ENERJİ EKONOMİSİ - Ünite 8: Kazanlarda Enerji Ekonomisi ve Yakıt Enerji Hesapları Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 8: Kazanlarda Enerji Ekonomisi ve Yakıt Enerji Hesapları

Kazan Tipleri ve Özellikleri Yerleştirilmesi

Kazanlarda enerji ekonomisini incelemeden önce, kazan tiplerini ve özelliklerini gözden geçirmek yararlı olacaktır. Kazan; yüzeyinin bir tarafında akışkan (su, hava, yağ vb.), diğer tarafında yakıtın yakılmasıyla oluşan alev ya da duman gazının olduğu kapalı bir kaptır. Duman gazının enerjisi, diğer tarafta bulunan akışkana iletilmekte, akışkan da ısıtma amacıyla kullanılmaktadır. Duman gazı; kazanda yakıtın yanması sonucu oluşan gazlardır. Kazan tipleri, çeşitli kriterlere göre sınıflandırılabilmektedir. Aşağıda çeşitli kriterlere göre kazan tiplerinin sınıflandırılması verilmiştir.

Isı alan akışkanın özelliklerine göre kazan tipleri:

  • Sıcak su kazanları
  • Kaynar sulu kazanlar
  • Kızgın yağ kazanları
  • Buhar kazanları

Kullanılan malzemeye göre kazan tipleri:

  • Döküm kazanlar
  • Çelik kazanlar

Yaktığı yakıta göre kazan tipleri:

  • Katı yakıtlı kazanlar
  • Sıvı yakıtlı kazanlar
  • Gaz yakıtlı kazanlar
  • Çok yakıtlı kazanlar
  • Atık ısı kazanları
  • Atık ve çöp yakan kazanlar
  • Elektrikle çalışan kazanlar

Yanma sonu gazların dolaşım durumuna göre kazan tipleri:

  • Alev borulu, duman borulu, alev-duman borulu kazanlar
  • Tek geçişli kazanlar
  • İki geçişli kazanlar
  • Üç geçişli kazanlar
  • Dört geçişli kazanlar
  • Su borulu kazanlar
  • İki tipin karışımı kazanlar

Kazan çıkış suyunun sıcaklığına göre kazanlar:

  • Normal sıcak sulu kazanlar
  • Düşük sıcaklık kazanları

Yukarıda adı geçen kazan tipleri kısaca aşağıda açıklanacaktır. Isı alan akışkanın özelliklerine göre kazan tipleri: En yaygın kullanılan tip sıcak su kazanlarıdır. Kaynar sulu ve buhar kazanları, büyük merkezi ısıtma sistemleri ile sanayi tesislerinde kullanılmaktadır. Kızgın yağ kazanları da özel uygulamalarda kullanılmaktadır. Kullanılan malzemeye göre kazan tipleri: Genellikle çelik kazanlar ve döküm kazanlar olarak iki tiptedir. Döküm kazanlar da brülör tipine göre atmosferik ve üflemeli olarak iki tipte bulunmaktadır. Çelik kazanlar, döküm kazanlardan fiyat olarak daha ucuz olmakla birlikte ömürleri, kullanım şartlarına bağlı olup genellikle daha kısadır. Çelik kazanlar, korozyona karşı daha hassastır. Yaktığı yakıta göre kazan tipleri: Katı, sıvı, gaz ve çok yakıtlı kazanlar olarak sınıflandırılmaktadır. Doğalgazın yaygınlaşmasıyla birlikte doğalgazlı kazanların kullanımında bir artış görülmektedir. Çok yakıtlı kazanlar, genellikle sanayide uygulanmaktadır.

