CEZA MUHAKEMESİ HUKUKU - Ünite 3: İspat Vasıtaları: Deliller Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 3: İspat Vasıtaları: Deliller

Delillere İlişkin Temel Bilgiler

Ceza Muhakemesi Yasası’nda deliller belirli bir başlık altında toplu olarak düzenlenmemiştir. CMK’nın “Tanık, Bilirkişi İncelemesi ve Keşif ” başlığını taşıyan üçüncü kısmındaki (m.43-89) ve duruşmada “Delillerin Ortaya Konulması ve Tartışılması” başlığı altındaki hükümler (m.206-218) birlikte değerlendirildiğinde, delilleri beyan, belge ve belirti delilleri olarak sınıflandırmak mümkündür. Beyan delillerini de sanık beyanı, tanık beyanı ve sanıktan başka taraf (mağdur) beyanı olarak tasnif edebiliriz.

Beyan Delilleri

Sanık Beyanı

Şüphelinin beyanı, ifade ve sorgu olarak karşımıza çıkar. İfade ve sorgu, adli makamların suç işleme şüphesini bildirerek şüpheli veya sanıktan olaya ilişkin açıklama istemesidir. İfade alma, şüphelinin soruşturma evresinde kolluk görevlileri veya Cumhuriyet savcısı tarafından; sorgu ise şüpheli veya sanığın, soruşturma veya kovuşturma konusu suçla ilgili olarak, hâkim veya mahkeme tarafından dinlenmesini ifade eder (CMK m.2; YGİY m.5). İstisnalar dışında soruşturma evresinde Cumhuriyet savcısı, ifade tespiti görevini kolluğa verebileceği gibi kendisi de üstlenebilir (CMK m.161/1). Şüpheli, ifadesini alacak olan organı seçme hakkına sahip değildir. Cumhuriyet savcısı şüphelinin sulh ceza hâkimi tarafından dinlenmesini ve tutuklanmasını talep ettiğinde soruşturma evresinde sulh ceza hâkimi de sorgu işlemi yapar. Sorgu, kovuşturma evresinde duruşmada mahkeme önünde mahkeme başkanı tarafından gerçekleştirilir. İfade ve sorgu usulü aynıdır. Her iki muhakeme işlemi de hangi muhakeme aşamasında kimin tarafından yapılırsa yapılsın CMK m.147’de öngörülen usule tabidir.

Bir suçun tespiti veya aydınlatılmasına yönelik olarak, müşteki ve suçtan zarar gören ile suç işleme şüphesi altında bulunmayan diğer kişilerin dinlenmesine ve tutanağa geçirilmesine, bilgi alma denir (YGİY m.4). İfade veya sorgu, şüpheli ve sanık hakkında yapılan işlemlerdir. Bilgi alma ise suçtan zarar gören ile diğer kişiler hakkında söz konusu olabilir. Bilgi alma yöntemi, ifade alma ve sorgunun aksine, sıkı şekil şartlarına bağlanmamıştır (CMK m.169). Bir kişinin henüz adli makamlar suçlamada bulunmadan aniden ve kendiliğinden yaptığı açıklamalar da ifade alma sayılmaz.

İfadesi alınacak veya sorgusu yapılacak kişi önce davetiye ile çağrılır; çağrılma nedeni açıkça belirtilir; gelmezse zorla getirileceği yazılır (CMK m.145). Çağrıya uymayan şüpheli veya sanığın zorla getirilmesine karar verilebilir. Hakkında tutuklama kararı verilmesi veya yakalama emri düzenlenmesi için yeterli nedenler bulunanlar hakkında davetiye çıkartılmadan zorla getirme kararı verilebilir.

Cumhuriyet savcısı, kendisine yüklenen suç hakkında açıklamada bulunmuş olan şüpheliye yer gösterme işlemi yaptırabilir (CMK m.85). Yer göstermede, şüpheliden olayı anlatması veya olayla ilgili olarak sorulan sorulara cevap vermesi istenmektedir. Uygulamadaki bu şekliyle yer gösterme, olay yerinde yapılan ikinci bir ifade alma işlemidir. Bu ifade ilk ifade alma işlemi olmadığı için doğrulatma ifadesi niteliğindedir.

