CEZA HUKUKU - Ünite 7: Yaptırımlar ve Milletlerarası Ceza Hukuku Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 7: Yaptırımlar ve Milletlerarası Ceza Hukuku

Giriş

Suç teşkil eden bir haksızlığın işlenmesiyle kamu düzeni bozulmakta ve böylelikle toplumu oluşturan fertlerdeki hukuk düzenin geçerli olduğu yolundaki inanç sarsılmaktadır. Bu ünitenin konusunu da suç teşkil eden bir haksızlığı gerçekleştiren kişiler hakkında uygulanacak yaptırımlar oluşturmaktadır.

Ceza Hukuku Yaptırımlarının Türleri, Amaçları ve Nitelikleri

Genel olarak yaptırım, bir haksızlığın gerçekleştirilmesine bağlanan hukuki sonuçları ifade eder. Yaptırımlar, haksızlık teşkil eden fiilin işlenmesiyle bozulan dengeyi yeniden tesis etme amacı güderler.

Türk Ceza Kanunu’nda suç teşkil eden haksızlığı gerçekleştiren kişiye uygulanabilecek iki tür yaptırım öngörülmüştür. Bunlar ceza ve güvenlik tedbiridir (m. 45 vd.). Bu yaptırımlardan cezanın uygulanabilmesi için failin işlediği suç nedeniyle kusurlu bulunması gerekir. Ceza hukukunun temel prensiplerinden birisi de, kusursuz ceza olmaz prensibidir. Kusur hem cezanın gerekçesini oluşturmakta, hem de sınırının belirlenmesinde ölçü olarak alınmaktadır. Bir kişi işlediği haksızlıktan dolayı kusurlu bulunması hâlinde ve kusuru ölçüsünde cezalandırılmalıdır. Ceza, işlediği suçtan dolayı kusurlu bulunan, yani işlediği fiilin haksızlık teşkil ettiği bilincine sahip olmasına rağmen, tercihini haksızlığı işlemekten yana kullanan kişiye uygulanabilen bir yaptırımdır. Cezanın bu niteliği amacını da ortaya koymaktadır. Ceza, kişiye böyle bir tercihte bulunması dolayısıyla verilmekte ve yaptığı bu tercih nedeniyle pişmanlık duymasını sağlamak amacıyla uygulanmaktadır.

Cezalar

Suç karşılığı uygulanan cezalar; hapis ve adli para cezasından ibarettir.

Bir suç karşılığında bu cezalardan sadece hapis veya sadece adli para cezası öngörülebileceği gibi, bu cezalar birbirine alternatif veya birlikte de öngörülebilir.

Hapis Cezası

Hükümlünün özgürlüğünün kısıtlandığı ceza türüdür. Hapis cezası, süresi ve infaz şartları göz önünde bulundurularak süresiz (müebbet) ve süreli hapsi cezası olmak üzere ikiye ayrılır. Hükümlünün hayatı boyunca devam eden müebbet hapis cezası da infaz rejimindeki farklılık nedeniyle ağırlaştırılmış müebbet ve müebbet hapis olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Müebbet hapis cezaları hükümlünün hayatı boyunca devam eder. Süreli hapis cezası da, kanunda aksi belirtilmeyen hallerde bir aydan az yirmi yıldan fazla olamaz.

Hapis Cezalarının Sakıncalarını Gidermeye Yönelik Kurumlar

Günümüzde hapis cezasının infazının suçlunun yeniden sosyalleşmesini sağlama amacını gerçekleştirmede yetersiz olduğu konusunda neredeyse fikir birliği vardır. Özellikle hapis cezasının insan haysiyetine uygun olmayan infaz kurumlarında ve şartlarda yerine getirilmesinin bu amaca ulaşmayı mümkün kılmadığı kabul edilmektedir. Bu nedenle modern ceza hukukunda suç işleyen kişilerin bir ceza mahkûmiyetine uğramasını önlemeye yönelik kurumlara yer verildiği gibi, mahkûm olunan hapis cezasının infaz kurumunda çektirilmesini önleyici müesseselere de yer verilmektedir.

