DİN EĞİTİMİ VE DİN HİZMETLERİNDE REHBERLİK - Ünite 7: İletişim Kavramı ve Modelleri Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 7: İletişim Kavramı ve Modelleri

Giriş

İletişim insanlar arsında ilişki ve bağlantılarla sağlanan bir zihinsel paylaşımdır. Bütün canlılar arasında iletişim olgusunun var olduğu hususunda ortak bir kanaat mevcuttur. Günümüzde iletişim çok sayıda bilimin ilgi alanına girmektedir. İletişim, din eğitimi ve din hizmetleri faaliyetlerinin verimli bir şekilde yürütülmesinde de dikkate alınması gereken bir konudur.

İletişimin Anlam ve Kapsamı

Farklı yaklaşımların getirdiği farklı tanımlar, iletişimi, değerler, bilgiler, duygular ve fikirler üzerinde bir paylaşım olarak kabul eder. Fiske’ye göre iletişimi doğru kavrayabilmek iki temel yaklaşıma bakmak gerekir:

  • Süreç Ekolü, iletiyi taşıyan araçların seçimi ve kullanılması üzerinde durarak iletişim sürecinin doğru işletilmesi ve unsurlarının etkinliği konuları ile ilgilenir.
  • Göstergebilim Ekolü ise, iletilen mesajların mahiyeti ile ilgilenerek bunların insanları nasıl etkilediği üzerinde durur. Bu ekole göre mesaj hem kolay iletilebilir hem de kolay anlaşılabilir olmalıdır.

İletişim olgusu, “insan insana iletişim” ve “kitle iletişimi” şeklinde ikiye ayrılabilir. Bu iki iletişim türünün birinde iletişim çift yönlü diğerinde tek yönlüdür, birinde araç olan şey diğerinde kanaldır.

İletişimin insanlar ve tüm diğer canlılar arasında öğrenmelere bağlı bir etki tepki süreci olduğu söylenebilir. Etki ve ona karşılık verilen tepki aynı anlamı yansıtıyorsa doğru bir paylaşım ortaya çıkar ve buna başarılı iletişim denilir. Eğer bir iletişim sürecinde etki ile tepki aynı anlamı yansıtmıyorsa buna bozuk veya yanlış iletişim denir. Buna göre sıkça yaşanılan anlaşmazlıkların, temelinde yatan sebep iletişim bozukluğudur.

İletişim üzerine yapılan çalışmalar, iletişimin, verici ve alıcı arasındaki bir eylem transferi özelliği taşıdığını ortaya koyar. İletişimin etkisi ve başarısı, belli teknik ve kurallara bağlı olduğu kadar, mesajı gönderen ile ona muhatap olanın özelliklerine ve iletişim ortamı değişkenlerine de bağlıdır.

İletişim Modelleri

Doğrusal Model, iletişimi, kaynaktan çıkan mesajın uygun araçlarla alıcıya ulaştırılmasıyla sonuçlanan tek yönlü bir işlem olarak açıklar ve geri bildirime yer vermez. Bu modelde kaynak, mesaj, kanal ve alıcı olmak üzere dört unsur bulunmaktadır. Doğrusal iletişim modeli, konferans, vaaz, nutuk gibi topluluklara hitap şeklindeki bilgilendirme çalışmaları için açıklayıcı olabilir. Ancak tek yönlü iletişim süreçlerinin tam olarak açıklanmasında bile doğrusal model yetersiz kalmaktadır. Bu modeli eleştiren araştırmacılar, doğrusal modelin açıkladığı sürecin bir iletim eyleminden ibaret olduğu, iletişimin geri bildirimle devam edebileceği üzerinde yoğunlaşmışlardır.

Dairesel Model, iletişimi, geri bildirimle sürecin geri döndüğü dairesel bir döngü şeklinde açıklar. Bu modelde iletişim sürecinin dört temel unsuru doğrusal modelle aynıdır ancak buna ek olarak geri bildirim unsuru eklenmiştir. Yansıma da denilen bu beşinci unsur mesaja muhatap olan alıcının cevabı olarak devreye girer. İletişim süreci alıcıda sonlanmaz, mesajı alan kişi geri bildirimle kaynağa yeni bir mesaj iletmiş olur ve iletişim dairesel bir döngü halinde sürüp gider. İletişim sürecinin anlaşılmasında aşağıda belirtilen kavramlar önemlidir.