Yasak İfade Alma ve Sorgu Yöntemleri

Şüphelinin ve sanığın beyanı özgür iradesine dayanmalıdır. Özgür iradeyi engelleyici yasak yöntemlerle elde edilen ifadeler rıza ile verilmiş olsa da delil olarak değerlendirilemez (CMK m.148/3). Özgür iradeyi engelleyici yasak yöntemler Yasa’da 1) bedensel veya ruhsal müdahaleler, 2) yasaya aykırı bir yarar vaadi olarak belirtilmiştir. Bu yöntemlere ifade ve sorgu işlemini yapan adli makamların başvurması yasaktır. Ancak öğretide, bilirkişinin raporunu yazabilmek için şüpheli veya sanığa soru sorduğu hâllerde de bu yönteme başvuramayacağı kabul edilmektedir. Bu yöntemlerin tanığın dinlenmesinde uygulanması da yasaktır.

Tanık Beyanı

Tanık, kendisine karşı yürütülmeyen bir ceza soruşturmasında, olay hakkında beş duyusu ile edindiği bilgiyi, adli makamlar huzurunda ifadesi ile açığa vuran kimsedir. Küçük çocuklar ve akıl hastaları da dâhil herkes tanık olma ehliyetine sahiptir. Delil olan kişinin kendisi olmayıp yaptığı açıklamalarıdır. Kişi, delil kaynağıdır. Tanığı dinlemeye yetkili merci, tanığa olaya ilişkin bildiklerini anlattırarak, sorular sorarak olayı anlamaya ve başka delillere ulaşmaya çalışır.

Tanık, ispat konusu olayı beş duyusuyla algılamış olabileceği gibi ispat konusu olaydan sonra olay mahallîne gelmiş veya başka kişilerden olayı duymuş da olabilir. Olayı dolaylı olarak anlatan kişilere, dolaylı tanık veya tanığın tanığı denilmektedir.

Tanığın Ödevleri

Hazır Bulunma: Tanıklık yapmak, kamu hukukundan doğan toplumsal bir ödevdir. Kişilerin tanıklık yapmaları suçun aydınlatılması bakımından toplumun menfaati gereğidir. Tanıklık yapma mecburiyeti Türk vatandaşlığına tabi olmanın bir sonucu olmayıp Türk yargısına tabi olmanın bir sonucudur. Bu nedenle ülkede bulunan ve Türk yargısına tabi olan yerli, yabancı herkes tanıklık yapmak zorundadır.

Bildikleri Doğru Olarak Söyleme: Tanık isteyerek veya zorla dinleneceği makamın önüne geldikten veya getirildikten sonra, tanıklıktan kaçınma hâlleri söz konusu değilse istenen konuda bildiklerini doğru olarak söylemek mecburiyetindedir. Yalancı tanıklık, TCK m.272’ye göre suçtur.

Yemin Etme: Tanıklar, tanıklıktan önce ve sonra ayrı ayrı belirli bir metne uygun olarak yüksek sesle tekrar etmek veya okumak suretiyle yemin eder. Gerektiğinde veya tanık olarak dinlenme konusunda herhangi bir tereddüt bulunduğunda yeminin sonraya bırakılması mümkündür (CMK m.54,55,56).

Tanığın Hakları

Tanıklıktan Çekinme Hakkı: Yasa’da tanıklıktan çekinme nedenleri üç grupta toplanmıştır. 1) Şüpheli ve sanıkla belirli bir yakınlığa sahip olma, 2) Belirli mesleki faaliyetlerin söz konusu olması, 3) Devlet sırrı oluşturan konuların bulunması.

Haklarını Öğrenme, Tazminat ve Masraf Alma Hakkı: Tanıkların, tanıklıktan çekinme (CMK m.45l); yeminden çekinme (CMK m.51); kendisi veya yakınları aleyhine tanıklıktan çekinme haklarını öğrenme (CMK m.48) hakkı vardır. Cumhuriyet savcısı veya mahkeme başkanı veya hâkim tarafından çağrılan tanığa, kaybettiği zamanla orantılı bir tazminat verilir. Hazır olmak için seyahat etmek zorunda kalmışsa tanığın yol giderleriyle tanıklığa çağrıldığı yerdeki ikamet ve beslenme giderleri karşılanır (CMK m.61).

