ÇOCUKTA SANAT EĞİTİMİ VE YARATICILIK - Ünite 8: Çocuğu Resimleriyle Tanımak Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 8: Çocuğu Resimleriyle Tanımak

Giriş

Çocuklar etkinlikler sürecinde bilgi ve sezgilerini kullanırlar, ayrıntılara (benzerlik ve farklılıklara) dikkat ederler, keşfetmeye, bağlantılar kurabilmeye, karşılaştırmalar yapabilmeye, obje ve sanat ürünlerini incelemeye ilgi duyarlar. Bu bağlamda günümüz okul öncesi eğitimde yetişkinlerin rolünün azaltıldığı, çocuğun duyuşsal ve zihinsel gelişim süreç ve aktivitelere yer veren ve çocuk merkezli sanatsal öğrenme biçimlerini esas alan yaklaşımlar önemsenmektedir.

Okul öncesi döneminde sanat eğitimi, çocuğun artistikestetik becerisinin geliştirilmesinin yanı sıra, onların sanat yoluyla duyusal motor, psikososyal ve bilişsel-entelektüel gelişiminde etkili olan süreci ve onların dünyalarını anlamamıza, tanımamıza olanak sağlayan önemli bir alandır. Çocukluk döneminde etkileşim ve iletişimin en önemli ögeleri arasında oyun ve sanat pratikleri yer almaktadır.

İfade, İletişim ve Etkileşim Aracı Olarak Çocuk Resimlerini Anlamak

Çocuğun karalamaları yetişkinlere anlamsız çizgiler karmaşası gibi gelse de bunu yaratan çocuk bu arada, dille ve el kol hareketleriyle kendini ifade yeteneğini geliştirmektedir. Bu, bir resim gibi görünmese de çocuk için bir anlamı var demektir. Örneğin rastgele gibi görünen çizgiler koşan bir köpeği veya uçan bir balonu temsil ediyor olabilir; bu bir nesnenin gerçek resminden çok bir devinimi sembolize eden bir harekettir. Karalamalar, çocukların kâğıttaki çizgi ve şekillerin çevrelerindeki şeyleri temsil edildiği kavramının farkına varmasına yarar.

Sanat temsil eder, bir şeyleri simgeler, bir şeyleri ifade eder. Her varlık ya da nesneleri birebir anlatması gerekmez. Bu durum çocuk resimlerinin doğal özellikleri arasında yer alır. Çocuğun çizimleri sözel olan sürecin grafiksel anlatımlarıdır.

Çocuğun zihinsel gelişiminin etkilerini çocuğun resimlerinde görmek mümkündür. Çocuğun sanatsal pratikleri onun zihinsel gelişim düzeyinin de bir göstergesidir. Bu düzey ve sürecin görsel zekâ ile de ilgili olduğu düşünülür. Zekâ, insan yaşamını sürdürmesinde gerekli olan yetenek ve becerilerin büyük bir bölümünde etkili olan biyolojik bir özelliktir. Çünkü zihinsel aktiviteler birçok yetenek ve beceriyi içinde barındıran karmaşık bir süreçtir.

Çocuk resimlerinin incelenmesi için onların yaş gruplarına göre çizim becerileri, ya da resimlerinde görülen karakteristik özellikleri ve bir resmin oluşumunda etkili olan temel sanatsal ögeler bağlamında bir değerlendirme yapılmasını gerekli kılar. Sanatsal dışavurumun temeli olarak düşünülen bu ögelerden bazıları aşağıda çocuk resimleri bağlamında incelenmeye çalışılmıştır.

Çizgi: Karalama devresindeki çocuklar uzun-kısa, kalınince, açık-koyu, düz-kırık, düz-eğri çizgileri tanıyıp çizebilirler. Şema öncesi dönemde ise çizgisel tasarımlar ilk tematik resimlerin oluşumuna olanak sağlar.

