ÇOCUKLARI TANIMA VE DEĞERLENDİRME - Ünite 8: Standart Testlerle Değerlendirme Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 8: Standart Testlerle Değerlendirme

Giriş

Bir çocuğun bedensel, zihinsel ya da dil gelişimi gibi çeşitli gelişim özelliklerinde sorunlar ya da farklılıklar gözlendiğinde daha ayrıntılı bilgiler toplanması gerekir. Bu süreç, onların öğrenme düzeyinde ya da gelişimlerinde olası sorunları belirlemek için yapılacak tarama çalışmalarıyla başlar. Çocuk gelişim uzmanları, özel eğitime ihtiyaç duyan çocukların belirlendiği tanılayıcı değerlendirme için ilgili birimlere yönlendirme yapmalıdırlar.

Bu süreçte söz konusu çocuklar hakkında alınacak eğitimsel kararların temel belirleyicisi standart testlerdir. Standart testlerden elde edilen sonuçlar; özel eğitim ve bağlantılı hizmetler için uygunluğun belgelenmesi, okuldaki öğrenme ile ilgili güçlü ve zayıf noktaların belirlenmesi, her bir çocuk üzerine odaklanılarak önlem alınması ya da yönlendirilmesi gereken konuların belirlenmesi için kullanılır. Çocuk gelişim uzmanlarının bu süreçte tanılayıcı ekibe yardımcı olmaları önemlidir. Uzmanların, testler hakkında bilgi sahibi olmaları mesleki formasyonları açısından oldukça önemlidir.

İdiyografik Değerlendirme ve Normatif Değerlendirme

İdiyografik ölçme yöntemleri, bireysel olarak her bir çocuğu tanımaya ve anlamaya yönelik kullanılır. Özellikle çocukluk dönemlerinde belli ve uygun bir amaç için kullanıldıklarında önemli bir rol oynarlar. İdiyografik yöntemler, çocukların var olan performans düzeyi hakkında bilgi verir; öğretimin planlanması ve geliştirilmesi ile ilgili kararların verilmesinde yardımcı olur; öğretim yaklaşımlarının gözden geçirilmesini sağlar; çocuğun gelişimini ve öğrenme düzeyini belgeler ve ayrıntılı değerlendirme stratejileriyle ölçer. Gelecekteki performans için değil, mevcut durumu ortaya koymak için tasarımlanır. Bazıları çocuğu doğrudan işin içine katarken bazıları bu sürece tanık olanların gözlemlerine dayanır. Kullanabilecek idiyografik ölçme yöntemlerinin başlıcaları;

  • Gözlem,
  • Görüşme,
  • Portfolyo ve
  • Durum çalışmasıdır.

Normatif ölçme yöntemleri, insan davranışlarının açıklanması için genel veya evrensel ilke ve yasaların incelenmesini savunan empirisizm anlayışına dayanır. Bu yaklaşımda davranışın altında yatan genel ilke ve yasaları belirlemek amacıyla birden fazla çocuk incelenir ve çocukluk dönemlerine ilişkin ortak evrensel özellikler belirlenmeye çalışılır. Evrensel ilkelere dayanarak bir çocuğun belirli durumlarda nasıl davranacağı tahmin ve kontrol edilmeye çalışılır. Deneycilere göre, idiyografik ölçme sonuçları kes in değildir; hatta çocukları anlamak ya da onlarla çalışma yapmak için fazla kişisel ve özneldir.

Normatif ölçme araçları genelde standart testler olarak adlandırılır. Bu tür testler çocukların taranması, tanılanması ve yerleştirilmesinde kullanılır.

Ölçme ve sonuçların değerlendirilmesi aşamasında iki tür değerlendirmeden söz edilebilir:

  • Mutlak değerlendirme ve
  • Bağıl değerlendirme.

Mutlak değerlendirme, bir çocuğun başarısının daha önceden belirlenmiş bir ölçüte göre değerlendirildiği yaklaşımdır. Çocuğun belli bir zamanda neyi bildiği ve neleri yapabildiği ölçülür.

