DİN EĞİTİMİ VE DİN HİZMETLERİNDE REHBERLİK - Ünite 8: Din Eğitimi ve Din Hizmetlerinde İletişim Özeti :
PAYLAŞ:Ünite 8: Din Eğitimi ve Din Hizmetlerinde İletişim
Giriş
Din eğitimi ve din hizmetlerinde görev yapacak olanların gerekli alan ve teknik bilgisi ile genel kültür bilgisine sahip olmaları beklenir. Yoğun bir şekilde insanlarla ilişki ve iletişim kurmayı gerektiren bu görevlerde çalışanların bilgi sahibi olmaları gereken konulardan biri de iletişimdir. Günümüzde hemen her alanda ilgi duyulan ve kullanılan iletişim teknikleri, din eğitimi ve din hizmetlerinin verimli bir şekilde yürütülmesinde de oldukça önemlidir.
Din Eğitimi ve Din Hizmeti
Din eğitimi, dinî bilgi, duygu ve değerlerin insanlara kazandırılmasıdır. Din hizmetleri de dinî uygulamaların yerine getirilmesi ile ilgili çalışma alanlarıdır. Din eğitimi ve öğretimi ile ilgili işler Milli Eğitim Bakanlığı, din hizmetlerine dair işler ise Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından yürütülmektedir.
Din eğitimi ve öğretimi çalışmaları toplumumuzun manevi yönden gelişip güçlenmesini, toplum bireylerinin mutlu, huzurlu, dengeli ve bilinçli kişiler olarak yetiştirilmesini hedef almaktadır.
Diyanet İşleri Başkanlığı’na “din konusunda toplumu aydınlatmak ve ibadet yerlerini yönetmek” görevi verilmiştir. Bu görevi kapsamında Başkanlık, yaygın eğitim faaliyetleri yürütmektedir. Din hizmetleri kapsamında, imamlık, vaaz, hutbe, cenaze ve defin, toplu dua, rehberlik, irşat, uzlaştırma gibi din görevlisinden beklenen bütün işler birer din hizmetidir. Din hizmetlerinin, yasal, insani ve manevi olmak üzere üç yönü ortaya çıkmaktadır. Din hizmeti yürüten görevlilerin bu üç yönde birlikte duyarlılık gösterecek çalışmalar yapmaları gerekir.
Din eğitimi ve din hizmeti çalışmaları, bütünüyle insanlarla kurulacak ilişki ve iletişimlere dayanmaktadır. Bu alana dinî iletişim denir.
Dini İletişim
Dinî iletişim kavramı kısaca, din konulu mesajlar içeren iletişimleri ifade etmektedir. Genel iletişim için ileri sürülen bütün ilke, kural ve teknikler dinî iletişim için de geçerlidir. Ancak bunlara ilaveten dinî iletişimlerde, dinî bilginin (mesajın) özelliğine ve dinin öngördüğü iletişim usullerine dair bilgi ve açıklamalar da yer almaktadır.
Din eğitimi faaliyetleri, akademik iletişim kapsamına girmektedir. Din hizmetleri kapsamında yer alan namaz kıldırma, cenaze ve defin, doğum, ölüm, hastalık, mahkumiyet, felaket vb. konulardaki yardım, destek ve yönlendirme çalışmaları ise ilişki ve işbirliklerine dayanmaktadır. Bu hizmetlerin sosyal ve kültürel niteliğinden önce yasal, insani ve manevi nitelikleri bulunmaktadır. Din hizmetlerindeki ilişkisel iletişimler ilişkisel dinî iletişimler olarak değerlendirilirler.
Akademik dini iletişim, dinin öğretilmesi amacı güder. Şüphesiz öğretim amaçlı iletişimlerde belletme, kavratma, ikna etme, özümsetme şeklinde çabalar öne çıkar. İletişimin alıcı tarafındaki kişi biçimlenmiş dinî mesaja muhatap olur ve tepkisi buna göre oluşur. Biçimlenmeyi söz, ses tonu, vurgu, jest ve mimikler sağlar. Mesaj bunların oluşturduğu kalıpta şekillenecek ve o şekliyle iletilecektir.
