EKONOMİK COĞRAFYA - Ünite 4: İnovasyon ve İnovatif Bölgeler Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 4: İnovasyon ve İnovatif Bölgeler

Ünite 4: İnovasyon ve İnovatif Bölgeler

İnovasyon Kavramına Genel Bir Bakış

İnovasyon köken olarak “yenilemek”, “yenileşmek” anlamlarına gelen ve Latince olan “innovatus” kelimesinden türemiştir.

Schumpeter inovasyonları beş farklı grup altında tanımlamıştır. Buna göre inovasyonlar:

  • Tüketicilerin daha önce karşılaşmadığı yeni bir ürünün icadı,

  • İmalatçılar tarafından daha önce keşfedilmemiş ve bilimsel olarak yeni olan bir üretim yönteminin bulunması,

  • İmalat dalları arasında daha önceleri var olmayan bir alanda yeni bir piyasanın oluşumu,

  • Daha önce bilinmeyen yeni ham madde kaynakları ya da ara malların bir üretici tekeline geçmesi,

  • Herhangi bir endüstride daha önce kullanılmayan örgütsel yöntemlerin ortaya çıkması şeklinde tanımlanabilmektedir.

Genel olarak işletme içi uygulamalarda, iş yeri organizasyonunda veya dış ilişkilerde yeni veya önemli derecede geliştirilmiş, ekonomik olarak taşıdığı katma değerin yanında toplumsal olarak da fayda içeren ürün, süreç, yeni bir pazarlama şekli ya da yeni bir organizasyonel yöntemin gerçekleştirilmesidir.

Yaratıcılık ve yaratıcı fikirler genel olarak özgünlük ve farklılığı içerisinde barındırdığından, inovasyon süreçlerinin de bir parçası olabilmektedir. Ancak bir bütün olarak inovasyon süreçleri yaratıcılıktan öte, yaratıcı bir fikri hayata geçirmek ve bundan toplumsal olarak bir fayda ve ticari olarak ise bir kâr elde etme sürecidir.

Yarattıkları Etki Bakımından İnovasyonlar

İnovasyon niteliğindeki yeni veya önemli ölçüde geliştirilmiş ürün ve hizmetlerin ortaya çıkış süreçleri farklı zaman dilimlerine yayılabilmekte ve bu durum sonuçları bakımından ekonomik ve sosyal çevrede farklı etkiler yaratabilmektedir.

Yarattıkları etkinin derecesi ve özellikleri bakımından inovasyonları 2 grupta toplayabiliriz:

Radikal (Yıkıcı) İnovasyonlar: Tüketiciler veya firmalar açısından oldukça yeni olan, tüketim davranışları ya da üretim sistemlerinde yüksek derecede değişim, katma değer ve fayda yaratan ürün, süreç ya da organizasyon şekilleridir. Bir başka deyişle bu tür inovasyonlar eski olanı yıkıp yeniyi yaratmaktadırlar.

Yakın tarihte öne çıkan radikal İnovasyonlar bulunmaktadır (s:97 Şekil 4.1). Bunlara ek olarak ürün ve hizmet piyasalarında gerçekleşen daha pek çok sarsıcı inovasyona bulunmaktadır.

  • Ürün piyasaları kapsamında; penisilin, Windows işletim sistemi, Para çekme makinesi, jet motoru, kablosuz teknolojisi,

  • Hizmet piyasaları kapsamında ise; sigorta hizmetleri, çevrimiçi alışveriş, görüntülü konuşma, e-devlet vb. hizmetleri

Artımsal (Kademeli) İnovasyonlar: Mevcut mal, hizmet veya süreçlerin önceki durumlarını tamamen değiştirmeyen, adım adım gerçekleştirilen önemli derecedeki geliştirme ve iyileştirmeler olarak ifade edilebilir. Artımsal inovasyon yoluyla geliştirilmiş bir ürün ya da hizmeti piyasaya sunmaya hazırlanan firma beşerî sermaye ve öğrenmeye daha çok yatırım yapacağından, bu süreç maliyetleri azaltıcı bir sonuç da ortaya çıkarabilir.

OECD tarafından yayımlanmış olan Frascati Kılavuzu’na göre artımsal bir ürün inovasyonu iki farklı yolla ortaya çıkabilmektedir. Bunlardan ilki; belirli bir ürünün daha yüksek performansa sahip bileşenler ya da materyaller kullanılarak performans veya maliyet yönüyle iyileştirilmesi, ikincisi; birçok alt sisteme sahip karmaşık bir ürünün mevcut alt sistemlerinin bir kısmında değişikliğe gidilerek iyileştirilmesi şeklindedir

Ortaya Çıkış Türlerine Göre İnovasyonlar

İnovasyonlar yenilikçi ve yaratıcı fikirlerin belirli bir piyasada, endüstride, iş dalında ya da organizasyon içerisinde bir dizi süreçle değer yaratan çıktılara dönüşümü sonucu gerçekleşmektedir. Bu süreçler kendi içerisinde çeşitlilik gösterebilirken, yaratılan değer de farklı türlerde ortaya çıkabilmektedir.

