CEZA MUHAKEMESİ HUKUKU - Ünite 4: Koruma Tedbirleri-1 Özeti :
PAYLAŞ:Ünite 4: Koruma Tedbirleri-1
Koruma Tedbirlerine İlişkin Temel Bilgiler
Koruma Tedbiri Kavramı
Ceza muhakemesinde yargılamanın yapılabilmesi veya ileride verilecek hükmün yerine getirilebilmesi amacıyla bazı önlemlere başvurulması gerekebilir. Bu amaçlar arasında, şüpheli veya sanığın hazır bulunmasını veya delillerin karartılmamasını güvencelemek başta gelir. Bu amaçları gerçekleştirme ise ceza muhakemesi süjelerine, özellikle bir suç işlemiş olmakla suçlanan kişiye ya da eşyaya karşı zor kullanılmasını gerektirir. Bir veya birden fazla temel hakka müdahale teşkil eden bu tedbirlere koruma tedbirleri denir.
Koruma Tedbirlerinin Özellikleri
Koruma tedbirleri geçicidir ve muhakeme hukuku açısından araç (vasıta) olma özelliği gösterirler. Koruma tedbirlerinin geçici olması, haklı bir neden kalmadığında ya da hüküm verildiğinde veya öngörülen üst süre dolduğunda koruma tedbirinin sona ermesi demektir. Koruma tedbirlerinin araç olması, tedbirin amaç değil başka bir işlemin gerçekleştirilmesini sağlayacak araç olmasını ifade eder.
Koruma Tedbirlerinin Önşartları
Yasa’da her bir koruma tedbirinin şartları ayrı ayrı belirlenmiştir. Koruma tedbirlerine başvurulabilmesi için aranan ön şartlar ise şunlardır: 1)Koruma tedbirinin kanunla düzenlenmiş olması, 2)suçun işlendiğine dair belirli derecede suç şüphesinin bulunması, 3) gecikmede tehlike bulunması, 4)tedbire başvurulmasının haklı görünmesi ve 5)koruma tedbiri ile işin önemi veya muhtemel ceza arasında orantı bulunması.
Yakalama-Gözaltı
Yakalama idari (önleyici) veya adli nitelikte olabilir. İdari (önleme) yakalaması, polisin kişilerin huzurunu, güvenliğini, canını ve malını korumak amacıyla yaptığı yakalamadır. Adli yakalama, suç işlediği yönünde hakkında kuvvetli iz, eser, emare ve delil bulunan kişinin gözaltına alınma işleminden önce özgürlüğünün geçici olarak ve fiilen kısıtlanarak denetim altına alınmasını ifade eder (YGİY m.4). Yakalamada kişi fiilen denetim altında tutulur. Yakalama, yakalananın en yakın karakola gelmesi talebiyle icra edilir. Bu nedenle yakalama, Yasa’da belirtilen hâllerde şüphelinin özgürlüğünün kısıtlandığı andan kolluk tarafından durumun bildirilmesi üzerine Cumhuriyet savcılığınca gözaltına alma veya serbest bırakma kararı verilmesine kadar devam eder (CMK m.91/2). Adli yakalama işlemi fiili durumdan kaynaklanabileceği gibi yazılı bir karara da dayanabilir. Birinci hâlde fiili yakalamadan, ikinci hâlde ise müzekkereli yakalamadan söz edilir.
Fiili Yakalamanın Koşulları
Resmi Sıfatı Bulunmayan Kişilere Özgü Koşullar: Resmî sıfatı bulunmayan kişilerin şu hâllerde suç faillerinin özgürlüğünü kısıtlama yani yakalama yetkisi kabul edilmiştir (CMK m.90/1): 1)Kişiye suçu işlerken (suçüstünde) rastlama (gerçek suçüstü hâli), 2)suçüstü bir fiilden dolayı izlenen bir kişinin kaçma olasılığının bulunması veya hemen kimliğini belirleme olanağının bulunmaması (CMK m.90/1).