Akademik dinî iletişimlerde iletişim tarzına yansıyan en önemli sorun, kişilerin kullandıkları araçlar bütününde görülen duygusal güdüleri ve bilinç dışı tepkileridir. Duygusal güdüler veya bilinç dışı tepkiler iletilmek istenen mesajla uyumlu olmazsa, iletişim beklenilen sonuca ulaştırmaz. Bu sorunu aşmak için, bu durumun farkında olmak ve yanılsamalara yol açacağını göz önünde bulundurmak gerekir.
İlişkisel dini iletişim, din hizmetleri, insani ve manevi yönü güçlü insan ilişkileri kapsamına girmektedir. Din hizmetlerinden beklenen sonuçların elde edilebilmesi için bu çalışmaların ilişkisel iletişim gereklerine, ilke ve kurallarına göre yürütülmesinin önemi büyüktür.
Dinî hizmetin tam ve doğru olarak yerine getirilmesi kadar belki ondan da fazla nasıl yerine getirildiği, insanların bu ilişkiden nasıl etkilendikleri konusu önem kazanmaktadır.
Kültürdeki yaşantı biçimleri, eğitimcilerin sosyal öğrenme dedikleri modellemelerle, diğer bir ifadeyle ilişkisel iletişimlerle kazanılır. Din hizmetleri kapsamında sürdürülen faaliyetlerde de ilişkiler bu açıdan değerlendirilmelidir.
Din görevlisi öncelikle kendi kişiliğinin, tutum ve davranışlarının, iletişim tarzının insanlarla ilişkilerde davranış kazandırıcı rolünün bilincinde olmalıdır. Din görevlisi, din hizmetlerinde kendi sosyal tutumunun etkileyici ve yönlendirici yönünü ihmal etmemelidir.
İnsanların manevi desteğe ve yardıma ihtiyaç duydukları her yerde onların yardımına gidenlerin kişilikleri, hal ve hareketleri, tutum ve tavırları, en güçlü ve en kalıcı mesajlar iletir.
Din hizmetlerindeki ilişki ve iletişimlerin şu esaslara uygun olması gerekir:
- Otoriter ve buyurgan davranmamak.
- Usandırıcı ve bıktırıcı olmamak.
- Dostça, samimi ve hasbi davranmak.
- Esnek olmak, takıntı ve sabit fikirlilikten uzak durmak.
- Gereksiz ve ilgisiz söz ve davranışlardan kaçınmak.
- Dinî grup normları ile çatışma veya uyuşma çabası içine girmemek.
- Eleştirici, sorgulayıcı ve yadırgayıcı davranmamak.
Dini İletişimde Kaynak ve Özellikleri
Dinî iletişimde kaynak, din öğretimi görevi ve din hizmetleri yürüten ve bu görevler gereği insanlarla iletişime giren kişidir. Dinî değerleri insanlara aktarma amacıyla iletişime giren bir kişinin başarısı, kaynağın kişisel özellikleri ve kaynağın iletişim becerisine bağlıdır.
Başarılı bir iletişim için kaynağın sahip olması gereken kişisel özellikler şunlardır:
- Güvenilirlik, kişinin dürüstlüğü, samimiyeti, bilgi birikimi, konusuna hâkimiyeti, yetenek ve yeterlikleri ile ilgilidir.
- İnanılırlık, insanlar, inandırıcılığı yüksek kaynaktan gelen bilgilere daima daha fazla değer verme, onları ciddiye alma ve kolayca kabul etme eğilimindedirler. İnanılırlık, kişinin bütün söz ve davranışlarında tutarlı olmasıyla da yakından ilgilidir.
- Uzmanlık, kişinin bir konu üzerinde derinlemesine bilgi, beceri ve deneyim sahibi olması demektir.
- Çekicilik, dinî konularda bilgi veren kişinin dinleyenler tarafından sevilen biri olması da ikna edicilik bakımından önem taşır.
Dinî iletişimlerde kaynağın iletişim becerisi önem kazanmaktadır. Kaynağın iletişim becerisi, kaynağın süreç yönetimi ve kaynağın iletişim tarzına bağlıdır.
İletişim süreci şu işlerin yapılması ile gerçekleşir:
- İletişim amacının belirlenmesi.