Bir Cezaya Mahkûmiyete Engel Olan Kurumlar

Türk ceza hukukunda da bu kurumların yer aldığını görüyoruz. İlk olarak bazı hafif suçlardan kaynaklanan uyuşmazlıkların mahkeme önüne gelmeden çözülmesini öngören düzenlemelere yer verilmiştir. Bunlardan birisi ön ödemedir. Cezai uyuşmazlığın mahkeme önüne gelmeden çözülmesini öngören diğer bir kurum uzlaşmadır. Hafif suçlardan dolayı dava açılmasını önleyen diğer bir kurum kamu davasının açılmasının ertelenmesidir. Cumhuriyet savcısı, uzlaşma hükümleri saklı kalmak üzere, soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olup üst sınırı bir yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlardan dolayı yeterli şüphenin varlığına rağmen, kamu davasının açılmasının beş yıl süreyle ertelenmesine karar verebilir. Ancak bu kararın verilebilmesi için şüphelinin, a) daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı hapis cezası ile mahkûm olmamış bulunması, b) yapılan soruşturmanın kamu davası açılmasının ertelenmesi hâlinde şüphelinin suç işlemekten çekineceği kanaatini vermesi, c) kamu davası açılmasının ertelenmesinin, şüpheli veya toplum açısından kamu davası açılmasından daha yararlı olması, d) suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hâle getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi, koşullarının birlikte gerçekleşmesi gerekir. Erteleme süresi içinde kasıtlı bir suç işlenmediği takdirde kovuşturmaya yer olmadığına kararı verilir. Erteleme süresi içinde kasıtlı bir suç işlenmesi hâlinde kamu davası açılır. Erteleme süresince zaman asımı işlemez. Hukuk sistemimizde suç işleyen kişi hakkında bir ceza mahkûmiyetinin verilmesine engel olan diğer bir müessese de hükmün açıklanmasının ger bırakılmasıdır ve bu müessese kurulan hükmün sanık hakkında bir hukuki sonuç doğurmamasını ifade eder.

Hapis Cezasının İnfaz Kurumunda Yerine Getirilmesine Seçenek Kurumlar

Kanun koyucu ilk defa işlediği suç işleyen ve işlediği suçtan dolayı mahkûm olduğu hapis cezası belli bir sınırın altında bulunan kişilerin infaz kurumunun olumsuz koşullarıyla tanışmasını önlemek amacıyla, hapis cezasının infaz kurumunda çektirilmesi yerine seçenek çareler öngörmektedir. Aşağıda TCK’da yer verilen bu tür kurumlar üzerinde durulacaktır.

Kısa Süreli Hapis Cezasının Seçenek Yaptırımlara Çevrilmesi

Kanun koyucu, bazı hâllerde sırf hapis cezasına mahkûm olmanın cezanın infazından beklenen etkin pişmanlığı sağlama amacını yerine getireceğini, kişinin eğitim durumu ve ahlaki eğilimlerine göre ıslahı gerekmeyen tesadüfi bir suçlu olabileceğini, hapis cezasının infaz kurumunda çektirilmesinin ortaya çıkarabileceği sakıncaları göz önünde bulundurarak, kısa süreli hapis cezalarının infaz kurumunda çektirilmesini önlemeye yönelik çeşitli seçenek yaptırımlar öngörmüştür. Kısa süreli hapis cezasının seçenek yaptırımlara çevrilmesi istisnalar dışında hâkimin takdirine bağlıdır. Kısa süreli hapis cezası, seçenek yaptırım olarak; adli para cezasına; mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hâle getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesine; en az iki yıl süreyle bir meslek ve sanat edinmeyi sağlamak amacıyla, gerektiğinde barınma imkânı da bulunan bir eğitim kurumuna devam etmeye; mahkûm olunan cezanın yarısından bir katına kadar süreyle, belirli yerlere gitmekten veya belirli etkinlikler yapmaktan yasaklanmaya; sağladığı hak ve yetkiler kötüye kullanılmak suretiyle veya gerektirdiği dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranılarak suç işlenmiş olması durumunda, mahkûm olunan cezanın yarısından bir katına kadar süreyle ilgili ehliyet ve ruhsat belgelerinin geri alınmasına, belli bir meslek veya sanatı yapmaktan yasaklanmaya; mahkûm olunan cezanın yarısından bir katına kadar süreyle ve gönüllü olarak kamuya yararlı bir işte çalıştırılmaya, çevrilebilir.

Kısa süreli hapis cezasının seçenek yaptırımlara çevrilmesi sırasında, işlenen suçla, bu suçtan dolayı mahkûm olunan kısa süreli hapis cezası yerine uygulanacak seçenek yaptırım arasında bir irtibatın kurulması gerekir. Kısa süreli hapis cezasından çevrilen adli para cezasının ödenmemesi hâlinde asıl mahkûmiyet yine hapis cezası olarak kalmaktadır.

