DAVRANIŞ BİLİMLERİ I - Ünite 1: Sosyolojiye Giriş ve Yöntemi Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 1: Sosyolojiye Giriş ve Yöntemi

Sosyoloji Nedir?

Sosyoloji sosyal ilişkiler üzerinde odaklanan, sosyal ilişkilerin; bireylerin tutum ve davranışları üzerindeki etkileri ve bu ilişkilerin toplamı olarak tanımlanabilecek toplumun oluşumu, gelişimi ve değişimi üzerinde duran bir bilim dalıdır.

Sosyoloji toplumları imceler ve toplumlar da içinde yaşayan insanların davranışlarını, inançlarını ve kişiliklerini etkiler. Ayrıca toplumsal yaşamı biçimlendiren bir takım kurumlar vardır. Bunlar; eğitim, sağlık, siyaset, din, ekonomi olarak sayılabilir. Toplum söz konusu olduğunda akla ilk gelen kavramlardan biri olan kültür ise bir toplum içinde yaşayan insanların öğrendikleri ve paylaştıkları değer, inanç, gelenek ve görenekleri kapsar.

Sosyoloji toplumun insanların yaşamlarını nasıl etkilediğini öğretir ve bunların sonuçlarının neler olabileceğini gösterir. Bu bağlamda sosyoloji toplumsal değişmelerin neden ve sonuçlarını açıklamaya çalışır.

Sosyolojik düşünceye göre toplum bir yandan sürekli olarak değişirken bir yandan da düzenli kalmaya, değişmemeye çalışır.

Sosyolojik Bakış Açısı

Sosyolojik bilinçlenme bireyin içinde bulunduğu sosyal ortamın bireyi nasıl etkilediğini ve bu etkileşim sürecini incelemektedir ve sosyoloji bireye bu bilinci kazandırmayı hedefler. Sosyologlar sosyal davranışı anlayabilmek için düzenli olmayan yaratıcı bir düşünce üzerine odaklanıp, ona bağlı kalırlar. Bu düşünce sosyolojik hayal gücü (imgelem) olarak ifade edilir. Buna göre bireyin içinde yaşadığı toplumu kendi öznel değerleri veya kültürel yanlılığı ile değil, mümkün olduğunca dışarıdan bir göz olarak görebilmesi ve izleyebilmesi gerekmektedir. Bu anlamda sosyoloji bireyin kendisini ve toplumu anlamasına yardımcı olur.

Her birey toplumsallaşmanın üründür ve toplumsallaşma; bireyin yaşadığı toplumun bir üyesi olduğu, onun bir parçası haline geldiği ve ona göre davrandığı süreç olarak tanımlanmaktadır.

Sosyoloji, bireylerin üzerinde etkili olan sosyal güçleri anlamaya çalışır ve insanlar arasındaki nispeten düzenli ilişkiler olarak tanımlanan sosyal yapıları konu edinir.Sosyoloji ayrıca toplumsal sorunlar, çalışma yaşamı, toplumsal kalıplar ve toplumun nasıl işlendiği konularında bizleri aydınlatır.

Sosyolojinin Diğer Sosyal Bilimlerle İlişkisi

Bilim sistematik bir yöntemle olaylar ve olgular arasındaki ilişkilerin incelenmesi ve bilgi toplanması olarak tanımlanır. Buradan hareketle sosyoloji, organize olmuş, sistematik çalışmalar yaparak olaylar arasındaki ilişkileri anlamaya ve açıklamaya çalışan bir bilimdir. Bilimin iki temel öğesi bilgi ve yöntemdir. Bilgi ile kastedilen olaylar ve olgular arasındaki ilişkileri açıklama için geliştirilen kuramlar ve yöntem ile kastedilen bilgi edinmek için kullanılan her türlü sistematik yoldur.

Bilimler sosyal bilimler ve doğa bilimleri olarak ikiye ayrılır. Sosyal bilimler insan ve toplumların farklı yönlerini ele alarak insan ilişkilerinin etkileşim ve değişimini incelerler. Sosyoloji, antropoloji, tarih vb.gibi birçok bilim dalı, toplumu farklı açılardan ele alır. Ancak her disiplinin farklı bir bakış açısı vardır. Sosyolojinin belirleyici özelliği ise, insan eylemlerinin geniş çaplı oluşumların karşılıklı bağımlılık ilişkisi içinde meydana geldiğini kabul etmesidir. Sosyologlar toplumun insanların davranış ve tutumları üzerine etkilerini ve insanların toplumu nasıl ve ne şekilde biçimlendirdiğini incelerler.