Resmi Sıfatı Bulunanlara Özgü Koşullar: Kolluk görevlilerine herkese tanınan yetki dışında ek bir yakalama yetkisi tanınmıştır. Kolluk görevlileri şu koşullarla da yakalamaya başvurabilirler: 1) Tutuklama kararı (CMK m.100) veya yakalama emri (CMK m.98) verilmesini gerektiren bir hâl bulunması, 2) gecikmesinde sakınca olması ve 3) Cumhuriyet savcısına veya amirlerine derhâl başvurma olanağının bulunmaması. Bu üç şart bir arada bulunduğunda kolluk doğrudan doğruya yakalama yapabilir. Belirtelim ki bu hâllerde suçüstü durumu bulunması aranmaz (CMK m.90/2).
Yakalamanın Hükümleri ve Sona Ermesi
Yakalama, kişinin denetim ve gözetim altına alınmasıdır. Yakalamanın belli bir şekli yoktur. Kolluk, yakalandığı sırada kaçmasını, kendisine veya başkalarına zarar vermesini önleyecek tedbirleri aldıktan sonra, yakalanan kişiye derhâl yasal haklarını bildirir (CMK m.90/4). Yakalama sadece kaçanı engelleme yetkisi veren bir koruma tedbiridir. Bu amaçla ancak yakalananın direnmesi durumunda her türlü tedbir alınabilir ve zor kullanılabilir (PVSK m.13/3; CMK m.90/4). Zor kullanma, somut olayda zorunlu ve olayın ağırlığıyla orantılı olmalıdır (PVSK ek m.6/2). Yakalamayı gerçekleştirirken PVSK m.16 kapsamında polisin belli koşullar altında silah kullanmasına cevaz verilmiştir. Gözaltı Yönetmeliği’ne göre, yakalanan kişinin kaçmasını, kendisine veya başkalarına zarar vermesini önlemek amacıyla kaba üst araması yapılarak, silah ve bunun gibi unsurlardan arındırılması sağlanır. Yakalama sırasında suçun iz, emare, eser ve delillerinin yok edilmesini veya bozulmasını önleyecek tedbirler alınır (YGİY m.6/2,3). Belirtelim ki resmî sıfatı bulunmayan kişiler de, resmi makamlar ölçüsünde tedbir almaya ve zor kullanmaya yetkilidirler. Gözaltı Yönetmeliği m.6/4’e göre, yakalanan kişiye, suç ayrımı gözetilmeksizin yakalama nedeni ve hakkındaki iddialar ile susma ve müdafiden yararlanma, yakalanmaya itiraz etme hakları ile diğer yasal hakları ve itiraz hakkını nasıl kullanacağı, herhâlde yazılı, bunun hemen mümkün olmaması hâlinde sözlü olarak derhâl bildirilir (Ay m.19/4). Şüpheli yakalandığında, gözaltına alındığında veya gözaltı süresi uzatıldığında, Cumhuriyet savcısının emriyle bir yakınına veya belirlediği bir kişiye gecikmeksizin haber verilir.
Yakalamanın sadece gündüz yapılabileceğine ilişkin bir kural Yasa’da yer almamaktadır. Bu nedenle yakalama gece vakti de yapılabilir. Ancak yakalanacak kişi ev, dükkân gibi kapalı bir yerde bulunuyor ve kendi iradesiyle dışarı çıkmıyorsa buralara yakalama amacıyla girilmesi bir aramadır. Bu gibi durumlarda, aramanın koşullarının gerçekleşmiş olması gerekir. Bu koşulların başında hâkim kararının bulunması gelir (CMK m.116).
Yakalama işlemi bir tutanağa bağlanır.
Gözaltına Alma
Kolluk, resmî sıfatı bulunmayanlar tarafından yakalanıp kendisine teslim edilen veya doğrudan doğruya kendisinin yakaladığı kişi ve olay hakkında Cumhuriyet savcısına hemen bilgi vermek ve onun emri doğrultusunda işlem yapmakla yükümlüdür (CMK m.90/5). Durum kendisine bildirilen Cumhuriyet savcısı, yakalananın serbest bırakılmasına karar verebileceği gibi soruşturmanın tamamlanması için yakalananın gözaltına alınmasına da karar verebilir (CMK m.91/1). Gözaltına alma, bu tedbirin soruşturma yönünden zorunlu olmasına ve kişinin bir suçu işlediği şüphesini gösteren somut delillerin varlığına bağlıdır (CMK m.91/2). O hâlde gözaltı yakalamadan sonra, savcının yazılı emriyle (kararıyla) geçilen hukuki durumu anlatmaktadır.
