DİJİTAL İLETİŞİM VE YENİ MEDYA - Ünite 8 : Küreselleşme ve Sosyal Medya Uygulamaları Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 8 : Küreselleşme ve Sosyal Medya Uygulamaları

Giriş

Son dönemlerin en çok tartışılan, eleştirilen ve ekonomi, ahlak, sosyal değerler, kültürel değişimler, teknoloji, iletişim gibi pek çok farklı boyutta ele alınan kavramlardan bir tanesi “küreselleşme” dir. Günümüzde daha önce hiçbir yüzyılda olmadığı kadar ekonomiler, ülkeler ve kültürler birbirlerinden etkilenir ve birbirleriyle ilişkili hale gelmişlerdir. Dünyamız artık “küresel bir köy” haline gelmiştir.

Küreselleşme Kavramı

Günümüzde sıklıkla bir çok kavramla birarada ifade edilen küreselleşmeyi tek bir tanıma sığdırmak doğru olmayacaktır. Küreselleşme terimi, İngilizce literatüre 1961 yılında basılan Webster sözlüğü ile girmiştir. 1960’larda iletişim alanındaki gelişmeleri değerlendiren McLuhan dünyanın elektronik “küresel bir köy”e dönüştüğü ifadesini kullanmıştır.

Robertson küreselleşmeyi “hem dünyanın küçülmesi hem de bir bütün olarak dünya bilincinin güçlenmesi” olarak ifade etmektedir. Giddens ise küreselleşmeyi “uzak yerleşimleri birbirine, yerel oluşumların kilometrelerce uzaktaki olaylarla biçimlendirdiği ya da bunun tam tersinin söz konusu olduğu yollarla bağlayan dünya çapındaki toplumsal ilişkilerin yoğunlaşması” biçiminde tanımlamaktadır.

Ekonomik İşbirliği ve Gelişme Örgütü (OECD)’ye göre küreselleşme, değişik ülkelerdeki piyasaların ve üretimin, ürün ve hizmet sunumlarıyla ve sermaye ve teknolojinin hareketliliği yoluyla sürekli birbirine bağımlı hale geldiği bir süreci anlatmaktadır. Ayrıca küreselleşme, bugüne kadar geçerli olan mekan ve zaman sınırlarının ekonomik anlamda kalkmasıyla dünyamızın küçülmesini de anlatan bir kavram olmuştur ve bu sürecin kapsamlı ve oldukça önemli etkileri olduğu belirtilmektedir.

Sosyal teorisyenlerin önemli bir kısmı küreselleşmenin, kapitalist ekonomik sistemin egemenliğini pekiştiren, siyasi anlamda ise ulus devletlerin gücünün azalmasına neden olan, sosyal anlamda ise yerel kültürleri yerle bir ederek küresel kültürün egemenliğini arttıran bir kavram olduğunu vurgulamaktadırlar.

Postmodernistler ise, aksine küreselleşmenin çoğulculuğu ifade ettiğini öne sürerek, küreselleşme sonucu oluşan küresel kültürün karmaşık bir sentez yaratarak hetorejenliğe de imkan sağladığını ileri sürmektedirler. Diğer yandan küreselleşme, “rekabet edebilirlik” kavramı ile de yakından ilişkilidir.

Amerikan Ulusal Savunma Enstitüsü ise küreselleşmeyi “malların, hizmetlerin, paranın, teknolojinin, fikirlerin, enformasyonun, kültürün ve halkların hızlı ve sürekli bir biçimde sınır ötesine akışı” biçiminde tanımlamaktadır.

Küreselleşmenin etki alanlarını beş farklı boyutta ele alınabilir. Bu boyutlar aşağıdaki biçimde listelenebilir:

  • Ekonomik Küreselleşme
  • Siyasi Küreselleşme
  • Sosyo-Kültürel Küreselleşme
  • Coğrafi ve Ekolojik Küreselleşme
  • Teknolojik Küreselleşme

Küreselleşmenin belli başlı unsurları şu şekilde sıralanabilmektedir;

Uluslararası Ticaret ve Uluslararası Ticarete Açık Olmak : Küreselleşmenin sosyo-kültürel boyutunun gelişip derinleşmesinde (belki de sığlaşmasında) uluslararası ticaret “taşıyıcılık” rolünü üstlenir (s:175, Tablo 8.1).

