ENGELLİLERDE RUH SAĞLIĞI - Ünite 5: Travmatik Yaşantılar, İhmal, İstismar ve Engelli Bireyin Ruh Sağlığı Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 5: Travmatik Yaşantılar, İhmal, İstismar ve Engelli Bireyin Ruh Sağlığı

Giriş

Travmatik yaşantılar insanların duygularını, düşüncelerini ve fizyolojisini etkileyen ve hayat akışını bozan, beklenmedik olaylardır.

Travmatik Yaşantılar ve Engelli Bireyin Ruh Sağlığı

Travmatik yaşantı sel, deprem gibi doğal bir afet veya kaza olabileceği gibi insanlar tarafından gerçekleştirilenleri bulunmaktadır. Çocuklar yetişkinlere göre daha korunmasız olduklarından insan kaynaklı travmatik yaşantılara çoğunlukla maruz kalmaktadırlar. İnsan kaynaklı travmalar şu şekilde sıralanmaktadır:

  • Cinsel istismar veya saldırı
  • Fiziksel istismar veya saldırı
  • Duygusal istismar
  • İhmal
  • Aile içi şiddet
  • Toplumsal şiddet
  • Okulda şiddet
  • Savaş, terör veya politik şiddet
  • Kişilerarası aşırı düzeyde şiddet

Normal gelişim göstermeyen bireyler normal gelişim gösteren bireylere göre insan kaynaklı travmalara daha fazla açıktırlar. Bunun en önemli nedeni engelli bireylerin kendilerini koruma becerilerinin zayıf olmasıdır. Bir olayın travmatik olabilmesi için şu özellikleri göstermesi gerekir:

  • Beklenmedik, ani, sıra dışıve birey tarafından kontrol edilmeleri mümkün olmayan olaylardır.
  • Bir kez olabileceği gibi birden fazla, çoklu ve uzun süreli olarak da gerçekleşebilir.
  • Bireyin psikolojik dengesinin sarsar ve bireyin baş etme ve uyum becerilerini işlevsiz hâle getirir.
  • Yaşanan olay bireyin psikolojik dengesini/ ruh sağlığını etkileyebildiği gibi fiziksel sağlığını da olumsuz etkileyebilir.

Travma Sonrası Görülebilecek Belirtiler ve Bozukluklar

Travmatik yaşantı anında bireyde “Savaş veya Kaç Tepkisi” adı verilen fizyolojik durum ortaya çıkmaktadır. Bu esnada vücut adrenalin, noradrenalin ve kortizol gibi hormanlar salgılar. Bireyin kalp atışı hızlanır. Kan organlardan kollara ve bacaklara iletilir. Böylece birey tehlikeli durumla mücadele edebilir veya olaydan kaçabilir. Travma sonrası görülen duygusal, bilişsel, fiziksel, davranışsal ve sosyal belirtiler şunlardır:

Duygusal Belirtiler: Şok, öfke, çaresizlik, boşlukta hissetme, hissizlik, aşırı korku hâli, suçluluk, yas, ümitsizlik, sinirlilik hâli, karamsarlık, değersizlik hissi, panik ve utanç.

Bilişsel Belirtiler: Konsantrasyon güçlüğü, hafıza sorunları, karar verememe, yanlış inançlar geliştirme, yaşadıklarını çarpıtma/değiştirme, kafa karışıklığı, kendine saygı duymama, kendine olan inancını kaybetme, kendini suçlama, endişe, istenmeyen düşünce ve anılar.

Fiziksel Belirtiler: Yorgunluk/bitkinlik, uykusuzluk, uyku düzeninde bozulma, tedirginlik, yaygın ağrılar, baş ağrısı, cinsel istekte azalma, iştahsızlık, bağışıklık sisteminde bozulmalar, mide ve bağırsaklarda sorunlar, gerginlik, çarpıntı, bulantı, baş dönmesi ve göğüs ağrısı.