Yakalanan kişi gözaltına alınacak olduğunda veya zor kullanılarak yakalanması hâllerinde hekim kontrolünden geçirilerek yakalanma anındaki sağlık durumu belirlenir. Bu kontrol gözaltı sona erdiğinde ve şüphelinin yeri değiştirildiğinde de yapılır (YGİY m.9). Gözaltı biriminde şüpheli nezarethaneye koyulmadan önce usulünce aranır. Kendisine zarar verebilecek kemer, kravat, ip, kesici ve delici alet gibi nesnelerden arındırılır.
Gözaltı Süresi ve Hakim Önüne Çıkarma: Gözaltı süresi, bireysel olarak işlenen suçlarda, yakalama yerine en yakın hâkim veya mahkemeye gönderilme için zorunlu süre hariç, yakalama anından itibaren yirmi dört saati geçemez. Yakalama yerine en yakın hâkim veya mahkemeye gönderilme için zorunlu süre, on iki saatten fazla olamaz (CMK m.91/1, Ay m.19). O hâlde kişinin yakalanmasıyla başlayan süreç, gözaltı ve yol süresiyle birlikte en fazla otuz altı saate kadar uzayabilir. Gözaltı süresi, toplu olarak işlenen suçlarda daha uzun olabilir. Toplu suç, aralarında iştirak iradesi bulunmasa da üç veya daha fazla kişi tarafından işlenen suçtur (CMK 2/1- k). Toplu suçlarda gözaltı, delillerin toplanmasındaki güçlük veya şüpheli sayısının çokluğu nedeniyle her defasında bir günü geçmemek üzere, üç gün süreyle uzatılabilir. Bunun için Cumhuriyet savcısı tarafından yazılı emir verilmesi gerekir. Kolluk, gözaltı süresini uzatamaz. Gözaltı süresinin uzatılması emri, gözaltına alınana derhâl tebliğ edilir (CMK m.91/3, Ay m.19). Toplu suçlarda gözaltı süresi çekirdek süre ve uzatmalarla birlikte en fazla dört gün olabilir.
Gözaltına alınan kişi işlemler tamamlandıktan sonra serbest bırakılabilir veya bırakılmazsa gözaltı süresi bitmeden sulh ceza hâkimi önüne çıkarılıp sorguya çekilir. Sorguda müdafi de hazır bulunur (CMK m.91/6). Cumhuriyet savcısı şüphelinin sadece sorguya çekilmesini talep edebileceği gibi sorgu sonunda tutuklamaya karar verilmesini de sulh ceza hâkiminden isteyebilir.
Kolluk Amirince Gözaltı Kararı Verilmesi: Kanun koyucu, iç güvenlik yasası olarak bilinen kanunla CMK’nın 91. maddesine ekleme yapmış ve belirli koşullar altında kolluk amirince de gözaltı kararı verilebilmesine imkan tanımıştır. Bu bağlamda suçüstü halleriyle sınırlı olmak kaydıyla; kişi hakkında 91. Maddede belirtilen suçlarda mülki amirlerce belirlenecek kolluk amirleri tarafından yirmi dört saate kadar, şiddet olaylarının yaygınlaşarak kamu düzeninin ciddi şekilde bozulmasına yol açabilecek toplumsal olaylar sırasında ve toplu olarak işlenen suçlarda kırk sekiz saate kadar gözaltına alınma kararı verilebilir (CMK m.91/4).
Tekrar Yakalama Yasağı: Gözaltı süresinin dolması veya sulh ceza hâkiminin kararı üzerine serbest bırakılan kişi hakkında, yakalamaya neden olan fiille ilgili yeni ve yeterli delil elde edilmedikçe ve Cumhuriyet savcısının kararı bulunmadıkça tekrar aynı nedenle yakalama işlemi uygulanamaz (CMK m.91/5).