  1. Mesaj: Bilgi konusu içinden muhataba iletilmek üzere kaynak tarafından belirlenen ve alıcının ihtiyacına uygun olacak şekilde düzenlenen kısmıdır.
  2. Başarılı kodlama: Kelime ve cümle seçimindeki başarı, muhatabın anlamları doğru ve eksiksiz çıkarmasına bağlıdır.
  3. Kod açma: Muhatabın sözlerden anlam çıkarmasıdır
  4. Yanılsama: Gerek kodlama gerekse kod açma basamaklarındaki başarısızlık yanılsama olarak ifade edilir.

İşlemsel Model, iletişimi dairesel bir işlem olarak benimser. Ancak geribildirimi yeni bir mesaj kabul eder. Bu görüşe göre, iletişim sürecinde her iki taraf aynı zamanda hem kaynak hem de alıcıdır. Çünkü kaynağın alıcıdan geribildirim alması ayrı bir ileti olarak kabul edilir. Bu modele göre iletişim, iki tarafın birlikte yapabildiği ve birlikte başarabildiği bir etkinliktir.

İletişim Şekilleri ve Özellikleri

İnsanlar, içgüdü ve reflekslerinin yanı sıra jest ve mimikleri, zengin davranış şekilleri, geniş dil ve eşyayı kullanma becerileri ile karmaşık davranışlara sahiptir. Öğretilme ve öğrenilme sonucu kazanılan bütün bu davranışlar birer iletişim ürünü olduğu kadar aynı zamanda birer iletişim aracıdır. Bu açıdan iletişimi sözlü, yazılı, nesnel ve duygusal diye dört gruba ayırmak mümkündür. İletişim araçlarının görevleri:

  • Bilgi sağlama
  • İkna etme ve kanaat oluşturma
  • Duygu ve duyarlık oluşturma
  • Görüş ve anlayış kazandırma
  • Fikir ve düşünce kazandırma

Sözlü iletişim , mesajın sözlerle iletildiği iletişim şeklidir. Sözlü iletişimde en temel sorun, mesajın alıcı veya alıcılar tarafından doğru ve eksiksiz olarak anlaşılmasını sağlayacak başarılı bir kodlama yapabilmektir. Aslında dil temel bir iletişim aracı olarak aynı dili kullananların ortak anlaşma zeminini oluşturur. İletişimdeki yanlış anlamalarda sorun dilin kullanımındaki farklı üsluplardan, özel ve özgün tonlamalardan kaynaklanır. O bakımdan sözlü iletişimde en kestirme ve elverişli yol herkesin rahatlıkla anlayacağı ortak dil olan günlük dildir. İletişim süreçlerinde konuşmacının özgün üslubu, anlatım süresince dinleyici ile kurulan canlı ve etkin iletişim bağıdır. Bu beceri, insandaki kıvrak zekânın, etkileyici dil ve zengin kültürle birleştirilmiş sunumudur.

Anlatımda kullanılan kalıpların iletişimde faydalı ve etkili olabilmesi için, bunların bildik kalıplar olması gerekir. Özgün olmak adına üretilen sosyal hafızaya yabancı ifade tarzı, zihinleri karıştıracağından iletişim amacına da hizmet etmeyecektir. Sözlü iletişimlerde sözle birlikte jestler, mimikler, resimler, şekiller ve diğer uyarıcılarla anlatım desteklenmelidir. Bu malzemeler, anlatımı desteklemekle kalmaz, sözün çaresiz kaldığı yerde devreye girerek tek başına iletişim aracı görevi de yapar.