Kazan Dairesi Yerleştirilmesi

Bacalar kalorifer tesisatı projesinde belirtilen kesitlerde, içine dışarıdan hava almayacak şekilde içi ve dışı sıvalı olarak yapılmalıdır. Bacalar, komşu yüksek binanın, çekişi bozan etkisini azaltmak amacıyla mümkünse bu binalardan en az 6 m uzaklıkta bulunmalı ve ait olduğu bina mahyasının en az 80 cm üzerine kadar çıkarılmalıdır. Bacalar mümkün olduğu kadar yön değiştirmeyecek şekilde yapılmalı, yön değiştirmenin zorunlu olduğu hâllerde ise, yön değiştirmede yatayla açı en az 60° olmalıdır.

Kazan Kapasitesi ve Isıtma Yüzeyi Hesabı

Sıvı yakıt ve doğalgaz kazanlarında kazan kapasitesi; kazan yüzeyi (m 2 ) olarak değil, ısıl kapasite olarak tanımlanmaktadır. Bu durumda kazan kapasitesi aşağıdaki gibi yazılabilir: Q K = Q h (1 + Z R )

Örnek: Isı ihtiyacı 200000 Watt olan bir bina için kazan seçimi yapılacaktır. Yakıt olarak fuel-oil kullanılacağı, ana dağıtma ve toplama boruları yalıtılmış, ısıtılmayan hacimlerden geçtiği ve kolonların duvarın iç yüzeylerinde bulunduğu bilinmektedir. Bu durumda kazan kapasitesi ne kadar olur?

Çözüm: Kazan kapasitesi Eşitlik 8.1 ile hesaplanır. Ana dağıtma ve toplama borularının yalıtılmış, ısıtılmayan hacimlerden geçmesi ve kolonların duvarın iç yüzeylerinde bulunmasından dolayı kazan yükü artırım katsayısı 0,1 seçilir.

Q K = Q h (1 + Z R )

Q K = 200000 (1 + 0,1)

Q K = 200000.1,1 Q K = 220000 W

Bu durumda ürün kataloglarından bu kapasiteyi sağlayan en uygun kazan seçilir.

Kazan Suyu Çıkış Sıcaklığının Belirlenmesi

Kalorifer tesisatı proje hesapları farklı iklim bölgelerine göre belirlenmiş dış sıcaklıklar esas alınarak yapılır. Dış ortamın sıcaklığı bu sıcaklıktan daha yüksek ise kazanın aynı şartlarda çalıştırılması ortam sıcaklığının artmasına ve fazla enerji tüketimine neden olur. Bu sakıncayı ortadan gidermek amacıyla yalnızca döküm veya çelik radyatör kullanılan sistemler için, farklı dış ortam sıcaklıklarına göre tesisat gidiş suyu sıcaklıkları belirlenmiştir (Çizelge 8.1). Sıcak hava apareyleri ve konvektörlerde su sıcaklığı ve debisi ısıtıcı verimiyle yakından ilgili olduğundan, bu ısıtıcılarda gidiş suyu sıcaklığında herhangi bir değişiklik yapmak yerine, ısıtıcılardan birkaçını devreden çıkarmak daha uygun olacaktır.