Sosyoloji ile insanların toplumsal yaşamına ilişkin diğer bilimler arasındaki ilişki sosyal bilimlerin bir bütün oluşturduğunu göstermektedir. Sosyoloji hem sosyal bilimlerin diğer disiplinlerinden faydalanarak hem de onların konu etmediği konuları inceleyerek disiplinler arası bir boyut sunabilir.

Toplum ve Toplumsal Yapı

Sosyolojik analizlerin makro ve mikro sosyolojik yaklaşımlar/analizler olmak üzere iki boyutu vardır. İnsanların yaşamda kalma stratejileri mikro sosyolojinin alanını oluştururken toplumların nasıl organize olduğu ve nasıl değiştiği konuları ise makro sosyolojinin alanını oluşturmaktadır. Mikro düzeyde temel olan şey sosyal etkileşimler iken, makro düzeyde daha geniş ve karmaşık toplumsal etkileşimler incelenir.

İnsanlar bir arada yaşarlar, fakat toplum bir arada yaşan insanların toplamında fazlasını ifade eder. Buna göre insanların bir toplum içinde var olmalarını sağlayan birbirleriyle her tür ve biçimde kurmuş oldukları ilişkilerin bütünü toplumdur. Toplum karşılıklı olarak birbirine bağlı olan toplumsal ilişkiler bütünüdür. En geniş tanımıyla toplum; ortak bir toprak parçasına sahip olan, burada yaşayan, ortak bir kültürü paylaşan ve aynı politik otoriteye uyan insanların kurmuş oldukları karşılık ilişkilerin bir bütünü olarak tanımlanır.

Toplumsal yapı ise toplumdaki organize olmuş toplumsal ilişkilerin bir bütünüdür. Toplumsal yapı toplumun bir çerçevesidir ve bu çerçeve bizler doğmadan önce, insanların birbirleriyle kurmuş oldukları ilişkiler ve kalıplar tarafından tayin edilirler. Bu toplumsal yapıyı oluşturan parçalar ise; kültür, toplumsal sınıf, statü, rol, grup ve toplumsal kurumlarıdır.

Kültür ; toplumsallaşma sürecinde öğrendiğimiz ve paylaştığımız her şeydir. Diğer bir deyişle kültür etrafımızdaki insanlarında öğrenebildiğimiz toplumsal bir mirastır. Kültür kalıpları içerisindeki öğrendiklerimiz gelecekte nasıl bir insan olacağımız belirler.

Toplumsal sınıf insanların toplumsal ve ekonomik pozisyonlarına göre ister bu pozisyonun bilincinde olsun ister olmasın bölünmelerdir. İçinde bulunulan sınıfsal yapı sadece davranış kalıplarını değil, fikir ve düşünceleri de etkiler.

Statü bireyin toplum içinde yer aldığı sosyal konumu ifade eder. Bireyin statüsü onun kim ve nereye uygun olduğunu ve kimlerle ilişki kuracağını belirler. Statüler iki şekilde elde edilir: Ya doğuştan ya da sonradan. Bunlar;

  • Edinilmiş statüler
  • Kazanışmış statülerolarak ifade edilir.

Edinilmiş statü, bir çaba göstermeden elde edilirken, kazanılmış statüler bireyin kendi çabaları sonucunda eriştiği statüdür.

Rol grup veya toplum içindeki insanların sınırları belirlenmiş olarak oynadıkları bir oyundur. Belirli statüleri işgal eden bireylerden beklenen davranış kalıplarını rol denir.

Grup Belirli norm, değer ve beklentileri olan bireylerin düzenli etkileşimleri ile ortaya çıkan ve belirli sayıda üyeden oluşan birleşmelere verilen addır. İnsanların bir grubu oluşturabilmeleri için aralarında düzenli bir ilişkinin olması gerekir.

Toplumsal kurumlar toplum içinde yaşayan insanların gereksinimlerini karşılayan organize olmuş kalıp ve davranışlar bütünüdür. Örneğin, toplumsal düzeni korumak (hükümetler), ölen üyelerin yerine yenilerini koymak, yeni doğan çocukları topluma kazandırmak (aile) gibi.

