ENGELLİ PSİKOLOJİSİ - Ünite 2: Psikolojinin Biyolojik Temelleri Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 2: Psikolojinin Biyolojik Temelleri

Giriş

İnsan vücudundaki biyolojik ve fiziksel aktivitelerin temelinde sinir sistemi ve endokrin sistemi yer almaktadır. Bu sistemlerden sinir sistemi sinir hücreleri vasıtasıyla vücudun ilgili parçalarına mesajları ulaştırırken, endokrin sistemi ise kimyasal süreçler içeren salgı bezleri yoluyla vücuda yaşamsal fonksiyonları düzenlemede önemli olan mesajlar iletmektedir. Sinir sistemi ve endokrin sistemi bir arada çalışan pek çok komplike işlem gerektirmektedir.

Nöronlar

Nöronlar , sinir sisteminin en küçük ve temel birimi olarak adlandırılmakta ve nöronların sinir sisteminin işlemesini sağladığı belirtilmektedir. Sinir sistemi ağının yoğun olarak bulunduğu bölgelerden biri olan beyin içerisinde yaklaşık olarak 100 milyar nöron olduğu ve tüm vücut içerisinde de benzer şekilde milyarlarca nöron olduğu belirtilmektedir. Gülme, ağlama, yemek yeme, kalbin atması gibi yaşamsal ve kasıtlı pek çok fiziksel faaliyetin temelinde nöronlar ve nöronlar arasındaki etkileşimler yer almaktadır. Bu nöronlar;

  • Duyu nöronları (sensory neurons),
  • Motor nöronları (motor neurons) ve
  • Ara veya bağlantı nöronları (interneurons) olmak üzere üç başlık altında toplanmaktadır.

Genel hücresel yapıları ve biçimleri açısından nöronlar birbirlerine benzese de yapı, şekil ve büyüklük açısından nöronlar farklılıklar göstermektedir. Nöron hücresinin iç kısmında genetik kodların bulunduğu kromozom yer almaktadır. Hücre merkezinden çevreye yayılmak üzere diğer hücrelerden alınan mesajları nörona iletme işini yerine getiren dentritler bulunmaktadır. Nöronlara dentritler aracılığıyla gelen bilgilerin çıkışını ise her hücrede yalnızca bir adet bulunun aksonlar gerçekleştirmektedir. Aksonları izole eden ve iletilerin daha hızlı bir şekilde aktarılmasını sağlayan yapılara ise miyelin kılıfı (myelin sheath) adı verilmektedir. Nöronlar arasındaki bağlantıyı sağlayan yapılara ise sinaptik bağlantılar veya sinaps süreci denilmektedir. Kısaca nöronların bünyesinde yer alan parçalar şöyledir:

  • Dentrit,
  • Akson,
  • Hücre gövdesi,
  • Miyelin kılıfı.

Nöronlar arasındaki bağlantıları sağlayan sinapslar yapısında pek çok parça bulundurmaktadır. Genel olarak bir sinaps veya sinaptik bağlantı içerisinde aşağıda yer alan maddeler bulunmaktadır:

  • İlk hücreden gelen akson,
  • İkinci sinir hücresinin aksonu,
  • Sinaps öncesi sonlanma bölgesi,
  • Sinaps kesecikleri,
  • Sinaps yarığı,
  • Algaç bölgeleri
  • İleti maddesi,
  • Sinaps sonrası zar

Sinir sistemi

Nöronlar arasındaki bağlantıların ve etkileşimlerin işlevsel bir şekilde gerçekleşmesinde sinir sistemi içerisinde yer alan iki sistem rol almaktadır. Bunlar;

  • Merkezi sinir sistemi (central nervous system) ve
  • Periferik ya da çevresel sinir sistemi (peripheral nervous system) olarak adlandırılmaktadır.

Merkezi sinir sistemi içerisinde temel olarak nöronların çoğunu kapsayan beyin ve omurilik yer almaktadır. Beyin, vücuttaki yaklaşık olarak nöronların %90’ının barındıran ve bilişsel süreçlerin yönetildiği merkezdir. İnsan beyni üç katmandan oluşmaktadır. Bunlar;

  • İlkel merkezî çekirdek,
  • Bu çekirdeğin üzerinde gelişen limbik sistem ve
  • Yüksek zihinsel süreçlerden sorumlu olan beyin yarım küreleridir.