Davranışsal ve Sosyal Belirtiler: Travmayı hatırlatan uyaranlardan kaçınma, yerinde duramama ve ani irkilmeler, yabancılaşma, sosyal geri çekilme, kişilerarası ilişkilerde çatışmalar ve sorunlar (aile, iş, okul, evlilik), güvensizlik, şüphecilik, yargılayıcı ve suçlayıcı olma.

Engelli bireyler yaşadıkları travma sonrası stres bozukluğu, kaygı bozukluğu ve depresyon gibi psikiyatrik bozukluk belirtileri gösterebilirler.

Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB) Belirtileri: Travmatik olayı yaşayanlar ile bu olaya tanık olan bireylerde; çözülme, kaçınma, bilişlerde ve duygu durumlarında olumsuz değişiklikler ve uyarılma ve tepki gösterme biçiminde belirgin değişiklikler olmak üzere dört grupta toplanan belirtilerden söz edilebilir.

Çözülme Belirtileri: Olayı hatırlama, olayla ilgili rüyalar görme, geçmişe dönüşler ve çevresinde olup bitenlerin farkında olmama.

Kaçınma Belirtileri: Olayı hatırlatan düşüncelerden veya fiziksel durumlardan uzak durma.

Bilişlerde ve duygu durumlarında olumsuz değişiklikler: Olayın önemli bir bölümünü anımsayamama, kendini suçlama, sürekli ve abartılı olumsuz inanışlar veya korku, dehşet gibi olumsuz duygusal durum.

Uyarılma ve tepki gösterme biçiminde belirgin değişiklikler: Her an tetikte olma veya abartılı irkilme tepkisi, dikkatini odaklayamama, uyku bozukluğu.

Travmatik Yaşantıya Verilen Tepkileri Etkileyen Faktörler

Travmatik olayın niteliği (kazara veya kasıtlı olarak adlandırılması) ona verilen tepkilerin şiddetini belirleyen önemli bir faktördür. Herhangi bir travma sonrası birey, yaşadığı bu olayı bilişsel olarak anlamlandırır ve “Neden ben, neden benim başıma geldi?” sorularını sorar. İnsan kaynaklı travmatik olayların anlamlandırmasında ise mağdur insanoğlunun acımasızlığıyla yüzleşir ve bu da bireylerin kendilerini güçsüz ve değersiz görmelerine yol açar.

Travmatik olayın şiddeti (Olayın sıklığı, süresi, neden olduğu kayıp miktarı, kaybın türü ve olaydan etkilenen insan sayısı) travma mağdurlarında psikiyatrik bozuklukların gelişme riskini etkileyen önemli bir etmendir. Kaybedilen kişi veya nesne, birey için ne kadar önemli ve değerli ise olay sonrası yaşayacağı yas veya psikolojik sorunlar da o derece şiddetli olabilmektedir.

Travmaya maruz kalan kişinin bireysel özellikleri travmaya verilen tepkilerin şiddetini belirleyen önemli özelliklerden biridir. Bireysel özellikleri şöyle sıralayabiliriz: Yaş, iş-eğitim durumu, gelir düzeyi, kişilik özellikleri, psikolojik sağlamlığı, sorunlarla baş etme yolları.

Travma sonrası yaşananlar da travmanın kendisi kadar bireyin belirtilerini ve bu belirtilerin şiddetini etkilemektedir.

Bütün bunlara bakıldığında engelli bireyler travmatik yaşantılardan korunmak için engeli olmayan bireylere göre daha savunmasızlardır. Çünkü engel türüne ve sağlık durumlarına bağlı olarak travmatik olay riskini algılamaları ve/veya ortamdan kaçabilmeleri daha güç olabilmektedir. Engelli bireyler kriz durumuna tepki verebilmek için başka birinin yardımına ihtiyaç duyabilmektedirler.

İhmal, İstismar ve Engelli Bireyin Ruh Sağlığı

İhmal ve istismar engelli bireylerde fiziksel, zihinsel, ruhsal ve sosyal yönden ciddi sorunlara sebep olmaktadır.