Hapis Cezasının Ertelenmesi

İlk defa suç işleyen kişilerin yargılama sürecinde gösterdikleri pişmanlık nedeniyle cezanın infazından beklenen amaca ulaşılmış olabilir. Yine hapis cezasının infaz kurumunda çektirilmesinin ilk defa suç işleyen kişiler üzerindeki olumsuz etkileri, onların cezasının dışarıda toplum içinde çekmelerini gerektirebilir. İşte TCK’nın 51. maddesinde, belli koşullar altında hapis cezasının toplum içinde infazını öngören “hapis cezasının ertelenmesi” kurumuna yer verilmiştir. Cezası ertelenen hükümlü hakkında mahkeme bir yıldan az, üç yıldan fazla olmamak üzere bir denetim süresi belirler. Mahkeme hükümlünün kişiliğini ve sosyal durumunu göz önünde bulundurarak, denetim süresinin herhangi bir yükümlülük belirlemeden veya uzman kişi görevlendirmeden geçirilmesine karar verebilir. Hapis cezasının ertelenmesi sonucunda denetim süresi yükümlülüklere uygun ve herhangi bir kasıtlı suç işlenmeden geçirilirse, ertelenen hapis cezası infaz edilmiş sayılır.

Koşullu Salıverme

Mahkûm olduğu hapis cezasının belli bir kısmını infaz kurumunda çeken hükümlünün, kalan cezasını toplum içinde çekmesini öngören bir kurumdur. Koşullu salıverilme, hapis cezasını infaz sırasında bireyselleştirmekte, hükümlüyü yeniden sosyalleşmeye özendirmektedir. Zira koşullu salıverilmeden yararlanabilmek için cezanın belli bir kısmının infaz kurumunda çekilmesi yeterli olmayıp, hükümlünün iyi hâlli olması da gerekir. Cezaevinde kendisine uygulanan programların gereklerine uygun davranan hükümlü, kalan cezasının toplum içerisinde çekilmesine hazır hâle gelmektedir. İşlediği suç ve mahkûm olduğu ceza ne olursa olsun, cezadan beklenen amaca ulaşabilmek için, mahkûmların belli bir zaman sonra gün ışığına çıkma umutlarının olması gerekir. Koşullu salıverilen hükümlü cezasının kalan kısmını özgür ortamda, toplum içinde çekmeye devam edecektir. Ancak koşullu salıverilen hükümlünün tabi tutulacağı bir denetim süresi vardır.

Hapis Cezasının Özel İnfaz Şekilleri

İnfaz Kanununun 110. maddesinde hapis cezası bakımından bazı özel infaz usulleri öngörülmüştür. Bunlar hafta sonları infaz, geceler infaz ve konutta infazdır.

Adli Para Cezası

Adli para cezası, işlediği suç nedeniyle kusurlu bulunan kişi tarafından belli bir miktar paranın Devlet hazinesine ödenmesinden ibarettir. Yeni TCK’da gün para cezası sistemi kabul edilmiştir. Bu sistemde adli para cezası üç aşamada belirlenmektedir. İlk olarak adli para cezasının gün unsurunun belirlenmesi gerekir. Kanunda adli para cezasının gün unsuru bakımından alt ve üst sınırlar gösterilmiştir. Buna göre adli para cezasının gün birimi “beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayan hâllerde yediyüzotuz günden fazla” olamaz (m. 52/1). Adli para cezasının ödenmemesi hâlinde hükümlü tazyiken hapsedilmekte ve kamuya yararlı bir işte çalıştırılmaktadır.

Güvenlik Tedbirleri

Güvenlik tedbiri, bir suçun işlenmesine bağlı olarak hükmedilebilen, işlenen suçla bağlantılı olarak ortaya çıkan tehlikeliliği esas alan, uygulanabilmesi için kişinin işlediği suçtan dolayı mutlaka kusurlu addedilmesini gerektirmeyen yaptırımdır.

Belli Hakları Kullanmaktan Yoksun Bırakma

Bu tedbirin uygulanabilmesi bakımından kasten işlenen bir suçtan dolayı hapis cezasına mahkûm olmak gerekir.

