ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATLARI I - Ünite 2: Çağdaş Türk Edebiyatlarında Kullanılan Alfabelerin Tanımı Özeti :
PAYLAŞ:Ünite 2: Çağdaş Türk Edebiyatlarında Kullanılan Alfabelerin Tanıtımı
Alfabelerin Tanıtımı
Tarih boyunca Türk dilinin yazımında bir çok alfabe kullanılmıştır. Bu alfabelerden en uzun süre kullanılanı Arap alfabesidir. Tarih içerisinde okuyucu sayısı artmış ve buna bağlı olarak basılı eser sayısında da artış olmuştur. Arap alfabesinin basım işlerinde kullanımı Arap harf yapısından kaynaklanan bazı sorunlardan dolayı zaman almaktadır. Gazetelerin günlük basımında da aksamalar meydana gelmektedir. Bir çok matbaacı tarih boyunca Arap alfabesini güzelleştirme çabalarında bulunmuştur. Osmanlı aydınları, harflerin şekillerini (başta ortada, sonda) standartlaştırıp dizgi işlerini biraz kolaylaştırsalar da onların bu çabaları dizgi için harcanan zamanı ve masrafı pek fazla azaltmamıştır. Arap alfabesinin kullanımının kolaylaştırılması için bir çok çalışma yapılmıştır. 1910’lu yıllardan itibaren İdil-Ural Tatarlarının gazetelerinde, kitaplarında fonetikleştirilmiş bir Arap alfabesi kullanımı giderek yaygınlaşmıştır.
Ruslarla iç içe yaşamak ve onların dilini bilmek mecburiyeti sebebiyle Kazan, Tiflis, Bakû, Taşkent gibi şehirlerde Türk aydınları Rusça öğretmek amacıyla yazdıkları kitaplarda mecburen bazı kelime veya ifadeleri Kiril harfleriyle vermişlerdir. Bazı Türk aydınları da misyonerlerin etkisinde kalarak ve eğitimde kolaylık sağlayacağına inanarak Kiril alfabesini kullanmaya başladılar. Azerbaycan’da 1857’de Mirze Feteli Ahundzade, Türkiye’de 1862’de Münif Efendi’nin bir konferansında bu mesele ele alınmıştır. M. F. Ahundzade 1863’te İstanbul’a gelip Arap harflerini kendi yapısı içinde ıslaha dayanan projesini Cemiyet-i İlmiye-i Osmaniye’ye sunmuştur. Ancak bu tasarı, baskı işlerindeki problemleri halletmediği gerekçesiyle kabul edilmemiştir. Rus yönetimi altında yaşayan Türk aydınları arasında alfabe problemi Türkiye’den daha rahat bir şekilde tartışılıyor, hükûmet buna engel olmamaktadır. Hâlbuki Osmanlı devletinde Arap haflerinin ancak ıslahından bir dereceye kadar söz edilebiliyor, değiştirilme fikri aydınlar arasında kapalı bir şekilde tartışılmaktadır. Tartışmalar özellikle Azerbaycan’da yoğunlaşır.
1910’lu yıllardan itibaren İdil-Ural Tatarlarının gazetelerinde, kitaplarında fonetikleştirilmiş bir Arap alfabesi kullanımı giderek yaygınlaşmıştır.Abdurrauf Fıtrat’ın da içinde bulunduğu bir gurup 1923’te dokuz ünlünün varlığına dayanan bir Arap alfabesi hazırlar ve ıslah edilmişbu alfabe Özbekistan’da kullanılmaya başlanır.
1920’li yılların başlarından itibaren Azerbaycan Sovyet Cumhuriyeti’nde Latin alfabesine geçiş için komiteler kurulur, alfabe tasarıları hazırlatılır, bu mesele geniş bir şekilde tartışmaya açılır. Arap harflerini ıslah etmek isteyenler gerici, devrim karşıtlı, Latin harflerini savunanlar ilerici, devrimci olarak tanımlanmaya başlanır. Sovyet hükûmeti 1926’da Bakû’da I. Türkoloji Kurultayı’nın toplanmasını sağlanır. Kurultayda Sovyet siyasetinin amacına uygun olarak alfabe konusundaki tartışmalar kurultaya damgasını vurur.Delegeler aynı zamanda bütün Türk boyları için tek bir Latin alfabesinin uygulanmasını kararlaştırır. Ortak edebî dil ve ortak imla kurallarından vazgeçilmediği “Ortak edebî dilde aynı imla şekillerinin korunmasını önererek Kurultay, bazı Türk dillerinde karşılaşılan bölgecilik (dağınıklık) meyillerini reddediyor” (1926 Bakû Türkoloji Kurultayı 2008: 460) şeklinde kararı ile pekişmektedir. Kurultaydan sonra Türk boyları arasında Latin harflerine geçiş başlar.
