ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATLARI I - Ünite 8: Çağdaş Tatar Edebiyatı Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 8: Çağdaş Tatar Edebiyatı

Ünite 8: Çağdaş Tatar Edebiyatı

Çağdaş Tatar Edebiyatı (XIX-XX. Yüzyıl)

İdil-Ural bölgesinde, 1552 Rus istilasından sonra ister istemez siyasî, sosyal, iktisadî, dinî, ahlâkî sahada birçok değişiklik ortaya çıkmış, geleneksel yaşam biçimi değişmeye başlamıştır. Bu değişikliklerin kültürel alanda en önemli belirtisi zorla Hristiyanlaştırma ve Ruslaştırmaya bağlı olarak, bölgedeki yazılı kültür eserlerinin büyük ölçüde yok edilmesidir. İşgalcilerle her türlü ilişki kurma mecburiyeti nedeniyle Rusça öğrenme ve öğretme zorunluluğu ortaya çıkmıştır.

Kazan’da I. Petro zamanında kurulan tersanede çalıştırılan Tatar köleler ve İdil-Ural bölgesinden getirilen işçilerle iletişim kurmak için “Türkî til” bilen tercümanlara ihtiyaç duyuldu. Babadan oğula geçen tercümanlık görevi ile tanınan ailelerden en meşhur olanı Halfinler’dir. Halfinler’in (Said, İshak, İbrahim) Rusça-Tatarca yazdıkları dilbilgisi kitapları, bu dillerde düzenledikleri sözlükler ve kitaplar, Avrupa dilbilim metotlarının İdil-Ural’daki ilk uygulamalarıdır. Bu eserler yanı sıra yazdıkları metinler ve çeviriler de Tatar kültür ve bilim hayatının değişmesinde belirli bir rol oynamıştır.

Azerbaycanlı olmalarına rağmen, Mirza Zafer Topçubaşı ve Mirza Kazım Bey’i de bu konuda anmak gerekir çünkü her ikisi de Batılı bilim anlayışının Rusya Müslümanları arasında yerleşmesine hizmet etmiş, aynı zamanda Rus muhitinin Müslümanları aşağılayan bakış açısının değişmesinde önemli rol oynamıştır. Kazım Bey’in dikkat çeken en önemli çabası, ortak bir dil Türk dilinin yapılmasına gayret etmiş olmasıdır. Dil konusunda önemli araştırmaları olan bilim adamlarından biri de Hristiyanlaştırılmış bir Tatar ailesinin çocuğu olan Muhammed Gali Mahmudov’dur. En önemli eserleri Pratik Tatar Dil Klavuzu ve Marzubanname çevirisidir. Türkçe’den Tatarca’ya çevirip Kitab-ı Destır-i Şahî ve fi Hikayet-i Padişahî adıyla yayımladığı Marzubanname çevirisinde oldukça sade bir Tatarca kullanmasıyla dikkat çekmiştir.

Marzubanname, Acem edebiyatının uyanış devri olan X. yy sonlarında Mazban bin Rustem tarafından Taberistan’ın yerli halk diliyle yazılmış, yazıldıktan dört asır sonra iki ayrı nüsha şeklinde İran diline edebi bir şekilde aktarılmıştır. Türkçe’ye 14. yy’da çevrilmiş, Kelile ve Dimne tarzında yazılan, ancak daha zengin ve edebi açıdan daha üstün kabul edilen, kahramanları daha çok hayvanlardan oluşan fabl türünde bir eserdir. Kitaptaki hikayelerin omurgasını sosyal, siyasî ve ahlâkî tavsiyeler oluşturmaktadır.

