ÇOCUKLARI TANIMA VE DEĞERLENDİRME - Ünite 1: Çocuk Gelişiminde Tanıma ve Değerlendirme Özeti :
PAYLAŞ:Ünite 1: Çocuk Gelişiminde Tanıma ve Değerlendirme
Giriş
Hangi eğitim düzeyinde olursa olsun değerlendirme, öğrenme-öğretme sürecinin en önemli bileşenlerinden biridir. Ancak yaş ve gelişim özellikleri göz önüne alındığında okul öncesi eğitim dönemindeki çocukları tanıma ve değerlendirmenin daha da önemli olduğu söylenebilir. Bu dönemde çocuklar henüz kendi gelişim özelliklerini, yeteneklerini, ilgileri ve gereksinimlerini tanımadıklarından, duygu ve düşüncelerini yeterince ifade edemediklerinden, onlarla ilgilenen yetişkinlerin ve özellikle de öğretmenlerin çok bilinçli ve dikkatli olmaları gerekmektedir. Bu nedenle öğretmenler çocukların her türlü gelişim özellerini bilmek, tanımak ve değerlendirmek durumundadırlar.
Çocukları tanıma ve değerlendirme, onlara uygun eğitim ortamları hazırlayıp sunabilmek için de bir ön koşuldur. Çünkü çocuğu tanımayı ve onun her yönden gelişimini ve öğrendiklerini izlemeyi sağlayan değerlendirmenin, çocukla doğrudan çalışan başta öğretmen olmak üzere herkes tarafından iyi bilinmesi, eğitimin kalitesinin artırılması, belirlenen amaçlara ulaşılabilmesi ve bundan daha da önemlisi bireyin gelişim ve mutluluğunun sağlanabilmesi bakımından oldukça önemlidir.
Temel Kavramlar
Tanıma, bir nesne ya da özelliği, tanımlama ve çözümlemelere elverecek biçimde başkalarından ayırabilme durumu olarak tanımlanabilir. Bireyi tanıma ise bireyin hangi özelliklere, ne derece sahip olduğunu bilmektir.
Değerlendirme, yapılan ölçme sonucunda elde edilen sonuçların bir ölçütle karşılaştırılarak elde edilen ölçümün değeri hakkında karar verme işlemidir. Bu bağlamda ölçme, değerlendirmenin ön koşuludur.
Çocukları Tanıma ve Değerlendirmenin Amacı
Okul öncesi yıllar çocukların gelişimi açısından son derece önemlidir. Çünkü bireyin ileriki yaşamında kullanacağı tüm becerilerinin temelleri bu dönemde atılmaktadır. Bu nedenle okul öncesi yıllarda çocukları tanıma ve değerlendirme gereklilikten çok zorunluluk olarak görülmelidir. Ancak tanıma ve değerlendirme birbirinden kopuk, bağımsız ve ayrık kavramlar olarak düşünülmemelidir.
Bireyi tanıma, iki yönlü düşünülmesi gereken bir kavramdır. Bu kavram bireyin hem kendini tanımasını hem de başka birisinin ya da başkalarının bireyi tanımasını ifade eder. Bireyi tanımak demek, aslında bir insanın hangi özelliklere ne derecede sahip olduğunu bilmek ve anlamak demektir. Bireyin sahip olduğu özelliklerin ayrıntılı olarak bilinmesi, bireyin kendini tanıması ve geliştirmesi için de gereklidir.
Bireyi tanınmanın en önemli amacı, onun gelişimine ve çevresine uyum gösterebilmesine yardımcı olmaktır. Bireyin bulunduğu eğitim ortamlarından gerektiği biçimde ve yeterli düzeyde yararlanabilmesi için de bireyi tanımak gerekmektedir.
