ESKİ TÜRK EDEBİYATININ KAYNAKLARINDAN ŞAİR TEZKİRELERİ - Ünite 7: 20. Yüzyıl Türk Edebiyatında Tezkire Geleneği Özeti :
PAYLAŞ:Ünite 7: 20. Yüzyıl Türk Edebiyatında Tezkire Geleneği
20. Yüzyıl Türk Edebiyatında Tezkire Geleneği
20. yüzyıl, Türk edebiyatında 15. yüzyıldan, Anadolu’da ise 16. yüzyılda itibaren süregelen tezkirecilik geleneğinin son örneklerinin verildiği bir dönemdir.
Bu dönemde tezkirecilik geleneği yerini modern biyografiye bırakmıştır. Bu çerçevede eserlerin hazırlanış yönteminde, şekil ve içerik özelliklerinde bazı farklılıklar görülür.
Faik Reşat-Eslaf
Faik Reşat (1851-1914), İstanbul’da doğdu. Asıl adı Ahmet Reşat ise de Faik mahlasıyla tanındı. Anne tarafından büyük babası İhya Efendi’ye mensubiyetini belirtmek üzere yazı ve eserlerinde ismini uzun süre İhya Efendi Hafîdi Reşat şeklinde yazdı.
Eğitimini İstanbul’da tamamladıktan sonra devletin çeşitli kademelerinde çalıştı. Gazete başmuharrirliği yaptı. Rikada üstat bir hattattır.
Eserleri
Hal Tercümesi ve Edebiyat Tarihiyle İlgili Çalışmaları:
- Teracim-i Ahval (İstanbul 1313 )
- Teracim-i Ahval-i Meşahir ( İstanbul 1313 )
- Tarih-i Edebiyat-ı Osmaniyye
- Kemal ile Muharebemiz
- Tarih-i Matbuât-ı Osmaniyye
Edebiyat tarihini ilgilendiren çalışmaları arasında, “İhyâyı Âsâr” başlığı altında yaptığı Divançe-i Vecdî, Azerî İbrahim Çelebi’nin Nakş-ı Hayâl mesnevisi, Sehî hakkında kaleme aldığı incelemesini de zikretmek gerekir. Latifî tezkiresi için de aynı şekilde tanıtıcı bir yazı kaleme almıştır.
Kitabete Dair Eserleri
- Amelî ve Nazarî Talim-i Kitabet yahut Mükemmel İnşa
- Fenn-i İnşa
- İlâve-i Nümune-i Kitabet
- Nümune-i Kitabet ve Fenn-i İnşa
- Nümune-i Şiir ve İnşa
- Talim-i Kitabet Rehber-i Esma-yı Türkiyye (Ali Nazimâ ile birlikte).
- Talim-i Kitabet, İmla ve Galatat (Rehber-i İmla) adıyla eserleri de vardır.
Seçme Metin ve Kıraat Kitapları
- Camiü’l-iber Kıraat
- Muharrerat-ı Nadire yahut Hazine-i Müntehabat
- Tarz-ı Nevîn-i Kıraat
- Yeni Letaif-i İnşa
Fıkra Derlemeleri
- Gencine-i Letâif
- Külliyat-ı Letâif
- Mecmua-i Letâif Zeyl-i Gencine-i Letâif
Edebî Eserleri
- Güldeste Mecmua-i Âsâr-ı Reşat
- Hikâye-i Aristonous
- Ümit yahut Bir Katilin Âk›beti
Netice-i Sefalet ve Sergüzeşt-i Hulusî adlı eserleri de vardır. Okul kitabı olarak Muhtasar Osmanlı Tarihi ve Resimli Lügat (Ahmet Rasim ve Halil Vakıt ile beraber) eserlerini vermiştir. Ali Nazimâ ile birlikte Mükemmel Osmanlı Lügati ’ni hazırlamıştır.
Eslaf (İstanbul 1311-1312): Osmanlı şair ve âlimlerinin hâl tercümeleriyle manzum eserlerinden parçalar veren ve müellifin tezkire diye takdim ettiği eser, aynı adla Hazinei Fünun mecmuasında çıkan yazı serisinin herhangi bir kronolojik veya alfabetik tasnif yapılmadan kitaplaştırılmış şeklidir.
Mehmet Siraceddin- Mecma-I Şuara Ve Tezkire-İ Üdeba
Mehmet Siraceddin’in hayatı hakkında fazla bilgi yoktur. 1930 yılından önce vefat etmiştir. Eserinin ön sözünde anlattığına göre çok iyi derecede Almanca bilmektedir.