İhmal ve İstismar

İhmalde engelli bireyin temel psiko-sosyal gereksinimlerinin karşılanmasında yapılması gereken davranışın yapılmaması söz konusudur. İstismarda ise tam tersi bir şekilde engelli bireye yapılmaması gereken olumsuz içerikli bir davranış gerçekleştirilir.

İstismar gerçekleşme biçimine göre fiziksel, cinsel ve duygusal istismar olarak üç biçimdedir.

Fiziksel istismar: Çocuğun sağlığına, yaşamına, gelişimine ve onuruna zarar veren ve kasıtlı olarak yapılan her türlü fiziksel güç kullanımı fiziksel istismardır.

Duygusal istismar: Duygusal istismar; çocuğun yeteneklerinin üzerinde istek ve beklenti içinde olma, saldırganca davranma, sürekli eleştirme, aşağılama, sevgi ve ilgi ihtiyaçlarını yeterince karşılamama, reddetme, yıldırma, küçük düşürme, alay etme, değer vermeme gibi davranışlarla bireyin psikolojik şiddete maruz kalmasıdır.

Cinsel istismar: Cinsel istismar, çocuğun tam anlayamadığı, gelişimsel olarak hazır olmadığı, toplum kurallarına ve yasalara uygun düşmeyen cinsel davranışlara maruz kalmasına denilmektedir. Cinsel istismar yalnızca dokunma içeren davranışlardan oluşmamakta, temas içermeyen eylemler de cinsel istismar sayılmaktadır.

İhmal engelli bireyin temel, duygusal ve sosyal gereksinimlerinin giderilmemesidir. İhmal, karşılanmayan gereksinimin türüne göre fiziksel, duygusal, eğitim ve tıbbi ihmal olarak sınıflandırılabilir.

Engelli Bireylerin İstismara ve İhmale Maruz Kalmasını Artıran Faktörler

Engelli çocukların en çok ihmale, sonra da sırasıyla fiziksel, duygusal ve cinsel istismara maruz kaldıkları belirlenmiştir. Engelli çocukların istismarı yalnızca yetişkinlerle sınırlı kalmamakta, akranları tarafından da fiziksel ve duygusal istismara/zorbalığa maruz kalabilmektedirler. Engelliçocukların/bireylerin istismara ve ihmale maruz kalma olasılığını artıran bireysel, ailesel ve kültürel faktörler bulunmaktadır. Bu faktörler şu şekilde sıralanabilir:

Engellilik türü ve derecesi: Zihin engelli bireylerin karşı karşıya kaldıkları ihmal ve istismarı anlayamamaları, otizmli bireylerin iletişim kurmada güçlük yaşamaları, bedensel engellilerin ortamdan kaçamamaları, konuşma engeli olan bireylerin olay esnasında yardım isteyememeleri onlar için dezavantaj oluşturmaktadır.

Mağdurun istismarcıya bağımlı olması: Bazı engelli bireylerin temel gereksinimlerini gidermede başka bir kişiye ihtiyaç duyduğu ve benlik algılarının düşük düzeyde olduğu göz önüne alındığında kendisine bakım veren kişinin istismar etmesi durumunda olayı saklama, istismarcıdan kaçma davranışı göstermeme ve istismara uyum gösterme olasılığı yüksektir. Cinsel istismar sonrasında uyum sendromu görülebilmektedir. Bu sendroma göre özellikle aile-içi ve çoklu cinsel istismar vakalarında mağdurlar çaresizlik yaşamakta ve anlatsa da inanılmayacağını düşünmektedir.

Ebeveynlerin çocuğun engelini/gereksinimini fark etmemesi: Fiziksel ve duygusal istismar yönünden daha hafif düzeyde engeli olan çocuklar (örn. hafif mental retardasyon) ağır engellilere göre daha fazla risk altındadır. Çünkü ebeveynleri bu çocukları hemen fark edemediği için çocuklarından gerçekçi bir şekilde beklentide bulunmamaktadır.