Şekil ve simge : Özellikle beş yaş grubundaki çocuklarda bazı çizimler zor olmasına rağmen kare, dikdörtgen, oval, üçgen ve eşkenar dörtgen gibi birçok şekli tanıyıp figürlerin büyüklük, küçüklük, uzunluk ve kısalık özelliklerini kavrayabilirler. İlerleyen yaşlarda ise insan figürü çizimlerinde cinsiyetin belirlenmesinde erkek için gövde kare veya dikdörtgen, kız için eşkenar üçgen gibi geometrik şekilleri kullanabilirler.

Boşluk/Uzam: Karalama devresinde çocuklar çizim ve boyama işlemlerinde kâğıdın boşluklarını/boyutlarını ayarlayamadıklarından sorunlar yaşarlar. Çoğu kez çizimler kâğıdın dışına taşar. Resimlerinde figürler dağınık, rastgele yerleştirilmiş olup organize bir düzenlilik yoktur. Üç boyut algısı gelişmediğinden birçok figür (şema öncesi dönemde) yatay olarak (düzlem özelliği) gösterilir. Resmin ön ve arka planını algılayamazlar. Ancak kullandıkları figürler arasındaki mesafe ve uzunluğu görebilirler. Yer ve gökyüzü arasındaki ilişkiyi kurgulayamazlar. Mekân algısı henüz gelişmemiştir ancak şema öncesi dönemin sonuna doğru resim kâğıdının alt köşesinde ilk taban çizgileri görülür.

Perspektif/Derinlik kavramı: Erken çocukluk döneminde çocuklar perspektif/derinlik algısını kavrayamazlar. Çocukta perspektif/derinlik ya da varlıklar arasındaki mesafe duygusu onun bilişsel/zihinsel gelişiminin işlevsellik kazanmasıyla eşzamanlı olarak gelişmesiyle paralellik gösterebilir. Resimde boşluk algısı gelişmediğinden resmi oluşturan figürler aşağıda, yukarıda ve yanlarda dağınık olarak ifade edilir. Bazen bütün nesneler yatay, ana bir çizginin üzerine rasgele yerleştirilmiş olup şekiller aşağıda, yukarıda, altta üstte gibi ilgisiz yerlerde bulunabilirler.

Renklerin kullanımı: Çocuk resimlerinin gelişim basamakları temel alınarak, biçimsel öge olarak rengin imgesel kullanımları incelendiğinde çok küçük ve büyük çocuklarda biçim oluşturmaya yönelik kaygılar ağır bastığından renk kullanımının geri planda olduğu gözlemlenir. Karalama dönemindeki çocuklar kalemi eline yeni almış olmanın verdiği heyecanla oluşturulan basit formlarla gördükleri nesneler arasında bağlantı kurmaya çalışırken renklerin farkında olmayabilirler. Büyük çocuklar ise geçirmiş oldukları birçok basamaktan sonra yeniden formu yakalamaya yönelirler. Gerçekçi anlamda resim yapma kaygısı ile hareket ederler ve gördükleri ile çizdikleri nesnelerin birebir aynı olması için çaba gösterirler. Dolayısıyla renk geri plandadır ama özellikle renk kullanmaları istendiğinde olabildiğince gerçekçi bir mantıkla rengi kullanırlar.

Kompozisyon/Tasarım: Özellikle karalama devresinin sonlarından itibaren çocuğun yapmış olduğu tüm sanatsal pratiklerde aslında gizli örüntüler vardır. Örneğin belirli  bir eşgüdüm içerisinde gerçekleştirilen karalamaların kendi içerisindeki lekesel değerleri, boyaların kullanılması, şekil veya belli belirsiz figürlerin bir araya gelerek örtülü temaların oluşturulmasına yönelik tüm tasarım girişimleri kompozisyon çabalarının bir yansımasıdır.

Oran ve orantı: Erken çocukluk döneminde çocuklar iki ya da üç boyutlu etkinliklerde oran/büyüklük/küçüklük kavramlarında sorunlar yaşayabilirler. Çizdikleri nesneler/ varlıklar ya da figürler arasındaki oran ve orantı algısını kavrayamazlar.

Sanat eğitimci ve psikologlar özellikle şema öncesi dönem (4-7 yaş olmakla birlikte bazen şematik dönemde de sarkabilmektedir) sınırları içinde çocukların sanatsal etkinliklerini gözleyerek aşağıda belirlenen artistik tipleri ortaya çıkarmışlardır.

