ÇALIŞMA İLİŞKİLERİ - Ünite 6: Toplu Çalışmaİlişkisinin Tarafları Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 6: Toplu Çalışmaİlişkisinin Tarafları

Ünite 6: Toplu Çalışmaİlişkisinin Tarafları

Giriş

Dünya işçileri yaklaşık iki yüz yıldır sendikalarda örgütleniyorlar. Sanayi Devrimi'yle ortaya çıkan insanlık dışı çalışma koşulları, o günden bugüne çok değişti, iyileşti. İşçilerin yaşam biçimleri de değişti. Ama işçilerin sendikalarda toplanmasının başlıca nedeni olan toplumsal eşitsizlikler, adaletsizlikler devam ediyor. Ayrıca tarihte verilen mücadeleler sonucu elde edilen haklardan da dünyanın her tarafında eşit biçimde ve tam olarak yararlanıldığı söylenemez. Dolayısıyla işçilerin haklarını koruma ve geliştirme mücadelesinin sürmesi için yeterince neden var.

Zaman içinde sendikalar dar anlamda sanayi işçilerinin örgütleri olmaktan çıktılar, emek gücünü satarak geçimini sağlayan geniş çalışan kesimlerinin de temel örgütlenmesi oldular.

Sendika Kavramı

Sendikalar, işçilerin bir araya gelerek emek güçlerini kendileri için daha avantajlı koşullarda satmanın şartlarını sağlamak üzere, işveren karşısında oluşturdukları dayanışmacı örgütlenmelerdir. İşverenlerin bir araya gelerek işçiler karşısında çıkarlarını savunmak için oluşturdukları örgütler de Türkiye gibi bazı ülkelerde sendika olarak tanımlanmaktadır.

Sendikaların Toplumsal Yeri ve İşlevi

Sendikalar en temelde üyelerinin çalışma yaşamı içinde ortaya çıkan sorunlarına yanıtlar ve çözümler yaratmak için kurulmuşlardır. Ücretten, sağlıklı çalışma şartlarına, dinlenme hakkından, iş güvencesi ve sosyal güvenlik olanaklarına kadar çok geniş bir yelpazeye yayılmış olan çalışma yaşamının konularına dair etkinlikler yürütürler.

Sendikalar hak elde etmek için başlıca şu mecraları kullanır:

• Üyeleri adına toplu sözleşmeler imzalayarak muhatap oldukları işverenlerden yeni kazanımlar elde etmek

• Talep ettiklerini elde edebilmek için ellerindeki en güçlü araç olan grev hakkını kullanmak.

• İşyerinde temsilcileri aracılığıyla denetleme, izleme yaparak mevzuattan ve sözleşmelerden kaynaklı hakların üyeleri tarafından özgürce ve doğru kullanılmasını sağlamak.

• Sahip oldukları fonlarla üyelerine yönelik sosyal, kültürel ve eğitsel faaliyetler yürütmek. Dinlenme ve sağlık olanakları sağlamak.

İşçi hareketi ve sendikalar: Sendikalaraynı zamanda işçi hareketlerinin hem sonucu hem de yaratıcısıdırlar. Dar anlamda işçi hareketi dendiği zaman; grev, boykot, işyeri işgali, iş yavaşlatma gibi etkinlikler anlaşılır. Geniş anlamıyla ise işçi hareketleri; endüstri ilişkileri sisteminin ötesinde, devlet, siyasi partiler ve kamuoyu ile ilişkileri de kapsayacak biçimde ele alınmaktadır. İşçi hareketleri, sendikaların sosyal zeminini oluşturur, toplumsal bir enerji sağlar. Tarihsel gelişim bize, sendikaların, işçi hareketlerinin gerçekleşmesi için, olmazsa olmaz nitelikte olmadıklarını gösterir. Ancak bu hareketlerin başarıya ulaşması için sendikalar olmazsa olmaz bir nitelik taşımaktadırlar

Sendika Hakkı, Özgürlüğü Ve Güvencesi

Çalışma hukukunda sendika özgürlüğü (ya da sendika hakkı) bireysel ve kolektif (toplu) olmak üzere iki düzeyde tanımlanmıştır. Bireysel sendika özgürlüğü, işçi ve işverenlerin birey olarak sendika kurma ve sendikaya üye olabilmelerini ifade eder. Kolektif sendika özgürlüğü ise, bizzat tüzel kişi olarak sendikanın varlık, faaliyet ve bağımsızlığını ifade eder.

