DOĞUM BİLGİSİ VE SUNİ TOHUMLAMA - Ünite 4: Seksüel Siklus ve Suni Tohumlama Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 4: Seksüel Siklus ve Suni Tohumlama

Giriş

Hayvanlar, türlerine göre değişmek üzere, belirli dönemlerde üreme eğilimi göstermektedirler. Bu dönemlerde dişi hayvanlar normal davranışlarından farklı davranışlar sergilerler ve erkek hayvanı kabul ederek çiftleşmesine izin verdikleri bu döneme östrus (kızgınlık) denir. İki kızgınlık arasındaki süre ise seksüel siklus veya östrus siklusu (kızgınlık siklusu) olarak adlandırılmaktadır. Seksüel siklusun süresi ya da görülme zamanı hayvan türlerine göre değişmektedir. Yaşama koşullarının (ışık, beslenme, ısı, ortamda erkek hayvanın bulundurulması vb.) üreme mevsimine benzetilmesi durumunda, mevsime bağlı poliöstrik hayvanlarda yıl boyunca siklik (döngüsel) aktivite gözlemlenebilmektedir.

Seksüel Siklus ve Evreleri

Bir seksüel siklusta yer alan temel olayların çok iyi bilinmediği durumlarda, iyi bir döl verimi, dolayısıyla yavru verimi almak zorlaşmaktadır. Östrus siklusu süresi ortalama olarak ineklerde 21-22, kısraklarda 19-25, koyunlarda 16-17, keçilerde 21 ve domuzlarda 19-20 gündür. Östrus siklusu evreleri proöstrus, östrus, metöstrus ve diöstrus tur. Tüm türlerde gebelik dönemi, doğum sonrası dönem ve çiftleşmeleri mevsime bağlı hayvanların, çiftleşme mevsimi dışında görülen, kızgınlık döngüsünün yok olduğu döneme anöstrus dönemi denilmektedir.

Proöstrus dönemi, korpus luteumun gerilemesi (regresyonu) ile başlayarak östrusun başlamasına kadar sürmektedir. Bu evrede progesteron salgılanması birdenbire düşer. Hızlı follikül büyümesinin oluşması bu dönemi diğerlerinden ayıran özelliktir. Bu dönemin sonlarına doğru dişi genital sistemi üzerine östrojenin etkisi ile yaklaşan östrus davranışlarının belirtileri görülebilmektedir. Östrus dönemi, dişilerin belli fizyolojik ve psikolojik belirtiler göstererek erkeği kabul ettiği; çiftleşmek için istekli olması ile anlaşılır. Östrus süresi, ineklerde ortalama 18-19 saattir. Östrus süresi koyunlarda 24-36 saat, keçilerde 32-40 saat, domuzlarda 48-72 saat, kısraklarda ise 4-8 gündür. Kısraklar 2-12 gün arasında değişebilen östrus süreleri ile çiftlik hayvanları içerisinde farklılık gösterirler. Ovulasyon östrusla ilişkili olup östrusun bitimi ile başlamaktadır. Metöstrus dönemi, östrusun kesilmesiyle başlamakta ve yaklaşık 2-3 gün sürmesiyle korpus luteumların şekillendiği dönemdir. Oluşum evresindeki kırmızı renkteki bu korpus luteuma, korpus luteum hemorajikum denilmektedir. İnek ve keçilerde ovulasyonlar bu evrede gerçekleşir. Aynı zamanda düvelerde tüm metöstrus dönemlerinin %90’ında ve ergin ineklerin %45’inde rastlanan ve metöstrus kanaması olarak bilinen olay da bu dönemde görülür. Proöstrus sonu ile östrus sırasındaki yüksek östrojen yogunlukları endometriyumun vaskülarizasyonunu (damarlaşmayı) artırır. Östrusun sona ermesinden yaklaşık 1 gün sonra, bu vaskülarizasyon en yüksek düzeye ulaşır. Diöstrus devresi, seksüel siklusun en uzun dönemidir. Ortalama olarak 10 –14 gün sürer. Bu dönemde, ovaryumlarda gebeliğin sürmesini sağlayan hormon olan progesteronu salgılayan, olgun bir korpus luteum bulunur. Bu korpus luteuma, korpus luteum periyodikum denir. Eğer gebelik şekillenmişse, gebelik korpus luteumu (korpus luteum graviditatis) adını alır. Küçülen korpus luteuma, korpus luteum albikans adı verilir. Korpus luteumun işlevsel ömrü östrus siklusunun 12–16. günlerine kadar devam eder. Östrus endokrinolojik, fizyolojik ve psikolojik etkimeler altında, dişilerin aşım için erkeği kabul etmeleri şeklinde sonlanır. Ayrıca genel sağlık, bakım, beslenme, iklim ve verimlilik gibi nedenlere bağlı olarak, dişiler östrusa geldiklerini dış ve iç belirtilerle (semptomlarla) belli ederler. Doğumdan sonra ilk östrusun görülmesi hayvandan hayvana çok değişkendir ve ırk, yaş, mevsim, ahırda veya merada barınma, süt verimi, beslenme, seksüel uyarımlar ve genel sağlık durumları ile yakından ilişkilidir.