Hüseyin Feyizhanov, Tatarlar arasında dil, tarih ve etnoğrafya alanında Batılı bilim metotlarıyla araştırmalar yapan bilim adamlarının öncülerindendir çünkü bilimsel araştırmaların Tatarlar arasında yerleşmesinde önemli rol oynamıştır. Yazı dilinin Arapça, Farsça kelimelerden uzaklaşıp konuşma diline yakınlaşması gereğini savunmuş ve bu görüşü ileride Tatar yazı dilinin gelişmesinde etkili olmuştur. Pek çok eseri arasında öne çıkanlar, hazırladığı Türk dilleri sözlüğü ve hrestomanyasıdır. Hrestomanya, öğretimde kullanılmak amacıyla hazırlanan çeşitli metinlerden oluşan bir nevi antoloji, okuma kitabıdır.

Tatarlar arasında XIX. yy ortalarında dil, tarih, etnografya, folklor vb. Alanında görülen ilerleme ve gelişmeler, doğrudan doğruya Kazan’daki Rus okulları ve üniversitenin etkisiyle açıklanabilir; zira Tatar dili ve edebiyatına katkısı olan hemen hemen tüm önemli isimler Kazan’da eğitim görmüştür. Modern edebiyatla ilgili gelişmeler ise başlangıçta İsmail Gaspıralı’nın çalışmalarıyla Türkiye’nin ve doğrudan doğruya Avrupa kültür hayatının etkisiyle açıklanabilir. Rus edebiyatının etkisi daha sonra kendisini göstermiştir.

Başlangıçta dinî ilimler, tarih ve coğrafya gibi alanları tenkitle başlayıp diğer alanlara da yayılan eleştirel bakış “Usul-i Cedid”i doğurmuştur. Bu hareket, İsmail Gaspıralı’nın 1880’li yılların başındaki çok yönlü faaliyetlerinden sonra genişleyerek yeni bir maarif hareketi (aydınlanma hareketi ve bunun temsilcileri için kullanılan tabir) ve yeni bir öğretim metodu olarak yüzünü Batı Avrupa medeniyetine dönmeye başlar.

Tatarlar arasında din anlayışı yenileyen ilk şahsiyetlerden birisi de Abdunnasır Kursevi’dir ve medreselerdeki skolastik anlayışa karşı çıkmıştır. Heftyek Tefsiri adında Kur’an’ın bazı surelerini Tatar Türkçesine çevirdi. Bu eser İdi-Ural bölgesinden yayımlanan ilk Kuran meallerinden biri olması bakımından önemlidir çünkü o dönem medreselerde Arapça gramer bile Farsça anlatılıyordu.

Şihabeddin Mercani daha geniş kitlelere hitap eden başka bir isimdir. Tenkit fikrini iyice geliştirmiştir ve Kuran ve hadislere birinci derece önem vermiştir. Modern tarih araştırmalarının yolunu açmış ve Tatarlar arasında milli tarih anlayışının güçlenmesini sağlamıştır.

Kayyum Nasiri İdil-Ural bölgesinde modern kültür ve bilim hayatının gelişmesinde önemli bir rol oynamıştır. Tatarca-Rusça, Rusça-Tatarca dilbilgisi kitapları ve sözlükleri yazmıştır. Ayrıca, yazdığı Rusça makaleler sebebiyle, “Arkeoloji, Tarih ve Etnografya Cemiyeti”ne kabul edilen ilk Müslümandır. Sözlü edebiyat metinlerini derleyen, halkın inançlarını araştırman folklorcu ve etnograf olarak da bilinir. Yayınladığı Kalendarlar birçok açıdan önemlidir.

Modern Tatar Edebiyatının Ortaya Çıkışı – İsmail Gaspıralı’nın Rolü ve Etkisi

İdil-Ural bölgesinde, modern bilim ve edebiyat dilini hazırlayan, toplumda edebiyat zevkini, edebi eser okuma alışkanlığını geliştiren Kayyum Nasiri’nin katkıları büyüktür ancak fikir ve edebiyat alanındaki modernleşmenin doğrudan doğruya İsmail Gaspıralı’nın 1880’li yılların başlarındaki faaliyetleriyle başladığını söyleyebiliriz. Rusya’daki Panslavizm ve Avrupa’daki uluslaşma hareketlerinden etkilenen Gaspıralı, Rus Müslümanlarının içinde bulunduğu durumdan kurtulabilmesi için bir proje ortaya koymuştur. Gaspıralı, yeni nesrin kurucusu olarak kalmamış aynı amanda edebiyatın teorik problemleriyle de ilgilenmiştir. Rus Türkleri görülen ilk hikaye örneklerinden birisi olan Meyve-i Zaman adlı öyküsünü yayınlamıştır.