Okul öncesi döneme başlamadan önce çocuklar, okula farklı yaşantılar geçirerek gelmektedirler. Her çocuğun, gelişimi birbirine benzer görünmekle birlikte, farklı yetenek, ilgi, yaşantı ve çevreye sahip olduğu da bir gerçektir. Çocuklar aynı yaş grubunda olsalar bile fiziksel, zihinsel, duygusal ve sosyal gelişimleri birbirinden az ya da çok farklıdır. Bu farklılıklar içinde, eğitim ve öğretimi başarıyla sürdürebilmek için öğretimi bireyselleştirmek ve öğrencileri beden gelişimi, ailesi ve yaşadığı çevre, sağlık durumu, ilgi ve yetenekleri, kişilik özellikleri, geçmiş yaşantıları gibi birçok yönleri ile tanımak önemli hâle gelmektedir.
Çocukları tanıma ve değerlendirme süreci; çocukların gelişimlerini değerlendirme, davranışlarının temel nedenlerini belirleme ve programı değerlendirmenin yanında aile ile iş birliği ve aileye rehberlik etme konularında da önemli katkılar sağlamaktadır. Çocukları tanıma ve değerlendirme; çocukla ilgili tüm bilgilerin objektif, esnek fakat tutarlı bir şekilde, çok çeşitli araçlar yardımıyla sistematik olarak toplama, kayıt altına alma ve bunları birbiri ile birleştirerek anlamlı ve güvenilir bir karar verme sürecidir.
Çocukları Tanıma ve Değerlendirmenin Önemi
Erken çocukluk yılları bireyin sağlıklı gelişimi için çok önemli bir dönemdir. Bu nedenle erken çocukluk yıllarında çocukların bilinçli ve doğru bir şekilde desteklenmesi ve yönlendirilmesi gereklidir. Çocukların gelişiminin her yönden desteklenebilmesi için tüm özelliklerinin objektif biçimde değerlendirilmesi de önemlidir. Çocuğun ilgileri, ihtiyaçları, gelişimsel özellikleri ve öğrenme yöntemleri birbirinden farklı olabilir. Çocukların gelişimsel özelliklerinin bilinmesi, yardıma ihtiyaç duydukları alanların ve güçlü yönlerinin tespit edilmesi, onların ihtiyaçlarını karşılayacak etkili öğrenme ortamları oluşturulurken yapılması gereken ilk işlemlerden biridir.
Öğrencilerin yaş ve gelişim özelliklerinin farkında olma, bunları yakından tanıma öğrenciye sunulan eğitim-öğretim hizmetlerinin niteliğini de etkilemektedir. Eğitimin her kademesinde önemli ve gerekli olan öğrencileri tanıma, hayatın temelini oluşturan okul öncesi dönemde daha da önem kazanmaktadır. Çocukların gösterdikleri davranışları anlamlandırabilmek, kazanmaları gereken olası davranışları hedef davranışlar olarak belirleyebilmek ve bu hedeflere ulaşmayı sağlayacak öğretim stratejilerini kullanabilmek için eğitimciler belirli yaş dönemindeki çocukların tüm gelişimsel özelliklerini çok iyi bilmelidirler.
Çocukları tanıma, onların yardıma gereksinim duydukları alanların ve güçlü yönlerinin belirlenebilmesinde oldukça önemlidir. Ancak bu yolla çocukların gereksinimlerini karşılayacak etkili ve nitelikli eğitim programlarının oluşturulması sağlanabilir. Ayrıca öğrencilerin özelliklerine uygun öğrenme yöntem, teknik, materyal, kaynak, araç ve gereçlerin seçilebilmesi ve etkili öğrenme ortamlarının düzenlenebilmesi için de çocukların özelliklerinin iyi bilinmesi gerekir.
