EĞİTİM TARİHİ - Ünite 1: Eski Çağ’da Eğitim Özeti :
PAYLAŞ:Ünite 1: Eski Çağ’da Eğitim
Eski Çağlarda Eğitim
İnsanlığın gelişim ve dönüşüm tarihi, büyük ölçüde 19. yüzyılın Avrupalı tarihçileri ve sosyal bilimcileri tarafından adlandırılmış ve tasnif edilmiştir. Buna göre yazının bulunmasından Roma devletinin MS 395 yılında ikiye ayrılışına kadar olan dönem, Eski Çağ ya da İlk Çağ (Antik Çağ) olarak adlandırılır. Arkeolojik kaynaklardan edinilen bilgilere göre insanlığın yazılı tarihi MÖ 8000 tarihlerine kadar gider.
Sümer, Babil, Akad ve Asur Medeniyetlerinde Eğitim
Sümerler, Mezopotamya medeniyetinin en önde gelen kavmidir. MÖ 3000 yıllarında yüksek bir kültür ve medeniyet seviyesine ulaşmışlar ve tarihe yazıyı bulan kavim olarak geçmişlerdir. Tarihte okula benzer ilk yapıların Sümerler tarafından kurulduğu varsayılmaktadır. Memleketin, özellikle de saray ve mabetlerin iktisadi ve idari ihtiyaçları için memurlar yetiştirmek gerekli görülmüştür. Bu sebeple okullarda yazı yazmak ve hesap tutmak önemli sayılmıştır.
Sümerlerde okulda zenginler, idareciler ve din adamlarının çocukları okuyabiliyordu. Kadın ve kızların da eğitimde yer almadığı bilinmektedir. Okul zorunlu değildir ve belli bir zaman aralığında eğitim yapılmaktadır. Okulda ummia (üstad, hoca) adında bir “baş eğitici” ya da “yönetici” vardır. Bu baş eğiticinin yanında yardımcı personeller vardır ve onlara “okul ağabeyi” denilir. Öğrencilere de “okul oğlu” denilirdi. Okulun asıl amacı Sümer dilinin nasıl yazılacağını öğretmekti. Okulda tarih, aritmetik, matematik, geometri, astronomi ve astroloji derslerinin de okutulduğu bilinmektedir. Hekimliğe, din adamlığına, müziğe, resme, mimarlığa ilişkin derslere de yer verilmekteydi. Düşünce ve ahlak eğitimi de önemliydi. Sümer okullarında sıkı bir disiplin vardı. Okul sabahın erken vakitlerinde başlar, akşam vaktine kadar devam ederdi. Sümer ve diğer Mezopotamya medeniyetlerinde tarihin ilk kütüphanelerinin ve kataloglarının da yapıldığı bilinmektedir.
Mezopotamya’da yaşayan önemli medeniyetlerden Asur ve Akadlarda da Sümerlere benzer eğitim mekânlarının ve uygulamalarının olduğu bilinmektedir. Özellikle Akadlarda kadınlara ayrı bir önem verilirdi. Bu kavimde aile eğitimine ilişkin birçok uygulamanın olduğu söylenmektedir.
Babil ve Asurların son dönemlerinde kadın ve çocuk eğitimine yönelik bir değişim ve çöküntü meydana gelmiştir.
Eski Mısır’da Eğitim
Antik Mısır medeniyetinin eğitim ve bilim alanındaki en önemli icadı hiyeroglif adı verilen resim yazısıdır. Bunun yanında Nil nehrinin ve güneşin hareketlerini öğrenebilmek için takvim icat edilmiştir. Topoğrafya, meteoroloji, astronomi ve diğer birçok mühendislik alanlarında gelişme sağlanmıştır. Sümerlerde olduğu gibi, Mısır’da da gelişmiş kütüphaneler meydana getirilmiştir. Antik Mısır’da düzenli ve nitelikli eğitimden büyük ölçüde soylular, zenginler ve üst düzey din adamlarının çocukları yararlanırdı. Çocuk çok önemlidir, onlar için oyuncaklar icat edildiğini gösteren birçok kalıntı vardır.
