ENERJİ TASARRUFU - Ünite 1: Avrupa Birliği Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 1: Avrupa Birliği

Giriş

Avrupa Birliği Maastricht Anlaşması’yla politika haline getirdiği çevre alanında geniş kapsamlı çalışmalarla hedeflerini gerçekleştirmek amacını taşımaktadır.

Avrupa Birliği ve Türkiye Çevre Politikaları

Temel ilkeleri kirleten öder, bütünleyicilik ihtiyat, kaynakta önleme, yüksek seviyede koruma olarak belirlenen çevre politikalarıyla katkı sağlayan çevre eylem programlarının 7. Çevre Eylem Programı kapsamındaki hedefler:

  • Çevre mevzuatının uygulanmasının geliştirilmesi,

  • Çevre mevzuatına yönelik bilgi ve deneyiminin arttırılması,

  • Şehirlerin sürdürülebilirliğinin güçlendirilmesi,

  • Çevre ve iklim politikaları için gerekli yatırımın sağlanması,

  • Birliğin doğal sermayesinin korunması

Lizbon Anlaşması gereğince Birliğin çevre politikası:

  • İnsan sağlığının korunması,

  • Çevre kalitesinin muhafaza edilmesi, korunması ve iyileştirilmesi,

  • Doğal kaynakların verimli bir biçimde kullanılması

Hedeflerinin takip edilmesine katkı sağlar.

Avrupa Birliği’nde Çevre Politikası Geliştirilmesinin Gerekçeleri

Ülkelerin çevre politikalarındaki farklılıklar kalite standartlarını farklılaştırmaktadır. Bu durum Avrupa bütünleşmesinin ana ögelerinden serbest dolaşımı engellemektedir.

Çevreye duyarlı yaşam koşulları üzerindeki çalışmalar yaşam kalitesi artırmaktadır.

Birliğin tüm ülkelerinde yaşam koşullarındaki değişikliklerin ortak siyasi bakış olması istenmektedir.

Çevre kirliliğinin tüm dünyayı etkileyecek ortak sorun olması nedeniyle AB dışında da dünya için ortak arayışlar mevcuttur.

Kalite standartları: Bazı üye ülkelerdeki kalite standartları, diğer üye ülkelerde üretilen ürünlerin o ülkelere girmesine engel oluşturmaktadır. Avrupa bütünleşmesinin esas ögeler inden biri de ürünlerin serbest dolaşımının sağlanmasıdır. Üye ülkelerde farklı çevre politikaları olması ürünlerin kalite standartları ile ilgili farklılıklar yaratmaktadır.

Maliyetler: Avrupa bütünleşmesinin esas ögelerinden bir diğeri de serbest rekabetin sağlanmasıdır. Bu sebeple AB’de ortak bir çevre politikası oluşturulması gerekliliği söz konusu olmaktadır.

Yasam kalitesi: Avrupa Birliği üye ülkelerinde yasam kalitesinin artırılabilmesi için çevreye duyarlı doğal yasam koşullarının sağlıklı bir şekilde oluşturulması ve sürdürülmesi gerekmektedir.

Siyasal bakış: Aynı birliğin parçası olan tüm ülkelerde yasam koşullarının aynı düzeyde olması istenmektedir. Uygulanan çevre politikalarından dolayı yasam koşullarındaki değişiklikler, siyasal bakış olarak istenmemektedir.

Çevre kirliliği: Çevredeki kirlenme siyasal sınırları tanımamaktadır. Bir ülkedeki çevre kirliliği diğer ülkelerde oluşabilecek kirliliği etkilemektedir.

Türkiye’nin AB Ortak Çevre Politikasına Uyum Konusundaki Kısa Vadeli Yükümlülükleri

  • Müktesebat aktarımı için bir program kabul edilmesi

  • Çerçeve, doğanın korunmasına ilişkin, su kalitesine ilişkin, birleştirilmiş kirliliği önleme kontrol ve artık idaresine ilişkin mevzuatların aktarımı ve uygulanmasına başlanması

Avrupa Birliği Çevre Politikasının Temel İlkeleri

Bütünleyicilik İlkesi:Çevre koruma önlemleri birliğin bütün politikaları ile uyumlu olmalıdır.

Önleyicilik İlkesi:Birliğin çevre politikaları zararın meydana gelmeden önce önleyici olma politikasına dayanmalıdır.

Kirleten Öder İlkesi:Kirliliği oluşturan kişi ve kurumların buna ilişkin giderleri karşılaması gerekir.

Yüksek Seviyede Koruma İlkesi:Birliğin çeşitli bölgelerdeki farklı koşullarda dikkate alınarak yüksek seviyede bir çevre koruması ilkesidir.

Avrupa Birliği Çevre Politikasının Kapsamı

Birçok konuyu içine alan AB Çevre Müktesebatının uyum ve uygulama süreci ciddi bir yatırım gerektirmektedir.

Türkiye’nin AB ye katılımının ön koşulu olan AB Çevre Müktesebatına uyum sağlanması ve etkin uygulama amacıyla detaylı bilgileri kapsayan AB Entegre Çevre Uyum Stratejisi çalışmaları Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca sürdürülmektedir.