Dişilerin östrusa geldiklerinin dış belirtileri;

  • Genel bir huzursuzluk durumu
  • Bağırma
  • Arama durumu
  • Diğer hayvanların üzerine atlama eğilimi
  • Masaj yapıldığında bel çökertme ve kuyruğunu kaldırarak yana yönlendirme
  • Çara akıntısının kuyruğun alt bölümlerine, yan taraflarına ve butların üst bölümlerine bulaşması

şekilde sıralanabilir. Dişilerin östrusa geldiklerinin iç belirtileri ise; vajinal ya da rektal muayeneye (rektal palpasyon) gereksinim duyulmaktadır. Evcil hayvanlardan istenilen düzeyde gebelik elde edebilmek için, dişinin en uygun olduğu zamanı saptamak ve bu zamanda çiftleştirmek ya da suni tohumlama yapmak gerekir. Normal bir gebelik elde etmek için, dişi genital kanalında fertilizasyona uygun bir ovum bulunması gerekir. Ovumun belirli bir süre fertilize olabilme yeteneği vardır. İnekler ele alındığında, çiftleştirme ya da suni tohumlamaların, kızgınlığın ortası ile sonuna doğru yapılması gerekir. Pratik bir yol olarak, sabah saatlerinde kızgın olduğu saptanan inekler aynı gün öğleden sonra, öğleyin kızgın olduğu saptanan inekler ise aynı gün olabildiğince geç saatlerde tohumlanmalıdırlar.

Suni Tohumlama

Suni tohumlama kısaca, çeşitli yöntemlerle erkek hayvanlardan alınan spermanın, birtakım işlemler geçirdikten sonra, dişi genital kanalına verilmesi olarak adlandırılır. İyi bir organizasyon ile suni tohumlama yapılarak elde edilen gebelik sonuçları, doğal aşımda elde edilenler kadar yüksek olur. Dünyada ilk suni tohumlama uygulamasının tarihi 14. yüzyılın başlarına dayanmaktadır. Arap at yetiştiricileri tarafından yapılan bu uygulamada, bir aşiret reisinin kısrağının bu reise düşman olan başka bir aşiret reisinin aygırından alınan sperma ile tohumlandığı bildirilmektedir. Bilimsel olarak ise ilk suni tohumlamayı İtalyan fizyolog Lazzaro Spallanzani 1780 yılında yapmıştır. Evinde beslediği bir dişi köpeğin kızgınlık göstermesi üzerine Spallanzani bir erkek köpekten aldığı spermayı beden ısısında saklamış ve uzun uçlu bir enjektör ile dişi köpeğin uterusuna bırakmıştır. Rus bilim adamları 1900 başlarında çiftlik hayvanlarında suni tohumlama çalışmalarına başlamışlardır. E.I.Ivanoi 1912 yılında atlarda suni tohumlama uygulamasını başarı ile yapmıştır. Bunun yanında, sığır ve koyunlarda da aynı uygulamayı yapan ilk bilim adamıdır. İlk suni tohumlama kooperatifi Danimarka’da 1936 yılında kurulmuştur. Suni tohumlama uygulamalarının yapıldığı ilk yıllarda, taze alınmış ya da sulandırılarak 2-3 gün saklanabilen sperma kullanılmaktaydı. Spermanın daha uzun süre saklanması konusunda çalışmalar yapan araştırmacılardan İngiliz A.S.Parkes ve C.Polge, 1949 yılında spermanın çok düşük ısıda dondurularak saklanması yöntemini geliştirdiler. Parkes ve Polge, horoz sperması ile yaptıkları bir çalışmada, dondurma ve çözdürme uygulamaları sırasında kullandıkları gliserolün spermatozoitleri korudugunu gözlemlediler. Söz konusu araştırmacılar spermayı dondurmak ve saklamak için ısısı -79°C olan katı CO2 (kuru buz) kullanmışlardır. Spermanın düşük ısılarda dondurularak saklanması ile ilgili olarak 1957 yılında American Breeder Service öncülüğünde, soğutucu ve dondurucu olarak sıvı azot kullanımı başlanmıştır. Konteyner adı verilen spermanın saklanması için paslanmaz çelikten basınçlı geniş kaplar geliştirilmiş ve bu kaplar, dondurulan spermayı çiftliklerde saklamak ve uzak yerlere taşımak amacıyla da kullanılmaktadır.