Tarihçi Herodot, Eflatun ve Aristo, matematik ve geometriyi icat edenlerin Mısırlılar olduğunu söylemişlerdir. Günümüze kadar ulaşan bazı mimari yapılar ve özellikle de piramitler, matematik ve diğer mühendislik bilimlerinde Mısırlıların ne kadar ileri gittiklerinin açık göstergesidir. Güneş takvimini icat etmişler ve güneşin hareketlerini, yıl, ay, gün olarak hesaplamışlardır. Tıpta ise pek çok hastalığın ameliyatı yapılacak düzeyde gelişme sağlanmıştır. Öğretmenlerin yazı aracı olarak papirüsleri kullandığı görülmüştür. Okullarda vücut sağlığını ve estetiği amaçlarıyla beden eğitimi dersleri de verilmiştir. Antik Mısır’ın eğitim sisteminde günümüz vakıf sistemine benzeyen yapıların olduğu bilinmektedir. Burada öğrencilerin maddi ihtiyaçları karşılanırdı. Eğitimde yoğun bir dinî etki vardı. Bu etki sanat ve toplumsal hayatı da etkilemiştir. Mısır’da eğitimle ilgili en eski metinlerden biri Ptah-Hotep tarafından kaleme alınmıştır. Bu dönemin önemli eğitimcilerinden biri Ani’ dir. Antik dönemde Mısır eğitim, bilim ve kültürü çevre bölgelerde de etkili olmuştur.
Eski İran’da Eğitim
MÖ 550-334 tarihleri arasında etkin olan Pers Krallığı, bugünün İran bölgesinde hâkimiyet kurmuştur. Çocukları cesur yetiştirmek ve aynı zamanda itaate alıştırmak, ailelerin öncelikli eğitim görevleri arasında sayılırdı. Eski İran toplumunun eğitiminde dil ve edebiyat önemliydi. İranlıların dinî ve ahlaki eğitiminde güçlü ve devamlı etki yapan kişi Zerdüşt idi. İran kültür ve medeniyetinin özünü oluşturan Zerdüştlükte toplumsal hayatın düzeni ve korunması önemli bir yer tutar. Söz konusu inanç ve kültür, İran toplumunun Müslüman olmasından sonra da farklı şekillerde devam etmiştir.
Fenikelilerde Eğitim
Mezopotamya bölgesinin bir diğer Antik Çağ medeniyeti Fenikelilerdir. MÖ 1200’lerden yine MÖ 700’lü yılların başına kadar Lübnan, Adana ve Filistin arasındaki bölgelerde yaşamışlardır. Fenikelilerin geliştirdikleri 22 harflik alfabe, önce Yunan’a sonra İtalya ve derken bütün Avrupa’ya geçmiştir. Fenikeliler astronomi ve camcılık mesleğinde ileriydiler. Maden ve maden işçiliği yanında boya işiyle de ilgilenmişlerdir. Din adamları ve saray seçkinleri dar çerçevede çocuklarını yetiştirmek için eğitime önem vermiştir. Fenikelilerde özellikle sanat ve zanaat işlerini öğreten küçük ölçekli atölyeler bulunmaktaydı. Toplumda mesleki eğitime önem verilirken ahlâk, maneviyat ve entelektüel eğitime yeteri kadar önem verilmemiştir.
İbranilerde (İsrail Oğulları) Eğitim
İbraniler, bugünkü Yahudi toplumunun atalarıdır. Eğitim sistemlerinde güçlü kültürel öğeler vardır. Geleneğe, tarihsel birikime ve dinî inançlara katı bir bağlılık söz konusudur.
