FİLM VE VİDEO KÜLTÜRÜ - Ünite 7: Yeni Medya ve Yeni Medya Araştırmaları Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 7: Yeni Medya ve Yeni Medya Araştırmaları

Giriş

Yaşadığımız çağın teknolojik, siyasal ve düşünsel gelişmelerini çok büyük oranda Sanayi Devrimi’ne borçluyuz. Sanayi Devrimi sadece çok sayıda işçiyi bir üretim mekânında, büyük miktarda üretim yapmak üzere istihdam eden bir oluşum değil, aynı zamanda günümüzde kullandığımız internet teknolojisinin temeli olan “ağ” kavramını oluşturan çok önemli bir gelişmedir. İletişim araç ve teknolojilerinin gelişmesi, dünyamızı bir köy kadar küçültmüştür. Dünyanın bir diğer ucuna ulaşmamız, bir belge göndermemiz saniyeler içinde yaptığımız basit işlemlerden oluşmaktadır. Dünyanın bir yerindeki önemli bir toplumsal hareketten ya da doğal felaketten çok kısa bir süre içinde hatta oluşmaya başladığı anda haberdar oluyoruz. Bu durum, iletişim teknolojilerinin Marshall McLuhan’ın dediği gibi dünyamızı “Küresel Köy”e dönüştürmesinden kaynaklanmaktadır. Yeni medya kavramı beraberinde Sosyal Medya kavramını da getirdi. Bireylerin oluşturduğu sosyal ağlar, günümüzde sıklıkla kullandığımız, yaşamımızın vaz geçilmezleri arasına girdi. Dünyada milyonlarca kişi ilgili ağlara üye: böylelikle mesajlarımızı, fotoğraflarımızı, videolarımızı diğer kullanıcılara gönderiyor ve paylaşıyoruz. Oluşturduğumuz içerikler binlerce kişi tarafından takip ediliyor. Profiller oluşturarak kendimizi diğer insanlara anlatmaya çalışıyoruz. Cep telefonları, televizyonlar günümüzde internete, sosyal medyaya ulaşmamızı sağlayan araçlar haline geldi. Kısacası, internet, yeni medya ve sosyal ağlar çağımız insanının gündelik yaşamının bir parçası.

Sanayi Devrimi’nin Etkileri

Sanayi devrimi, doğal olarak, bir anda ortaya çıkan bir oluşum değildir. Bir dizi icat, keşif ve yeni siyasal yönetim biçimlerinin oluşmasıyla birlikte gelmiştir. Örneğin Lewis Mumford mekanik saatin icadının Sanayi Devrimi açısından önemini şöyle belirtmektedir:

“Modern endüstri çağına damgasını vuran kilit aygıt saattir, buharlı makine değil. Bu kusursuz, otomatik cihaz çağdaş teknolojinin başlangıcından bir mucize gibi doğmuştur. Kullanılabilecek enerji miktarının belirlenmesi, standardizasyon, otomatik devinim son olarak da kendi işlevi olan zamanı doğru bildirme bakımlarından saat günümüz teknolojisinin yarattığı en önemli makine olarak kalmamış sonraki dönemlerde de öncülüğünü korumuştur. Bugün başka makinelere yönelik yetkinlik düzeyinin belirlenmesinde saat örnek alınıyor”.