Baca Gazı Analizi

Yanma ile ilgili denklemler incelendiğinde, her yanıcı molekül ile yakıcı molekülün birleşme şansının olmayacağı düşünülerek, yanma için gerekli stokiometrik hava miktarından biraz daha fazla hava verilmektedir. Yanma ile ilgili denklemler incelendiğinde yetersiz oksijen verildiği durumlarda karbon, karbondioksite dönüşmeden karbonmonoksit hâlinde kalmaktadır. Bu durumda da ciddi boyutta enerji kaybı ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle de yukarıda da söz edildiği gibi, yanma olayı için hesaplanan hava miktarı, hava fazlalık katsayısı kadar artırılarak verilir. Hava fazlalık katsayısı verilen yakıtın cinsine göre değişmektedir. Hava fazlalık katsayısı, gereğinden yüksek olması durumunda, karbonmonoksit miktarı azalmakla birlikte, yanmaya katılmayan fazla hava boşu boşuna ısıtılarak bacadan dışları atılmaktadır. Bu durum ayrıca yanmanın bozulmasına ve yanma veriminin düşmesine neden olmaktadır. Hava fazlalık katsayısının gereğinden az olması hâlinde ise karbonmonoksit oluşmakta, üretilen enerji azalmakta ve yanma verimi düşmektedir. Yanma sonu ürünleri incelenerek yanmanın nasıl gerçekleştiğine ilişkin fikir edinilebilir. Bu amaçla da baca gazı analizinin yapılması gerekmektedir. İşletme sırasında optimum yanmayı sağlayabilmek için baca gazı analizinin yapılıp değerlendirilmesi, bunu sonucunda da brülör ve kazanın çalışma şartlarına müdahale edilmesi gerekmektedir. Bu konunun anlaşılabilmesi için baca gazı analizindeki başlıca parametrelerin irdelenmesi gerekmektedir. Analiz sonuçlarının Hava Kalitesinin Korunması Yönetmeliği’ne uygun değerler vermesi gerekmektedir.

Baca gazı analizlerini şu parametreler etkilemektedir:

  • Oksijen (O 2 )
  • Karbondioksit (CO 2 )
  • Karbonmonoksit (CO)
  • Kükürtdioksit (SO 2 )
  • Azotoksitler (NO x )
  • Baca gazı sıcaklığı (T)
  • Yanma verimi ( ? )

Bu şekilde sıralanan parametreler, aşağıda kısaca açıklanmaktadır:

Oksijen (O 2 ): Baca gazındaki oksijen, hava fazlalık katsayısından gelmektedir. Yakıtın yanması için gereken stokiometrik hava miktarından daha fazla verilen hava içerisindeki oksijen ve azot, yanma sonu ürünleri içerisinde de yer alacaktır. Daha önce belirtildiği gibi, her yanıcı molekülün yakıcı molekül ile bir araya gelme ihtimali olmayabileceğinden belirlenen hava fazlalık katsayısı kadar fazla hava verilir. Verilen fazla hava ile karbonmonoksit oluşumunun önlenmesi amaçlanmaktadır. Diğer yandan baca gazı içerisindeki fazla hava, baca gazı sıcaklığına kadar ısıtılması gerektiğinden bir enerji kaybına da neden olmaktadır. Bu nedenle fazla hava miktarının belirli düzeylerde tutulması gerekmektedir. Baca gazı analizlerinde ideal oksijen değerleri; doğalgaz için % 2-3, sıvı yakıt için % 3-4, katı yakıt için ise % 5-6 civarındadır.

Karbondioksit (CO 2 ): Baca gazı içerisinde karbondioksitin yüksek oranlarda bulunması istenmektedir. Yakıt tipine bağlı olarak baca gazındaki ideal karbondioksit değerleri; doğalgaz için % 11, sıvı yakıt için % 14, katı yakıt için ise % 14 civarındadır. Her ne kadar yanma sonu ürünlerinde karbondioksitin maksimum olması isteniyorsa da bu durum karbonmonoksitin azalması ve tam yanma sağlanması açısındandır. Karbondioksit emisyonlarının artması, sera etkisi nedeniyle de çevresel faktörler açısından istenmeyen bir durumdur. Aslında burada çözüm, öncelikle alternatif enerji daha sonra da düşük karbonlu yakıt kullanımıdır.

Karbonmonoksit (CO): Karbonmonoksit, baca gazı analizinde istenmeyen ürünler arasındadır. Baca gazındaki karbonmonoksit, enerji kaybı ve kirlenme anlamına gelmektedir. Yakıtın yanması için verilen hava miktarı artırılarak yanma için gerekli olan oksijen artırılmakta böylece karbonmonoksit oluşumuna neden olan eksik yanma ortadan kaldırılmaktadır. Baca gazı analizlerinde izin verilen karbonmonoksit oranı 100 ppm değerine kadardır.