Yakalama İşleminin ve Gözaltına İlişkin Kararın Denetlenmesi: Yakalama işlemine, gözaltına alma ve gözaltı süresinin uzatılmasına ilişkin Cumhuriyet savcısının yazılı emrine karşı, yakalanan kişi, müdafi veya yasal temsilcisi, eşi ya da birinci veya ikinci derecede kan hısımı, hemen serbest bırakılmayı sağlamak için sulh ceza hâkimine başvurabilir.
Tutuklama
Tutuklama, suçlu olduğu konusunda henüz kesin hüküm bulunmayan ancak suç işlediği yönünde kuvvetli şüphe bulunan kişinin özgürlüğünün hâkim kararıyla geçici olarak kaldırılmasıdır. Tutuklamanın amacı, ceza muhakemesinde şüpheli veya sanığın hazır bulundurulmasını temin ederek muhakemenin gerçekleştirilebilmesini ya da muhtemel bir mahkûmiyetin ileride yerine getirilebilmesini sağlamaktır. Bu durumdaki kişiye, tutuklu (mevkuf), içinde bulunulan yasal duruma ise tutukluluk (mevkufiyet) denilmektedir.
Tutuklamanın Maddi Koşulları
Tutuklama, ihtiyari bir koruma tedbiridir. Tutuklama mecburiyeti yoktur. Tutuklamanın iki maddi koşulu vardır:
- Kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin bulunması,
- Yasa’da gösterilen tutuklama nedenlerinden birinin gerçekleşmesi.
Tutuklama kararı verilebilmesi için bu iki koşulun birlikte gerçekleşmiş olması gerekir. Bazı suçlardan dolayı tutuklama kararı verilebilmesi için tutuklama sebeplerinin varlığı aranmaz. Bu suçların işlendiğine dair kuvvetli şüphe sebeplerinin (kuvvetli delillerin) varlığı aynı zamanda tutuklama nedenlerinin varlığına karine olarak kabul edilebilir (CMK m.100/3).
Tutuklamanın Biçimsel Koşulları
Tutuklama Yasağının Bulunmaması: Sadece adlî para cezasını gerektiren suçlarda veya vücut dokunulmazlığına karşı kasten işlenenler hariç olmak üzere hapis cezasının üst sınırı iki yıldan fazla olmayan suçlarda tutuklama kararı verilemez (CMK m.100/4).
Muhakeme Şartının Gerçekleşmesi: Muhakemenin yapılabilmesi olumlu veya olumsuz bir şarta bağlıysa tutuklama için önce bu şartın gerçekleşmiş olması aranmalıdır. Çünkü tutuklama, muhakemenin yapılabilmesi için başvurulan bir koruma tedbiridir. Şartın gerçekleşmemesi nedeniyle muhakeme yapılamayacaksa böyle bir tedbire başvurmak da anlamsız ve haksız olur. Ancak durum şüpheli ise tutuklama söz konusu olabilir.
Güvence Belgesi Verilmemiş Olması: Mahkeme, bulunduğu yer bilinmeyen veya yurt dışında bulunup da yetkili mahkeme önüne getirilemeyen veya getirilmesi uygun bulunmayan sanık yani gaip (CMK m.244/1) veya hakkındaki kovuşturmanın sonuçsuz kalmasını sağlamak amacıyla yurt içinde saklanan veya yabancı ülkede bulunan ve bu nedenle mahkeme tarafından kedisine ulaşılamayan kişi yani kaçak (CMK m.247/1) hakkında duruşmaya gelmesi hâlinde tutuklanmayacağı hususunda güvence belgesi verilebilir. Güvence belgesi verilen sanık duruşmaya geldiğinde hakkında tutuklama kararı verilemez.
Tutuklamanın Orantılı Olması: Soruşturma konusu fiilin (işin) önemi ve uygulanabilecek ceza veya güvenlik tedbiri dikkate alındığında tutuklama haksızlığa sebep olabilecekse tutuklamaya karar verilemez.
