ESKİ MEZOPOTAMYA VE MISIR TARİHİ - Ünite 4: MÖ İkinci Binyılda Mezopotamya Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 4: MÖ İkinci Binyılda Mezopotamya

Göçler ve Yeniden Şekillenen Siyasi Yapı

Akkadların Mezopotamya’ya gelişi, Sami kökenli toplumların bölgede çoğunluğu oluşturmasını başlatmıştır. III. Ur Sülalesi ile kesintiye uğrayan bu süreç, ikinci binyılda yeni göçlerle hız kazanmıştır. Mezopotamya’nın tüm kentlerine yayılan göç dalgaları ile kentlerin demografik yapısı değişmiştir. İsin, Larsa, Uruk, Kiş, Sippar, Mari, Eşnunna, Babil ve Assur kentleri birer krallık olarak ortaya çıkmıştır. İran’da Elam Krallığı, Anadolu’da ise Hitit Krallığı MÖ ikinci binyılın ortalarında etkili olan güçlerdir.

Amurrular

Akkadlardan sonraki en büyük Sami,grubunu oluşturan Amurrular, III. Ur Sülalesi döneminde Güney Mezopotamya’ya gelmeye başlamışlardır. Amurrular, Batı Sami kökenli toplumlardandır. Dilleri Akkadca ile akraba olduğundan kolayca toplumla kaynaşmışlar ve ‘Mezopotamyalı’ olmuşlardır.

Amurrular, resmi yazışmalarda Akkadca kullanmışlardır. Çivi yazısını kendi dillerine uyarlamadıklarından dolayı varlıkları ancak yazılı belgelerdeki adları aracılığıyla izlenebilmektedir.

Hurriler

Mezopotamya’ya MÖ üçüncü bin yıl sonlarında kuzeyden gelen Hurrilerden Akkad kralı Naram-Sin dönemi yazıtlarında söz edilmektedir. Amurrulardan farklı olarak bu toplumun yerleşik bir kültürü vardır. Doğu Anadolu, Orta Fırat Havzası ve Filistin’e kadar büyük bir alana yayılmışlardır. Dilleri, Sami veya Hint-Avrupa kökenli dillerle akraba değildir.

Hurriler, ikinci binyılın başlarında Zagroslarla Doğu Akdeniz kıyıları arasında küçük krallıklar halinde yaşamışlardır. Kerkük yakınlarındaki Gasur kenti bunlardan biriydi ve bilinen en erken yöneticilerinden biri Nagarlı (Tel Brak) Talpuş-atili’dir. Yazıtlarda Hurri krallar hakkkında çok fazla bilgi yoktur. Doğu Anadolu, Çukurova bölgesi gibi birçok bölgede önemli miktarda Hurri nüfus bulunmaktaydı.

Hurriler, ilk kez merkezi büyük bir devlete Mitanni kökenli yöneticilerin önderliğinde gelmişlerdir. Anadolu’da Hititler, Mezopotamya’da Orta Assur ve Mısır arasında tampon bir devlet olarak yer almışilardır.

Kent Devletleri

MÖ ikinci binyıl başlarında Güney Mezopotamya’da Amurru kökenli kent devletleri mücadele etmektedir. Bağdat’ın güneydoğusundaki İsin kenti bunlardan biridir. Bu kentin, bölgedeki baskın rolü eski Assur kralı İşmeDagan dönemine kadar sürmüştür.

Öne çıkan diğer bir kent ise Basra Körfezi’ne yakın bir bölgede yer alan Larsa idi. Bu dönemde, Amurru kralların yönetimindedir. Larsa, Sümer ve Akkad mirası yanında İran üzerinde de hak iddia etmiştir. Bu durum yüzünden İsin ile uzun süre çatışması ‘İsin-Larsa Dönemi’ olarak adlandırılmıştır.

Orta Mezopotamya’da ise iki önemli kent yer almaktadır. Bunlar; Mezopotamya’dan Elam’a ulaşan yolu denetleyen stratejik bir konuma sahip olan Eşnunna ve Fırat üzerindeki Mari’dir. Eşnunna, kalay ticaretinin yoğunlaştığı ikinci binyılda önemini ve gücünü arttırmıştır. Tarım aletleri ve silah yapımında gerekli olan bu maden Anadolu’da ve Mezopotamya’da bulunmamaktaydı.

