ESKİ MEZOPOTAMYA VE MISIR TARİHİ - Ünite 7: Eski Mısır Tarihi Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 7: Eski Mısır Tarihi

Giriş

Coğrafi Koşullar : Mısır, 15-25 km genişliğindeki Nil Vadisi’ni kaplar. Eski Mısır Uygarlığı, Nil Vadisi’nde gelişmiştir. Eski Mısır’ın geleneksel güney sınırı Birinci Çağlayan’dır. Buradan kuzeye Memfis’e kadar olan bölge Yukarı Mısır, Memfis’in kuzeyindeki Nil Deltası ise Aşağı Mısır olarak adlandırılır. Memfis ile Abidos arasındaki bölge bilim adamlarınca Orta Mısır adıyla anılır.

Toprağın verimliliği, tümüyle Nil Nehri’nin taşkınlarına bağlıydı. Güneydeki Etiyopya dağlarına yağan yaz yağmurları Nil Nehri’nin her yıl düzenli olarak taşmasına neden olurdu. Nil Nehri Mayıs ayında yükselmeye başlardı ve Temmuz’dan Ekim’e kadar vadi üzerinden akardı. Bu mevsime eski Mısırlılarca “Taşkın (akhet)” denirdi. Kasım’ın başında sular çekilmeye başlar, nehir yavaş yavaş yatağına gerilerdi. Nehrin getirdiği balçık, yatağının iki yanında birikir ve verimli tarım topraklarını oluştururdu. Kasım ile şubat arasındaki “Ekim (peret)” mevsiminde tarla sınırları belirlenir, tarlalar sürülür ve tohumlar toprağa ekilebilirdi. Mart’tan Haziran’a kadarki dönem ise “Hasat (shemu)” mevsimiydi.

Eski Mısır’da üretilen başlıca ürünler arasında, ekmek yapımında kullanılan düşük kaliteli Emer buğdayı, arpa, mercimek, nohut, soğan, sarımsak, başta hurma olmak üzere çeşitli meyveler, yem bitkileri ve susam sayılabilir.

Bataklık alanlar zenginlerin avladığı av hayvanlarının ve papirüslerin bol bulunduğu alanlardı. Arıcılık önemliydi ve bal başlıca tatlandırıcı olarak kullanılırdı. Hayvancılık, bataklık kıyısındaki alanlarda ve Delta Bölgesi’nde yapılırdı.

Mısırlılar Nil Nehri’ni ulaşım için de kullanmaktaydılar. Özellikle suların taşma döneminde nehrin debisi güneyden kuzeye doğru ulaşıma olanak sağlıyordu.

Nil vadisinin iki yanında bulunan dağlar inşaat faaliyetleri için ihtiyaç duyulan granit, bazalt ve kalker gibi taş türleri bakımından zengindi. Bunun dışında doğu dağları ve Nubya Bölgesi’nde (Sudan) çok zengin altın yatakları da bulunmaktaydı.

Sülaleler Öncesi Dönemde Mısır: Mısır’da Paleolitik Çağ’dan (Eski Taş Çağı) beri insanlar yaşamaktaydı. Bugün vadinin yarısından fazlasını kaplayan Nil Nehri, o dönemde tüm vadiyi kaplıyor ve daha sonraları çöl hâline gelecek olan yerlerde insanlara özgü yerleşim alanlarını çevresinde topluyordu. Neolitik Çağ’da (Cilalı Taş Çağı) insanlar ilk köyleri kurmuşlar, hayvanları evcilleştirmişler, tarım yapmaya başlamışlar ve çanak çömlek üretmişlerdir.

Neolitik Çağ ve Sülaleler Öncesi döneme ilişkin en önemli kültürler arasında Aşağı Mısır’da Merimde (MÖ 4300- 3800) ve El-Meadi (MÖ 3300-3100), Yukarı Mısır’da ise Badari Kültürü (MÖ 5000-4000), I. Nagada Kültürü (Amra Kültürü: MÖ 4000-3500), II. ve III. Nagada Kültürü (Gerze Kültürü: MÖ 3500-3100/3000) sayılabilir.

