DİPLOMASİ TARİHİ - Ünite 1: Diplomasinin Tanımı, Diplomasi Teorisi, Diplomasi Teorisine Katkıda Bulunanlar Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 1: Diplomasinin Tanımı, Diplomasi Teorisi, Diplomasi Teorisine Katkıda Bulunanlar

Diplomasinin Tanımı ve Kapsamı

Diplomasi uluslararası ilişkileri düzenleyen antlaşmalar bütünü; yabancı bir ülkede ve uluslararası toplantılarda ülkesini temsil etme işi ve sanatı; bu işte çalışan kimsenin görevi, mesleği; bu görevlilerin oluşturduğu topluluk’ olarak tanımlanmaktadır. Politikayla diplomasi birbirine karıştırılan kavramlardır. Diplomasi politika değil politikayı uygulayan araçtır. Bu iki unsur birbirini tamamlar zira biri diğerinin işbirliği olmadan harekete geçemez. Diplomasi dış politikadan bağımsız bir mevcudiyete sahip değildir, fakat her ikisi birlikte tek bir icra politikası oluşturur, politika stratejiyi saptar, diplomasi ise taktikleri belirler.

Diplomasi teorisi esas itibarıyla, bugünkü haliyle bildiğimiz, modern diplomasinin temellerinin atıldığı 15. yüzyıldan başlayarak Avrupa’da geliştirilmeye başlamıştır. İlk başlarda diplomatik teoriyi ilgilendiren başlıca konular şehir-devlet ve daha sonra ulus- devletlerarasındaki ilişkilerde diplomatın, diğer bir deyişle resmî aracıların tanımı ve işlevi üzerinde yoğunlaşmıştır diplomatik teori soruları oldukça çeşitlidir. Diplomasinin bir ülkenin gücüne katkısı, diplomatın hükümdarına ve devletine itaat derecesinin ölçütleri, diplomasi ve ahlak teması, diplomasinin ulusal çıkarları savunmanın ötesinde bir işlev sahibi olup olmadığı, yabancı ülkelerle sürekli müzakere kavramı, diplomasi uygulamasında uygun mevsim olup olmadığı tartışması, diplomatın temsil görevinin içeriği, diplomasinin profesyonelleşmesi, bunlar arasındadır. Bugün en güçlü ülkelerin bile amaçlarına salt güç kullanma yoluyla ulaşamadıkları artık teslim edilmiştir. Buna göre, diplomasi dış politikanın başta gelen bir aracı olarak görülmektedir

Machiavelli, tek başına diplomasiyi yeterli görmese de bu amaçla harcanan paraları destekleyerek diplomasinin ulusal gücüne katkısını ilk destekleyen yazardır.

Diplomasinin dış ilişkilerde ulusal çıkarın ötesinde başlı başına bağımsız bir etken olarak ele alınabileceği de ileri sürülmektedir. Bu yaklaşıma göre, diplomasi sadece ülkesi için lobi yapmak, pazarlık etmek ve enformasyon toplamak değildir. Buna ilaveten, bu işlevlerin azami ölçüde devletlerin genel davranışları üzerinde medenileştirici, yumuşatıcı bir biçimde yerine getirilmesi gerektiği savunulmaktadır. Diplomaside ahlaklı davranmanın gerekli olduğunu düşünenlere karşın; tam tersi ülkesel çıkarlar için gerektiğinde aldatmanın da diplomaside gerekli olduğunu savunan yazarlar vardır. Buna karşın diplomasinin salt ulusal çıkarlara hizmet etmenin ötesinde, yüksek insani değerlere ulaşılmasında önemli bir işlev sahibi olduğunu söylenebilir. Diplomatların diğer mesleklerdeki gibi özel bir eğitim almasının profesyonelleşmesi için gerekli olduğu düşünülmektedir.

Diplomaside öne çıkan birtakım kavramlar vardır. Bunlar sürekli müzakere, uygun mevsim, temsilin işlevidir. Sürekli müzakere ile dostlarla arada sırada değil, sürekli müzakere halinde olunması gerektiği ifade edilmektedir.

Müzakereler için uygun bir mevsim olduğu yaklaşımı beş yüzyıl önce Guicciardini tarafından ortaya atılmıştır. Bu düşünce örneğin, elverişli bir uluslararası konjonktürün oluşmasını veya ilgili ülkelerde birbirine olumlu bakan yöneticilerin iktidara gelmesini beklemenin anlaşma şansını arttırabileceği varsayımına dayanmaktadır. Temsil görevlerinin salt seremoni işlevinin ötesinde önem taşıdığı, temsil görevinin, temsil edilen ülkenin bağımsız mevcudiyetine vücut ve anlam kazandırmaktadır.

