer bir eksen olmasına karşın yansıyarak tekrar eden form orijinal formun aynısı değildir.

Merkezi Denge, bir merkezin çevresinde dairesel ve ışınsal olarak formların veya öğelerinin örgütlenmesiyle oluşur. Bu etki merkezcil (odaksal) olduğu için toplama/toparlama özelliğine sahiptir.

“Tasarımın gerçek düşmanı tekdüzeliktir. Gözlemcinin bir görsel tasarıma ilgi duyabilmesi için, hayalgücünün kurcalanması gerekmektedir. Dikkat çeken, heyecan uyandıran bir tasarımda görsel denge, odak noktasının, “egemen bölgenin” oluşturulmasıyla özel ilgi ve önemin odak noktasına toplanmasıyla, daha iyi vurgulanmaktadır.

Bireyde denge hissi uyandıran, birbirini tamamlayan kavramların oluşturduğu düzen (ya da düzensizlik),biçimsel bir estetik değer olarak ortaya çıkabilir. Bunun sonucu olarak, hoşlanma ve zevk alma durumu oluşabilir. Formun ve öğelerinin görsel niteliğinden kaynaklanan zıtlık, düşey ve yatay etki, girinti ve çıkıntılar, doğrusal ve eğrisel yüzeyler, vb. formun düzenlenmesindeki denge, biçimsel bir estetik değer olarak önem kazanmaktadır. Bu bağlamda ideal koşul, kusursuzluktur.

Kompozisyon, bu tür karşıtlıklar arasında algılanan dinamik bir denge olarak da düşünülebilir.

Egemenlik

Egemenlik, bir kompozisyonda yer alan formların veya tekrar eden formların içinden biri ya da bir grubun kendini farkettirecek tarzda ön plana çıkmasıdır. Bu farkettirme form, ölçü, renk, doku, yön, pozisyon, biçim, vs. ile ortaya konabilir.

Egemenlik hem formların kendi yapılarında, hem de bu formların kompozisyon içinde düzenlenmesiyle ortaya çıkabilir.

Birlik-Bütünlük

Oran ilişkileri, renk, doku, form, zaman, üslup, gibi öğelerle birlik ve bütünlük oluşturulabilir. Görsel düzenleme ve tasarımlarda en zor gerçekleştirilen ilkelerden biridir. Çünkü bir deneyim ve tutarlı bir tasarım yöntemi gerektirmektedir.

Birlik, kompozisyon içinde düzenlenmiş formların ve/veya öğelerinin bir araya gelerek bütünlük duygusu içinde oluşturulan bir sentezdir.

Görsel algıda oran ilişkileri, form ve öğeleri arasında ve öğeler ile formun bütünü arasındaki ilişkilerin kurulmasında, birlik/bütünlük yaratmak amacıyla tasarımcılar tarafından sıkça kullanılan bir yöntem olmuştur.

Fiziksel ve algısal öğelerin birliği, öğelerin birbiriyle olan uygunluğu biçiminde düşünüldüğünde, “çeşitlilik/zıtlık” karşıt bir kavram olarak ortaya çıkabilir. Önemli olan birlik ile çeşitliliğin ya da karmaşıklığın dengeli birlikteliği sayesinde uyumun elde edilmesidir. Buna kısaca, estetikte “uyak” ilkesi de denilmektedir.

Birlik iki ana başlık altında toparlanabilir.

Statik Birlik, Geometrik formlar ve bu formların birbirleriyle girdikleri ilişkiler sonucu doğan kompozisyonların oluşturduğu birliktir.

Dinamik Birlik, hareket içeren, dairesel, büyüyen ve açık bir form yapılanışıyla düzenlenen kompozisyonların oluşturduğu bir birliktir.