Erken Devir (1-2. Sülaleler) (Yakl. Ol. MÖ 2920-2650)

Narmer Levhası sayesinde bugün birçok tarihçi Mısır’ın gerçek birleştiricisinin Narmer olduğu konusunda fikir birliği içindedir. Mısır Devleti’nin bu şekilde kuruluşundan Büyük İskender’in MÖ 332 yılında Mısır’a gelişine kadar geçen süredeki Mısır tarihi, Eski Mısırlı tarihçi Manetho tarafından 31 sülaleye ayrılmıştır. Mısır, Erken Devir’de 1. ve 2. sülaleler tarafından yönetilmiştir. 1. Sülale efsanevi kral Menes’le başlar. Kendi dönemlerinde bu krallar resmi unvanlarını oluşturan Horus (Şahin başlı, insan gövdeli ya da şahin şeklinde gösterilen gökyüzü tanrısıdır. Mısır’ın ilk devlet tanrısıdır. Tanrı Osiris ve tanrıça İsis’in oğludur. Kralla yakından ilişkiliydi. Kral mutlak bir hükümdar ve aynı zamanda tanrı Horus ’un yeryüzündeki temsilcisiydi.) adlarıyla tanınırlardı, kral listelerinde geçen doğum adları kullanılmazdı. 1. Sülale’yle birlikte yazı yaygın olarak kullanılmaya başlamış ve siyasi başkent olarak Memfis kurulmuştur. Abidos ve Hierakonpolis bu dönemin diğer önemli merkezleridir. Ülke toprakları güneyde İkinci Çağlayan’a kadar uzanmıştır. Bu dönemde krallar ve saray halkı Abidos’ta çölün içlerinde bir mezarlığa gömülmüşlerdir.

2. Sülale’nin ilk kralı Peribsen Mısır tarihinde Horus değil Seth (Kimliği belirsiz bir hayvan başlı, insan gövdeli, düzensizliğin çöllerin, fırtınaların ve savaşın tanrısı. Osiris’in kardeşi.) unvanı taşıyan ilk ve tek kraldır. 2. Sülale döneminin başında kraliyet mezarlığı Sakkara’ya taşınmıştır. Yukarı Mısır’da birçok taş yapı inşa ettirilmiştir.

Sonuç olarak, Erken Devirde Mısır’ın sınırları kuzeyde Delta Bölgesi’nden güneyde Birinci Çağlayan’a kadar uzanmıştır. Hiyeroglif yazı ve krallık dini yaygınlaşmıştır.

Eski Krallık (3.-8. Sülaleler) (MÖ 2650-2134)

3. ve 4. sülaleler düzeni ve barışı sağlayarak Klasik Mısır uygarlığının temellerini atmışlar ve güçlendirmişlerdir. Eski krallıkta kraliyet ve yönetim merkezi Memfis kentidir. 3. Sülalenin güçlü krallarından Coser (MÖ 2630- 2611) zamanında birinci ve ikinci Çağlayanlar arasındaki Aşağı Nubya Bölgesi ilk kez egemenlik altına alınmıştır. 3. Sülale’nin son kralı Huni (MÖ 2599-2575)’dir.

3. Sülale ile birlikte mütevazi binalardan anıtsal taş mimariye geçilir. Krali atölyelerde gerçek boyutta ilk taş heykeller yontulur ve kabartma sanatı gelişir. Coser’in ikametgâhının yakınındaki Sakkara platosunda, veziri mimar İmhotep tarafından inşa edilen 6 basamaklı ve 60 m yüksekliğindeki dünyanın en eski piramidi olan Basamaklı Piramit yükselir.

4. Sülale büyük piramitlerin dönemidir. Eski Krallık Dönemi’nde 3. ve 4. Sülaleler zamanında inşa edilen ünlü piramitler o döneme “Piramitler Çağı” adının verilmesine neden olmuştur. Snefru (MÖ 2575-2551) Dahşur’da “Eğik piramit” ve “Kızıl Piramit” olarak adlandırılan iki piramit yaptırmıştır. Kızıl Piramit geometrik olarak ilk gerçek piramittir.