Kükürtdioksit (SO 2 ): Kükürtdioksit, yakıt içerisindeki kükürtün oksijenle birleşmesiyle ortaya çıkan bir yanma sonu ürünüdür. Kükürtdioksit, çevre için tehlikeli kabul edilen emisyonların başında gelmektedir. Doğalgaz kullanımı durumunda kükürtdioksit değeri yok denecek düzeylerdedir. % 0,5 kükürt içeren kömür kullanıldığında ise baca gazındaki kükürtdioksit değeri 150-200 ppm değerlerine çıkabilmektedir. Yakıttaki kükürtten oluşabilecek önemli sorunlardan birisi de, düşük sıcaklıklarda su buharı ile birleşerek sülfirik asit oluşmasıdır. Sülfürik asit oluşumu, kazanlarda ciddi tahribatlara neden olabilmektedir.

Azotoksitler (NO x ): Azotoksit oluşumu; yakıt cinsine, brülör ve kazan tasarımı ile verilen hava fazlalık katsayısına bağlı olarak değişebilmektedir. Azotoksitler, çevre için emisyon olarak kabul edilen faktörlerden birisidir. Kazan ve brülör seçiminde göz önüne alınması gereken önemli parametrelerden birisi de oluşturacağı azotoksit miktarıdır. Bu nedenle düşük azotoksit (low NO x ) brülörleri özellikle tercih edilmelidir.

Baca gazı sıcaklığı (T): Kazan çıkışındaki baca gazı sıcaklığının, yakıt cinsine ve içerdiği kükürt oranına bağlı olarak olabildiğince düşük olması istenmektedir. Yakıt miktarının yüksek olması, kazan ısıtma yüzeyinin yetersizliği nedeniyle duman borularındaki kirliliğe neden olabileceği gibi, yüksek baca gazı sıcaklığını da ortaya çıkarabilecektir.

Yanma verimi (?): Baca gazında ölçülen oksijen, karbondioksit, baca gazı sıcaklığı ve ortam sıcaklığı gibi parametreler değerlendirilerek, baca gazı analizörü yanma verimini otomatik olarak hesaplayabilmektedir. Yanma verimi konusunda işletmeci tarafından yorum yapılırken sonuca etki eden faktörler analiz sonuçlarına bakılarak kolayca görülebilmektedir. Baca gazı analizörü ile elde edilen yanma verimi; kazan verimini tescil etme anlamını taşımaktan çok, yanma verimini ortaya koymakta ve yanmanın optimize edilmesi anlamında değerlendirilmektedir.

  • Başlangıç
  • Planlama
  • Yürütme
  • İzleme ve kontrol
  • Kapanış

Yeni bir projede başlangıç süreçleri, ağırlıklı olarak başlangıç/tanımlama aşamasında yer alır. Yeni başlamakta olan bir projede, planlama süreç grubu ağırlıklı olarak planlama ve uygulama aşamalarında daha etkindir. Yürütme süreç grubu ise ağırlıklı olarak projelerin uygulama aşamalarında devreye girer. İzleme ve kontrol süreç grubu, proje yönetiminin her aşamasında kendini gösterir. Kapanış süreç grubu ise özellikle projelerin kapanış aşamasında rol alır.