Sanayi Devriminin Ön Koşulları

Sanayi Devrimi’nin oluşabilmesi için her şeyden önce ortak bir çalışma için işçilerin oluşturacakları büyük çapta örgütlere, işverenlerin gelecekteki karlılık ve verimliğe ulaşabilmeleri için hali hazırda elde ettikleri servetlerinin bir bölümünden feragat etmelerine, dengeli ve kararlı bir siyasal ortama, yeterli işgücüne ve bilgi birikimine ihtiyaç vardır. Sanayileşmenin anlamı sadece ve sadece çok sayıda işçiyi bir araya getirmek değil, üretim için gerekli olan makineleşmeyi ve karayolu, demiryolu, deniz yolu gibi ulaşım hatlarıyla üretim örgütlenmesinin desteklenmesi gerekmektedir. Endüstri bir pazara sahip olmalıdır. Üretilen malların tüketileceği bir pazarın oluşamaması zaman içinde üretimi de sonlandıracaktır. Aynı zamanda bu tüketimin getireceği yeni yaşam biçimlerinin de oluşturulması gerekmektedir. Dolayısıyla üretimi, tüketerek destekleyecek belirli bir ekonomik yapıya sahip kitlelerin oluşturulması önemli bir koşul olarak karşımıza çıkmaktadır. Sanayinin bir diğer önemli noktası ise, işçilerin ürettikleri malların üretim süreçlerinin tamamına hakim olmamalarıdır. Her işçi bir ürünün belirli bir parçasının üretiminde yer alır ve ürünün diğer parçaları diğer işçiler tarafından yapılır. Bant sistemi olarak adlandırdığımız bu yapıda daha önce de belirtildiği gibi tarım ile uğraşan toplulukların aksine sürecin tamamından haberdar olmayan bir işçi kitlesi yaratılmıştır. Gerekli ekonomik, siyasal ve toplumsal koşulların sağlanması ile Sanayi Devrimi gerçekleşmiştir. İlgili koşulların nasıl oluştuğu Sanayi Devrimi’nin Aşamaları alt başlığında açıklanmaktadır.

Sanayi Devrimi’nin Aşamaları

Sanayi Devrimi iki aşamada ele alınmaktadır. Bu aşamaları, kullanılan enerji kaynakları ve ön plana çıkan ülkeler belirlemektedir. Birinci aşama, buhar çağı olarak da adlandırılan aşamadır. James Watt’ın modern buhar makinesini icat etmesi ile birlikte fabrikalarda hidrolik enerjisi yerine buhar enerjisi kullanılmaya başlamıştır.

Buhar enerjisi sadece üretimde değil ulaşımda da kullanılan önemli bir gelişmedir. Bu aşamanın öncü ülkeleri, zengin maden kömürü yataklarına sahip olan İngiltere ve Almanya’dır. Birinci aşamanın bir diğer özelliği ise dokuma tezgâhlarının da sanayileşmesidir. Böylelikle kadın işgücü de sanayi üretimine entegre olmuştur. Sanayi Devrimi’nin ikinci aşamasında maden kömürü önemini sürdürürken, elektrik ve petrol gibi yeni enerji kaynakları da devreye girmiştir. Kimya sanayindeki gelişmeler, otomobil ve uçak sanayilerinin ortaya çıkması ikinci aşamada gerçekleşmiştir. Taylorizm, Fordizm gibi verimlilik odaklı iş yönetim biçimlerinin oluşturulmasıyla, işbölümü kavramı yeni boyutlar kazanmıştır. İkinci aşamanın bir diğer özelliği ise Amerika Birleşik Devletleri ve Japonya’nın da devreye girmesidir. Bu durum Avrupa odaklı Sanayi Devrimi’ni küresel hale getirmiştir. İkinci aşama ile birlikte tarımda da önemli değişiklikler meydana gelmiştir. Tarım da sanayileşmiştir. Klasik üretim metotlarının yerini makinelerin hüküm sürdüğü yeni üretim biçimi almıştır. Sosyolojik açıdan bu durumun en önemli özelliği, makineler çok sayıda insanın işini yapabildiğinden boşta kalan işgücü şehirlere akın etmiştir.

Sanayi Devrimi’nin Temel Özellikleri

Sanayi Devrimi’nin önemli özellikleri aşağıdaki gibi sıralanabilir:

  • Zincirleme çok sayıda buluşun ortaya çıkması.
  • Sermayenin merkezileşmesi.
  • Üretimdeki makineleşme nedeniyle daha az fiziksel güç ile daha çok ürün üretilmesi.
  • Üretimde kullanılan çok sayıda ve büyük makinelerin bir yerde bulunması zorunluluğu ile fabrikaların kurulması.
  • Fabrika tipi üretim örgütlenmesi, sosyal sınıflar arasında daha farklı toplumsal ilişkilerin oluşmasına neden olmuştur.
  • Şehirler ile köy/kasabalar arasında iş bölümünün oluşması. Sanayi ve ticaretin merkezini şehirler oluştururken, köy/kasabalar şehirlerin besin depoları haline gelmiştir.

