ÇATIŞMA VE STRES YÖNETİMİ I - Ünite 2: Çatışmanın Nedenleri ve Sonuçları Özeti :
PAYLAŞ:Ünite 2: Çatışmanın Nedenleri ve Sonuçları
Ünite 2: Çatışmanın Nedenleri ve Sonuçları
Giriş
İnsan doğası gereği zamanın çoğunu üyesi olduğu örgütlerde geçirmektedir. İnsan, üyesi olduğu örgütlerin içinde pek çok çatışma faktörleriyle karşılaşılmaktadır. Bu ünitede çatışmanın bireyden ve örgütten kaynaklanan nedenleri ayrıntılı olarak açıklanmaktadır.
Çatışmayı Ortaya Çıkaran Faktörler
Gerekli tedbirlerin alınabilmesi için çatışmanın kaynağının doğru yerde aranması gerekmektedir. Bu sebeple, çatışmanın kaynağını bireysel, örgütsel ve iletişimden kaynaklanan nedenlerin altında aramak gerekir.
Çatışmayı Ortaya Çıkaran Bireysel Faktörler
Çatışmayı ortaya çıkaran bireysel faktörler kişilik özellikleri ve grup yapısı olarak ele alınmaktadır.
a. Kişilik özellikleri
Bireylerin çatışmanın doğasını, çatışmayı ortaya çıkaran faktörleri, çatışmaya verdikleri tepkileri ve çatışmayı nasıl yönettiklerini etkilemektedir.
Otoriter ve baskıcı kişilik yapısına sahip olma farklı fikir ve görüşlere önem vermemeye dolayısıyla da çatışmaya sebep olmaktadır.
A tipi kişilik yapısına sahip olan bireyler diğerleriyle işbirliği içinde çalışmak yerine bireysel çalışmayı tercih etmeleri ve bencil, sinirli ve sabırsız olmalarından dolayı daha sık çatışma yaşamaktadır.
Kendini yansıtma özelliği yüksek olanlar insanlara yardım etmeyi seven, arkadaş canlısı, kolay ilişki kurabilen bireyler daha az çatışma yaşar. Fakat bu tür kişiler birbirinden çok farklı rol beklentilerini yerine getirmeye çalışırken rol çatışması yaşayabilirler.
Negatif etkililiği olan yani sürekli olumsuz düşünenler en fazla çatışma yaşayan kişilerdir. Negatif etkililiğin tam tersi ise pozitif etkililiktir ve bu kişilerin iş ve yaşamları hakkında duydukları tatmin yüksektir.
Yüksek düzeyde dışa dönük kişiler sosyal, enerjik, eğlenceli özellikleri ile yüksek düzeyde uyumlu kişiler ise sosyal ilişkiler geliştirmeye verdikleri önem nedeniyle çatışma durumuna daha yapıcı yaklaşabilirler. Fakat bu kişilerin sahip olduğu bazı olumsuz özellikleri nedeniyle çatışmayı görmezden gelebilir.
Kişinin kendilik algısı olumlu olduğunda yapıcı bir şekilde çatışmayı çözebilir fakat kişinin kendilik algısı olumsuz olduğunda ise bireyin içe dönük olması ve depresyon yaşama risklerinin varlığından söz edilmektedir.
İçsel kontrol odağına sahip kişiler çatışmayı yapıcı bir şekilde çözebilirken dışsal kontrol odağına sahip kişilerin çatışma çözme sürecinde aksaklıklar olmaktadır.
b. Grubun yapısı
Grubun yapısı, yaş, kıdem, mesleki tecrübe, kültür gibi farklı özelliklerdeki gruplara ait bireylerin çatışma doğalarında da farklılık olmaktadır. Bu gibi demografik özelliklerin yanında kültürün de insanlar arasındaki iletişim konusunda etkili olduğu görülür. Grubun yapısında dikkat edilmesi gereken önemli bir özellik de grup bağlılığıdır. Grup bağlılığının yüksekliği veya azlığı çatışmanın doğasını etkilemektedir.
Çatışmayı Ortaya Çıkaran Örgütsel Faktörler
Örgütlerin bireylerden meydana geldiği düşünüldüğünde çatışmayı ortaya koyan örgütsel faktörlerin bireysel faktörlerden daha çeşitli olduğu anlaşılmaktadır.
a. Yönetim şekli
Örgütün yönetim şeklinin ailesel yönetime sahip olması örgütlerde çatışma yaşanmasının bir faktörüdür. Aile şirketlerinin daha fazla çatışma yaşamasının birçok nedeni olabilir. Bunlar;
Aile ve iş ile ilgili konuların birbirine karışabildiği rol çatışmaları yaşanır.
