ELEŞTİRİ KURAMLARI - Ünite 2: Sözbilim ve Edebiyat İncelemeleri Özeti :
PAYLAŞ:Ünite 2: Sözbilim ve Edebiyat İncelemeleri
Sözbilim
Sözbilim (retorik, belagat) batı toplumu içinde çok eskilerden bu yana bilinen bir dil uygulama alanı, tekniği ya da sanatıdır. Antik Yunanda ve sonraki dönemlerde Latinlerde bu sanatın toplumda çok önemli bir yeri olmuştur.
Aristotales Retorik ve Poetika kitaplarında sözbilim ve edebiyat kuramı üzerine görüşler geliştirir. Bu bilgilerden bazıları hâlâ geçerliliğini korumaktadır.
Çıkış noktası toplumsal saygınlık ve dili iyi kullanma durumu olarak değerlendirilse de sözbilim ve buna bağlı olarak biçembilim her zaman edebiyat (yazın) dünyası için çok önemli olmuştur. Bu hem yazınsal ürün oluşturma aşamasında hem de o ürünleri eleştirme, değerlendirme ve inceleme aşamasında gerekli bir uygulama ve teknik alandır.
Edebiyat çalışmalarında sözbilimsel inceleme demek, biçem (stil) ve söz sanatlarının bir arada kullanılması ve değerlendirilmesi demektir.
Birbiriyle iç içe geçmiş olan sözbilim ve biçembilim çalışmaları, yazınsal bir metindeki sanatsal yanı ortaya koymayı amaçlayan bilim dalları olarak görülür. Bunlara dilbilim, anlatı bilim , yorum bilim, yazınsal göstergebilim gibi alanları da katmak olasıdır. Sözbilimin en önemli iki kavramı kanıtlama ve söz bilim betileridir.
İster eski yaklaşım olsun ister yeni yaklaşım, her durumda alıcının yönlendirilmesi söz konusudur. O halde söz bilimde, iki temel özellik vardır. Bunlar;
- Güzel konuşma
- İkna etme
Alıcı baştan çıkarılmaya da kendisine sunulan durumdan çok hoşlanmalıdır. Böylece aklın sözbilimin tek dayanağı olmadığı görülür. Akla uygun bir çalışma ile sözbilim arasında kesişim noktası varsa da ayrıldığı noktalar da vardır.
Sözbilimde temel sorun, bir konuda alıcının nasıl etkileneceği ve yönlendirileceğidir. Bu sorular dilin özenli kullanımıyla yakından ilişkilidir. Verici ve alıcıyla ilgili bilgilerden sonra sözbilimin asıl önem verdiği bildiri konusunda da sorulması gereken sorular vardır.
Sözbilim, bir söylemin (bildirinin) vericiden alıcıya aktarılması olarak yaşanılan sürecin bütünüyle ilgili olduğundan, bu alanda sorulacak çok sayıda sorunun olduğu da ortadadır. Her türlü dilsel bildirinin anlaşılmasında Quintilien’in meşhur sorularının yanıtlarını bulmakla işe başlamak iyi bir çıkış noktası olacaktır. “Kim, ne, niçin, nerede, ne zaman, nasıl, hangi yoldan?” sorularına verilecek yanıtlar metnin anlaşılması için çok önemli çıkış noktalarıdır.
Sonuç olarak, sözbilimin kapsamlı içeriğinde bir yandan kuram ve uygulama, öte yandan da üretici ve çözümlemeci (analitik) yöntemler bir arada bulunur.
Sözbilimin Bölümleri
Sözbilimsel dizge (sistem) bir sınıflandırma işidir. Quintilien’den bu yana sözbilimin temel olarak beş aşamasından söz edilir:
- Buluş
- Düzenleyiş
- Anlatma Biçimi
- Bellek
- Hareket
Buluş: Söylemin izleği (teması) ile ilgili her türlü ikna yolunun araştırıldığı aşamayı belirtir. Konuşmayla ilgili söylem türünü belirleme, bir buluş durumudur. İyi bir konu bulmak, doğru kanıtları ve kanıtlama biçimlerini seçmek de bu aşamada düşünülür.