Babası Snefru’nun yerine geçen Keops’un (Hufu) (MÖ 2551-2528) Giza Platosu’nda yaptırdığı piramit 146 m yüksekliğiyle Eski Mısır’da inşa edilmiş en büyük piramittir. Ayrıca Dendara’da ilk Hathor tapınağını da yaptırmıştır. Keops Piramidi antik dünyanın yedi harikasından birini oluşturur. Yapılardan başka 4. Sülale zamanında heykeltıraşlık, kabartma, yazıt ve mezar hediyelerinde de parlak, üstün bir sanat anlayışı görülür. 4. Sülale’nin son firavunu Şepseskaf (MÖ 2472-2467) kendisine piramit yerine çok büyük bir mastaba (sedir anlamına gelir. Dik ya da hafif eğimli kerpiç ya da taş duvarları olan, dikdörtgen planda bir oda görünümündedir. Tavan genellikle düzdür. Zemin altında, tavandan dik bir kuyu ile inilen mezar odası vardır.) yaptırmıştır.

5. Sülale zamanında piramitlerin boyutları küçülmüştür. Bu sülaleden Userkaf (MÖ 2465-2458) Sakkara’da Basamaklı Piramit’in hemen yanı başına küçük bir piramit yaptırmış buna Abusir yakınlarında Güneş Tanrısı Ra için yaptırdığı anıtsal bir tapınağı eklemiştir. Ondan sonra Menkauhor’a (MÖ 2396-2388) kadar gelen beş kral da bu tür güneş tapınaklarını piramit mezarlarının yanına yaptırmaya devam etmişlerdir. Tapınakların tümünün Abusir köyünün kuzeyindeki Memfis Nekropolü (Yunanca mezarlık anlamına gelen sözcük)’nün bir bölgesinde olduğu tahmin edilmektedir. Ra (güneş) tapınakları da piramitler gibi bir vadi tapınağı, geçit yolu ve kült tapınağından oluşmaktadır.

4. ve 5. sülaleler tarihinin en önemli gelişmelerinden biri, güneş dininin ortaya çıkmasıdır. Mısır firavunları, “Ra’nın Oğlu (Güneş Tanrısı’nın Oğlu) Horus” unvanını kullanmaya başlamışlardır. 6. Sülale, kral Teti (MÖ 2323-2291) tarafından kurulmuştur. Bu sülale döneminde de monarşik kurumlar gelişmiştir.

6. Sülale’nin son firavunu olan II. Pepi’nin uzun saltanatında (MÖ 2246-2152) yaşanan gerileme Eski Krallığın çöküşünü hazırlamıştır.

7. ve 8. sülaleler zamanında (MÖ 2150-2134) çok kısa sürelerle tahtta kalan 75 civarında kral başa geçmiştir. 8. Sülale’nin son kralı Neferirkare ile Eski Krallık Dönemi sona ermiş ve I. Ara Dönem başlamıştır.

Birinci Ara Dönem (MÖ 2134-2040)

Bu dönemin başında başkent Memfis, Fayyum Bölgesi’nin güneyinde Herakleopolis kentinde oturan eyalet yöneticisi bir ailenin eline geçmiştir. Bu aile krallık makamını devralarak, 9. ve 10. sülaleleri kurmuştur. Yukarı Mısır’da ise Teb kentinde yerel bir sülale tarafından 11. sülale kurulmuştur. 11. Sülale’nin ilk kralı I. İnyotef (Sehertavi) (MÖ 2134-2118) Teb Bölgesi’nin kralı olmuştur. II. İnyotef’in oğlu I. Mentuhotep (MÖ 2061-2010) Güney Krallığı’nın başına geçtiğinde Kuzey Krallığı’nın başına da Merikare geçer. Merikare, Teb’in egemenliğindeki Tinit Eyaleti’ni işgal etmek ister. Ancak Güney Krallığı saldırıyı püskürtmüş ve Tinit’e saldırıya karşılık olarak Siut’u (Asyut) almış ve bundan sonra da Kuzey Krallığı’nın merkezi Herakleopolis’i ele geçirmiştir. Kuzey Krallığı böylelikle yıkılmıştır. Daha sonra Memfis ve Delta bölgesi de I. Mentuhotep’in eline geçmiştir. Böylece Mısır siyasi olarak yeniden birleştirilmiş ve Birinci Ara dönem sona ermiştir.