Kuşak farkı nedeniyle yeni ve eski kuşak arasında farklı düşünce ve kişilik özellikleri çatışmaya neden olur.
Otoriter liderlik tarzı daha çok aile şirketlerinde bulunur ve bu liderler daha kontrolcü bir yönetim sistemi tercih eder.
Kaynakların kıtlığı aile şirketlerinde politik davranış ve taktiklerin ortaya çıkmasına neden olur.
Aile üyesi olmayan çalışanların aile üyesi olan çalışanlara karşı olumsuz algıları çatışmaya neden olur.
b. Örgüt büyüklüğü
Örgütler büyüdükçe örgütte yapılacak işler ve çalışan sayısında artış meydana gelir. Bu durumda karmaşıklık meydana gelir ve özellikle iletişimden kaynaklana çatışma olasılığı artar. Küçük örgütlerde ise iletişimden kaynaklanan sorunlar daha az ve ilişkiler daha samimidir.
c. Merkezileşme ve formelleşme
Karar verme yetkisinin örgütün üst yönetiminde olduğunu ifade eden merkezileşme beraberinde bir takım sorunları da getirir. Kuralların aşırı ve yazılı olmasını ifade eden formelleşme de bireyselliği ve esnekliği azalttığı için çatışma olasılığını arttırmaktadır. Aynı zamanda kural ve düzenlemelerin eksikliği de çatışma yaşanmasına sebep olacaktır.
d. Uzmanlaşma
Örgütlerde yapılacak işler bölümlere ayrıldıkça kişiler kendi alanlarında uzmanlaşmakta ve aynı örgüt içinde birbirlerinin yaptıkları işler hakkında daha sınırlı bilgiye sahip olmaktadır. Bu durum işbirliğinin gerekli olduğu durumlarda kişilerin uzmanlık alanları nedeniyle oluşan dar bakış açılarından dolayı çatışma yaşanmasına neden olur.
e. Görev ve yetki belirsizliği
Örgüt içinde iş bölümünün ve sorumluluk alanlarının net bir şekilde belirlenmemesi işlerin yapılması ve kaynakların paylaşılması konusunda çatışma yaratır.
f. Fonksiyonel bağımlılık
Örgüt içerisinde bazı görevlerin bitirilmesi öncelikle diğer görevlerin bitirilmesine bağlıdır ve bu bağımlılık durumuna fonksiyonel bağımlılık denir. Dolayısıyla örgüt içerinde bazı görevlerin bitirilmesi açısından birimler arasında çatışma yaşanmaktadır. Örgütlerde fonksiyonel bağımlılık üç şekildedir. Bunlar, Bütüne bağımlılık, sıralı bağımlılık ve karşılıklı bağımlılıktır.
- Bütüne bağımlılık, örgüt içinde bulunan birimlerin görevleri farklı olmasına rağmen örgüt bütününe katkı sağlaması ve bütünden katkı görmesi anlamına gelmektedir.
- Sıralı bağımlılık, örgüt içinde bir birimin görevini yapmasının diğer birimin görevine yapmasına bağlı olduğu anlamına gelmektedir.
- Karşılıklı bağımlılık, örgüt içinde bir birimin iş yapabilmesi için diğer birimin çıktısına ihtiyaç duyduğunu açıklar.
g. Paylaşılan kaynakların kıt olması
Birimlerin kendi alanlarında uzmanlaşmasıyla görevlerini eksiksiz yerine getirebilmeleri için bazı kaynaklara ihtiyaç duyarlar. Bu kaynakların kıtlığı bireylerde ve birimlerde çatışma yaşanmasına sebep olur. Ayrıca kaynakların kıtlığı bireylerin hedeflerine ulaşmasına engel olmaktadır.
h. Performans ve ödül sistemi
Bireylerin gösterdikleri başarılar sonrasında ödül kazanması durumu kişiler ve birimler arasında rekabete neden olmaktadır. Bu rekabet ortamı ise bireyleri ve birimleri düşmanca bir tutum içine sokmakta ve olumsuz özellikler göstermelerine sebep olmaktadır. Önerilen bireyleri ve birimleri teker teker değil ortak performansları açısından değerlendirmektir. Ayrıca performansın geri dönütünün yapıcı veya yıkıcı olması örgüt içindeki iletişimi etkileyecektir.
i. Denetim biçimi
Esnek olmayan, bireylere söz hakkı tanımayan, bire bir yapılan yakın bir denetim bireylerin yaratıcılığını kısıtlamaktadır.
j. Çıkarların ya da amaçların çelişmesi
Örgüt ve bireyler arasında bireyin ya da bir grubun aldığı karar karşı tarafı etkileyebilir. Bu durumda çatışma yaşanması olasılığı ortaya çıkmaktadır.
k. Değişim
Örgütlerde yapının, büyüklüğün, stratejilerin değişmesi veya örgüte yeni teknolojilerin girmesi çatışma yaşanmasına neden olacaktır. Örgüt içinde yaşanan değişimler gibi örgüt dışında da yaşanan değişimler de çatışma yaşanmasına sebep olmaktadır.