Okul öncesi dönemde çocukları tanımak, değerlendirmek ve eğitim öğretim sürecini buna göre şekillendirmek oldukça geniş ve kapsamlı bir süreçtir. Bu sürecin en önemli parçalarından biri de öğretmendir. Bu nedenle uygulanacak eğitim programının niteliği kadar bu programı uygulayacak öğretmenin niteliği de önemlidir. Bu süreçte öğretmen çocuğun gelişimsel özelliklerini ve bireysel farklılıklarını bilirse öğrenme deneyimlerini bu yönde planlayabilir, materyalleri gereksinimlerine göre seçebilir ve elde ettiği sonuçlara göre de programı tekrar yapılandırma şansı bulabilir.
Bu bağlamda her yönüyle sağlıklı, istenen ve beklenen davranışlara sahip çocuklar yetiştirmek, temelde onların gelişim özelliklerinin yakından tanınmasına ve bilinmesine bağlıdır. Çocukların gelişim ve öğrenme özelliklerini bilerek gerçekleştirilen eğitim ve öğretim etkinleri hem kolay hem ekonomik hem de planlı ve programlı olduğundan daha bilinçli ve sistematiktir. Bu da hata olasılığını azaltmakta ve öğrencilere istemeden de olsa zarar verme riskini en aza indirmektedir.
Çocukları Tanıma ve Değerlendirme İlkeleri
Okul öncesi dönem çocukların bedensel, zihinsel ve psikolojik yönden çok hızlı geliştikleri bir dönemdir. Bu nedenle çocukların bu dönemde tüm yönleriyle ve ayrıntılı olarak tanınması gerekmektedir. Bireyin tanınması için bireyin ilgi ve yetenekleri, başarı ve başarısızlıkları, kişisel ve sosyal uyum düzeyleri, sorunları, zayıf ve güçlü yanları, ilgi tavır ve değer yargıları, yetiştiği çevrenin geliştirici ve engelleyici etkileri gibi daha pek çok özelliklerinin ayrıntılı olarak bilinmesi gerekir.
Çocuğu tanıma ve değerlendirme sürecinde bilgileri uygun biçimde toplamak, verileri anlamlı şekilde analiz etmek, değerlendirmek, yorumlamak ve sentezlemek son derece önemlidir. Dolayısıyla bu süreçte göz önünde bulundurulması gereken bazı ilkeler vardır. Tüm ilkeleri dikkate alarak, titizlikle yürütülen tanıma ve değerlendirme çalışmalarında bile çocuğu eksiksiz, kusursuz ve her yönüyle tanımak mümkün değildir.
Çocuklarda Tanınması Gereken Yönler (Özellikler)
Okul öncesi dönemde çocuklar birçok yönden çok hızlı bir gelişim ve değişim yaşamaktadırlar. Bu hızlı değişim, çocuğun çeşitli sorunlarla karşılaşmasına neden olmaktadır. Karşılaşılan problemlerin ve bunların çözümünün çeşitliliği de bireysel farklılıkları meydana getirmektedir.
Çocukları tanımanın eğitim öğretimin niteliği bakımından birçok yansımasının olması doğaldır. Bu nedenle çocukları tanımanın bazı yararları vardır.
Bu yararlar şöyle sıralanabilir:
- Çocukların gelişimsel özelliklerinin bilinmesi, yardıma ihtiyaç duydukları alanların ve güçlü yönlerinin tespit edilmesini sağlar.
- Çocukların ihtiyaçlarını karşılayacak etkili ve kaliteli eğitim programlarının oluşturulmasını sağlar.
- Çocukların özelliklerine uygun öğrenme yöntem, teknik ve araçlarının seçilmesi ve böylece etkili ve kaliteli öğrenme ortamlarının düzenlenmesine temel oluşturur.
- Çocukların güçlü yönlerinin ve gelişmeye açık özel gereksinmelerinin erken yaşlarda fark edilerek desteklenmesini ve yönlendirilmesini sağlar.
- Çocukların kendi kendilerini tanımalarına fırsat yaratarak bireysel ve sosyal farkındalıklarını geliştirir.
