ÇOCUK VE DRAMA - Ünite 7: Farklı Yaşam Alanlarında Drama Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 7: Farklı Yaşam Alanlarında Drama

Drama

Sihirli bir yöntem olarak nitelendirilen drama ile insanlar kendilerini daha iyi tanıyabilmekte, yeteneklerini keşfedebilmektedirler. Dramada temel amaçlar arasında katılımcının kendini diğer bireylerin yerine koyması, böylece kendisini ve çevresini daha iyi bir şekilde tanıyabilmesi, anlayabilmesi yer almaktadır. Drama çalışmaları ile demokratik davranışlarda bulunan, konular arasında bağlantı kurabilen, bağımsız düşünebilen, hoşgörülü, yaratıcı bireyler yetiştirmek amaçlanmaktadır.

Drama kavramı için, Amerika Birleşik Devletleri’nde “yaratıcı drama”, Almanya’da “okul oyunu” ya da “oyun ve etkileşim”, dramayı eğitim süreçlerinde kullanmada en deneyimli ülke olan İngiltere’de “eğitimde drama”, Türkiye’de ise “yaratıcı drama” kavramları kullanılmaktadır. Görüldüğü gibi drama farklı şekillerde tanımlandığı gibi farklı kavramlar ile de ifade edilmektedir. Günümüzde yaratıcı drama, eğitimde drama ya da eğitimde yaratıcı drama gibi kavramlar kullanılmaktadır.

Drama çalışmaları, katılımcılara çeşitli sosyal rolleri ve sosyal problemleri inceleme fırsatı vermektedir. Farklı sosyal problemlerin canlandırılması bireylerin, toplumu ve toplumdaki ilişkileri daha iyi anlamalarını sağlamaktadır. Bu etkileşimler sırasında problemlerin çözüm yolları da irdelenmekte, böylece katılımcılar problem çözmeye yönelik çalışmalardan deneyim kazanmış olmaktadırlar.

Farklı yaşantıları tanıma, farklı rollere girerek farklı olay ve durumlarla ilgili deneyim kazanma, yaşamın çok yönlü algılanmasını ve araştırma isteğinin gelişimini sağlama yaparak, yaşayarak öğrenme, öğrenilenlerin kalıcı olması, drama çalışmaları sonucunda bireylerde olması beklenen kazanımlar arasında sayılabilir. Bu kazanımlar dikkate alındığında dramanın bireylerin gelişiminde önemli bir etkisinin olduğu ve bu etkinin de dramanın çok yönlülüğü, farklılıkların fark edilmesi ve saygıyı geliştirmesiyle sağlanabildiği söylenebilir.

Dramada gerçek dünya ile kurgusal dünya arasında bir etkileşim vardır. Katılımcı tarafından drama, gerçekmiş gibi duyumsanmakta ve gerçek duygular yaşanmaktadır. Drama çalışmalarına katılan bireyler, drama sürecinde durumları, olayları, ilişkileri keşfederek öğrenmektedirler. Katılımcılar gerçek dünyadaki bilgi ve deneyimlerini hayalî bir dünya yaratmak için kullanmakta ve dramada tasarladıkları durumları ve rolleri tanımlarken olayları ve ilişkileri incelemeyi öğrenmektedirler.

Drama, bireylerin kendilerinde var olan yaratıcılıklarının gelişimini desteklemekte, hayal güçlerini geliştirmekte, gelişimsel özelliklerine ilişkin beceriler kazandırarak çok yönlü gelişim göstermelerine olanak vermektedir.

Drama Eğitiminde Ortam

Öğrenme ve bağlam bir arada kullanıldığında, resmî, gayri resmî ya da resmi olmayan ortamlar olarak tanımlanmaktadır. Gayri resmî ortamlar olarak ise resmi eğitimin verildiği yerler dışındaki ortamlar kastedilmektedir.

Yapılandırılmış gayri resmî ortamlar eğitim için önemli ortamlardır. Böyle ortamlar, bireylerin hem bilişsel hem sosyal hem de psikolojik gelişimlerinde önemli rol oynamaktadır.