Çevre faslının düzenlediği alanlar ve bunlara ilişkin temel AB mevzuatı:

Yatay mevzuat, Çevresel Etki Değerlendirmesi, Stratejik Çevresel Değerlendirme ve Çevresel Bilgiye Erişim konularını içerir bununla beraber hava kalitesi, su kalitesi, atık yönetimi, doğa koruma, endüstriyel kirlilik kontrolü, kimyasal maddeler, gürültü ve iklim değişikliği alanındaki düzenlemeleri içermektedir.

İklim Değişikliği

İklim sistemi iç ve dış dinamiklerin etkisi ile zaman içerisinde değişikliklere uğramaktadır. Güneş radyasyonu iklim sisteminin güç kaynağıdır. İklimi değiştiren üç yol;

1-Güneş radyasyonundaki değişimler

2-Güneş radyasyonunun yansıtılan kısmındaki değişmeler

3-Yerküreden uzaya gönderilen uzun dalgalı radyasyondaki değişmelerdir.

Jeolojik devirlerdeki iklim değişiklikleri, yalnızca dünya coğrafyasını değiştirmemiş ekolojik sistemde de kalıcı değişiklikler meydana getirmiştir.

Doğal Sera etkisi yerkürenin beklenenden daha fazla ısınmasını sağlayan ve ısı dengesini düzenleyen süreci tanımlamaktadır. Çeşitli sebeplerle atmosferdeki sera gazı birikimlerindeki hızlı artışı doğal sera etkisini güçlendirmekte neticesinde iklimde oluşmakta ve yerkürenin ortalama yüzey sıcaklıkları artmaktadır bu değişiklikler küresel iklim değişliği olarak ifade edilmektedir. Küresel iklim değişikliği doğal değişkenlik ve insan etkilerinden kaynaklanmaktadır.

Sanayi devriminden bu yana sera gazı emisyonlarındaki artış dikkat çekmektedir. Fosil ve biyokütle yakıtlarının kullanımı da insan kaynaklı sera gazı emisyonlarının en büyük kaynağıdır. Araştırmalarda iklim değişikliklerine sebep olan insan faktöründen kaynaklı sera gazı salınımlarındaki artıştan kaynaklandığını göstermektedir.

İklim değişikliği ile ilgili öncelikli Kyoto Protokolü’nün onaylanması ve uygulamalar sonucunda sera gazı salınımlarının büyük oranda azaltılması amaçlanmaktadır.

  1. Çevre Eylem Planında

  2. AB içinde karbondioksit salınımlarının ticaretine ilişkin plan oluşturmak

  3. Binaların ısıtılması ve soğutulmasında enerji tasarrufu

  4. Enerji vergilendirmenin kabulü aracılığıyla pazar araçlarının kullanılması

Kyoto Protokolü ve Etkileri

Küresel iklim değişikliği ile mücadele etmek amacıyla BM’nin çevre toplantısında katılımcı hükümetler tarafından kabul edilen Kyoto Protokolü’nün temel amacı atmosferdeki sera gazı yoğunluğunun iklim için tehdit etmeyecek seviyelerde tutulmasını sağlamaktır. Protokolün devreye girmesiyle ortaya çıkabilecek değişiklikler ve taahhütler:

  • Sanayileşmiş ülkeler salınım oranlarını 2008-2012 yılları arasında %5 azaltacak,

  • Endüstri, motorlu taşıtlar ve ısıtmadan kaynaklanan sera gazı miktarını azaltmaya yönelik düzenlemeler yapılacak,

  • Alternatif enerji kaynaklarına yönlenilecek

  • Fazla yakıt tüketen ve karbon üretenden daha fazla vergi alınacak

  • Fosil yakıtların kullanımı azaltılacak

  • Demir-çelik, çimento, kireç, cam gibi enerji yoğun sektörlerde enerji verimliliği çalışmaları arttırılacak, atık ısıdan yararlanma yoluna gidilecektir.

Kyoto Protokolü’ndeki Ortak Yürütme Mekanizması

Emisyon hedefi olan bir ülke, olmayan bir ülkeye emisyon azaltıcı projelere yatırım yaparsa, emisyon azaltma kredisi kazanacak hedefinden düşülecektir.

Kyoto Protokolü’ndeki Temiz Kalkınma Mekanizması

Emisyon hedefi olan bir ülke, olmayan az gelişmiş bir ülkede sera gazı emisyonlarını azaltıcı projelere yatırım yaparsa emisyon kredisi kazanacak hedefinden düşülecektir.

Kyoto Protokolü’ndeki Emisyon Ticareti

Gelişmiş ülkeler 2008-2012 yılları arasında sera gazı emisyonlarını düşürebilmek için enerji, demir-çelik gibi sanayi kuruluşlarına kısıtlamalar getirmiştir.

Sera gazı emisyonunu beklenenden fazla oranda düşüren ülke fazla oranı diğer bir ülkeye satarak emisyon ticareti yapabilmektedirler.