Ürün İnovasyonu: Özellikleri veya kullanım amaçları bakımından yeni ya da önemli derecede iyileştirilmiş bir mal veya hizmetin ortaya çıkmasıdır. Bu iyileştirme işlemi herhangi bir ürünün teknik özelliklerinde, bileşenlerinde, yazılımında veya diğer bazı işlevsel özelliklerinde ortaya çıkabilir.

Süreç İnovasyonu: Yeni veya önemli derecede iyileştirilmiş bir üretim veya teslimat yönteminin gerçekleştirilmesidir. Süreç inovasyonları, birim üretim veya teslimat maliyetlerini azaltmak, kaliteyi artırmak, yeni ya da önemli derecede iyileştirilmiş ürünler üretmek veya teslim etmek üzere geliştirilen teknikler, teçhizatlar veya yazılımları içermektedir.

Pazarlama İnovasyonu: Pazara sunmak amacıyla geliştirilen ürünlerin tasarımında veya paketinde, ürün yerleştirmede, ürün promosyonunda ya da fiyatlandırmasında önemli değişiklikler içeren yeni bir yöntemin ortaya çıkmasıdır. Pazarlama inovasyonları piyasadaki çeşitli ürün ve hizmetlerde yeni veya geliştirilmiş tasarımlar, ambalajlar ve pazarlama yöntemleri şeklinde olabilir.

Organizasyonel İnovasyon: Bir firma veya endüstrideki iş uygulamalarında, iş yeri veya iş sahası yönetiminde ya da bir yöntemin gerçekleştirilmesi olarak tanımlanabilir. Organizasyonel inovasyonlar farklı kabiliyetlere sahip veya farklı sorumluluk alanlarından gelen personeli bir araya getiren verimli ve işlevsel ekipleri yaratmak amaçlı eğitim programlarının ilk kez düzenlenmesi, ürün veya hizmet hatalarının nedenlerini belirleme amacıyla müşteri ve çalışan odaklı anonim raporlama sistemlerinin geliştirilmesi şeklinde ortaya çıkabilir.

İnovasyonların Ortaya Çıkış Süreçlerine Yönelik Yaklaşımlar

İnovasyonların ortaya çıkışı birtakım bilimsel, teknolojik, organizasyonel, finansal ve ticari faaliyetin birer sonucudur. Bu kapsamda bazı inovasyon faaliyetleri başlı başına birer yenilikken, diğerleri yeniliklerin gerçekleştirilmesi için gerekli birer önkoşul olarak karşımıza çıkmaktadır. İnovasyonun bir süreç olarak modellenmesi ilk olarak Fordist döneme rastlamaktadır. Kitle üretimi ve buna bağlı olarak esnek olmayan üretim yapısı çerçevesinde ortaya çıkan bu modeller doğrusal bir özellik taşımaktadırlar.

Doğrusal İnovasyon Modeli: Faaliyetlerin büyük bir çoğunluğu soldan sağa veya yukarıdan aşağıya ardışık bir takım süreçlerde gerçekleşmektedir. Bu modeller kendi içinde 2 ayrı grupta toplanmaktadırlar.

Teknoloji İtişli modelde belirli bir fikre yönelik temel araştırma faaliyetleri uygulamalı araştırmalar sonucu test edilmekte ve ardından ürün geliştirme aşamasına geçilmektedir. Ortaya konan ürün veya sürecin ticarileştirilmesi ile son bulan bu model, dikkat edilirse, bilimsel tabanlı olup, Ar-Ge faaliyetleri üzerine kuruludur.

Piyasa Çekişli inovasyon modeli daha çok kullanıcı odaklı olmakla beraber, yenilikçi fikirlerin ortaya çıkış yeri olarak piyasalara vurgu yapmaktadır. Dolasıyla doğrusal inovasyon modelleri inovasyonların ortaya çıkış süreçlerini bütünsel bir yaklaşımla ele almaktan çok, bu süreçlerin çıkış noktalarına odaklanmaktadırlar.

Etkileşimli İnovasyon Modeli: Teknoloji itişli ve piyasa çekişli modeller arasında bir bağlantı kurmakta ve inovasyonların bilim tabanı, piyasalar ve bazı kurum/kuruluşların etkileşimleri sonucu ortaya çıktıklarını savunmaktadır. İnovasyonlar teknik kapasite ya da teknoloji düzeyinde bir gelişim veya piyasa talep yapısındaki değişiklik sonucu ortaya çıkabileceği gibi, bu iki durumun birlikte var olduğu bir süreçte de gerçekleşebilir.