Kolektif sendika özgürlüğünün önemli ve belirleyici yönü devlet karşısında sendikaların bağımsızlığıdır. Bu bağımsızlık, özellikle sendikaların kuruluş, faaliyet, yönetim, denetim, kapatma, üst birlikler kurma, uluslararası kuruluşlara katılma gibi konular açısından söz konusu olmaktadır.

Sendikal hakların uluslararası hukuksal dayanakları: Sendikal haklar günümüzde ulusal sınırların ötesinde, evrensel nitelikte haklar arasında yer almaktadır. 1919 yılından bu yana dünya çapında çalışma yaşamının temel standartlarını belirlemek için çalışmalar yürüten Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) temel metinleriyle ve oluşturduğu sözleşme ve tavsiye kararlarıyla sendika özgürlüğünün evrensel standartlarını belirlemektedir.

Sendika hakkının yer aldığı, ülkemizin de taraf olduğu, başka uluslararası belgeler de mevcuttur. Bunlardan başlıca olanlar, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS), Gözden Geçirilmiş Avrupa Sosyal Şartı (GGASŞ) ve Birleşmiş Milletler Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesi (BMESKHS)’dir.

Sendikal hak ihlalleriyle ilgili olarak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) bireysel başvuruda bulunulabilir.

Sendikal güvenceler: Evrensel ve ulusal düzeyde tanınan sendika hakkı ve özgürlüğünün fiilen korunması için kanunlar yoluyla bazı somut güvencelerin sağlanması gereklidir.

Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu, işçilerin işe alınmaları, çalıştırılmaları ve işlerine son verilmesinde, kural olarak sendikalı-sendikasız ayrımı yapılamayacağını belirtmektedir. Aynı Kanun maddesinde, işverenin, işçiye sendikal faaliyetlerinden dolayı ayrımcılık yapamayacağı ve işten çıkartamayacağı da belirtilmiştir. Bu hükümlere aykırı hareket edilmesi durumunda, işveren, işçiye tazminat ödemek durumunda kalır.

İş Kanununa göre işçinin sendikal nedenlerle işten çıkartılması geçersiz bir fesih sayılmakta ve işvereni tazminat ödemek durumunda bırakmaktadır. Sendikalar Kanununun yanısıra İş Kanunu da içerdiği hükümlerle sendika üyelerine belli ölçüde güvence sağlamaktadır.

Öte yandan Türk Ceza Kanununun bazı düzenlemeleri de sendikal hak ve özgürlükleri güvence altına almaktadır.

Sendikaların Faaliyetleri

Çalışanlar hem maddi hem de sembolik düzeyde dayanışmalarını sendikalar aracılığıyla kurumsallaştırırlar. Dolayısıyla sendikaların başlıca faaliyet konusu çeşitli araç ve yöntemlerle dayanışmayı oluşturmak ve güçlendirmektir. Bu vazgeçilmez bir sendikal ilkedir. Sendikalar bu ilkeyi, içinde bulundukları toplumun sosyal, siyasal ve kültürel yapılarının sınırları içinde, ulusal ve evrensel hukuk kurallarıyla uyumu gözeterek hayata geçirirler.