Sermaye Hareketliliği : Sermaye hareketliliği iki şekilde gerçekleşmektedir. Birisi doğrudan yatırım şeklinde, diğeri ise kısa vadeli olup vurkaç takdiği ile hareket eden fonlardır ve sıcak para olarak isimlendirilirler. Sermaye hareketliliği, ekonomi de yapıları çok etkilediği için küreselleşme yaklaşımında önemli bir unsurdur.

İşgücü Hareketliliği : İşgücü, doğal olarak göç ettiği ülkede daha fazla refah ve yüksek yaşam kalitesi beklemektedir. Küreselleşme, istikrarsız sosya-ekonomik yapıdaki ülke insanlarına sınırlarının diğer tarafında yeni ufuklar ve imkanlar göstermektedir.

Çokuluslu İşletmeler : Doğrudan yabancı sermaye yatırımı yaparak birden fazla ülkede gelir getiren aktif değerlere sahip olan veya bunları kontrol eden, dolayısıyla kaynak ülke dışında mal ve hizmet üreten özetle uluslararası üretim yapan firmadır.

Çokuluslaşma furyasının öncüsü ABD işletmeleri olurken onları Batı Avrupa, Japonya ve Güney Kore firmaları izlemişlerdir. Günümüzde çokuluslu işletmelerin en az %89’u Avrupa Birliği, Amerika ve Japonya merkezlidir (s:176, Resim 8.1).

Üretimin Değişen Yapısı : Küreselleşme sürecinde üretim ortamının değişen yapısı ile teknolojiye ulaşmanın maliyetini karşılayabilen, yeni teknoloji geliştirmeye pay ayırabilen ve eğitim sistemlerini bu şekilde yenileyen ülkelerin bu fırsat havuzundan yararlanabileceği bir ortam oluşmuştur.

Teknoloji Üretme ve Kullanabilme : Teknolojik gelişmeler eş zamanlı iletişim imkanı yaratarak yeni medya uygulamalarının tüm dünyada aynı anda duyulmasını sağlamaktadır.

Endüstriyel İlişkilerdeki Dönüşümler : Son yirmi yılda endüstri ilişkilerinde bir dönüşüm yaşandığı açıktır. Bu dönüşüm; girişimci odaklı yaklaşım, esnekliğin artması, vasıf gelişiminin öneminin artması ve sendikal üyeliğin azalması şeklinde sınıflandırılabilir.

Her değişim ve dönüşümün olumlu etkileri olduğu gibi olumsuz etkileri de vardır. Küreselleşmeye ilişkin olumlu ve olumsuz etkiler şöyle özetlenebilir:

Olumlu Etkiler :

  • Küreselleşme ile zaman ve mekân sınırları yüzyıllar boyunca adım adım genişleyerek günümüze kadar gelmiş, dünyada olup biten her şey bütün insanlığa mâledilmeye başlanmıştır.
  • İnsanlığın ortak değerleri oluşmaya başlamış, insan ve onun eserleri, yani kültür ve uygarlık yeni baştan anlamlandırılmıştır.
  • İnsan hakları, özgürlük, adalet ve eşitlik gibi kavramlar yaygınlaştıkça, insanlar yeni bir kişilik kazanmaya, kendine inanmaya ve güven duymaya başlamıştır.
  • Her ülkenin sadece seçkin bir kesimini eğitmenin çıkar yol olmadığı, kalkınma için halkın tabanına kadar ulaşan bir eğitim sistemiyle kitlesel olarak yetişmiş nitelikli nüfusa ihtiyaç olduğu gerçeği kavranılmıştır.
  • Sağlık alanında bir çok hastalık ülkelerin işbirliği ile yenilmiş, bebek ve çocuk ölümleri azalmış, insanların yaşam süreleri uzamış, sağlıklı yaşam olanakları genişlemiştir.
  • Ülkeler arasında çeşitlenmiş işgücünün serbest dolaşımı sağlanmış, üretim ve tüketimde rekabet artmış, dünyanın neresinde olursa olsun insanlar birbirlerinin üretiminden faydalanmaya ve birbirlerinin ürünlerini tüketmeye başlamıştır.
  • İnsanlar arasında yeni ve ortak yaşam biçimleri belirmeye başlamış, ortak eğitim politikaları yoluyla ülke vatandaşları arasında ortak kavrayış ve anlayışlar gelişmiştir.