Greenfield ve Lave (1982)’nin çalışmaları, gayrı resmi eğitim ortamlarının bilişsel gelişime etkisi üzerinde dururken, Resnick (1987)’in çalışmaları farklı gelişim alanlarını nasıl etkilediğini vurgulamaktadır. Greenfield ve Lave, resmî eğitimin sekiz özelliğini şöyle belirtmektedir:

  • Günlük yaşamdan uzaktır.
  • Öğretmen bilgiyi sunar.
  • Kişisel değildir.
  • Eğitim bilim ve program açıktır.
  • Değişim ve süreksiz olmak değerlidir.
  • Sözlü alışverişle öğrenme
  • Sözlü sunumla ders anlatma
  • Daha az sosyal güdülenme

Greenfield ve Lave, gayri resmî eğitimin sekiz özelliğini şöyle belirtmektedir:

  • Günlük yaşam etkinliklerinde yer alır.
  • Öğrenmesinden ve yeteneklerinin gelişiminden birey sorumludur.
  • Kişiseldir ve kişisel ilişkiler uygun öğretmenlerdir.
  • Eğitim, bilim ve program gizlidir.
  • Akıcılığın ve geleneğin korunması söz konusudur.
  • Gözlem/taklitle öğrenme
  • Göstermeyle ders anlatma

Resnick, resmî eğitimin dört özelliğini şöyle sıralamaktadır:

  • Bireysel düşünme
  • Kuramsal düşünce
  • Sembolleri kullanma
  • Genelleşmiş beceri ve bilgi

Resnick, gayrı resmî eğitimin dört özelliğini şöyle sıralamaktadır:

  • Paylaşımlı düşünme
  • Araç kullanma
  • Bağlamsal muhakeme
  • Kişiye özel yeterlilikler

Her iki çalışmanın vurguladıkları ortak nokta, gayri resmî olarak adlandırılan sınıf dışı ortamların eğitim ve öğrenme üzerinde etkili olduğudur. Öğrenme her zaman, bir ortam içerisinde gerçekleşir. Bu nedenle de ortam, ortamın özellikleri ve bu özelliklerin sosyal yapı içerisindeki kullanılabilirliği önemlidir.

Drama Eğitiminde Ortam Özellikleri

Drama, ortam olarak sadece sınıflarda ve okullarda uygulanan bir eğitim yöntemi olmaktan öte, katılımcılara uygun her ortamda çalışmaların planlanabileceği ve uygulanabileceği bir disiplindir. Drama paylaşımlarının gerçekleştirileceği ortamın özellikleri drama liderinin belirlediği etkinliklere, birlikte çalışacağı grubun özelliklerine, içeriğe ve amaçlara göre değişebilmektedir.

Drama çalışmaları yapılacak olan ortamın çalışmaya hazır hâle getirilmesi önemlidir. Çünkü drama yapılacak ortam gruptaki bireylerin yaratıcılıklarını, psikolojik durumlarını, hareketlerini, aktif katılımlarını ve güvenliklerini etkiler. Bunun yanında bu mekânların özellikleri çalışmanın konusunu ve kullanılacak olan yöntemi etkilemektedir. Farklı ortamlarda yapılacak olan drama çalışmalarında çevresel özellikler ve çalışılan grubun sayısı göz ardı edilmemelidir.

Çalışılacak mekânların, grubun drama gereksinimlerini karşılayacak ve yaratıcılığını kısıtlamayacak şekilde düzenlenmesi gerekmektedir. Drama liderinin bu ortamları önceden görmesi ve incelemesi, yetkililerden gerekli izinleri alması, bu mekânlarda bulunan görevlilere yapılacak olan drama çalışması hakkında bilgi vermesi çalışmanın yürütülmesini kolaylaştırmaktadır.

Farklı mekânlarda yapılacak olan drama çalışmalarında dikkat edilmesi gereken bazı unsurlar vardır. Bunlardan birincisi birlikte çalışılan gruptur. Gruptaki bireylerin çalışmaya gönüllü olarak katılımları esas alınmalıdır. İkincisi ise hazırlanan drama programı ve programın içeriğidir. İçerik, çalışılan ortama, gruba ve amaca göre belirlenir. Çalışma grubunun yaşı, büyüklüğü planlamada önemli unsurlardır.

Drama, eğitimin farklı alanlarında kullanıldığı gibi farklı yaşam alanlarında da kullanılabilir. Bu farklı yaşam alanlarına örnek olarak huzurevleri, meydanlar, hastaneler, cezaevleri, ibadet alanları, öğrenci yurtları verilebilir.

Farklı Yaşam Alanlarında Drama

Farklı yaşam alanlarında dramanın temel amacı, zor şartlarda yaşamını sürdürmeye, dünyayı anlamaya ve kendisinin dünyadaki yerini bulmaya çalışan çocuklara bu süreçte destek olmaktır. Bu amaca ulaşmak içinse dramanın temel aşamaları tiyatro tekniklerinden faydalanarak planlanır.