Müsadere

Bir eşyanın mülkiyetinin devlete geçmesini sonucunu doğuran bir ceza hukuku yaptırımıdır. Müsaderenin ceza hukuku yaptırımları içerisinde ceza değil, güvenlik tedbiri niteliğinde olduğu kabul edilmelidir. TCK’da da müsadere bir güvenlik tedbiri olarak düzenlenmiştir. Bu nedenle müsadereye hükmedilebilmesi için bir suçun işlenmiş olması zorunlu olmakla birlikte, bu suçtan dolayı bir kimsenin cezaya mahkûm edilmesi gerekmemektedir. HUK205U-CEZA HUKUKU Ünite 7: Yaptırımlar ve Milletlerarası Ceza Hukuku 3 TCK’da müsadere, eşya müsaderesi ve kazanç müsaderesi olmak üzere ikiye ayrılmıştır. Eşya müsaderesinin konusunu kasıtlı bir suçun işlenmesinde kullanılan, suçun işlenmesine tahsis edilen, suçun işlenmesinden meydana gelen veya suçun işlenmesinde kullanılmak üzere hazırlanıp da niteliği itibariyle kamu güvenliği, kamu sağlığı veya genel ahlak açısından tehlikeli olan eşya oluşturmaktadır (m. 54/1). Taksirle işlenen suçlarda eşya müsaderesine hükmedilemez. Bir eşyanın müsadere edilebilmesi için iyiniyetli üçüncü kişilere ait olmaması da gerekir. Kişinin suçun işlenmesine iştirak etmemesi, suçun işlenmesinden haberdar olmaması durumunda, sahibi olduğu eşya bir suçun işlenmesinde kullanılmış olsa bile, müsadere edilemez.

TCK’da kazanç müsaderesi de düzenlenmiştir (m. 55). Bu düzenleme ile güdülen temel amaç, suç işlemek yoluyla kazanç elde edilmesinin önüne geçmektir. Kazanç müsaderesi, özellikle uyuşturucu madde ticareti, dolandırıcılık, ihaleye fesat karıştırma, rüşvet, suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama gibi ekonomik çıkar elde etmek amacıyla işlenen suçlara karşı etkin mücadele edilmesinde önemli bir yaptırım niteliğindedir. Kazanç müsaderesine konu eşya veya maddi menfaatlerin harcama, imha, tüketme gibi hareketlerle müsaderesinin imkânsız kılınması hâlinde, bunların karşılığını oluşturan para tutarının (kaim değerin) müsaderesine hükmedilecektir (m. 55/2). Mağduruna iade edilebilecek mallar müsadereye konu olmaz, eşya malik veya zilyede iade edilir.

Çocuklara Özgü Güvenlik Tedbirleri

Fiili işlediği sırada oniki yaşını doldurmamış olan çocukların ceza sorumluluğu yoktur. Bu çocuklar hakkında ceza kovuşturması yapılamaz; ancak, çocuklara özgü güvenlik tedbirleri uygulanabilir (m. 31/1). Yine fiili işlediği sırada oniki yasını doldurmuş olup da onbeş yasını doldurmamış olanların işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayamaması veya davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yeterince gelişmemiş olması hâlinde ceza sorumluluğu yoktur. Ancak bu çocuklar hakkında çocuklara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.

Akıl Hastalarına Özgü Güvenlik Tedbirleri

TCK’nın 32. maddesinde “akıl hastalığı nedeniyle, işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayamayan veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği önemli derecede azalmış olan kişiye” ceza verilemeyeceği, bu kişiler hakkında güvenlik tedbirine hükmolunacağı belirtilmiştir.

Akıl hastalarına özgü güvenlik tedbirinin hangi amaçla ve ne şekilde uygulanacağına ilişkin hususlar ise TCK’nın 57. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre fiili işlediği sırada akıl hastası olan kişi hakkında, koruma ve tedavi amaçlı olarak güvenlik tedbirine hükmedilecektir. Bu tedbire başvurulmakla hem toplumun ve ailesinin akıl hastasına karşı korunması ve hem de akıl hastasının tedavi edilmesi amaçlanmaktadır. Hakkında güvenlik tedbirine hükmedilen akıl hastaları, yüksek güvenlikli sağlık kurumlarında koruma ve tedavi altına alınırlar (m. 57/1).

Suçta Tekerrür ve Mükerrirlere Özgü Güvenlik Tedbirleri

Tekerrür, bir kişinin işlediği suçtan dolayı verilen hüküm kesinleştikten sonra yeniden bir suç işlemesi halidir. İşlediği suçtan dolayı verilen hüküm kesinleştikten sonra yeniden bir suç işleyen kişiye de mükerrir denir.

Tekerrür için on sekiz yaşını doldurmuş failin hapis veya adli para cezasına mahkûm edilmesi gerekir.

