ÇAĞDAŞ LOJİSTİK UYGULAMALARI - Ünite 4: Dağıtım Ağı Tasarımı Özeti :
PAYLAŞ:Ünite 4: Dağıtım Ağı Tasarımı
Giriş
Lojistik, “müşterilerin ihtiyaçlarını karşılamak üzere her türlü ürün, servis hizmeti ve bilgi akışının başlangıç noktasından (kaynağından), tüketildiği son noktaya (nihai tüketici) kadar olan tedarik zinciri içindeki hareketinin etkili ve verimli bir biçimde planlanması, uygulanması, taşınması, depolanması ve kontrol altında tutulması hizmeti” olarak tanımlanmıştır (CLM). Tek cümleyle özetlemek gerekirse, çağdaş lojistik uygulamaları, "doğru malzemenin, doğru zamanda, doğru miktarda ve doğru yerde bulunmasını" amaçlamaktadır.
Lojistik Kararlar
Lojistik faaliyetlerin entegre hale gelmesi; süreçlerin tasarlanması, uygulanması ve geliştirilmesi için gereken kararların önemini daha da arttırmıştır. Bu nedenle karar aşamasını kolaylaştırmak adına lojistik kararlar temel olarak üç ana başlık altında incelenebilir, bunlar stratejik kararlar, taktiksel kararlar ve operasyonel kararlardır.
Stratejik Kararlar
Strateji, iş dünyasındaki temel kararlara yön veren organizasyonda önemli faaliyetleri yönlendiren ve organizasyonun ne yapacağını belirleyen bir “yol haritası” özelliği taşımaktadır. Bu bağlamda, lojistik stratejiler; lojistik sektörünün ve lojistik hizmeti üreten firmaların vizyonları çerçevesinde çeşitli amaçlar doğrultusunda kaynakların planlanması, yönlendirilmesi, takibi ve yönetimi olarak özetlenebilir.
Stratejik seviye, uzun vadeli ve nispeten yatırım maliyetleri yüksek kararları içerir. Taktiksel ve operasyonel seviyedeki süreçlerde de bu kararların hiyerarşik düzeyde doğrudan etkileri görülmektedir. Stratejik seviyedeki en temel kararlardan biri olan “Dağıtım Ağı Tasarımı”ndan özetin ilerleyen kısımlarında kısaca bahsedilecektir.
Taktiksel Kararlar
Taktiksel planlama süreci orta vadelidir. Genel durum ve koşullar altında bir yıldan az zaman dilimini kapsar. Belirli koşullar ve özel durumlar olduğu takdirde süre değişkenlik gösterebilmektedir. Lojistik kararların hiyerarşik yapısı gereği, taktiksel kararlar stratejik ve operasyonel kararlar arasında geçiş görevini üstlenmektedir.
Taktiksel seviyedeki kararlara alım satım gerektirmeyen ihaleler, filo yönetimi vs. örnek olarak gösterilebilir. Ayrıca dağıtım lojistiği kapsamında aşağıdaki konular da taktiksel kararlar dahilindedir.
- Açılan depoların iç tasarımları
- Depolarda çalışması gereken insan sayıları
- Şirketin dağıtım faaliyetleri için gerekecek araç sayıları
Operasyonel Kararlar
Operasyonel kararlar lojistik kararlarda hiyerarşik olarak en alt seviyede bulunmaktadır. Kısa vadelidir ve günlük faaliyetlerde yoğunlaşmaktadır. Genellikle en fazla 30 günlük bir dönemi kapsar ve karar vermek için gereken tüm veriler mevcuttur. Bu seviyede alınan kararlar şirket/kurumun doğrudan uygulayacağı düzeydedir. Örneğin, dağıtım lojistiğinde hangi aracın hangi ürünleri taşıması gerektiği, hangi şoförün hangi aracı kullanacağı gibi kararlar operasyonel seviyededir.
Lojistik Sistemler
Lojistik alanları yer seçimi, dağıtım ağı tasarımı, nakliye, envanter yönetimi, tahmin, depolama, paketleme, sipariş işlemleri, satınalma gibi alt dallarda incelenebilir. Lojistik faaliyetleri içinde oldukça yüksek paya sahip olan taşımacılık ve depolama faaliyetleri aslında stratejik seviyede kurgulanan dağıtım ağının bir parçası olarak karşımıza çıkmaktadır.
Dağıtım ağı tasarımı çağdaş lojistik uygulamalarında en genel yapıdaki problem olarak görülebilir. Bu başlık altında pek çok süreç ve problem irdelenebilir. Lojistik kararlar hiyerarşisiyle söylemek gerekirse
- Stratejik seviyede aktarma noktalarının sayısı ve yeri
- Taktiksel seviyede araç ve parçaların rotalaması
- Operasyonel seviyede ise araç ve parçaların çizelgelenmesi örnek olarak gösterilebilir.