Orta Krallık (11.-14. Sülaleler) (MÖ 2040-1640)

I. Mentuhotep (MÖ 2061-2010) iki ülkeyi birleştirmesi nedeniyle saltanatının geri kalan bölümünde Horus adını, “Horus Sema - taui = İki ülkeyi birleştiren” olarak değiştirmiştir. Teb kenti Mısır’ın başkenti hâline gelmiştir. 11. Sülale’nin son kralı III. Mentuhotep (MÖ 1998-1991) gayri meşru bir kral olduğu için sonraki kral listelerinde yer almamıştır. O da başa geçer geçmez büyük imar projeleri yürütmüştür. Veziri olan Amenemhet nasıl olduğu bilinmeyen bir şekilde tahtı ele geçirmiş ve 12. Sülale’nin ilk kralı olmuştur. I. Amenemhet (MÖ 1991- 1962) zamanında Mısır 11. Sülale kralları döneminden sonraki ikinci parlak dönemini yaşamıştır. I. Amenemhet, Orta Mısır’da Memfis’in 30 km güneyinde Lişt köyü yakınındaki İçtavi’yi yeni bir başkent olarak kurmuştur. I. Amenemhet, kendi ölümünden sonra tahtın el değiştirmesini kolaylaştırmak için, oğlu I. Senusret’i (MÖ 1971-1926) tahta ortak ederek yeni bir gelenek başlatmıştır. Bu sistem 12. Sülale’nin diğer kralları tarafından da uygulanmıştır.

Senusret List kentinde yaşamış ve piramit mezarını oraya yaptırmıştır. Nubya’nın tamamını kolonileştirmiş, Mısır’ın etkinliğini Üçüncü Çağlayan’ın güneyindeki Kerma’ya ve Kuş Bölgesi’ne kadar uzatmıştır. I. Senusret’i sırasıyla II. Amenemhet ve II. Senusret’in krallıkları izlemiştir. II. Senusret’in iktidarı paylaştığı III. Senusret’in (MÖ 1878- 1841) tahta çıkışıyla iç ve dış politika yeniden hareketlenmiştir. Yeni kral ilk iş olarak eyalet yöneticilerinin etkinliğine son vermiştir. Mısır’ın idari teşkilatında reform yapmış ve ülkeyi dört idari bölgeye ayırmıştır. Onun hareketli dış politikası Mısır’ın en önemli krallarından biri olarak kabul edilmesini sağlamıştır. Nubya’da 18. Sülale’nin sonuna kadar bir tanrı olarak görülmüş, Semna’daki tapınak ona ve yerel tanrı Deduen’e adanmıştır. III. Senusret’in Mısır’daki en göz alıcı kalıntıları heykelleridir. III. Senusret’in oğlu ve taht ortağı III. Amenemhet’in (MÖ 1844-1797) yönetimi barış içinde geçmiştir. III. Amenemhet’in ölümünden sonra başa geçen IV. Amenemhet (MÖ 1799-1787) güçlü bir kral değildi. IV. Amenemhet’in erkek varisi olmadığı için ölümünden sonra yerine kız kardeşi Nefrusobk (MÖ 1787- 1783) geçmiş ve ülkeyi dört yıl yönetmiştir. Ülkenin refah düzeyinde bir azalma olmamıştır. Nefrusobk ile 12. Sülale sona ermiştir.