Toplum Türleri

Toplumlar devamlı bir değişim ve dönüşüm süreci yaşarlar ve bu değişim süreci sosyo-kültürel evrim olarak nitelendirilir. Toplumun içinde bulunduğu teknoloji düzeyi onun organize olmasında çok önemli bir yer tutar. Teknolojinin gelişmesine paralel olarak toplumlar endüstri öncesi bir yapıdan, endüstriyel toplum ve endüstri sonrası toplumlar haline dönüşmektedir. Dört farklı biçimi olan endüstri öncesi toplumlar yaşamı ve geçimleri toprağa bağlı olan toplumlardır. Bunlar;

  • Avcı ve toplayıcı (Hunters and gatherers) toplumlar: Yaşamlarının büyük kısmını vahşi hayvanları avlamak ve yiyecek aramakla geçirirler. Teknoloji minimum düzeydedir.
  • Göçebe ve çobanlıkla geçinen (Pastoral) toplumlar: Yaşamları hayvan yetiştirmeye ve evcilleştirmeye dayalı ilkel toplumlardır. Ev araç gereçleri, çadır yapımı ve basit el aletleri teknolojik ilerlemeleridir.
  • İlkel tarım toplumları (Horticultural): Bahçıvan kültürü özelliği taşırlar. Küçük toprakları işlerler.
  • Tarım toplumları (Agricultural): Geçimleri tarıma bağlı olan, saban kullanarak tarım yapan toplumlardır.

Endüstriyel Toplumlar ilk olarak İngiltere’de 1760-1830 yılları arasında yaşanan endüstriyel devrimin sonucunda, insan emeğinin yerini mekanik güce bıraktığı bir sürecin ardından ortaya çıkmış bir yapıdır. Artık bu toplumda, mal ve hizmetlerin üretiminde mekanizasyonu öne çıkmış, üretimde canlı kuvvet kaynaklarına olan bağımlılık son derece azalmış hatta ortadan kalkmıştır. Bu değişimler sonucunda yeni bir toplumsal yapı biçimi ortaya çıkmış ve diğer toplumlara da örnek oluşturmuştur. İş bölümü ve ihtisaslaşma gelişmiş, yoğun bir sermaye ve teknoloji kullanımı görülmüştür.

Endüstri Sonrası Toplumlar ve Bilgi Toplumları günümüzde yeni bir toplum biçimi ortaya çıkmaktadır. Yirminci yüzyıl toplumları materyal veya meta üretiminin arttırılması üzerinde dururlarken endüstri sonrası toplumlar; hizmet, bilgi ve bilimin üretimi ve dağıtımı üzerinde odaklanarak ekonomik anlamda bu sektörlere bağımlı olmuşlardır. Bu toplumlar bilgi temelli toplumlar olup teknolojinin yaşamsal bir role sahip olduğu toplumsal organizasyonlardır. Endüstri sonrası toplumların ana çıktıları mamul maddelerin üretiminden çok hizmettir.

Toplum türlerinin kronolojik görünümü için Bknz. S:15, Tablo 1.1.

Bilimsel Yöntem ve Aşamaları

Yöntem; nasıl sorusuna cevap verir ve bir amaca göre hazırlanmış araştırma planıdır. Bilimsel yöntem sistematik ve organize bir seri basamaktan oluşan ve araştırma probleminin objektif ve tutarlı bir çözüme ulaştırılabilmesi için izlenen yolları içerir. Bunlar:

  1. Araştırılması gereken sorunu ortaya koyup tanımlamak,
  2. Konu ile ilgili daha önceki bilgileri araştırıp toplamak, yani literatür taraması yapmak,
  3. Hipotezleri formüle etmek,
  4. Uygun bir araştırma tekniği ile veri toplamak ve verilerin analizini yapmak
  5. Hipotezle ilgili sonuçlara ulaşmak ve geliştirmektir (S: 16, Şekil 1.1).

Hipotezler sorunu açıklayabilmek, ilişkileri gösterebilmek ve teoriden ne tür çıkarımlar yapılabileceğini veya araştırmadan ne beklediğimizi ortaya koyan önermelerdir. Her hipotezde iki tür değişken yer alır. Bunlar bağımsız ve bağımlı değişkenlerdir. Bağımsız değişken bir diğerini etkileyerek esas neden olan veya etkileyen değişken demektir. Bağımlı değişken ise bağımsız değişkene bağlı olarak değişen değişkendir.

Bir araştırmanın bilgi toplama yöntemine araştırma metodolojisi adı verilir ve araştırmalarda nicel ve nitel veriler kullanılır.

Örnekleme , bir bütünün, içinden seçilmiş parçalarıyla temsil edilmesidir.

Güvenirlik, bir ölçme aracının ayrı ayrı ölçümlerde kararlı ve benzer sonuçlar elde etme yeteneğidir.