İbranilerde eğitimin, dönemin diğer medeniyetlerine benzer bir yapısı vardır. Anne babaya, dinî ve toplumsal önderlere saygı ve itaatin esas olduğu bir çocuk yetiştirme sistemi ön plandadır. Çocuğun eğitiminde annenin rolü büyüktür. Halk eğitiminde dinî bilgi ve davranış öğretimi önemliydi. Ağırlıklı olarak Kutsal kitaptan metinler ezberletilirdi. Yahudi şeriatının kutsal metni olan Tevrat ’ın okunduğu, yorumlandığı ve toplum yararına hükümlerin çıkarıldığı Haham okulları, İbranilerin en önemli eğitim kurumlarıdır. Eğitim dili İbranice olup skolastik bir yöntem uygulanmaktaydı. Eğitimde disiplin sıkıydı ve hocaya itaat şarttı. Fiziksel cezaların verilmesi sıradan bir uygulamaydı.
Eski Türklerde (Hunlar) Eğitim (MÖ 1000-MS 450)
Hunlar, bozkırlarda yaşayan, temel geçimleri hayvancılık olan bir topluluktu. Hun toplumunun kendine özgü bir eğitim anlayışından, çocuklarını yetiştirme kültüründen bahsetmek mümkündür. Zira varlıklarını devam ettirebilmek için, gelenek ve göreneklerini (törelerini), kendilerine özgü hayat biçimlerini yeni nesillere sağlam bir şekilde aktarmaları gerekiyordu. İçinde yaşadıkları coğrafyanın bir gereği olarak Hunlar güçlü ve disiplinli ordular kurmuşlardır. Hunlarda çocukların cesur bir savaşçı (alp) olarak yetişmesine önem verilirdi. Saka, Uygur ve Göktürklerdeki gelişkin dil, edebiyat ve kültür kurumlarının kökenleri Hunlara dayanır. Hunlar, demir, bakır, gümüş, altın gibi madenleri hayatın farklı alanlarında ve değişik biçimlerde kullanmışlar ve böylece özgün sanat eserleri meydana getirmişlerdir. Bu sanata “step sanatı” denilmiştir. Tanrı inancına sahipti. Ancak devletin dini ile halkın dininin ayrı olduğu söylenmiştir. Onlarda “halk dini” daha ziyade hastalık, fal, sihirbazlık gibi insanların günlük ihtiyaçlarına cevap veren ve onları manevi bakımdan tatmin eden prensiplerdi. Bu dinin adı Şamanizm’dir.
Anadolu Medeniyetlerinde Eğitim
Anadolu’da Eski Çağlarda yaşayan en meşhur kavimlerin başında Hititler gelir. MÖ 1000 yıllarına kadar hüküm sürdükleri bilinen Hititler, öncelikle Sümerler ve Mısırlılardan etkilenmişlerdir. Hititlerde kraliyet ailesinin ve seçkin kesimlerin çocukları için okul benzeri kurumlar bulunmaktadır. Hititler, Sümerlerden etkilenerek, kendilerine özgü bir çivi yazısı geliştirmişlerdir. Hititlerde devlet arşivi ve kütüphane benzeri yapılar vardı. Kütüphanede farklı dillerden kitaplar bulunuyordu. Hitit toplumunda kutlama günlerine önem verilmiştir. Anadolu’nun doğu kısmında hüküm sürmüş Eski Çağ medeniyetlerinden biri de Urartulardır . Başkenti Tuşpa olan Urartular yazı ve kültürel etkinlikler bakımından Mezopotamya etkisindedir. Anadolu’da hüküm süren Frigler ve Lidyalıların dünya kültür mirasına önemli katkıları vardı. Frigler Balkan kökenli bir toplumdur. Kendilerine özgü Frig alfabesini geliştirmişlerdir. Friglerin eğitim tarihi açısından önemli görülen özelliklerinden biri, onlara ait oyuncakların bulunmasıdır. Bir diğer Anadolu medeniyeti olan İonyalıların ticarete önem verdikleri, bilim ve kültür işleriyle ilgilendiklerine dair bulgular vardır. İon kültüründe mitolojinin de önemli bir yeri vardır. Urartular, teknik ve mühendislik bilgisi gerektiren alanlarda; Frig ve Lidyalılar alfabe, oyuncak konularında; İonyalılar da rasyonel işlerde eğitim dünyasına katkı sağlamışlardır.