Her bir çocuğun belirli zaman aralıklarında sergilediği gelişimi görebilmek için mutlak değerlendirme yaklaşımı kullanılmalıdır. Bu sayede çocuktaki olası bir gelişim ya da öğrenme güçlüğü için bireyselleştirilmiş eğitim programları hazırlanabilir.

Bağıl değerlendirme yaklaşımı ise bir çocuğun başarısının aynı grupta yer aldığı diğer çocuklarla karşılaştırıldığındaki sırasına göre yorumlandığı değerlendirme yaklaşımıdır. Bağıl değerlendirmede belirlenmiş ölçütlere erişme düzeyi değil sıralama esastır. Bağıl değerlendirme için kullanılan ölçme araçlarının; aynı anda büyük gruplara uygulanabilmesi, sonuçlarının kolay bir şekilde yorumlanabilmesi, geçerli ve güvenilir olması gibi üstünlükleri vardır.

Uzmanlar tarafından hazırlanmış ve ayrıntılı istatistiklerle biçimlendirilmiş standart testler, idiyografik ölçme araçlarından daha geçerli ve güvenilirdir.

Bağıl değerlendirmede;

  • Sıralamaya dayalı ve
  • Grup değerlerine dayalı olmak üzere iki farklı ölçüte göre değerlendirme yapılmaktadır.

Sıralamaya dayalı değerlendirmede, gruptaki tüm çocukların performansları sıralanır ve her bir çocuğun başarı düzeyi bu sıradaki yerine göre belirlenir. Alanyazındaki yüzdelik puanlar da sıralamaya dayalı değerlendirmenin bir başka örneğidir.

Grup değerlerine dayalı değerlendirmede, ölçmenin yapıldığı grubun ham puan aritmetik ortalaması başlangıç, standart sapması da bir birim seklinde ele alınarak yapılır.

Bir karşılaştırma yapılırsa, mutlak değerlendirmeye dayalı bir testte ya da ölçümde çocuğun kaç tane doğru yaptığı (ya da kaç kazanıma sahip olduğu) belirlenirken; bağıl değerlendirmeye dayalı bir testte ise çocuğun diğer çocuklara göre kaç tane doğru fazla ya da eksik yaptığı önemlidir.

Standart Testler

Ölçme, çocukları etkileyen eğitimsel kararların dayanağı olarak, bir çocuğun belirli bir özelliğe hangi düzeyde sahip olduğunu belirleme sürecidir. Örneğin bir çocuğa ilkokula hazırbulunuşluk testi uygulandıktan sonra yaşıtlarıyla karşılaştırılarak ulaşılan test puanı çocuğun ilkokula hazır oluş düzeyini yansıtır. Değerlendirme ölçme sonucunda ulaşılan verileri bir ölçüt veya ölçüt takımıyla karşılaştırarak, elde edilen ölçümün değeri hakkında karar verme sürecidir. Bir önceki örnek üzerinden gidersek hazırbulunuşluk test puanına göre çocuğun ilkokula gitmeye hazır olup olmadığına karar verme süreci bir değerlendirmedir.

Standart testler; hazırlanması, uygulanması, puanlanması ve sonuçlarının yorumlanması belirli kurallar ve uygulama adımları çerçevesinde gerçekleştirilen bir ölçme aracıdır.

Testlerin psikometrik özellikleri, testin ölçme sonucu veya istatistiksel nitelikleridir. Bu ölçüm nitelikleri, güvenirlik ve geçerliği kapsar. Güvenirlik, bir test sonucunun ölçme hatalarından ne kadar muaf olduğunun ve ölçtüğü şeyi ne kadar tutarlı ölçebildiğinin derecesidir. Örneğin; bir testin aynı gruba aynı şartlarda iki veya üç defa uygulanıp birbirine yakın sonuçların elde edilmesidir. Geçerlik ise, test sonucunun kullanış amacına ne kadar hizmet ettiğinin derecesidir.

