EĞİTİM BİLİMİNE GİRİŞ - Ünite 2: Eğitimin Sosyal Temelleri Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 2: Eğitimin Sosyal Temelleri

Eğitim, Sosyoloji ve Eğitim Sosyolojisi

İnsanlar arası ilişkilere odaklanan sosyoloji, eğitimi yetişkinler tarafından gençler ve çocuklar için uygulanması gereken bir eylem olarak tanımlar. Bu eylem kültürel mirasın aktarımıyla kalmaz, gençlere ve çocuklara yaşamlarını daha iyi sürdürmeleri ve topluma daha iyi uyum sağlamaları için gerekli düşünce, görenek ve kuralları kazandırır.

Çağdaş toplumlarda eğitimin açık ve gizli olmak üzere iki tür işlevi vardır. Eğitimin açık işlevleri şunlardır:

  • Toplumun kültürel mirasını yeni kuşaklara aktarmak,
  • Mesleki bilgi ve beceriler kazandırarak bireylerin meslek sahibi olmalarını sağlamak,
  • Bireylere akılcı düşünme alışkanlığı kazandırarak onlara akılcı düşünmenin yollarını öğretmek,
  • Bireylerin doğal ve toplumsal çevreyi bilimsel ilkeler doğrultusunda değerlendirmelerini olanaklı kılmak,
  • Bilimin gelişmesine katkıda bulunmak.

Eğitim kurumlarının bireylere yeni ve daha üst düzey statü kazandırma, nüfus artışı ve kötü alışkanlıkların önlenmesinde bireylere yardımcı olma, uygun iş olanakları sağlama gibi gizli işlevleri de bulunmaktadır.

Toplum içinde gerçekleşen yaşantılar bireylerin yaşama bir anlam vermesini sağlayarak onları yaşamın amacı, değerler, tutumlar, davranışlar ve düşünceler açısından yönlendirir. Dolayısıyla toplum ve eğitim birbirleriyle yakın ilişki içindedir. Toplum ile toplumun sosyal kurumlarından biri olan eğitim arasındaki ilişkileri ve etkileşimleri inceleyen bilim dalına eğitim sosyolojisi denir. Eğitim sosyolojisi, sosyolojinin eğitimle ilgili konuları kendi yöntemleriyle ele alması sonucu ortaya çıkmıştır. Eğitim sosyolojisinin kurucusu Durkheim’a göre çocuklar sosyal kurumlarda şekillenir. Her toplum sürekliliği sağlamak için insanlarına kendi değerlerini, normlarını ve kurallarını kazandırmak ister. Bu doğrultuda, eğitim sosyolojisinin ele aldığı konular şunlardır:

  • Eğitsel düşünce, kuram ve politikaların sosyal kaynakları, etmenleri ve sonuçları,
  • Eğitim kurumlarının sosyal yapı ile ilişkileri,
  • Eğitim kurumlarının yapısı ve işleyişi,
  • Eğitsel etkinliklerden çıkan sosyal ilişkiler,
  • Aile, sosyoekonomik durum, etnik ve dinsel gruplar gibi formal eğitimi etkileyen etmenler.

Eğitim sosyolojisinin temel özellikleri şöyle özetlenebilir:

  • Eğitim sosyolojisi sosyal gelişme aracıdır.
  • Eğitim sosyolojisi eğitim amaçlarının sosyal boyutlarının incelenmesinde bir araçtır.
  • Eğitim sosyolojisi sosyolojinin eğitimle ilgili sorunlara uygulanmasıdır.
  • Eğitim sosyolojisi sosyalleşme sürecinin incelenmesidir.
  • Eğitim sosyolojisi eğitimcilerin eğitiminde yararlanılan bir bilim dalıdır.

Eğitim sosyolojisi öğretmenlerin;

  • öğrencilerin içinden geldikleri çevreyi tanıyıp öğrencileri ve onların davranışlarını daha iyi anlamalarını,
  • okulun sosyal işleyişini kavramalarını,
  • sınıfta farklı etkinlikler düzenlemek üzere, öğrenci özellikleri, grup davranışı, grup çalışması gibi konularda bilgi sahibi olmalarını,
  • ülkelerin çağdaş eğitim sorunlarıyla ilgili bilgi sahibi olup bu sorunlara çözüm önerisi getirmelerini sağlar.