Avrupa Birliği ve Türkiye Enerji Politikaları

Mevzuat enerji iç piyasası, yenilenebilir enerji kaynakları ve arz güvenliği gibi alanlara yoğunlaşmaktadır.

Avrupa Birliğinin Enerji Politikası

AB mevzuatı, rekabet gücü fazla, güvenilebilir ve sürdürülebilir enerji piyasalarının oluşturulması, kalitenin arttırılması, tüketiciye daha fazla seçenek ve daha düşük fiyatlar sunabilmesi amacıyla enerji piyasalarında serbestleşmeyi kolaylaştırıcı düzenlemeleri kapsamaktadır. Elektrik ve doğalgaz sektörlerinde usuller ortak kurallara göre düzenlenmektedir.

AB’nin enerji politikasının önemli bir parçası olan sürdürülebilir bir enerji politikası için iklim değişikliği ile mücadele alanında hedefler belirlenmektedir.

2020’ye kadar gerçekleştirilmesi planlanan enerji alanına ilişkin üç önemli hedef belirlemiştir:

• Enerji verimliliğinin % 20 artırılması,

• Enerji arzında yenilenebilir enerji kaynaklarının payının %20’ye, ulaşım sektöründe kullanılan biyoyakıtın oranının en az %10’a çıkarılması,

• Sera gazı emisyonlarının % 20 düşürülmesi.

Avrupa komisyonu birliğinin yayınladığı İleriye Dönük İklim Değişikliği Politikası ile Dirençli bir Enerji Birliği için Çerçeve Stratejisi belgesine göre:

  • Enerji arzı ve güvenliğinin sağlanması

  • Ekonomik karbonsuzlaştırılması

  • Araştırma yenilikçilik ve rekabetçilik

Hedeflerinin yerine getirilmesine yönelik AB “ ortak bir enerji politikası ” oluşturulması yönünde güçlü bir siyasi irade ve kararlılık ortaya koymaktadır.

Türkiye’nin Enerji Politikası

Türkiye’nin enerji politikasında

  • Dışa bağımlılığın azaltılması

  • Tüketiciler açısından zaman, maliyet ve miktar açısından ulaşılabilir olması

  • Enerji verimliliğinin arttırılması

  • Yenilenebilir kaynakların azami oranda kullanılması

temel önceliklerinden bazılarıdır.

Türkiye enerjisinin büyük bir kısmını ithal eden AB ile doğal gaz bağlantı çalışmaları enerji kaynaklarının ticaretinin yapılabilmesi açısından doğu ile bağlantısını sağlayan önemli aktördür.

Enerji Verimliliği

Üye ülkelerin enerji verimliliği tedbirlerini birbiri ile uyumlu hale getirebilmek için:

  • Enerji verimliliği ve enerji hizmetleri

  • Binalarda enerji verimliliği

  • Kojenerasyon konuları AB düzeyinde düzenlenmektedir.

Yenilenebilir Enerji Kaynakları

AB’nin öncelikli politikalarından yenilenebilir enerji; sera gazlarının azalmasına, ekonomiye ve birçok alana doğrudan ya da dolaylı katkı sağlayan tükenmeyen enerji olarak da ifade edilmektedir. Türkiye’de de bu kapsamda çeşitli kanunlarla adımlar atılmaktadır.

Mart 2013 tarihinde yürürlüğe giren 6446 sayılı yeni Elektrik Piyasası Kanunu’nda yenilenebilir enerji kaynaklarından lisanssız elektrik üretimi sınırı 0,5 MW’tan 1 MW’a çıkarılmıştır. 18 Mayıs 2009 tarihli ve 2009/11 sayılı Yüksek Planlama Kurulu Kararı eki olan, “Elektrik Enerjisi Piyasası ve Arz Güvenliği Strateji Belgesi’nde yenilenebilir enerji kaynakları için 2023 yılı esas alınarak aşağıdaki somut hedefler konmuştur:

  • Yenilenebilir kaynakların elektrik enerjisi üretimi içerisindeki payının %30 olması,

  • Hidroelektrik potansiyelimizin tamamının elektrik enerjisi üretiminde kullanılması,

  • Rüzgâr enerjisine dayalı kurulu gücün 20.000 MW’ye ulaşması,

  • 600 MW’lik jeotermal potansiyelin işletmeye girmesi,

  • Güneş ve diğer yenilenebilir kaynakların kullanımı için gereken düzenlemelerin yapılması,

  • Yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı için alınacak tedbirler sonucunda, elektrik üretiminde doğal gazın payının %30’un altına düşürülmesi.

Nükleer Enerji ve Radyasyondan Korunma

Ülkeler arası görüş farlılıkları oluşturan Nükleer enerji bağlamında AB ortak yönelimin ve standartların benimsenebilmesi maksadıyla çalışmalar yapmaktadır.

Sera gazı emisyonunu azaltmakta fakat güvenlik riski birinci öncelik olduğu vurgulanmaktadır. Türkiye de AB ülkeleri gibi Nükleer Güvenlik Sözleşmesinin tarafıdır.