13. Sülale boyunca 150 yıllık bir zaman dilimi içinde kısa sürelerle hüküm süren 70 kadar kral başa geçmiştir. İki ya da dört yıl gibi kısa aralıklarla değişen krallar nedeniyle,merkezi güç zayıflamıştır. Bu dönemde siyasal iktidar, babadan oğula geçen vezirlik kurumunun eline geçmiştir. Vezirlik kurumu Aşağı Mısır Vezirliği ve Yukarı Mısır Vezirliği olmak üzere ikiye ayrılmıştır. 13. Sülale’nin sonlarında Doğu Deltası yoğun olarak Asyalı göçmenlerin istilasına sahne olmuştur. Asyalı göçmenler merkezi hükümetten (13. Sülale) büyük oranda bağımsızlaşmış ve Delta Bölgesi’nde çeşitli küçük krallar (14. Sülale) hüküm sürmeye başlamıştır.

İkinci Ara Dönem (MÖ 1640-1532)

MÖ 1700’lerden sonra Suriye üzerinden Mısır’a giren bazı göçebe kavimler Doğu Delta Bölgesi’ni işgal ettiler. Hurri kökenli Hiksoslar Delta Bölgesi’ne egemen olmuşlar ve 15. Sülale’yi oluşturmuşlardır. Böylece Mısır’da ilk defa yabancılardan oluşan bir sülale kurulmuştur. Hiksos kralları tüm Mısır’a ve Filistin’in sınır bölgelerine egemen olmuşlardır. Hiksos krallarına paralel olarak bir yerlerde kendilerini kral ilan eden bir başka Asyalı krallar grubu 16. Sülaleyi oluşturur. Bu sülaleler içinde en önemlisi Yukarı Mısır’da 13. Sülale sona erince Tebli bir aile tarafından kurulan 17. Sülale’dir. Bütün bu küçük krallıklar yasal olarak 15. Sülale’ye bağlıydılar. 15. ve 17. sülaleler arası “İkinci Ara Dönem (MÖ 1640-1532)” olarak adlandırılır. Altı Hiksos kralından oluşan 15. Sülale’nin en dikkat çekici kralları Hian ve haleflerinden Apepi’dir

Hiksoslar Dönemi’nde Mısır bir kültürel zenginlik yaşamasına rağmen Mısırlılar, dışarıdan gelen bu istilacılara alışamamışlardır. 17. Sülaleden önce II. Sekenenre Ta’o, sonra oğlu Kamose daha da sonra diğer oğlu Ahmose Hiksoslarla mücadeleyi sürdürmüştür. Ahmose MÖ 1532 de Hiksosları yenerek Filistin’e sürmüştür. Nubya üzerinde de Mısır egemenliği tekrar kurulmuştur.

Yeni Krallık (18-20. Sülaleler) (MÖ 1550-1070)

Yeni Krallık Dönemi, 18. Sülale’nin ilk kralı I. Ahmose’nin Hiksosları yenip Mısır’da siyasal birliği tekrar kurmasıyla başlar. Ahmose, ülke birliğini sağlamanın yanında güçlü bir ekonomi de oluşturmuştur. Ülkesinin sınırlarını güneyde İkinci Çağlayan’dan kuzeyde Filistin yakınlarına kadar genişletmiştir. Orta Krallık Dönemi’nde büyük sorunlara yol açan eyalet yöneticileri kurumunu yeniden oluşturmayan kral, Özerk Nubya’yı genel bir valinin yönetimine vermiştir. Ahmose, Abidos’a kendisi ve ailesi için büyük mezar ve kült kompleksleri yaptırır.

18. ve 20. Sülaleler döneminde Teb’deki nekropolün kurucusu olarak kabul edilen I. Amenofis annesi Ahmose Nofretari ile birlikte Deir el-Medine halkı tarafından saygı görmüş ve Teb Nekropolü’nün koruyucu tanrısı sayılmışlardır.