Sanayileşme ile birlikte toplumsal yapı içerisinde güçlü bir sosyal taraf olarak kendini kabul ettiren sendikal hareketin tarihsel sorumluluğu üç temel fonksiyon içermektedir. Bunlar; ekonomik fonksiyon, demokratik temsil fonksiyonu ve sosyal fonksiyondur. Bu fonksiyonlar karşılıklı etkileşim içerisinde bir bütün oluşturmakta ve sendikal hareketin, demokratik toplumun güçlü bir sosyal tarafı olduğunu vurgulamaktadır

Ücretlerin ve çalışma koşullarının düzeltilmesi ve iyileştirilmesi kuşkusuz sendikaların başlıca faaliyet gündemlerini oluşturur. Sendikalar toplu sözleşme yaparak ücretleri iyileştirmek ve geliştirmek, böylece üyelerinin, işyeri ve toplum düzeyinde, oluşmasına katkı sağladıkları refahtan pay almasını sağlamak için çalışırlar.

Temsil faaliyetleri:Sendikalar, üyelerini çalışma yaşamıyla ilgili farklı platformlarda da temsil ederler. Öncelikle kamuoyunda üyelerinin ve genel olarak çalışanların haklarını farklı araç ve yöntemlerle, medyayı ve demokratik mekanizmaları kullanarak savunur ve geliştirirler. Bu düzeyde temsili, sendika yöneticileri, uzmanları ve gerekli durumlarda organize etkinlikler, eylemler yapan sendika üyesi topluluklar sağlar. Ulusal düzeyde temsil genelde konfederasyonlar aracılığıyla sağlanır.

Sendikalar üyelerinin hak ve çıkarlarını geliştirmek için, çalışma yaşamıyla ilgili olarak oluşturulan çeşitli organlarda da temsil görevini yerine getirirler.

Örneğin ülkemizde asgari ücretin belirlenmesi için oluşturulmuş olan “Asgari Ücret Tespit Komisyonu”, bünyesinde en çok işçi ve işveren bulunduran konfederasyonların seçtikleri temsilciler görev alır. Toplu sözleşme sürecinin belli aşamalarında görev yapmak üzere oluşturulmuş “Yüksek Hakem Kurulu” bünyesinde yine konfederasyon temsilcileri yer alır. Sosyal Güvenlik Kurumu Genel Kurulu, Türkiye İş Kurumu Genel Kurulu gibi çalışma yaşamının önemli kurumlarının faaliyetlerinde de işçi ve işveren tarafları temsil edilirler.

Çalışma yaşamında çatışmalı süreçlerin yanısıra taraflar arası diyaloğa dayalı süreçler de işler. Bunun için, çalışma yaşamının asli unsurları olan işçi, işveren ve devlet temsilcilerini, “sosyal taraflar” olarak çeşitli düzeylerde biraraya getiren sosyal diyalog mekanizmaları oluşmuştur. Sosyal diyalog kavramı; emek ve sermaye gibi temel toplumsal tarafların kendi aralarında ve hükümetle geliştirdikleri danışma, bilgi alışverişi ve karar verme süreçlerinin bütününü kapsayan kurumsallaşmış ilişkileri anlatır. Aynı zamanda, farklı çıkarlar arasında belirli bir uzlaşma sağlamaya yönelik, karşılıklı alış-verişe dayalı geniş kapsamlı görüşme ve pazarlık yönetimini kapsar. İşçi ve işveren sendikaları, sosyal tarafların temsilcileri olarak bu sosyal diyalog süreçlerinin başlıca aktörleridir.

Toplu pazarlığa ilişkin faaliyetler: Sendikalar, üyelerinin ücret ve diğer gelirlerini artırmak, çalışma koşullarını iyileştirmek ve geliştirmek için işverenlerle ya da onların bağlı oldukları sendikayla toplu pazarlık görüşmeleri yaparlar. Görüşmelerin amacı, yeni kazanımlar elde etmek ve bunları iki tarafın da imzaladığı bir sözleşmeyle kayıt altına almaktır. Buna karşılık işveren tarafı da kendi çıkarlarını koruyacak şekilde bir pazarlık yürütür. Pazarlık ve sonunda imzalanan sözleşme tek tek üyeler değil, işyerindeki tüm sendika üyeleri adına yürütüldüğü için “toplu” niteliktedir.

