DİN EĞİTİMİ VE DİN HİZMETLERİNDE REHBERLİK - Ünite 5: Çocukluk, Gençlik ve Yetişkinlik Dönemi Din Eğitimi Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 5: Çocukluk, Gençlik ve Yetişkinlik Dönemi Din Eğitimi

Giriş

Yaratılış itibariyle insan, zaman zaman hatırlatmalara, uyarılara, bilgi ve bilinç tazelemeye ihtiyaç duyan bir varlık olarak, gençlik ve yetişkinlik dönemlerinde de doğrudan ya da dolaylı olarak eğitim gereksinimi hisseder. Bu yüzden, “beşikten mezara kadar ilim talep ediniz” sözü Müslümanlar tarafından önemsenen ve titizlikle uyulan bir tavsiye olmuştur.

Var olmanın öncesi ve sonrası da dahil bütün boyutlarıyla, insanın eğitime en çok ihtiyaç hissettiği alanların başında din alanının geldiğini söylemek mümkündür. İlk formal eğitimin dini kurumlarda başlamış olması bu açıdan manidardır.

Çocukluk Dönemi Din Eğitimi

Hz. Muhammed, “Her çocuk fıtrat üzere doğar. Sonra anne babası onu Yahudi, Hıristiyan ya da Mecusi yapar. Eğer anne babası Müslüman iseler çocuk da Müslüman olur.” Buyurarak insanın belli bir dini gelişim potansiyeli ile dünyaya geldiğini, daha sonradan çevrenin etkisiyle farklı dini inançlara yöneldiğini belirtmiştir. Çocuğun dini gelişim özelliklerini dikkate aldığımızda çocukluk dönemi din eğitimini, ilk çocukluk ve son çocukluk dönemi din eğitimi olarak iki başlık altında incelemek doğru olacaktır.

Bebeklikten sonraki 2-6 yaşları arası ilk çocukluk dönemi olarak kabul edilir. 2,5-3 yaşlarında çocuklar dini sorularla ilgilenmeye başlarlar ve bu ilgi 4-5 yaşlara gelindiğinde zirveye ulaşır.

İlk çocuklukta, çocuk, nereden ve nasıl geldiğini merak eder ve sorar. Bu dönemde Allah, melek, peygamber, cennet, cehennem, şeytan vb. kavramlar çocuk için sırlarla kaplıdır. Çocuğun ailesi ve yakın çevresindeki yetişkinlerin tutumları çocukların dini gelişimi ve eğitimi konusunda azımsanmayacak bir etkiye sahiptir. Bu yaşta çocuklar büyüklerini taklit ederek büyüdüklerinden, çocukların dengeli ve tutarlı gelişmeleri büyüklerin tutarlı ve dengeli davranmalarına bağlıdır. Aile bireylerinin dini duygu ve düşünceleri, tutum ve davranışları da bu dönemde çocuklar üzerinde önemli etkiler bırakır.

Çocukta dindarlığın gelişmesinde çevre önemli bir etkendir. Bu bağlamda aile, çocuğun çevresinin merkezini oluşturur. Çocuğun dini ve ahlaki gelişim ve eğitiminde annenin birinci derecede rol oynayan kişi olduğu uzmanlarca ortaya konmuş bir görüştür. Yetişkinlere, “dini yaşantınıza en çok etkisi olan kimdir?” diye sorulduğunda büyük çoğunluğu, “annem, babam ya da ailem” cevabını verdikleri görülmüştür.

Çocuklar, nasıl yetişkinlerin dillerini önce kelime ve kavramlar şeklinde almaya yetenekli ise, aynı doğallıkta onların dinlerini ve ahlaklarını da kabul etmeye yeteneklidirler. Anne baba dini prensipleri çocuklara sözle anlatmak yerine yaşayarak örnek olmaya özen göstermelidirler. Çünkü çocuklar sözden çok davranış ve hareketlerden etkilenirler. Çocuğun dinini öğrenmesi dilini öğrenmesi kadar tabii olmalıdır. Bu sebepledir ki, anne baba, çocuğunun nasıl bir dini şahsiyeti olmasını istiyorsa, önce kendisi öyle olmalıdır.

Okul öncesi dönemde çocukların sorularına verilecek cevaplarda aşağıdaki hususlar göz önünde bulundurulmalı

  1. Çocuk neyi sormuşsa ona cevap verilmeli.
  2. Anne baba, cevaplamakta zorlandığı sorularla karşılaştığı durumlarda, “bilen birine soralım veya kitaplardan araştıralım” şeklinde cevaplama yoluna gitmeli.
  3. Çocuğun sorduğu her soruyu, doğrudan Allah ile ilişkilendirerek cevaplamak yerine, yakın sebeplerine dikkat çekerek açıklamak daha yerinde olacaktır.