Ebeveyne/istismarcıya özgü risk faktörlerinin varlığı: Bu faktörleri şöyle sıralayabiliriz; ebeveynin stresinin yüksek düzeyde oluşu, olumsuz duygulanımı, tek/ bekar ebeveyn olması, ebeveyn-çocuk bağlanmasındaki sorunlar, zayıf ebeveyn-çocuk ilişkisi, zayıf ebeveynlik becerileri ve düşük özgüvene sahip olması, ekonomik zorlukları, çalışma stresi, tükenmişlik ve izolasyon yaşaması, çocuğunun engelini kabullenememesi, duygularını ve davranışlarını kontrol edememesi, madde kullanımı, psikiyatrik bozukluğunun olması, çocukluğunda kendisinin de istismara maruz kalması, katı disiplin yöntemlerini benimsemesi, erken yaşta evlenmesi, eğitim düzeyinin düşük olması, iş yerinden sık izin alma, iş yaşamında başarılı olamama, işten ayrılma vb.

Aileye özgü risk faktörlerinin varlığı: Ailenin sosyoekonomik düzeyinin düşük olması, aile-içi şiddetin varlığı, evlilikle ilgili sorunlar, kalabalık aile, evsizlik, yoksulluk, saldırgan davranış eğilimi ya da madde kullanımı olan aile üyelerinin varlığı, ailenin suç oranının yüksek olduğu yerde ikamet etmesi gibi faktörler aileye özgü risk faktörleridir. Sosyal faktör olarak, ailenin sosyal destek alamaması, ailenin toplum tarafından dışlanması ve ayrımcılığa maruz kalması ebeveynlik stresini yükseltmekte ve ebeveynin saldırganlığı ile ilişkili olup engelli bireyin istismar ve ihmal riskini artırmakta ve istismarın fark edilmesini de engellemektedir.

Toplumsal ve sistemsel risk faktörlerinin varlığı: Bu faktörler şunlardır; engelli bireylere sunulan sağlık ve eğitim hizmetlerinin yetersiz olması, uzmanların ailelere psikolojik destek sunmaması, çocuk koruma birimlerinin engelli bireylere uygun olmaması, toplumda bu bireylere yönelik önyargıların “aciz, yetersiz, ifadesine güvenilmez” gibi atıfların olması, vb.

İhmalin ve İstismarın Engelli Bireyin Ruh Sağlığına Etkileri

Engelli bireylerde ruhsal sorunların gelişimini ve şiddetini etkileyen özellikler şu şekilde sıralanabilir:

  • İstismarın türü, sayısı ve şiddeti
  • Mağdurun istismara maruz kaldığı yaş
  • Mağdurun cinsiyeti
  • Mağdurun olaydan ötürü kendini suçlaması
  • Mağdurun olay esnasında kontrol duygusunu kaybetmiş olması
  • İstismarcının mağdura yakınlık düzeyi
  • Sosyal desteğin varlığı

İhmal ve İstismar Bildirimini Engelleyen Faktörler

Engelli çocuk ve yetişkin istismarının ve ihmalinin ortaya çıkmasına yönelik engeller şunlardır:

  • Yapılan davranışın istismar olduğuna yönelik farkındalığının olmaması
  • İstismar veya ihmal bildiriminin ciddiye alınmayacağını/inanılmayacağını düşünmesi
  • İstismardan dolayı kendini suçlaması, utanması
  • Yalnız kalma korkusu
  • Ekonomik ve bakım yönünden kendini istismarcıya bağımlı hissetmesi
  • Bildirdiği takdirde kurum bakımına alınma veya istismarcı tarafından ölümcül zarar verilme korkusu
  • İstismarda veya ihmalde bulunan bakım vereni (örn. eşi, bakıcıyı) bildirdiği takdirde bakım hizmetini ve/veya çocuklarını kaybetme korkusu
  • Bildirimde bulunabileceği ve konaklama sağlayacağı yerlerin olmaması veya var olan servislerin de bireysel ihtiyaçlarını karşılayamayacağının düşünülmesi
  • Geçmiş istismar bildirimlerinde yaşanan olumsuz deneyimler
  • Polis ve sosyal hizmet servislerinin yararlı olamayacağının düşünülmesi
  • Doktor ve sosyal hizmet uzmanlarının istismarın psikolojik belirtilerinin engellilikten kaynaklandığını düşünmesi
  • Uzmanların engelli çocukla iletişimkurmayı bilmemeleri veya ifadesini güvenilir olarak değerlendirmemeleri
  • İstismar bildirimi alsalar da bazı uzmanların ailelerin davranışlarını psikolojilerinden kaynaklandığını düşünerek mazur görmeleri
  • Çocuk koruma sistemi gibi engelli bireyi koruyacak yasal mekanizmaların istendik düzeyde olmaması

