CUMHURİYET DÖNEMİ TÜRK ŞİİRİ - Ünite 3: Modern Şiire Doğru-Garip Hareketi Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 3: Modern Şiire Doğru-Garip Hareketi

Garip Hareketi Ya da Birinci Yeni Şiir:

Garip Hareketi veya Birinci Yeni Şiiri, Orhan Veli Kanık (1914-1950), Oktay Rifat Horozcu (1914-1989) ve Melih Cevdet Anday (1915-2002)’›n birlikte başlattıkları şiir akımının adıdır.

1937 yılından itibaren dergilerde örnekleri görülen yeni şiir anlayışı bir akım haline dönüşmüş ve bu akım 1940’lardan 1950’lerin ortalarına kadar belirgin bir şekilde etkisini sürdürmüştür.

Garip Şiirini Özellikleri:

a. Konuşma dilinin sözcüklerini, günlük dildeki anlam yapısı içerisinde kullanmak. Böylece kendilerinden önceki şiirde görülen ve şairane olarak eleştirdikleri sözcük seçimlerinden uzak durmuşlardır.

b. Dizeyi geleneksel işlevinden koparmak. Bu uygulama ile Türk şiirinde öteden beri bağımsız bir değer olarak görülen, şiir içinde kendisine özerk bir alan oluşturmuş bulunan dize önemini kaybetmiş, sözcük ve/veya hece sayıları değişken dizeler bir dinamizm oluşturduğu gibi anlamın şiirin bütününe yayılmasını da sağlamıştır

c. Yinelemelere anlam vurgusunu oluşturan temel bir işlev yüklemek. Elbette geleneksel şiirin düzenli, sistemli formlarıyla değil, tamamen şairin seçtiği özel uygulamalar biçimindeki yinelemeler öncelikle anlamı belirginleştirmek, anlamın etkisini artırmak amacıyla kullanılır.

d. Anlam simetri ve karşıtlıkları oluşturmak. şiirin biçimi anlamın simetrik veya karşıt düzenlemelerle verilmesini amaçlar.

e. İroni, parodi gibi mizah ögelerine şiirde asli bir yer vermek. Garip şiirinin en çok dikkati çeken özelliği mizahî dili başarıyla kullanması olmuştur.

f. Öyküleme tekniğine başvurmak. Öyküleme (tahkiye, narration) şiir içerisinde bir olay veya durumu anlatma demektir. Yeni Türk edebiyatında hemen akla gelen şiir içerisinde öyküleme örnekleri olarak Tevfik Fikret’in “Balıkçılar”, Mehmet Âkif’in “Küfe”, “Seyfi Baba” gibi manzumeleri gösterilebilir.

g. Duygusal söylem de Garip şairlerinin bir başka özelliğidir. Daha önceki maddelerde özetlediğimiz ve daha ziyade zekânın yönlendirmeleri ile belirlenen söyleyiş özellikleri, onların şiirde duygu ögesine yer vermelerine engel olmamıştır.

Garip Önsözü:

Garip Önsözü olarak da bilinen bu poetik yazının içerdiği görüşleri şu maddeler halinde ele almak mümkündür:

  1. Gelenek, şiiri (söz söyleme sanatın›) konuşma dilinden ayırmıştır ve bu durum kanıksanmış, buna alışılmıştır. Doğallaşma arzusu gösteren ürünler bu yüzden “garip” karşılanmakta, şaşırtıcı bulunmaktadır. Garipçilere göre şiirin konuşma dilinden ayrı bir söz dizimi ve sözcük dağarı olmamalıdır. Şiir dilinde var olan söz dizimi ve konuşma dilindekinden farklı söz varlığı gelene- ¤in oluşturduğu, doğal olmayan durumdur. İnsanların Garipçilerin şiirlerindeki doğallaşma eğilimini yani konuşma diliyle yazmalarını garip bulmaları bu alışkanlıktan kaynaklanmaktadır.
  2. Gelenek, şiiri, ana ögelerini vezin ve kafiyenin oluşturduğu “nazım” olarak korumuş ve bu durum, ikisinin birbirine karıştırılmasına yol açmıştır. Oysa vezin ve kafiye sadece şiirin ezberlenmesi için yardımcı olan ögelerdir, estetik bir değer taşımazlar. Aynı şekilde ahenk kavramı da görünüşte bağlı olduğu sanılan vezin ve kafiyenin dışında ve onlara rağmen vardır. Vezin ve kafiye ile var olan ahenkten zevk duyabilmek safdillik, bunun dışında ahenge inanmaksa şiir için gereksiz ve zararlıdır. Yüzyıllar içerisinde vezin ve kafiyenin oluşturduğu biçimsel yapı, şiir zannedilmiştir. Oysa bunlar sadece kalıptır ve şiirin güzelliğini sağlayan bunlar değildir. Şiirde ahenk vezin ve kafiye ile değil, tam tersine onlara rağmen var olur.
  3. Vezin ve kafiye bir yandan şairin duygu ve düşüncelerine hükmediyor, bir yandan da dilin doğal yapısında değişiklikler yapıyor. Dolayısıyla dilin doğal akışı içerisinde yazılmış şiirler yadırganıyor. Vezin ve kafiye şairin duygu ve düşüncelerini serbestçe ortaya koyabilmesine engel olduğu gibi, şiir dilinin doğallığını da bozuyor.

Edebiyatta Modernizm Ve Orhan Veli Kanık:

Garip şairlerinin bütün şiirlerinde bu akımın bütün özelliklerini izledikleri söylenemez. Özellikle ilk çıkışlarındaki geleneğe tümüyle karşı olan tavırları onları Türk edebiyatında modernist atılımın öncüsü yapmaktadır. Oldukça genç bir yaşta (36) ölen Orhan Veli ve Oktay Rifat ile Melih Cevdet, Türk şiirinin akışını değiştirmişlerdir. Bunu öncelikle Ahmet Hâşim ve Hececi şiir olmak üzere kendilerinden önceki şiir anlayışını yıpratarak gerçekleştirmişlerdir.

Garip Akımının Türk Edebiyatı İçerisindeki Yeri:

Garip anlayışına yapılan eleştirileri ve Garip şiirinin edebiyatımızdaki sonuçlarını sınıflandırıp tartışabilmek. Orhan Veli ve arkadaşları getirdikleri şiir anlayışı ile kendilerinden önce şiire başlayan şairleri etkiledikleri gibi, 1940-1950 arasında yazan kendi kuşaklarından şairler üzerinde de etkili olmuşlardır. Öncekilerden Garip etkisine girenler arasında özellikle heceden serbest şiire geçiş noktasında Cahit Sıtkı, Ziya Osman, Tanpınar gibi şairler gösterilebilir. Kendi kuşaklarından Cahit Külebi, Sabahattin Kudret, Necati Cumalı, Rüfltü Onur, Muzaffer Tayyip Uslu; 40 Kuflağı Toplumcu Gerçekçilerinden Rıfat Ilgaz, Suat Taşer, Ömer Faruk, Garip şiir anlayışından değişen oranlarda etkilenmiş şairlerdir. Üstelik bu etkinin dolaylı biçimde daha geniş bir çevreyi kuşattığını söylemek de aşırı bir iddia olmaz. Garip akımının ortaya çıkışı, yeni Türk edebiyatından daha önce gördüğümüz, eski-yeni, hece-aruz tartışmalarına benzer bir tartışma ortamı oluşturmuştur. Bu süreçte akımın kimi özellikleri eleştirilmiştir. şiirin bütün edebî sanatlardan uzaklaştırılmak istenmesi Garip esprinin öne çıkmasına yol açmış, özellikle öncü üçlüyü izleyenlerde basit nüktelerle şiir yazılabileceği gibi bir sanı oluşmuştur. Bu yeni bir aşairâne olarak eleştirilmiştir. Ayrıca “küçük adam’ın şiirini yazmak isterken, şiirin bütün zamanlardaki ilgi merkezi olan genel insan trajedisini şiirden çıkarmış oldukları söylenmiştir. Özellikle Attila İlhan’ın Mavi Hareketi çerçevesinde yaptığı eleştiriler; Garipçileri “bobstil” olmakla, meselesizlikle suçlaması etkili olmuştu.