- Mesajın muhataba uygun şekilde düzenlenmesi.
- Mesajların algılanabilir ve anlaşılabilir araçlarla iletilmesi.
- Muhatabın mesaja tepkisi gözlenerek geribildirimin alınması.
- Geribildirimin değerlendirilerek düzeltme veya doğrulama yapılması.
İletişimde süreç yönetimi ancak bilgi, yetenek ve tecrübe üçlüsü ile başarılabilir.
İletişim tarzı, kişinin çevresi ile yoğun ilişkilere ve çok yönlü iletişim sürecine girmeksizin insanlarda bir izlenim bırakmasını sağlayan özelliklerinden oluşur. Kişiler, olumsuz ilişki ve iletişimler yaşamamak için alışkanlık haline gelmiş iletişim tarzlarını duruma ve ortama göre kontrol etmeyi başarabilmelidirler.
Dini İletişimde Mesaj
Dinî mesaj Allah’ın insanlara bildirdiği inanç, bilgi, duygu ve davranışlara dair öğretilerdir. Din hakkında konuşan kişinin önce bunları olabildiğince doğru anlamış olması gerekir. Sonra da anlaşılabilir, faydalı ve verimli bir şekilde iletmeyi başarabilmesi gerekir. Dini iletişimlerde mesaj üçe ayrılır:
a. Zihinsel mesaj
b. Duygusal Mesaj
c. Edimsel Mesaj
Dini mesajın özellikleri şöyle sıralanabilir:
- Mesaj dinî açıdan doğru ve anlamlı olmalıdır.
- Kolay anlaşılır olmalıdır.
- Muhatabın ihtiyaçlarına uygun olmalıdır.
- Dinî amaca uygun olmalıdır.
- Düzenli, sistemli ve hiyerarşik olmalıdır.
Dini İletişimde Araçlar
İletişim amacını gerçekleştirmek üzere belirlenen iletiyi alıcıya taşıyan sembollere iletişim araçları denilmektedir. Araçlar temel niteliklerine göre kategorik olarak yazısal, sözel ve görsel araçlar olarak sınıflandırılır. Dinî mesajların iletiminde konuşma dilinin, kavramsal dilin (din dili) ve beden dilinin, genel iletişimden kısmen farklı kullanım özellikleri vardır.
Dil bir toplumun dünya görüşünü, düşünce yapısını ve hayat tarzını yansıtır. Dil her devirde değişebilen bir yapıyken, din değişmez değerlere ve doğrulara sahiptir. Değişmez değer ve anlamların değişken bir dil yapısı ile iletilmesi güçtür. Bu konudaki güçlükleri aşabilmek için konuşmacının şunlara dikkat etmesi gerekir:
- Konuşmada dil kurallarına riayet edilmeli,
- Seçilen kelimeler kast edilenin dışında başka anlamlara gelmemeli,
- Kelimeler düzgün telaffuz edilmeli, birbirine karıştırılmamalı,
- Önemli cümleler vurgulu söylenmeli ve gerektiğinde tekrar edilmeli,
- Her cümle tek başına anlamlı bir bütün oluşturmalı,
- Çok uzun, karmaşık ve birleşik cümlelerden kaçınılmalı,
- Sözler, ses tonlamaları ile jestler ve mimiklerle desteklenmelidir.
Din dili, bir dine inananların dinî anlayış ve kavrayışlarını, hayatlarına yön veren dinî tutum ve davranışlarını anlatan sosyal dilin özgün bir şeklidir. Din dili akıl yürütme, analoji, determinist çıkarmalar gibi zihinsel ikna yöntemleri ile yetinir. dinî iletişimlerde kullanılan din dilinin tutarlılık niteliği, kanaat oluşturmada doğruluk niteliğinden daha etkili olmaktadır. Dinî bir ifadenin tutarlı olmasını sağlayan şey, o ifadenin kendisi ile birlikte tamamlayıcılarının kast edileni tam olarak anlamamıza imkan vermesidir.
Dinî anlatım, muhatabın verilen mesajı anlamasıyla yetinmez. Onu bağlanma ve tutum alma düzeyine taşıyıncaya kadar gerekli ifade zenginliğini ortaya koyar. Dolayısıyla dinî iletişimde ulaşılmak istenen amaçların gerçekleşmesine dair tedbirlerin tamamının, kullanılan din dilinin yapısı içinde bulunması gerekir.