Görücü Tipler: Bütünsel bir bakış açısına sahiptirler. Konuları bütünüyle görüp, lekeci bir anlayışla, organize bir şekilde yorumlarlar. Çizimlerinde figürlerin konturlarını önceden belirlerler. Örneğin: Bir insanın kol, bacak ve gövdeleri bir bütün içinde ayrıntısız çizilir, vücudu oluşturan diğer parçaları (telden yapılan figürler gibi) kontur şeklinde gösterilir. Benzer durum doğadaki diğer varlıklar için de geçerlidir. Özellikle iki boyutlu renkli çalışmalarda başarılıdırlar. Çocuğun çizdiği figür herhangi bir nesne ya da hayvan olabilir, iki boyutlu lekesel renkli çalışmalara karşı daha duyarlıdırlar.

Yapıcı/İnşacı Tipler: Figürleri-nesneleri parçalar halinde düşünerek ayrı, ayrı tamamlayarak bir bütün elde ederler. Örneğin, bir insan figürü çiziminde önce baş, gövde sonra kol ve bacakları birleştirerek figürü oluştururlar. Diğer konuların çizim ve boyama işleminde de aynı tavır ve anlayış görülür. Özellikle üç boyutlu çalışmalarda daha yaratıcı ve başarılıdırlar.

Karışık Tipler: Bu gruba giren çocuklar, yukarıda belirlenen her iki özelliği gösterirler. Daha çok lekeci, üç boyutlu, biçimsel-figüratif çalışmalarda başarılı olurlar. Araştırma ve incelemelerden çıkan sonuçlara göre bu gruba giren çocukların sayısı oldukça fazladır. Bu gruba giren çocuklar ‘Endüstriyel’ tip olarak da tanımlanırlar.

Çocuk tipleri bakımından herhangi bir çocuk diğerinden daha nitelikli ya da niteliksiz değildir. Her bir tipte yer alan çocuklar, diğer tipten, niteliksel bir farkla değil, dış dünyayı algılama ve bunun sonucu olarak da kendilerini ifade etme özellikleriyle birbirlerinden ayrılırlar. Bu nedenle görücü tipteki bir çocuğun, yapıcı tipteki bir çocuk gibi parçaları birbirine ekleyerek bir bütüne ulaşmamış olması, onun resminin niteliksiz, diğerinin ise nitelikli olduğu anlamına gelmez. Sözgelimi bir ağaç resminde, görücü tipteki çocuğun, yaprakları bir bütün içinde lekesel olarak ifade etmesi, görücü tipteki çocuğun ise dal ve yaprakları parçalar halinde anlatması onun resminin niteliksiz olduğu anlamına gelmez. Kaldı ki uzaktaki bir ağacın yaprakları tek tek algılanmadığı ama bu yaprakların oluşturduğu bir leke düzeni içinde görüldüğü de bilinmektedir. Unutulmamalıdır ki, tip özellikleri tamamen bir algılama ve bunun sonucu olarak da çocuğun kendisini bu biçimde ifade etme özelliğidir.

Çocuk Resimlerinde Kullanılan Figürlerin Duygusal Yansımaları

Çocuk resimleri cezbedici, ilgi çekici hatta bazen kafa karıştırıcı da olabilir. Belki onların resimlerindeki estetik karakteri anlamıyor olabiliriz ama resimlerindeki duygusal ögeler bize estetik keyiften daha öte bilgiler verebilir.