Geçerlilik ise, ölçme aracının konusuna uygun olmasıdır.

Sosyolojinin Araştırma Yöntem ve Teknikleri

Sosyolojik araştırma bilimsel yönteme dayanır ve birbirini takip eden basamaklardan oluşur. Bunlar arasında gözlem, hipotezleri test etme, verileri analizi ve genelleme yer alır. Sosyolojinin en önemli özelliği onun bir bilim oluşudur.

Bilim ise ampiriktir, yani dikkatli bir biçimde yapılmış sistematik gözleme dayalıdır, birtakım inançların bir araya gelmesiyle oluşmaz. Bilimsel araştırmalar iki grupta ele alınabilir. Bunlar:

  • Betimsel araştırmalar ve
  • Açıklayıcı araştırmalardır.

Betimsel araştırmalar, genellikle olayların özelliklerinin, sıklık derecelerinin sayılmasına, kısaca durum saptanmasına yönelik araştırmalardır. Bunlar mevcut durumları ortaya koyar, neden sorusu üzerinde durmazlar.

Açıklayıcı araştırmalar ise, olgular arasındaki nedensel ilişkileri hipotezler biçiminde formüle eden, hipotezlerin araştırma teknikleriyle sınanması ve ispatını içeren değişkenler arasındaki nedensel ilişkileri ortaya koymaya çalışan araştırmalardır.

Araştırma deseni araştırma sorularını cevaplamak ya da hipotezleri sınamak üzere araştırmacı tarafından geliştirilen bir plan veya stratejidir. Burada önemli olan araştırmanın genel mantığını ve stratejisini belirlemektir. Bu aşamada önemli bir diğer nokta nicel mi yoksa nitel bir araştırma yöntemi mi kullanacağımızdır. Nitel araştırmalar daha az yapısallaşmış, araştırma sorusuna daha çok odaklanmış bir özellik taşır. Burada detaylı ve derinlemesine yapılmış istatistiksel analizler yer almaz. Daha çok gözlemlenen grubun ne yaptığı, ne söylediği ile ilgilenilir ve incelenen davranışa daha derinlemesine bir bakış açısı getirilir. Buna karşın nicel araştırmalar, daha çok istatistiksel yöntemler kullanılarak yapılır. Nicel araştırmaların sunduğu veriler daha çok hesaplanabilir bir nitelik taşırken; örneğin, ortalama gelir düzeyi, iş gücü yüzdeleri gibi nitel araştırmaların sunduğu veriler kolayca rakamlara indirgenemez. Daha çok açıklayıcı ve tanımlayıcıdırlar.

Nicel araştırma teknikleri arasında;

  • gözlem,
  • saha araştırması,
  • görüşme ve
  • deney tekniği

sayılabilir.

Denetimli ve denetimsiz gözlem olmak üzere iki gözlem türü vardır. Denetimsiz gözlemin katılımlı ve katılımsız olmak üzere iki biçimi vardır.

Görüşme formu, kapalı ve açık uçlu sorulardan oluşur. Kapalı uçlu sorular, cevaplayıcıya çeşitli cevap seçenekleri sunarken, açık uçlu sorular sadece soru cümlesinden oluşur ve cevaplayıcıya daha fazla özgürlük tanır.

Deney yönteminde ise, bağımsız değişkene tabi tutulan grup deney grubudur, şartların aynen korunduğu grup ise kontrol grubudur.

Nitel araştırma teknikleri ise;

  • derinlemesine görüşme,
  • yaşam öyküsü,
  • doküman incelemesi ve
  • vaka incelemesi

nden oluşur.

Araştırma Etiği

Sosyologlar da araştırma ve bilimsel çalışmalarında belirli standartlara uymak zorundadırlar ve buna “etik kod”lar adı verilir. Bu temel prensiplerin neler olduğu aşağıda belirtilmektedir:

  • Araştırmanın objektifliğini ve bütünlüğünü korumak,
  • Araştırılan veya incelenen objenin saygınlığını ve öznelliğini (privacy) korumak,
  • İncelenen bireyi tehlikelere karşı korumak,
  • Konunun ve incelenen bireyin sırlarına ve mahremiyetine saygı göstermek, saklamak,
  • Araştırmaya katılan bireylerin izinlerini veya onaylarını almadan onlardan bilgi toplamamak ve yayımlamamak,
  • Araştırmaya katılan ve yardım eden diğer araştırmacıların katkılarını kabul etmek, açıklamak ve onlara saygılı olmak,
  • Her türlü finansal desteği açıklamaktır.