Din dili, gerek yapı bakımından gerekse birçok kelime ve kavram bakımından sosyal dille önemli ölçüde ortaktır. Ancak, sosyal dilin ölçüleri, din dilinin anlam derinliğine uymayabilir. Bu bakımdan her özel alanda olduğu gibi din alanında da kendi anlam derinliğine uygun ve kendi ifade mantığı içinde bir kavramsal çerçeveye ihtiyaç duyulur.
Beden hareketleri ile kurulan iletişimlerin çok daha yoğun ve etkin olduğu araştırmalarla ortaya çıkmıştır. İnsanlar bedenlerinin bütün göstergeleri ile her an iletişim kurarlar. Beden dili görsel araçlar olarak muhatabın görme duyusuna hitap ettiği için bıraktığı izler daha kalıcıdır.
Dinî iletişimlerde beden dilinin destekleyici ve düzeltici rolünün, yanılsamaları önlemede çok önemli etkisi vardır. Sözlerde her zaman mevcut olan potansiyel yetersizlik, dini iletişimi yanılsamalara açık hale getirebilir. Bunun giderilmesi için sözleri destekleyecek beden dili önemlidir. Ancak iletişimde beden dili ile söz dilinin birlikte kullanıldığı durumlarda bunların birbirleriyle uyumlu olması her ikisinin aynı anlamları iletmesi, birinin diğerinden farklı anlamlar taşımaması gerekir.
Beden dili, fonksiyonu ve kontrol edilebilirliği açısından fizyolojik olan ve olmayan diye ikiye ayrılır. Beden dilinin fizyolojik yönü sinir dili olarak nitelendirilir. Bunun dışındaki fizyolojik olmayan saç ve bıyık düzeni, takılar, giysiler de giyim-kuşam olarak ele alınır.
Zihindeki duygular, düşünceler, anlayışlar sinirler yoluyla vücut organlarının hareketlerine yansır. Bu yansımanın oluşturduğu vücut organlarının hareketlerinin anlamlı bütününe sinir dili denilmektedir.
John Grinder ve Richard Bandler’in Sinir Dili Programlaması (NLP), kişisel gelişmeyi sağlamada, profesyonel başarıları artırmada özellikle de öğretim ve iletişimde bir insan modelleme yöntemi şeklinde gelişmiştir. Buna göre ruhsal yapımız ve düşüncelerimiz sinirler yoluyla vücudumuzu etkilediği gibi vücudumuzun durumu ile de içinde bulunduğumuz psikolojik tepkisel yoğunluğumuzu değiştirebiliriz.
Dinî iletişimlerde beden dilimizle ortaya koyduğumuz iletilerin dinî değerlere uyumlu olması gerekir. Ancak iletişim sırasında elimizde olmadan psikolojik tepkimeler beden dilimize yansıyarak iletişimimizi olumsuz yöne götürebilmektedir. Bu açıdan sinir dilinin kontrolü, konuşmacının sözlerinin duygusal içeriğine ve tonuna uygun iletişim pozisyonu almasıdır.
İnsanların kılık kıyafet tercihleri de beden dili gibi bir iletişim görevi yapar. Dinî iletişim açısından en uygun kılık kıyafet şekli, içinde bulunduğumuz toplumun hassasiyetlerini ve genel kabullerini dikkate alarak kendimize ve konumumuza uygun olanı tercih etmektir. Kılık ve kıyafetinde toplumun genel kabullerini dikkate almayan kişinin, hem kendine hem de diğer insanlara karşı saygısının olmadığı düşünülür. Böyle bir kişinin insanlarla sağlıklı ilişki ve iletişim kurması beklenemez.
Din hizmeti ve din eğitimi görevi yürütenlerin temiz, düzgün, sade giyinmesi, gösterişe kaçmaksızın el, yüz ve saç bakımına özen göstermesi gerekir. Bu konular değişken ve görecelidir. O yüzden, kişi her zaman bulunduğu ortamda saygı görmesini sağlayacak biçim ve düzenler tercih etmelidir.