Olumsuz Etkiler

  • Küreselleşen dünyada güçlü devletlerle bütünleşmek zorunda kalan gecikmiş ulusal devletler ekonomik, siyasal ve kültürel açıdan büyük devletlerin açık etkisine maruz kalmıştır. Bunun sonucunda bir tür bağımlılık durumu oluşmuş, ulusal sınırlar yok sayılmış, milli egemenlik ve bağımsızlık gibi kavramların içi boşaltılmış, emperyalist amaçlar küreselleşme adı altında meşrulaştırılmaya çalışılmıştır.
  • Küreselleşme toplumları birbirinden farklı ve hatta zıt olan iki yöne doğru çekmeye başlamıştır. Birinci yönde toplumlar daha da yakınlaşıp bütünleşirken, öteki yönde ulusalcılık, etnik ulusalcılık ile parçalanma sürecine sokulmuştur. Birbirine zıt bu iki durum, üye ülkeler için bir yandan küreselleşme sürecinin dışında kalmamak, öte yandan ulusal bütünlüğü korumak gibi bir ikilem yaratmıştır.
  • Dünyadaki ülkelerin üretim gücü ve tüketim olanakları aynı değildir. Bu yönden sanayileşmesini tamamlamış ülkeler daha üstün durumdadır. Küreselleşme zenginleşmenin ve refahın dağılımı kadar, fakirlik ve sefaletin dağılımını da hızlandırmıştır.
  • Dünyada eğitim sürecine katılan insanların sayısı giderek artmaktadır. Her kademedeki eğitim kurumları teknolojik imkânları kullanarak insanların bilgi ve beceri düzeylerini yükseltmektedir. Buna karşılık eğitimden yararlanmayanların sayısında bir azalma değil, artma olduğu ileri sürülmüştür.

Küreselleşme Sürecinde Medyanın Rolü

Küreselleşme sürecinin medya ve kültür üzerindeki etkileri hem bireysel hem de toplumsal olarak daha yakından hissedilmektedir. Televizyon, gazete, radyo gibi geleneksel kitle iletişim araçları ile bilgisayar ve internet teknolojilerinin bütünleşmesi ile ortaya çıkan yeni teknolojiler, küreselleşme sürecinde merkezi bir rol oynamaktadır.

Bilgi iletişim teknolojileri (BİT), enformasyon teknolojileri ya da yeni medya gibi isimlerle anılan bu yeni teknolojiler, küreselleşmenin temel araçları olarak görülmektedir. Küreselleşen dünyada medya, bir yandan etkinliğini artırırken, diğer yandan gelişen teknolojilerle yepyeni boyutlar kazanmıştır.

Küreselleşme sürecinde ortaya çıkan yeni iletişim teknolojileri, ekonomik, kültürel, siyasal ve toplumsal alanlarda köklü değişimler yaratmaktadır. Yeni iletişim teknolojileri sayesinde ekonomik, siyasal, toplumsal ve kültürel değerler çok daha hızlı yaygınlaşmaktadır.