Travmatik Yaşantılar ve Uygun Müdahaleler

Travmatik Yaşantı Sonrası Yapılması Gereken Müdahaleler

Doğa kaynaklı travmatik yaşantılar sonrası engelli bireylere yardım için yapılması gerekenler şu şekilde sıralanabilir:

  • Engelli bireye saygılı ve kültürüne uygun bir biçimde yaklaşıp, kendinizi, isminizi ve kuruluşunuzu tanıtın.
  • Güvenli bir yer bulmasına yardım edin. Eğer bunu yapmak güvenli ise bireyi tehlikeden uzaklaştırın.
  • Mahremiyeti ve saygınlığı için onu medya mensuplarından koruyun.
  • İhtiyaçlarını ve kaygılarını sorun. Yeme-içme, temiz su bulma, kendilerine bakabilme ya da yardım ekibi tarafından verilen malzemelerle barınak inşa etme gibi temel ihtiyaçlarını karşılamasına yardım edin.
  • Herhangi bir sağlık problemi ya da düzenli olarak kullandığı ilaçlarının olup olmadığını sorun. İlaçlarını almasına ve tıbbi malzemelere erişmesine yardım edin.
  • Konuşması için baskı yapmayın. Konuşmak isterse de dinleyin ve sakinleşmesine yardımcı olun.
  • Kendi başına hareket edemeyenler veya işitme-görme engeli olanlar ailelerini bulmakta ve hizmetlere erişmekte zorluk çekebilirler. Sevdikleriyle bağlantı kurmasına ve sosyal destek almasına yardım edin. Bu süreçte, engelli bireyin yanında kalın. Gitmeniz gerekiyorsa da ona yardım etmesi için birini bulun. Uzun süreli yardım için engelli bireyin bir kurumla irtibata geçmesini sağlayın.
  • Mevcut hizmetler (sağlık hizmetleri, aile üyelerinin takibi, barınak, gıda dağıtımı gibi) hakkında bilgi sahibi olduğundan ve hizmetlere ulaşabileceğinden emin olun. Bilmiyorsa mevcut servislere nasıl ulaşacağı konusunda bilgi verin.
  • Olayla ilgili doğru ve net bilgi verin.
  • Problemleriyle başa çıkmasına yardım edin. İhtiyaçlarını karşılayabilmesi için pratik öneriler verin. Geçmişte zor durumlarla nasıl başa çıktığını düşünmesini ve mevcut durumla başa çıkma yeteneğini fark etmesini sağlayın.
  • Çocuklar için yapılması gerekenler: Çocuğun ailesiyle veya güvendiği kişilerle bir araya gelmesine yardım edin; bu mümkün değilse çocuğu güvenilir devlet kurumuna (örn. Çocuk Esirgeme Kurumuna) teslim edin. Çocuğun yaralı insanlara ve benzeri olumsuz durumlara tanıklık etmesini, üzücü hikayeler duymasını, müdahale ekibinde olmayan veya medya mensubu kişilerin çocukla iletişim kurmasını engelleyin. Çocukla göz seviyesinde sakin, yumuşak ve kibar bir biçimde konuşun, onu etkin dinleyin, yaşına göre ilgileri hakkında sohbet etmeye ve oyun oynamaya çalışın. Ayrıca, aileyi de çocuklarıyla ilgilenmeleri için destekleyin.