Tanığın Dinlenme Usulü ve Tanığa Sorulacak Sorular

Tanığın dinlenme usulü kovuşturma evresinde duruşma esas alınarak belirtilmiştir. Bu usul soruşturma evresinin ilkelerine uyduğu ölçüde soruşturma evresinde Cumhuriyet savcısı tarafından tanık dinlenmesinde de uygulanır. Kovuşturma evresinde duruşmada, her tanık, ayrı ayrı ve sonraki tanıklar yanında bulunmaksızın dinlenir. Tanığa ilk önce kimliği ile ilgili bilgiler sorulur. Gerekirse tanıklığına ne dereceye kadar güvenilebileceği hakkında hâkimi aydınlatacak durumlara, özellikle şüpheli, sanık veya mağdur ile ilişkilerine dair sorular yöneltilir (CMK m.58/1). Bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen suçların aydınlatılmasında tanıkların korumaya alınması son derece önemlidir. Bu suçlarla ilgili olarak kabul edilen tanık koruma programına göre, kimliğin saklanması mümkündür.

Tanıkların Birbirleriyle ve Sanıkla Yüzleştirilmesi

Yüzleştirme, ifadeleri birbirlerininki ile çelişen kişileri karşı karşıya getirmedir. Bu yolla ifade sahiplerinin ek açıklama yapmaları sağlanarak yeni ipuçları elde edilir ve beyanlardan hangisine itibar edilmesi gerektiğine karar verilir. Yüzleştirme kovuşturma evresinde mahkeme huzurunda yapılması gereken bir işlemdir. Ancak gecikmede tehlike olan hâllerde soruşturma evresinde tanıklar birbirleriyle ve sanıkla yüzleştirilebilirler (CMK m.52/1).

Belge Delilleri

Okunabilen ve olayı temsil eden her şey belge delili olarak adlandırılır. Görülmek ve dinlenmek suretiyle içeriği öğrenilen teknik aletleri belge delili olarak değil, keşif faaliyetinin konusu olan belirti olarak adlandırmak gerekir.

Soruşturma evresinde belge delilleri, arama ve elkoyma koruma tedbirleri sonucunda veya Cumhuriyet savcısının idari makamlardan talep etmesi üzerine dosyaya girerler ve savcı tarafından değerlendirilirler. Kovuşturma evresinde duruşmada ise dosyaya giren bütün belge delillerinin okunması ve hazır bulunanlarca tartışılması zorunludur (CMK m.215). Hapis cezasının alt sınırı beş yıl veya daha fazla olan suçlarla ilgili olarak içeriği Devlet sırrı niteliğindeki belgelerin mahkemece incelenmesi özel bir usule tabi tutulmuştur. Bir suç olgusuna ilişkin bilgileri içeren belgeler Devlet sırrı olarak mahkemeye karşı gizli tutulamaz. Devlet sırrı niteliğindeki bilgileri içeren belgeler, ancak mahkeme hâkimi veya kurulu tarafından incelenebilir. Bu belgelerde yer alan ve sadece yüklenen suçu açıklığa kavuşturabilecek nitelikte olan bilgiler, hâkim veya mahkeme başkanı tarafından tutanağa kaydettirilir (CMK m.125). Devlet sırrı kavramı Yasa’da m.47/1’de tanımlanmıştır. Hapis cezasının alt sınırı beş yıldan az olan suçlarla ilgili olan belgelerin okunmasında herhangi bir özellik bulunmamaktadır.