İnternetin Gelişimi ve Doğası

İnternet, her geçen gün gündelik yaşamımızın içerisinde daha fazla yer kaplamaktadır. Modern insan birçok nedenden dolayı interneti sıklıkla kullanıyor. İnternetteki faaliyetlerimiz gerçekte çok eskiden bu yana elde ettiğimiz alışkanlıklarımızın, geleneksel yöntemlerle yaptığımız faaliyetlerin yeni biçimi aslında. Mektup yerine elektronik postayı, postane yerine internet hattını kullanmaktayız. Yazıcılar evlerimize yerleşen minik matbaalar ya da internet bizim radyomuz, televizyonumuz, gazetemiz.

Sanayi Devrimi ile birlikte insanoğlu, tarihinde çok büyük boyutlarda üretim yapabilme kapasitesine ulaştı. Yapılan bu büyük üretimin tüketilmesi, tüketilmesi için de dağıtılması gerekmekteydi. Bu noktada demiryolları insanoğluna çok önemli katkılar yaptı. Demiryolları ile şehir merkezleri, taşralara, şehirler şehirlere ve giderek ülkeler ülkelere bağlandı. Böylelikle devasa bir üretim ve iletişim ağı oluşturulmuş oldu. Telgraf da demiryollarını izleyerek bu ağı güçlendirdi. Bunun en önemli nedeni demiryollarının coğrafi olarak en uygun bölgelerden geçmesidir. Bilgi, ticaret ve üretim bu ağ üzerinden dağıtıldı. Bu durumu şu şekilde de açıklamak mümkün. En hayati organımız kalbimiz. Kalbimiz ona bağlı damarlar ile organlarımıza kan pompalıyor, bu sayede organlarımız fonksiyonlarını gerçekleştiriyor. Daha sonra kirli kan tekrar kalbe dönüyor, temizlenerek vücuda tekrar pompalanıyor. Sonuç olarak vücudumuzda bir ağ sistemine sahip. Demiryolları ve telgraf hatları, ortaya çıkan kapitalizmin damarlarını, ağ sistemini oluşturdu. Elektrik teknolojisi, kimya teknolojilerindeki gelişmeler sürekli bu ağ sistemine hizmet ettiler. Bilgi, eğlence, ürün, alışkanlıklar ve yaşam tarzları bu ağ sistemi üzerinden bütün dünyaya yayıldı. İnternetin gelişimini, daha doğrusu dünyanın nereye gideceğini bize önceden söyleyen önemli düşünürlerden biri Marshall McLuhan’dır. McLuhan Evrensel Köy tanımlamasıyla iletişim teknolojilerinin geleceği aşamaları açıklamıştır. McLuhan’a göre:

“İletişim araç ve tekniklerinin gelişmesiyle dünya bir köy kadar küçülecektir. Buna bağlı olarak üretim sistem ve araçları da yeniden düzenlenecektir. Bacalı sanayi üretiminden videoya (görsel) dayalı bir üretim biçimi oluşacaktır. Burada önemli olan durum klasik üretim ve pazarlama, enformasyon ekonomilerine doğru bir kayış gösterecektir. Video bağlantılı teknolojiler böyle bir değişikliğin kritik araçlarıdır. Bazı video bağlantılı teknolojilerin nihai eyleşimsel doğası, gelecek yüzyılın başlat sağ yarı küresel sosyal şablonlarını üretecektir. Örneğin, yalnızca her tür veriyi ışık hızıyla taşımaya adanmış olan yeni çoğul taşıyıcılı tele işlem şirketi, devamlı veri tabanı sayesinde, önceden tercihlerin sinyalini vermiş bireysel tüketiciler için, sürekli olarak, siparişe uygun ürünler ve hizmetler üretecektir. Kullanıcılar aynı zamanda hem üretici hem de tüketici haline gelecektir.”