Eski Çağ’da Çin’de Eğitim
Eski Çağ’da Çin’in kuzeyinde Türkler, güneyinde de Hint ve diğer Uzak Doğu toplumları yer alıyordu. Antik Çağ’da Çin’de çok farklı bakımlardan gelişmiş ve yaygın bir eğitim sisteminin olduğu bilinmektedir. Özellikle aile eğitiminde kendilerine özgü yöntem ve davranışlar geliştirmişlerdir. Evlenme sıkı kurallara bağlanmıştır. Her ne kadar çok kadınla evlenme âdeti olsa da ilk evlenilen baş kadının diğerlerinden üstün bir statüsü olmuştur. Çinlilerden ekonomik durumu iyi olanlar çocukları için eğitmen tutardı. Eski çağlarda Çin’de çocukların nasıl eğitileceğine dair kitaplar yazılmıştır. MÖ 2200 dolaylarında yazılan Şoking adlı çocuk eğitimi kitabında ülkede hizmet eden bir eğitim bakanlığından bile bahsedilmiştir. Antik Dönem Çin’de, cemaat okulları, kanton okulları, büyük kasaba okulları ve büyük şehir okulları olmak üzere farklı türde okullar bulunurdu. Bu okulların hizmet alanları ve nüfuzları, öğretim ilke ve yöntemleri birbirinden farklıydı. Çin halk okulları büyük ölçüde Lao-tse ve Konfüçyüs felsefesinin etkisinde eğitim yapardı. Eğitim, kültür, sanat ve bilim dünyasını köklü biçimde etkileyen kişilerin başında Laotse gelir. Yaklaşık olarak Lao ile aynı dönemlerde yaşayan Çin’in din ve kültür büyüklerinden biri de Konfüçyüs ’tür. Hak ve adaletin dünyada hâkim kılınması, doğruluk, yalan söylememe, hak yememe, dürüst olma, zorba davranmama, başkalarına kin ve nefret beslememe, temel değerler olarak benimsenmiştir.
Eski Çağ’da Hindistan’da Eğitim
İndus havzası ve Ganj civarı Hint toplumunun kültür ve medeniyetler inşa ettiği bölgelerdir. Eski Çağ Hint toplumunda “eğitimin temeli ailede atılır” anlayışı hâkimdir. İyi bir ailenin oluşması için evlenmenin sağlıklı kurallar çerçevesinde olmasına dikkat edilmiştir. Bu devirde, dünyanın en meşhur toplumsal sınıf yapılarından biri olan kast sistemi oluşmaya başlamıştır. Hint kast sisteminin temel tabakaları: Brahmanlar, Kşatriyalar, Vaysiyalar ve Südralardır. Bu yapı eğitim sistemini de belirgin biçimde etkilemiştir. Kast sisteminin en üst basamağında Brahmanlar (din adamları), ikinci sınıfında Kşatriyalar (askerler), üçüncü olarak ise halk tabakası Vaysiyalar, toplumsal sınıfın en sonunda (altında) ise Südralar (paryaköleler) yer almaktaydı.
Hint krallarından Rama ’nın çocuk eğitimiyle ilgili yazdığı bir kitap, pedagoji tarihinin ilk çocuk psikolojisi eseri olarak kabul edilir. Din adamlarının etkin olduğu okullarda Buda ve Brahman öğretilerinin yanında aritmetik ve geometri dersleri de öğretilirdi. Hint okullarında öğretmene aileden bile daha büyük bir değer verilirdi. Okuldaki öğretmenler dayağı bir eğitim aracı olarak kullanmışlardır. Buda’ya göre doğrunun beş ayrı prensibi olup bu ilkeler Hint eğitiminin felsefesini oluşturur:
- Canlı olan hiçbir şeyi öldürmemek.