Tercüman gazetesi, Rusya Türkleri üzerinde büyük bir etkiye sahiptir. Bunun en güzel örneği de, Rusya Tatarların ilk romanı Hüsameddin Molla’yı yazan Musa Akyiğit’tir çünkü konusu ve tipleri itibariyle tarihi bir öneme sahiptir. Diğer isimler arasında ise Sadri Maksudi, Rızaettin Fahrettin ve Fatih Kerimi isimli şahıslardır.

Çağdaş Tatar edebiyatının ikinci romanı Uluf yaki Güzel Kız Hatice’yi yazan Muhammed Zahir Bigi’dir. Bu roman da Musa Akyiğit’in romanına yakın bir şekilde Türkiye Türkçesi’ne yakın bir dille yazılmıştır ancak dili daha düzgün ve akıcıdır. Aynı zamanda, realist roman anlayışının ve roman dilinin gelişmesinde önemli bir rol oynamış ve ilk detektif romanını yazmıştır.

Rızaeddin Fahreddin, tarih, edebiyat ve pedagoji konularında eserler vermiştir. İlk seyahatnameyi yazan yazardır.

Sadri Maksudi, Tatarların önemli siyaset ve fikir adamları arasında yer alır ve ilk romanı Maişet’tir.

Fatih Kerimi, gazeteci, yazar ve yayımcıdır. İstanbul Mektupları, Sovyet döneminden önce, Türkiye’yle İdil-Ural Türkleri arasındaki ilişkilerin ulaştığı seviyeyi göstermesi açısından oldukça önemlidir.

Ayaz İshaki ise bir başka fikir adamı, yazar, siyasetçidir. 30 civarındaki hikaye, roman ve piyesleriyle önemli bir rol oynamıştır. Halkı aydınlatma amacıyla yazdığı eserleriyle ön plana çıkmıştır.

Modern Tatar Tiyatrosu

İdil-Ural bölgesinde Türklerde Rusların birlikte yaşadıkları kazan gibi birçok şehirlerinde Ruslar arasındaki faaliyetler sebebiyle birçok Tatar ve Başkurt aydınının epeyce erken dönemlerde tiyatroyla temas ettiğini söyleyebiliriz. Cedit hareketiyle başlayan modernleşme süreci içinde tiyatro eserleri de aşağı yukarı modern hikaye ve romanla aynı dönemde ortaya çıkar. İlk tiyatro eseri ise Abdurrahman İlyasi’nin Biçare Kız adlı eseridir.

Abdurrahman İlyasi, Tatarların ilk aktör ve rejisörüdür. 1887 yılında, kendi evinde çarşaflar gerilerek sahne oluşturulduğu haliyle sahneye koydu.

Modern Tatar Şiiri

Daha modernleşme hareketleri başlamadan, Rus istilasından sonra değişen şartları fark edip Müslüman-Tatar toplumunun bu şartlara göre kendini toparlamasını değişmesini arzu eden cemiyet kusurlarını, eksiklerini eleştiren şairler olmuştur. Yeni şiir başlangıçta Türkiye’de olduğu gibi vezin, şekil, kafiye itibarıyla klasik ve halk şiiri geleneklerine bağlı kaldı. Bu bağlamda en önemli isimler, Gabdrehim Utız İmeni, Hibetulla Salıhov, Şemseddin Zeki isimleri yer alır.