Bir köy kadar küçülen dünyamızda bilgisayar ve internet teknolojisi yeni bir toplumsal yapı oluşturmuşlardır. Ünitede sıklıkla ağ kavramından bahsedildi, bu kavram Manuel Castells’e göre bir Ağ Toplumu oluşturmaktadır. Castells, Ağ Toplumu’nu şöyle açıklamaktadır:

1990’ların sonunda internetin iletişim gücü telekomünikasyon ve bilgisayar alanındaki gelişmelerle birlikte, merkezsiz, ayrık mikrobilgisayar ile (günümüzde kullandığımız masaüstü ve dizüstü bilgisayarlar) ana çevrelerden çok değişik formatlarda ortaya çıkan birbiriyle bağlantılı bilgiişlem aygıtları sayesinde bilgisayarlaşmanın yaygınlaşmasına doğru başka bir teknolojik değişikliğe yol açtı. Bu yeni teknolojik sistemde bilgisayarın gücü, ortak internet protokollerini kullanan mega sunuculara erişim kapasitesine sahip ağ sunucuları tarafından örgütlenmiş iletişim içindeki bir ağa dağılmıştır. Kullanıcılar evde, işte, alışverişte, eğlence mekânlarında, ulaşım araçlarında her yerde hazır ve nazır, hayatın tüm alanlarına yayılmış, tek amaçlı, uzmanlaşmış aygıtlarla ağa bağlanabiliyorlar. Çoğu taşınabilir olan bu aygıtlar (örneğin yeni nesil cep telefonları) kendilerine ait bir iletişim sistemine gerek olmaksızın aralarında iletişim kurabiliyorlar (örneğin günümüzde kullanılan bluetooth teknolojisi)... Web siteleri birbirleriyle iletişim kurabiliyor. Evrensel bir bilgisayar ağına bağlanmak için gerekli yazılımı taşıyorlar.

Bilgisayarların her geçen gün daha da hızlanmasına rağmen insanoğlunun varoluş problemi devam etmektedir. Bu durum, internette sohbet odalarında gerçek kimliklerini gizleyerek verdiği varoluş çabasına dönüşmektedir. Kendimize için kurguladığımız bir kimlikle konuşuyoruz ve kurguladığımız kimliğe göre bir davranış biçimi oluşturuyoruz.

Yeni Medya

Günümüzde yeni medya kavramı önemli bir olgu olarak karşımızda durmaktadır. Milyonlarca kişi akıllı telefonları ve tablet bilgisayarları kullanıyor. Bu cihazlar ile internete bağlanarak hem bilgi ediniyor, hem gündelik işlerini yerine getiriyor (örneğin elektronik posta yazıyor, okuyor, işi ile ilgili tablolara bakıyor, raporları okuyor vb.) hem de müzik, radyo dinliyor, gazete okuyor, televizyon ve film seyrediyor, oyun oynuyor; kısacası eğleniyor. En önemli nokta tüm bunları yaparken zaman-mekân birlikteliğinin de önemi kalmıyor; artık daha farklı bir zaman ve mekân algısına sahibiz. Öncelikle telgraf ve demiryolları arasındaki ilişkiyi incelememiz gerekmektedir. Telgrafın icadı son dere önemli bir gelişmedir; telgraf, iletişimde bir devrim yaratmıştır. Telgrafın icadından önce iletişim faaliyetinin hızı büyük oranda fiziksel gücün olanakları ile sınırlıydı. İletişimin hızı bir insanın ya da bir atın bir günde alabileceği mesafe ile belirlenirken, telgraf bu hızı çağın koşulları içinde inanılmaz bir boyuta ulaştırdı. İnterneti, bilgisayar ağlarının ağı olarak tanımlayabiliriz. Evimizdeki kişisel bilgisayarımızda, dünyadaki tüm bilgisayarların bağlı olduğu bir ağı çalıştırdığımızı düşünebiliriz. İnternetin gelişiminde iki olay son derece önemlidir. Bu olaylardan ilki, 1957 yılında Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin Sputnik adlı uzay aracıyla ilk defa uzaya insan göndermesidir. Bu gelişme SSCB ile büyük bir rekabet içinde bulunan Amerika Birleşik Devletleri açısından büyük bir yenilgi olarak kabul edildi ve ileri Araştırma Projeleri Ajansı (Advanced Research Project Agency)’nin kurulmasına karar verildi. Bu ajans ile birlikte ABD, SSCB ile daha güçlü bir şekilde rekabet içine girdi. Bu ajans internet protokollerine dayalı olarak çalışan internet ağının ilk aşaması olan ARPA NET’i kurdu. İkinci önemli gelişme ise Avrupa’da, Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi (CERN)’ün kurulmasıdır. CERN’ün bu sürece en önemli katkısı “World Wide Web (www)” teknolojisini oluşturmasıdır; Bu teknoloji ise hypertext transfer protocols (http) üzerinden dosyaların bir yerden bir başka yere iletilmesine dayanmaktadır. Bugün kullandığımız teknoloji bu merkezde oluşmuştur. Böylelikle bilgi ve eğlence teknolojileri büyük bir süratle gelişmeye başladı.

