DOĞAL KAYNAKLAR VE ÇEVRE EKONOMİSİ - Ünite 3: Doğal Kaynaklar ve Çevrenin Ekonomik Analizi Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 3: Doğal Kaynaklar ve Çevrenin Ekonomik Analizi

Çevresel Kaynakların Yönetiminde Etkinlik ve Piyasa

Ekolojik sistem ve ekonomik sistem karşılıklı etkileşim halindeki unsurlardır. Ekonomik sisteme doğal kaynak ve enerji sunan ekolojik sistem, aynı zamanda bu faaliyetler sonucu oluşan atık ve emisyonların alıcısı durumundadır. Kıtlık, ihtiyaçları karşılayacak malların ve bu malların üretimi için gerekli kaynakların sahip olunanlardan daima daha fazla olması durumudur. İktisadi etkinlik ise; kıt kaynakların toplum refahını maksimumlaştıran biçimde yönetimini gerçekleştiren karar mekanizmalarını tanımlamaktadır.

Piyasa mekanizmasının kıt kaynakların yönetiminde toplum refahını maksimumlaştıracak çözümler ortaya koyabilmesi belli koşulların var olması gerekmektedir. Bu koşullar;

  • Piyasanın aktörleri cari döneme ve gelecek dönemlere yönelik işlemlerini tam bilgi ile gerçekleştirmektedirler.
  • Girişimciler kar gördükleri piyasalara özgürce yatırım yapabilmekte, tüketiciler de ihtiyaçlarını karşılayacak malları özgürce seçebilmektedirler.
  • Piyasada işlem yapan aktörler, tek başına piyasa fiyatını etkileyemeyecek kadar çok sayıdadır.
  • Tüm mal ve hizmetler ile üretim faktörlerine ait mülkiyet hakları iyi tanımlanmıştır. Mülkiyet hakkı varlıklar üzerindeki her türlü tasarruf hakkının yasal düzenlemelerle güvence altına alınmış olmasını gerektirmektedir.
  • Malların ve üretim faktörlerinin fiyatlarının belirlendiği piyasalar tam rekabet piyasası özelliklerini taşımaktadır.

Tam rekabet piyasası; Çok sayıda alıcı ve satıcının bulunduğu, alıcı ve satıcıların piyasa ile ilgili her türlü bilgiye eksiksiz sahip olabildiği, piyasaya giriş ve çıkış önünde bir engelin bulunmadığı, mal ve hizmetler ile üretim faktörlerinin homojen olduğu varsayılan ve bu varsayımların tümünün eksiksiz gerçekleştiği durumda var olduğu kabul edilen bir piyasa türüdür.

Piyasanın aktörleri kararlarını alırken kişisel çıkarları ile uyumlu tercihlerde bulunmakta, yani rasyonel davranmaktadırlar.

İktisat biliminin hangi mal ve hizmetlerin ne miktarlarda, hangi üretim yöntemi kullanılarak, kimler tarafından üretilmesinin ve kimler tarafından tüketilmesinin daha iyi olacağı sorusunu tartışan normatif bir yönü vardır. Bazı mal ve hizmetlerin üretim ve tüketim süreçleri diğer mal ve hizmetlerden farklı olarak doğal kaynaklara ve çevreye zararlı olabilir.

İktisat biliminin temel amacı kıt kaynakların etkin yönetimiyle birlikte toplum refahını maksimumlaştıran çözümleri elde etmektir. Temel iktisadi soruna bu yönüyle bakan piyasa yanlısı iktisatçılar, İtalyan iktisatçı Vilfredo Pareto tarafından geliştirilen etkinlik ölçütünü esas almaktadırlar. Pareto’nun etkinlik ölçütüne göre kaynakların yönetiminde etkinliğin sağlanmış olduğu bir çözüme ulaşıldığı zaman, artık toplumda bir kişinin durumunu kötüleştirmeksizin bir başkasının durumunu iyileştirmek mümkün değildir.