Standart testlerin hazırlanması, uzmanlık ve bilimsellik gerektirir. Son yıllarda eğitimsel ve psikolojik testlerin geliştirilmesi ve kullanılmasına rehberlik etmesi için çok sayıda kuruluş tarafından ölçme standartları yayınlanmıştır. Bu konudaki yayınlarının en etkili ve geniş kapsamlısı;

  • Amerikan Eğitim Araştırmaları Derneği [American Educational Research Association] (AERA),
  • Amerikan Psikologlar Derneği [American Psychological Association] (APA) ve
  • Eğitimde Ölçme Ulusal Konseyi [National Council on Measurement in Education] (NCME)

tarafından yayınlanan Eğitimde ve Psikolojide Ölçme Standartlarıdır [Standards for Educational and Psychological Testing]

Standart testlerin uygulanması, uygulamanın yapılabilmesini sağlayacak bir yönergenin hazırlanmasıyla başlar. Testin istatistiki geçerliği ve güvenilirliği hakkındaki bilgilere genellikle bu test kitapçığında yer verilir. Testlerin uygulanması, puanlanması ve yorumlanması etik sorumluluklar gerektirir. Uygulama sürecinde her bir çocuk, aynı koşullarda aynı yöntemle soruların sorulduğu standart bir sürece tabi tutulur. Testi uygulayan ve teste tabi tutulan çocukların davranışları test kitapçıklarında yer alan yönergeler doğrultusunda bir uzman tarafından gerçekleştirilir.

Standart testlerin puanlanması, çok sayıda çocuğun bulunduğu bir evrenden (Türkiye’deki tüm 3-5 yaş grubu çocuklar gibi) örneklem alınarak denen testlerin evrene ait norm değerleri oluşturularak hesaplanır. Uygulama sonunda çocuğun başarısını ve performansını ortaya koyan bu niceliksel değerler bu norm değeriyle karşılaştırıldığında, çocuğun evrendeki sıralamasını verir.

Standart testlerin sonuçlarının yorumlanması, çocuğun başarısının aynı grupta yer alan çocuklarla karşılaştırıldığındaki sırasına göre yorumlandığı bağıl değerlendirme yaklaşımına göre yapılır. Buradaki temel düşünce benzer puanlı çocukların benzer özelliklere sahip olacağı fikridir.

Standart testler norma dayalıdır, nicelikseldir ve karşılaştırmaya yöneliktir. Ancak kullanılan standart testlerin kesin ve sadece belirli bir konuya odaklanmış olması gereklidir. Standart testlerin başlıcaları, gelişimsel tarama testleri, hazırbulunuşluk testleri, zekâ testleri ve başarı testleridir

Başarı ve Yetenek Testleri: Başarı testleri, genellikle çocuğun kendisine eğitim veya yönerge verilen bir alanda, bu bilgilerin ne kadarını aldığını ya da belirli bir beceriye ne oranda sahip olduğunu ölçmek için tasarlanmıştır. Okul öncesi ve ilkokul çocukları için tasarlanmış standart başarı testlerinin sayısı oldukça fazladır ve her çeşitte, her kategoride ve her amaç için mevcuttur. Örneğin, Metropolitan Hazırbulunuşluk Testleri, Temel Beceriler için Woodcock-Johnson Testleri bu gruba iyi birer örnektir. Başarı testlerinin en önemli sınırlılıkları esnek olmamaları; özel ve güncel ihtiyaçlar, yerel durumlar ya da özel bir çalışma alanı için adapte edilememeleridir. Buna karşılık, yetenek testleri daha geniş kapsamlıdır ve bireyin tüm hayat tecrübeleri sonucunda biriktirdiği bilişsel bilgi, beceri ve yeteneği ölçmek için tasarlanmıştır

