ESKİ TÜRK EDEBİYATININ KAYNAKLARINDAN ŞAİR TEZKİRELERİ - Ünite 6: 19. Yüzyıl Şair Tezkireleri Özeti :
PAYLAŞ:Ünite 6: 19. Yüzyıl Şair Tezkireleri
19. Yüzyıl Şair Tezkireleri
19. yüzyılda 17. yüzyıldakine benzer biçimde biyografik bilgiler oldukça azalır. Hatta bazen hiçbir bilgi verilmeden söz konusu şairin şiiri ile yetinilir. Verilen şiir örneklerinde de kesintiye gidilir.
Bu yüzyıl tezkire yazarlarından Şefkat, Tezkire-i Şuara, Tevfik, Mecmua-i Teracim, Mehmet Tevfik , Kafile-i Şuara adlı eserleriyle daha önceki ünitelerde geçen antoloji tipi tezkirelerin özelliklerini sürdürürler.
Bunların yanı sıra süslü bir dil ve üslupla biyografiyi kaleme alma bakımından Esat Efendi’nin, Bağçe-i Safaenduz’u, Ârif Hikmet’in, Tezkiretü’ş- Şuara ’sı bu yüzyılda yazılmış olan diğer tezkirelerden ayrılır.
Şefkat-Tezkire-İ Şuara
Tam adı Şefkat Seyyid Abdulfettah’tır. Divan şairi olmasının yanında, kaleme aldığı tezkiresiyle de tanınmıştır.
Eserleri
Divançe: Şiirlerini topladığı eseridir.
Siyer-i Nebevî : Hz. peygamberin, din büyüklerinin, halifelerin hayatlarını anlatan bir eserdir.
Hadikatü’l-vüzerâ : Ziyaeddin Yusuf Ziya Paşa’nın 1705’te ilk sadrazamlığından Alemdar Mustafa Paşa’nın sadrazamlığına kadar gelen sadrazamları anlatır.
Tezkiretü’ş-Şuara (1814) : Şefkat’in en önemli eseri tezkiresidir. Tezkire-i Şuara olarak isimlendirmiştir. Eser edebiyat tarihimizde Şefkat Tezkiresi olarak tanınmaktadır.
Eserde 1730’dan 1814’e kadar gelen 125 şair alfabetik olarak dizilmiştir. Şefkat, Enderunlu İbrahim Nâflit’in Müntehabât-ı Eşâr adlı şiir mecmuasını hizmetinde bulunduğu Yahya Paşazade Ali Bey’in isteği üzerine tezkire haline getirmiş ve Tezkire-i şuara olarak isimlendirmiştir. Eser edebiyat tarihimizde şefkat Tezkiresi olarak tanınmaktadır. Şefkat, tezkirenin biyografilerinde Silahdarzade Tezkeresi’nden yararlanmıştır. Şefkat Tezkiresi’nde 125, Silahdarzade Tezkiresi’ nde 123 şairin biyografisi bulunmaktadır. Tezkire-i Şuara şekil ve muhteva açısından türünün diğer örneklerine benzemektedir. Tezkire, biyografilerde bilginin verilme şekli, hemen bütün şairlerin vefat tarihlerinin kaydedilmesi, şair ve eser değerlendirmelerinde kullanılan kavramlar ve bunların kullanılma sıklıkları açısından diğer antoloji tipi tezkirelerle benzerlik gösterir. Ancak antoloji tipi tezkirelerde görülmeyecek kadar uzun mukaddimesiyle farklılık arz eder. Tezkirenin dili ağır ve özentilidir.
Esat Efendi-Bağçe-İ Safa-Enduz
Esat Efendi (1789-1848) İstanbul’da doğdu. Esat Efendi, kendisinin seyyid olduğunu söylemektedir.
Babasının Kudüs ve Mısır kadılıkları sırasında yanında bulunup Arapça öğrenen Esat Efendi, İstanbul’da Halet Efendi’ye intisap ederek tahsilini sürdürdü. Tahsilini tamamladıktan sonra müderrislik, naiblik, kâtiplik, vakanüvislik, kadılık, gazete başyazarlığı, kazaskerlik, elçilik, nazırlık vb. olmak üzere çok sayıda farklı görevlerde bulundu.