Yeni Medya’nın Özellikleri

Yeni medya, içerisinde iki yapıyı barındıran melez (hybrid) bir yapı göstermektedir Bu yapının bir bölümünde bilgi-işlem işlevini yerine getiren bilgisayar diğer tarafta ise haberleşme, telekomünikasyon işlevine sahip olan iletişim araçları bulunur. Yeni medya kavramı ile çoğunlukla bugün kullandığımız iletişim araçları kastedilmektedir; yeni medya en son icat edileni temsil etmektedir. İnternet yeni medya olarak kabul edilirken, televizyon geleneksel bir kitle iletişim aracı olarak görülür. Ancak internet ile birlikte televizyon yeni bir kullanım alanına ulaşmıştır, bu alan televizyonun özelliklerinden değil internet teknolojisinin doğasından kaynaklanmaktadır. Birçok kişi TV programlarını, dizileri yayın saatlerinin dışında internet üzerinden takip etmektedir. Bu nedenle genel kanı televizyonu hükümdarların aracı (Geleneksel yönetim sitemi) olarak görürken, interneti girişimciliği canlandıran, sivil katılımcı, özgür düşüncenin (liberal siyasal sistem) medyası olarak tanımlamaktadır.

Etkileşim yeni medyanın en önemli özelliklerinden biridir Mc McLuhan’ın “Kullanıcılar aynı zamanda hem üretici hem de tüketici haline gelecektir” sözünün iletişim sürecindeki anlamı, kaynağın alıcı, alıcının da kaynak olabilmesi özelliğidir. Daha sonraki bölümlerde anlatılan Yurttaş Gazeteciliği kavramı bu durumun en iyi örneklerinden biridir. Buraya kadar tartıştığımız yeni medyanın ikili yapısına ek olarak genel özellikleri aşağıdaki gibidir:

  • Etkileşim: İletişim sürecinde etkileşimin varlığını gerekli kılar.
  • Kitlesizleştirme: Büyük bir kullanıcı grubu içinde her bireyle özel mesaj değişimi yapılabilmesini sağlayacak kadar kitlesizdir.
  • Eşzamansızlık: Kullanıcılar için uygun bir zamanda mesaj gönderme ve alma özelliğine sahiptir. (Böylelikle zaman ve mekân olgusunu değiştirir).
  • Manipule edilebilirlik: Sayısal enformasyon, tüm yaratım, depolama, dağıtım ve kullanım evrelerinde değiştirilebilir ve yeni koşullara uyarlanabilir.
  • Şebekeleştirme: Sayısal enformasyon aynı anda birbirinden çok uzak mesafelerde yaşayan çok sayıda kullanıcı tarafından paylaşılabilir ve enformasyon değiş tokuşu yapılabilir.
  • Yoğunluk: Büyük miktarda sayısal enformasyon küçük bir fiziksel medyada (CD, DVD) ya da şebeke sunucularında saklanabilir.
  • Sıkıştırılabilirlik: Gerektiğinde sayısal enformasyon büyük oranda sıkıştırılabilir ve depolanabilir (Yüzlerce şarkının MP3 formatında tek bir CD’ye kayıt edilmesi gibi).