Çocuğa Allah’a iman öğretimi yapılırken, önce yarattıkları hakkında bilgi verilmeli, yaratılış süreci tanıtılmalı, her şeyin yaratıcısı ve sahibinin O olduğu inancını geliştirmesine fırsat verilmelidir. Ayrıca okul öncesi dönemin ileriki yıllarda yaşanacak dini hayata bir hazırlık dönemi olduğu unutulmamalıdır.

Son çocukluk dönemi olarak 6 ile 11-12 yaşlar arası dönem kabul edilmektedir. Son çocukluk dönemi, “öğrenci çağı” olarak da isimlendirilebilir. Hz. Peygamber de bu dönemi ibadet öğretimi için bir başlangıç olarak belirlemiş ve “çocuklarınız 7 yaşına ulaştıklarında onlara namazı öğretiniz” buyurmuştur.

Bu dönem çocuklarının, 7-9 yaşları arasında dua ve namaz gibi ibadetlere karşı ilgi ve merakları 10-12 yaş çocuklarına göre daha canlıdır. Allah’ın her yerde oluşunu ifade eden sıfatı ilk çocukluk yıllarında anlaşılmazken, 7 yaşından itibaren daha anlaşılır hale gelir.

İlk çocukluk döneminde yapılan ben-merkezci duaların yerini, son çocukluk çağında, hastalık ve felaketlerden korunma, anne babasının ve sevdiklerinin sağlığı ve iyiliği isteklerini dile getiren dualar alır.

Ailede din eğitiminin dayandığı temel, sevgi ve güven duygularıdır. Ailede sevgi ve güven duygusunu yaşamayan çocuğun, büyüdüğünde Allah’a inanması, O’nu sevmesi ve O’na güven duyması oldukça güç olacaktır.

Gençlik Dönemi Din Eğitimi

Büluğ olayı genellikle gençlik dönemi başlangıcı olarak kabul edilir. Birtakım gelişim özellikleri itibariyle diğer dönemlerden ayrılan gençlik çağı, yavaş yavaş sorumlulukların üstlenildiği, yetişkinler arasına katılma sürecinin yaşandığı ve dini açıdan mükellef olarak kabul edildiği bir dönemdir. Özellikle din ve ahlak gelişimi itibariyle çocuk, on iki yaşlarında dini anlamaya ve ona yakın ilgi göstermeye başlar. Dolayısıyla bu yaşlar, psikolojide “dini uyanış, dini gelişim çağı” gibi ifadelerle tanımlanmaktadır.

Gençlik döneminde din ve ahlak konuları entelektüel ilgi ve merak bakımından ilk sıralarda yer alır. Zihinsel ve duygusal gelişim özellikleri itibariyle dine çok yakın, dinle çok ilgili ve ilişkili bir dönemdir. Gencin dine karşı olumlu ya da olumsuz tavrını belirlemede aile yapısı, anne babanın dini inancı ve yaşantısı, dini pratiklere olan ilgisi veya karşı tutumu etkileyici öneme sahiptir.

Gençlik döneminin en önemli özelliklerinden biri soyut düşünmenin başladığı bir evre olmasıdır. Soyut düşünebilme özelliği sayesinde genç, din gerçeğini daha doğru algılayabilir; Tanrı, melek, cin, ahiret vs. gibi soyut kavramları daha iyi anlayabilir. 11-12 yaşlarından itibaren soyut kavram kabiliyeti daha da belirginleşir.

Bu dönemde asıl anlaşılan ve kavranılan bir dini hayat, 12-13 yaşlarında görülmeye başlar. Onun için bu yaşlar, dini uyanış ve gelişim çağı olarak kabul edilir. Çocukluk döneminde tam anlamıyla kavranılmadan oluşmuş olan dini inancın yerini, ergenlikte şuurlu bir dini inanç almaya başlar. Normal zeka gelişim düzeyindeki çocuklarda Allah tasavvuru, 14-15 yaşlarına doğru maddi içeriği kaybedip ruhani bir nitelik kazanır.

İnsan, yaklaşık 12-14 yaşları arasındaki gelişim dönemi boyunca iki önemli güce sahip olur: akli melekeler ve cinsellik duygusu. Bu iki güç, bir biriyle ilişkili olmakla birlikte aynı zamanda birbirlerine zıt özellik taşır. Bu iki güç arasında ergenlik döneminde yaşanan gerginlikten, pek çok insani, ahlaki ve dini özellikler doğar. Eğer insanlar cinsel içgüdülerinden yoksun olsalardı, ahlaktan, edebiyattan, felsefeden ve sanattan söz etmek mümkün olmazdı.

