FİNANSAL YÖNETİM - Ünite 5: Finansman Kaynakları Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 5: Finansman Kaynakları

Finansman Kaynakları

İşletmelerde finans yöneticisinin en önemli görevlerinden biri işletmenin ihtiyaç duyduğu fonları, zamanında, en uygun maliyetle, en uygun kaynaklardan sağlamak ve sağladığı bu fonları etkin bir şekilde kullanmaktır. Finans yöneticisi ihtiyaç duyulan fonu sağlamada işletme içi ve işletme dışı finansman kaynaklarından yararlanmaktadır. İşletme dışı fon kaynaklarına yabancı kaynaklar, işletme içi fon kaynaklarına özkaynaklar denmektedir. Yabancı kaynaklar, işletmenin belli bir süre sonra ödemek üzere üçüncü kişilerden sağladıkları kaynaklardır. Özkaynaklar ise işletme sahip ve ortaklarının yatırmış olduğu, işletmenin kendi kaynaklarıdır.

İşletmelerin kullanabilecekleri fonlar, kaynaklarına veya vadelerine göre incelenebilir. Fonları, kaynağına göre; özkaynak, yabancı kaynak ve otofinansman olarak sınıflandırmak mümkündür. Aynı şekilde, vadelerine göre bir ayrım yapılacak olursa fon kaynakları, kısa, orta ve uzun vadeli kaynaklar olarak sınıflandırılabilir. Bir yıla kadar vadeye sahip kaynaklara kısa vadeli kaynaklar, 1-5 yıl arası kaynaklara orta vadeli kaynaklar, 5 yıldan daha uzun vadeli kaynaklara ise uzun vadeli kaynaklar denir.

Finans yöneticisi işletme faaliyetlerinin özelliğine göre kaynak yapısını oluştururken yabancı kaynakları ve özkaynakları çok iyi araştırmak, incelemek ve en uygun bileşimi sağlamak zorundadır. Finans yöneticisi ayrıca, optimal sermaye yapısını oluştururken finansal piyasaların sunduğu seçenekler arasından maliyet ve risk dengesini gözeterek seçim yapmalıdırlar.

Kısa Vadeli Fon Kaynakları

Bir işletmenin kısa vadeli kaynakları, genel olarak, o işletmenin bir yıl içinde geri ödemek zorunda kalacağı kısa süreli borçları ifade etmektedir. Kısa vadeli fonlar, dönen varlıkların finansmanı için kullanılır. Literatürde kısa vadeli finansman çalışma (işletme) sermayesi finansmanı olarak da adlandırılır. İşletmeler için geçerli olan kısa vadeli fon kaynaklarının avantajları şöyle sıralanabilir:

  • Kısa vadeli borçlar uzun vadeli borçlara göre çok daha kısa sürede sağlanabilmektedir.
  • İhtiyaç duyduğu fonlar sezonluk veya dönemsel ise işletmeler kendilerini uzun dönemli yükümlülük altına sokmak istemeyecektir.
  • Kısa vadeli borç faiz oranlarının uzun vadeli borç faiz oranlarından daha düşük olması nedeniyle, işletmenin uzun vadeli borç yerine kısa vadeli borç kullanması fonların elde edilme maliyetini düşürecektir.
  • İşletmeler acil fona ihtiyaç duyduklarında fon kaynaklarına erişim açısından kısa vadeli fonlara daha hızlı bir şekilde erişme imkânına sahip olabilmektedir.

Başlıca kısa vadeli fon kaynakları; ticari krediler, ticari banka kredileri, tahakkuklar, finansman bonosu, faktoring, menkulleştirme ve diğer kısa vadeli kaynaklardır.