Küreselleşme sürecinde iletişim alanında meydana gelen en belli başlı değişimler; elde edilebilen enformasyon miktarındaki artış, iletişimdeki hızlanma (zaman ve mekan sınırlandırmalarının ortadan kalkması), alıcının enformasyon üzerindeki kontrolünün artışı, kitlesel yayıncılıktan dar yayıncılığa geçiş, etkileşim kapasitesinin artışı, taşınabilirlik, kullanım kolaylaşması, sistemlerin şebekeleşme ve ağ yetenekleri artması, medyanın farklı kollarının birleşip bütünleşmesidir.

Geleneksel kitle iletişim araçlarının önüne geçen internet, gündelik hayatı ve kültürel alanı hızlı bir şekilde dönüştürmektedir. Kısaca medya olarak tanımladığımız kitle iletişim araçları, toplumda belli fonksiyonlar üstlenmekte ve üstlendiği bu fonksiyonlar aracılığıyla toplumun şekillenmesinde rol oynamaktadır.

Daniel Katz, Graeme Burton ve Denis McQuail’e göre kitle iletişim araçlarının bireyler açısından fonksiyonlarını ise şöyle sıralamaktadır: bilgilendirme, kültürel devamlılık, toplumsallaştırma, eğlendirme, kamuoyu yaratma.

Günümüzde ise artık televizyon kanalları internet ve cep telefonu sayesinde evde ya da sabit bir yerde seyredilmekten çıkmıştır. Teknolojik gelişmeler sayesinde artık televizyonu eş zamanlı izlemek zorunluluğu da ortadan kalkarak, geçmiş programları istenilen zamanda izlemek imkanı yaratılmıştır.

Küreselleşmenin medya ile ilişkisi ele alındığında, medyanın eşzamanlı olarak her haberi, her bilgiyi, her olayı dünyanın her köşesine iletebilme gücü elbette ki yadsınamaz. Belirtilmesi gereken önemli bir unsur da medyanın giderek tekelleşme eğiliminde olmasıdır.

İletişim teknolojileri tarihinde ilk kez internet aracılığıyla bireyler, iletişimde bulunduğu ötekinin biyolojik ve toplumsal varlığını, sesini, görüntüsünü, cinsiyetini, kısaca bireysel tarihini dikkate almaksızın iletişimde bulunabilmektedirler.

Uzmanların bir kısmı medyanın, toplumsal/kültürel alandaki bu ideolojik inşayı yerine getirirken sürekli olarak toplumdaki sınıfsal çelişkileri perdeleyerek gündelik hayat, yaşam biçimi, eğlence, tüketim, moda gibi kategoriler oluşturarak bu kapsamda bir anlamlandırma çerçevesi oluşturmayı tercih ettikleri görüşünü savunmaktadır. İnternet, yapısı, içeriği ve oluşturduğu dil sayesinde kültürel bir form ve kimliğe davet etmek konusunda büyük bir potansiyele sahiptir.

Sosyal Medya ve Küreselleşme

Küreselleşme sürecinde teknolojik alanlarda yaşanan değişimler ile hayatımıza giren sosyal medya yine küreselleşmenin doğası gereği hızla tüm dünyada etkili bir hal almıştır. Geleneksel medyadan en büyük farkı, karşılıklı bir iletişimin söz konusu olmasıdır.

Kişilerin birbirleriyle, kurumların kişilerle doğrudan iletişim kurabildiği ve geri dönüş alabildiği bir platformdur. Sosyal medya çok kapsamlı bir kavram olup, çok çeşitli web sitelerini kapsamaktadır. Bu web sitelerinin ortak bağı size web sitesi ve ziyaretçileriyle paylaşım olanağı tanımasıdır.

Sosyal medyanın ortak yapıları; internet ve mobil cihazları da kapsayan, elektronik paylaşımı destekleyen arama teknolojilerine sahip olması, kendilerine özgü konseptin, sloganların ya da içeriğin akılda kalıcılık oranının yüksek olması ve yazılı basının yeniden tasarlanması ve yayınlanabilmesi olanakları şeklinde sıralanabilir. Sosyal medyada oluşturulan siteler çoğunlukla kendi kullanıcıları tarafından oluşturulmaktadır. Bu da insanlara kendini özgürce ifade edebilme, farklılıklar ile farkındalık yaratabilme gibi imkânlar sağlamaktadır.