Eserleri
- Âyâtü’l-hayr
- Ahvâl-i Tunus
- Delailü Nübüvveti Nebiyyina
- Mehasin-i Mecidiyye
- Beyanüs-sıfatis-sübutiyetillaği Teala
- Mesh-i Ricl ve Mesh-i Huf
- MünŞeat
- Nasrun Aziz
Tercümeleri
- Esile ve Ecvibe
- İman-ı Ebeveyn
- Mahmudül-eser fitercemeti’l-mustazrafi’lmüsteser
- Kevkebül-mesud fi-kevkebetil-cünud
- Ziba-yı Tevarih
- Bâhçe-i Safa-enduz
Bâğçe-i Safa-enduz, Esat Efendi’nin en tanınmış eserlerinden biridir. Esat Efendi Tezkiresi diye de tanınan bu eserin adı ebced le yazılış tarihi olan 1835 yılını verir. Salim Tezkiresi ’ne zeyl olarak yazılmıştır. Eserde 1722- 1835 yılları arasında yaşayan 209 şair hakkında bilgi verilmiştir. Esat Efendi şairler hakkında söylediklerini üst üste karalayıp düzeltmiştir. Kitapta yeni şairler ve şiirler için yerler ayrılmıştır. Verilen bilgilerin de bir kısmı eksik ve yanlıştır. Bu görünümüyle Esat Efendi Tezkiresi ’nin tamamlanmadığı ve yazarının el yazısı ile karalama halinde kaldığı anlaşılmaktadır. Örnekler de büyük ölçüde Salim ve Fatin tezkirelerinden alınmıştır.
Ârif Hikmet-Tezkiretü’ş-Şuara
Son devir Osmanlı âlimleri arasında önemli bir yeri olan Ârif Hikmet Bey, nadir eserlerden meydana gelen 12.000 ciltlik bir kütüphaneye de sahipti. Şiirlerinde Nefî, Nâbî ve Nedim’in etkileri görülen Ârif Hikmet Bey, eski şiirin son temsilcilerinden biridir. Namık Kemal onun II. Mahmut devrinin en gözde şairlerinden biri olduğunu belirtmektedir.
Üç dilde yazdığı şiirlerini topladığı divanından takdirle bahseden Cevdet Paşa ise Arapça şiirlerini beğenir. Onun ilmî ve edebî şahsiyetinden övgüyle söz eden bir başka kişi ise Ziya Paşa’dır.
Ârif Hikmet, geniş bilgisi, okumaya ve kitaba düşkünlüğü, nadide kitaplara sahip kütüphanesi ve cömertliği yanında konağını devrin bilgin, şair ve diğer sanatçıların toplandığı bir merkez hâline getirmesiyle tanınmış ve birçok sanatçı, bilim adamı ve şairle yakın dostluklar kurmuştur.
Eserleri
- Divan
- El-Ahkâmü’l-meriyye
- Hulâsatü’1-makâlât
- Mecmuatü’t-teracim
- Tezkiretü’ş-Şuara
Ârif Hikmet Bey’in önemli eserlerinden biri tezkiresidir. Kendi adıyla anılan tezkiresinde, 1592-1837 yılları arasında yetişen 203 şairin hayatı anlatılmış ve şiirlerinden örnekler verilmiştir. Alfabe sırasıyla düzenlenen tezkirede yer alan şairlerin bir kısmının hayatı, eserleri ve sanat anlayışları hakkında oldukça geniş bilgiler bulunurken, bazılarından ancak bir iki satırla söz edilmesi eserin tamamlanamadığını göstermektedir. Ali Emirî Efendi, bazı şairler hakkında tezyil notuyla esere ilavelerde bulunmuştur. Tezkirenin fihristinde yer alan şairlerden yedi kadarına da içeride yer verilmediği görülmektedir.
Fatin-Hatimetü’l-Eşar
Fatîn (1814-1866-67), Drama ayanından Hacı Halit Bey’in oğlu ve Mısır valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın damadı olan Mehmet Husrev Bey’in yeğenidir. Çeşitli kademelerde devlet hizmetinde bulundu. Kabiliyet ve zekâsından dolayı kendisine Fatin mahlası verildi.
Eserleri
Divan : Divan şairin ölümünden beş yıl sonra oğlu tarafından bastırılmıştır.
Hatimetü’l-eşar: Fatîn’in en önemli eseridir. 672 şairin hayatından söz eden tezkire, bu hâliyle Türk edebiyatının en hacimli şair tezkirelerindendir. Eser, Salim Tezkiresi ’nin bıraktığı 1721’den 1853’e kadar Osmanlı ülkesinde yetişen şairler hakkında bilgi içerir.