Ticari krediler işletmelere satıcılar tarafından sağlandığı için satıcı kredileri olarak da ifade edilir. Satıcı kredileri bütün işletmeler tarafından kullanılan kısa vadeli fon kaynaklarıdır. Kısa vadeli satıcı kredileri daha çok dönen varlıklarla finanse edilirler. İşletmelerin cari borçlarının önemli bir kısmını ticari krediler oluşturmaktadır. Finansal kurumlar dışında kalan işletmelerde kısa vadeli borçların yaklaşık %40’ının ticari kredilerden oluştuğu tespit edilmiştir. Satıcılar, genellikle, sattıkları malların veya hizmetlerin karşılığını peşin tahsil edemez. Böylece, herhangi bir ödeme yapılmadan veya malın bedeli tam olarak tahsil edilmeden, mal teslim edilerek, alıcıya satıcı tarafından fon sağlanmış olur. İşte, bu şekilde sağlanan kredilere, ticari kredi denilmektedir. Bu krediler, açık hesaplarda ve borç senetleri hesaplarında takip edilir. Kısa vadeli fon kaynağı olarak ticari kredinin birçok üstünlüğü vardır. İşletme açısından, ticari kredinin en önemli üstünlüğü, kullanıma hazır bir fon kaynağı olmasıdır. Ticari kredi kullanımının bir maliyeti olduğu unutulmamalıdır. Ayrıca, vade dolduğunda, ödeme yapılmazsa, vade farkı ödemesi söz konusu olabilir. Satıcılar, alacaklarını vadesinde tahsil edebilmek için, oldukça yüksek vade farkı talebinde bulunurlar. Bu nedenlerle, ticari kredinin işletmelere maliyeti çok yüksek olabilir. Ticari veya satıcı kredilerinde erken ödeme iskontosu da söz konusu olabilir.

Ticari banka kredileri, işletmeler için ticari krediden sonra ikinci derecede önem taşıyan fon kaynağıdır. İşletmeler nakit açıklarını kısa vadeli banka kredileriyle karşılamaktadır. Ticari bankalar kredi taleplerini değerlendirirken kredi başvurusunda bulunan işletmeler hakkında araştırma yapar. Öncelikle banka işletmenin güvenilirliğini araştırır ve banka kredisinin ne kadar olacağı, müşteri ile banka arasındaki görüşmeler sonunda belirlenir. Banka kredisinin ne kadar olacağı, müşteri ile banka arasındaki görüşmelerle belirlenir ve aralarında bulunması gereken unsurların önceden belirlendiği kısa vadeli kredi sözleşmesi imzalanır. Bankalar, kredi açtıklarında, risk yüklendiklerinden, müşterilerinden teminat isteyebilirler. Teminat istenmesinin nedeni, işletmeye verilen kredinin geri ödenmesini garanti altına almak ve borçlu işletmeyi krediyi vadesinde ödemeye zorlamaktır. Bankalar arası rekabetin artması, teknolojik gelişmeler, endüstrinin yön değiştirmesi, yeni yapısal dönüşümler ve işletmelerin ihtiyaçlarının çeşitlilik göstermesi gibi nedenlerle çok sayıda kısa vadeli banka kredisi söz konusu olmaktadır. Bunlar;