Yürütülen toplu pazarlığın anlaşmazlıkla sonuçlanması üzerine grev kararının alınması ve uygulanması ya da ilgili yasada belirtilen durumlarda Yüksek Hakem Kurulu'na gidilmesi de sendikaların toplu pazarlıkla ilgili faaliyetleri arasında önemli başlıklardır.

Hukuksal faaliyetler:Sendikalar, çalışma yaşamından, mevzuattan, toplu iş sözleşmesinden, örf ve adetten doğan hususlarda işçileri ve işverenleri temsilen dava açabilir, davalı olabilir. Bu yargısal faaliyeti kolektif temsile ya da bireysel temsile dayalı olarak gerçekleştirebilir. Toplu sözleşme konularıyla ilgili davalar ve genel olarak sendikal hak ve özgürlüklerin korunmasına yönelik davalar kolektif niteliktedir. Sendikanın, üyesi için ya da onun mirasçısını temsilen açtığı davalar ise bireysel temsile dayalıdır.

Sendikalar hukuk servisleri, danışmanları ya da dışarıdan hizmet aldıkları avukatlar aracılığıyla yoğun bir hukuksal faaliyet gerçekleştirirler. Dava açmanın yanı sıra üyelerine hukuki danışmanlık hizmeti ve avukat tutma desteği sağlarlar. Üyelerinin ve genel olarak çalışanların hukuki haklarını ve sorunlarının çözüm yollarını öğrenmeleri için yayınlar yapar, kitle iletişim araçlarını kullanırlar. Çalışma mevzuatının değiştirilmesi ya da sorunlarının giderilmesine yönelik olarak yasa, yönetmelik, tüzük vb. gibi mevzuat metin taslaklarının hazırlık sürecinde görüş ve öneri bildirirler, hazırlık çalışmalarına katılırlar.

Sosyal kültürel ve eğitsel faaliyetler:Sendikaların sosyal, kültürel ve eğitsel faaliyetleri arasında, özel kurs ve konferanslar düzenlenmesi, teknik ve mesleki eğitim verilmesi, üyelere boş zamanlarını değerlendirme imkânı sağlanması ve bu amaçlara yönelik tesisler kurulması önemli yer tutar. İşçi sendika ve konfederasyonları gelirlerinin belirli bir bölümünü bu tür çalışmalara ayırırlar.

Ekonomik faaliyetler:Evlenme, doğum, hastalık, ihtiyarlık, ölüm, işsizlik gibi hâllerde yardım ve eğitim için sandıklar ve kooperatifler kurulmasına yardımcı olmak, bunlara kredi vermek sendika ve konfederasyonların faaliyetleri arasındadır. Ancak burada bazı sınırlamalar getirilmiştir. Kanuna göre, sendikalar bağışta bulunamaz, ticaretle uğraşamazlar.Buna karşın grev ve lokavta gidilmesi durumunda, üyelerine bu süre içinde yardımda bulunarak dayanışmayı güçlendirebilir ve etkinliklerini artırabilirler.

Sendika Üyeliği

Ülkemizde geçerli mevzuat üç ana kesimin sendikal haklardan tam olarak yararlanabilmesini açık biçimde düzenlemiştir. Mevcut Anayasamız başlangıçta sendika hakkını salt işçi ve işverenlere tanırken, 2001 yılında yapılan değişiklikle bu hakkı daha geniş bir şekilde “çalışanlara” yaygınlaştırmıştır.

Mevcut yasalarımızda işçi, işveren ve memur sendikaları olmak üzere üç tür sendika tanımlanmış ve bunların faaliyetleri ayrıntılı olarak düzenlenmiştir.

Sendikaların faaliyet yürütecekleri işkolları belirlenmiştir. İşçiler ancak kendi çalıştıkları işyerinin bağlı olduğu işkolundaki sendikaya üye olabilirler. Bir işyerindeki işçiler yardımcı işte çalışsalar bile ancak işyerinin bağlı olduğu işkolunda kurulu sendikaya üye olabilirler.