Beyincik dengeyi ve kasların koordinasyonunu; talamus iç salgı bezlerinin faaliyetini; limbik sistem temel ihtiyaçlara ilişkin hareketleri ve dışta yer alan beyin katmanı da yüksek zihinsel süreçlerden sorumludur. Beyin korteksi görme işitme ve düşünmeden sorumlu iken; ön, arka ve yan loblarda pek çok farklı işlevleri meydana getirmektedir.

Beyin içerisinde yer alan loblar ve alanlar şöyledir:

  • Ön lob : Entelektüel düşünme ve bağlantı alanı, konuşma alanlarını içermektedir.
  • Motor korteks.
  • Parietal lob : İçerisinde bağlantı alanı ve üst kısmında da duyu alanı bulunmaktadır.
  • Arka lob : İçerisinde görme alanı bulunmaktadır.
  • Yan lob : İçerisinde duyusal konuşma alanı ve işitme alanı bulunmaktadır.

Omurilik merkezi sinir sisteminde yer alan diğer bir parçadır. Kompleks, merkezi sinir sistemini en basit kısmı olarak adlandırılabilir. Sırt içerisinden geçen nöronlar sayesinden dış dünyadan gelen uyaranlar beyne iletilirken beyinden gelen mesajlar çevresel sinir sistemine aktarılmaktadır. Mesajların iletimi karmaşık elektriksel devreler sayesinde olmaktadır.

Periferik ya da çevresel sinir sistemi, merkezî sinir sitemine mesajları getiren ve bu sistemden vücudun en uç noktalarına mesajları ileten sinir sistemidir. Bu sinir sistemi uzun aksonlar ve dendritlerden oluşur.

Preferik sinir sistemi;

  • Somatik sinir sistemi (istemli eylemler) ve
  • Otonom sinir sistemi (istemsiz eylemler) olmak üzere iki alt sistemden oluşur.

Somatik sinir sitemi, merkezi sinir sistemine mesajların taşınmasında görev almakta ve bu sistemden istemli hareketlere ilişkin mesajların kaslara aktarılmasını sağlamaktadır. Örneğin; bir kitapta okunan sayfa, okuyabilmek için istemli göz hareketleri ve sayfa çevirme gibi istemli hareketlerde bu sistemin katkısı söz konusudur. Göz, kulak, deri, kas ve dilde bulunun duyum nöronları aracılığıyla gelen mesajlar somatik sinir sistemi vasıtasıyla aldıkları mesajları merkezi sinir sistemine ulaştırmada görev alırken aynı zamanda motor becerilere ilişkin mesajları da kaslara yönlendirmektedir.

Otonom sinir sistemi; kalbin atması, sindirim sistemi gibi bireylerden bağımsız ve istemsiz işleyen yaşamsal fonksiyonların yerine getirilmesinde rol almaktadır. Otonom sistem denetlenemediğinden bu ismi almakta ve salgı bezleri, kalp kasları ve damarları, mide ve bağırsakların iç çeperinde yer alan düz kasları denetlemektedir.

Otonom sinir sistemi de kendi içinde ikiye ayrılmaktadır:

  • Sempatik sinir sistemi: Bedenin acil durumlara hazırlanmasında görev almaktadır.
  • Parasempatik sinir sistemi : Acil durumlarda vücut tepkilerinin ve eylemlerin dengelenmesi, vücudun rutin haline getirilmesinde rol alır.

Sempatik sinir sistemi organizmaya yönelmiş herhangi bir tehdit fark edildiği durumda aktif hale gelmektedir. Bu kısımda yer alan nöronlar sırt kısmından çıkar ve heyecan gibi durumlarda aktif hale gelerek; iskelete bağlı kasların ve kalp atardamarlarının genişlemesi, derinin ve sindirim sisteminin atardamarlarının daraltılarak terlemesini sağlamaktadır. Bu gibi heyecanlı durumların ardından vücudun normal işleyişine geçmesi gerekmektedir. Örneğin gece, kapının çaldığını duyulduğunda kalp atışı hızlanır ve heyecan artar. Ardından kapıdaki kişinin tanıdık olduğu görüldüğünde kalp atışı normal halini almaya başlar ve sakinleşmeye başlanılır. Buradaki örnekten yola çıkarak organizmanın bir tehdit durumunda sempatik sinir sistemine devreye soktuğu ve ardından tehdit olmadığının algılanmasıyla beraber parasempatik sinir sisteminin devreye girmesiyle vücudun işleyişinin rutin hale döndüğü ifade edilebilir.