Marjinal kirlilik kontrol maliyeti: Bir firmanın yaydığı kirliliği bir birim azaltmak için katlanması gereken maliyeti göstermektedir. Pareto etkinlik ölçütlerine örnek verilecek olursa; marjinal kirlilik kontrol (azaltım) maliyetleri birbirinden çok farklı olan firmalardan, ortak bir düzenlemeyle emisyonlarını %50 azaltmaları isteniyor olsun. Bu uygulamanın neden olacağı maliyetler dikkate alındığında Pareto etkinlik anlamında daha iyi bir çözüme ulaşmak mümkündür. Aynı oranda emisyon kontrolünde bulunacak firmalar arasında, kirlilik kontrolünde daha fazla sorumluluk üstlendikleri için marjinal kirlilik kontrol maliyeti daha yüksek olan firmalar, kirlilik kontrolüne ayıracakları kaynağı marjinal kirlilik kontrol maliyeti düşük olan firmalara öderlerse, toplamda aynı harcama ile daha çok kirlilik kontrol altına alınmış olacaktır. Bu çözüm Pareto etkinlik sınırı üzerinde bir çözüm olabilir.

Bir diğer örnek, demir çelik üretimi yapan bir fabrikanın otomobil boyama atölyesinin hemen yakınında faaliyet göstermesiyle ilgili bir problem üzerine kurulmuş olsun. Boya atölyesinin işini iyi yapabilmesi için boya sonrası otomobilleri bıraktığı alanda temiz bir hava kalitesinin bulunması gerekmektedir. Demir çelik üretiminden kaynaklanan emisyonlar boya atölyesine zarar vermektedir. Ancak kirliliği yayan fabrikanın çevresine verdiği zarar onu ilgilendirmemekte ve dolayısıyla kirliliğin kontrolü için bir maliyete katlanmayı düşünmemektedir. Hatta otomobil boyayan atölyeyi yanı başına kurulmuş olmakla suçlamaktadır. Bu örnekte iki üretim işletmesi arasındaki mevcut durum Pareto etkin midir? Demir çelik fabrikası ve boya atölyesi için Pareto etkinlik anlamında daha iyi bir çözüme ulaşmak mümkün olabilir. Otomobil boyayan atölye kirliliğin azaltılması halinde karının artacağını düşünüyorsa, demir çelik üreten firmaya kirliliğini azaltması için bu uygulama sonrası beklediği kar artışının gerisinde kalan bir ödemede bulunabilir. Bu durumda, kirletici firmanın karlılığında bir azalma olmaksızın kirletici emisyonlarını kontrol altına alması da sağlanabilir. Görüldüğü gibi hiçbir firmanın karlılığında değişiklik olmaksızın kirletici emisyonları azaltmanın bir yolu bulunabilmiştir. Bu uygulama bizi Pareto etkinlik sınırına taşımış veya yaklaştırmış olabilir. Üçüncü örneğimiz iklim değişikliğine neden olan karbon dioksit emisyonları ile ilgili olsun. Sera gazı emisyonlarının azaltılmasıyla dünya daha iyi bir durumda olacaksa, emisyonların kontrolü için bulunacak her çözüm ve katlanılacak her maliyet sonucunda herkes daha iyi durumda olacak ve Pareto etkinlik anlamında daha iyi bir çözüme geçilmiş olacaktır.

Sayılan bu üç örnekte de hiç kimseyi kötü duruma düşürmeden en az bir kişinin durumunu iyileştirmenin mümkün olduğu, bir başka ifadeyle Pareto etkinliğin sağlanmadığı özel durumlardan Pareto etkinliğe daha yakın veya Pareto etkin çözümlere geçildiği görülmektedir. Her üç örnekte de başlangıç durumu bu nedenle etkinsizlik durumudur. Bu örneklerde geliştirilen çözümlerin mutlaka Pareto etkin çözümle sonuçlanması da gerekmemektedir.

Ekonomik yaşamda pek çok örneğini görebileceğimiz etkinsizlik durumları iktisadi analizlerde tüketimde etkinsizlik ve üretimde etkinsizlik olmak üzere iki yönüyle yer almaktadır.