Toplumsal Olgular ve Eğitim

Bu bölümde toplumsal olgular ve eğitim arasındaki ilişki incelenmektedir.

Toplumsal denetim, toplumsal düzeni sağlamak ve toplumsal yaşamdaki ilişkileri yöneten normlardan sapmayı önlemek için toplumsal grup tarafından kullanılan sistemler bütünüdür. Toplumsal denetim mekanizmaları normlar, değerler, gelenekler, görenekler (örf ve adetler), yazılı kurallar ve yasalar olarak sıralanabilir. Bir kültürdeki bireylere yol gösteren, toplumsal düzeni sağlayan, olumlu ve olumsuzu, doğru ve yanlışı gösteren kurallar, standartlar ve düşünceler norm olarak adlandırılmaktadır. Gelenek; bir toplumda ya da bir toplulukta geçmişten geldikleri için saygın tutulup kuşaktan kuşağa iletilen, yaptırım gücü olan kültürel kalıntılar, alışkanlıklar, bilgi, töre ve davranışlar olarak tanımlanmaktadır. Görenek ise, bir şeyin eskiden beri görüldüğü gibi yapılma alışkanlığı, âdet, alışkanlık biçiminde tanımlanabilir. Gelenek ve görenekler, toplumsal denetim biçimidir ve toplumsal normlar takımını oluştururlar. Değerler kültür ve topluma anlam veren ölçütlerdir. Toplumlarda, toplumsal norm ve değerlerden başka yapılması yasaklanmış ve yaptırım gücü zor kullanılmasına olanak sağlayacak biçimde örgütlenmiş, tüm bireyler için geçerli olan yazılı hukuk kuralları vardır. Eğitim bireylerin toplumsallaşmasını kolaylaştırarak onların norm ve kurallara uymasını sağlar. Gençler, toplumsal normları ve bu normlara uymamanın sonuçlarını eğitim yoluyla öğrendiklerinden eğitim, toplumsal denetimin güçlü bir aracı konumundadır.

Toplumsal yapı sürekli değişim ve gelişim içindedir. Toplumsal değişme, toplumsal düzenin, bu düzeni sağlayan toplumsal ilişkilerin ve bu ilişkileri belirleyen toplumsal kurumların değişmesidir. Toplumsal değişmeye yol açan dış ve iç kaynaklar vardır. Dış kaynaklar; çevresel değişmeler (örn. deprem, iklim değişiklikleri, göç, savaş), istila (istilacı güçlerin kendi kültürlerini istila ettikleri topluma benimsetme çabası), kültürel temas ve yayılmadır (bir yenilik ya da kurumun komşu alanlara geçerek dünyada yayılması). İç kaynaklar ise keşif ve icatlar ve nüfus hareketleridir. İç ve dış kaynaklar ile eğitim arasında yakın bir ilişki vardır. Eğitim toplumsal değişmeden en çok etkilenen kurumlardan biridir çünkü toplumların işlevlerini yerine getirebilmesi için eğitim kurumlarının değişmeye uyum sağlaması gerekir. Diğer taraftan, eğitim de toplumsal değişmelerin temelini hazırlar ve olumlu toplumsal değerleri yerleştirir. Ayrıca eğitim öğrencilere eleştirel düşünme yetenekleri kazandırarak gelecekteki kültürel değişmelerin kabulünü kolaylaştırır.