Kırışoğlu, çocuk üzerine; ruhbilimsel ve gelişimsel anlamdaki yaklaşımlarını aşağıdaki şekliyle ifade etmiştir:

  • Çocuk resimleri çocuğun nesnel dünya ile kurduğu ilişkinin ve o çevreyi değiştirme yolundaki yaratıcı eylemin bir göstergesidir.
  • Bu resimleri organizmanın doğal gereği sayan yaklaşımda çocuk büyürken çizgilerinin de gelişeceği varsayılır. Çocuğun büyüklerden ayrı niteliksel yapısının gelişip serpilmesinde resimleri sonsuz bir kaynak oluşturur.
  • Çocuğun çizgileri onun tüm yaşantılarının bir göstergesidir. Onun çok yönlü gelişimini bu resimlerde görmek olasıdır.
  • Çocuk resimleri düzenleyici, bütünleyici bir işleve sahiptir. Çocuğun iç dünyası ile dış dünyası arasındaki uyum sorununda bu resimler bir boşalma aracı, aynı zamanda bir tanı belgesidir.
  • Resim yapmak için duyusal, algısal, ussal boyutlarda işlem yapan çocuğun resim çalışmaları ussal gelişmeye fırsat oluşturur. Soyut düşünmeye giden yolu açar. Bu yolla öğrenmesi güçlenir.
  • 10 yaşına kadar çocuk resimleri bu yaş çocuklarının zekâ düzeylerini belirlemede bir ölçüdür.

Çocukların hayal güçlerinin gelişiminde, çizim becerilerini geliştirmede çocuğun sezgi gücünün önemli bir yeri vardır. Çocuk, sanatı sezgileriyle keşfeder, yaratıcı faaliyetlerde bulunur.

Resimde mecazi ifadelerin kullanımı belli bir yaş grubu çocuklar için her zaman çekici olmuştur. Çocukta mecaz ögeleri yaşantılar yoluyla kazanılan ögelerin çeşitli sembollerle/simgelerle, işaretlerle, pratik görsel formüllerle ifade edilmesidir. Çocukların sanat öğrenmelerine ilişkin yapılan araştırmalarda mecaz, merak, sezgi ve yaratıcılık dürtüleriyle hareket eden çocukların, yetişkinlerin zannettiğinden çok daha yüksek bir öğrenme kapasitesine sahip olduğunu ortaya koymaktadır.

Resimlerinde espri ve mizah öğeleri görülebilir. Çünkü çocuklar çevresinde öğrendiği, duyduğu, hissettiği yaşantıları, bilgileri resimleriyle anlatmaya çalışır. Bunu yapmaktan büyük coşku ve haz duyar. Bu durum çocuğun farkına varmadan, doğal sürecinde kendi gelişim alanını yaratmış ve kendi görsel, sanatsal dilini geliştirmiştir.

Çocuk resimlerinde resimlerin de renk’in duygusal çağrışımı ya da etkisi olup olmadığı konusunda çok sayıda psikolog/psikiyatrist, terapist ve bu alana ilgi duymuş bir çok araştırmacının araştırma konusu olmuştur, deneysel çalışmalar yapılmıştır. Özellikle çocukların renk kullanımında duyguların rolü olup olmadığı, hangi rengi daha çok neden tercih ettiği, nasıl kullandığı, ne anlama geldiği konusundaki sorulara cevap aranmak istenmiştir. Ancak bu konuda yapılan saptamaların birebir sağlıklı olduğu yönde görüş belirtmek oldukça güçtür. Çünkü süreç oldukça değişken ve karmaşıktır. Ancak genel anlamda bu konuya ilişkin bulgularda renklerin insan üzerinde bırakmış olduğu etkileri şu şekilde ifade etmek mümkündür.

  • Sarı: Enerji ve ışık, depresyon.
  • Mavi: Sakinlik, dinginlik, su, gökyüzü.
  • Kırmızı: Tehlike, şiddet, ö&e, tutku, sevgi ve dışavurum.
  • Yeşil: Bahar ve canlılığı, hayatı ve doğayı, çiçekleri simgeler.
  • Mor: Ara renktir, kırmızı ve mavinin karışımından elde edilir. Zenginlik ve zarafeti, mor çiçekleri sembolize eder. Duygusal olarak korku ve şiddet ögelerinde de kullanılan bir renktir.

Renk kullanımı çocuklarda yaş ile birlikte değişkenlikler gösterebilir. Özellikle kırmızı hem küçük çocuklarda hem de büyük çocuklarda sıkça tercih edilen favori bir renktir.

