DOĞAL KAYNAKLAR VE ÇEVRE EKONOMİSİ - Ünite 4: Doğal Kaynaklar ve Çevrenin Ekonomik Analizi: Piyasa Başarısızlıkları Özeti :
PAYLAŞ:Ünite 4: Doğal Kaynaklar ve Çevrenin Ekonomik Analizi: Piyasa Başarısızlıkları
Çevresel Kaynakların Yönetiminde Etkinsizlik ve Piyasa Başarısızlıkları
Piyasa sistemi tam rekabet koşullarında işlediği müddetçe kendi çıkarları peşinde koşan tüketiciler ve firmaların aldıkları kararlar kaynakların etkin dağılımını sağlayacaktır.
İktisatçıların piyasa sisteminin rekabetçi koşullarının ürettiği çözümlere duydukları güven tamdır, ancak bu güvenin özellikle doğal kaynakların ve çevrenin yönetiminin piyasanın görünmez eline bırakması söz konusu olduğunda değişmektedir. Çevre sorunlarının var olduğu bir dünyada iktisatçılar, piyasa sistemine duydukları güvene rağmen kıt kaynakların yönetimiyle ilgili her türlü problemin çözümünün piyasaların işleyişine bırakılamayacağını ifade etmektedirler.
Fırsat maliyeti: Bir kaynağın en iyi bir başka alternatif kullanım değerini göstermektedir.
Aksak rekabet piyasaları: Tam rekabet piyasasını var eden temel koşullardan en az birinin gerçekleşmemesi durumunda oluşan piyasa türlerini tanımlamaktadır.
Pek çok çevre sorunu, ideal piyasa sistemini tanımlayan bazı varsayımların gerçekleşmediği durumlardan kaynaklanmaktadır. Bu bağlamda Pareto optimumundan uzaklaşılmasının sebepleri şu şekilde özetlenebilir:
- Piyasa aktörlerinin kararlarını alırken kişisel çıkarları ile uyumlu kararlar aldıkları varsayılmaktadır. Bu duruma bağlı olarak tüketimi veya üretimi çevre için zararlı bir mal söz konusu olduğunda kişisel çıkarlarına uygun hareket eden kişinin aldığı üretim veya tüketim kararı kendisi dışındakileri olumlu veya olumsuz yönde etkiliyorsa sadece kendi çıkarı doğrultusunda tercihlerde bulunan kişinin rasyonel davrandığını söyleyemeyiz.
- Piyasa aktörlerinin cari ve gelecek döneme yönelik işlemlerini tam bilgi ile gerçekleştirdikleri varsayılmaktadır. Ancak piyasa aktörlerinin üretim veya tüketim kararının çevresel etkileri konusunda tam bilgi sahibi olmayabilirler.
- Girişimcilerin kâr gördükleri piyasalara özgürce yatırım yapabildikleri, tüketicilerin de ihtiyaçlarını karşılayacak malları özgürce seçebildikleri varsayılmaktadır. Ancak bu durum komisyon, hava parası gibi ücretlerin varlığı nedeniyle geçerli olmayabilir.
- Piyasada işlem yapan aktörlerin, tek başına piyasa fiyatını etkileyemeyecek kadar çok sayıda oldukları varsayılmaktadır. Ancak eğer piyasa aktörleri piyasa fiyatını etkileyebilecek kadar az sayıda olurlarsa fiyatı tam rekabet piyasası koşullarında oluşacak fiyattan saptıran bu durum, Pareto optimumundan uzak bir denge çözümüne götürebilir.
- Tüm mal ve hizmetler ile üretim faktörlerine ait mülkiyet haklarının ve bu hakların devrinin yasal düzenlemeler ile güvence altına alındığı varsayılmaktadır. Ancak kamu malları söz konusu olduğunda üretim ve tüketim kararlarının piyasa dışında verildiği görülmektedir. Kamu mallarının üretim maliyetleri ve tüketim faydaları kişiye özel değildir.
- Mal ve üretim faktörleri fiyatlarının tam rekabet piyasası koşullarında oluştuğu varsayılmaktadır. Ancak tam rekabet piyasasında elde edilen çözümlerin Pareto optimal olduğu kanıtlanmış olsa da mevcut piyasaların aksak rekabet piyasaları olduğu gerçeği değişmemektedir.