Sistemik İnovasyon ve İnovasyon Sistemleri Yaklaşımı

Her bir aşamasında sosyal çevre, firmalar ve kurumlar arasında sürekli geri bildirimlerin (feedback) var olduğu, pazardan gelen sinyallere ve talepteki değişmelere duyarlı dinamik bir süreci tanımlamaktadır.

Bu yaklaşımın benimsenmesinde, teknoloji düzeyi ve toplumsal yapıdaki gelişmeler neticesinde değişen sosyal ve ekonomik ihtiyaçlara cevap veremeyen Fordist dönem üretim ve tüketim mantığına alternatif arayışların önemli etkisi olmuştur. Bunun sonucunda ortaya çıkan Post-Fordist yaklaşım, toplumsal veya tüketici zevk ve tercihlerine bağlı ihtiyaçların karşılanmasında yeni ürün ve hizmetlerin yanı sıra yeni bilgi tabanları ve teknolojilerin gerekliliğini savunmaktadır.

İnovasyon sistemleri yaklaşımı; küresel, ulusal veya yerel boyutta ortaya çıkan, genel olarak merkezini öğrenme süreçlerinin oluşturduğu, yeni ve ekonomik olarak faydalı fikirler ya da bilgi ve teknolojilerin ortaya çıkışı, kullanımı ve yayılımında müşteriler, üreticiler, araştırma kuruluşları ve kurumlar gibi bileşenleri arasında dinamik etkileşimler ve sürekli geri bildirimler barındıran sistematik bir çevreyi tanımlamaktadır.

İnovasyon sistemlerini oluşturan bu bileşenlerin yanında girişimcilik, beşerî sermaye, kültür, bilgi ve iletişim alt yapıları, finansal destek mekanizmaları ve entelektüel sermaye gibi birçok etmenin varlığı da bu gibi sistemlerin ortaya çıkışı ve sürdürülebilmesi için önemlidir (s107 Şekil 4.5).

Farklı boyutlarda ve buna bağlı olarak farklı yapıları kapsayıcı şekilde ortaya çıkabilen inovasyon sistemleri ayrıca,

  • İçerisinde bulunan ticari kuruluşlara bilgi ve teknoloji transferi faaliyetlerinde kolaylaştırıcı rol oynayan,

  • Üniversiteler ve Ar-Ge laboratuvarları gibi araştırmaya dönük yapıların yeni bilgi tabanlarına ulaşımında ara yüz işlevi gören,

  • Yarattığı etkileşimler sonucu üniversiteler, kamu kuruluşları ve özel sektör arasındaki işbirliğini güçlendiren,

  • Bir yandan ekonomik olarak katma değeri yüksek ve verimli sektörler ve iş kollarının oluşturulmasına ve mevcut olanların geliştirilmesine katkı sağlarken, diğer yandan finansal destek unsurlarını bu tür alanlara yönlendirerek kaynakların daha etkin kullanımına imkân veren bir ağ vazifesi de görmektedir.

Küreselleşen Dünya ve Bölge Kavramı

Küreselleşme, ulusal sınırları ortadan kaldıran ve ürünlerin, fikirlerin, kültürlerin ve dünya görüşlerinin serbestçe dolaşımından doğan bir bütünleşmeyi tanımlarken, bölge kavramı sınırları belirli coğrafi bir alan içerisinde ulusal veya ulus ötesi sınırlardan fiziksel veya kültürel nitelikleri bakımından ayrışan mekânı tanımlamaktadır. Bununla birlikte özellikle son dönemde, küreselleşmenin de etkisiyle, belirli sektörlerde yoğunlaşan ve uzmanlaşan bölgelerin varlığına sıkça rastlanmaktadır.

Küreselleşme ve bölgeler arasındaki karşılıklı etkileşimin anlaşılması, “Glokalizasyon” kavramıyla açıklanmaktadır. Glokalizasyon kavramı genel olarak; küreselleşme süreçlerinde rol oynayan ekonomik, sosyal veya siyasal aktörlerin bu süreçlerde yerel ve bölgesel şartları dikkate alarak, farklı bölgesel nitelikler ve coğrafi koşullara göre faaliyet ve eylemlerini gerçekleştirmesi gerekliliği üzerinde durmaktadır. Küreselleşme ve bölge kavramı arasındaki ilişkiler inovasyon ekonomisi kapsamında da ortaya çıkmaktadır.