İhmal ve İstismar Bildirimi Esnasında ve Sonrasında Yapılması Gerekenler

TCK’ nın 279. Ve 280. Maddesine göre herhangi bir kamu görevlisi ile doktor, eczacı, hemşire ve diğer sağlık mesleği mensupları engelli bireylere yapılan ihmal ve istismar davranışlarını adli olarak bildirmekle yükümlüdürler. Aksi takdirde, bu kişilere hapis cezası uygulanmaktadır.

Engelli bireyin istismara ve ihmale maruz kaldığının belirlenmesi veya öğrenilmesi durumunda yapılması gerekenler ise şu şekilde sıralanabilir:

  • İstismar ve ihmal bildiriminde bulunan bireylerle görüşürken gizliliğe dikkat edilmeli, bu durum uygun ortamda görüşülmelidir.
  • Bireyin konuşmasına izin verilmeli ve sözü kesilmeden dinlenilmelidir. Konuşma engeli gibi nedenlerle yaşadıklarını sözel olarak dile getirmeyen engelli bireylerde kendisini ifade ettiği yolla iletişim kurulmalıdır.
  • İstismar ve ihmal durumunu bildirerek doğru bir davranış yaptığına yönelik engelli birey rahatlatılmalı, “Cesaret gösterip yaşadıklarını bana anlatman çok güzel. Bunun için sana çok teşekkür ederim.” gibi bir ifadeyle bildirimde bulunduğu için teşekkür edilmeli ve cesareti övülmelidir.
  • İstismar ve ihmale maruz kalmış engelli bireyi dinlerken ne kadar acı bir olayı da anlatsa acıma, ağlama, öfkelenme gibi duygusal tepkiler sergilemekten mutlaka kaçınılmalıdır.
  • İstismarcı ne kadar kötü bir davranışta bulunmuş olsa da istismarcı hakkında olumsuz yorumlarda bulunulmamalıdır.
  • İstismar ve ihmal olayının gerçek olup olmadığını araştırmak yargının işi olduğu için olayın gerçekliğine dair sorular sorularak ona güvenilmediğine dair davranışlarda bulunulmamalı, engelli bireye inanılmalı, inanılmasa dahi ona hissettirilmemelidir.
  • “Bu yaşadıkların senin suçun değil” gibi bir cümleyle ihmalin ve istismarın onun suçu olmadığı engelli bireye söylenmelidir. Bunun nedeni kendilerini suçlayarak psikiyatrik bozukluk oluşturmalarına engel olmaktır.
  • Görüşme esnasında, özellikle çocuklarla veya zihinsel engelli bireylerle görüşme yaparken anlamadığı kelimeleri ve yönlendirici ifadeleri kullanmaktan kaçınılmalıdır. Örneğin, “Şurana mı dokundu?” diye kapalı uçlu sorular sorulmamalıdır. Çünkü kapalı uçlu sorular engelli bireyi yönlendirebilirken açık uçlu sorular hem daha fazla konuşmasına teşvik eder hem de daha güvenilir bilgi elde edilmesini sağlar.
  • Özellikle cinsel istismar olaylarında, iyi niyetle de olsa engelli bireye sarılma, okşama gibi fiziksel temasta bulunulmamalıdır.
  • Gizliliğe dikkat edilmeli, istismara ve ihmale dair öğrenilenler sadece adli birimlere ve yardımı olacak kişilere iletilmelidir. Bu bildirimin yasal olarak zorunlu olduğu da uygun bir dille engelli bireye söylenmelidir.
  • Görüşmede engelli bireyin fiziksel güvenlik ihtiyacının olup olmadığı belirlenmeli ve korunmasına yönelik acilen destek sağlanmalıdır.
  • Fiziksel ve cinsel istismar gibi kötü muamele olayı öğrenildikten hemen sonra mutlaka Cumhuriyet Savcılığına adli bildirimde bulunulmalıdır.