Tüketimde etkinsizlik hâlinde, malların bireyler arasında mübadelesi ile kimsenin durumunu kötüleştirmeksizin bir kişinin durumunu iyileştirebilecek bir Pareto etkin çözüme daha yakın olunabilir. Örneğin, nüfus yoğunluğu yüksek ve tuvalet atıklarının yarattığı sağlıksız koşullar nedeniyle çocukların hayatını kaybettiği bir kent düşünün. Bu kent aynı zamanda ailelerin besin açısından zengin verimli topraklara ve yeterli tarım alanlarına sahip olamamaları nedeniyle gıda güvenliğinin zayıf olduğu bir kent olsun. Kenya ve Hindistan’da başarılı denemelerin ardından üretime geçilen ve tuvalet olarak bir kez kullanıldıktan sonra toprağa gömülebilen ve içindeki hastalığa yol açan patojenleri öldürüp atıkları gübreye dönüştüren bir poşet, yukarıda tanımladığımız her iki sorunun çözümü için önerilebilecek ortak bir çözüm yolu olabilir. Kentteki bahçe sahipleri poşet maliyetine denk bir fiyatla bu atıkları satın almaya istekli olurlarsa mübadele yoluyla her iki tarafı daha iyi duruma getiren Pareto etkin bir çözüm bulunabilir.

Marjinal ikame oranı; bir tüketicinin aynı fayda düzeyinde kalmak koşuluyla paylaşımdan aldığı mallardan birinde artma veya azalma olması durumunda vazgeçmeye razı olacağı veya talep edeceği miktarların oranını ifade etmektedir.

Anıl ve Burcu çevre dostu X ve çevreye zararlı Y mallarını, aralarında mal değişimi yaparak birinin faydasını azaltmaksızın diğerinin faydasını arttırmanın mümkün olmadığı bir şekilde paylaşmışlarsa tüketimde etkililik koşulunu gerçekleştirmiş olurlar. Bu çözüme erişildiğinde X ve Y mallarının marjinal ikame oranları (MRS XY ) eşitlenmiş olmalıdır.

Anıl veya Burcu’nun bir birim X malı için vazgeçmeye razı olacağı Y malı miktarı veya bir birim X malından vazgeçmek için talepte bulunacağı ilave Y malı miktarının ne olacağı, söz konusu malların marjinal faydaları tarafından belirlenmektedir. Bu nedenle tüketimde etkinlik koşulu Anıl ve Burcu’nun söz konusu iki malı marjinal fayda oranları eşit olacak miktarlarda aralarında paylaşmış olmalarını gerektirmektedir. (Eşitlik 3.4., sayfa 61)

Bu koşulun gerçekleşmediği durumda Anıl ve Burcu’nun X ve Y mallarını aralarında mübadele ederek her ikisinin de kazançlı çıkacakları daha iyi bir çözüm alternatifi bulmaları mümkündür. Mübalede yoluyla fayda artışı sağlamanın artık mümkün olmadığı tek çözüm, malların marjinal fayda oranlarının her iki tüketici için de eşitlenmiş olmasıyla elde edilmiş olacaktır. Bu çözüm ile birlikte tüketimde Pareto etkinlik sağlanmış demektir.

İki tüketicinin iki malı aralarında mübadele ederek Pareto etkin çözümlere ulaşabileceklerini Edgeworth kutusundan yararlanarak açıklayabiliriz. (Edgeworh kutusu; iki malın iki tüketici arasında veya iki üretim faktörünün iki mal veya hizmet üretimi arasındaki olası tüm dağılımlarını gösteren bir diyagramdır.)

Şekil 3.2’de (sayfa 61) Anıl ve Burcu’nun sabit miktardaki çevre dostu X ve çevreye zararlı Y mallarını aralarında paylaşarak elde edebilecekleri fayda düzeyleri görülmektedir. Her iki tüketici için aynı fayda düzeyini sağlayan farklı mal bileşimlerini temsil eden farksızlık eğrileri (Tüketiciye aynı fayda düzeyini sağlayan farklı mal bileşimlerinin geometrik gösterimidir.) Edgeworth kutusu içinde tanımlanmıştır. Orijinden uzaklaştıkça daha yüksek bir fayda düzeyini gösteren farksızlık eğrileri, negatif eğimli ve orijine dışbükey tanımlanmıştır. Farksızlık eğrilerinin eğimi iki mal arasındaki marjinal ikame oranını göstermektedir. Edgeworth kutusu A ve B, Anıl ve Burcu’nun X ve Y malı tüketim miktarları için tanımlanmış farksızlık eğrilerinin başlangıç noktası olarak alınan orijinleri göstermektedir. Edgeworth kutusu oluşturulurken Anıl’a ait farksızlık paftası olduğu gibi tutulmuş, Burcu’nun farksızlık paftası 180 derece döndürüp orijini B olacak şekilde yerleştirilerek Edgeworth kutusu elde edilmiştir.