Yazılı iletişim, konuşmada kullanılan sembollerin ses kanalı ile değil de yazı kanalı ile kurulan iletişim şeklidir. Yazılı iletişim algı tekrarına olabildiğince açıktır. Yani, okuduğumuz bir metni anlamadığımız zaman istediğimiz kadar tekrar okuma şansımız vardır. İletişime giren kişi için de yazıyla iletişimin avantajı, yazıyı iletişime geçilecek kişiye ulaşmadan önce düzeltme imkanı olmasıdır. Ayrıca mesajın saklanmasını, kalıcılığını ve asırlar sonrasına intikalini sağlayan da yazıdır. İnsanlığın bilgi ve kültür birikimi büyük ölçüde yazılı iletişime dayanır. Yazılı iletişimin dezavantajları:

  • Duyguları ve soyut düşünceleri aktarmada yetersizliği;
  • Yazılı anlatımda kelimelerin, metnin amacı dışında sergilediği kaçınılmaz bir önyargı sorunu;
  • Doğallıktan yoksun olması şeklinde ifade edilebilir.

Nesnel (Görsel) İletişim, insanların oturuş, yürüyüş biçimleri, el ve yüz hareketleri, çeşitli nesneler, resimler, şekiller, renkler aracılığı ile kurulan iletişime nesnel iletişim veya görsel iletişim denilmektedir. Nesnel iletisşm, alıcının görme duygusu ile nesnelerin taşıdığı anlamlara yönelmesi esasına dayanır. İletişim dilinde uyarıcı olan her nesnel görüntüye gösterge denir. Görsel malzeme iki türlü rol oynar:

  1. Sözlü iletişime derin bir boyut kazandırarak iletişimi zenginleştirmek şeklinde tanımlanan nesnelerin tamamlama ilişkisi
  2. Sözlerin yanlış anlamalara sebep olması durumunda düzeltici etkisi şeklinde tanımlanan nesnelerin çatışma ilişkisi denilmektedir.

Nesnel araçların verdiği ipuçları çoğunlukla sözel iletilerin verdiği ipuçlarından daha az yanıltıcıdır. nesneler sözlerden veya kelimelerden soyutlanamazlar. Sözle iletişim kurarken nesnelerin sembolleri olan kelimeleri kullanır, onlardan nesnelere ulaşmaya çalışırız. Nesnel araçlar, insanın kendinde olanlar ve dışında olanlar diye ikiye ayrılır. İnsanın dışındaki nesnel araçlar, anlam ifade eden her türlü şekiller, şemalar, çizimler, işaretler ve cisimlerdir. İnsanın kendinde olan ise beden dilidir. İnsanın kendinde olan el, yüz hareketleri; duruş, oturuş, yürüyüş biçimleri; kılık-kıyafetler şeklindeki göstergeler bütününe “beden dili” denir.

Duygusal İletişim, duyguların paylaşımı ile ilgili bir iletişim şeklidir. Sevinç, heyecan, korku, sevgi, nefret gibi duygular, sözlü ifadelerden tutum ve davranışlarla daha kolay ifade edilip aktarılır. Duygusal mesaj ileten göstergeler:

  1. Duruş şekli; iletişim esnasındaki duruş şekli, üzüntü, öfke, heyecan, korku, aldırmazlık gibi duyguları açığa vurur.
  2. Duruş mesafesi; bir kimsenin diğeri ile arasındaki duruş mesafesi onunla duygusal ilişkisinin göstergesidir.
  3. Dokunuşlar; söylenemeyen veya sözle ifadesi mümkün olmayan duyguları iletmenin bir yolu da dokunmadır.

Alanlara Göre İletişim Türleri

Özel yaşam alanında kurulan iletişimlere yaşantısal iletişimler, sosyal ilişkiler alanındaki iletişimlere de ilişkisel iletişimler denilmektedir. Tamamen eğitim, öğretim ve bilgilendirme maksatlı yürütülen bütün iletişimler de akademik iletişimler grubuna girer ve bu başlık altında incelenir.

Akademik iletişim, bir kimseye veya gruba bilgi vermek, bir şeyler öğretmek amacıyla kurulan ve yürütülen düzenli iletişimlerdir. Okuldaki öğretici ekinlikler, pedagojik iletişim olarak adlandırılmakta, okulun dışındaki faaliyetleri de içine alan bütün öğretici etkinlikleri de akademik iletişim kapsamına girmektedir. Akademik iletişim sürecinde yer alan her işlem başlı başına belli becerileri gerektirir.