- Çocukların gelişimlerindeki ilerleme ya da sapmaları ölçmeyi sağlar. Böylece çocuk hakkında bir profesyonel olarak aileleri bilgilendirmede güvenilir bir rehberlik hizmeti vermek mümkün olur.
Bazı insanlar hiç birbirine benzemezken bazıları ise kimi yönlerden birbirlerine benzeyebilmektedirler. İnsanları birbirinden ayıran da göz rengi, burun yapısı, el ve ayaklarının görünüşlerinin farklı olması ve beden biçimleri gibi kimi fiziksel özellikleridir. Bu nedenle bireylerin fiziksel ve biyolojik özellikleri olarak beden yapısı ve beden sağlığıyla ilgili özellikler dikkate alınmalıdır.
Bireylerin fiziksel ve biyolojik gelişim hızları ve özellikleri birbirinden farklıdır. Bireyin boyu, kilosu, saç, göz ve ten rengi, cinsiyeti, beden biçimi gibi özellikleri, beden yapısındaki farklılıklar olarak açıklanmaktadır.
Bireylerin davranışlarının farklı olmasına neden olan bazı özelliklerin varlığından söz edilebilir. Bireylerin davranışsal özelliklerini belirleyen etmeler arasında;
- İlgi ve yetenekleri;
- Kişilik özellikleri, bilgi, beceri, başarı ve uyumları;
- Duygusal durumları;
- Alışkanlıkları ve arkadaş ilişkileri ile
- Benlik algıları gibi durumlar sayılabilir.
nsanı diğer canlılardan ayıran en önemli özelliklerinden biri, onun sosyal bir varlık olmasıdır. Sosyal bir varlık olan insan başka bireylerle etkileşim hâlindedir. Bu etkileşim ve ilişkiler ilk önce aile üyeleri ile başlar ve daha sonra kendisi için anlamlı olan diğer kişilerle devam eder.
Çocuğa her konuda ilk ve en önemli destek kuşkusuz ailesinden gelir. Çocuğun sağlıklı gelişimi ve büyümesi için bu vazgeçilmezdir. Ancak, çocukların yarının aktif vatandaşları olmaları hem aile içinde hem de toplumsal alanda gerçekleşen bir olgudur.
Özellikle okul öncesi dönemde, çocuğun yaşamındaki en etkili sosyalleşme kurumu aile olduğundan, aileyle ilgili koşullar çocuk için daha da belirleyici olmaktadır. Bu bağlamda gelişimi etkileyen faktörler arasında yer alan ve “bireysel farklılık” olarak nitelendirilen özellikler şöyle belirtilebilir:
- Aile yapısındaki farklılıklar,
- Ailenin eğitim anlayışı ve tutumlarındaki farklılıklar,
- Ailenin sosyal, kültürel ve ekonomik durumundaki farklılıklar,
- Ailenin yaşadığı çevrenin olanakları.
Çocukları Tanıma Ve Değerlendirmede Dikkat Edilmesi Gereken Özellikler
Toplumların temel taşını oluşturan bireylerin farklılıklarının gözetilmesi, mutlu, problemlerini çözebilen, kendisine yetebilen, duyarlı kişiler olarak yetişmesi için gerekli ortamın sağlanması son derece önemlidir. Bu bağlamda erken çocukluk yıllarının hem en hassas hem de en kritik dönemi oluşturduğu söylenebilir.
Çocukları tanıma ve değerlendirme; çocukla ilgili tüm bilgilerin objektif, esnek fakat tutarlı bir biçimde, çok çeşitli araçlar yardımıyla sistematik olarak toplanması, kayıt altına alınması ve bunları birbiri ile birleştirerek anlamlı ve güvenilir bir karar verilmesi sürecidir.
Çocukları tanıma ve değerlendirmenin amacı, çocukların ne bilmediklerini belirlemekten daha çok neleri bildikleri ve ne kadar bildiklerini görmektir. Erken çocukluk döneminde çocukları tanıma ve değerlendirme sürecinde de bazı noktalara dikkat edilmesi gerekir. Bunlar şöyle özetlenebilir:
- Kullanılan araç ve yöntemlerin bilimsel açıdan belli standartlara uygun olması.