Çevresel kaynaklar söz konusu olduğunda piyasa başarısızlığı aşağıda sıralanan nedenlerden biri veya tümünden kaynaklanmaktadır:
Tanımlanmamış Mülkiyet Hakları: Piyasa mekanizmasının kendisinden beklenen sonuçları verebilmesi piyasadaki tüm kaynakların mülkiyetinin net ve açık olarak tanımlanmış olmasını gerektirmektedir. Ancak uygulamada mülkiyet haklarını tanımlayan koşulların gerçekleşme derecesine göre mülkiyet haklarına ait farklı sınıflandırmalar ile karşılaşılmaktadır. Mal ve hizmetler mülkiyet haklarına göre üç ana başlık atında sınıflanabilirler (s:88, Şekil 4.1):
- Özel mallar
- Sıkışıklık malları
- Kamu malları
Kamu malları ise yine mülkiyet haklarına bağlı olarak yine üç başlık altında sınıflandırılabilirler:
- Ortak mallar
- Yarı kamu malları
- Tam kamu malları
Mülkiyeti açıklıkla tanımlanmış malların özel mallar olduğunu, mülkiyeti açık olarak tanımlanamayan çevresel malların ise genel olarak tam kamu malları veya ortak mallar olarak tanımladığımız gruplar altında toplandığını görüyoruz. Mülkiyet haklarının iyi tanımlanmamış olduğu çevresel kaynakların kullanımında piyasa başarısızlığı olarak tanımlanan koşullar oluşmaktadır. Çevresel kaynakların kullanımında etkinsizlik ise başta aşırı kirlilik olmak üzere çeşitli çevre sorunları olarak karşımıza çıkmaktadır.
Kamu Malları ve Piyasanın Etkinlik Sorunu
Kamu malının rakipsizlik özelliği nedeniyle tüketimiyle birlikte bir fırsat maliyeti oluşmamaktadır. Fırsat maliyeti ve dolayısıyla fiyatı sıfır olan bir malın etkin üretim miktarını piyasa belirleyemez. Bu nedenle rakiplik özelliği bulunmayan bir mal için piyasa sisteminin etkin çözümler üretmesi beklenemez.
Ortak mallar ve tam kamu malları söz konusu olduğunda piyasa sisteminin başarısız olmasının temel sebepleri şunlardır:
Ortak Kaynakların Tüketiminde Etkinlik Sorunu
Bir örnek olarak, Van Gölü’nde avlanan balıkçıların gölden yakaladıkları balık miktarları ile fiyatlandırılmış fayda ve maliyetleri ele alındığında (s:93, Şekil 4.2) yatay eksene paralel çizilen piyasa talep eğrisi balıkçıların marjinal hasılatını (MR) göstermektedir. Şekilde marjinal özel maliyet (MPC) de görülmektedir. Marjinal sosyal maliyet (MSC) eğrisi ise balıkçıların özel maliyetleri ile birlikte balık rezervlerindeki tükenmenin neden olduğu fırsat maliyetini de içeren bir eğri olarak tanımlanmıştır. Bu koşullar altında balıkçılar MPC eğrisinin MR eğrisi ile eşitlendiği Q2 miktara kadar balık avlamayı sürdüreceklerdir (MPC = MR). Oysaki etkinlik koşulunu sağlayan balık avı balıkçıların marjinal hasılatının marjinal sosyal maliyete eşitlendiği Q1 miktarda gerçekleşmeliydi (MSC = MR). Piyasa sisteminde kâr peşinde koşan balıkçıların, MR>MPC olduğu müddetçe avladıkları balığı Q1 miktarla sınırlamalarını bekleyemeyiz. Sonuçta Van Gölü’ndeki balık soyunun aşırı avlanma nedeniyle sürdürülemediği bir noktaya varılacaktır.
Kamu Mallarının Sağlanmasında Etkinlik Sorunu
Kamu malının Pareto etkin üretim miktarını piyasa aktörlerini yönlendirerek sağlayacak bir fiyatlandırma mekanizması bulunmamaktadır. Kamu malı üretim miktarı etkin üretim miktarını aşıyorsa bu miktar üretimin marjinal sosyal maliyeti marjinal sosyal faydasından büyük olduğu için kaynakların israf edilmesi nedeniyle toplum refahı olumsuz etkileniyor demektir. Eğer bir toplumda kamu malı, etkin üretim miktarından daha az üretiliyorsa marjinal sosyal faydanın marjinal sosyal maliyetten büyük olmasına rağmen kamu malının yetersiz üretimi nedeniyle toplum refahında bir kayıp oluşmuş demektir.