Benlik, din ve ahlak eğitimine önem veren bir özellik, insanın fıtri özelliklerinden etkilenen ve biçimlendirilen bir yapıdır. Kur’an’ın problem olarak gördüğü ve eğitimini hedeflediği duygular arasında benlik duygusu ilk sırada yer alır. Çünkü, aşırı derecede zayıf bir benlikle insanın kendini inkara sürüklediği, öbür taraftan ise, kendini yücelterek tanrılık iddiasında bulunduğu marazi sonuçların ortaya çıkmasına neden olmaktadır.

Gençlik döneminde bir ihtiyaç olarak beliren bağımsızlık duygusu, insanın kendi potansiyelini kullanma ve kendisi olma imkanını hazırlayan bir duygudur. Ergenlik çağının ayırıcı bir özelliğidir. Dini açıdan yetkin ve sorumlu bir birey olarak genç, kendi başına karar verme ve davranışlarının olumlu ya da olumsuz sonuçlarını kendisi sahiplenmek durumundadır. Sürekli yakın bir takip ve genci kuşatan; doğru-yanlış, sevap-günah, iyi-kötü kalıplarıyla dar bir alana sıkışıp kalmasına neden olan ve kendine ait bir hareket alanı bırakmayan otoriteci anlayış, gencin bağımsızlık duygularını olumsuz yönde etkiler.

Dinle ilgili şüpheler ve sorular ergenlikte yoğun olarak görülür. 14-18 yaşlar arasında imanla ilgili şüphe, kararsızlık ve çatışmalar ortaya çıkabilir. Dini şüphe, gencin kendini ifade etme aşamasında geçici olarak yaşayabileceği bir tecrübedir. Gençlik dönemindeki dini şüphe imanın zıddı değil, bir unsuru olarak ortaya çıkar. 17-18 yaşlarına doğru şüpheler yavaşça yatışır. Ergenlik döneminde yaşanan bu şüpheler, çocukluk döneminde yeterli din eğitimi almış gençler için çoğunlukla dini duyguyu saflaştırıcı ve daha şuurlu dindarlığa götürücü etkiler yapar.

Çocukluk dönemi yaşantıları ve eğitimi, gençlik dönemi için bir temel oluşturmalıdır. Dini ve ahlaki hayatın temeli çocukluk çağında atılır. Fakat bireyin, kendisinin öznel bir katılımla dini ve ahlaki bir davranışı kendine mal etme süreci gençlik dönemi ile başlar. Ailenin genç üzerindeki etkisi, daha ziyade çocukluk dönemindeki yaşantıların sonuçları olarak ortaya çıkar. Çünkü ailenin küçük yaşlarda çocuk üzerindeki ayrıcalıklı etkisi, gençlik döneminde güç kaybeder. Bununla birlikte ergen dini üzerinde en etkili faktör yine de anne babadır.

Gençlerin din eğitiminde sosyal ortamların ve dini kurumların önemi unutulmamalıdır. Aynı şeyleri düşünen ve birbirine benzer davranışlarda bulunan insanların bir arada bulunması, gençlere ayrı bir güven ve güç verir. Bu nedenle gençlerin, kendilerini ifade edebilecekleri arkadaş çevresi ve toplumsal ortam, onların dini ve ahlaki yönlerden sağlıklı gelişimleri için önemlidir. Slam eğitimi ilk başlarda camilerde başlamış ve uzun yıllar devam etmiştir. Mabetler, sadece ibadet erleri olmayıp, aynı zamanda dini ve ahlaki sohbetlerin yapıldığı, dini ilimlerin öğrenildiği, Müslümanların pek çok konuda istişare ettiği yerlerdir. Kişinin kendi ailesi dışına çıkarak daha geniş çevreden arkadaş edinme ihtiyacında olduğu gençlik döneminde, benzer inanç ve değer sisteminde olanları bir araya getiren cami, bu yönde önemli bir fonksiyonu yerine getirir.

Gençlerle arkadaş olabilmeli ve onlara arkadaşça davranılmalıdır. Genç, değer verdiği kişilerden gördüğü davranışları benimseyerek uygulamaya çalışır. Bir taraftan anne baba etkisinden kurtulmaya çalışırken diğer taraftan kendine yeni örnekler seçer. Bir öğretmen, bir sinema yıldızı, bir siyasi lider onun benzemek istediği kişi olur.

Gencin bağımsızlık duyguları desteklenmeli, sağlıklı bir özgürleşme süreci yaşamasına yardımcı olunmalıdır. Gençlik dönemindin ve ahlak eğitimine din eğitimcisinin “niçin” ya da “neden” türünde sorulara vereceği cevaplar, gencin entelektüel alanda, bilgi, anlama ve hikmet düzeylerini takip eden bir gelişim göstererek derinlik kazanmasına yardımcı olmalıdır.