Temel olarak lojistik sistemler, tesisler ve onlara bağlı ulaşım servislerinden oluşmaktadır. Tesisler üretim, depolama, sıralama, satış gibi operasyonlar yapılan yerleşkeler olabilirken fabrika, ambar, dağıtım merkezi ya da ulaşım terminali, atık sahası özelliği de taşıyabilir.
Ulaşım servisleri malzemelerin tesisler arasında araçlar ve ekipmanlar kullanarak taşınması olarak tanımlanabilir. Kamyon, tren, treyler, palet, konteyner ulaşım servis ekipmanlarından bazılarıdır.
Tedarik zinciri yönetimi tedarikçiler, imalatçılar, depolar ve perakendecilerin etkin bir şekilde entegrasyonunu amaçlar. Tedarik zinciri elemanları arasındaki entegrasyonun hedefi, maliyeti azaltmak, hizmet düzeyini arttırmak, kaynakları daha verimli kullanmak ve pazardaki değişikliklere etkin bir şekilde cevap verebilmek suretiyle firmanın tedarik zinciri boyunca faaliyetlerini koordine etmektir. Bu amaçlar yalnızca üretim, taşıma ve envanter kararlarını koordine ederek değil, genel olarak tedarik zincirinin ön ucu (müşteri talebi) ile arka ucu (tedarik zincirinin üretim kısmı) entegre edilerek elde edilebilir. Geleneksel tedarik zinciri stratejileri çoğunlukla itme ve çekme stratejileri olarak iki sınıfta toplanabilir. Özet kapsamında bunlara da kısaca değinilecektir.
İtme sistemi
İtme esaslı tedarik zincirinde üretim ve dağıtım kararları uzun dönemli tahminlere dayandırılır. Tipik olarak üretici, perakendecinin deposundan gelen siparişlere göre yapılan talep tahminini esas alır. Diğer bir deyişle müşteri talebine hızlı cevap veremeyen bir stratejidir. Bundan dolayı itme esaslı tedarik zinciri için değişen pazar şartlarına tepki göstermek, ona göre faaliyette bulunmak çok daha güçtür ve bu durumda şu durumlar ortaya çıkabilir:
- Değişen talep yapısına karşılık verme yetersizliği
- Belirli ürünler için talep bittiğinde elde kalan fazla stokların değerlendirilememesi
Örneğin, bir üreticinin tesis kapasitesini nasıl belirlemesi gerektiği açık değildir. Talebin tepe yaptığı noktaya göre belirlenirse üretici zamanın büyük bir kısmında çalışmayan değerli kaynaklara sahip olacak; buna karşılık ortalama talebe göre belirlenirse talebin yükseldiği süreçler esnasında fazladan ve daha pahalı kaynaklara ihtiyaç duyacaktır. Benzer şekilde, taşıma kapasitesinin talebin tepe yaptığı noktaya göre mi yoksa ortalama talebe göre mi planlanması gerektiği de açık değildir. Dolayısıyla itme esaslı tedarik zincirinde, acil üretim değişikliği gereksinimlerinden dolayı çoğunlukla artan taşıma maliyetleri, yüksek stok düzeyleri, yüksek üretim maliyetleriyle karşılaşmak muhtemeldir.
Çekme sistemi
Çekme esaslı tedarik zincirinde üretim ve dağıtım, talep yönetimlidir. Bu nedenle üretim planlama gerçek müşteri talebine göre düzenlenir. Tamamen çekme sistemiyle çalışan bir firma ya da kuruluşta envanter tutulmaz ve sadece gelen siparişlere karşılık verilir. Bu durumu sağlamak için gereken veri akışı oldukça zor olsa da çeşitli tedarik zinciri elemanlarına müşteri talebi hakkındaki bilgiyi aktarmak için hızlı veri akış mekanizmalarının kullanılmasıyla mümkün olabilir. Hızlı yemek (fast food) servisi veren bir firmada müşteri siparişi girildiği anda bilginin üretimin yapıldığı alana da ulaşması bu hızlı bilgi aktarımına örnek olarak verilebilir.
Çekme sistemleri şu üç sebepten dolayı oldukça kullanışlı olarak görülmektedir.
- Perakendeciler ve müşteriler arasında artan iletişim sayesinde perakendecilerin gelen siparişleri daha iyi tahmin etmesi ve böylece müşterilerin ürünü ya da hizmeti elde etme (temin etme) süresinin azalması mümkündür.
- Talebe göre üretim yapıldığı için stok kontrolünün artması, envanter seviyesinde azalmayı sağlar.