Toplumsal hareketlilik, toplumdaki bireylerin toplumsal hiyerarşide bir statüden başka bir statüye geçmesidir. Toplumsal hareketlilik yatay ve dikey olmak üzere iki biçimde gerçekleşmektedir. Yatay toplumsal hareketlilik aynı toplumsal tabaka içinde yer alanların benzer statüler arasındaki geçişleridir. Dikey toplumsal hareketlilik ise bir toplumsal sınıftan diğerine geçmedir. Toplumsal hareketliliğin nedenleri arasında demografik etmenler (sınıflar arasındaki doğurganlık oranı farkı), ekonomik etmenler (gelir ve servet), ailenin toplumsal yapısı, teknoloji, siyasal etmenler ve eğitim yer alır. Türkiye’de 1970’li yıllara kadar dikey toplumsal hareketliliğe yol açan en önemli etmen eğitimdir. 1970’li yıllardan önce iş bulmak için lise mezunu olmak yeterliyken bu yıllardan sonra nitelikli işgücüne gereksinimin artmasıyla birlikte yükseköğretim diploması aranmaya başlanmıştır. Günümüzde ise yükseköğretim kurumundan mezun olmak da yeterli değildir. Bitirilen eğitim kurumunun türü ve niteliği, yabancı dil ve bilgisayar bilgisi gibi özellikler önem kazanmaya başlamıştır.

“Bir ülkede, bir bölgede, bir evde belirli bir anda yaşayanların oluşturduğu toplam sayı” olarak tanımlanan nüfus; birey başına düşen gelir miktarını, üretim- tüketim oranını, okul sayısını, okullardaki ve sınıflardaki öğrenci sayısını etkileyen önemli bir etmendir. Nüfusun yapısı ile toplumun eğitim düzeyi arasındaki ilişki şöyle özetlenebilir:

  • Eğitim düzeyi yükseldikçe sağlık konusunda daha bilinçli olunacağından ölüm oranları düşer.
  • Eğitim düzeyi yükseldikçe ailelerdeki çocuk sayısı azalır.
  • Eğitim düzeyi düşük olan toplumlarda bebek ölüm oranı yüksek, ortalama ölüm yaşı ise düşüktür.

Ayrıca nüfus artışına paralel olarak şiddet olaylarının ve suçların artması, çevrenin bilinçsiz kullanımı ile birlikte kaynakların hızla tüketilmesi, ahlâk kurallarına ve değerlere yeterince önem verilmemesi gibi nedenler eğitime daha çok önem verilmesini gerektirir. Nüfus artış hızının kontrol edilmesi ve aile planlamasının uygulanması için de eğitim önemli bir kurumdur.

Eğitimle ilişkilendirilebilecek diğer bir toplumsal olgu da kültür dür. Birey, üyesi olduğu topluma uyum sağlayabilmek için söz konusu toplumun değerlerini belli bir kültür kalıbı içinde öğrenir; sosyalleşerek toplumun istediği nitelikte bir insan olur. Bireyi sosyalleştiren ve onun niteliklerini belirleyen toplumun kültürüdür. Kültür kendisini oluşturan kurumların toplamından farklı bir işleve sahiptir. Kültür;

  • Bir toplumu diğer toplumlardan ayırmaya yarayan bir işaret gibidir.
  • Bir topluma özgü olan değerleri ve bunların yorumlarını içerir.
  • Toplumsal dayanışmanın temellerinden birini oluşturur.
  • Toplumsal yapının kalıbını ve içeriğini doldurup biçimlendirecek malzemeyi sağlar.
  • Toplumsal kişiliğin doğuş ve gelişimine egemendir.

Eğitimin niteliği önemli ölçüde kültürel değerler tarafından belirlenir. Eğitim de toplumun yaşam biçimini ve dolayısıyla kültürünü biçimlendirir. Ayrıca kültürün genç kuşaklara aktarılmasında da önemli bir rol oynar.

Toplumsal Kurumlar ve Eğitim

Belirli ortak amaçlar ve çıkarlar çevresinde ortaya çıkıp gelişen örgütlü ve düzenli toplumsal etkileşim biçimlerine toplumsal kurum denir. Başlıca toplumsal kurumlar aile, ekonomi, din, politika ve eğitimdir. Bu kurumlar arasındaki uyum, büyük ölçüde toplumun uyumu anlamına geldiğinden toplumsal kurumlar arasındaki etkileşim önemli görülmektedir.