Mezopotamya’da ikinci binyılı başlarında kendi krallarının idaresinde birçok kent bulunmaktadır. Ancak, Babil ve Assur’un izlediği yayılma politikası ile siyasi tarih daha çok bu iki güç tarafından oluşturulmuştur.

Eski Assur ve Eski Babil Krallıkları

Eski Assur Krallığı

Mezopotamya’nın tümüne yayılan Sami kökenli toplumlar bölgede MÖ yedinci ve altıncı yüzyıllara kadar sürecek iki önemli siyasal merkez oluşturmuşlardır. Modern Kerkük ve Musul civarındaki Assur’dur.

MÖ ikinci binyılın başlarından MÖ 612 yılında başkentlerinin yıkılmasıyla tarih sahnesinden siline Assur tarihi üç döneme ayrılarak incelenmektedir:

  1. Eski Assur (İkinci binyılın ilk yarısı)
  2. Orta Assur (İkinci binyılın ikinci yarısı)
  3. Yeni Assur Krallığı (MÖ 1000-612)

Bin beş yüzyıla yakın devam eden Assur kültürü birçok bakımdan Sümerler döneminde oluşan köklü geleneklerin devamı niteliğindeydi.

Assur Krallığı ve başkenti adını baştanrı Assur’dan almıştır ve kent bu dönemde önemli bir kült ve ticaret merkezi haline gelmiştir. Assur Krallığı’nın kent devletleri arasındaki mücadelede öne çıkması ve siyasal bir güç haline gelmesinin en önemli sebeplerinden biri ticarette oynadığı roldü. Afganitan ve Pakistan’dan gelen kalay ve Babil’den sağlanan tekstil ürünleri Assurlu tüccarlar tarafından bu merkezden diğer bölgelere pazarlanıyordu.

Kral listelerine göre, ikinci binyılın ilk yarısında kırkın üzerinde kral hüküm sürmüştür. Eski Assur döneminin en önemli gelişmesi, 1750 yıllarına dek süren Anadolu kervan ticareti ve bunun sebep olduğu değişimlerdir. Anadolu, Mezopotamya kültürü ve yazı ile tanışmıştır. Assur ise altın, gümüş gibi ihtiyaç duyduğu hammadde kaynaklarını temin etmiştir.

Eski Babil Krallığı

Babil ülkesinde Sümerlerden sonra, Akkad ve Amurru kökenli toplumlar yerleşmiştir. Babil tarihi de üç döneme ayrılmaktadır.

  1. Eski Babil Krallığı
  2. Kassit Egemenliği (ikinci binyılın ikinci yarısı)
  3. Yeni Babil Krallığı (MÖ 625-539)

Eski Babil krallarının birçoğu hakkında yeterince bilgi yoktur. Hammurabi dönemine dek kenti korumak için surlar inşa edilmiş ve ticareti canlandırmak amacıyla kanallar açılmıştır.

Babil Krallığı Hammurabi döneminde gelişerek bölgedeki egemen güç olmuştur. Hammurabi eski Sümer ülkesindeki Larsa’yı ele geçirmiştir. Elam ordusunu yenmiş ve Assur üzerine yürümüştür. Bu fetihlerle birlikte kullandığı ünvanlara ‘Dünyanın dört bir yanının kralı’ ve ‘Sümer ve Akkadların kralı’da eklenmiştir.

Mitanni Devleti ve Kassitler

Mitanni Devleti

Devletin adı Mitanni olarak anılır ve başkenti Vaşşukani adlı kenttir.Bu devlet hakkındaki bilgilerin çoğu kendi kaynaklarından değil, komşu devletlerin kaynaklarından elde edilmiştir.Devletin nüfus çoğunluğunu Hurriler oluşturmakla birlikte birçok yerde Sami ve Hint-Avrupa kökenli toplumlar da yoğun biçimde bulunur.

Kassitler

Kassit adı MÖ onsekizinci yüzyılda kaynaklarda geçmeye başlamıştır. Kuzey Mezopotamya’ya yerleşmişlerdir. Ancak, en etkili oldukları bölge Babil çevresidir. Egemenlikleri süresince resmi yazışmalarda Babilce’yi kullanmışlardır. Bu sebeple, dilleri ve kökenleri konusunda doğrudan bilgi verecek kaynak bulunmamaktadır.