Düzenleyiş: Sunulacak bildirinin yapısını, tutarlılığını ve düzenlenişini inceler. Ekonomik bir işlevi vardır. Kanıtlama süresince metinde ya da söylemde ne gereksiz tekrar ne de bilerek söylenilmemiş ya da unutulmuş yan bulunur. Her şey kararındadır. Düzenleyişin işlevi kabul edilebilir bir neden açıklamak, yazanın / konuşanın bakış açısını konuyla uygun hale getirmektir.
Anlatma Biçimi: Geleneksel sözbilimde anlatma biçimi, bir söylemin yazılması ya da sözlü olarak sunulmasını belirtir. Çağdaş dilbilim kuramında bir söylemin sözceleme aşamasına denk düşen aşamayı belirtir. Burada söz konusu olan, düşüncelerin dile aktarılmasıdır. Bu nedenle, duruma uygun ve olabildiğince etkili biçimlere gerek vardır.
Hareket: Eylem ya da hareket, alıcı için hazırlanan söylemin sesletilmesi, alıcıya söylenmesi aşamasını belirtir. Bu süreçte vericinin sözel bildiri yanında yaptığı her türlü bürünsel ve bedensel özellikler de önemli bir yer tutar. Bütün bu özellikler bildirinin inandırıcılığının artmasını hedefler.
Bellek: Üretilen söylemi akılda tutma işidir. Özellikle farklı kanıtlama türleri belleğe alınmalı ve yeni söylemlerde kullanılmalıdır. Bir söylemin kullanılan kanıtlama biçimi söylemin inandırıcılığını arttıracaktır.
Söylem Türleri
Geleneksel sözbilimde kullanılacak söylem türü olarak, Aristoteles üç tür söylemden söz eder:
- Yargılayıcı/savunmacı söylem
- Tartışma söylemi
- Övgü-yergi söylemi
Yargılayıcı/Savunmacı söylem: Öncelikle adalet görevlilerine ait bir söylemdir. Amacı birisini suçlamak ya da savunmaktır. Yargılayıcı söylemde genellikle geçmiş zaman kullanılır.
Tartışma söylemi: Karar almaya yönelik söylem türü politikacıların yaygın olarak kullandığı bir türdür. Amacı alıcıyı karar almaya ya da eylem yapmaya zorlamaktır. Bu tür söylemlerde gelecek zaman kullanılır.
Övgü-Yergi söylemi: Sözbilim için güzel konuşma ve ikna etme sanatı olduğu söylenir. Bu iki durum da en çok övgüyergi söylemini ilgilendirir. Kısacası sözbilim genellikle övgü-yergi söylemiyle özdeşleşmiştir. Bir kişiyi ya da bir şeyi övmek ya da yermek bu grup içinde düşünülür. Bu tür söylemde genellikle şimdiki zaman kullanılır.
Sözbilimsel Betiler ya da Biçem Betileri
Geleneksel sözbilimin biçem öğretileri, dilin yetkin bir kullanımına yönelik, doğru, anlaşılır ve etkili bir anlatım sağlamayı amaçlamaktadır. Bu nedenle yazan kişiye yol gösterici bilgi ve ölçütler sunmaktadır. Yetkin dil kullanımı yalnızca sözbilimin ilgi alanına girmez. Özellikle edebiyat yetkin dil kullanımı örnekleriyle doludur.
Anlatma ve söylemdeki durumu açısından üç tür biçem vardır:
- Heyecanlandırmayı amaçlayan soylu biçem
- Bilgi verme ve açıklama amaçlı ince ya da yalın biçem
- Kısa anlatı ya da gülmeceyi öne çıkaran hoşlanılacak biçem
Heyecanlandırmayı amaçlayan soylu biçem: Burada amaç, alıcı üzerinde bir etkileyim yaratarak onu heyecanlandırmaktır. Söylem sonu ya da söylemin uzun uzadıya anlatıldığı kısımlarda alıcıya yönelik heyecanlandırıcı kısımlar bulunur.
Bilgi verme ve açıklama amaçlı ince ya da yalın biçem: Bu tür söylem genellikle uslamlama ile birlikte anılır. Uslamlama, verici ile alıcı arasında bilgi aktarımını sağlayan söylemi belirtir.
Kısa anlatı ya da gülmeceyi öne çıkaran hoşlanılacak biçem: Temel amaç hoşa gitmektir. Burada kanıtlama açısından, alıcı üzerinde güven sağlamak için konuşanın göz önünde bulundurduğu tüm özellikler söz konusudur. Söylemin metnin girişinde ya da söylemin uzun uzadıya anlatıldığı kısımlarda hoşa giden biçem bulunur.