- Başkasının karısına, kızına dokunmamak, saygı göstermek.
- Başkasının malına dokunmamak.
- Yalan söylememek.
- Sarhoş eden her türlü içkiden sakınmak.
Antik Yunan’da Eğitim
Antik Yunan kültür ve medeniyeti MÖ 1100’den başlayarak yüksek bir düzeye çıkmıştır. Krallıkla yönetilen Antik Yunan’da toplum hürler ve köleler olmak üzere iki sınıfa ayrılıyordu. Antik Yunan’da eğitimin temel amacı, “bedenin ve ruhun güzel ve uyumlu bir tarzda geliştirilmesidir.” Antik Yunan’da “kalokagathie” hem temiz hem de güzel bir ruh ve ahlak birlikteliğini ifade eder. Bunun sağlanabilmesi için jimnastik ve müzik eğitimine çok önem verilirdi. Zengin aileler çocukları için “eğitici, mürebbiye ya da bakıcı” anlamına gelen “pedagog” tutarlardı. Yunanlıların eğitim metotlarında yetişkinlerin gençleri sevmesi ve koruması önemliydi. Felsefe öğretim ve eğitimin en üstünü kabul edilirdi ve büyük bir itibarı vardı. Platon kendi kurduğu Academia (Akademi) adlı okulda felsefe okuturdu. En önemli bilim insanları Sokrat, Platon (Eflatun), Aristo ’dur. Aristo’nun kurduğu okul Lyse (Lise)’dir. Bunların hepsinden önce gelişen felsefi Sofist akımı vardır. Bu akımın önde gelen temsilcisi de Protogaros ’tur.
Antik Yunan’da Sofistler ve Protagoras
‘Sofist’ Protagoras’ın kurduğu felsefi ekolün adıdır. Para ile ders veren felsefecilere sofist denmiştir. Protagoras kendini “sofist” olarak adlandırmıştır. Sofist, “bilgelik öğreten”, “bilgelik taslayan” anlamlarında kullanılmıştır. Sofistlerin ana ilkesi, “her şeyin ölçüsü insandır” prensibine dayanır. Dünyada sabit gerçeklik yoktur. Sofistler, Avrupa ve dünya eğitim tarihinin çok yakın zamanlara kadar etkisi altında olacağı “yedi hür sanat/bilgi” olarak bilinen ders hiyerarşisinden ilk üçü olan “trivium” u ( gramer, retorik ve diyalektik ) icat eden ekoldür.
Gramer: Bir dilin doğru ve etkili bir şekilde kullanılabilmesi için gerekli teknik bilgiler.
Retorik: Doğru, güzel, etkili, ikna edici tarzda konuşabilmenin yöntemleri.
Diyalektik: Bir konuyu karşılıklı konuşma ve tartışmada zihnî kıvraklık.
Sokrates [MÖ 470-399] ve Eğitim Görüşleri
O, büyük ölçüde kendi kendini eğitmiş ve yetiştirmiş bir filozoftur. Sokrat’ın eğitim tarihi açısından en önemli özelliği, kendine özgü bazı öğretme yöntemleri yanında, öğrencilerine sonsuz bir sevgi beslemesi, gerçeğe karşı fayda gözetmeyen bağlılığı; tavır, davranış ve kanaatleri arasındaki samimiyet ve tutarlılığıdır. Kendine ait bir metot geliştirmiştir. Bu metot iki aşamadan oluşmaktadır:
- İroni: Bir hakikati alaylı yollarla, bilmemezlik ve cahillik ayaklarına yatarak karşısındakine hissettirme sanatıdır. Eğitim tarihinde bu sanatın öncü ismi Sokrat’tır.
