ESKİ TÜRK EDEBİYATINA GİRİŞ: SÖZ SANATLARI - Ünite 3: Ses ve Kelime Tekrarına Dayalı Söz Sanatları Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 3: Ses ve Kelime Tekrarına Dayalı Söz Sanatları

Ses tekrarına dayalı söz sanatları;

  1. Cinâs
  2. İştikak
  3. Seci
  4. Tars?’
  5. Müvâzene
  6. İltizâm
  7. İrsâd

Kelime tekrarına dayalı söz sanatları;

  1. Reddü’l-acüz ale’s-sadr
  2. İ’âde
  3. Akis’tir.

Ses Tekrarına Dayalı Söz Sanatları

Cinâs

Cinâs, iki veya daha fazla şeyin birbirine benzemesi anlamına gelir. Bir terim olarak da, manzum veya mensur (=düz yazı) bir metinde anlamları farklı sözcükler arasındaki yazılış ve söyleyiş benzerliğidir. Cinâsta ses benzerliği seslerin türü, sayısı, harekesi ve sırası ile ilgilidir. Eğer cinâsta, bu dört yönden de bir benzerlik varsa cinâs-ı tam, böyle bir uyum yoksa cinâs-gayr-ı tâm olarak adlandırılır.

Tam cinâs, birleşik olmayan kelimelerden oluşuyorsa basit cinas , sözlerin en az birinin iki tam sözcükten ya da iki ayrı sözcüğün birleşen hecelerinden oluşuyorsa mürekkeb cinâs olarak adlandırılır. Mürekkeb cinâsta benzer kelimelerin hem söyleyişleri hem de yazılışları aynı olabileceği gibi, söyleyişleri aynı, yazılışları farklı veya benzer sözcüklerin her ikisi de bağımsız sözcükler olabilir.

Tam olmayan cinâsta tam cinâsta olduğu gibi sesler dört bakımdan da benzerlik göstermez. Bu tam olmayan cinâsların da çeşitleri vardır:

a) Cinası meydana getiren kelimelerde bazı seslerin farklı olması: Farklılık yalnızca tek seste olur. Ses farklılığına ek olarak mahreç (=sesin ağızdan çıkış yeri) bakımından birbirine yakın olduğu cinaslar ve mahreçleri uzak olan cinaslar olmak üzere iki kısıma ayrılır.
b) Cinâsı meydana getiren kelimelerdeki harf sayısının farklı olması (cinâs-ı nâkıs): Sözcükleren birinin harf sayısı diğerine göre daha az ya da eksikse bu tür cinâslar “ nâkıs (=eksik)” cinas olarak adlandırılır. Fazla olan harf birden fazla ve kelime sonunda olursa buna cinâs-ı müzeyyel adı verilir.
c) Cinâsı meydana getiren kelimelerin hareke ve sükûnda farklılık göstermesi: Bu tür cinâsta şeddeli harf şeddesiz kabul edilir.
d) Cinâsı meydana getiren sözcüklerde noktalı harfler olması ve bu sözcükler arasında nokta farklılığı bulunması: Yazılışları aynı, noktaları farklı harflerin oluşturduğu cinaslardır.
e) Cinâsı meydana getiren sözcüklerdeki harflerin sıralanışlarının farklı olması (cinâs-ı kalb): Cinâsı oluşturan kelimeler aynı harflerin farklı sıralanışından oluşur. Bu kelimeler sondan başa doğru sıralandığında başka bir kelimeyi oluşturuyorsa bu tam bir kalbdir.

Eğer böyle bir sıralama yoksa ve yalnızca diğer kelime ile aynı harflerden oluşuyorsa bu da eksik bir kalbdir. Eğer bir kafiye cinâslı sözcükler ile oluşturuluyorsa cinâslı kafiye olarak adlandırılır.

İştikak

İştikak, aynı kökten türemiş veya daha fazla sözcüğün aynı ibare içinde bulunmasına denir. Muallim Nac?, yazılış ve söyleyişteki benzerlik nedeniyle aynı kökten türemiş sözcükler olmadıkları halde bu izlenimi veren sözcüklerin bir ibarede toplanmasına şibh-i iştikak (=iştikak benzeri) adını verir.