Aile , tüm toplumsal kurumlar içinde en temel ve en eski kurumlardan biridir ve çocuğun dünyaya geldiği andan itibaren içinde bulunduğu ilk eğitim ortamıdır. Çocuk, insan ilişkilerini ailede yaşayarak ve gözleyerek öğrenir. insan, çevresinin ürünü olduğundan ailenin bireyin kişiliğinin oluşmasında, toplumsallaşmasında ve yetkin bir kişi olmasındaki rolü büyüktür. Aile kendinin de bir parçası olduğu toplumun değerlerini, tutumlarını ve kültürünün özelliklerini çocuklarına öğreterek toplumsal yaşama önemli katkılar sağlar.

Din, insanın kutsal saydığı gerçeklerle ilişkilerini sağlayan bir kurallar bütünüdür. Din getirdiği kurallar, değerler ve ilkelerle toplum yaşamındaki düzensizlikleri ve çatışmaları azaltır; toplumunun sürekliliğini sağlamak için toplum üyelerinin davranışlarını önceden belirleyecek davranış kalıpları oluşturur. Kurallara uyulmadığında da bir takım yaptırımlar getirir. İlkel toplumlarda din ve eğitim iç içeydi ve din eğitim sürecinin önemli bir parçasıydı. Laik okulların açılmasıyla birlikte eğitim dinden köklü bir şekilde ayrılmıştır, belirli dersler kapsamında din eğitimi verilmektedir.

Ekonomi, insanların yaşayabilmek için üretme, ürettiklerini bölüşme biçimlerinin ve bu etkinliklerden doğan ilişkilerin bütünüdür. Üretim, üretilenleri paylaşma ve bu sıradaki ilişkilerin düzenlenmesi konusunda eğitim önemli bir rol oynar. Eğitim düzeyi yükseldikçe üretim ve ekonomi de gelişir. Eğitim sistemi, ekonominin gereksinimlerine uygun nitelikte insan gücü kaynağını sağlarken aslında ülkedeki iş gücünü oluşturacak bireyleri var olan ekonomik sistemle uyumlu değerlerle donatmaya çalışır. Fiziksel kaynaklardan faydalanmak için insan gücüne ihtiyaç vardır ve insan gücü de eğitim aracılığıyla sağlanır. Bir toplumda eğitim ekonomiye şu katkılarda bulunur:

  • Etkin bir demokrasiye ve onun kurumlarının işleyişine olanak sağlar.
  • Piyasalara uyum sağlamanın bir aracıdır.
  • Suç oranlarının ve ceza sistemlerinin giderlerinin azalmasına katkıda bulunur.
  • Sermaye piyasasının kusurlarının azaltılmasına katkıda bulunur.
  • Gönüllü kuruluşlar ve sivil toplum örgütleri yoluyla toplumsal hizmetlerin yürütülmesinde bilinç kazandırır.
  • Çocukların okulda bulunması nedeniyle anne ve babaların iş gücüne katkı sağlar.
  • Gelir artışını sürdürülebilir duruma getirir.
  • Üretime temel oluşturacak bilgi ve yenilik sağlar.
  • Talep yaratılmasını sağlar.

Politika da eğitimi etkileyen bir toplumsal kurumdur. Devlet yönetiminde rol alan politik kurumlar, eğitimin gelişmesini ve değişmesini en çok etkileyen kurumlar arasındadır. Bir taraftan, ülkenin politikaları eğitim sistemini etkiler. Diğer taraftan, eğitim sistemi içerisinde yetişen bireyler yönetim biçimlerini belirlemede etkilidirler. Eğitimin politik açıdan iki temel işlevi vardır:

  • Var olan politik sistemi korumak : Eğitim kurumları, toplumdaki bireyleri çeşitli dersler ve bu derslerdeki etkinlikler yoluyla milli değerlere, ideolojilere, politik düzene ve milli bütünlüğe katkıda bulunan insanlar olarak yetiştirir.
  • Politik önder yetiştirmek: Çeşitli okullar ve yükseköğretim kurumlarınca politik önder yetiştirilir. Ayrıca, siyasal partiler ve gönüllü kuruluşlar da politik önder yetiştirmeye katkıda bulunur.