Kazan Verimi ve Kazan Verimine Etki Eden Faktörler

Kazan verimi, kazan üreticileri tarafından laboratuvar şartlarında belirli sıcaklık ve yükler için yapılan deneylerle tespit edilir ve kazan ile ilgili dokümanlarda bu değere yer verilir. Bu değer, kazanın bir ısıtma sistemine uygunluğu için referans olarak kullanılabilecek bir parametredir. Kazanlar için DIN Standardı ’na göre norm kullanım verimi tanımlanmaktadır. Norm kullanım verimi, farklı sıcaklıklardaki ısıtma tesisatı için kazanların laboratuvar ortamında beş farklı yükte tam bir gün çalıştırılmasıyla hesaplanmaktadır. Bu çalışma, gerçeğin aynısı olarak bekleme süreleri dahil olarak gerçekleştirilir. Norm kullanım verimleri, kazanların karşılaştırılması için, en geçerli referanstır. Norm kullanma verimi, genelde kazan anma veriminin % 1-2 altında gerçekleşir. Bu fark, kazan bekleme kayıplarının ne ölçüde olabileceğinin de bir göstergesidir. Kazan veriminin yanı sıra brülör verimi de önem taşımaktadır. Brülör verimi, yakma sisteminde sağlanan başarı ve brülör fanının çalışma performansı ile de doğrudan ilintilidir.

Kazan Verimini Etkileyen Faktörler

Kazan verimini etkileyen başlıca faktörler aşağıdaki başlıklar altında incelenebilir:

  • Eksik yanma
  • Baca gazındaki su buharı nedeniyle olan ısı kaybı
  • Kuru baca gazı nedeniyle olan ısı kaybı
  • Fazla hava
  • Baca gazı sıcaklığı
  • Sürekli baca gazı analizi ve takibi
  • Yakıt cinsi
  • Brülörler
  • Kazan yükü
  • Kazan yüzeyinden olan ısı kayıpları
  • Blöf nedeniyle olan ısı kayıpları ve kondensatın geri kazanımı
  • Besi suyu sıcaklığı
  • Yanma havası sıcaklığı
  • Kazan ve tesisat bakımı

Yanma ve Yakma Sistemlerine İlişkin Temel Tanım ve Kavramlar

Yakıt ile havanın uygun oranlarda karıştırılarak yanma odasına gönderildiği cihazlardır. Brülörler, yakma sisteminin ana elemanları arasındadır. Brülörün başlıca görevi, yakıtı olabildiğince küçük zerreler ayırmak diğer bir deyimle pülverize etmektir. Yanma odasına gönderilen yakıtın, olabildiğince küçük zerrelere ayrılarak yüzey alanlarının artırılması istenmektedir. Bu işleme pülverizasyon denilmektedir. Pülverizasyonun amacı, yakıtın yüzey alanını artırarak yanıcı moleküller ile yakıcı molekülerin daha fazla karşılaşma olasılığını artırmaktır

Yakıtın içerisinde bulunması istenmeyen pislik, tortu gibi maddeleri tutarak yakıtı süzen bir tesisat elemanıdır. Delikli yapısı sayesinde içerisinden geçen yakıtın süzülmesini ve parçaların tutulmasını sağlar.

Bir maddenin tutuşma sıcaklığında havanın oksijeni ile kimyasal reaksiyonu olarak tanımlanmaktadır. ISO’nun yaptığı tanımlamaya göre ise yanma, “genellikle alevlenme ve/veya ışıma ve/veya duman eşliğinde bir maddenin ısı vererek oksijenle reaksiyonu” olarak açıklanmaktadır.

Bir reaksiyonda yakıtın tam olarak yakılması için gerekli minimum oksijen veya hava ile yanması durumuna tam yanma denilmektedir. Yeterli oksijen olmamasından dolayı yanma ürünleri arasında karbonmonoksit (CO) ve hidrojen (H 2 ) olması durumunda eksik yanma ortaya çıkmaktadır. Eksik yanmada hava, teorik hava miktarından küçüktür. Teorik hava miktarı ile hatta fazla hava ile yanma durumunda yanma şartlarından kaynaklanan eksik yanma söz konusu ise bu durum kısmı eksik yanma olarak tanımlanmaktadır. Tam yanmada yanma işlemi sırasında yakıtın yapısındaki karbon (C), hidrojen (H 2 ) ve varsa kükürtün (S) tümü oksijen (O 2 ) ile tepkimeye girerek karbondioksit (CO 2 ), su (H 2 O) ve kükürte dönüşmektedir. Yanma sırasında, her yanıcı molekülün yakıcı molekülle karşılaşma ihtimali olmamaktadır. Yakıtın tama yanmasını sağlayabilmek amacıyla yanma için gerekli minimum oksijen miktarından daha fazla oksijen, dolayısıyla hava verilmektedir. Verilecek fazla hava miktarını da belirlemek amacıyla hava fazlalık katsayısı kullanılmaktadır. Yakıtın katı, sıvı gaz olması durumuna göre farklı hava fazlalık katsayıları kullanılmaktadır. Hava fazlalık katsayısı değeri, katılarda daha fazla gazlar da ise daha azdır.