Bölgesel İnovasyon Sistemleri ve İnovatif Bölgeler

İnovatif bölgeler çeşitli ekonomik ve politik çevreler tarafından küreselleşen çevrede sürekli rekabet eden, bölgeye özgü örtük potansiyelleri ve üretim kaynaklarını açığa doğrudan proje ekibinde olmayan ancak projeye dolaylı olarak etkide bulunabilecek kişiler proje paydaşları olarak sayılabilir.

İnovasyon sistemleri içerisinde bir alt sistem olarak karşımıza çıkan bölgesel inovasyon sistemleri genel olarak;

  • Bir ulusa, bir ekonomik birleşme veya bütünleşmeye ait, bölge olarak nitelendirilebilecek coğrafi sınırlar içerisinde ortaya çıkmış,

  • Birbiriyle ilişkili katma değeri yüksek ve yaratıcı alanlardaki ortak öğrenme süreçlerine katkıda bulunan,

  • Bilgi, teknoloji ve uzmanlığın bölge içi ve bölgeler arası hızla yayılımına olanak veren,

  • Ekonomik, sosyal, politik ve kurumsal faktörlerin ve bunlar arasındaki ilişkilerin oluşturduğu ağlardır.

Bölgesel inovasyon sistemleri ve inovatif bölgelerin bünyelerinde bulundurdukları farklı bileşenler ve etkileşimler mevcuttur (s:111 Şekil 4.6).

Bölgesel inovasyon sistemlerinin yapısına bağlı olarak inovatif bölgelere ait 5 temel bileşen bulunmaktadır.

  • Kamu Kurumları

  • Yenilikçi Firmalar

  • Ar-Ge Kuruluşları

  • Üniversiteler

  • Tedarikçiler

İnovatif bölgelerin oluşumunda önemli bir başka etken de coğrafi yakınlıktır. Mekânsal uzaklıklar çoğu zaman bireyler ve firmalar arasındaki etkileşimin derecesini azaltabilmektedir. Bölgesel çevredeki yakınlıklar ortaklaşa öğrenme süreçlerinin etkinliğini artırmakta ve belirli bir endüstriye özgü kümelenme faaliyetlerinde üretime yönelik bazı avantajlar ve pozitif dışsallıklar yaratmaktadırlar.

Bölgelerin İnovatif Performanslarının Ölçülmesi

Bölgesel inovasyon sistemi yaklaşımı, bir bölgede meydana gelen teknolojik gelişimin nasıl ortaya çıktığını irdelemeye çalışan bir yaklaşım olarak dünyanın çeşitli bölgelerindeki inovatif kapasitelerin artırılmasına yönelik bilimsel çalışmalar ve politika uygulamalarında geniş yer bulmaktadır.

Bölgelere ait inovatif performansların ölçümünde bugüne değin kullanılmış çeşitli yaklaşımlar mevcuttur. Bu yaklaşımlar, inovatif bölgeleri diğer bölgelerin önüne geçiren özelliklerin (çıktıların), belirli bileşenlerin (girdilerin) varlığı ve derecesi sonucu ortaya çıktığı ulusal ve uluslararası çevrelerce kabul görmüştür.

Çeşitli bütünleşmeler ve iş birlikleri de yenilikçi bölgesel politikalar geliştirmek ve mevcut politikaların sonuçlarını gözden geçirmek amacıyla çeşitli ölçüm çalışmaları gerçekleştirmektedirler. Bu çalışmalarda iki önemli noktadan bahsetmek gerekir.

  1. Ortaya çıkan birçok ölçüm çalışmasının çerçevesini “inovasyon girdileri” ve “inovasyon çıktıları” adı altında toplulaştırılmış birtakım ana ve alt bileşenler oluşturmaktadır.

  2. Bölgelere ait inovatif girdi ve çıktı bileşenlerinin performansları, bu bileşenleri en iyi şekilde temsil ettiği inanılan bazı göstergeler yoluyla ölçülmektedir (s:113 Tablo 4.3).

Bölgesel Farklılıkların Azaltılmasına Yönelik Çabalar

Bölgesel farklılıklar ekonomik coğrafya, bölgesel iktisat ve iktisadi büyüme teorilerinde de geniş yer bulmuş, bu farklılıkların azaltılmasına yönelik farklı ülkelerde çeşitli uygulamaların ortaya çıktığı görülmüştür.

Türkiye’de bölgesel farklılıkların azaltılmasına yönelik çabalar çeşitli destekleyici kurumlar, faaliyetler, teşvikler veya finansman şeklinde ortaya çıkabilmektedir. Bunlar:

  • Bölgesel Kalkınma Ajansları

  • Teknoloji Geliştirme Bölgeleri

  • Bölgesel Teşvikler

  • Kümelenme Faaliyetleri

  • Diğer Kamu Destekleri