Çalışanların sendikaya katılma nedenleri:İşçiler/çalışanlar en temelde sınıfsal dayanışma arayışının bir sonucu olarak sendika kurar veya var olanlara katılırlar. Ancak sendikaya katılmanın görünen ve ifade edilen gerekçeleri farklılaşabilir. Bu farklılıklar, ülkeler ve sendikal yaklaşımlarla ilgili olduğu gibi, çalışanların toplumsal ve bireysel ihtiyaçları, beklentileri ve bilinçleriyle de yakından ilgilidir.

Yapılan araştırmalar işçileri sendikaya üye olmaya motive eden nedenlerin kolektif ve bireysel olmak üzere iki ana gruba ayrılabileceğini gösterir. Sendikaların geleneksel rollerinden birisi olan, işçilerin işyerinde duydukları destek ihtiyacının karşılanması, sendikaya üyelikte motive edici nedenlerin başında gelir. Sendikalar, işyerinde hoşnutsuzluk ve gerilim yaşayan işçilere, işverenlere karşı kolektif bir güç sağlamaktadır.

İşçilerin, daha iyi çalışma koşulları, ücret ve iş güvencesi sağlayarak çıkarlarını yükseltme arzusu da sendikalara üye olmalarında önemli bir gerekçedir. Bireysel nedenlerden kaynaklı üyelik ise daha çok işin dışındaki çıkarları arttırmaya yöneliktir. Bunlar profesyonel sendikal hizmetler (kredi kartı, özel sigorta, parasız hukuk hizmetleri, tatil olanakları vb.) ve öncelikle ABD'de görülüp 1980 sonrası Avrupa ülkelerinde de yaygınlaşmaya başlayan finansal hizmetlerdir.

Ülkemizde yapılan araştırmaların sonuçlarına göre sendika üyesi işçilerin üye olma nedenleri arasında, sendikaların sunduğu bireysel hizmetlerden çok, çalışma koşullarının dayanışma içinde, birlikte mücadeleyle düzeltilmesi olarak ifade edebileceğimiz kolektif nedenlerin ağırlık kazandığını görülmektedir.

Sendikaların Örgütlenme Modelleri

Sendikaların örgütlenme modelleri ülkeler ve dönemler arasında farklılık gösterir. Her ülkenin kendine özgü ekonomik, siyasi, hukuki koşullarına bağlı olarak biçimlenen örgütlenme modelleri vardır. Bunlar zaman içinde değişimlere uğramış olsa bile üç düzeyde modelden söz edebiliriz. Bunlar, taban örgütlenme modelleri, üst örgütlenme modelleri ve uluslararası modeller.

Taban örgütlenme modelleri:Sendika üyeliğinin belirli bir meslek dalında çalışan işçilerle sınırlandığı meslek sendikası, yalnızca belli bir işyerinde/işletmede örgütlenen işyeri sendikası, örgütlenmenin belirli bir endüstriyle (işkolu) sınırlandığı endüstriyel/işkolu sendikası ve üyeliğin işkolu, meslek ya da coğrafi bölge tarafından sınırlanmadığı genel sendikalar, başlıca taban örgütlenme modellerini oluştururlar.

Türkiye'de sendikacılığı düzenleyen 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu işkolu esasına göre sendika kurulmasını öngörerek model sınırlaması getirmiştir. Kanuna göre sendikalar belirli bir işkolunda kurulup, bu işkolunda faaliyet gösterme amacını taşımalıdır. Aynı işkolunda birden fazla sendika kurulabilir. İşkolu sendikaları ulusal düzeyde faaliyet gösterirler ve güçlü merkezi bir yapıya sahiptirler. Yukarıdan aşağıya; genel merkez, şubeler, temsilcilikler şeklinde örgütlenirler. İdari yetkiler büyük ölçüde merkez yönetim kurulunun elindedir. Şube ve temsilcilikler ise yerel düzeyde sendikal faaliyetleri sürdürürler.