Yeni Medya ve Sosyal Medya

Birçok kullanıcı bloglar oluşturuyorlar. Kişisel deneyimlerini aktarıyorlar, öyküler yazıyorlar ya da dünya ve ülke siyaseti ile ilgili yorumlarını internet kullanıcıları ile paylaşarak bir etkileşim oluşturuyor. Yukarıda bahsettiğimiz durumlara ek olarak internet ve yeni medyanın avantajları ve dezavantajları ile ilgili tartışmalar aşağıdaki ana başlıklar altında toplanabilir.

Gözetim: bilgisayara bağlı olan internet sistemi, geleneksel medyada gerçekleşen gözetim tanımını değiştirmiştir. Herhangi bir olay gerçekleştiğinde, bu olayın tarafları, ya da olayı yaşayan insanlar herkesin okuması için mesajlarını, görüntülerini ve yorumlarını internet üzerinden yayınlama şansına sahiptir. Geleneksel medyada olduğu gibi, neyin haberleştirileceğine ve neyin nasıl sunulması gerektiğine karar veren bir editör yoktur. Haber oluştuğunda haberin yayılmasını sağlayanlar kullanıcılar olmuştur.

İfade Özgürlüğü: İnternetin doğası beraberinde ifade özgürlüğünü getirmektedir. İnternetin merkezi bir konuma sahip olmaması, açma kapama düğmesinin bulunmaması, internet üzerindeki denetimi ve kontrolü zorlaştırmaktadır. Aynı zamanda internet kullanıcılarının anonimliği ifade özgürlüğü açısından büyük bir güvence olarak görülmektedir; suskun kalma ihtimali olan kitlenin sesi olarak kabul edilir.

Telif Hakkı: Telif hakkı bir ürünü yaratan, yaratıcıların, o ürün üzerindeki maddi haklarının korunmasıdır. İnternet tartışmalarının merkezinde bu hakkın kullanıcılar tarafından ihlal edildiği konusu bulunmaktadır.

Mahremiyet: Geleneksel kitle medyasında mahremiyet belirli ölçütler içine alınmıştır. Köklü bir gelenekten geldiği için deneyim ve birikim insanların mahremiyetleri ile ilgili bazı problemleri ortadan kaldırmıştır. Geleneksel kitle iletişim medyasında da halen mahremiyet ile ilgili tartışmalar devam etmektedir. Özel kalmasını istediğimiz bir iletişim faaliyetinin gizliliği nasıl güvence altına alınacak? Kendi isteğimizle sisteme girdiğimiz bilgilerimizin (elektronik posta hesabımızın şifresi ya da kredi kartımıza ilişkin bilgiler) gizliliği nasıl korunacak.

Sonuç olarak, yeni medyanın hayatımızda ne kadar büyük bir yer kapladığı royal.pingdom.com sitesindeki verilerde açıkça görülmektedir: Sitenin oluşturduğu veriler aşağıdaki gibi özetlenebilir (Tüm veriler 2011 yılında oluşturulmuştur.):

  • Dünya çapında 3.146 milyar elektronik posta hesabı bulunmaktadır.
  • İstenmeyen (spam) postaların %19’u kullanıcılara ulaşmıştır.
  • Dünya çapında elektronik posta trafiğinin %71’ini spamler oluşturmaktadır.
  • Aralık 2011’de dünya çapında 555 milyon internet sitesi bulunmaktadır.
  • 2011 yılında 300 milyon internet sayfası sisteme eklenmiştir.
  • 2.1 milyar internet kullanıcısı bulunmaktadır.
  • 591 milyon kullanıcı geniş bant internet hizmetinden yararlanmaktadır.
  • İnternete girişlerin %36.3’ü Çin’den yapılmaktadır.
  • 25 yaş altı internet kullanıcılarının oranı %45.
  • 2.4 milyar kullanıcı sosyal paylaşım ağlarında profile sahip.