Bütçe doğrusu: Tüketicinin veri piyasa fiyatları karşısında belirli bir bütçe ile satın alabileceği maksimum mal miktarlarını göstermektedir.

Önceki örnekte yapılan analizde iki soru açıkta kaldı. Bunlardan birincisi sabit miktarda üretildiğini varsaydığımız X ve Y mallarının ne miktarda üretileceğine nasıl karar verildiğidir. İkinci soru söz konusu malların üretiminde girdi olarak kullanılacak üretim faktörlerinin miktarı sabitken, üreticilerin alternatif faktör bileşimlerinin hangi malın üretimine ne oranda tahsis edileceğine nasıl karar verdikleridir.

Marjinal teknik ikame oranı; bir firmanın istihdam ettiği bir üretim faktörünün miktarını azalttığında aynı miktar üretim için diğer üretim faktörünün istihdamını ne kadar arttırması gerektiğini göstermektedir. Marjinal Ürün; diğer şartlar sabitken üretime alınan son üretim faktörü biriminin toplam üretime katkısı olarak tanımlanan bir verimlilik göstergesidir.

İki üretim faktörünün (K ve L) X ve Y gibi iki mal arasında etkin dağılımı, üretim faktörleri arasındaki marjinal teknik ikame oranının (MLTSLK) üretilen iki mal için birbirine eşitlenmiş olmasını gerektirmektedir. (Eşitlik 3.10, sayfa 65)

Üretim faktörlerinin birbirini ne oranda ikame edebilecekleri, her iki üretim faktörü için verimliliğin göstergesi olarak kabul edilen marjinal ürün değerleri (MPL, MPK) tarafından belirlenmektedir. İki mal için marjinal teknik ikame oranları bu nedenle üretim faktörlerinin marjinal ürünleri oranına eşit olarak tanımlanmaktadır. İktisatçılar, üretimde etkinlik koşulunun söz konusu üretim faktörlerinin X ve Y mallarının üretiminde, faktörlerin MP oranları eşit olacak şekilde istihdam edilmesi durumunda gerçekleşeceğini ifade etmektedirler (Eşitlik 3.11, sayfa 65).

Eş-ürün eğrisi: Aynı miktar üretimi sağlayan farklı üretim faktörü bileşimlerinin geometrik gösterimidir. Şekil 3.4’ teki (sayfa 65) Edgeworth kutusunda üretim faktörleri yatay eksende emek (L), düşey eksende sermaye (K) olacak şekilde yerleştirilmiştir. Sabit miktardaki emek ve sermayenin X ve Y malı üretimine ayrılması ile üretilebilecek maksimum X ve Y malı miktarları şekilde eş ürün eğrileri ile temsil edilmektedir. Orijinden uzaklaştıkça daha yüksek üretimi gösteren eş-ürün eğrileri, negatif eğimli ve orijine dış- bükey olarak tanımlanmıştır. Eş-ürün eğrilerinin eğimi iki üretim faktörü arasındaki marjinal teknik ikame oranını (MRTS LK ) göstermektedir.

Üretimde etkinlik; üretim faktörleri miktarının sabit olduğu varsayımı altında bir malın üretim miktarını diğer bir malın üretim miktarını azaltmadan artırmak mümkün değilse faktör dağılımının teknik anlamda etkin olarak gerçekleştirildiği kabul edilir. İktisatçılar bu çözümü üretimde etkinlik olarak tanımlamaktadırlar. Pareto etkinlik ölçütünü üretim alanına uygulayarak iktisatçıların üretimde etkinlik koşulunu tanımlayabiliriz. Buna göre, üretim faktörlerinin iki mal arasındaki dağılımını değiştirerek mallardan birinin miktarını azaltmadan diğerinin miktarını arttırmak veya her iki malın miktarını birden arttırmak mümkün ise mevcut durum etkin olmayan bir çözümü işaret etmektedir.

Yanıt bekleyen sorular; firmaların üretim sözleşme eğrisi üzerindeki sonsuz sayıdaki X ve Y malı üretim sepetlerinden hangisini seçecekleri, seçilen sepette yer alan malların Anıl ve Burcu arasında, tüketim sözleşme eğrisi üzerindeki yine sonsuz sayıda alternatiften hangisine göre paylaştırılacağıdır. Bu iki soru kadar önemli bir üçüncü soru da yukarıdaki iki sorunun eş anlı yanıtının kim tarafından verileceğidir.