Kamu malı söz konusu olduğunda tüketiciler arasında marjinal ödeme istekliliği yüksek olanın daha yüksek bir fiyat ödeyecek olması nedeniyle, tüketicilerin taleplerini olduğundan az göstererek gizlemeyi tercih etmeleri gibi bir sorunla karşılaşılır. Dolayısıyla dirsekli kamu malı talep eğrisinin daima olduğundan daha eksik olacağını tahmin edebiliriz. Bu nedenlerle kamu malı etkin üretim miktarının piyasanın çıkar peşinde koşan aktörleri tarafından gerçekleştirilmesinin mümkün olmadığı kabul edilmektedir.
Dışsallıklar
Dışsallık veya dışsal etki bir firma veya bir kişinin ekonomik faaliyetlerinin bir başka firma veya kişiyi kasıtlı olmaksızın etkilemesiyle ortaya çıkmaktadır (Common, Stagl, 2005, 327). Üçüncü taraflar üzerinde kasıtlı olmaksızın oluşan bu etki zararlı veya yararlı olabilmektedir.
Dışsallıklardan söz edilen bu bölümde ekonomik aktörlerin kişisel çıkarları doğrultusunda aldıkları kararların özel maliyet ve özel faydanın ötesinde sosyal maliyet ve sosyal fayda ile ifade edilen sonuçları olduğunu görülmektedir.
Marjinal özel maliyet, firmanın üretilen son birim malın fiyatlandırılmış girdileri için yaptığı harcamaları tanımlamaktadır.
Marjinal özel fayda, son birim malın tüketiminden o malı tüketen kişinin sağladığı faydayı tanımlamaktadır.
Dışsallıkların varlığı durumunda maliyetler ve faydaların özel ve sosyal ölçümleri arasında ortaya çıkan sapma ve bu ilişki iki madde ile özetlenebilir (Hussen, 2005,55):
-
Pozitif dışsallığın olduğu bir durumda sosyal fayda, özel fayda ile dışsal faydanın toplamından oluşmaktadır.
Sosyal Fayda = Özel Fayda + Dışsal Fayda
Dışsal faydanın pozitif olması durumunda sosyal faydanın özel faydadan büyük olduğunu görmekteyiz. -
Negatif dışsallığın olması durumunda sosyal maliyetler, özel maliyetler ile dışsal maliyetlerin toplamından oluşmaktadır.
Sosyal Maliyetler = Özel Maliyetler + Dışsal Maliyetler
Dışsal maliyetlerin pozitif olması durumunda sosyal maliyetlerin özel maliyetlerden büyük olduğunu görmekteyiz.
Dışsallıklar çoğu zaman belirli koşullarda ortaya çıkmaktadır (Adjaye, 2005,71). Bu koşullar şu şekilde özetlenebilir:
- Ekonomik aktörler arasında karşılıklı bir bağımlılık ilişkisinin var olması gerekir.
- Mülkiyet haklarının tam tanımlanmamış olması gerekir.
- İşlem maliyeti nedeniyle dışsallıkları ortadan kaldıracak bir çözüm yolunun bulunamaması gerekir.
İşlem maliyeti: Tarafların, dışsallıkların etkisini ortadan kaldırmak üzere bir araya gelme, müzakere etme, pazarlık ve sonuçlandırma sürecinde katlandıkları maliyetleri tanımlamaktadır.
Negatif Dışsallıklar ve Piyasanın Etkinsizliği
Kağıt imalathaneleri üzerinden verilen örnek incelendiğinde (s:99, Şekil 4.4) Piyasa mekanizmasının P1 fiyatında sosyal olarak optimal kabul edilecek kağıt üretim miktarını yakalayamayarak başarısız olduğu görülmektedir. Piyasa fiyatı marjinal sosyal maliyetten küçüktür (P1 < MSC). Piyasanın sosyal açıdan arzu edilenden daha fazla kağıt üretmek eğiliminde olduğu ve bu nedenle de endüstrinin olması gerekenden daha fazla kirlilik yarattığı görülmektedir.