Eseri:
Mecma-ı Şuara ve Tezkire-i Üdeba tek eseridir. Almancasını ilerletmek için Hammer’in “Cami-i Mehasin fi-Terâacim-i Şuara-yı Devlet-i Âl-i Osman” adlı eserini incelemiş ve tercüme etmiştir.
Hammer’in adı geçen eserinde Osmanlı devletinin kuruluşundan 1834 senesine kadar 550 yılı zarfında yetişen 2.200 Osmanlı şairinin hâl tercümesi ve şiirlerinden örnekler bulunmaktadır.
Eserin dördüncü cildi, isimler ve eserler itibariyle 517 şairi ihtiva ettiği hâlde 300’den fazla şairin hâl tercümeleri ve vefatları eksiktir. Ayrıca bazı şairler mükerrer yazılmış bazı şairler hakkında da yanlış bilgiler verilmiştir. Hammer, Salim Tezkiresi’ den sonra kendi zamanına kadar yazılmış bir tezkire bulamamış ancak tarihlere başvurarak tezkiresinin bu cildini eksik bir şekilde ortaya koymuştur. Mehmet Siraceddin de eserin bu cildini, eksiklerini tamamlamak ve yanlışlıkları düzeltmek suretiyle tercüme etmiştir.
Tercümeye esas alınan Hammer’in IV. cildindeki şair sayısı 517 olduğu halde 160 sayfalık bu eserde toplam şair sayısı 75’tir. Bu eserde müellif Hammer’e eklediği yerleri veya çıkardıklarını belirtmemiş ancak bazı şairlerin ölüm tarihlerini gerektiği yerlerde dipnot olarak vermiştir.
Ali Emirî- Esamî-İ Şuara-Yı Amid
Devletin çeşitli kademelerinde çeşitli vilayetlerde görev yaptı. Başbakanlık Osmanlı Arşivi Dairesi Tasnif Komisyonu’nun başında bulunduğu sırada da kendi adına izafe edilen Ali Emirî Tasnifini meydana getirdi. Aynı zamanda Vakıflar Nezareti’ne uzun vicdannameler yazdı; eski eserlerin bakımsızlık ve ihmalini dile getirerek kamu vicdanını temsil etti.
Orta seviyede bir şair, usta bir münekkit olan Ali Emirî Efendi’nin asıl büyük yanı, hayatı boyunca toplamış olduğu paha biçilmez değerde kitaplardan oluşan kütüphanesini, Fatih’te kendi kurduğu Millet Kütüphanesi’ne bağışlamasıdır. Bu kütüphaneye çoğu nadir ve tek nüsha olan 16.000 cilt eser vakfetmiş; ölümüne kadar da bu müessesenin müdürlüğünü yapmıştır. Ali Emirî’nin önemli hizmetlerinden biri de Kaşgarlı Mahmut’un o zamana kadar ele geçmeyen meşhur Divanu Lügatit-Türk adlı eserini bulması ve bilim âleminin hizmetine sunmasıdır. Bütün bu faaliyetleri arasında biyografi ve tezkire türünde birçok eser kaleme almış, bazı eski eserleri de Nevadir-i Eslaf adı altında haşiyelerle yeniden yayımlamıştır.
Eserleri
- Cevahirü’l-müluk
- Divan
- Durub-ı Emsal
- Ezhar-ı Hakikat
- Musahabe-i Edebiyye
- Osmanlı Vilayet-i Şarkiyesi
- Mir’atü’l-fevaid
- Tezkire-i Şuara-yı Amid
- Vesaikü’l-asar
- İşkodra Vilayeti Osmanlı Şairleri
Esamî-i Şuara-yı Amid: Miratü’l-fevaid adlı tezkiresinin, sadece şairleri kapsayan bir özetidir. Diyarbakır’da yetişen şairlerin biyografisini ihtiva eden bu eserde iki yüz on bir şair yer alır.
İbnülemin Mahmut Kemal İnal- Son Asır Türk Şairleri
İbnülemin Mahmut Kemal İnal
İbnülemin Mahmut Kemal İnal (1870- 1957), edebiyat tarihçisi, hâl tercümesi yazarı, araştırıcıdır.