Eserde hayattaki hâl tercümesi sahiplerinin hemen hepsinin, çoğunlukla ayı ve günüyle birlikte, doğum tarihleri belirtilmiş, doğum yerleri, baba adları, memuriyet ve vazifeleri kaydedilmiş, hayatlarındaki diğer değişiklikler tarihleriyle birlikte gösterilmiştir. Ayrıca hemen her şairin ölüm tarihine yer verilmiştir.
Fatin, tezkiresinin şair çerçevesini çok geniş tutmuş, tek manzumesini, hatta bir beytini görebildiklerine dahi eserinde yer vermiştir.
Hatimetü’l-eşar, Salim Tezkiresi ’ne zeyl olarak hazırlanmıştır. Fatin, Salim’den aldığı kimi şairlerin hayatında, bu tezkirenin yazılışından sonra meydana gelen değişimlere ayrıca değinmiştir.
Tevfik-Mecmua-İ Terâcim
Mehmet Tevfik’in hayatına dair bilgilerimiz, seyyit ve Mevlevî şeyhi olduğu, mesnevihanlık yaptığı ve 1868’de öldüğünden ibarettir.
Eseri
Hacı Tevfik Efendi’nin tek eseri Mecmuatü’t-teracim’dir. Tek nüshası bulunan eserde 1595 yılından başlayarak, yazıldığı 1859-60 yılına kadar yetişen 542 kişinin hayatları hakkında kısaca bilgi verilmiştir. Eserde bir sıra ve düzen yoktur. Şairler yanında şair olmayanlara, hatta bazı Arap ve Acem şairlerine de yer verilmiştir.
Mehmet Tevfik-Kafile-İ Şuara
Özellikle çıkarmış olduğu mizahî gazete olan Çaylak ile tanınan Tevfik, düzenli bir eğitim görmedi, gazetelerde çalışarak yetişti.
Eserleri
Sayısız makaleleri, güldürü yazılarından başka Letaif-i İnşa, Nizamü’l-âlemli, CenabiAkhisarî, Kafile-i Şuara, İstanbul’da Bir Sene, Letaif-i Hikayat ve Garaib-i Rivayat, Âsar-ı Perişan, Nevadirü’z-zaraif, Letaif-i Nasreddin, Bu Âdem, Hazine-i Letaif, Tahrîc-i Harabat, Meşahir-i Osmaniyye Teracim-i Ahval-i Kapudan-ı Derya Meşhur Gazi Hayreddin Paşa Barbaros, Tarih veya Sene 1171 Cinayetleri, Yadigâr-ı Macaristan-Asr-ı Abdülhamit Han, Usul-i İnşa ve Kitabet ve Levamiü’n-nur adlarıyla yayınlanmış kitapları vardır. Pek çok Nasreddin hoca fıkrasını ortaya çıkartarak tanıtmıştır.
Kâfile-i şuara : Osmanlı devletinin kuruluşundan başlayarak 1873 tarihine kadar yaşayan şairleri bir araya getirmek üzere yazılmış olan son devir tezkirelerindendir. Tevfîk Bey, eserinin ön sözünde Tanzifat müdürlüğü sırasında gazeteciliği bırakarak araştırmacılığa yöneldiğini ve öteden beri yazmayı düşündüğü bu eser üzerinde çalışmaya başladığını anlatmıştır. Eski tezkireleri tarayıp tanınmış şairleri seçmiş, onların verdikleri bilgileri karşılaştırıp bazılarını özetleyerek tezkiresine almış ve şiirlerinden örnekler vermiştir.
Eser, tanınmış tezkireler gibi herhangi bir devir şairlerini tanıtan bir tezkire değildir. Verdiği bilgiler önceki tezkirelerden alınmıştır. Ancak eseri tamamlanamamış ve D harfi ortalarına kadar olan kısmı basılabilmiştir. Kalan müsveddeleri de kaybolup gitmiştir. Metin, mensur bir mukaddimeyle başlamaktadır ve daha sonra sultan şairler yer almaktadır. Osman Gazi’den II. Selim’e kadar on iki sultan şair, kronolojik olarak sıralanmıştır. Bunları, Cem’le başlayıp, Bayezid’le sona eren beş şehzade şair takip etmektedir. Tezkirenin geri kalan kısmındaysa alfabetik olarak 260 şair yer almaktadır. Bunlar Âzerî ile başlamakta ve Dervîş ile sona ermektedir. Kâfile-i Şuara ’da toplam 281 şair bulunmaktadır.