- Doğurtmaca (Maeutik Metot): Sokrat annesinin ebe olmasından hareketle, öğretim sanatını bu meslekle ilişkilendirmiştir. İnsanlara erdemleri dıştan vermek değil, kişilerin kendi kendine bulma yeteneği aktif hâle getirilirdi. Öğrencilere farklı sorular sorarak, karşılıklı konuşarak (diyalog) çeşitli konularda aslında sadece kulaktan duyma, temelsiz, yarım bilgilere sahip olduklarını itiraf ettirirdi.
Platon (Eflatun), [MÖ 427-347] ve Eğitim Görüşleri
Antik Yunan’da devlet ve toplum üzerinde büyük etkileri olan filozoflardan biri de Sokrat’ın öğrencisi Platon’dur. Platon, aristokrat bir ailenin çocuğu olarak doğdu. MÖ 387’de Atina’ya gelerek Academia adlı kendi felsefe okulunu kurdu. Burada ücretsiz dersler veriyordu ve geniş bir kitaplığı vardı. Bu okul, MS 529’da Roma Kayzer’i Justunian’ın burayı kâfir kurumu ilan edip yıkmasına kadar varlığını devam ettirdi. Platon’un eğitimle ilgili konuları tartıştığı önemli kitabının adı Politea (Devlet) ’dır.
Platon, felsefe dünyasında “ideler dünyası” metaforuyla meşhurdur. O, görüntülerin gerisine erişilince ulaşılacak şeylerin özüne, “gerçek varlık” niteliği atfeder. Ona göre “gerçek”, varlıkların ötesindeki “İdeler dünyası”ndan aldığı payın miktarı kadardır. En yüksek ide, “iyi’nin idesidir. Bu her şeyin ölçüsüdür. Bu da Tanrı’dır. Ona göre, kurulacak ideal devlet ancak “ya filozofların kral ya da kralların filozof olması” hâlinde mümkün olabilir. Devletin eğitim sürecinde insanlara karakter eğitimi, beden eğitimi, mesleki eğitim ve felsefi eğitim verilmelidir.
Aristo [MÖ 384-322] ve Eğitim Görüşleri
Aristo 18 yaşında Platon’un Academia ’sına girdi ve 20 sene onun öğrencisi oldu. Bu süreçte birçok meşhur kişiyle tanıştı ve onlardan faydalandı. MÖ 342’de Büyük İskender’in hocası oldu. Kendi felsefe okulu olan Lykeion (Liseum, Lise)’u kurdu. Aristo, Platon’dan çok farklı bir felsefe ve eğitim düşüncesi geliştirdi. Bu gün realist felsefenin kökeni olarak bilinen bu görüşe göre, Platon’un dediği gibi varlığın gerisinde “ideler dünyası” diye bir şey yoktur. Aristo bunlara “form” adını vermiştir. Ona göre, şeylerin esasını teşkil eden “şekil” yani “form” dış biçim olarak değil, her şeyin özünde bulunanlar olarak kabul edilir. Bu “şekil”ler yani eşyanın özü, maddeye biçim verir ve aynı zamanda da canlılık kazandırır. Onun içindir ki buna “canlılık ilkesi” (entelechia) adı verilir. Aristo, eğitimle ilgili görüşlerini Nikomakhos Ahlakı ve Politika adlı eserlerinde dile getirmiştir. Nikomakhos Ahlakı ve Politika Aristo’nun eğitim ve toplumla ilgili görüşlerini açıkladığı kitaptır. O, eğitimi zihnî ve ahlaki erdemler olarak iki kısma ayırır. Zihnî erdemler, bilgelik, güzel sanatlar ve pratik kavrayıştır. Ahlaki erdemler ise cesaret, ölçülü olmak, cömertlik ve her şeyden önce hakseverlik durumlarıdır. Aristo ferdiyetçi eğitime de önem verir.