Çatışmayı Ortaya Çıkaran İletişime İlişkin Faktörler
İletişim, bir kimseden diğerine bilgi, fikir ve duyguların geçme sürecidir. İletişim sadece kelimelerle değil davranışlar, tutumlar, yüz ifadeleri, resim, müzik gibi birçok noktada kendini göstermektedir. Ayrıca iletişimde yorumlama vardır ve kişiler sahip oldukları değerler çerçevesinde bu iletişimi yorumlar. Bazen de iletişimimi engelleyen türler ortaya çıkar. Bunlar;
a. Dil ve anlatım güçlüğü
Dilin karmaşık bir şekilde kullanılması iletişimimizi engeller. Bu nedenle dilin basit, sade, açıklayıcı bir şekilde kullanılması gerekir. Dilin karmaşık kullanımı çatışmalara neden olur.
b. Dinleme ve algılama yetersizliği
Birey gelen mesajı bütün olarak algılayamadığı zaman atlamalar meydana gelir. Birey mesajın anlamını değiştirmeye çalıştığı zaman çarpıtmalara sebep olur. Ayrıca bireye gelen mesajda aşırı anlam yükleme varsa kişi bilgi yetersizliğinden dolayı gelen mesajı anlayamaz. Bireyin mesajı olması gerektiği gibi değil de olmasını istediği şekliyle anlamasına ise algılamada seçicilik denmektedir.
c. Bilgi eksikliği
Birey gelen mesajı anlayamaz ise anlayamadığı kısımları kendisi doldurabilir, çarpıtabilir veya ilgisi dağılabilir. Bu durum iletişim sürecinin önemli eksikliğidir.
d. Hatalı tamamlama
İki kişi arasında devamlı bir ilişki varsa kişiler arasında karşı taraf için bazı kalıp yargılar oluşabilir ve mesajlar bu yargılar çerçevesinde tamamlanır. Bu durum iletilmek istenen mesajda sapma meydana getirerek iletişimi engeller.
Çatışmanın Sonuçları
Çatışmanın birey ve örgüt üzerinde olumlu ve olumsuz sonuçları vardır.
Çatışmanın bireyler üzerindeki olumlu sonuçları;
Bireylerin kendilerine olan güvenleri artacaktır.
Bireyler arasında yaşanan çatışmalar, kişilerin kendi içlerinde yaşadıkları çatışmaları çözmelerine yardımcı olacaktır. Bu durum kişilerin bireysel gelişimine olumlu katkı sağlayacaktır.
Çatışma, farklı seslerin dinlenmesine ve karşıdaki kişinin dinlenmesine sebep olur. Bu nedenle bireylerin daha az ben merkezli olmasına katkıda bulunur.
Çatışma sırasında yaşanan tartışma ortamları bireylerin yeni bilgiler öğrenmesine katkıda bulunur. Bireylerin bilgi ve becerilerinin gelişimine katkıda bulunur.
Çatışmanın örgütler üzerindeki olumlu sonuçları;
Örgütün yaratıcılığını ve yenilik kapasitesini arttırmaktadır.
Takım üyelerinin iş tatminini arttırmaktadır.
Çatışmalar grup yanılgısını azaltır veya önler.
Örgüt performansının artmasına yardımcı olur.
Müşteri hizmetinde müşteri tatminini yaratır ve kaliteli hizmet sunar.
Örgüt içinde adil bir rol dağılımı yapılmasına sebep olur.
Çatışmanın bireyler üzerindeki olumsuz sonuçları;
Bireylerde tükenme ile sonuçlanabilir.
Kısa bir süre sonra bireyler olumsuz etkililik içerisine girmektedir.
Birbirlerine yıldırıcı davranışlar sergilemelerine neden olmaktadır.
Çatışmanın örgütler üzerindeki olumsuz sonuçları;
İş tatmini düzeyleri olumsuz olarak etkiler.
İş tatmininin azalması örgütsel bağlılığa zarar verir.
Güven ilişkisi zayıflar.
Rekabet yükseldikçe birbirlerinden bilgi saklanmada artış olur. Bu nedenle de bireylerin gruba olan güvenleri azalır ve grubu başarısız olarak görülür.
Çatışmanın yoğun yaşanması örgüt yapısının katı ve merkeziyetçi bir tutum sergilemesine neden olur.