Soruşturma evresindeki birçok tutanak kovuşturma evresinde belirli şartlar altında belge delili olarak okunabilir. Örneğin, tanığın (CMK m.211,212), suç ortağının (CMK m.211) veya sanığın önceki ifadesini (CMK m.213) içeren tutanaklar, naip hâkim veya istinabe hâkimi aracılığıyla sorgusu yapılan sanığa, dinlenen tanığa ait tutanaklar duruşmada anlatılır. Bunun gibi muayene ve keşif tutanakları gibi delil olarak kullanılacak belgeler ve diğer yazılar, adli sicil özetleri, sanığın kişisel ve ekonomik durumuna ilişkin bilgilerin yer aldığı belgeler de duruşmada anlatılır. Sanığa veya mağdura ait kişisel verilerin yer aldığı belgelerin, açıkça istemeleri hâlinde kapalı oturumda anlatılmasına mahkemece karar verilebilir (CMK m.209). Belgenin okunmasından sonra bunlara karşı bir diyecekleri olup olmadığı katılana veya vekiline, Cumhuriyet savcısına, sanığa ve müdafiine sorularak belge delilinin tartışılması sağlanır (CMK m.215).

Belirti Delilleri

Olaydan geriye kalan her türlü iz ve esere belirti denir. Sanığın iradesi dışında olaydan geriye kalan iz ve eserlere ise tabii (doğal) belirti denilir. Örneğin; kan, parmak izi, tükürük, saç, elbise parçası, ayak izleri ve fren izleri tabii belirtilerdir. Fail, çoğu zaman bu belirtileri olay yerinde bıraktığının farkında olmaz. Failin iradesi ile veya bir insan tarafından belirli olayları temsil etmek üzere hazırlanmış olan nesnelere ise suni (yapay) belirti denir. Olay yerinde bulunan düğme, tabanca, bıçak ve taşınan şapka gibi. Belirti delillerine, soruşturma evresinde olay yeri incelemesi sonucunda veya arama ya da elkoyma koruma tedbirleri sonucunda ulaşılır ve bu deliller ya bilirkişi incelemesine ya da keşfe konu olurlar. Olay yeri incelemesi, suç işlenen yerlerde, bilimsel ve teknik araştırma metotlarıyla suçun işlenme şekli, sebepleri ve faili hakkında bilgi verecek olan delillerin aranması, bulunması ve bunların muhafaza altına alınması için yapılan işlemlerin tümüdür.

Bilirkişi İncelemesi

Çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektiren bir konuda, kural olarak kovuşturma evresinde mahkeme veya hâkimin, soruşturma evresinde Cumhuriyet savcısının kararı ile görüsüne başvurulan kişiye bilirkişi denir(CMK m.63/1). Bilirkişi gerçek kişi olabileceği gibi tüzel kişi de olabilir.

Bilirkişi Görüşünün Hukuki Niteliği

Bilirkişi raporu, bilirkişinin yaptığı tespitlere göre bazen delil, bazen de delilleri değerlendirme aracı olma özelliği gösterir. Örneğin, bilirkişi raporu, soyut olarak sorulan sorulara cevap verilmesi hâlinde delilleri değerlendirme aracı; bir belirti delili anlamlandırıldığında ise delildir. Bilirkişi raporu bazı hâllerde her iki işlevi birden gerçekleştirir. Bilirkişi raporu, delil özelliği taşımadığında duruşmada tartışmaya açılması gerekli olmayacaktır. Uygulamada bilirkişi raporunun içeriğine bakılmaksızın tüm raporlar aynı şekilde tartışmaya açılmakta ve değerlendirilmektedir.

Bilirkişiye Başvurma Mecburiyetinin Bulunmaması

Çözümü uzmanlığı, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde bilirkişinin görüşünün “alınmasına karar verilebilir” (CMK m.63). Bilirkişiliğin söz konusu olabilmesi için çözümü gereken konunun uzmanlığı gerektirmesi ve yetkili adli makamca görevlendirme yapılmış olması gerekir. Bilirkişiye başvurmayı gerektiren konunun çözümünün uzmanlık gerektirip gerekmediği konusunda bilirkişiyi görevlendirecek olan makam takdir hakkını kullanır. Kovuşturma evresinde mahkemenin konunun özel ve teknik bilgiyi gerektirip gerektirmediği konusunda verdiği kararlar kanun yolu muhakemesinde denetlenir. Kural olarak ceza muhakemesinde bilirkişiye başvurma mecburiyeti bulunmamakla beraber, bazı hâllerde kanunkoyucu bilirkişiye başvurmayı zorunlu kılmış olabilir. Örneğin para ve devlet tarafından çıkarılan tahvil ve Hazine bonosu gibi değerler üzerinde işlenen sahtecilik suçları söz konusu olduğunda, elkonulan para ve değerlerin hepsinin, bunların asıllarını tedavüle çıkaran kurumların merkez veya taşra birimlerine incelettirilmesi zorunludur. Yabancı devletlerin paraları ve değerleri hakkında da yetkili Türk makamlarının görüşlerinin alınmasına karar verilir (CMK m.73).