- Elde edilen verilerin kişisel yargılardan uzak ve nesnel olması.
- Çocukla ilgili tutulan kayıtların saklanmasında gizliliğe saygı ve özen gösterilmesi.
- Çocuklarla ilgili veri toplamak amacıyla yapılan gözlem ve değerlendirmelerin güncel, doğru ve tutarlı olması.
- Çocuklara ilişkin gözlem, bilgi toplama, inceleme ve değerlendirme kayıtlarının öğretim plan ve programın uygulanmasına yardımcı olması.
- Çocuğun gelişim ve davranışlarıyla ilgili yargıların birden fazla eğiticinin gözlem ve kayıtlarına dayandırılması.
Okul Öncesi Dönemde Çocukları Tanıma ve Değerlendirme Sürecinde Öğretmen ve Ailenin Rolü
Erken çocukluk yılları, öğrenmenin en yoğun olduğu, temel alışkanlıkların kazanıldığı ve bilişsel yeteneklerin hızlı gelişip biçimlendiği bir dönemdir. Bu dönemde çocuğun gelişim ve eğitiminden sorumlu iki eğitim ortamı vardır. Bunlar çocuğun ailesi ile okul öncesi eğitim kurumlarıdır. Ancak okul öncesi eğitim kurumları ve ailenin bu eğitim sürecinde tek başına istenilen başarıyı elde etmesi pek mümkün değildir.
Okul öncesi dönemde öğretmenden beklenen ve sahip olması istenen bazı özellikler vardır. Bu bağlamda okul öncesi öğretmeninden beklenen en temel nitelik çocuk gelişimi ve eğitimi konusunda yeterli akademik bilgi, beceri, tutum ve yeterliğe sahip olmasıdır. Bunun yanında yine okul öncesi öğretmenin çocukların gelişim düzeylerine uygun program hazırlama, uygulama ve değerlendirme becerilerinin gelişmiş olması gereklidir.
Erken çocukluk eğitiminde temel değerlendirici öğretmendir. Öğretmen, öğrenmenin ne düzeyde oluştuğunu, öğrenmeyi sağlamak için neye gereksinimi olduğunu, öğrenmenin gerçekleşmemesi durumunda bunun nedenlerini bilme gereksinimi duyar.
Eğitim sistemin her kademesinde olduğu gibi okul öncesi dönemde de okul ile aile arasında karşılıklı güven ve iyi niyete dayalı, sağlam bir ilişkinin olması önemlidir. Bu ilişki çocuğun etkili biçimde tanınması, değerlendirilmesi ve yönlendirilmesi için şarttır. Aileler ve ebeveynler, erken çocukluk dönemindeki değerlendirme sürecine ortak olmalıdırlar. Aile ve ebeveynlerin değerlendirme biçimlerini bilmesi ve onların tüm uygulama süreçlerine katılması son derece önemli ve değerlidir.
Okulöncesi dönemde okulda verilen eğitimin daha etkili ve verimli olmasını sağlaması ve ailenin çocuğunu daha iyi tanıyabilmesine katkıda bulunması bakımından çocukları tanıma ve değerlendirme sürecinde aile ile planlı ve etkili bir iş birliği yapılmalıdır.
Çocukları Tanıma ve Değerlendirmede Kullanılan Yaklaşımlar
Çocukları tanıma ve değerlendirmede, değerlendirmenin yapılacağı grubun özelliklerine ve değerlendirmenin amacına göre farklı yaklaşımların kullanıldığı bilinmekle birlikte, yaklaşımların değerlendirmenin yapılış biçimlerine göre de temelde;
- Formal (standart testler) ve
- İnformal (naturalistik gözlem) değerlendirme yaklaşımları olarak sınıflandırıldığı görülmektedir.