Bu süreçte Sovyet yönetimi Türkler arasında eğitimin kolaylaştırılması değil Müslüman Türk halklarının Arap alfabesi ile bağını ortadan kaldırma isteğini yürürlüğe geçirmeye çalışmaktadır.İsmail Gaspıralı’nın 1880’li yıllardaki teşebbüsleriyle başlamış ve 1920’li yıllara gelindiğinde Türk boyları arasında bir hayli tara ar bulmuş ve yaygınlaşmaya başlamış “tek ulusal kimlik”, “ortak edebî Türk dili” ve “ortak modern kültür” ideali, sömürgeci Rusları eskiden beri korkutmuş, onların Türk boylarını ayrı ayrı bir “ulus” hâline getirme siyasetinin önündeki en büyük engel olarak değerlendirilmiştir.
Özellikle İlminski ve etrafındakilerin çabalarıyla Tatarca ve Kazakçaayrı bir yazı dili olma aşamasına getirilmiştir. Özellikle de Çağatay Türkçesinin merkezinde bulunan Özbek- çede, Buhara, Taşkent ve Semerkant gibi şehirlerde asırlarca süren medrese eğitiminin ve bu şehirlerde bulunan Taciklerin etkisiyle konuşma dilinde ortaya çıkan değişikliklerin alfabeye yansıtılması için büyük bir çaba gösterilmiştir.Kiril alfabesine geçilirken Özbekçeyi çevreleyen Türkmence, Kazakça ve Kırgızcada tam bir fonetik imlâ kullanılarak yazı dili ve fonolojik anlayışa dayanan eski alfabe birliği, tam olarak ortadan kaldırılmıştır.
1 Kasım 1928’de Türkiye Cumhuriyeti, Sovyetler Birliği’nde uygulanan Latin alfabesini de göz önünde bulundurarak alfabeyi değiştirme kararı alır, Türk halkları arasında yeniden alfabe birliği sağlanmış olur. Ancak Latin alfabesinde bütün Türk halklarının aynı alfabeyi kullanması temel düşünce olarak kabul edilmiştir. Bu süreç Sovyetlerin kabul ettirildiği Kiril alfabesi ile bu temel prensip bozulur.Azerî Kiril alfabesindeki “A”, “O”, “E” harflerinin fonetik değeri ile Özbek alfabesinde kullanılan aynı haflerin fonetik karşılığı aynı değildir. Böylece konuşarak birbirini anlayan Türk boyları, birbirinin yazılarını okuyamaz hâle gelmişlerdir.
Sovyet Yönetimi Türk boylarının lehçelerinde gerekli olmayan ama Rusça’da var olan çift sesleri karşılayan bazı harfler ve sadece Rusça’ya özgü bazı işaretlerinde kullanımı kabul ettirilmiştir.
1991’de Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra bağımsız Türk cumhuriyetlerinde Latin alfabesi yeniden gündeme gelmiştir. Bu konunun görüşülmesi için 18-20 Kasım 1991’te İstanbul’da “Milletler Arası Çağdaş Türk Alfabeleri Sempozyumu” düzenlenir. Katılımcılar Türkiye’de kullanılan Latin alfabesini esas alarak 34 harfli bir Latin alfabesi tasarısını kabul edip bu tasarıyı Türk cumhuriyetleri yetkililerinin dikkatine sunarlar.
Alfabe birliği için ortaya çıkan bu fırsat iyi kullanılamaz. Gagavuzlar da Latin alfabesine geçmiştir. Tatar ve Başkurtlar arasında Latin harflerine geçiş Rusya Federasyonu tarafından engellenmiştir. Ukrayna’ya bağlı Kırım Otonom Cumhuriyeti’nde yaşayan Kırım Tatarları arasında resmen alfabe değişikliği olmasa da Latin harfleriyle kitap ve süreli yayın da basılabilmektedir.
Kitabınızın 2 numaralı ünitesi kapsamında Çağdaş Türk boylarının kullandığı Kiril ve Latin esaslı alfabelerin tamamının ele alınması mümkün değildir. Ünite kapsamında sadece belli başlı Türk boylarının kullandıkları alfabeler gösterilmiştir. Kitabınızın 38 ile 43’üncü sayfaları arasında ayrıntılı olarak gösterilen alfabeler aşağıda sıralanmıştır.
- Kuzey-Güney Azerbaycan Azeri Türkçesi alfabeleri
- Tatar alfabesi (İdil-Ural veya Kazan tarafları)
- Kırım Tatar alfabesi
- Türkmen alfabeleri
- Kazak Kiril alfabesi
- Kırgız Kiril alfabesi
-
Uygur alfabeleri
- Doğu Türkistan’da kullanılan UygurArap alfabesi
- Kazakistan’da kullanılan Uygur-Kiril alfabesi
- Özbek alfabeleri