Niccolo Machiavelli

Siyaset teorisi üzerine çalışan Machiavelli’ye göre siyasetin tek bir hedefi vardır: Güç veya yetki edinmek ve bunu korumak. Siyasetle ilişkilendirilen din, ahlak gibi kavramların siyasetin temel yönleriyle hiçbir ilgisi yoktur. Güç sağlamak ve korumak için önemi olan tek yetenek hesaplı olmaktır. Machiavelli için diplomasi, devletin karşı tarafı aldatmak için kullanılan önemli bir araçtır Machiavelli, amaçlar her türlü vasıtayı meşru kılar ifadesiyle bilinmektedir.

Francesco Guicciardini

Guicciardini’nin diplomasi konusunda ele aldığı temalardan başlıcası prensler ve elçileri arasındaki ilişkilerdir. Guicciardini’ye göre prensin değeri gönderdiği elçiyle belirlenir. Guicciardini’ye göre müzakerelerde gizlilik son derece önemlidir. Guicciardini diplomasiye ihtiyatlı ve ılımlı bir şekilde yaklaşmaktadır.

Hugo Grotius

Kendsi, Mare Liberum adlı eserini kaleme almıştır. Ona göre hukuk tanrısal ve insan tarafından yaratılan hukuk olarak ikiye ayrılmıştır. Grotius, devletlerarası ilişkilerin hukuka bağlı olmasını ve savaşa ancak haklı nedenler olduğunda başvurulabileceğini savunmaktadır. Uyuşmazlıkların çözümü için üç yöntem vardır. Birincisi, taraflar arasında toplantı ve müzakere yapılmasıdır. İkincisi, taraflardan her birinin taleplerinin bir kısmından ödün vermesi sonucu varılan uzlaşmadır. Üçüncüsü ise teke tek çarpışma veya kura çekme suretiyle çözümdür.

Grotius uluslararası toplum kavramını geliştiren ilk yazardır. Bu arada, mukim büyükelçiliklere pek sıcak bakmayan Grotius’u bu açıdan zamanının gerisinde kalmıştır.

Richelieu

Diplomaside sürekli müzakere düşüncesinin yerleşmesini savunurken, mutlakiyetin kurumlaşmasını sağlamıştır. Ona göre sürekli müzakere, geniş çapta ve yerleşik bir diplomatik ajanlar ağıdır. Richelieu dış politikanın tüm sorumluluğunu dışişleri bakanına vermiştir. Söz konusu tek elden yönetim ve tek temsil yaklaşımı giderek Avrupa diplomasisinin temel ilkelerinden biri haline gelmiştir.

Abraham De Wicquefort

Mukim diplomasi konusunu ele alan ve büyükelçi tanımını yapan bir diplomattı. Kendisi büyükelçiyi, uluslararası ilişkilerin merkezine oturtmuştur.

Wicquefort’a göre, bir büyükelçi her şeyden önce hükümdarının temsilcisidir ve büyükelçi atama hakkı adını verdiği büyükelçi bulundurma yetkisi, hükümranlığın en başta gelen işaretidir

François De Callières

Kendisi diplomaside geçerliliği kanıtlanmış kurallar olmadığını savunur. Diplomasi devletlerarası ilişkileri yumuşatıcı bir etki yapmalıdır. Bu anlamda sürdürülecek politikalar medeni davranış kurallarıyla uyumlu olmalıdır. Ona göre bilgi olmadan ihtiyatlı ve dikkatli davranış mümkün değildir ve ihtiyat; bilgi, öngörü ve işleri mahirane yürütme üçlüsünün bileşimine dayanmaktadır. Callières büyükelçiyi basit bir devlet memuru olarak görmemekte, diplomasi faaliyetinin içeriğini tamamen siyasi nitelikte saymamakta ve Avrupa’yı tek bir cumhuriyet olarak görmektedir. Bu anlamda bugünkü Avrupa’nın öncüsü kabul edilmektedir.

Kendisi diplomatların dokunulmazlığının devlet çıkarlarının gereği olduğu yanıtını vermektedir

Ernest Satow

Satow, Diplomatik Uygulama Rehberi adlı eserinde diplomasiyi modern devletin en gerekli unsuru sayar. Eserinde, diplomasinin pratiği kadar uluslararası hukuk yönlerine de vurgu yapmış, uluslararası kongre ve konferansların yürütülme şeklini geniş biçimde tahlil ve tasvir etmiş, sözleşme ve diğer uluslararası hukuk belgelerine kadar pek çok konuda bilgilere yer vermiştir.