Akademik iletişimi diğer iletişimlerden ayıran üç temel özellik vardır:

  1. Akademik iletişim, tamamen öğretim ve bilgilendirme amaçlıdır.
  2. Akademik iletişim, önceden tasarlanan planlı ve düzenli bir etkinliktir.
  3. Akademik iletişimde kaynak kişi, sürecin başarısından sorumludur.

Akademik iletişim sürecinde kaynak öğretici konumundadır. Kaynak, belirlenmiş amaçlar doğrultusunda iletişimin bütün unsurlarını düzenlemekle, verimli bir iletişim ortamı oluşturmakla ve süreci başarılı bir şekilde yürütmekle yükümlüdür.

İlişkisel iletişim, iletişimi sosyal etkileşim olarak kabul eden iletişim kuramında insanların birbirleri ile olan her türlü teması ve ilişkileri birer iletişim eylemi kabul edilir. Bu ekole göre ileti (mesaj), herhangi bir kimsenin herhangi bir araçla ortaya koyduğu şeydir. İlişkisel iletişimde, insanın doğal davranışları ve ilişki kurma tarzı ve alışkanlıkları onun iletişimlerinin şeklini ve niteliğini belirler. İlişkisel iletişimde doğru ve olumlu sonuçlara ulaşmanın yolu çevre ile uyumlu ve uzlaşmacı ilişkiler kurabilmek ve geliştirebilmektir. Sosyal ilişki ve etkileşimlerle kurulan iletişimlerde tutum, davranış ve yaşantılar şeklindeki göstergelerin rolleri önemlidir. İnsan davranışları ve ilişkilerine dair göstergelerin üç yönlü iletişimsel rolü ortaya çıkmaktadır:

  1. Etkileşimi Yönlendirme Rolü: Kişinin giyimkuşamı, hal ve tavrı, vücut hareketleri ilk karşılaşılan kişi ile ilgibi ilk izlenim oluşturur. Bu ilk izlenimin oluşturduğu etki, kurulacak ilişki ve iletişimlere yön verir.
  2. Duyguları Açığa Vurma Rolü: Moda, gelenek, adet, alışkanlık ve bunlara dair ilişki biçimlerini gösteren kılık-kıyafetler, hal ve tavırlar, dil ve üslup, iç dünyamızı açığa vuran göstergelerdir. Toplumda bütün bunlarla örgülenen insan ilişkileri, insanlar arasındaki duygusal paylaşımı sağlayarak bir duygusal iletişim rolü yapar.
  3. İletişimsizliği İmkansızlaştırma Rolü: İnsanlar, birlikte oldukları, ilişki kurdukları her yerde kaçınılmaz olarak iletişim de kurmuş olurlar. Anlam taşıyan göstergelerden kurtulmak ve insanlardan uzak yaşamak mümkün olmadığına göre sosyal hayatta iletişimsizlik imkânsız demektir.

Yaşantısal İletişim; aile içindeki iletişim, yaşantısal iletişim denilen, şekli, içeriği ve süreci ile ayrı değerlendirilmesi gereken bir iletişim türüdür. İnsanların tercihleri olmayan birçok kişisel özellikleri onlara küçük yaşlarda aile büyükleri tarafından kazandırılmıştır. Çocuklar her zaman ana-babaları ile sözlerden çok davranış ve yaşantılarla iletişim kurarlar. Yaşantısal iletişimle ilgili üç önemli mesele vardır:

  1. Aile içinde yaşantısal iletişimin en hassas yönlerinden biri müşterek ve bağımlı yaşantının doğal sonucu olarak ortaya çıkan otoritenin düzenleniş biçimidir.
  2. Yaşantısal iletişimlerde, kendini gerçekleştirme arzusu artan çocuğun özgürleşme tutkusu ile ebeveynin korumacılık tutkusunun zıt yönlü çekimler oluşturur.
  3. Ortak yaşantının tarafları olan aile bireyleri arasında istek, arzu ve beklentilerin ortak anlayış ve hassasiyet düzleminde bir karşılık bulamasının gereklidir.