Zekâ testleri, ilk olarak Alfred Binet ve Theodore Simon ile başlamıştır. Fransız okullarında özel eğitime gereksinimi olan çocukları belirlemek amacıyla BinetSimon ölçeği geliştirilir. Bazı testler öncelikle sözel ve sayısal yeteneklere odaklanmışken, bazıları görsel - uzamsal ve soyut problem- çözme yeteneklerine ağırlık vermişlerdir. Zekâ testleri pek çok eleştirilere rağmen, başarı testlerine oranla öğretim planı hazırlamada öğretmene destek olma, üstün yetenekli çocukları belirleme, daha az başarı gösteren çocukları belirleme gibi konularda daha kapsamlı bilişsel yetenek ölçümü sağlama gibi üstünlükleri vardır. Zekâ testlerinin değerlendirilmesi başarı ve yeteneğin orantılı olmasına bakılarak yapılır.

Standart Testlerin Sınırlılıkları: Testlerin kapsamlı ve uzun olması, testlerdeki soru türüne alışık olmamaları, testlere odaklanamamaları, dil/iletişim becerilerinin uygun olmaması, test yönergelerini anlamamaları, seçeneklerin nasıl kullanılması gerektiğinin belirsizlik yaratması, test uygulayıcısıyla olumsuz ilişki, kültürel farklılıklar, uygulayıcı farklarının çocukları olumsuz etkilemesidir.

Testin çocukların yaş, kültür, dil becerisi, sosyoekonomik durum, yeterlik ve engellilik düzeyi gibi özellikler bağlamında benzer çocuklar üzerinde önceden toplanan verilerle tasarlanması gerekir.

Sınıfınızda öğrenme güçlüğü yaşadığını gözlediğiniz bir çocuğun eğitsel değerlendirme ve tanılamasının yapılması için Millî Eğitim Bakanlığına bağlı Rehberlik ve Araştırma Merkezlerine (RAM) başvurarak, çocuğu Türkiye’deki tüm yaşıtlarıyla karşılaştıran bir standart test uygulanmasını sağlayabilirsiniz.

Eğitsel değerlendirme ve tanılamaya yönlendirilecek çocukların tek bir test sonucuna göre yönlendirilmemesi gerekir. Sonucun başka test ya da idiyografik ölçme sonuçlarıyla desteklenmesine dikkat edilmelidir.

Ölçme sonucunda verilecek değerlendirme kararlarının isabetli olabilmesi ancak uygun testlerin seçilmesi ve bu testlerin doğru biçimde uygulanmasıyla mümkün olacaktır. Bu seçimi yaparken çok fazla değişkenin göz önünde bulundurulması gerekir. Örneğin; ölçmenin amacı, ölçülecek çocuk sayısı, ölçme ortamı, ölçmeyi yapacak kişinin yeterliği, ölçme sonuçlarının nasıl kullanılacağı önemlidir.

Tarama Amaçlı Değerlendirme

Basta veliler olmak üzere çocuk gelişim uzmanları, öğretmenler ve sağlık çalışanları, çocukların konuşmasında, motor becerilerinde veya sosyal gelişimlerinde bir yetersizliğin farkına varırlarsa, uygulanacak tarama testleri, ileri düzeyde değerlendirilmesi gereken çocukları kolayca ve hızla değerlendirmek için uygulanır.

Duyarlılık bir testin çocukların belirli bir yetersizliğini doğru olarak belirleme yeteneğidir. Örneğin bir test %100 duyarlılık oranına sahipse o test gelişimsel yetersizliği olan bütün çocukları doğru olarak belirleyebilmektedir.

Seçicilik, bir testin sadece gelişimsel bozukluğu olan çocukları belirleyebilme yeteneğidir. Yüzde yüz seçicilik değerine sahip bir test sadece gelişimsel geriliği olan bireyleri belirlerken normal gelişim gösteren çocukları bu sınıflandırmanın dışında bırakabilmektedir.

Tarama çalışmalarının kimin tarafından yürütüleceği tarama yapılacak grubun yaşına göre değişmektedir. Genel olarak doğumla başlayan tarama çalışmaları sağlık kuruluşlarınca yapılmakta; okul çağı döneminde yapılan tarama çalışmaları ise okul temelli olarak yürütülmektedir.

