ELEŞTİRİ KURAMLARI - Ünite 8: Bilimsel Eleştiri-İzlenimci Eleştiri Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 8: Bilimsel Eleştiri-İzlenimci Eleştiri

Bilimsel Eleştiri

XIX. yüzyıldan sonra özellikle üniversite çevrelerinde bilimsel bir eleştiri anlayışı geliştirmek için büyük bir çaba görülür. Bunun iki önemli sebebi vardı: Mutlakçı ve öznel eleştirinin güvenirliğinin olmadığı anlaşılmıştı.

Hippolyte Taine, Ferdinand Brunetière, Gustave Lanson gibi bilginler bilimsel yöntemlerden yararlanarak gelişmiş bir eleştiri anlayışının örneklerini verdiler.

Hippolyte Taine

Bir filozof olan Hippolyte Taine (1828-1893), tarihin, psikolojinin, sanatın ve edebiyatın bilim ilkeleri ile açıklanabileceğini düşünüyordu. Meteoroloji bilimi nasıl önceden asla tahmin edilemez gibi görünen atmosfer olaylarını tahmin edebiliyorsa, sanat eleştirmeni de eserle yazar arasındaki bağı sebep-sonuç ilişkileri içinde açıklayabilir diyordu.

Taine’e göre bir edebî eserin değerini tespit ederken kullanacağımız nesnel üç ölçüt vardır:

  1. Sanatçının bulduğu ana karakterin önem derecesi,
  2. Bu ana karakterin topluma sağlayacağı fayda derecesi,
  3. Ana karakter ortaya çıkarılırken eserdeki her türlü ayrıntının bir bütünlük içinde birleştirilme başarısı.

Ferdinand Brunetière

Eleştiri türünü öznellikten kurtarıp ona nesnel ve bilimsel bir nitelik vermek için çalışanlardan birisi de Brunetière’dir. Brunetière’e göre eleştirinin konusu, “edebiyat eserlerini yargılamak, sınıflandırmak, açıklamak”tır. Bir eseri açıklamak, eserin edebiyat tarihi içindeki yerini belirlemek, türü ile ilişkisini incelemek, eserin yazar ve çevresi ile bağlantılarını göstermektir.

Gustave Lanson

Çok ciddî bir araştırmaya ve sağlam bir mantığa dayanan bir yöntem geliştirdi. Edebiyat tarihi ve eleştiri çalışmalarını seçilmiş, sağlam ve anlamı kavranmış metinlere dayandırdı.

Orijinal olanı geleneksel olandan, ferdî olanı ortak olandan ayırmaktan ibaret olan dar bir mukayese anlayışının yerine art zamanlı ve eş zamanlı olarak iki düzlemde birden yürütülen geniş bir mukayese anlayışını benimsedi.

İzlenimci Eleştiri

XIX. yüzyılın sonlarında Fransa’da bütün sanat alanlarında, resimde, müzikte, edebiyat ve eleştiri alanlarında izlenimcilik en gözde akımdı. 1885-1915 yılları arasında üzerinde en çok durulan akımlardan birisi izlenimcilik oldu.

Anatole France, nesnel bir eleştirin olamayacağını ve eleştirinin diğer edebî türler gibi bir tür olduğunu ilan etti. A.Gide, A. France, Lemaître ve Gourmont’a göre eleştiri, her şeyden önce okumadan elde edilen izlenimler üzerine kurulur.

Yaratıcı eleştiri, aşırıya gitmiş bir izlenimci eleştiri olarak tanımlanabilir. Bunlar, bir eseri vesile ederek şiir, roman, edebiyat hakkındaki fikirlerini ortaya koyarlar. Eleştirmeyi bir “yaratma” olarak gören ilk kişi Baudlaire’dir.

Edebiyat Eğitimine Yansıyan Eleştiri Anlayışları

Günümüz edebiyat eğitiminde bir metin genellikle dört ayrı bakış açısı altında incelenmektedir. Bu dört yöntem, bir metin analizi yöntemi değildir. Metin analizi işleminde göz önünde bulundurulması gereken dört temel yaklaşım biçimidir.

Edebî bir eseri tahlil etmek, analiz etmek için öncelikle şu dört temel sorunun cevabı aranmaktadır:

  1. Eser hangi edebî akıma aittir?
  2. Türü nedir?
  3. Metin Tipi nedir?
  4. Duygu tonu nedir?

Edebi akımlar şu şekilde sıralanmaktadır:

  • Türk edebiyatında edebi akımlar
  • Batı edebiyatında edebi akımlar

Edebi Türler

Günümüzdeki edebî türleri çok genel bir tarzda olmak üzere şu şekilde sınıflandırabiliriz:

Hikaye etme türü, anlatı türü: Hayalî yahut gerçek olayları anlatan eserlerdir.

  • Masallar
  • Hikâyeler
  • Romanlar
  • Biyografiler

Tiyatro türü : Sahneye koymak üzere yazılan eserlerdir. Bu eserlerde anlatma yerini göstermeye bırakır. Metin, karşılıklı konuşmalardan ve açıklamalardan oluşur.

  • Trajedi
  • Komedi
  • Dram

Şiir türü : Dilin özel kullanılmış olmasıyla yahut vezni, kafiyesi ve biçimiyle diğer türlerden ayrılır. Başlıca alt türleri şunlardır:

  • Lirik şiir
  • Destanî şiir
  • Didaktik şiir

İspatlayıcı türler: Fikir ağırlıklı yazılardır.