Çocukluğunda arkadaşı Mehmet Âkif ile şiir söylemeye başladı, yazı hayatına atıldı. Çeşitli gazetelerde yazılar yazdı. Mahmut Celâleddin Paşa, Hersekli Ârif Hikmet, Musa Kâzım’ın yardımı, Mehmet Âkif, Yenişehirfenerli Hüseyin Hâşim, kendi kardeşi Ahmet Tevfîk, Halîl Edip ve Ispartaı Ağlarcazade Hakkı’nın ortaklığı ile Resimli Gazete ’yi çıkardı. Çocukluğundan beri topladığı koleksiyonunu İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi’ne bağışladı.
Eski eşyalara karşı sevgi dolu mizacı, ona önemli belgelerin suretini çıkarttırmış, not ettirmiş, önemli olayları kaydettirerek yayımlatmış ve bu merakı, bilimsel titizliği onu güvenilir bir kişi haline getirmiştir.
Eserleri
Edebiyat, hal tercümesi, kitabiyat, tarih konularında pek çok araştırma yaptı, bazı konulan aydınlığa çıkaran makale ve kitaplar yazdı.
Hal tercümeleri ;
- Kemalü’l-hikmet
- Kemalü’l-ismet
- Kemalü’l-meşahir
- Tarihçe-i Evkaf ve Teracim-i Ahval-i Nüzzar
- Osmanlı Devrinde Son Sadrazamlar (Kemalüssüdur)
- Son Hattatlar (Kemalü’l-hattatin
- Hikâye: Sabih
- Bir Yetimin Sergüzeşti
Neşirleri:
- Divan-ı Yahya
- Divan-ı Hikmet
Diğer Eserleri:
Hulasa-i Ziraat, Ahlak, Ravzatü’l-kemal, Menafius-savm, Kamil Paşa’nın Sadareti ve Konak Meselesi.
Basılmamış Eserleri:
- Feyz-i Cevat
- Vefeyat-ı
- Rical
- Kemalü’l-kamil
- Kemalü’l-kiyase fi Keşfis-siyase
- İzzü’l-kemal
- Nurul-kemal
- Kemalüs-safvet
- Kemalü’l-letaif:
- Lemaatü’l-kemal
- Nadi-i Şuarâ
- Lübbü’l-lüga, Lagvü’l-lüga, Mevzun Sözler diğer eserleridir.
Son Asır Türk Şairleri: Asıl adı Kemalüş-şuara olan Son Asır Türk şairleri, Osmanlı şuara tezkireciliğinin son örneğidir. Giriş kısmında tezkire geleneğimiz hakkında bilgiler verilmektedir. Yazar, tezkireciliğin hattatlar ile ilgili kolunda Son Hattatlar , musikişinaslar ile ilgili kolunda Hoş Sada ; sadrazamlar ile ilgili kolunda Son sadrazamlar adlı kitapları neşretmiş; Son Asır Türk Şairleri de bu çalışmanın bir başka tarafını tamamlamıştır. “Son” kelimesinin eserlerinin başında yer alması esasen bir devrin ve bir geleneğin de sona erdiğine işaret etmektedir. Fatin Tezkiresi zeyli olan Son Asır Türk Şairleri içinde 574 kişi yer almaktadır. 1853 tarihinden eserin basıldığı yıla kadar gelinmiştir. Ali Şir Nevayî’nin Mecalisün-nefais ’i ile başlayan şuara tezkireciliği geleneğinin Son Asır Türk Şairleri ile son örneği verilmiştir.
İbnülemin kendinden önce gelenlerden farklı olarak diğer kitaplarında olduğu gibi, bu eserlerinde de zaman zaman kaynaklara başvurur, iktibaslar yapar, belgelere işaret eder. Bu tavrı ile modern tarihçilere yaklaştığı söylenebilir. Bu objektif olma gayretlerine rağmen İbnülemin’in tam anlamı ile neslinin son temsilcisi olduğuna, ele aldığı şahıslar hakkındaki değerlendirmeleri tanıktır. Bu kişilerden bazılarının hayat hikâyelerini en küçük ayrıntıya kadar verirken, bazılarına özen göstermez.
Dikkat edilirse kimseyi ne tam övmüş, ne de tam yermiştir. Hakkında bilgi verdiği kişiler ölmüş olsalar bile onlarla konuşuyormuş gibi, dipnotları düşer, hücumlarda bulunur, nükteler savurur. Maddeleri süsler, hikmetler ve beyitlerle donatır. Bununla da yetinmez geleneğe uygun olarak bahis mevzuu olan kişi hakkındaki nükte ve fıkraları sıralar. Şiirlerinden bol bol örnekler verir. Eserlerinin isimlerini sayar. Bunlar arasında dikkate değer olanları bilhassa öne çıkarır.
