FİLM VE VİDEO KÜLTÜRÜ - Ünite 5: Kitle İletişim Aracı Olarak Televizyon Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 5: Kitle İletişim Aracı Olarak Televizyon

Giriş

Sözlü iletişim biçimi anonim olma, ağızdan ağıza aktarım gibi özel bir çaba gerektirmeyen, kendiliğinden edinilmiş becerilerle işleyebilen bir iletişim biçimi olduğundan gündelik yaşamın sürdürülmesindeki önem ve öncülüğünü günümüzde de koruyabilmektedir. İletişim teknolojisinin elektronik araçlar yoluyla günümüzde küresel ölçeklerle ifade edilen boyutlara ulaşabilmesi bu durumun güçlenerek sürmesine olanak sağlamaktadır.

Televizyon Teknoloji

Görsel ve işitsel kitle iletişim araçları olarak da tanımlanan radyo ve televizyon iletişiminin başlangıç yılları kabaca 20. Yüzyılın başlarına karşılık gelir. Birinci Dünya Savaşı’nın hemen öncesinde kurumlaşmaya başlayan radyo yayıncılığı okuma yazma bilme oranının düşüklüğü ve kırsal alana ulaşmadaki güçlükler gibi olumsuzluklar yüzünden gazetenin ulaşamadığı insanları kitle iletişimine katarak önemli bir boşluğu doldurmuştur. İlk televizyon yayınını gerçekleştiren kişi olarak İskoçyalı mucit John Logie Baird’in ismi kayıtlara geçmiştir. Çeşitli deneme yayınlarından sonra ilk düzenli televizyon yayıncılığı 1936 yılında Londra’da British Broadcasting Company (BBC) tarafından başlatılmıştır. İkinci Dünya Savaşının araya girmesi ile kısa bir süre gelişimi duraklayan televizyon yayıncılığı savaş sonrası hızla gelişimini sürdürmüştür. Geleneksel karasal yayıncılıkla sınırlı olarak televizyon yayınlarının yapıldığı erken dönemlerde, coğrafi nedenlerle yayınları alamayan bölgelerdeki izleyicilere yayını ulaştırmak üzere geliştirilen bir sistem günümüzün en etkin yayın türlerinden birinin atası olmuştur. Uydu teknolojisinin yayıncılık hizmetine sunulması ile televizyon yayıncılığının ufku küresele evrilmek üzere olağanüstü genişlemiştir. Televizyon yayınlarının uydu üzerinden küresel düzeyde izlenebilmesi gibi hacim büyümesinin yanında daha çok sayıda kanalın eskiye oranla çok daha kaliteli yayın yapabilir hale gelmesinin ardında bilgisayar teknolojisine dayalı olarak geliştirilen sayısal yayıncılık vardır.

Televizyon ve Toplumsal Düzen

Televizyon gösterir. Ancak televizyon izlerken pek farkında olmadığımız bir durum söz konusudur. Kişisel yaşantımızdaki görme, tanıklık etme, aracılığın olmadığı bir deneyim iken televizyon bu fiziksel bağı kopartarak aracı konumuna yerleşir. Televizyonda bize gösterilenler birileri tarafından seçilir. İzleyici olan bizler adına yapılan bu seçimi kendimiz seçiyormuş algısı ile benimser ve izleriz. Dahası seçilerek bize gösterilenler seçenlerin amaçları doğrultusunda kurgulanarak bizim bir anlam üretmemiz sağlanmaya çalışılır.

Yayın Örgütlenme Biçimleri

Televizyon yayın kuruluşlarının belli bir düzen içinde yayın yapmaları için çeşitli toplumsal örgütlenme biçimleri geliştirilmiştir. İki ana akım olarak ifade edilirse, bu örgütlenme biçimlerinden ilki televizyon yayın kuruluşlarının ticari kuruluşlar halinde oluşturulduğu yapıdır. Devlet bu kuruluşların yayınlarına ancak yasalara uygunluklarını denetlemekle sınırlı olarak karışır. İkinci yayın örgütlenme türü, televizyon yayınlarının kamusal kuruluşlar eliyle yapılmasıdır. Bu yaklaşımın temelindeki düşünce ise toplum üzerinde büyük etkisi olduğu varsayılan televizyonun ortak toplumsal çıkarlar adına en etkili ve yerinde kullanımının ancak kamusal bir kurum eliyle olabileceği ön kabulüdür. Ayrıca televizyon siyasal iktidarların doğrudan denetiminde olmayan bağımsız yazılı basın ve günümüzde internet gibi medya mecralarının muhalefetine karşı hükümetlerin kendilerini savunmalarına hizmet edecek bir araç olarak algılanmaktadır. Gelişmekte olan ülkelerin televizyonla ilgili bu tasarruflarını kolaylaştıran bir başka unsur, yüksek maliyetler nedeni ile ekonomik açıdan fazla güçlü olmayan özel girişimin televizyon yayını yapmakta istekli olmamasıdır.