Formal ve informal değerlendirme stratejilerinin hiç kuşkusuz güçlü ve zayıf yönleri vardır. Bu yüzden her iki yaklaşımın da üstün ve sınırlı yanlarının dikkate alınarak bir arada kullanılması ve bir denge oluşturulması çocukların, bedensel, zihinsel, duygusal ve sosyal yönlerden daha iyi tanınması ve değerlendirilmesine olanak sağlar. Formal ve informal değerlendirme arasındaki en temel farklılık ise çocukların davranışlarına ya da yaşamlarına olan müdahalelin yarattığı kısıtlılığın derecesidir.
Formal değerlendirme, standart değerlendirme, geleneksel değerlendirme ya da nesnel değerlendirme gibi kavramlarla da ifade edilmektedir.
İnformal değerlendirme alan yazında performans değerlendirme, özgün (authentic) değerlendirme, doğrudan (direct) değerlendirme gibi kavramlarla da ifade edilmektedir.
Okul Öncesi Dönemde Çocukları Tanıma ve Değerlendirmede Kullanılan Teknikler
Bir sınıflamaya göre teknikler;
- Test ve
- Test dışı teknikler olarak iki gruba ayrılmıştır.
Buna göre de;
- Kişilik, yetenek, ilgi ve tutum envanterleri test grubuna;
- Anket, görüşme ve gözlem de test dışı tekniklere dâhil edilmiştir.
Öte yandan bir başka sınıflamada da bilgi kaynağı, bilginin elde edilme biçim ve süreci ile bilgilerin toplanması aşamasında yapılabilecek hata kaynakları dikkate alınarak yapılan sınıflamaya göre de dört farklı teknik oluşturulmuştur. Bunlar;
- Standart testler,
- Durumsal testler,
- Kendini anlatma teknikleri ve
- Gözlemsel tekniklerdir.
Standart testler;
- Maksimum performans (yetenek, başarı testleri),
- Tipik davranış testleri (ilgi envanterleri, kişilik testleri, tutum ölçekleri) olarak iki gruba ayrılır.
Standart testler;
- Uygulanan kişi sayısına göre bireysel ve grup testleri,
- Cevaplandırılması için verilen zamana göre hız ve güç testleri olarak da sınıflandırılmaktadırlar.
Kendini anlatma teknikleri adından da anlaşılacağı gibi bireyin kendini ifade etmesine dayalı anlatım odaklı teknikleri içermektedir. Kendini anlatma teknikleri arasında;
- Görüşme,
- Anket,
- Envanter,
- Problem tarama listeleri
- Otobiyografi,
- Psikodrama,
- Oyun ve oyun terapisi ile
- Arzu listeleri sayılabilir.
Okul öncesi dönem çocuklarıyla ilgili öğretmen ve annebaba görüşlerine göre doldurulan ölçme araçları ile elde edilen veriler bireyin tanınması ve değerlendirilmesinde bazen yetersiz kalabilmektedir. Bu durumda gözleme dayalı teknikler işe sokulmaktadır. Gözleme dayalı teknikler şöyle listelenebilir:
-
Gözlem:
-
Yakınlığına göre gözlem;
- Katılımlı gözlem,
- Katılımsız gözlem.
-
Ortama göre gözlem;
- Doğal gözlem,
- Yapay gözlem.
-
Kontrole göre gözlem;
- Yapılandırılmış gözlem,
- Yapılandırılmamış gözlem.
-
Süreye göre gözlem;
- Sürekli gözlem,
- Aralıklı gözlem.
-
Yakınlığına göre gözlem;
- Derecelendirme ölçekleri,
- Anekdot/vaka kaydı,
- Denetim listeleri,
- Özel kayıt çizelgeleri,
- Gelişim dosyaları/portfolyo,
- Sosyometri,
- Ev ziyaretleri.