Türkiye’de yapılan suni tohumlama çalışmaları 1926 yılında zamanın Tarım bakanı Sabri Toprak’ın Rusya ziyareti sonrasında kısraklar üzerinde yapılan çalışmalar ile başlamıştır. Kısraklardan sonra koyunlar ve keçiler ile yapılan çalışmalar ile ilerlemeler kaydedilmiştir. Türkiye’deki en çağdaş suni tohumlama laboratuarı 1957 yılında Lalahan Zootekni Araştırma Enstitüsü’nde kurulmuştur.

Suni tohumlamanın başlıca yararları şunlardır:

  1. Suni tohumlama uygulaması, bir erkek damızlıktan çok fazla sayıda dişinin tohumlanmasına olanak sağlar.
  2. Farklı çevre ve yönetim koşulları altında yetiştirilen erkek damızlıklara erken yaşlarda projeni test uygulanmasına ve dolayısıyla genetik seleksiyona olanak verir.
  3. Genetik değerler göz önüne alındığında, doğal tohumlamalardan daha ekonomiktir.
  4. Projeni test uygulanarak kalıtsal gücü denenmiş erkek damızlıkların, ölümlerinden sonra bile, sperma örneklerinin yaygın bir şekilde kullanılmasına olanak sağlar.
  5. Irkların genetik bakımdan ıslah edilmesini ve birbirlerine dönüştürülmesini sağlar.
  6. Veneral (cinsel yolla bulaşan) hastalıkların yayılma riskini azaltıp kontrol altına alınmasını sağlar.
  7. Boğa yerine sperma ithal etmek yoluyla yeni genetik materyalin ülkeye girişini hızlandırır. Uluslararası taşıma giderlerini azaltır.
  8. Değerli oldukları halde sakat ya da isteksiz erkek damızlıklardan elektro ejakülatör aracılığı ile sperma alınarak kullanılmasını sağlar.
  9. Bir yetiştirmede bulunan hayvanların ya da sürünün tüm kayıtlarının doğru olarak tutulmasını sağlar.
  10. Yetiştiricileri boğa bulundurma zorunluluğundan kurtarır.
  11. Tehlikeli boğaların yetiştirmeden çıkarılmasıyla güvenliği sağlar.
  12. Östrus senkronizasyonu uygulanan çok geniş hayvan gruplarının aynı zamanda tohumlanabilmesine olanak sağlar.
  13. X ve Y eşey kromozomlarını taşıyan spermatozoitlerin birbirlerinden ayrılmasıyla cinsiyetin kontrol altına alınması çalışmalarına ortam hazırlar.
  14. Erkek damızlıkların gereğinden fazla kullanılmasını önler.
  15. Suni tohumlama uygulamalarında kullanılan gereçlerin yapımı ve ticareti ile ilgili yeni endüstri kollarının oluşmasına ve iş alanlarının açılmasına olanak sağlar.

Suni tohumlama yönteminin hayvan yetiştiriciliği ve ıslahı konusunda getirdiği birçok yararın yanı sıra bu uygulamanın olumsuz yönleri de bulunmaktadır. Bunlar;

  1. Genetik verim gücü kötü veya çok düşük erkek damızlıklar kullanıldığında, oluşacak yeni nesillerin genotipleri de belli ölçülerde kötü duruma gelir.
  2. Suni tohumlama uygulamalarında başarılı olabilmek için yönetimsel, parasal ve teknik bakımdan çok büyük organizasyonlara gereksinim vardır.
  3. Veneral hastalıkları taşıyan erkek damızlıkların kullanılması durumunda, erkek damızlığın etki alanının çok geniş olması nedeniyle, hastalıkların kolayca yayılmasına neden olur.
  4. Suni tohumlama hizmet ve tekniklerinin yürütülebilmesi için deneyimli ve becerilerini geliştirmiş teknisyenlere gereksinim duyulur.
  5. Yetiştiriciye dişi hayvanların kızgınlıklarını saptamak, kızgınlık gösterenleri tohumlama yapılacak yerlere götürmek, zapturaptını sağlamak, tohumlamaları izlemek ve kayıt tutmak külfetini yükler.