  • Borçlu Cari Hesap: Kredinin özelliği; kredinin vadesinin ve limitinin banka ve işletme arasında önceden belirlenmesi, söz konusu vade içerisinde serbestçe kullanılabilmesi, faiz oranlarının kredi kullandırıldığı sırada piyasa şartlarına göre değişebilmesi ve genellikle üçer aylık dönemler itibariyle nakit olarak geri ödemelerin yapılmasıdır.
  • İskonto Kredisi: İşletmelerin nakit ihtiyaçlarını karşılayabilmek için çek ve senetlerini vadesinden önce bankaya vererek vadelerine göre faiz oranı üzerinden iskonto edilmesiyle elde edilen kredilerdir.
  • Spot Kredi: Kredi tutarı, vadesi ve faizi kullanım aşamasından belirlenen ve vade sonuna kadar bankalar tarafından sabitlenen kredi türüdür.
  • Döviz Kredisi: İhracatçıyı teşvik veya ülkeye döviz girişinin sağlanması için ihracat, ihracat sayılan satış ve teslimler ile döviz kazandırıcı faaliyetlerin finansmanı amacıyla, bu tür faaliyetlerde bulunan işletmelere kullandırılan kredilerdir.
  • Dövize Endeksli Kredi: İşletmelerin ihracat taahhüdü olmadan döviz cinsinden kullandıkları kredilere denir.
  • Açık Kredi: Bankaların, kişilerin saygınlıklarına açtıkları kredi türüdür. Açık kredilerden daha çok, piyasada tanınmış, borç ödeme gücü yüksek, bankalarla iyi ilişkiler kurmuş işletmeler yararlanabilmektedir.
  • Karşılık Bakiyesi: Bu tür kısa vadeli banka kredileri, işletme ile banka arasında kararlaştırılan kredi tutarının bir kısmının bankada dengeleyici bakiye olarak tutulması sonucu oluşur. Genelde bu tutar, işletmenin talep ettiği tutarın %10-20 arasındaki bir değerdir.
  • Teminat ve Kefalet Mektupları: Bankalar, müşterilerinin yükümlülüklerini veya borçlarını zamanında ödeyeceklerine dair üçüncü şahıslara karşı taahhütte bulunabilir. Böylece bankanın güvencesi, müşterinin güvencesi hâline dönüşmüş olur. Müşteri yükümlülüğünü yerine getiremezse, müşteri teminat mektubu paraya çevrilir. Banka, daha sonra söz konusu krediyi müşterisinden tahsil etmeye çalışır.
  • Akreditif Kredisi: Akreditif işlemi, ithalatçı ile ihracatçı arasında bir satış sözleşmesiyle başlar. Akreditif kredisi, bankaların, ithalatçı müşterilerine sağladıkları kısa vadeli bir kredi türüdür.
  • Avans: Bazı işletmelerin gelecekte üretip satacakları mal ve hizmetler için müşterilerinden avans olarak fon temin edebilirler.
  • Stoklar Karşılığı Kısa Vadeli Kredi: İşletme stoklarının değerine göre teminat göstererek bankalar tarafından verilen kredilere denir. Bankalar, genellikle, stokları paraya dönüştürmek istemez ve kredi alan işletmenin borcunu ödeyebilecek nakit akımına bakarak kredi açmayı tercih eder.

Yukarıda ifade edilen krediler haricinde krediler de bulunmaktadır. İşletmelerin özellikle ihracatta ve ithalatta kullanabilecekleri “red-clause akreditif” ve “prefinansman kredileri” vardır. Red-clause akreditif, ithalatçı işletme tarafından ihracatçının kullanması için bir finansal kuruma açtırdığı bir tür avans kredisidir. Prefinasman kredisi ise, ihracatçının ihtiyaç duyduğu finansmanı, ithalatçıdan veya finans kuruluşlarından sağladıkları ve ihracatın yapılmasından sonra sağlanan dövizlerle geri ödenen bir kredidir.

İşletmelerin bir diğer fon kaynağı “tahakkuklar”dır. Tahakkuk etmiş vergiler ile birlikte tahakkuk etmiş ücretler ödeme zamanına kadar, bilançonun kaynaklarında yer alır. Bu tür giderlerin tahakkuku ile ödenmesine kadar geçen sürede, işletme bunları maliyetsiz olarak kullanabilir. Fakat bu tahakkuklar dönemsellikten dolayı kontrolleri çok az olacaktır.

“Finansman bonosu” genellikle büyük işletmelerin kısa vadeli finansman ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla, aracı kurumlara veya doğrudan yatırımcılara sunmak amacıyla ihraç ettikleri borç senedi olarak tanımlanabilir. Finansman bonosunun vadesi genel olarak 30 günden az 364 günden çok olmamak üzere ihraççı tarafından belirlenir. Finansman bonoları harççı tarafından belirlenen vadeye uygun iskonto oranları ile iskonto edilerek bulunan fiyat üzerinden satılır. Başka bir ifadeyle, finansman bonosunda faiz genellikle peşin olarak ödenir.