Satow’un en önemli varsayımı, uluslararası politikaların devletlerin bağımsızlığı ve egemenliğine dayandığıdır. Bağımsız devletler uluslararası düzeyde bir medeni ülkeler topluluğunu oluştururlar ve uluslararası hukuka dayanan ilişkilerini eşitlik esasına göre yürütürler. Kendisi, diplomaside gizliliğin gerekli olduğunu savunmaktadır.

Harold Nicolson

Nicolson’un diplomasi konusundaki yazılarını etkileyen temel gelişme, yeni diplomasi kavramının doğması olmuştur

Nicolson’un yeni diplomasiye yaklaşımı daha gerçekçidir. Ona göre yeni diplomasi bir seraptan ibarettir, eski ve yeni diplomasi arasındaki çatışma ani bir gelişme değil uzun süreli değişimin aşamalarından biridir.

Nicolson’a göre eski ve yeni diplomasiler arasındaki bir diğer fark, ikincisinin seçmenlerin çok kısa dönemli beklentilerine cevap vermeye çalışmasına karşı, eskisinin sadece ülkenin uzun dönemli çıkarlarına eğilmesidir. Yazarın bir diğer düşüncesi de, diplomasinin yazılı belge değişimi yoluyla müzakere etmek olduğunu sözlü görüşme yapmak olmadığını vurgulamasıdır.

Hans Morgenthau

Morgenthau, diplomaside gerçekçiliği savunurken kendisi, iyi niyet, erdem vb. yerine ihtiyatlığı koymasıyla tanınmaktadır. Ona göre her politika gibi uluslararası politika da bir güç mücadelesidir. Devlet adamları uluslar amaçlarını, uluslararası politika aracılığıyla gerçekleştirmeye çalıştıkları zaman, bunu güç sağlayarak yaparlar.

Morgenthau’nun temel kuralları şunlardır:

  • Diplomasi haçlı zihniyetinden arındırılmalıdır
  • Dış politika hedefleri ulusal çıkarlar doğrultusunda saptanmalıdır
  • Diplomasi siyasi sahneye diğer ulusların açısından bakmalıdır
  • Uluslar kendileri için yaşamsal olmayan her konuda uzlaşıya istekli olmalıdır.
  • Değeri olmayan haklar için gerçek avantajların esasından vazgeçmemek gerekir
  • Kendinizi hiçbir zaman mahcup olmadan gerileyemeyeceğiniz veya ciddi risklere girmeden iyileştirmeyeceğiniz durumlara sokmayınız
  • Hiçbir zaman zayıf bir müttefikinizin sizin için kararlar vermesine izin vermeyiniz
  • Silahlı kuvvetler dış politikanın patronu değil aracıdır.
  • Hükûmet kamuoyunun kölesi değil önderidir.

Henry Kissinger

Kissinger, modern devletlerde gelişmiş bulunan bürokrasinin dış politika ile her zaman çeliştiğini vurgular. Kissinger’in dış politikaya yaklaşımı iki temel algılamaya dayanır; bunlardan biri tarihsel, diğeri felsefi niteliktedir.

Kissinger’e göre bugünkü politikaları geçmiş zaman şekillendirir. Kissinger’in ikinci temel algılaması felsefidir. Kissinger herhangi bir siyasi durumda insan iradesine tabi olmayan ve bir insanın hayatı boyunca değiştirilemeyecek unsurlar vardır demektedir. Kissinger’e göre, uluslararası istikrarı sürdürmenin en etkili yolu, işlerliği olan bir güç dengesidir. Bununla beraber, Kissinger bu dengenin devam ettirilmesinin matematik formüllere bağlanamayacağını, dengenin temelde psikolojik faktörlere dayandığını ileri sürmektedir.

Kissinger’in dış politikaya yaklaşımında diplomasi, devlet adamının en yararlı aracıdır. Diplomasi de, devlet yönetimi gibi varsayımlar ve hatta duygularla hareket eder. Onun için Kissinger diplomasiyi, bir sanat olarak niteler. Kissinger diplomasi uygulamalarında ihtiyat ve pragmatizm tavsiyesinde bulunur. Tek taraflı zaferlerin uzun süreli olmayacağını savunur. Diplomatik zaferler geleceği garanti altına alır bu nedenle sessiz diplomasi tercih edilmektedir.

Kendisi, çift kanallı diplomasi, zirve toplantıları vasıtasıyla diplomasi, mekik diplomasisi kavramlarını gündeme getirmektedir.