İbnülemin’in hususi üslûbu geleneğin sıcak, sevimli, nükteli, insanı hemen saran; buna karşılık şairlik ve şiirlerinin değerlendirilmesinde objektif olmaktan çok duygusallığa varan bir tutum sergiler. Kızdığı veya sevdiği kişileri bu üslup içinde tanımak çok kolaydır. Yine de hırçın, vefasız, kaba ve düşmanca bir ifadeye rastlamak kolay değildir. Şaka ve nüktelerine geleneğin bütün inceliği son parıltıları ile yansımaktadır. İbnülemin Mahmut Kemal ele aldığı kişileri seçerken, değerlendirirken kendi kişisel sorunlarını da karıştırarakaynı üslubu kullanmıştır. Kendinden öncekilerden biraz daha farklı olarak sık sık kaynaklara başvurması, alıntılar yapması onun çağdaş anlamda tarihçiliğinin, belgelere önem verişinin bir özelliğidir.
Nail Tuman- Tuhfe-İ Nailî
Nail Tuman (1875- 1968)’ın hayatı hakkında ayrıntılı bilgilere sahip değiliz.
Nail Tuman, popüler bir edebiyatçı olmadığı için geniş kitlelerce tanınmasa da yazdığı kaynak kitaplarla edebiyat tarihçilerimiz ve akademisyenler tarafından çok iyi bilinen önemli bir bibliyografya ve biyografi yazarıdır.
Eserleri
- İstanbul Kütüphaneleri Türkçe Hamseler Kataloğu
- Türk Musikişinasları Tarihi
- Lügat-ı Tarihiye
Tuhfe-i Nailî: Eser, 1949’da tamamlanmıştır. Tuman Tuhfe ’de, şuara tezkireleri başta olmak üzere, 75 kaynak eserdeki bilgileri tarayarak, şairlerin biyografilerini alfabetik sıra ile ve sistematik olarak özetlemiş, biyografik kaynaklarda zikredilmeyen, fakat kütüphanelerde kendisinin tespit ettiği şairleri de eserine almıştır. Biyografilerde özellikle şairlerin ad, lakap ve mahlaslarını, meslek ve görevlerini, eserlerini, doğum ve ölüm tarihleri ile yerlerini belirtmeye özen göstermiş, bu konuda çelişen bilgilere dikkat çekmiş, doğru olanı kaydetmiştir. Şairlerin şiirlerinden örnek beyitler zikrettikten sonra, şairlerle ilgili bilgileri aldığı kaynakları, cilt ve sayfa numaralarını belirterek göstermiştir. Böylece, bir şairle ilgili olarak, daha ayrıntılı bilgiye ulaşmak isteyen araştırmacılara kolaylık sağlamıştır. Her biyografiden sonra ilgili eserleri cilt ve sayfa numarasıyla anmıştır. Yazar, her zaman eserlerin tam adını yazmamakla birlikte, tutarlı bir kısaltma da kullanmıştır. Nail Tuman’ın Tuhfe-i Nâilî’ yi kaleme alırken yararlandığı kaynakların başında tezkireler gelmektedir. Yazar, tezkirelere girmeyen fakat kütüphanelerde divanlarını veya şiirlerini gördüğü şairlerin biyografilerini de eserine almıştır. Bu biyografilerdeki bilgiler doğrudan şairin eserinden çıkarılmış ve kütüphanelerde görülebilen eserlerinin künyesi verilmiştir.
Mehmet Nâil Tuman, Tuhfe ’yi, Divan şairlerinin muhtasar biyografilerini ortaya koymak amacıyla hazırlamıştır. Bununla birlikte, tasavvuf ve âşık edebiyatına mensup şairlere de yer vermiştir. Ayrıca o bu eserde, edebî bir eser kaleme almadığı halde tasavvuf tarihinde önemli yeri olan bazı kişileri de ele almıştır. Bütün bu özelliklerinden dolayı müellif, Tuhfe’ sine, Türk edebiyatı tarihiyle uğraşan her araştırmacının vazgeçemediği bir başvuru kitabı niteliği kazandırmıştır. Eser, Cemal Kurnaz ve Mustafa Tatçı tarafından bir dizinle birlikte tıpkıbasım olarak yayımlanmıştır (2001).