Bireyleri internet üzerinde toplum yaşamı içinde kendilerini tanımlayarak, aynı kültürel seviyesinde rahatlıkla anlaşabilecekleri insanlara internet iletişim metotları ile iletişime geçmek için ve aynı zamanda normal sosyal yaşamda yapılan çeşitli jestleri simgeleyen sembolik hareketleri göstererek insanların yarattığı sanal ortamdaki sosyal iletişim kurmaya yarayan ağlara "sosyal ağlar" denilmektedir.

Türkçe karşılığı günce ya da ağ günlüğü olarak tanımlanabilen, kişilerin kendi istedikleri konuları kendi istedikleri şekilde yazarak oluşturdukları web sayfalarından oluşmaktadır. Halkla ilişkiler sektörü özelinde düşünüldüğünde, halka ilişkilerde yeni stratejileri, yapılanmaları, şirketlerin gerçekleştikleri faaliyetleri takip etmenin önemi çok büyüktür. Dünyada halka ilişkiler alanındaki bloglara örnek vermek gerekirse; PRSquared, Brain Solis, Peter Shankman, Social Media Explorer gibi bloglar bu blogların sadece birkaç tanesidir.

Kişiler ya da kurumlarca hazırlanan video, fotoğraf ya da bilgilerin paylaşıldığı ağ oluşumlarıdır. Günümüzde en sık kullanılan video paylaşım ağları; Youtube, Dailymotion, Google Videos, Yahoo Video It’s on vb. ağlardır. Fotoğraf paylaşım ağlarına günümüzden örnekler verecek olursak, Instagram, 1x, Flickr, Deviantart, photosig, Fotocommunity, Photo, Photodom gibi ağları sayabiliriz.

Kullanımı giderek yaygınlaşan sosyal medyanın küreselleşmeye etkisi şu şekilde değerlendirilebilir:

  • İnternet teknolojilerinin yayılması kapsamında içeriğinde küresel paylaşımını gerçekleştirmektedir. Küresel kurumların iletişim çalışmalarını küresel olarak yönetebilme fırsatı sağlar.
  • Sosyal medya insanların güncel olaylara karşı fikirleri, görüşleri ve düşüncelerini paylaşma olanağı sağlar.
  • Sosyal medya platformları zaman ve mekan kısıtından bağımsız olarak erişimi sağlar.
  • Medya paylaşım sitelerinin varlığı görsel işitsel mesajların yayılmasına da fırsat sağlamaktadır.
  • Sosyal medya araçlarının sayısının giderek çoğalması medya araçlarının kullanım pratiklerinin de yayılmasını sağlamıştır.
  • Küresel kurumların küresel kampanyalarının iletişimi için önemli bir mecra haline gelmiştir. Özellikle sponsorluk etkinliklerin paylaşımı için sosyal medya kullanımı giderek yaygınlaşmaktadır.
  • Sosyal medya, sosyal kampanyalar kapsamında, küresel sivil toplum örgütlerinin, küresel alanda hareket edilmesi, toplulukların motive edilmesi ve yardım toplanması konularında birkliktelik ortamı sağlar.
  • Küresel çapta marka topluluklarının oluşmasına destek vermektedir.
  • Kurumların gerçekleştirdikleri pazarlama iletişimi çalışmalarını da benzer yolla küresel olarak gerçekleştirebilmektedir.

Sosyal medya ayrıca insan hakları, tüketici hakları, sosyal haklar gibi küresel konularında konuşulduğu ve paylaşıldığı bir alandır. Kurumsal sosyal sorumluluk uygulamalarının da takip edilmesini kolaylaştırmaktadır. Küresel ürünlerin küresel olarak gerçekleştirilen pazarlama iletişimi çalışmaları için benzersiz fırsatlar sunmaktadır.