Yanmada kullanılan oksijenin, yanmada kullanılan yakıta oranı, “oksijen/yakıt” oranı olarak tanımlanmaktadır. Bu oran molar (OY) n ya da kütlesel (O/Y) m olarak tanımlanmaktadır.

Yakıtın üst ısıl değerinden yararlanabilen sistemler yoğuşma teknolojisini kullanmaktadır. Yoğuşma teknolojisi geliştirilmeden önce yakıtın sadece alt ısıl değerinden yararlanılıyordu. Bu nedenle, yakıtların enerji ve verim hesapları alt ısıl değer üzerinden yapılıyordu. Yani kazana verilen enerji olarak yakıtın alt ısıl değeri esas alınıyordu. Yoğuşma teknolojisi, baca gazındaki su buharının yoğuşturulması, yoğuşurken de enerjisini kazana giren suya vermesi esasına dayanmaktadır. Dolayısıyla yoğuşma teknolojisini kullanan sistemlerde baca gazı sıcaklığı, baca gazındaki suyun yoğuşma sıcaklığına kadar düşürülmektedir.

Isı, yüksek sıcaklıklı ortamdan düşük sıcaklıklı ortama bir enerji aktarımı olarak tanımlanmakta olup, bir enerji kavramıdır. Sıcaklık ise, ortamdaki moleküllerin ortalama kinetik enerji ile ilgili bir kavramdır. Buna göre, bir ortamdaki moleküllerin kinetik enerjileri ne kadar yüksek ise, bu ortamdaki sıcaklık da o kadar yüksektir. Ortamdaki moleküllerin ortalama kinetik enerjileri düştükçe sıcaklığı da düşmektedir.

Gaz ve Sıvı Yakıtların Özellikleri

Yakma sistemlerinde gaz yakıt olarak genellikle doğalgaz ve LPG kullanılmaktadır. Doğalgaz; günümüzden milyonlarca yıl önce dünyada yaşayan canlı artıklar, yer katmanları arasında bulunmaktadır. Bu süreçte, basınç ve sıcaklık altında dönüşüme uğrayan bu atıklar doğalgazı ortaya çıkarmaktadır. Doğalgazın içerisinde % 75-95 oranında metan (CH 4 ) bulunmakta, kalan miktar ise etan (C 2 H 6 ), propan (C 3 H 8 ), bütan (C 4 H 10 ), azot N 2 , karbondioksit (CO 2 ), hidrojen sülfür (H 2 S), helyum (He) arasında dağılmaktadır. Doğalgaz; renksiz, kokusuz ve yüksek enerjili bir gaz yakıttır. Doğalgazın yoğunluğu 0,6-0,8 kg/m 3 arasındadır. Doğalgaz, havaya göre daha hafif olduğundan uçuculuk özelliği bulunmaktadır. Bununla birlikte havaya göre daha hafif bir gaz olduğundan açık havada uçuculuk özelliği bulunmaktadır. Doğalgazın kapalı yerlerde hava içerisindeki oranı % 5-15 arasında bulunması durumunda, patlayıcılık özelliği olmasıdır. Söz konusu karışım oranları arasında bulunduğunda herhangi bir alev ile temas ederse patlama ortaya çıkmaktadır. Doğalgaz, zehirli değildir. Bununla birlikte doğalgaz kaçaklarında, havadaki gaz miktarının artmasıyla bu ortamdaki oksijen miktarı azalacağından boğulma tehlikesi ortaya çıkmaktadır.