“Faktoring”, işletmelerin genellikle kısa vadeli satışlardan doğan alacak haklarının, faktör adı verilen finansal kuruluşlara (faktoring şirketlerine) satılmasıyla, işletmelere kısa vadeli fon sağlama olanağı veren bir finansman yöntemidir. Faktoring işlemlerinde amaç, işletmeye, alacaklarını vadelerinden önce tahsil ederek finansman kaynağı sağlanması ve işletmenin, alacakları nedeniyle sorumlu olduğu bürokratik işlemlerden kurtulmasıdır. Faktör kuruluş için riski azaltmanın bir başka yolu da alacaklarını sigorta ettirmekte ve bu işleme de risk reasüransı adı verilmektedir. Faktoring işleminin içeriğine, özelliğine ve yapıldığı yere göre değişik türleri vardır:

  • Yapıldığı Yer Durumuna Göre: Faktoring işlemini gerçekleştiren taraflar, merkezlerinin bulunduğu ülkede bu işlemi gerçekleştiriyorlarsa ulusal faktoring işlemi, satıcı ve alıcının farklı ülkelerde olduğu durumlarda ise uluslararası faktöring işlemi gerçekleşmektedir. Uluslararası faktöring ihracat faktöringi ve ithalat faktöringi olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.
  • Rücu Edilebilme Durumuna Göre: Ödenmeme riskini üstlenilmeyerek işlemin geri dönüşünün olması durumuna rücu edilebilir faktöring, faktöring şirketin borcun ödenmeme riskini üstlenerek işlemin geri dönüşünün olmaması durumuna da rücu edilemez faktöring denir.
  • Ödeme Zamanına Göre: Faktöring şirketinin alacağını satın aldığı işletmeye peşin olarak ödemesi ön ödemeli faktöring, faktör işletmeye ödemenin vade sonunda yapılamasına ise vadede ödemeli faktöring denilmektedir.
  • Bildirim Durumuna Göre: Borçlulara borçlarını faktöre devrettiğini bildirmesi durumuna bildirimli faktöring, bildirmemesi durumuna ise bildirimsiz faktöring denmektedir.

“Menkul kımetleştirme”, kredi veren kurumun veya kredili satış yapan işletmenin, kredi işleminden doğan alacağını satması ve alacağın, söz konusu alacağa bağlı olarak çıkarılan menkul kıymetleri satın alan yatırımcılar tarafından finanse edilmesidir. Kısaca, işletmenin alacaklarına karşılık gösterilerek menkul kıymet oluşturma işlemidir.

Menkul kıymetleştirme yoluyla oluşturulan yeni borçlanma araçları, Varlığa Dayalı Menkul Kıymetler (VDMK) olarak adlandırılmaktadır. Varlığa Dayalı Menkul Kıymet, belirli bir varlığa, varlıkların gelirlerine veya haklarına dayalı olarak çıkarılan borçlanma araçlarıdır. Varlık finansmanı fonunun portföyüne dâhil edilebilecek varlıklar şunlardır:

  1. Bankaların ve finansman şirketlerinin, tüketici kredileri ile ticari kredilerinden kaynaklanan alacakları,
  2. Finansal kiralama sözleşmelerinden doğan alacaklar,
  3. Toplu Konut İdaresi Başkanlığının gayrimenkul satışından kaynaklanan taksitli ve sözleşmeye bağlanmış alacakları,
  4. Finansal kuruluşlar hariç mal ve hizmet üretimi faaliyetinde bulunan anonim ortaklıkların müşterilerine yaptıkları faturalı satışlardan kaynaklanan senede veya teminata bağlanmış ticari alacakları,
  5. Fon portföyünde yer alan varlıklardan elde edilen nakdin değerlendirilmesi amacına yönelik olarak yapılan üç aydan kısa vadeli mevduat, katılım hesabı, ters repo işlemleri, para piyasası fonları, kısa vadeli borçlanma araçları fonları ve Takasbank Para Piyasası işlemleri,
  6. Varlıkların fonun toplam yükümlülüklerini aşan kısmı, hizmet sözleşmesi ile belirlenecek oran veya miktarda bu amaçla oluşturulacak yedek hesaplara aktarılabilir. Bu kapsamda yer alan yedek hesaplardaki varlıklar,
  7. Sermaye Piyasası Kurulunca uygun görülecek sermaye piyasası araçları dışındaki varlıklar.