Önemli Bir Bilirkişi İncelemesi Olarak Ölünün Adli Muayenesi ve Otopsi

Adli muayene, ölünün dıştan muayene edilmesini ifade eder. Bu muayenede tıbbi belirtiler, ölüm zamanı ile nedenini tespit etmek için dış bulgular araştırılır (CMK m.86/1). Bu işlem, Cumhuriyet savcısının önünde ve bir hekim görevlendirilerek yapılır (CMK m.86/3). Otopsi, ölüm nedenini belirlemek için bir ölünün, uygun olduğu müddetçe baş, göğüs ve karnının açılması suretiyle yapılan incelemedir. Otopsi, Cumhuriyet savcısının önünde biri adli tıp, diğeri patoloji uzmanı veya diğer dallardan birisinin mensubu veya biri pratisyen iki hekim tarafından yapılır. Müdafi veya vekil tarafından getirilen hekim de otopside hazır bulunabilir. Zorunluluk bulunduğunda otopsi işlemi tek hekim tarafından da yapılabilir; bu durum otopsi raporunda açıkça belirtilir (CMK m.87/1,2). Ölümünden hemen önceki hastalığında öleni tedavi etmiş olan hekime, otopsi yapma görevi verilemez. Ancak bu hekimin otopsi sırasında hazır bulunması ve hastalık süreci hakkında bilgi vermesi istenebilir (CMK m.87/3).

Bilirkişinin Ödevleri

Bilirkişilik Yapma ve Hazır Bulunma: Aşağıda belirtilen kişi veya kurumlar, bilirkişilik görevini kabul etmekle yükümlüdürler (CMK m.65): 1)Yasaların belli konularda bilirkişilik yapmakla görevlendirdiği resmî bilirkişiler, 2) bilirkişilik bölge kurulu tarafından düzenlenen listeye giren gerçek ve tüzel kişiler (CMK m.64), 3) incelemenin yapılması için bilinmesi gerekli fen ve sanatları meslek edinenler, 4) incelemenin yapılması için gerekli mesleği yapmaya resmen yetkili olanlar. Yasaların belli konularda görevlendirdiği resmî bilirkişiler öncelikle atanırlar. Ancak kamu görevlileri, bağlı bulundukları kurumla ilgili davalarda bilirkişi olarak atanamazlar (CMK m.64/3).

Yemin Etme: Listelere kaydedilen bilirkişiler, bilirkişilik bölge kurulu veya bulunduğu yer il adlî yargı adalet komisyonu huzurunda “Görevimi adalete bağlı kalarak, bilim ve fenne uygun olarak, tarafsızlıkla yerine getireceğime namusum ve vicdanım üzerine yemin ederim.” sözlerini tekrarlayarak yemin ederler.

İnceleme Yapma ve Sonuçlarını Bildirme: Bilirkişi inceleme sonuçlarını görevlendirme kararında belirtilen süre içinde bilirkişi incelemesi talep eden makama bildirir. Bu süre üç ayı geçemez. Özel nedenlerle bu süre bilirkişinin istemi üzerine kendisini atayan merciin gerekçeli kararıyla üç ay daha uzatılabilir (CMK m.66/1).

Bilirkişinin Yetkileri

Bilirkişi, görevini yerine getirmek amacıyla şüpheli veya sanığın ya da onun dışındaki kişilerin bilgisine başvurabilir. Hâkim, mahkeme veya Cumhuriyet savcısı, bilirkişinin alanına girmeyen bir sorunun aydınlatılması için bilirkişinin, nitelikli ve konusunda bilgisiyle tanınmış kişilerle bir araya gelmesine izin verebilir. Gerekli olması hâlinde bilirkişi, mahkeme başkanı, hâkim veya Cumhuriyet savcısı aracılığıyla mağdur, şüpheli veya sanığa soru sorabilir. Ancak mahkeme başkanı, hâkim veya Cumhuriyet savcısı, bilirkişinin doğrudan soru sormasına da izin verebilir.