Üst Örgütlenme Modelleri:Üst örgütlenme modelleri olarak birlik, federasyon ve konfederasyondan söz edebiliriz.Buna göre;

Birlik: Belirli bir bölgede veya kentte farklı işkollarındaki sendikaların bir araya gelerek oluşturdukları üst örgütlere denir. Modelin yerel düzeyde sendikal dayanışmayı ve etkinliği artıran işlevi vardır.

Federasyon: Bölgesel ya da ulusal düzeyde aynı meslekte veya aynı işkolunda faaliyet yürüten sendikaların biraraya gelmesiyle kurulan üst örgütlerdir. İşkolu sendikalarından farklı olarak federasyonları oluşturan birimlerin tüzel kişilikleri bulunur.

Konfederasyon: Farklı işkollarında kurulmuş bulunan sendikaların –kimi zamanda federasyon ve birliklerin de- biraraya gelmesiyle oluşan ulusal düzeydeki sendikal örgütlenmelerdir. Konfederasyonlar işçileri ülke içinde en üst düzeyde temsil ederler. Siyasi iktidarlarla ve ulusal düzeyde işveren kuruluşlarıyla ilişkiler yürütürler, lobi faaliyetleri yaparak kamuoyu oluştururlar ve işçiler lehine yasal değişiklikler gerçekleştirilmesi için çalışırlar. Mevcut mevzuatımızda konfederasyon, değişik işkollarından en az beş sendikanın bir araya gelmesi ile kurulan üst kuruluş olarak tanımlanmıştır.

Uluslararası sendikacılık:19. yüzyılın ortalarında Uluslararası İşçi Derneği'nin çalışmalarıyla başlayan dünya çapındaki sendikacılık arayışları daha sonra, farklı dünya görüşlerine sahip uluslararası konfederasyonların, bölgesel birliklerin ve uluslararası işkolu federasyonlarının kurulup gelişmesi ile devam etmiştir. Bir dizi tarihsel bölünme ve birleşmelerin ardından günümüzde dünya sendikalarının çok büyük bölümünü Uluslararası İşçi Sendikaları Konfederasyonu (ITUC) ve az sayıda sendikayı da Dünya Sendikalar Federasyonu (WFTU) temsil etmektedir. Ayrıca Avrupa Sendikalar Konfederasyonu (ETUC) gibi bölgesel düzeyde faaliyet yürüten uluslararası konfederasyonlar da mevcuttur.

Sendikaların Yapıları ve İşleyişleri

Yukarıda yasa koyucu ve aşağıda üye iradesi sendikaların yapı ve işleyişlerini belirleyen başlıca ögelerdir. Sendikalar Kanunu bazı zorunlu organlar tanımlayarak sendikaların örgütsel yapısının genel çerçevesini belirlemiştir. “Genel kurul”, “yönetim kurulu”, “denetleme kurulu” ve “disiplin kurulu” sözü edilen zorunlu sendika organlarını oluşturur

Genel kurul en yüksek düzeydeki karar alma organıdır. İlke olarak tüm üyelerin katılımıyla oluşması öngörülür. Ancak üyelerin fazlalığı nedeniyle bu ilkenin fiili olarak uygulanması mümkün olmaz. Sendikanın üye sayısı bini aşıyorsa, genel kurul, üyeleri temsil eden delegelerin katılımıyla oluşur. Genel kurula katılacak delegeler, üyeler tarafından serbest, eşit, gizli oy, açık sayım ve döküm esasına göre ve sendika tüzüğündeki hükümlere göre seçilir. Delegeler işyerlerinden seçilerek şube genel kurulunu, şube genel kurul delegeleri ise aralarında yaptıkları seçimle merkez genel kurul delegelerini seçerler. Her üyenin delege seçilme hakkı vardır. Genel kurul sendikal demokrasinin en önemli platformudur. Bu organda tüzük değişikliği yapılabilir; başka sendikayla birleşme, konfederasyona üyelik, fesih gibi kararlar alınabilir; şube açma, kapatma, birleştirme yapılabilir. Ayrıca yönetim, denetim ve disiplin kurulları seçimleri yapılır.