Söz Sanatlarının Türleri
Geleneksel edebiyat incelemelerinde söz sanatları olarak kullanılan ve sözbilimde beti olarak değerlendirilen dil kullanımlarını biz de sözbilimdeki şekliyle kullanıp beti olarak değerlendireceğiz. Söylemdeki düşünce, kanı ve duyguların yaygın ve yalın anlatımından uzaklaşan, az ya da çok değerli bir buluş olan az ya da çok çarpıcı biçime, deyişe beti denir.
Geleneksel sözbilimde en önemli dört beti vardır:
- Eğretileme
- Düzdeğişmece
- Kapsamlayış
- Tersinleme
Yapılan sınıflamalar genelde sözcük, sözdizim ve bağlamla ilgilidir. Çağdaş dilbilim kuramları sözbilim betilerini dört düzeyde ele alır:
- Sözcük düzeyi
- Dizim düzeyi
- Tümcecik düzeyi
- Metin düzeyi
Farklı araştırmacılar söylemde/metinde kullanılan betilerle ilgili bazı sınıflandırılmalar yapmışlardır. En bilineni şudur:
- Anlam betileri
- Sözcük betileri
- Düşünce betileri
- Kuruluşla ilgili betiler
Anlam betileri: Anlam betileri sözcüksel bir katkı sağlar; dile yeni sözcükler katarak değil de, sözcüklere yeni anlamlar katarak bu zenginliği sağlar.
Sözcük betileri: Sözcük betileri, söz yaratma, eskillik, kökenbilimcilik, cinas gibi betiler yoluyla sözcüklerle yapılan oyunları ilgilendirir. Ünsüz yinelenmesi ve ünlü yinelenmesi gibi sesle ilgili yapılan betiler de bu grup içinde yer alır.
Düşünce betileri: Bu grupta çok sayıda beti vardır. Özellikle tersinleme, karşıtlam betileri ile abartma ve arıksayış gibi yoğunluk betileri ve söz yöneltme, dillendirme, sözaçmazlık ve dönüş betileri gibi sözcelemeyi ilgilendiren betilerden oluşur.
Kuruluşla ilgili betiler: Bu betileri şu başlıklar altında ele alınır: çıkarma yoluyla beti grubunda eksilti, bağlamsızlık, ani sessizlik, eksik kapama. Tekrar yoluyla betilere ise sözcük yineleme ve karşı sav örnek verilebilir.
Kanıtlama
İkna edici bir söylemin/metnin içerdiği iddiaların gerçeklikle hangi oranda örtüştüğü bilinmelidir. Öne sürdüğü kanıtların akla yatkın olup olmadığına, öne sürdüğü taleplerinin kendi ve kamunun çıkarına uyup uymadığına ve önerdiği çözümlerin gerçekten de en iyi çözümler olup olmadığına dair bir değerlendirmede bulunabilmelidir.
Metindeki Farklı Kanıtlama Türleri
Konuşan kişinin, sözbilim dışı ve sözbilim içi olmak üzere iki tür kanıtı vardır. Günümüzde bunlar dışarıdan gelen kanıt ve içeriden gelen kanıt olarak tanımlanır. Dışarıdan gelen kanıt, başka tanıkların dinlenmesi, yapılan sözleşmeler gibi özellikleri belirtir. İçeriden gelen kanıt ise konuşucunun bir durumu zenginleştirmesi, bu bağlamda farklı söz sanatlarını kullanmasını, dille ilgili yapılan her şeyi belirtir.
Tüm kanıtlama biçimlerini kaynak açısından iki gruba ayırmak olasıdır. Birincisi mantık alanından doğanlar, diğeri ise bir yargı ileri süren kanıtlar. Bu iki gruptaki kanıtların tümü dört başlık altında ele alınabilir:
- Yarı mantıksal kanıtlar
- Görgül kanıtlar
- Zorlayıcı ya da kötü inancın kanıtları
- Etkileyim üzerine kurulan kanıtlar
Düşünme Düzeninin Bilimi
Düşünme düzeni ikiye ayrılır: tümdengelim ve tümevarım. Kanıtlamanın amacı verici ile alıcı halk arasındaki mesafeyi azaltmaktır. Bir bakıma düşüncenin halka uygun hale getirilmesidir.