Koruyucu sağlık hizmetleri kapsamında yapılan; Yeni doğan Tarama Programı, Yenidoğan İşitme Tarama Programı, Gelişimsel Kalça Displazisi (GKD), Çocukluk Çağı Görme Taraması sağlık kuruluşlarında gerçekleştirilen tarama programlarındandır.

5378 sayılı Kanunun 11. maddesinde Sağlık Bakanlığına verilen yasal yükümlülük ile yeni doğan, erken çocukluk ve çocukluğun her dönemi fiziksel, işitsel, duyusal, sosyal, ruhsal ve zihinsel gelişimlerinin izlenmesi, genetik geçişli ve engelliliğe neden olabilecek hastalıkların erken teşhis edilmesinin sağlanması, engelliliğin önlenmesi, var olan engelin şiddetinin olabilecek en düşük seviyeye çekilmesi ve ilerlemesinin durdurulmasına ilişkin çalışmaların planlanması ve yürütülmesine yönelik çalışmalara hız verilmiştir.

Yüksek riskli bebek izlem protokollerinin etkili biçimde uygulanabilmesi için birinci ve ikinci basamak sağlık kuruluşlarında görev yapan hekimlerin taburculuk sonrası yüksek riskli bebek izlemi hakkında bilgi ve deneyim sahibi olması gerekir.

Eğitim alanında yürütülen çalışmalar, gelişimsel tarama testleri ve hazırbulunuşluk testleridir. En yaygın gelişim tarama testi, Denver II GTT’dir. Ankara Gelişim Tarama Envanteri (AGTE) ve Gazi Erken Çocukluk Gelişimi Değerlendirme Aracı (GEÇDA) bu süreçte kullanılan diğer tarama testleridir.

Tarama testleri, çok sayıda çocuktan kolayca ve hızlı bir şekilde veri toplanmasına olanak tanır. Çocukların özelliklerini belirlemek için uygulanan bu tür tarama çalışmalarında bir sorun belirlenirse, uygun biçimde takip edilmeli, yönlendirilmeli ya da yeni bir program uygulamaya başlanmalıdır. Test sonuçları karar vermek için kullanılacak olan verinin sadece bir kısmını oluşturur.

Tanılayıcı Değerlendirme

Tanılayıcı değerlendirme çocukların gelişimlerine, bilgi düzeylerine ve becerilerine yönelik derinlemesine bilgiye ulaşmak amacıyla ayrıntılı soruların yanıtlandığı kapsamlı bir süreçtir. Gelişim ve öğrenme düzeyine ilişkin yapılan bu tür değerlendirmeyle çocuklardaki olası öğrenme güçlükleri ya da gereksinimler i belirlenmeye çalışılır. Buna ek olarak tanılayıcı değerlendirmenin ikinci temel işlevi de özel eğitime ihtiyaç duyan ve erken müdahale gerektiren çocukların belirlenmesidir. Bu değerlendirme türü pahalıdır, zaman alıcıdır ve uzmanlık gerektirir. Dolayısıyla bu tür testlerin sadece gerçekten bir öğrenme ya da gelişim sorunu yaşayan çocuklara uygulanması gerekir.

Tanılama sonunda çocukların bazı hizmet ve yardımlardan resmî olarak yararlanması söz konusu olduğu için tanılama işlemi resmî bir makam tarafından ve uzmanların uygulamasıyla gerçekleştirilir. Çocuğun yaşıtlarından geride ya da ileride olduğu bir duruma ilişkin daha fazla bilgi toplamak amacıyla tasarlanmıştır.