Yapılan analizde piyasa çözümünden uzaklaştığımızda toplumun kazançlı çıktığı görülmektedir. Buna göre piyasa çözümünün işaret ettiği Q1 üretim miktarının Pareto optimal olmadığını açıkça ifade edebiliriz.
Pozitif Dışsallıklar ve Piyasanın Etkinsizliği
Piyasa mekanizması negatif dışsallıklar nedeniyle olduğu gibi pozitif dışsallıkların varlığı durumunda da kaynakların yönetiminde etkinsizdir.
Hanehalklarının evlerinin bahçesini ağaçlandırmalarıyla ilgili örnek incelendiğinde (s:101, Şekil 4.5), piyasa dengesi piyasa fiyatının marjinal sosyal faydanın altında kaldığı bir üretim miktarında kurulmuştur (P < MSB). Bu nedenle piyasa fiyatı tarafından belirlenen fidan miktarı toplum için maksimum toplam faydayı sağlayacak olanın Q0 - Q1 miktar gerisinde kalmıştır. Piyasa mekanizması bu çözüm ile sosyal olarak optimal kabul edilecek fidan dikim miktarına ulaşamamış ve başarısız olmuştur.
Aksak Rekabet Piyasaları
Çevre sorunları bazen bir kaynağa ait tüm mülkiyet hakkının bir firmaya verilmiş olması durumunda ortaya çıkabilir.
Tam Rekabet Piyasasında Etkinlik Sorunu
Altın maden işletmeleri örneği Şekil 4.6’da görülmektedir. Şekilde tanımlı MSCI eğrisi, MPCI’nin kirliliğin neden olduğu marjinal dışsal maliyet (MEC) ile toplanması sonucu elde edilen marjinal sosyal maliyeti göstermektedir. toplumun net sosyal faydası Q0’dan daha düşük bir üretim miktarında maksimum olmaktadır. Bu sonuç kirliliğin fiyatlandırılmadığı bir tam rekabet piyasasında üretimin ve dolayısıyla çevre kirliliğinin sosyal olarak kabul edilebilir miktarların üzerinde olacağını göstermektedir.
Tam rekabet piyasasındaki altın madeni işletmeleri tam kirlilik azaltımına zorlanırlarsa bunun için yapacakları harcamalar nedeniyle marjinal özel maliyet eğrisi marjinal sosyal maliyet eğrisi ile çakışacak şekilde yükselecektir. Yeni koşullarda piyasa dengesi altın için daha yüksek fiyatı ve daha düşük miktarda üretimi işaret etmektedir.
Monopolde Etkinlik Sorunu
Monopol: Monopol: Piyasaya giriş engelleri nedeniyle yakın ikamesi olmayan bir malın arzının bir tek firma tarafından gerçekleştirildiği bir aksak rekabet piyasası türüdür.
Şekil 4.7’de (s:104), altın işletmeciliği üzerinden monopolde kaynak dağılımı örneklenmiştir. Monopolleşme ile birlikte üreticilerin Pecdr alanıyla gösterilen üretici rantını kaybederken bunun Pesdr alanını kâra dönüştürmüşlerdir. Üreticilerin kayıp rantı dsc alanı kadardır. Tam rekabet piyasasından monopole geçilirken üretimin azalması sonucunda tüketici ve üretici rantlarında toplam bdc üçgeninin alanı kadar dara kaybı oluşmuştur. Bu alan aynı zamanda tam rekabet piyasasından monopole dönüşümün sosyal maliyetini göstermektedir.
Monopolde denge piyasa fiyatı tam rekabet piyasasında oluşacak fiyattan daha yüksek, denge üretim miktarı ise daha azdır. Bu nedenle monopolün özellikle yenilenemez nitelikteki doğal kaynaklar örneğinde tam rekabet piyasasına göre gerçekten daha fazla koruyucu olduğu görülmektedir. Monopolleşme ile çevre kirliliği açısından elde edilen bu kazanımın aksak rekabet piyasa dengesindeki etkinsizlikten kaynaklanan sosyal maliyeti dengeleyebileceği düşünülmektedir (Tietenberg, Lewis, 2010, 80).