Suni tohumlama tekniklerinin uygulanması sırasında uygulamaya hazırlık, uygulamadan en yüksek oranda gebelik elde etme ve uygulayıcı ile hayvanın zarar görmemesine kesinlikle dikkat edilmelidir. Bu nedenle, aşağıdaki hususlara uyulmalıdır;

  1. Suni tohumlama uygulaması sırasında plastik eldiven, çizme, yıkanabilen plastik önlük veya tulum kullanılmalıdır.
  2. Vulva ve yakın bölgesi iyice temizlenmelidir.
  3. Uygulamada kullanılan araçların tümünün steril olması gerekir.
  4. Kullanılan pistole kılıfları tek kullanımlık oldukları için, uygulamayı yapan kişinin aracında fazla sayıda bulundurulmalıdır.
  5. Tohumlanacak hayvanın, koşullara ve tohumlama yöntemlerine göre, en güvenilir bir şekilde hareketleri kısıtlanmalıdır.
  6. Tohumlanacak hayvanda herhangi bir bulaşıcı, genel ya da lokal hastalık kuşkusu duyulduğu durumlarda, suni tohumlama kesinlikle uygulanmamalıdır.
  7. Tohumlama öncesinde ve tohumlama sırasında karşılaşılan bulgular izlenmeli ve anamnez her zaman dikkatlice alınmalıdır.
  8. Tohumlanması gereken hayvanlar, eğer gerekli ise, kesinlikle sağaltıma alınmalı, bazı durumlarda hormon ve antibiyotik sağaltımlarına başvurulmalıdır.

Suni tohumlama uygulamalarının ilk yapılmaya başlandığı yıllardan günümüze kadar çok sayıda ve farklı tohumlama teknikleri kullanılmıştır. İneklerde kullanılan basit vajinal tohumlama, elin vajinaya sokulması yardımıyla intraservikal tohumlama, spekulum yöntemiyle intraservikal tohumlama ve serviks pensi-spekulum kullanarak intraservikal tohumlama yöntemleri günümüzde artık uygulama alanında önemlerini yitirmiş olan yöntemlerdir. Bunların yerine Rekto vajinal tohumlama yöntemi, tüm dünyada geniş bir kullanım alanına sahiptir.

Rekto vajinal tohumlama yönteminin olumlu yönleri aşağıda yer almaktadır.

  1. Tohumlamada kullanılan sperma intraservikal veya intrauterin olarak en güvenilir bir şekilde dişi genital kanalına bırakılabilir.
  2. Vajinada herhangi bir manipülasyona gerek yoktur.
  3. Dişi hayvanın siklusu ile uterus ve ovaryum bulguları en iyi şekilde değerlendirilebilir.
  4. Zararlı mikroorganizmaların genital kanala taşınma riski en az düzeydedir.
  5. Özel dezenfeksiyon önlemlerine gerek yoktur.
  6. Tohumlama uygulaması için harcanan zaman çok azdır.
  7. Tohumlama pistolesi ve kılıfı dışında fazla bir araca gereksinim duyulmaz.
  8. Dişi hayvanın uterusu, ovaryumları ve çevresi ile ilgili her türlü anormal bulgular kolayca saptanır.
  9. En iyi gebelik sonuçları bu tohumlama yöntemi ile elde edilir.

Rekto vajinal tohumlama yönteminin kendine özgü bir takım olumsuzlukları da bulunmaktadır. Bu olumsuzluklar aşağıda verilmiştir.

  1. Yardımcı personel gereksinimi duyulur, ancak çoğunlukla yalnızca hayvan sahibi ya da bir bakıcı yeterli olur.
  2. Vajinaya ait bulguları bu yöntemle saptamak olası değildir.
  3. Rekto vajinal tohumlama yöntemi çok iyi anatomik ve fizyolojik temel bilgileri gerektirir.
  4. En zor öğrenilen bir suni tohumlama yöntemidir.

Ancak tüm bu olumsuzluklara rağmen, eğer tohumlamayı yapan veteriner hekimleri ya da teknisyenler kendilerini iyi bir şekilde yetiştirmişlerse, tüm bu olumsuzluklar önemlerini kaybederler.