Endokrin sistemi (iç salgı sistemi)

Yalnıza sinir sisteminin anlaşılması biyolojinin davranışsal veya biyolojik temellerinin anlaşılabilmesi için yeterli bir veri sağlamamaktadır. Bu noktada diğer bazı biyolojik yapı veya sistemlerinde anlaşılabilmesi zorunlu hale gelmektedir. İfade edilen otonom sinir sistemi kaynaklı bedensel tepkilerin pek çoğu bu sistemin iç salgı bezlerine etki etmesiyle oluşmaktadır. Dolayısıyla anlaşılması gereken bu yapı ve sistemlerin başında endokrin sistemi olarak da adlandırılan iç salgı sistemi gelmektedir.

Hormonlar olarak adlandırılan özünde kimyasal yapıya sahip maddeler sinir sistemi kadar organizmanın yaşamsal fonksiyonlarını sürdürmesinde önemli bir role sahiptir. Yine hormonlar iç salgı bezleri vasıtasıyla salgılanmakta ve kan içerisinde taşınarak tüm vücuda ulaşmaktadırlar.

Aşağıdaki vücut içerisinde yer alan iç salgı bezleri, bu bezlerin salgıladığı hormonlar ve salgılanan hormonların görevi ifade edilmektedir (S:33, Şekil 2.4):

  • Hipofiz bezi : Hipofiz bezi çok çeşitli hormonlar salgılamaktadır. Bunların başında büyüme hormonu gelmektedir. Bu hormonun görevleri; iç salgı bezlerinin çalışmasını denetleme ve düzenleme, iç salgı bezleri ile sinir sistemi arasındaki koordinasyonun sağlanması olarak ifade edilebilir. Büyüme hormonu gerekli olduğu miktardan az salgılanması durumunda cücelik ve gerekli olduğu durumdan çok salgılanması durumunda ise uzun boy söz konusu olmaktadır. Ayrıca hipofiz bezinden salgılanan hormonlardan biri vücut sıcaklığının düzenlenmesinde görev almaktadır.
  • Tiroid bezi : Tiroid bezi, tiroksin hormonu salgılamaktadır. Bu hormon; büyüme, gelişme ve vücut içerisinde gerçekleşen diğer kimyasal olayların düzenlemesinden sorumlu olmaktadır. Tiroksin hormonuyla metabolizanin düzenleme hızı, insanların hareketliliği, şişman ve zayıf olmaya neden olabilmektedir. Tiroksin hormonunun aşırı salgılanması durumunda; heyecanlı olma, uykusuzluk, dikkat dağınıklığı, yorgunluk ve konsantrasyon bozukluğu gibi pek çok olumsuz durumun ortaya çıkması söz konusu olmaktadır.
  • Böbreküstü bezi : Böbrek üstü bezi adrenalin hormonu ve aldesteron hormonlarının salgılanmasında görev almaktadır. Bu hormonlar korku, coşku, heyecan ve öfke anlarında devreye girerek metabolizmanın hareketinin arttırılarak hızlanmasına neden olmaktadır. Ayrıca yine bu hormonlar kan içerisinde yaşamsal öneme sahip olan minerallerin oranının düzenlemesinde görev almaktadırlar.
  • Pankeras bezi : Pankreas bezi, insülin ve glukagon hormonlarının salgılanmasında görev almaktadır. Bu hormonlar aracılığıyla kan şekeri gerekli durumlarda arttırılmakta ve yine gerekli durumlarda kan şekeri düşürülmektedir.
  • Yumurtalık : Eşeysel hormonla arasında yer alan yumurtalık ergelik döneminde dişilere özgü olan özelliklerim meydana gelmesinde görev almaktadır. Yine bu hormon vasıtasıyla düşü üreme hücresi olan yumurtanın oluşumu gerçekleşmektedir.
  • Testis : Eşeysel hormonlardan olan testis tarafından salgılanan salgılar yoluyla, ergenlik döneminde erkeğe özgü özelliklerin oluşumu sağlanmaktadır. Yine erkek üreme hücresi olan sperm oluşumu gerçekleştirilmektedir.