Hakim veya Mahkeme Kararı Bulunması: Soruşturma evresinde şüphelinin tutuklanmasına Cumhuriyet savcısının istemi üzerine sulh ceza hâkimi tarafından karar verilir (CMK m.101/1, 162). Gecikmesinde tehlike varsa sulh ceza hâkiminin de talep olmaksızın yani re’sen tutuklama kararı vermesi mümkündür (CMK m.163). Tutuklama ve adli kontrol tedbirlerine hiçbir hâlde Cumhuriyet savcısı tarafından karar verilemez. Bu tedbirlere ancak hâkim kararı ile başvurulabilir.
Tutukluluk Süresi
Ceza Muhakemesi Yasası’nda, tutuklukta geçecek süreler suçun ağırlığına göre farklı belirlenmiştir. Ağır ceza mahkemesinin görevine girmeyen işlerde yani asliye ceza mahkemesinin görevine giren suçlarda tutukluluk süresi en çok bir yıldır. Ancak bu süre, zorunlu hâllerde gerekçesi gösterilerek altı ay daha uzatılabilir (CMK m.102/1). Asliye ceza mahkemesinin görevine giren işlerde toplam tutukluluk süresi en çok bir yıl altı ay olacaktır. Ağır ceza mahkemesinin görevine giren işlerde, tutukluluk süresi en çok iki yıldır. Bu süre, zorunlu hallerde, gerekçesi gösterilerek uzatılabilir; uzatma süresi toplam üç yılı, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun İkinci Kitap Dördüncü Kısım Dördüncü, Beşinci, Altıncı ve Yedinci Bölümünde tanımlanan suçlar ile 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlarda beş yılı geçemez. Dolayısıyla ağır cezalık suçlarda toplam tutukluluk süresi suçuna göre; 2 yıl+3 yıl= 5 yıl veya 2 yıl+5 yıl=7 yıldan fazla olamayacaktır.
Uzatma kararları, Cumhuriyet savcısının, şüpheli veya sanık ile müdafiin görüşleri alındıktan sonra verilir (CMK m.102/3). Tutukluluk sürelerinin dolması nedeniyle salıverilenler hakkında adli kontrole ilişkin hükümler uygulanabilir (CMK m.109/7).
Tutuklamaya İlişkin Kararlara Karşı Kanun Yolu
Kişi özgürlüğünü kaldırmaya yönelik çok ağır bir önlem olması nedeniyle tutuklamaya karşı kanun yoluna başvurulabilir (Ay m.19/8). Tutuklama kararına (CMK m.101/5), tutukluluğun devamına, tutukluluğun kaldırılmasına veya tutuklama yerine adli kontrol uygulanmasına ilişkin kararlara karşı itiraz edilebilir (CMK m.105,104/2).
Tutukluluğun Denetlenmesi ve Sona Ermesi
Yasa Gereğince Denetlenme : Yasa’ya göre, Cumhuriyet savcısı, soruşturma evresinde tutuklamanın artık gereksiz olduğu kanısına varacak olursa şüpheliyi re’sen serbest bırakır (CMK m.103/2). Tutuklama kararları kural olarak en çok otuz gün hüküm ifade eder. Soruşturma evresinde, sulh ceza hâkiminin zorunlu savcı olarak görev yaptığı hâller hariç sulh ceza hâkiminin re’sen şüphelinin serbest bırakılmasına karar vermesi söz konusu değildir (CMK m.163). Bu evrede de en geç otuz günün sonunda Cumhuriyet savcısının istemi üzerine sulh ceza hâkimi tarafından tutukluluğun devamı konusunda karar verilmelidir (CMK m.108/1). Aynı hakka şüpheli (ve/veya müdafii) de sahiptir (CMK m.108/2). Kovuşturma evresinde tutukluluk hâlinin devam edip etmeyeceğine mahkeme karar verir. CMK m.108/3 gereğince, tutukevinde bulunan sanığın tutukluluk hâlinin devamının gerekip gerekmeyeceğine, her oturumda (celsede) veya koşullar gerçekleştiğinde oturumlar arasında ya da otuzar günlük süreler içinde re’sen karar verilir. Şüpheli ve sanığın soruşturma ve kovuşturma evrelerinde her zaman herhangi bir süre sınırlaması olmaksızın salıverilmesini isteme hakkı bulunmaktadır (CMK m.104/1). Bu talepler soruşturma evresinde sulh ceza hâkimince, kovuşturma evresinde mahkemece değerlendirilecek ve tutuklamanın koşullarının ortadan kalktığı tespit edildiğinde tahliyeye, devam ettiği tespit edildiğinde ise tutukluluğun devamına karar verilecektir (CMK m.104).