Bilirkişilikten Çekinme ve Ücret Alma Hakkı: Hâkimin reddini gerektiren nedenler, bilirkişiler hakkında da geçerlidir.

Teknik Müşavir-Uzman Mütalaası

Cumhuriyet savcısı, katılan, vekili, şüpheli veya sanık, müdafi veya yasal temsilci yargılama konusu olayla ilgili olarak veya bilirkişi raporunun hazırlanmasında değerlendirilmek üzere ya da bilirkişi raporu hakkında, uzmanından bilimsel mütalaa alabilir. Sadece bu nedenle ayrıca süre istenemez (CMK m.67/6).

Keşif

Keşif, beş duyu organı aracılığıyla yani görerek, duyarak, koklayarak tadarak ve dokunarak belirti delilinin incelenmesi faaliyetidir. Keşifle belirti delilleri anlamlandırılır. Kişiler, nesneler, örneğin bir belge, ses ve görüntü tespit eden aletlerle yapılan kayıtlar, kişiler ve olgular bu faaliyetin konusunu oluşturabilir.

Keşfe Yetkili Olanlar

Keşif faaliyeti, kural olarak yargı (hâkim) faaliyetidir. Soruşturma evresinde ancak gecikmede tehlike olan hâllerde savcının keşif faaliyetini yapması kabul edilmiştir (CMK m.83). Kanaatimizce, gecikmede tehlike yoksa Cumhuriyet savcısı, sulh ceza hâkiminden keşif yapmasını talep edebilir (CMK m.162).

Keşfin Yerine Getirilmesi

Keşif faaliyeti esnasında şüpheli, sanık, müdafi, mağdur ve mağdurun avukatı hazır bulunabilir (CMK m.84). İşin geri bırakılmasına neden olmamak koşuluyla bu kişilere keşfin ne zaman yapılacağı duyurulur. Bu işlerde hazır bulunmaya hakkı olanlar, işin geri bırakılmasına neden olmamak koşuluyla işlerin yapılması gününden önce haberdar edilir. Hâkim veya mahkeme tutuklu şüpheli veya sanığın ancak zorunlu sayılan hâllerde keşifte hazır bulundurulmasına karar verebilir (CMK m.84). Keşif faaliyetinin sonucunu tutanağa geçirmek için bir zabıt kâtibi (yazman) da işlemde hazır bulunur. Acele hâllerde yemin verdirilerek bir kişiye bu görev verilebilir (CMK m.169/1).

Keşif faaliyeti keşfe konu olan şeyin özelliğine göre koklanır, dokunulur, görülür, dinlenir veya tadılır. Bu faaliyet sonucunda ulaşılan sonuçlar tutanağa geçirilir. Ayrıca tutanağa, keşfin konusunda bulunması umulan ancak bulunamayan iz ve eserlerin neler olduğu da (CMK m.83/2) yazılmalıdır. Hâkim veya Cumhuriyet savcısı keşif faaliyetinde, gerekiyorsa yardım alabilir.

Keşif Tutanaklarının Delil Değeri

Keşif faaliyeti soruşturma evresinde veya kovuşturma evresinde duruşma dışında yapılmış ise bu faaliyetin sonuçlarını içeren tutanak belge delili olarak duruşmada anlatılır (CMK m.209).

Sanığın Keşif Talebi

Soruşturma evresinde ifadesi alınan veya sorgusu yapılan şüpheli, keşif konusu olabilecek şeyin kaybolmasından korkuyorsa veya kendi üzerindeki şüphenin kalkmasına yardım edecekse, ifadesini alan savcıdan veya sorgusunu yapan sulh ceza hâkiminden keşif yapılmasını talep edebilir (CMK m.147/1-f). Şüphelinin sorguda kendi lehine olan delillerin toplanmasını isteme hakkı vardır.