İktisatçılar bu soruların cevabını tüketimde ve üretimde eş anlı denge çözümünde aramaktadırlar. Bu amaçla ilk adımda, üzerindeki her noktada üretim faktörlerinin etkin kullanımı ile gerçekleştirilebilecek çevre dostu X ve çevreye zararlı Y malı sepetleri tanımlı olan üretim sözleşme eğrisi referans alınarak üretim olanakları eğrisi elde edilmektedir. Üretim olanakları eğrisi, veri teknoloji altında sabit miktardaki üretim faktörlerinin etkin kullanımı ile gerçekleştirilebilecek maksimum miktarlardaki X ve Y malı üretim alternatiflerini göstermektedir. Üretim olanakları eğrisi üzerinde hangi nokta seçilirse seçilsin temsil ettiği mal sepeti üretimde Pareto etkindir. Üretim olanakları eğrisi teknolojiyi sabit varsayarak bir ekonominin mevcut kaynaklarıyla üretebileceği maksimum X ve Y malları miktarları için bir sınır çizmektedir. Bu nedenle üretim olanakları eğrisi Pareto etkinlik sınırı olarak da adlandırılmaktadır.

Üretim olanakları eğrisi üzerinde sonsuz sayıda Pareto etkin üretim seçeneği bulunmakla birlikte, eğri üzerinde hareket marjinal dönüşüm oranı (Marjinal dönüşüm oranı; mevcut koşullarda bir malın toplam üretimini bir birim arttırmak için diğer malın üretiminden vaz geçilmesi gereken miktarı tanımlayan bir orandır.) ile ifade edilen fırsat maliyetine katlanmayı gerektirmektedir. Örneğin şekil 3.5’te (sayfa 68) E noktasından S noktasına hareketle X malı üretimi DS miktara arttırılırken Y malı üretimi ED miktarda azaltılmak zorundadır. Bu nedenle bir ekonomi kıt kaynakları E ve S noktalarının gösterdiği üretim alternatiflerinde etkin olarak kullanıyor olsa bile, ekonomik tercihlerin daima bir fırsat maliyeti olmaktadır. Üretim olanakları eğrisi üzerinde yukarıdan aşağıya hareket edildiğinde fırsat maliyetinin arttığı görülmektedir. Fırsat maliyeti bir malın her ilave üretimiyle birlikte daha fazla kıt kaynağın o malın üretimine tahsis edilmek zorunda olması nedeniyle artmaktadır. Bu ilişkiyi marjinal dönüşüm oranının azalıyor olmasıyla da görülmektedir.

Mülkiyetin iki tüketici arasındaki her farklı dağılımında piyasa mekanizmasının mal fiyatlarını ayarlamasıyla birlikte yeni bir Pareto etkin çözüm bulunmaktadır. Tüketimde etkinliği sağlayan yeni fiyatlar, aynı zamanda üretimde etkinlik sağlanırken, üreticilerin iki malın üretim miktarlarını değiştirmesine de neden olmaktadır. Kar maksimizasyonunu amaçlayan firmaların üretim miktarlarını değişmeleri ile birlikte üretim faktörlerinin fiyatlarının da piyasanın yeni koşullarına uygun alarak dengeleneceğini belirtebiliriz.

Yapılan analiz sonsuz sayıda Pareto etkin çözüm olduğunu ve her çözümün farklı sonuçlar ortaya koyduğunu göstermiştir. Söz konusu Pareto etkin çözümlerin hangisinin daha iyi olduğu sorusu en az etkinlik ölçütü kadar önemli bir kavramın kullanılmasını gerektirmektedir. İktisatçılar bu amaçla Pareto optimal kavramını kullanmaktadırlar. Etkinlik, optimalite için gerekli fakat yeterli bir koşul değildir. Optimalite, etkinlik çözümleri arasında toplum refahını maksimumlaştıran amaç ve tercihlere uygun olarak yapılacak bir seçimin sonucunu ifade etmektedir. Pareto etkinliğin sağlandığı her nokta aynı zamanda Pareto optimal olabilir. Dolayısıyla iktisatçılar üretimde ve tüketimde Pareto etkinliğin sağlandığı her durumda Pareto etkin kavramı ile birlikte