Tahliye Talebiyle Denetleme: Soruşturma evresinde şüpheli (ve/veya müdafi) salıverilmesini sulh ceza hâkiminden talep eder (CMK m.104). Soruşturma evresinde sulh ceza hâkimi, tahliye talebi üzerine CMK m.105/1’e göre, “Cumhuriyet savcısı, şüpheli, sanık veya müdafiin görüşü alındıktan sonra, üç gün içinde istemin kabulüne veya reddine karar verir”. Kovuşturma evresinde Cumhuriyet savıcısı veya sanık veya müdafi tarafından duruşmada tahliye talebinde bulunulabilir. Duruşmada kararların verilme usulünü düzenleyen CMK m.33 gereğince Cumhuriyet savcısının ve duruşmada hazır bulunan diğer ilgililerin yani katılanın ve/veya vekilinin görüşü alındıktan sonra yani bu kişiler dinlendikten sonra tahliye konusu karara bağlanır. Ceza Muhakemesi Yasası m.105’e göre kovuşturma evresinde oturum (duruşma) dışında Cumhuriyet savcısı veya sanık veya müdafi tarafından tahliye talebinde bulunulmuş olabilir. Bu talebe ilişkin karar Cumhuriyet savcısı, şüpheli, sanık veya müdafiinin görüşü alınmadan verilecektir (CMK m.105/1).
Adli Kontrol Talebiyle Denetleme: Soruşturma evresinde hakkında tutuklama kararı verilmiş şüpheli ve müdafiinin de adli kontrol talep ederek tahliye talebinde bulunma hakkı vardır (CMK m.103/1 son cümle). Bu talep de Cumhuriyet savcısının görüşü alındıktan sonra üç gün içinde karara bağlanır (CMK m.105). Yasa’da Cumhuriyet savcısının görüşünün adli kontrolle tahliye talep eden şüpheliye bildirilmesi öngörülmemiştir. Çelişmeli muhakeme ilkesi bakımından bu husus eleştiriye açıktır. Kovuşturma evresinde duruşmada Cumhuriyet savcısı, şüpheli ve müdafi adli kontrol talep ederek tahliye talebinde bulunabilir. Bu talebin oturumda yapılması hâlinde CMK m.33’e göre hazır bulunanlar talebe ilişkin olarak dinlenecektir. CMK m.105/1 gereğince, adli kontrolle tahliye talebi duruşma dışında da incelenir. Bu hükme göre, karar verilirken Cumhuriyet savcısı, şüpheli, sanık veya müdafiinin görüşü alınmaz.
Adli Kontrol
Tutuklama gibi ağır bir tedbir yerine, daha hafif tedbirlerle şüphelinin veya sanığın kaçmasını veya delilleri karartmasını önlemenin mümkün olması durumunda, tutuklamaya başvurulmaz. Tutuklamanın işlevini görecek alternatif tedbirlere adli kontrol adı verilmiştir. Adli kontrol, şüpheli veya sanığın Yasa’da gösterilen bir veya birden fazla yükümlülüğe tabi tutulmasını içerir (CMK m.109/3).