I. Tutmosis, II. Tutmosis, III. Tutmosis, Hatşepsut, II. Amenofis, IV. Tutmosis, III. Amenofis, IV. Amenofis, Tutankaton, Aya, Horemheb ve I. Ramses sırasıyla başa geçen diğer firavunlardır (Firavun (Per Ao) sözcüğü “büyük ev = saray” anlamındadır. Bu sözcüğün kral anlamında kullanılması Yeni Krallık Dönemi’nde MÖ 1400’lerden itibaren kabul görmüştür.) I. Tutmosis’in döneminde Karnak Tapınağı’nda 2 pilon (Tapınak kapılarının iki yanında kaideleri geniş, yukarı doğru daralan Mısır’a özgü duvarlardır.), sütunlu salon ve 2 dikilitaş (Tek bir bloktan ve genellikle pembe granitten yapılan, yukarı doğru incelen ve tepe noktası küçük bir piramit şeklinde biten taş. Dikilitaşlar güneş simgeleriydi.) yapılır. Ayrıca yine I. Tutmosis, içinde gizli kaya mezarları bulunan Krallar Vadisi’ni Yeni Krallığın mezarlığı haline getirmiştir.

I. Ramses (MÖ 1307-1306) 19. Sülale’nin kurucusudur. Saltanatı kısa sürmüş ve yerine oğlu I. Seti (MÖ 1305- 1290) geçmiştir.

MÖ 1270 yılında II. Ramses ve Hitit Kralı III. Hattuşili arasında yapılan Kadeş Barış Antlaşması, tarihte iki büyük devlet arasında yapılan ilk resmi yazılı anlaşmadır.

20. Sülale’nin güçlü firavunlarından olan III. Ramses’in giderek artan iç sorunlarla ilgilenmesi gerekmiştir. 20. Sülale’nin son firavunları, ülkedeki bozulmaları durdurur düşüncesiyle bir sembol olarak Ramses adını almışlardır. Ancak bu yöntem ülkeyi içine bulunduğu kötü durumdan ve çöküşten kurtaramamıştır.

Üçüncü Ara Dönem (MÖ 1070-712)

MÖ 1070’de XI. Ramses’in ölümünden sonra Msır tahtını 21. Sülale’yi kuran Smendes (MÖ 1070-1044) ele geçirmiştir. Üçüncü ara dönemde Asya’da kazanılan bölgeler kaybedilmiş, Nubya ve Doğu Çölü, Mısır etkisinden çıkmıştır. Pianhi’den sonra da Kuş Genel Valiliği makamı ortadan kalkmıştır. Kuzeyde, Mısır kraliyet ailesi ve Smendes’in ikametgâh kenti Tanis’ti. Güneyde Teb rahipleri merkezî otorite karşısında güçlerini artırmışlar ve ayrılıkçı hareketlere girişmişlerdir. ElHiba’dan Assuan’a kadar uzanan Nil Vadisi de Teb yüksek rahiplerinin denetimindedir.

Tanis kentinde Smendes’ten sonra tahta I. Psusennes (MÖ 1040-992), Teb’de ise Pianhi’den sonra başa yüksek rahip I. Pinecem geçmiştir.

21. Sülale firavunlarından Siamun (MÖ 978-959) zamanında Tanis kraliyet ailesi dış askeri seferlere çıkmıştır. III. Ramses, Libyalıların çıkardığı sorunları kökten çözmek amacıyla bu ülkeye düzenlediği seferlerden sonra getirdiği Libyalı esirlerin çoğunu Delta Bölgesi’nde Bubastis çevresine yerleştirmiştir. Yaklaşık 100 yıl kadar süren bir barış döneminden sonra 22. Sülale’nin çöküş dönemi kral II. Takelot (MÖ 860-835) ile başlamıştır. II. Takelot oğlu ve veliahtı Osorkon’u Teb’de Amon yüksek rahipliğine atar. Ancak Tebliler Osorkon’u kabul etmeyince iç savaş çıkar. Bu kargaşa döneminde III. Şoşenk (MÖ 835-783) kardeşi Osorkon’un hakkı olan krallığı ele geçirir. Ancak ülkenin diğer yerlerinde de krallığı ele geçirmek isteyenler ortaya çıkar. Bunlardan biri olan I. Pedubaste (MÖ 828-803) de yeni bir kraliyet soyu olarak Leontopolis’te 23. Sülale’yi kurar.