Helenistik Dönem’de Eğitim (MÖ 323-MS 30)
Helenistik Dönem, Yunanlıların bağımsızlığını kaybetmesinden Roma İmparatorluğu’nun kuruluşuna kadar olan zaman aralığını (MÖ 323-MS 30) kapsar. Bu dönemde Atina’nın yanında İskenderiye, Antakya, Bergama, Rodos, Tarsus ve daha sonra da Roma gibi önemli bilim ve kültür merkezleri oluştu. Bunlar içinde İskenderiye, bilim ve araştırma merkezleri ve kütüphanesiyle ün kazandı. Bu dönemde Öklid, Arşimet, Heron, Aristark gibi meşhur kişiler yetişti. Daha önceleri sadece jimnastik eğitiminin verildiği liseler=Cimnazlar (Gymnasium), bu dönemde birer kültürel eğitim merkezi hâline geldi. Antik Yunan’dan devralınan trivium’a bu devirde dört ayrı disiplinin eklenmesidir. Bunlara dörtlü anlamına gelen Quadrivium denir. Bu dört disiplin; Aritmetik, Geometri, Astronomi ve Müzik’tir. Hellenistik Dönem’de Akademia, Peripatikçiler, Stoacılar ve Epikürcüler olmak üzere dört önemli eğitim/felsefe ekolü etkili olmuştur. İç özgürlüğe ulaşma, bilgelik ve sarsılmaz iradeye “stoacı sükûnet” denir.
Antik Hristiyanlık Dönemi’nde Eğitim
Hristiyanlığın doğuşundan MS 500’lere kadar olan zaman aralığı, Antik Hristiyanlık Dönemi olarak bilinir. İmparator Konstantin 313 yılında bir tolerans bildirgesi yayımlayarak artık Hristiyanlar açık olarak ibadetlerini yapmaya ve dinlerini yaymaya başladılar. Antik Yunan’daki yedi hür sanat , onlar tarafından da benimsendi, faydalı yönleri geliştirildi. Özellikle Roma’da St. Augustinus zamanında Hristiyan inançları, hayata ve eğitime etkili bir şekilde benimsetildi. Aureluis Augustinus (354-430) bilim ve sanat alanında yetişenlerin başında gelir. İlk eserlerinden biri Öğretmen Üzerine adlı kitabıdır. Bu eserinde etkili bir din savunuculuğu yapar ve ideal din adamını tasvir eder.
İlk Çağ Roma Dönemi’nde Eğitim
Roma’nın MÖ 700’lü yıllarda kurulduğu söylenir. Antik Çağ Roma’da eğitimin temel amacı “iyi vatandaş” yetiştirmekti. İyi vatandaş becerikli, sağlam bir karaktere sahip kişidir. Roma’da Yunan etkisinden sonra 7-11 yaşındaki çocukların gittiği bu günün ilkokullarına benzer eğitim ortamları oluştu. İlkokuldan sonra ise Gramer Okulları adında 12-16 yaş arası hür ailelerin çocuklarının gidebildiği orta düzeyde okullar vardı. Gramer okullarından sonra Retorik Okulları geliyordu. Burada meşhur eğitimciler, edebiyatçılar, gramerciler, hatipler, mimarlar, ressamlar, müzisyenler ve daha pek çok alanda sanatkârlar yetişmiştir. Bunlar arasında en meşhurlarından bazıları şunlardır: Cato (MÖ 234-149), Marcus Varro (MÖ 116-27), Cicero (MÖ 106-43), Seneca (MÖ 3- MS 65), Marcus Quintilianus(35-96), Plutarch (46-125). Cicero, retorik ustasıdır. Seneca, Roma medeniyetinin önde gelen isimlerinden biri olup eğitimle ilgili eserler yazmıştır. Quintilianus da Roma’nın önde gelen filozof eğitimcilerinden olup bir retorik ustasıdır. Ezber yöntemi ve konferans verme metotları üzerinde durmuştur. Roma eğitiminin etkin simalarından Plutarch ise eğitimle ilgili görüşlerini Ahlak başlığı altında toplamıştır. Plutarch, çocukların ruhlarının bir balmumuna benzediğini söyler. Eğiticiler onları istedikleri şekle sokabilirler.