  • Fikir yazıları,
  • Felsefî yazılar
  • Denemeler
  • Vecizeler

Kişisel hayat hikayesi türü: Yazarın kendi hayat hikâyesini anlattığı eserlerdir. Hikâye etme ve tasvir ağırlıklı metinlerdir. Bu türe bağlı türler şunlardır:

  • Günlükler
  • Hatıratlar
  • Otobiyografiler
  • Kişisel portreler
  • Kişisel hayali hayat hikayesi

Öğretici tür : Edebiyatta bilgi verme amacıyla yazılan yazılar öğretici türe girer. Bu türün alt dalları şunlardır:

  • Deneme • Biyografi
  • Gazete Fıkrası
  • Edebî akım bildirileri, edebî eser önsözleri
  • Ahlâkî türler: Vecizeler, fabller, portreler
  • Felsefî yazılar: Fikir yazıları, Diyaloglar, Sözlükler, edebî tenkit yazıları.

Metin Tipi

Metinler, yazarın amacına göre sınıflandırılabilir:

  • Hikaye etme metinleri
  • Betimleme/tasvir metinleri
  • İspatlama metinleri
  • Bilgi veren metinler

Duygu Tonu

Duygu tonu, türlerden ve akımlardan bağımsız olarak metnin okuyucu üzerinde uyandırdığı duygudur.

Başlıca duygu tonları şunlardır:

  • Patetik ton
  • Trajik ton
  • Komik ton
  • İronik ton
  • Lirik ton,
  • Fantastik ton

Bir edebî metnin tahliline şu dört soruyu sorarak başlamakta yarar vardır:

  1. Eser hangi edebî akıma aittir?
  2. Türü nedir?
  3. Metin Tipi nedir?
  4. Duygu tonu nedir?

Eğitimde Kullanılabilecek Bir Metin Analizi Modeli

Bu model, size çağımızın metin incelemeleri konusunda derli toplu bir fikir verecektir. Bu modelde, bütün eleştiri akımlarının izlerini bulacaksınız.

Bu modelin her esere olduğu gibi uygulanmasına da gerek yoktur, her metin özeldir, bir metin incelenirken ona has olan unsurlar üzerinde durmak çok zaman yeterli olabilmektedir.

Metni Tanıma Çalışmaları

Her metin analizi çalışması, sağlam bir metin üzerinde yapılabilir. Verilecek bütün hükümlerin sağlamlığı bu şarta bağlıdır. Yazma eserlerin yahut basma eserin birçok nüshası olabilir, elde edilen bir yazmanın sayfaları noksan olabilir. Bundan dolayı metin analizinde yapılacak ilk iş, sağlam bir metin bulmaktır. Bundan dolayı tarih boyunca filolojik çalışmaların ilk amacı orijinal metni elde etme olmuştur.

Metin analizinde metni tanımak için öngörülen bu çalışmalar, filoloji araştırmalarının temel prensiplerinin eğitime yansımasıdır.

Metnin Tarihî ve Sosyal Şartları İçinde Anlaşılması

Metnin içinde geliştiği tarihî, sosyal ve kültürel şartlar içinde değerlendirilmesidir. Buna eserin dış bağlamı denir. Böyle bir araştırma yapılırken metnin hangi şartlar altında üretildiği araştırılır. Metnin yaratıldığı çevrenin, muhitin nitelikleri değerlendirilir, metnin ait olduğu devrin diğer eserleri araştırılır.

Dilin Görevlerinin (Fonksiyonlar) Araştırılması

Dilin altı görevi vardır:

  1. İfade etme
  2. Etkileme
  3. Bilgi verme
  4. Algılama
  5. Estetik
  6. Üst dil

Metnin Edimbilimsel (pragmatik) İncelenmesi:

Sözceleme Bu bilim dalına göre, söz, hangi şekliyle olursa olsun doğuşu itibarıyla “şimdiki zaman”a bağlı bir olgudur. Dilin esası olan konuşma, “şimdi”, “burada” ve “bu şartlar altında” prensiplerine bağlıdır. Bir söz, daima söylendiği anın belirtilerini taşır.

Metnin Dilbilimsel Bir Olgu Olarak İncelenmesi

XX. yüzyılda Ferdinand de Saussure (1857-1913) tarafından çağdaş bir dilbilimin kurulması, bütün sosyal bilim sahalarında köklü değişiklikler yaratmış ve bu değişimler edebiyat öğrenimini de etkilemiştir.

Saussure’e göre bir kelime yahut dil işareti (gösterge), işaretleyen (gösteren) ve işaretlenenden (gösterilen) oluşur. işaretleyen, dil işaretinin (yani bir kelimenin) zihnimizde canlandırdığı ses imajıdır, işaretlenen, dil işaretinin, kelimenin ifade ettiği kavramdır.

Metnin Diğer Metinlerle İlişkisi

Aşağıdaki şekilde sınıflandırılır:

  • Metinler arası ilişkiler
  • Nazire metinler
  • Asıl metne ait olmayan cümleler

Kültür Nesnesi Olarak Metin

Aşağıdaki şekilde sınıflandırılır:

  • Metin dışı
  • Ürünün takdim kipi
  • Anlam tabakaları

Metnin Yapısının İncelenmesi

Vladimir Propp’un, Gérard Genette’in ve A. J. Greimas’ın kuramlarının temel unsurlarına göre metinler analiz edilebilir.