Gençlik döneminde din eğitimi, dinin ruhunu ve gencin özelliklerini bilen kişiler tarafından verilmelidir.

Gencin doğrudan davranışları hedef alınmamalıdır. Anne babanın veya din eğitimcisinin, doğrudan davranışa yönelik müdahale yerine, o davranışı yerine getirmesini kolaylaştıracak bilişsel ve duyuşsal destek mekanizmalarını harekete geçirmesine yardımcı olacak davranış tarzını benimsemesi en doğru yoldur.

Ergen çocukla etkili bir iletişim kurulabilmesi için, onun, küçük bir çocuk değil, yetişkin bir bire olarak kabul edildiğini gösterecek bir konuşma tarzı ve davranış biçimi benimsenmelidir.

Gençler tarafından sorulan sorulara verilecek cevaplarda dikkatli olunmalıdır

Gençlerle etkili bir dini iletişimin kurulabilmesi için iletişim ağını altüst eden davranışlardan ve ifadelerden kesinlikle kaçınılmalıdır. Bir din eğitimcisi, dini herhangi bir konuyu gençle tartışırken, muhatabı ne kadar haksız konumda olursa olsun, doğrudan onun şahsını hedef alarak bir yargılama ve mahkum etmeye kalkışmamalıdır.

Gençlerin karşısında iyi bir öğütçü yerine iyi dinleyici olunmalıdır.

Yetişkinlik Dönemi Din Eğitimi

İslam inancına göre bilgi edinmek, erkek veya kadın, her Müslümanın yerine getirmekle yükümlü olduğu bir görevdir. Kişini dini bilgilere sahip olma zorunluluğu, eğitimi sadece çocukluk ve gençlik dönemine has bir etkinlik olmaktan çıkarmış e beşikten mezara kadar ihtiyaç duyulan bir faaliyet haline getirmiştir.

Yetişkinlik dönemi, gelişim özellikleri bakımından ilk yetişkinlik, orta yetişkinlik ve son yetişkinlik olmak üzere üç safhaya ayrılmıştır.

Genç yetişkinlik olarak da tanımlanan ilk yetişkinlik dönemi 18-20 ile 35-40 yaşları arasını kapsar. İlk yetişkinlik, ergenlikte yaşanan dini şüphe, kararsızlık ve çalkantıların durulmaya başladığı; dini hayatta bir dengelenme ve yeniden yapılanmanın yaşandığı bir dönemdir. Dönem boyunca yaşanan süreçler, dini bilinçte genişlemeye yol açar. Kişi bu dönemin sonlarında dini gerçeği kendine mal etmeye ve içselleştirmeye başlar.

Orta yetişkinlik dönemi340 ile 55-60 yaşları arasını kapsar. Bu dönemin başlarında birey yeniden dine ve dini pratiklere yönelir. 40 yaşın bir dönüm noktası olduğu kabul edilerek ömrün önemli kısmının geride kaldığı yaşamın sınırlı olduğu algılanmaya başlar. Kişi ümitsizliklere ve bunalımlara sürüklenebilir.

İleri yetişkinlik olarak da ifade edilen son yetişkinlik dönemi 55-60 ve sonraki yılları kapsar. Biyolojik, fizyolojik ve psikolojik bakımdan önemli değişikliklerin yaşandığı bir dönemdir. Yaşıtlarının birer birer öbür dünyaya göç etmesi, evlat, torun, yakın akraba ölümleri, evden ayrılmalar yaşlıda yalnızlık ve soyutlanma duygularını besle. Bu dönemde dini inanç, hayat tutunabilme ve gelecek endişelerini bertaraf etme hususunda yaşlı için önemli bir psikolojik destek sağlar.

Yetişkinlik dönemi din eğitiminin ilkeleri:

  • Problem merkezli bir öğretim tarzı benimsenmelidir
  • Dini konular, soyut bir anlatım tarzında sunulmak yerine örnekler, hikayelerle daha somut hale getirilmelidir.
  • Yetişkinlerin değer ve anlam duyguları beslenmelidir.
  • Öğretim zamanı ve süresi konusunda esnek davranılmalıdır.
  • Yetişkinlerin dini etkinliklere katılımları teşvik edilerek, özellikle ileri yaşlarda toplumsal ilişkileri canlı tutulmaya çalışılmalıdır.
  • Özellikle yaşlı bireylerin, değişime ayak uydurmada zorlandıkları gerekçesiyle eğitim etkinliklerine katılma fırsatları engellenmemeli, aksine motive edilmelidir.
  • Yetişkinlerin ölüm bilinci kazanmalarına yardımcı olunmalıdır.