MÖ 8. yüzyılın sonuna gelindiğinde Mısır’da birçok kral vardır. 22-25. Sülaleler arasında her bir kral diğerinden ayrı olarak kendi yönetimini kurmuştur. Böylece Mısır’da iktidar paylaşımıyla ilgili kargaşa artmıştır.

Geç Dönem (25-31. Sülaleler) (MÖ 712-332)

Napata kralı Piye’nin kardeşi ve halefi olan 25. Sülale’den Şabaka (MÖ 712-698) ile Mısır’da geç dönem başlamıştır. 25. Sülale’nin kralları kendilerini firavunların halefi olarak görmüşlerdir. Yukarı Mısır’da olduğu gibi Aşağı Mısır’da da tarihleme 25. Sülale krallarının saltanat yıllarına göre yapılır. Bu dönemde ülke ekonomisi Nubya altınları sayesinde hareketlenmiştir. 20. Sülale’den beri ilk defa anıtsal yapılar inşa edilmeye başlanmıştır.

Birleşik güçlü Mısır ve Nubya Devleti’nin Yakındoğu’daki tek rakibi Assur İmparatorluğu’dur. 26.Sülale’den I. Psammetikos (MÖ 664-610) krallığının başlarında, MÖ 664-657 tarihleri arasında Aşağı Mısır’daki bütün yerel yöneticileri etkisiz hale getirir ve Mısır’ın birliğini tekrar sağlar. Bu sırada Aşurbanipal’ın Babil’de bir isyanla uğraşmasını fırsat bilerek Assur İmparatorluğu’ndan bağımsızlığını kazanır.

26. Sülale’den Amasis’in saltanatının (MÖ 570-526) son dönemlerinde Pers İmparatorluğu giderek yükselmektedir. Kyros’un oğlu Kambyses (MÖ 529-522) Pers tahtına çıktığında, Mısır’a sefer hazırlıklarına başlamıştır. Bu sırada Mısır’da da Amasis’in yerine oğlu III. Psammetikos (MÖ 526-525) tahta geçmiştir. Kambyses MÖ 525’de III. Psammetikos’u yener ve Memfis’i ele geçirir. Mısır Kralı tutsak edilir ve öldürülür. Mısır ülkesi, Perslerin satraplığı (eyaleti) haline gelir.

Perslerin kurduğu Mısır’ın 27. Sülalesi’nin ilk kralı olan Kambyses, tapınaklara ilgi göstermediği için Mısırlılar tarafından benimsenmemiştir. I. Darius (MÖ 522-486) ise dini duygulara hitap ederek Mısırlılarla uzlaşmaya çalışmıştır. Onun zamanında Mısır yasaları derlenip kitap haline getirilir.

MÖ 404 yılında Sais kentinden Amirtaios (MÖ 404-399) Delta’yı Pers yönetiminden kurtarmıştır, kendisini kral ilan ederek MÖ 400 yılına kadar bütün Mısır ülkesine hâkim olmuştur. Amirtoios, 28. Sülale’nin ilk ve tek kralıdır

MÖ 399’dan sonra Mısır’ın son yerlileri olan 29. ve 30. sülaleler döneminde Mısırlılar, ülkelerini eski bir eyalet (satraplık) olarak gören Perslere karşı başarıyla mücadele ettiler. Ancak MÖ 343 yılında Pers kralı III. Artakserkses Mısır’ı ele geçirmeyi başardı. Mısır’ın 31. Sülalesi’ni yine Persler kurdu ve Mısır’a on yıl daha egemen oldular.

MÖ 332 yılında Büyük İskender’in Mısır’ı ele geçirmesiyle buradaki Pers egemenliği son bulur. Mısır, İskender’in ölümünden sonra komutanlarından I. Ptolemaios (MÖ 304-284) tarafından kurulan Ptolemaioslar Devleti’ne bağlanır. Bundan sonra 250 yıl boyunca Mısır Yunanlılar tarafından yönetildi.