Yayın İşlevleri

Bir televizyon kuruluşunun yayınladığı içerikler onun yayın yapmaktaki amacı veya amaçları hakkında fikir verecek kadar veri içerir denebilir. Ancak, özel teşebbüs elinde ticari amaçlı ya da kamusal yayıncılık yapan televizyonların hepsinin, içeriklere yansıyanlar bir yana, ileri sürdükleri yayın amaçlarının başında kamuoyunun bilgilendirilmesi gelir. Ayrıca yayını yapan kişilerin toplumdaki saygınlıkları, bilinirlikleri onlara yazılı olmayan ya da belli kalıplarla sınırlı olarak tanımlanamayacak avantajlar sağlar. Kitle iletişim araçları için ortak bir yaklaşımla kullanılan ve elbette televizyon için de geçerli bu hizmetler toplamının genel bir sınıflaması şöyledir.

  • Çevre gözetimi
  • İlişkilendirme
  • Kültür aktarımı
  • Eğlendirme
  • Mal ve hizmet tanıtımı

Televizyonun Etkileri

Yayıncılığın erken dönemlerinde izleyicilerin boş zamanlarına ayak uydurarak kendine yer edinmeye çalışan televizyon günümüzde izleyicilerin zamanını yapılandırabilen bir güç ve etkinliğe ulaşmış durumdadır. Dünya televizyon sayesinde izleyicinin ayağına gelmekte, üstelik izleyici bu lükse fazla bir çabaya girmeden sahip olmaktadır. Ayağında terlik ve üzerinde pijaması ile seçkin gösterilere tanıklık edebilmektedir. Siyasal tercihlerini ya da tüketim taleplerini nasıl yönlendireceğine dair bilgiler zahmetsizce odasına gelmekte, sıkılırsa bir başka kanala geçip ilgisini çeken başka içeriklerle meşgul olmaktadır. İzleyicilerin nasıl etkilendiklerine dair herkesçe benimsenen bulgular olmasa da televizyon kuruluşlarını yöneten ya da yayınları etkileyebilenlerin eylemleri televizyonun önemli etkileme potansiyeline inançlarının göstergesi sayılabilir. Öte yandan, televizyon yayıncılığının kamusal denetime tabi tutulduğu ülkelerin hemen hepsinde izleyicilerin yayınlardan etkilendikleri inancı bir ön kabul olarak karşımıza çıkmakta ve bu kanı yayın düzenlemelerinde kendini dışa vurmaktadır.

Televizyonun Ekonomik Düzeni

Yatırım Amaçları Açısından Televizyon

Televizyonculuk pahalı bir iştir. Günümüzde, Türkiye’de ulusal yayın yapmak için bir televizyon kurmanın maliyeti yaklaşık seksen milyon ABD doları civarındadır. Bu durum ekonomik açıdan yeterince gelişememiş ülkeler de kamusal yayıncılık modelinin kaçınılmazlığını ortaya koymaktadır. Televizyon yayıncılığı yapan özel kuruluşlar yayıncılığın yanı sıra gazete, dergi, kitap, müzik, video yapım gibi diğer medya mecralarında da faaliyet göstermektedirler. Bunda birbiriyle ilintili alanlarda faaliyet göstermenin kolaylığı ve oluşan sinerjiden yararlanma eğilimi kadar en büyük gelir kalemini oluşturan reklam pastasını böldürmeme düşüncesinin etkisi olduğu söylenebilir. Öte yandan, siyaset medya ilişkileri çerçevesinde kamu adına siyasal iktidarı gözlemek gibi bir misyonu üstlenen medya kuruluşlarının sahipleri siyasal güçlerle menfaat ilişkilerine girerek ekonomik çıkarlar elde edebilmektedirler.