- Temin süresindeki azalmadan dolayı sistemdeki değişikliklerde özellikle üreticilerin maruz kaldığı dalgalanmalarda azalma sağlanır.
Her iki sistemin de avantaj ve dezavantajları, firma ve kurumları karma (hibrit) sistem geliştirmeye yöneltmiştir.
Karma sistemlerde (itme-çekme) tedarik zincirinin bazı aşamaları, genellikle başlangıç aşaması, itme esaslı çalışırken, zincirin ilerleyen seviyelerinde çekme esaslı bir strateji görülür.
Dağıtım Stratejileri
Dağıtım stratejileri doğrudan ve konsolide (birleştirilmiş) dağıtım olmak üzere iki ana başlık altında incelenebilir.
Doğrudan dağıtım stratejisinde nihai ürünler üretildiği noktadan talep noktasına hiç beklemeksizin ulaştırılır. Bu strateji ile gönderilen ürünler için ara depolar kullanılmaz.
Konsolide dağıtımda ise farklı talep noktalarına gidecek ürünler bir araya getirilip ara depolarda geçici olarak stoklanır ve ihtiyaç duyulduğunda talep noktalarına buradan yönlendirilir. Konsolide dağıtımın farklı sektörde farklı seviyelerde konsolidasyona izin veren uygulamaları bulunmaktadır. Farklı depolardan ve üreticilerden gelen ürünler bölgesel dağıtım merkezlerinde konsolide edildikten sonra son kullanıcıya ulaştırılmaktadır.
Son yıllarda üçüncü bir strateji olarak ortaya çıkan çapraz yükleme stratejisi de aslında konsolide dağıtımın farklı bir uygulamasıdır. Bu uygulamada ara stok depoları birer transfer istasyonu gibi düşünülmekte, buralarda stok bulundurulmasına olanak verilmemekte ve senkronizasyona dikkat ederek dağıtımın yapılması hedeflenmektedir.
Konsolide dağıtım kararları ara stok noktalarının yerlerinin belirlenmesi ve hangi talep noktalarına hangi depolardan servis verileceği konularını içerir.
Dağıtım Ağı Tasarımı
Dağıtım ağı tasarımı uygulandığı sektörden bağımsız olarak nihai ürünlerin fabrikadan son kullanıcıya ulaştırılmasını hedefler. Ağ tasarlarken temel olarak karar verilmesi gereken hususlar dağıtım merkezi ve ulaşım alt başlıkları altında incelenebilir.
Dağıtım merkezi kararları;
- Belirli bir noktaya merkez açılıp açılmayacağı,
- Nerelere açılması gerektiği,
- Hangi fabrikalara ve hangi müşteri noktalarına bağlantısı olacağı ve
- Güvenlik stok seviyeleri gibi değişkenleri kapsamaktadır.
Ulaşım açısından ise
- Dağıtım kanallarının (mod) belirlenmesi,
- Her bir ünite ürün tipi ve müşteri için dağıtım kanalı atanması
- Konsolidasyon gibi kararlar vardır.
Dağıtım ağı tasarımı probleminde malların kaynaklardan (tedarikçiler gibi) hedeflere (depolar ya da müşteriler gibi) taşınmasıyla ilgilenilir. Buradaki amaç, her bir kaynaktan her bir hedefe yapılan taşımaların toplam maliyetini en azlayacak taşıma miktarlarını belirlemektir. Amaç gerçekleştirilirken hedefin talep gereksinimleri ve kaynakların arz miktarlarında denge sağlanması da hedeflenir. Ağ tasarımı probleminin çeşitli varyasyonları malların bir yerden bir yere ulaştırılmasından başka işgücü dengesi, stok kontrolü, personel tayini gibi alanlarda da kullanılabilmektedir. Sonuç olarak; Dağıtım ağı tasarımı
-
Kaç tesise ihtiyaç olduğunun belirlenmesi
(perakendeciler, dağıtım merkezleri, depolar...) - Her bir tesisin yerlerinin belirlenmesi
- Her bir tesisin büyüklüğünün belirlenmesi
- Müşterilerin hizmet alacağı tesislerin belirlenmesi
- Ulaşım yolları gibi kararları içerebilir.
Dağıtım ağ tasarımında maliyet ve performans arasında birtakım ödünleşimler vardır. Örneğin yeni bir tesis açmak müşterilere olan uzaklığı azaltacağından nakliye masraflarında azalma görülse de tesis açmanın sabit maliyeti toplam masraflara eklenecektir. Diğer bir yandan fazla üretim yapıp stoklarda fazla mal bulundurmak müşterilerin taleplerini karşılamada fayda sağlasa da malların depolarda kullanılmadan durması envanter maliyeti oluşturacaktır (depo kiralamak, hızlı tüketim mallarının raf ömürlerinin dolması gibi).