Aile ve insan figürleriyle resim yaparken beş yaşındaki çocuklar genellikle tek renk kullanırlar. Ancak bahçe yapmaları istendiğinde daha sıklıkla çok renk kullanırlar. Çizgi ve biçim gibi ayrıntılar daha önem kazanınca renk kullanımı ikinci plana atılıyormuş gibi olur ve renk konu için önemliyse (bu durumda bahçedeki çiçekler işe karışınca) bu yaş grubunda renklerin daha sıklıkla kullanıldığı görülür. Genel olarak çocuklar resimlerine daha fazla ayrıntı katmak istediklerinde tek rengi tercih ederler. Bazı çocuklar kurşunkalemi tercih edebilirler çünkü insan resmi çizmek karmaşık hareketler içerir ve yanlışlar kolaylıkla silinebilir. Bu durumda renk önemini yitirir ve duygusal gösterge olmaktan çıkar.

Çocuklar günümüz popüler olan moda renklerden de etkilenirler. Örneğin Barbi bebek (pembe) renkler okul öncesi çağının en çok tercih edilen renkleri arasında görülebilmektedir.

Çocukları resimleri yoluyla anlamak ve tanımak, araştırmacılara, öğretmenlere, anne ve babalara farklı bir düşünce ve bakış açısı sağlar. Çocuklar ailelerini, aile fertlerini, ev ve ev yaşamlarını, okullarını çizdikleri resimlerde sıkça ifade ederler. Onların önyargısız, içten anlatımcı/dışavurumcu niteliği, yaşamlarındaki önemli olan diğer kişi ve olayları nasıl gördükleri, kişilerin birbirleriyle olan ilişkileri üstüne önemli bilgi ve ipuçları verir. Bu bakımdan sanatsal etkinlikler, ürünler bu ipuçları özellikle araştırmacılar açısından önemli veriler olarak kabul edilir.

Ev figürü, çocukların ev ve aile resimleri onun duygusal yaşamıyla ilgili detaylı bilgiler taşıyan resimlerdir. Ev figürleri çocuğun duygusal yaşamının, aile ve sıcaklık duygusunun geliştiği, hissedildiği bir mekândır.

Büyükkarabacak’ın yaptığı araştırmada (2008) çocuğun aile resimlerine ilişkin problemleri yansıtan imgeler özetle şöyle ifade edilmiştir:

  • Aile bireyleri değişik bölümlerde resmedilebilir.
  • Aile bireyleri oldukça özensiz, detaydan yoksun çizilebilir.
  • Aile bireyleri sıraya dizilmiş ifadesiz olarak yansıtılabilir.
  • Aile bireylerinin hepsinde ya da bazılarında olumsuz yüz ifadeleri olabilir.
  • Bazı aile bireyleri birbirlerine uzak olarak çizilebilirler.
  • Otorite gibi durumlar boy farklılıkları ve aile bireylerinin değişik konumlarda resmedilmesiyle ifade edilebilir.
  • Bazı aile bireyleri resmedilmez, özellikle sevilmeyen, istenmeyen, korkulan.
  • Aile kavramı içinde olmayan fakat çocuğun kendini daha yakın hissettiği başka kişilerden oluşan bir aile resmedilebilir.
  • Tamamen başka bir aile resmi yapılabilir.
  • Özellikle aile bireyleri arasındaki iletişimsizliği gösteren resimlerde bireylerin yönü farklı, arkaları birbirlerine dönük resmedilebilir.
  • Özellikle kardeş kıskançlığı durumunda konuyla alakasız bir şekilde ‘kayık’ gibi özel imgeler resimde bulunabilir.
  • Şiddeti ifade etmek için zikzaklı gerilim çizgileri ya da bir kişiye yönelik nefreti gösteren ‘yılan’ gibi özel simgeler bulunabilir.
  • Yaşanan olumsuzlukların tam tersi olarak mutlu aile tablosu çizilebilir.