TCK’nın 58. maddesinde göre tekerrürün şartları şunlardır:

Tekerrürün ilk koşulu, kişinin önceden işlediği suç nedeniyle kesinleşmiş bir ceza mahkûmiyetinin bulunmasıdır. Tekerrür hükümlerinin uygulanabilmesi için kişi daha önce işlediği bir suçtan dolayı hapis veya adli para cezasına mahkûm edildikten sonra yeni bir suç işlemelidir. Bu itibarla daha önce işlediği suçtan dolayı kişi hakkında güvenlik tedbirine hükmedilmesi hâlinde tekerrür hükümleri uygulanmaz. Yine fiili işlediği sırada on sekiz yaşını doldurmamış olan kişilerin işlediği suçlar dolayısıyla da tekerrür hükümleri uygulanmaz (m. 58/5).

Tekerrürün ikinci koşulu, önceki suça ilişkin mahkûmiyet hükmü kesinleştikten sonra belli bir süre içinde yeni bir suçun işlenmiş olmasıdır. TCK’da süresiz bir tekerrür sistemi kabul edilmemiştir. Bu nedenle tekerrür hükümlerinin uygulanabilmesi için, sonradan işlenen suçun belli bir süre içinde işlenmesi gerekmektedir. Buna göre; “Tekerrür hükümler, önceden işlenen suçtan dolayı;

  • Beş yıldan fazla süreyle hapis cezasına mahkûmiyet hâlinde, bu cezanın infaz edildiği tarihten itibaren beş yıl,
  • Beş yıl veya daha az süreli hapis ya da adli para cezasına mahkûmiyet hâlinde, bu cezanın infaz edildiği tarihten itibaren üç yıl, geçtikten sonra işlenen suçlar dolayısıyla uygulanmaz.”

Mükerrirler hakkında uygulanacak denetim süresi en fazla beş yıl olabilir.

Sınır Dışı Edilme

Yabancılar bakımından bir güvenlik tedbiri olarak düzenlenen bu tedbir, 31.03.2005 tarihli 5328 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten sonra sınır dışı edilip edilmeme durumunun İçişleri Bakanlığının takdirine bırakılması nedeniyle idari tedbire dönüştürülmüştür.

Tüzel Kişiler Hakkında Güvenlik Tedbirleri

Tüzel kişinin kendisi suç işleyemez ve dolayısıyla bir suçun faili olamaz. Zira onun ne fiil ne de kusur ehliyeti vardır. Bu nedenle tüzel kişiye ceza yaptırımı uygulanmaz. Ancak işlenen suç dolayısıyla özel hukuk tüzel kişileri hakkında güvenlik tedbirlerine hükmedilebilir. Bunlar da HUK205U-CEZA HUKUKU Ünite 7: Yaptırımlar ve Milletlerarası Ceza Hukuku 4 faaliyet izninin iptali ve müsadere şeklindeki güvenlik tedbirleridir.

Cezanın Belirlenmesi ve Bireyselleştirilmesi

İşlenen suç için kanunda öngörülen soyut cezanın olayın özelliklerine göre hâkim tarafından hüküm verilirken somutlaştırılmasına ve bu süreçte fiilin ve failin özelliklerinin gözetilerek cezanın failin kişiliğine uydurulmasına cezanın belirlenmesi ve bireyselleştirilmesi denilmektedir.

Ceza belirlenirken; olası kast/ bilinçli taksirli cezanın artırılmasına neden olan nitelikli hâlleri cezanın indirilmesini gerektiren nitelikli hâlleri, teşebbüs, iştirak, zincirleme suç, haksız tahrik, yaş küçüklüğü, akıl hastalığı, cezada indirim yapılmasını gerektiren şahsi sebeplere ilişkin hükümler, takdiri indirim nedenleri sırayla uygulanır.

Davanın ve Cezanın Düşmesi

Suç teşkil eden fiilin işlenmesiyle devlet ile fert arasında doğan cezalandırma ilişkisi, bazı nedenlerin ortaya çıkmasıyla düşebilmektedir. Bazı hâllerde davayı bazı hâllerde ise cezayı düşüren bu sebepler, işlenen fiili suç olmaktan çıkarmamakta, sadece devletin yargılama ve ceza verme yetkisini ortadan kaldırmaktadırlar.

Sanığın veya Hükümlünün Ölümü

Sanığın ölümü halinde açılan kamu davası düşer. Hükümlünün ölümü halinde henüz infaz edilmemiş hapis ve adli para cezası ortadan kaldırılır.