Dorothy Heathcote, Cecily O’Neill ve Augusto Boal yaratıcı dramanın eğitim dışında farklı alanlarda da çocuklar, gençler ve yetişkinlerle uygulanmasının öncülerindendir.

Uzman Mantosu, Dorthy Heathcote tarafından, yeni başladığı için ne yapacağını şaşıran drama liderleri/ öğretmenleri için geliştirilmiş bir tekniktir. Teknik iki kelimeden oluşmuştur: uzman ve manto. Uzman ile kastedilen, yapılacak çalışmanın ne ile ilgili olduğu, geliştirilen mantıklı ve gerçekçi bilgiye saygı duyulmasıdır. Manto kelimesi ise insanların görevleri nedeniyle üzerlerine aldıkları sorumluluğu ya da otoriteyi karşıladığı için seçilmiştir. Bir araya özellikle getirilen bu iki kelimenin oluşturduğu ortak anlam ise etik, sorumlu vatandaş üzerine yorum yapabilmektir.

Uzman Mantosu, liderin/ öğretmenin otoritesinden ziyade bütün katılımcıların bilgi ve deneyimlerinden yola çıkarak öz-farkındalık oluşturmayı amaçlamaktadır. Bu teknikte, öğrenciler kendilerine herhangi bir alanda uzman rolü alırlar. Bu rollerin içerisinde gerçek yaşam sorunlarını birlikte araştırır ve yeni bilgi geliştirirler. Dramanın uygulandığı sınıflarda, bu nedenle, öğretmenin temel otorite olduğu bir durum yoktur. Aksine güç paylaşılır, öğrenme eşit ve birbiriyle ilişkilidir.

Bir başka yöntem olan Süreçsel Drama, yazılı bir metin üzerinden hareket etmez, sonucu öngörülemez, süreç önemli ve genişletilebilirdir. Yazılı ve önceden belirlenmiş bir metin olmasa da bu teknikte güçlü bir ön-metin vardır. Ön-metin bazen bir cümle, bazen bir gazete haberi bazen de bir resimdir. Sunulan bu ön-metin zaman, ortam, olay ve kişi gibi drama için önemli bilgilerin ya hepsini ya da bir kısmını içerir ve dramayı başlatan iste budur. Drama çalışmasının devamı ise her zaman planlanmaz, doğaçlama olarak devam eder.

Drama alanına Augusto Boal tarafından kazandırılan yaklaşıma ise Ezilenlerin Tiyatrosu adı verilmektedir. Ezilenlerin Tiyatrosu, Paulo Freire’nin Ezilenlerin Pedagojisi isimli eleştirel eğitim akımından yola çıkarak geliştirilen bir yaklaşımdır. Bu yaklaşımda, var olan tarihî, sosyal ve politik yapının irdelenmesi amaçlanmaktadır.

Yukarıda sunulan birkaç tekniğe ek olarak dramanın temel iki tekniği de farklı alanlarda drama çalışmalarında kullanılır: Doğaçlama ve rol oynama. Bunlara ek olarak, psikodrama ve sosyo dramadan da yararlanılabilir. Ancak her ikisi de uzmanlık gerektiren alanlardır.

Sokakta yaşayan çocuklarla yapılacak drama öncesinde çalışma yapılacak mekânın ayarlanması ve dramaya uygun hâle getirilmesi önemlidir. Çocukların temel ihtiyaçlarının doyurulmuş olduğundan emin olmak gereklidir. Çocuklarla gönüllülük esasına dayalı olarak çalışılmalıdır. İlk çalışmalar mutlaka tanışma etkinlikleri olmalıdır. Tanışma etkinlikleri sadece çocuklarla eğitimcilerin tanışması değil, çocukların birbirleriyle ve çocukların dramayla tanışmasını içermelidir.

Hastane ortamındaki çocuklarla yapılacak drama çalışmalarında hastane yetkilileriyle görüşülerek hem izinlerin hem de çocukların hastanede kalış süreleri, hastaneye yatış sebepleriyle ilgili bilgilerin alınması etkili bir planlama için faydalı olacaktır. Süreçte gerekli durumlarda bir psikologdan yardım alınması da önerilmektedir. Hastane yönetiminden drama çalışmaları için ayrı bir oda talep edilebilir ve bu oda önceden incelenerek hazır hâle getirilebilir. Çalışmanın yapılacağı odanın, diğer hastaların kolay erişemeyeceği, gürültüden uzak ve steril olması önemlidir.