Genel kurulda seçilen yönetim kurulu; sendikayı en üst düzeyde temsil eden, sendikanın tüm faaliyetlerini, tüzük ve genel kurul kararları çerçevesinde sürdüren ve koordine eden, sendikanın mali işlerini organize eden temel icra organıdır.

Denetleme kurulu, yönetim kurulunun faaliyetlerinin genel kurula uygunluğunu, idari ve mali açıdan denetler, denetimlerinin sonucunu kapsayan raporu genel kurula sunar.

Disiplin kurulu, sendika tüzüğüne, sendika veya konfederasyon amaç ve ilkelerine aykırı hareket ettiği ileri sürülen üyeler hakkında soruşturma yapıp disiplin cezaları verir.

Başkanlar kurulu, temsilciler kurulu (meclisi) gibi danışma organları da, özellikle sendikal demokrasinin güçlenmesi, karar alma ve uygulama sürecinde üyelerin daha katılımcı olması için önemli işlevler yerine getiren organlardır.

Memur (Kamu Görevlileri)Sendikaları

Ülkemizde “memur” olarak tanımlanan kamu görevlilerinin sendikal örgütlülükler yaratmaları ve sendikal haklara kavuşmaları işçi sendikalarıyla karşılaştırıldığında görece yeni bir olgudur. ILO'nun 151 sayılı “Kamu Hizmetinde Örgütlenme Hakkının Korunması” sözleşmesi (Türkiye sözleşmeyi 1992 yılında onaylamıştır) bu kesimin sendikal haklarını güvence altına alan temel belgelerden biridir. Ülkemizde memur sendikalarının yasal statüsüyle ilgili en son 2001 yılında 4688 sayılı “Kamu Görevlileri Sendikalar Kanunu” çıkartılarak kapsamlı düzenlemelere gidilmiştir.

Söz konusu kanuna göre memur sendikaları da işçi sendikalarına benzer biçimde “hizmet kolu” esasına göre ve ulusal düzeyde örgütlenmek durumundadırlar. Kanunla getirilen düzenlemeler büyük ölçüde işçi sendikalarına benzer niteliktedir. Kamudaki üst düzey yöneticiler, mülki amirler, silahlı kuvvetler, emniyet ve istihbarat kuruluşlarının mensupları, yargıç ve savcılar, ceza infaz kurumu çalışanları gibi istisnalar dışında kalan kamu görevlileri sendikalara üye olabilirler.

Memur sendikalarının işçi sendikalarından en önemli farkı henüz grev hakkını elde edememiş olmalarıdır.

İşveren Sendikaları

İşveren sendikaları, çalışanlarla işverenler arasındaki ilişkileri düzenlemek, bu konuda ortaya çıkacak sorunlarda işverenlere yardımcı olmak, ortak çıkarlarının hükümet, bürokrasi ve diğer örgütler nezdinde temsil edilmesini sağlamak amacı ile kurulan örgütlerdir.

İşveren sendikalarının en önemli faaliyeti kuşkusuz üyesi olan işverenleri, işçi sendikaları karşısında temsil etmek ve onlar adına toplu pazarlık ve sözleşme süreçlerini yönetmektir. Toplu pazarlıklar sonucunda işçi ve işveren tarafları arasındaki uyuşmazlık çözülemediği durumlarda, işverenlerin ya da bağlı bulundukları sendikaların lokavt yapma yetkileri bulunmaktadır.

Türkiye’de işveren sendikaları işçi ve memur sendikalarından farklı olarak tek bir konfederasyon çatısı altında “Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu” (TİSK) olarak toplanmışlardır.