Pareto optimal kavramını da kullanabilmektedirler. Pareto optimal çözüm aynı zamanda iki ayrı sonuç ima etmektedir: Bunlardan birincisine göre, üretimde etkinlik sağlandığında iki mal arasındaki marjinal dönüşüm oranı bu malları üreten tüm firmalar için eşitlenmektedir. Tüm firmalar X ve Y mallarını aynı maliyetlerle ürettikleri için bu malların hangi firma tarafından üretildiğinin kaynakların kullanımı açısından bir önemi bulunmamaktadır. İkincisine göre, tüketimde etkinlik koşulu sağlandığında iki mal arasındaki marjinal ikame oranı bu malların tüm tüketicileri için eşitlenmektedir. Tüm tüketiciler X ve Y mallarının tüketiminden aynı faydayı sağlayacak olmaları nedeniyle bu malların kim tarafından tüketildiğinin de bir anlamı bulunmamaktadır.

Piyasa bir malı talep edenlerle arz edenlerin oluşturduğu bir mübadele ağı olarak tanımlanmaktadır. Tam rekabet piyasası dengesine ilişkin açıklamalarımızı Y malı üzerinden yapalım. Y malı daha önceki açıklamalarımızdan hatırlanacağı gibi, yenilenemez nitelikteki doğal kaynakları kullanan ve üretim süreci çevre kirliliğine neden olan çevre için zararlı bir malı temsil etmektedir. Bununla birlikte Y malının olumsuz çevresel etkileri olmasına karşın toplumun tüketiminden vazgeçemeyeceği faydalı bir mal olduğunu belirtelim. Üretimini durdurmanın mümkün olmadığını bildiğimiz Y malının optimum üretim miktarı ne olmalıdır? İktisatçılar, Y malının tam rekabet piyasası koşullarını taşıyan bir piyasada optimum miktarda üretileceğini kabul etmektedirler.

Piyasa talebi, söz konusu malın fiyatı dışında talebi etkileyen diğer faktörler sabit iken (ceteris paribus), o malın çeşitli miktarları için alıcıların ödemeye istekli oldukları fiyatlar setini tanımlamaktadır. Bu koşullarda talep edilen miktar ve fiyat arasındaki ilişkinin negatif yönlü olduğu kabul edilir. Fiyat ve talep edilen miktar arasındaki bu ilişki azalan marjinal fayda ile açıklanmakta ve talep yasası olarak bilinmektedir.

Piyasa arzı ise arzı etkileyen fiyat dışındaki diğer faktörlerin sabit olduğu varsayımı altında (ceteris paribus) belirli bir dönemde üreticilerin belirli bir miktarda malı piyasaya getirmek üzere piyasadan bekledikleri minimum fiyatlar setini göstermektedir. Endüstride üretim artışı ile birlikte üretim maliyetlerinin de arttığı kabul edildiği için bir malın fiyatı ile arz miktarı arasında doğrusal bir ilişki kurulmaktadır. Bu nedenle de piyasa arz eğrisi pozitif eğimli olarak tanımlanmaktadır.

Toplumsal kazanç alanının üreticiler ve tüketiciler arasında nasıl paylaşıldığı, tüketici rantı ve üretici rantının açıklanmasıyla ortaya konabilir. İktisatçıların Pareto optimumu olarak tanımladıkları çözüme ulaşılmışsa, bu denge durumunda piyasadaki taraflardan birinin bile durumunu kötüleştirmeksizin bir başkasını daha iyi bir duruma getirmek mümkün olmamalıdır.

Tüketici rantı; daha yüksek fiyat ödemeye istekli oldukları hâlde piyasada oluşan tek fiyattan bu malı satın alan tüketicilerin elde ettikleri kazanç toplamıdır. Üretici rantı; daha düşük bir fiyatla satmaya razı oldukları hâlde piyasada oluşan tek fiyattan bu malı satan üreticilerin elde ettikleri kazanç toplamıdır.

Denge piyasa fiyatından herhangi bir nedenle uzaklaşmak hangi yönde olursa olsun toplumsal kazanç kaybına neden olmaktadır. Görüldüğü gibi tam rekabet piyasası dengesinin öngördüğü miktarda üretilen Y malı, toplum refahını maksimumlaştıran miktarda üretilmiş olacaktır. Bu nedenle tam rekabet piyasası dengesi Pareto optimaldir.