Cezaevinde kalan çocuklarla gerçekleştirilecek drama çalışmaları için Adalet Bakanlığından resmî izin alınarak çalışmanın ayrıntılarıyla açıklanması gereklidir. Çocukları suça iten sebepler tam olarak bilinmediği, geçirdikleri ve belki de hâlâ geçiriyor oldukları mahkeme sürecinin oluşturacağı psikolojik etki ve varsa ailelerinden ayrılmanın yaratacağı duygusal durum göz önünde bulundurularak planlama yaparken çocukların ilgileri, ihtiyaçları ve gelişim özellikleri noktalarında dikkatli olmak gerekmektedir. Çalışma için ayarlanan ortam ise mutlaka lider/öğretmen tarafından önceden ziyaret edilmeli, gerekli düzenlemelerin yapılması hususunda kurum yetkilisiyle işbirliğinde olunmalıdır. Drama uygulamalarına tanışma ve rahatlama etkinlikleriyle başlanması, devamında da güven çalışmalarına yer verilmesi önerilir.

Yetiştirme yurtlarında kalan çocuklarla planlanıp uygulanacak drama etkinlikleri, çocukların kim olduklarının farkına varma, dünyadaki yerlerini ve değerlerini algılamada yardımcı olmalıdır. Bunun yanında, toplumsal yaşamda kabul görmelerini kolaylaştıracak, kendilerine yer edinmelerini sağlayacak değerlerin kazanılması da amaçlanmalıdır. Bu açıdan bakıldığında Süreçsel Drama yaklaşımıyla hazırlanacak bir programın olumlu etkileri olacaktır.

Göç ederek farklı bir kültürde kendini ifade etmek, kendini o kültürdeki akranlarına kabul ettirmek çocuklar için zor olabilmektedir. Bu zorluk içerisinde, drama yöntemi çocukların kendilerini tanıma ve ifade etmelerinde; kendilerine akranları arasında yer edinmede uygun bir yöntem olabilir. Göç eden çocuklar için yapılacak drama uygulamalarında İmge Tiyatrosu, Forum Tiyatrosu ya da Süreçsel Drama teknik ve yöntemlerini diğer yöntem ve tekniklerle birlikte kullanmak, hazırlanacak programın etkililiğini artırabilir.

Mülteci çocuklarla yapılacak drama çalışmalarında dil birliğini sağlamak karşılaşılabilecek önemli bir sorundur. Bu sorunu çözmek için her iki dili de bilen birinden yardım istenebilir. Zor bir ortamdan gelmiş ve zorlu koşullarda yaşamlarını sürdüren mülteci aileler de çalışmayla ilgili bilgilendirilmeli ve çocuklarıyla çalışmaları konusunda izinleri alınmalıdır. Önemli diğer bir unsur ise çalışmanın yürütüleceği ortamdır. Yaratıcı drama uygulamalarında Boal’in İmge Tiyatrosu tekniği dil sorununu en aza indirgemek ancak var olan durumu sorgulayarak çözüm yollarını keşfetmek için; Forum Tiyatrosu tekniği ise özellikle ev sahibi konumundaki çocuklarla bir araya getirilerek farkındalık oluşturmak amacıyla kullanılabilir.

Drama çalışmalarının planlanması ve yürütülmesi çoğunlukla drama liderine bağlıdır. Çalışmaların gerçekleştirildiği ortamın ise ikinci bir öğretmen olduğu düşünülebilir. Bunun nedeni, ortamın kişiler üzerindeki psikolojik ve sosyal etkileridir. Bazı ortamlar öğrenmeye güdüleme, kendini ifade etme, yaratıcılığını ortaya koyma, çevresindekilerle etkileşime girme gibi bilişsel, psikolojik ve sosyal alanlarda olumlu yönde etkiye sahipken bazıları tam tersi bir etkiye de sebep olabilir. Liderin bu durumu gözden kaçırmayarak planlama yapması önemlidir. Farklı yaşam alanları ise oturumların amacıyla orantılı olarak, yeni bir ses, yeni bir soluk, yeni bir dokunuş olabilmektedir. Bu yenilik, iyi bir planlamayla olumlu etkilerin ortaya çıkmasını sağlayabilmektedir.