Özel eğitime ihtiyacı olan çocukların uygun eğitim programlarına yerleştirilmeleri tanılama süreci ile başlamaktadır. Tanılama, Özel Eğitim Hizmetleri Yönetmeliği’nin 4. maddesinde “Özel eğitime ihtiyacı olan bireylerin tüm gelişim alanlarındaki özellikleri ile yeterli ve yetersiz yönlerinin, bireysel özelliklerinin ve ilgilerinin belirlenmesi amacıyla tıbbi, psikososyal ve eğitim alanlarında yapılan değerlendirme sürecidir” seklinde ifade edilmektedir.

Tıbbi verilerin ve nörolojik değerlendirmelerin esas alındığı tıbbi tanılama, yetersizliğin olup olmadığının belirlenmesi ve yetersizliğe neden olan zedelenmenin yeri, derecesi, zedelenmeye yol açan etmenler, süreğen olup olmadığı ya da ilerleyip ilerlemediği gibi özellikler tespit edilmesi sürecidir.

Eğitsel değerlendirme ve tanılama, özel hizmetlerin sunumuna ilişkin olarak yasal ve eğitsel kararlar vermek için yararlanılacak eğitim açısından önemli bilgilerin sistematik olarak derlenmesi sürecidir.

Eğitsel değerlendirme ve tanılama, çocuğun birtakım özel hizmetlerden yararlanmaya uygunluğunu belgelemeye, yetersizliklerden etkilen mis çocuklar için bazı ortak sendromlar ve etiketler yerine fiilen gözlemlenmiş beceri eksikliklerine dayanan uygun programlar geliştirir.

RAM’larda kullanılan tanılama testlerinden bazıları şunlardır:

  • Genel zekâ düzeyinin tespiti amacıyla WISC-R (6-16 Yaş), Stanford Binet zekâ testi (2-14 Yaş),
  • İşitme, Dil ve konuşma güçlüğü olan bireylere, Leither Performans Testi (2-18 Yaş),
  • Görme yetersizliği bulunan bireylere, Görmeyenler için Stanford Binet zekâ testi (2-14 Yaş),
  • Görsel algı düzeyinin belirlemeye yönelik, Bender Geştalt Görsel Algı Testi (5- 11 Yaş),
  • Dil gelişiminin belirlenmesi amacıyla, PEABODY Resim Kelime Testidir (2-12 yaş).

Üstün yeteneklilerin tanılama, zekâ, yaratıcılık ve başarı gibi bireysel özelliklere ilişkin bilgilerin toplandığı ve bu bilgiler doğrultusunda çocukların zihinsel kapasiteleri veya potansiyelleri hakkında kararların alındığı bir süreçtir (Sak, 2010). Bu süreçte toplanacak veriler aynı zamanda bu süreç sonunda hazırlanacak olan Zenginleştirilmiş Eğitim Programına kaynaklık etmektedir. Ülkemizde üstün yeteneklilerin tanılanması iki farklı sürece işaret eder. Bunlar;

  • Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürlüğünün her yıl güncelleyerek yayınladığı Bilim ve Sanat Merkezleri (BILSEM) başvuruları,
  • Bu tanılama programı ve Bakanlıkça belirlenen yaş ve sınıf düzeyi dışındaki başvuruları kapsar.

Genel zihinsel, resim ve müzik yetenek alanlarında akranlarından ileri düzeyde farklılık gösterdiği düşünülen çocukların sınıf öğretmenleri tarafından aday gösterilen çocuklar, grup ve bireysel tanılamanın ardından çocuklar BİLSEM’e kayıt yaptırabilirler. Ülkemizde kullanılan ve alanyazında tanınmış standart testlerin örnek profillerinin sunulması, bunların her zaman en iyi uygulamalar olduğu anlamında değil yaygın olarak kullanıldıklarının bir göstergesi olarak anlaşılmalıdır. Zekâ testleri, küçük yaştaki çocukların var olan performans düzeyleri için kapsamlı bir bakış açısı sunamaz.