Bu şairler sosyal hayatın bozuk yanlarını eleştirerek cehalete karşı çıkarak, cahil din adamlarını, açgözlü tacirleri hicveredek halkı bilim ve sanat öğrenmeye davet eden şiirleriyle tanındılar. Tatarlara, kız erkek ayrımı yapmadan çocuklarını okutmalarını ve Rusça öğrenmelerini tavsiye ettiler. Bu yeniliğe yol açan şairlerin hazırladığı zemin 1905’ten sonra birden bire artan gazete ve dergilerin sayfalarında birçok genç şair tarafından daha da geliştirildi. Dönemin fikir ve sanat anlayışına, toplum hakim ‘ceditçi’ düşüncelere, yeni ortaya çıkmaya başlayan çok geniş bir yelpazeye sahip sosyalist ideolojiye genç şairler taraftar ve sözcü olmaya başladılar.

Modern Tatar şiirinin ilk temsilcileri 1905’ten sonraki gazete ve dergi sayfalarında ilk eserlerini vermeye başladılar. Bu şairlerden bir kısmı ortak edebi dilde, bir kısmı da mahalli dille (Tatarca, Başkurtça) yazmayı tercih ettiler. Tatar şiiri, dil ve estetik olgunluk itibarıyla Sovyet döneminde yüksek bir seviyeye ulaşmıştır.

Abdullah Tukay, Tatar şiirinin en büyük şairlerinden birisidir. İlk şiirlerinde bir yandan Osmanlı Türkçesi ve Aruz vezninin, manzum dini eserlerin, diğer yandan da Tatar halk şiir ve şarkılarının, ayrıca Rus edebiyatının etkisi görülür. Rus şairlerinden çeviriler yapmaya başlamıştır ve Mizahi şiire olan eğilimi de ilk şiirlerinden itibarıyla ortaya çıkar. 1905 Rus meşrutiyetinden sonra da çeşitli isimler altında gazete ve dergiler çıkarmıştır. Tatar milliyetçiliğine geçişte de önemli bir rol oynamıştır.

İdil-Ural Bölgesinde Süreli Yayınlar 1905-1918

1860’lı yıllardan itibaren İdil-Ural bölgesinde Tatarlar ve Başkurtlar arasında birçok aydın, gazete çıkarmak için Rus yönetimine müracaat etmiş, fakat kendilerine bu izin verilmemiştir. Rus yönetimi gazetelerin halkın uyanmasındaki rolünü çok iyi biliyordu. Buna rağmen, Abdurreşid İbrahim 1900 yılında Petersburg’da Rus yönetiminden izin almadan Mirat adlı dergiyi çıkarmaya başlar.

Abdurreşid Kadı, Mirat’taki yazılarında, cahil Müslümanları olduğu kadar Rus okullarında yetişen Müslüman gençleri de eleştirir. Zira, Rusya Müslümanlarının siyasi mücadelesini de açıkça gündeme getirmiş; onları sarsıp uyandırmaya çalışmıştır.

1920 yılına kadarki bu süreli yayınlar incelendiğinde, İslamcılık, Türkçülük ve sosyalizmin, İdil-Ural bölgesinde dönemin fikir ve edebiyat hayatını büyük ölçüde etkilemiş olduğunu görebiliriz.

1905-1918 yılları arasında İdil-Ural bölgesinde yayımlanan belli başlı dergiler şunlardır:

Ülfet, Nur, Kazan Muhbiri, Fikir, El-Asrü’l-Cedid, Uklar, Yuldız, Tilmiz, Tan, An, Ural, Vakit, Şura.

Gılman Kerimi, oğlu Fatih Kerimi ile 1901’de Orenburg’ta ‘Matbaa-i Kerimiye’yi açar ve aynı adla bir kitap evi kurarak yayın işlerine başlar. Babalarının ölümünden sonra yeni bir şirket kuran Kerimof kardeşler işleri daha da ilerletir ve sadece İdil-Ural bölgesi Türklerinin değil bütün Rusya Müslümanlarının fikir ve edebiyat hayatında önemli bir aşamayı temsil eder.