Olumlu imgeler ise şu şekilde belirlenmiştir:

  • Aile bireylerinin tamamı çizilebilir.
  • Çoğunlukla çizim için ailenin birlikte bulunduğu ortamlar, yemek masası akşam sohbetleri, piknik yeri vb. seçilir.
  • Hepsinde olumlu bir yüz ifadesi bulunur.
  • Her bireyin kişilik özellikleri yansıtılmaya çalışılır, detaylara özen gösterilir.
  • Evin içini gösteren resimlerde eşyalar, süslemeler gösterilir.
  • Evde yaşayan evcil hayvanlar resme dahil edilir.
  • Resmin tamamlanmasına özen gösterilir.
  • Balonlar ve ip atlama gibi çocukların mutluluklarını ifade eden özel imgeler resimlerde yer alabilir.

Okul resminin çizimi birçok çocuğun belli bir yaş döneminde en favori çizimlerinin başında gelir. Okul, onların yaşantısında, özellikle öğretmen ve arkadaş gruplarının etkili olduğu son derece popüler bir mekân olarak görülür. Serbest çizim ve boyamalar, çocuğun özgür bırakıldığı, kendi hayal dünyasıyla başbaşa kaldığı ve genel anlamda kendi duygusal iradesiyle ortaya koyduğu resimler önemli duygusal, sosyal ve biyolojik etkilere yönelik ipuçlarının yansıtılması bağlamında önemlidir. Bazı çocuklar fiziksel problemlerini tepkisel olarak resimlerinde ifade edebilir.

Ağaç figürünün ilk belirtileri karalama döneminin son evrelerinde belli belirsiz bir şekilde ortaya çıkar. Şema öncesi dönemde belirgin bir karakter alır. Şema öncesinin son dönemlerinde ağaç karakterlerinde farklılıklar görülmeye başlar. Daha ileri yaşlarda ise çam ağaçları favori ağaçlar (ışıltılı yılbaşı ağaçları) grubu içine girer. Paktuna’ya göre çocuk resimlerinde ağaç figürü çiçek figürüyle eş zamanlı olarak ortaya çıkar. Ağaç; bolluk, bereket, neşe ve sevinç sembolüdür. Çiçekli yemyeşil toprak üzerine, güneşli neşeli, parlak bulutlar ve kuşlarla bezeli bir gökyüzü altına mutlu bir ağaç çizilir.

Çocukların resimlerinde ulaşım araçlarının çizimi (uçak, otomobil, tren vb.) dört yaş civarında görülür. Özellikle uçak çizimi kuş çizimleriyle ilişkilendirilebilir.

Favori çizimler, sevdikleri oyun kahramanları, oyuncaklar, öğretmenler ve arkadaş grupları en popüler olanlarıdır. Çocuklar en çok hoşlandığı, sevdiği, etkilendiği varlıkları çizimlerinde önemser.

Çocuk resimleri, onları anlamamız konusunda bize bazı ipuçları verebilir, ancak çocuğun çizdiği her temadan, her figürden bir anlam çıkarılması, kesin tanımlamaların yapılması doğru değildir. Çocuk ihmal edildiği durumları sözel olarak ifade edemeyebilir ancak bazı çocuklar bu durumu çizimleriyle dile getirebilir. Ayrıca şiddet olgusunun çocuk resimlerine yansımaları da, konunun önem ve boyutları hakkında bize bir fikir verebilmektedir.

Çocuk Resimlerinde Ezberlenmiş Basmakalıp/Klişe Çizimler

Çocuk aynı şeyi tekrar tekrar yapmaktan hoşlanır. Resim bir çocuğun dünya algılarını ve duyguların yansıtır. Çocuk kendisi için önemli olan şeyi yaratır. Bir çocuk hoşuna giden renkleri kullanılır ve bu renkler yaratılan objelerin gerçek renkleri ile küçük ilişkiler doğurabilir. Anaokulu öğrencisi formlar ve şekiller yaratır, materyalleri yeni bir bakış açısıyla dikkatli seçer ve materyallere yeni bir bakış açısıyla yaklaşır. Farklı yapıları ve içerikleri kullanmak çocuğun dokunma hissine duyarlılığını zenginleştirir. Çocuk hayal gücünü kullanmaktan hoşlanır. Bir modeli kopyalamak onun bütün deneyimini değiştirir. Kopyalama ve boyama kitapları olan bir çocuk yaratma kapasitesini doğal olarak kaybetmeye meyillidir.