Bir Çocuk Gelişim Uzmanının Standart Testlere İlişkin Sahip Olması Gereken Yeterlilikler

Çocuk gelişim uzmanlarının sahip olması gereken genel ve özel alan yeterliklerin bilinmesi, eğitimde kalitenin arttırılmasında oldukça önemlidir. Bu süreç sadece çocuk gelişim uzmanları ile sınırlı olmayıp tüm eğitim çalışanlarını kapsamaktadır. Amerika Öğretmenler Federasyonu (American Federation of Teachers) ile Ulusal Eğitimde Ölçüm Konseyi ve Ulusal Eğitim Kurumunun (National Education Association) birlikte geliştirdikleri Akademik Değerlendirmede Öğretmen Yeterlilik Standartları (1990) (Standards for Teacher Competence in Educational Assessment) çalışması, uluslararası düzeyde öğretmenlik mesleği standartlarının geliştirilmesine yönelik yapılan en önemli çalışmalarından biridir. Bu uygulama örneğinden yola çıkarak, Reynolds, Livingston ve Willson (2006) bir öğretmenin eğitimde ölçme ve değerlendirme konusunda bilmesi gerekenleri özel bir yeterlik alanına dönüştürmüşlerdir. Eğitimcilerin tarama ve tanılama süreçlerinde standart testlerle ilgili bilmesi gereken bilgileri ve sahip olması gereken beceri ve tutumları içeren yeterlikler aşağıda kısaca açıklanmıştır.

Her Bir Eğitsel Ölçme Etkinliği için Uygun Yaklaşımı Seçme: Her bir çocuk için üzerinde odaklanılarak önlem alınması ya da yönlendirilmesi gereken konuları belirlemek için kullanır.

Belirlenen Yaklaşıma Uygun Standart Testleri Seçme yeterliği: Çocuk gelişim uzmanlarının çocuk veya çocuklar için belirlediği ölçme etkinliği için uygun yaklaşıma dönük bir standart test seçmelidir.

Standart Testlerin Teknik Özelliklerini Değerlendirme: Testlerin teknik özelliklerini değerlendirmek için çocuk gelişim uzmanlarının geçerlik ve güvenilirlik kavramlarına aşina olmaları ve farklı değerlendirme süreçlerinin nitelik ve uygunluğu hakkında karar alabilmeleri gerekir.

Standart Testlerin Yönerge Uygun Bir Şekilde Uygulama: Çocuk gelişim uzmanlarının seçtikleri belirli testler için uygulama ve puanlama konusunu öğrenmeye zaman harcamaları gerekmektedir.

Standart Testlerin Sonuçlarını Yorumlama: Çocuk gelişim uzmanları, yüzdelik sırası ve standart puanlar gibi puanları yorumlayabilmelidir. Puanların düzgün bir şekilde yorumlanması, çocuk gelişim uzmanlarının temel istatistik ve psikometri kavramları hakkında pratik bilgiye sahip olmasını gerektirir.

Standart Testlerin Sonuçlarını Kullanma: Çocuk gelişim uzmanları, değerlendirme sonuçlarını kesin bir şekilde yorumlayabilmeli ve uygun bir şekilde kullanabilmelidir.

Akademik Kararlar Alırken Standart Testler Dışında Farklı Bilgi Kaynaklarından Yararlanma: Sonuçta standart testlerin elverişsiz sonuçlarının oluşmasını engellemesi gereken testi uygulayan eğitimci, uygulayıcı ya da profesyoneldir. Uygulayıcıların herhangi bir standart başarı ölçüm puanının sadece bir skor olduğunu unutmamalıdır.

Standart Test Sonuçlarını Başkalarıyla Paylaşma: Çocuk gelişim uzmanlarının, standart test sonuçlarını çocuklara, ebeveynlere ve diğer ilgili kişilere rutin olarak yorumlaması ve bildirmesi istenir. Dolayısıyla, çocuk gelişim uzmanlarının değerlendirme terminolojisini doğru bir şekilde kullanması, farklı puan formatlarını anlaması ve değerlendirme sonuçlarının anlamını ve bundan çıkan neticeleri açıklayabilmesi gerekir.