Yeni Medya Araştırmaları

Önemli sorulardan bir tanesi sosyal medyanın hayatımızdaki yeri ve önemine ilişkin sorudur. Yapılan araştırmalarda, yetişkinlerin %47’si internet kullanıcısıdır. Aynı zamanda internet kullanıcılarının %59’u bir sosyal ağa üye. Bu veriler dahi internetin ve sosyal medyanın hayatımızda kapladığı yeri göstermektedir. 2011 yılında yapılan araştırmaya göre internet kullanıcılarının:

  • %92’si Facebook,
  • %29’u MySpace,
  • %18’i Linkedln
  • %13’ü Twitter kullanıcısı

Yeni medya ile birlikte kazandığımız bir diğer alışkanlık ise internet üzerinde video izleme alışkanlığı. Video izleme alışkanlıkları ile ilgili veriler aşağıda sunulmaktadır:

  • YouTube’da izlenen video sayısı: 1 trilyon.
  • Bir kişiye düşen video izleme sayısı ortalama: 140
  • YouTube’a her dakika da toplamda 48 saatlik video kullanıcılar tarafından yüklenmektedir (upload).
  • Amerikalı internet kullanıcılarının %82.5’i videoları (film, klip, televizyon dizileri) çevrimiçi izlemeyi tercih etmektedir.
  • Her ay 201 milyar video internet üzerinden izlenmektedir.

Yeni Medya ile hayatımıza giren yeni bir olgu da fotoğraf yayını ve paylaşımı olgusu. Facebook, Instagram ve Flick dünyada başı çeken sosyal paylaşım ağları.

Bu ağların trafiğine baktığımızda da önemli veriler ile karşılaşmaktayız.

  • 2011 yılında Instagram’da açılan hesap sayısı 14 milyon.
  • Instagram’a saniyede 60 fotoğraf yükleniyor.
  • 2011 yılı ortalarında Facebook’taki fotoğraf sayısı 100 milyar.
  • Flickr’ın kullanıcı sayısı 51 milyon.
  • Her gün 4.5 milyon fotoğraf kullanıcıları tarafından Flickr’a yüklenmekte.

TÜİK’nun “Hane Halkı Bilişim Teknolojileri Kullanım Araştırması-2011”e göre:

  • Türkiye’deki hanelerin %42.9’u internet erişimine sahip.
  • Bu oran kentlerde %51 iken kırsal bölgelerde %22.7’dir.
  • Hanelerin %39.3’ü geniş bant internet hizmetlerinden yararlanmaktadır (ADSL, kablolu ve kablosuz sabit bağlantılar ile 3G bağlantıları).
  • 16-74 yaş grubundaki bireylerin %36.2’i düzenli olarak interneti kullanmaktadır. Bu grup hemen hemen her gün veya haftada en az bir kere internete bağlanmaktadır.
  • İnternet üzerinden mal veya hizmet siparişi verme oranı %18.6
  • 2011 yılını ilk üç ayında (Ocak-Şubat-Mart) interneti kullananlar %72.7 oranında haber, gazete, dergi okurken, sağlık ile ilgili haberlerin okunması %54.1; blogların, Facebook, Twitter gibi sosyal paylaşım ağlarının kullanım oranı ise %50.8

Sonuç olarak, internet teknolojisi, yeni medya ve sosyal paylaşım ağları, günümüz toplumsal yaşamının önemli parçaları haline gelmiştir; bu gelişmeler ışığında dünya yeni bir toplumsal yaşamın gerekliliklerine göre düzenlenmiş ve yeni düzenlemelerin yolu açılmıştır.