Okulöncesinden itibaren yetişkinlerin de onayıyla çocuklar hayal gücü ve yaratıcılıklarını kullanmaya gerek duymadan tekrar tekrar denenmiş bir dizi pratik, sembolik resimleri ezberlerler. Hayal gücü bilgiden daha önemlidir. Bilgi sınırlıdır. Albert Einstein Araştırma sonucunda anaokulu öğretmenlerinin sağlıklı ve yeterli düzeyde sanat eğitimi almadığı sonucuna varılmış olup, okulöncesi öğretmen adaylarının ve öğretmenlerinin sanat eğitimine bakış açılarının değiştirilmesi ve geliştirilmesi gerektiği ifade edilmiştir.

Çocukların Sanat Etkinliklerini Gözlemlemek ve Sanatsal Gelişimlerini Kayıt Altına Almak

Çocukların sanatsal beceri ve yetenekleri küçük yaşlarda bazı ipuçları verebilir. Bu nedenle artistik yani sanatsal gelişim süreçleri gözlenmelidir.

Gözlem sürecinde, çocuğun araç gereçleri-materyalleri kullanma biçimine, arkadaşlarıyla etkileşim ve iletişimi hakkındaki genel durumu, etkinlik konularını algılama, kavrama ve sanatsal öğrenme (risk alma, özgün düşünme ve yaratıcılık) becerilerine yönelik düzey tespitleri yapılarak özellikle sanatsal gelişimleri kayıt altına alınabilir. Çocuğun resimleri tarihlendirilir, tematik olarak sınıflandırılabilir. Gerektiğinde çalışmalarının uygun bir yerine notlar alınabilir, sanatsal faaliyetin gerçekleşme süreci, niteliğine ilişkin (anekdot) bilgilendirmeler not edilebilir. Bunlar bize, çocuğun artistik ve motor becerilerinin (güçlü ve zayıf yönleri) gelişimi ve sanatsal kazanım düzeyleri hakkında net bilgiler verebilir.

Yukarıdaki bilgilendirmelerin ışığında çocuğu tanımak için aşağıdaki sıralama bize bir ipucu verebilir.

  • Çocuğun sanat etkinliği sürecinde uzaktan rahatsız edilmeden izlenmesi/gözlenmesi,
  • Çocuğun çizim ve boyamalarındaki dışavurum/yansıtma etkileri,
  • Çocuğa ilişkin; öğretmenden, aileden elde edilen bilgilere dayalı olarak oluşturulan kişisel raporlar.

Değerlendirme kriterleri çocuğun bilişsel ve artistik gelişim düzeyine uygun olarak hazırlanmalıdır. Okul öncesi sanat etkinlikleri öğretmen tarafından değerlendirilirken “ Doğal olarak tüm çocuklar beğenilmek, onaylanmak ister” gerçeğinden hareket edilmesi gerekmektedir. Bu anlamda çocuğun sanatsal çabaları ne kadar olumsuz olursa olsun, öğretmen çocuğun bu çabalarından olumlu bir anlam çıkarmak zorunda olduğunu düşünmelidir. Çünkü onların doğayı yetişkinler gibi kavraması düşünülemez. Kavramakta güçlük çektiği konuları kendi dünyalarıyla, hayal güçleriyle (imgelem) süsleyerek betimlemeye çalışırlar. Dolayısıyla çocuk resimlerinde gerçeğe uygunluk ölçü alınarak ondan gelecek vaat eden sanatçı kimliği gibi keskin anlamlar çıkarmak doğru bir yaklaşım değildir. Bazen yetişkinler çocuk resimlerine baktıklarında resimlere estetik tanılar koyabilirler. Hatta bazı öğretmenler tarafından bile “karalamış, berbat, felaket, resimden başka her şeye benziyor” ya da “olağanüstü, muhteşem, harika eşsiz çizimler” şeklindeki ifade edilebilmekte, çocuklar çok kolay bir şekilde kategorize edilebilmektedirler. Bu tür durumlarda çocuğun bireysel özellikleri dikkate alınarak teşvik ve rehberlik esas kriter olmalıdır.