Doğal gazın diğer bir avantajı da sıvı ve katı yakıtlarda olduğu gibi, depolama gerektirmemesi ve boru hatlarıyla kolayca taşınabilmesidir. Yakıtın bu şekilde boruyla taşınabiliyor olması ısıtma sistemlerinin bölgeselden merkeziye, merkezî ısıtmadan da bireysele doğru geçmesine neden olmuştur. Doğal gazın büyükşehirlerde yaygın olarak kullanılmasının en önemli amacı, diğer yakıtlara göre çevreyi daha az kirletiyor olmasıdır. Doğal gazda bulunan azot, oksijen ile reaksiyona girdiğinde, yüksek sıcaklıklarda azotoksitler (NO 8 ) oluşturmaktadır. Sonuç olarak bu azotoksitler de korozyona neden olmaktadır. Çeşitli önlemler alınarak azotoksit oluşumu azaltılabilmektedir.

Çeşitli sıvı yakıt ürünleri ham petrolün rafinasyonu yoluyla elde edilmektedir. Sıvı yakıt brülörlerinde kullanılan motorin ve fuel-oil bu ürünler arasında yer almaktadır. Sıvı yakıtların çeşitli özellikleri bulunmaktadır. Kullanım amacına göre farklı özellikler taşıyan sıvı yakıt ürünleri tercih edilmektedir. Sıvı yakıtlarda birim hacmin ağırlığı olarak da tanımlanan özgül ağırlığın tespiti için çok çeşitli yöntemler bulunmaktadır. Viskozite, akış hâlinde olan bir sıvını akmaya karşı gösterdiği direnç olarak tanımlanmaktadır. Viskozite aslında bir akıcılık ölçüsüdür. Yakıtın düşük çalışma sıcaklıklarında bile serbestçe akacak kadar viskozitesi düşük olmalıdır. Ancak viskozitenin, sızıntıya engel olacak ve pompa sistemini yağlayabilecek kadar da yüksek olması istenmektedir. Ayrıca, viskozite değeri yanma hücresine kolayca atomize olabilecek uygunlukta olmalıdır. Viskozite mutlak viskozite ve bağıl viskozite olmak üzere iki grupta tanımlanmaktadır. Mutlak viskozite, 1 cm 2 ’lik düzlem bir yüz elemanını, 1 cm uzakta yine 1 cm 2 ’lik diğer bir yüze nazaran 1cm/saniyelik bir hızla hareket ettirmek için 1 dyne’lik bir kuvvet gerekiyorsa söz konusu sıvının viskozitesine mutlak viskozite veya mutlak içsel sürtünme adı verilir. Sıvı yakıtların özelliğinin ve cinsinin belirlenmesini sağlayan en önemli yöntemlerden biri destilasyondur. Bu deney ASTM’nin onayladığı standart bir deney setinde gerçekleştirilmektedir. Destilasyon deneyinde yakıt ısıtılarak buharlaştırılması sağlanır. Buhar bir soğutucudan geçirilir ve sırası ile yoğunlaşan yakıt ölçü kaplarında toplanır. % 10, % 20, % 30, % 40, % 50, % 60, % 70, % 80, % 90 ve son yakıtın yoğunlaştığı sıcaklıklar kayıt altına alınır. Daha sonra yakıt yüzdeleri ordinat eksenine sıcaklıklar ise apsis eksenine yerleştirilerek her yakıt karışımı için buharlaşma eğrisi elde edilir. Düzgün bir yanma elde etmek için buharlaşma eğrisinin de düzgün olması gerekmektedir.