Üretim Değerleri Açısından Televizyon Yayın Anlayışı ve Program Türleri

Geçmişte her türlü ilgi ve isteğe yanıt vermeye çalışan genel çerçeveli televizyon yayıncılığından hayli ayrıntılı sayılabilecek ilgilere yönelik yayın kuruluşlarına gelinmiştir. Yalnızca film yayınlayan sinema kanalları, belgesel kanalları; spor, müzik, tarih gibi çeşitli temaları konu edinen kanallar bu genişleme ve çeşitlenmenin güncel örnekleri olarak televizyon ekranlarını doldurmaktadırlar. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın 2011 yılı içinde on iki binden fazla aile üzerinde gerçekleştirdiği aile yapısı araştırması sonuçlarına göre Türkiye’de televizyon izleyenlerin oranı toplam nüfusun %91’9’u olarak tespit edilmiştir. İzleme sürelerini konu edinen araştırma sonuçlarına göre Türkiye’deki televizyon izleyicileri günlük yaklaşık beş saatlik televizyon izleme süreleri ile Amerika Birleşik Devletleri’ndeki televizyon izleyicilerinin hemen ardından dünya ikincisi konumundadırlar. Türkiye’de özel televizyon yayıncılığı ile gelişmekte olan program üretim sektörünün ürettiği içerikler doğal olarak bu gelişmeye hizmet edecek biçimde seçilip tasarlanmaktadır.

Küresel Yayıncılık ve Televizyon

Bin dokuz yüz altmışlı yıllarda uygulamaya sokulan uydu teknolojisi enformasyonun uluslararası dolaşımında büyük bir artış yaratmıştı. Ancak uydu ile aktarılan içeriğin kullanıma sokulabilmesi için yer istasyonlarına ihtiyaç vardı. Yer istasyonları bulundukları ülkelerin yönetimleri tarafından kontrol edildiği için de istenmeyen içeriklerin kontrolü ve önlenmesi kolaylıkla yapılabilmekte idi Amerika Birleşik Devletleri’nin başı çektiği bu yeni yapılanma, Avrupa ve sisteme dâhil edilebilecek kadar gelişmiş diğer ülkelerde devlet denetiminde ve tekel konumundaki telekomünikasyon kurumların hızla özelleşmesine yol açtı. Uydu yayınlarını alıp dağıtmak için kullanılan yer istasyonları yüzlerce kanalı ve çeşitli yayın hizmetlerini sunan platformların teknik altyapısına eklemlenmiştir. Uluslararası televizyon yayıncılığının gelişimi yayıncılığın küresel düzlemde teknik ve hukuki olarak düzenlenmesi ihtiyacını da ortaya koymuştur. Alana yapılan büyük yatırımların ticari haklarının korunması için oluşturulan kurum WIPO (World Intellectual Property Organization)’dur. Fikir ve sanat eseri sayılan film, video gibi görsellerin izinsiz gösteriminin önlenmesi, korsan kopyaların basılıp dağıtımının engellenmesi, konu hakkında doğan ihtilafların çözümüne katkı sağlamak gibi konular bu kuruluşun çalışma alanına girmektedir. Televizyon yayıncılığı ile ilgili uluslararası nitelikte bir başka kuruluş ITU (International Telecommunication Union)’dur. Asya Pasifik Yayın Birliği ABU, Kuzey Amerika Yayıncılar Birliği NABA, Avrupa Yayın Birliği EBU bu türden kuruluşlardır. Türkiye’nin de üyesi bulunduğu Avrupa Yayın Birliği EBU birlik üyesi Avrupa ülkelerinin yayıncılık sektöründe teknik ve ekonomik açıdan diğer bölgelerle rekabet edebilirliğini sağlamak ve sürdürmek gibi ekonomik tedbirler alırken, özellikle ABD kökenli içeriklerin yaratabileceği kültürel bozulma ve istila tehdidine karşı korunma önlemleri almaktadır. 15 Şubat 2011 tarihinde TBMM’nde kabul edilen 6112 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun’un 15 maddesinde sözleşme hükümlerinin kanun hükmüne dönüştürülerek uygulamaya sokulduğu görülmektedir.