Af

Kamu davasını düşüren ve hükmolunan cezaları bütün sonuçlarıyla ortadan kaldıran affa genel af denir. Af yetkisi yasama organına aittir. Cumhurbaşkanı ise sürekli hastalık, sakatlık ve kocama nedenlerine bağlı olarak mahkûmların cezalarının infaz edilmemesini sağlayabilir.

Zaman Aşımı

Dava ve ceza zaman aşımı olmak üzere iki türü vardır. Dava zaman aşımı, bir suçla ilgili olarak soruşturma ve kovuşturma yapılmasına engel olurken; ceza zaman aşımı kesinleşmiş mahkûmiyet hükmünün infazını engellemektedir. Bir başka ifadeyle dava zaman aşımının gerçekleşmesi hâlinde artık açılan davaya devam edilememekte, davanın düşmesine karar verilmekte; ceza zaman aşımı hâlinde ise kesinleşmiş mahkûmiyet hükmü infaz edilememektedir.

Dava zaman aşımı sürelerinin belirlenmesinde ilgili suç için kanunda öngörülen soyut cezanın üst sınırı göz önünde bulundurulur. Dava zaman aşımı kesildiğinde, zaman aşımı süresi yeniden işlemeye baslar. Zaman aşımı durduğunda ise daha önce işleyen süreler korunur ve durma sebebi ortadan kalktığında zaman aşımı kaldığı yerden işlemeye devam eder. Kişinin işlediği suçtan dolayı yargılanıp belli bir cezaya mahkûm olmasına ve bu cezası da kesinleşmesine rağmen; kesinleşme tarihinden itibaren belli bir zamanın geçmesi nedeniyle devletin cezanın infazından vazgeçmesine ceza zaman aşımı denilmektedir.

Şikayetten Vazgeçme

Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı suçlarda, şikâyet hakkına sahip olan mağdur veya suçtan zarar gören kişinin, bu hakkını usulüne uygun şekilde kullandıktan sonra şikâyetinin geçersiz sayılmasına yönelik olarak yaptığı irade açıklamasına şikâyetten vazgeçme denir. Şikâyetten vazgeçme fiili işleyen herkes hakkında sonuç doğurur.

Türk Ceza Kanununun Yer Bakımından Uygulanması

TCK’nın 8. maddesinin birinci fıkrasındaki “Türkiye’de işlenen suçlar hakkında Türk kanunları uygulanır.” şeklindeki düzenlemeyle mülkilik prensibine yer verilmiştir. Suçun kanun tanımında yer alan icra hareketlerinin tamamı Türkiye’de gerçekleştirilebileceği gibi, bir kısmı da gerçekleştirilebilir.

Diplomatik dokunulmazlık, bir hukuka uygunluk sebebi değil, suçun işlendiği yer kanunu bakımından bir şahsi cezasızlık sebebidir.

Devletin, yabancı bir ülkede, kim tarafından işlendiğine bakılmaksızın, kendi varlığına, yüksek çıkarlarına karşı bir suç işlenmesi hâlinde bu suçları cezalandırmasına imkân tanıyan ilkeye koruma ilkesi denilmektedir.

Suçluların İadesi

Suçluların iadesi kurumunun amacı, bir ülkede suç işledikten sonra diğer bir ülkeye kaçan kişinin cezasız kalmasını ve böylece bir ülkenin yabancı suçlulara sığınak teşkil etmesini önlemektir. İade, uluslararası hukuka göre bir hak olarak kabul edilen “sığınma hakkı”nın istisnasını oluşturur.

İade ancak yabancı bir ülkede, yani Türkiye’nin egemenlik alanı dışında işlenen suçlar bakımından uygulanır.

Uluslararası sözleşmeler gereği, siyasi suç olmasına rağmen terör suçları, soykırım ve insanlığa karsı suçlar, devlet başkanının kendisine veya aile bireylerine yönelik kasten öldürme veya yaralama suçları siyasi suçların iade edilmezliği prensibinin dışında tutulmaktadır.

Geri Vermede Usul

Geri verme kural olarak, iki devlet arasında diplomatik bir ilişkinin kurulmasını gerekli kılar. Talepte bulunan devlet bir talepname düzenleyerek, geri verme talebini sanık veya hükümlünün bulunduğu devlete iletir. Talepnameyi alan devlet kendi iç hukukuna göre inceleyerek karar verir.