Seci

Seci , nesirde fâsıla sonlarının aynı sesle bitmesidir. Fâsıla, birbirine edatla bağlanmış fıkra (=tamlama, ibare ve paragraf) sonlarına da denir. Fâsıla şiirde kafiyenin bulunduğu mısra sonu gibidir. Nitekim seci de nesrin (=düz yazının) kafiyesidir. Hatta kafiyede olduğu gibi secide de revî harfinden sonra gelen ve şiirde “redif” adı verilmiş olan sesler sec’e dâhil edilmez.

Seci, sözcüklerdeki ses tekrarının yanı sıra kelimelerin vezinlerinin de dikkate alınması ile başlıca üç sınıfa ayrılır:

  1. Mutarraf seci: Vezinleri farklı sözcüklerin revî görevindeki seslerinin aynı olmasıdır.
  2. Mütevâz? seci: Fâsılalardaki sözcüklerde hem revî seslerinin hem de secii meydana getiren sözcüklerin vezninin aynı olmasıdır.
  3. Murass’a seci: Fâsılalardaki sözcükler dışında bir önceki sözcüklerin de karşılıkları olan sözcükler ile seçili ve aynı vezinde olmasına denir.

Tars?

Mutarraf seci ve mütevâzî seci yalnız nesirde kullanılan seci türleridir.

Murassa’ seci ise hem nazımda hem de nesirde kullanılmıştır. Bu seci türü şiirde tarsî ’ adını alır.

Müvâzene

Nazımda ya da nesirde fâsıla kabul edilen kelimelerin aynı gramer vezninde olmasına denir. Müvâzenede ses benzeşmesi aranmaz.

İltizâm

Seci bulunan sözlerde revî yanında revîden önceki ses ya da seslerinde aynı olmasıdır.

İrsâd

İrsâd, secili ya da kafiyeli bir sözde seci ya da kafiyenin nasıl devam edeceğine sözün içinde kullanılan bir kelime ile işaret etmektir.

Kelime Tekrarına Dayalı Sanatlar

Reddü’l –acüz ale’s-sadr

Reddü’l –acüz ale’s-sadr, “sonu başa çevirmek” anlamına gelir. Şiirde ise beytin, düz yazıda da bir cümlenin veya ibarenin sonunda yer alan sözcüğü kendisinden önce tekrarlamaktır. Şiirde birinci mısraın son kelimesine arûz , ikinci mısraın ilk kelimesine ibtidâ, her iki mısrada arada kalan kelimelere de haşiv adı verilir. Bu sözcükler benzerlikte üçe ayrılırlar:

a) Söylenişi, yazılışı ve anlamı aynı olan sözcükler,
b) “Cinas”ta olduğu gibi söylenişi ve yazılışları aynı, anlamları farklı olan sözcükler,
c) “İştikak”ta olduğu gibi aynı kökten türemiş ya da “şibh-i iştikak”ta olduğu gibi kök sesleri arasında ses benzerliği olduğu için bu duyguyu veren sözcükler. Nesirde bir ibare ya da fıkranın başında ve sonunda bulunurlar. Nazımda ise

dört biçimde karşımıza çıkarlar: Kelimelerden biri beyit sonunda, diğeri ise;

a) ilk mısraın başında,
b) ilk mısraın ortasında,
c) ilk mısraın sonunda,
d) ikinci mısraın başında yer alır.

İ’ade

Beytin son sözcüğünü bir sonraki beytin ilk sözcüğü olarak kullanmaktır. Gerek “reddü’l-acüz ale’s-sadr”da gerekse “i’âde”de tekrarlanan kelimelerde ek varsa bu ekler kaldırılabilir, yoksa eklenebilir; bu gibi küçük değişikliklere müsamaha ile bakılır. Ayrıca tekrarlanan kelimelerin aynen tekrarlanmadan aynı kökten olması (=iştikak) veya bu izlenimi verecek kelimelerden (=şibh-i iştikak) olması ile de yetinilebilir.

Akis

Akis (< aks), bir mısra veya cümlenin yahut cümle içinde bir ibarenin sonunu başla, başını sona alarak yeni bir ibare ve tamlama meydana getirmektir. Bu sanatta yer değiştiren bölümler anlamlı parçalar olmalıdır.