Adli Kontrol Uygulanabilmesinin Koşulları
Adli kontrol, tutuklama koruma tedbiri yerine uygulanan bir tedbirdir. Bu nedenle tedbirin uygulanabilmesi için gerekli olan tek şart tutuklamanın koşullarının gerçekleşmiş olmasıdır. Tutuklama yasağı öngörülen hâllerde de adli kontrole ilişkin hükümler uygulanabilir (CMK m.109/2). CMK m.102’de gösterilen yasal tutukluluk süreleri dolduğu için salıverilenler hakkında da adli kontrol uygulanabilir (CMK m.109/7). Bu hâlde tutukluluk süresi sona ermiş ancak tutuklama koşulları devam ediyor olmalıdır.
Adli Kontrol Tedbirinin Kapsayabileceği Yükümlülükler
Adli kontrol, şüphelinin yurt dışına çıkamama (Ay m.23/5), hâkim tarafından belirlenen yerlere, belirtilen süreler içinde düzenli olarak başvurma, hâkimin belirttiği merci veya kişilerin çağrılarına ve gerektiğinde mesleki uğraşlarına ilişkin veya eğitime devam konularındaki kontrol tedbirlerine uyma gibi kanunda gösterilen bir veya birden fazla yükümlülüğe tabi tutulmasını içerir (CMK m.109/3).
Adli Kontrol Kararı Vermeye Yetkili Merciler
Adli kontrol tedbirine, soruşturma evresinde, Cumhuriyet savcısının istemi üzerine sulh ceza hâkimi karar verir (CMK m.110/1,162). Kovuşturma evresinde adli kontrol tedbirine, gerekli görüldüğünde mahkeme karar verir (CMK m.110/3). Mahkeme bu tedbire Cumhuriyet savcısının talebi üzerine veya talep olmadan yani re’sen karar verebilir. Soruşturma evresinde sulh ceza hâkimi, kovuşturma evresinde mahkeme bir adli kontrol uygulaması esnasında, Cumhuriyet savcısının istemi üzerine, şüpheliyi bir veya birden çok yeni yükümlülük altına koyabilir, kontrolün içeriğini oluşturan yükümlülükleri bütünüyle veya kısmen kaldırabilir, değiştirebilir veya şüpheliyi bunlardan bazılarına uymaktan geçici olarak muaf tutabilir (CMK m.109/2). Şüpheli de adli kontrol tedbirindeki yükümlülüklerin değiştirilmesini, bütünüyle veya kısmen kaldırılmasını, bu yükümlülüklerden bazılarından geçici olarak muaf tutulmasını soruşturma evresinde sulh ceza hâkiminden, kovuşturma evresinden mahkemeden isteyebilir. Bu hâlde hâkim veya mahkeme Cumhuriyet savcısının görüşünü aldıktan sonra beş gün içinde karar verir (CMK m.111/1).
Adli Kontrol Kararının Kaldırılması
Soruşturma evresinde Cumhuriyet savcısı adli kontrolün artık gereksiz olduğu kanısına varacak olursa re’sen adli kontrolü kaldırarak şüpheliyi serbest bırakır. Kovuşturmaya yer olmadığı kararı verildiğinde şüpheli serbest kalır (CMK m.103/2).
Adli Kontrol Kararına Karşı Kanun Yolu
Adli kontrole ilişkin kararlara itiraz edilebilir (CMK m.11/2). Kararın hangi merciden verildiği önem taşımamaktadır. Soruşturma evresinde sulh ceza hâkimince, kovuşturma evresinde mahkemece verilen adli kontrole ilişkin tüm kararlara karşı itiraz kanun yolu açıktır.
Adli Kontrol Kararının İçerdiği Yükümlülüklere Uymamanın Yaptırımı
Adlî kontrol hükümlerini isteyerek yerine getirmeyen şüpheli veya sanık hakkında, hükmedilebilecek hapis cezasının süresi ne olursa olsun, yetkili yargı mercii hemen tutuklama kararı verebilir. Bu hüküm, azami tutukluluk süresinin dolması nedeniyle verilen adli kontrol tedbirinin ihlali hâlinde de uygulanabilir. Ancak, bu durumda tutuklama süresi ağır ceza mahkemesinin görevine giren işlerde dokuz aydan, diğer işlerde iki aydan fazla olamaz (CMK m.112).