Konut finansmanı fonunun portföyüne ise dahi edilebilecek varlıklar şunlardır:

  1. Bankaların ve finansman şirketlerinin, konut finansmanından kaynaklanan alacakları,
  2. Konut finansmanından kaynaklanmak kaydıyla, yapılan finansal kiralama sözleşmelerinden doğan alacaklar,
  3. Bankaların, finansal kiralama şirketleri ve finansman şirketlerinin teminat altına alınmış ticari kredi ve alacakları,
  4. Toplu Konut İdaresi Başkanlığının konut satışından kaynaklanan taksitli ve sözleşmeye bağlanmış alacakları,
  5. Varlık finansman fonunun portföyünde olan ve yukarıda 5, 6 ve 7’de yer alan kapsamdaki varlıklar,
  6. Türev araçlardan kaynaklanan haklar ve yükümlülükler

Menkul kıymetleştirmenin belirtilen yararları yanında bazı sakıncaları da bulunmaktadır. Yatırımcıların dayanağını oluşturan, varlıklara ilişkin ödemelerin, borçlular tarafından yapılamaması veya geç yapılması bir risk unsurunu oluşturmaktadır.

Orta Vadeli Fon Kaynakları

Orta vadeli fon kaynakları genellikle, vadeleri 1 ila 5 yıl arasındaki fonları içermektedir. Orta vadeli fonlarda geri ödeme dönemleri, genellikle belli bir süre ödemesiz dönemden sonra, üç ay, altı ay veya yıllık dönemler halinde olmaktadır. Başlıca orta vadeli fon kaynakları aşağıdaki şekildedir:

  • Orta Vadeli Banka Kredileri,
  • Orta Vadeli Satıcı Kredileri,
  • Orta Vadeli Tahviller,
  • Sigorta Şirketlerinin Orta Vadeli Kredileri,
  • Finansal Kiralama (Leasing),
  • Forfaiting’dir.

Orta vadeli banka kredilerinin en önemli avantajı sağladığı esnekliktir. Bu tür kredilerin koşulları, taraflar arasındaki karşılıklı görüşmelerle ve işletmenin ihtiyaçlarına göre belirlenmektedir. İşletmenin istekleri değiştikçe kredi koşulları da zaman içerisinde değişebilmektedir. Orta vadeli kredi veren bir banka, verdiği krediyi garantiye almak isteyecektir. Orta vadeli borç anlaşmasında, genellikle kredi vereni koruyucu hükümler bulunmaktadır. Bankalar, orta vadeli krediler için maddi bir teminat almaktan çok, kredi sözleşmesine konulacak hükümlerle, kredinin geri ödenmesini sağlamaya çalışmaktadır.

Orta vadeli satıcı kredileri, işletmeler tarafından duran varlıkları finanse etmek için kullanılır. İşletme bir makine ve teçhizat satın aldığında genellikle bunun bedelini orta vadede ödemek ister. Böyle bir durumda, bazen satıcı işletmenin çalıştığı banka araya girerek gerekli finansmanı yapar ve alıcıya kredi açmış olur.

Orta vadeli tahviller, orta vadeli kredilerden biridir. Tahvil bir borç senedidir. İşletmeler özellikle duran varlıklarının bir kısmını finanse etmek için, ihtiyaç duydukları fonları menkul kıymet ihraç ederek sağlayabilir. Ancak her işletme tahvil çıkaramamakla birlikte gelişmiş bir sermaye yapısının olmamasından dolayı, bu yöntem sık kullanılan bir fonlama yöntemi değildir.

Sigorta şirketleri de diğer kredi veren kurumlar gibi, ellerindeki fonları işletmelere vermek isterler. Vade ve faiz konusunda sigorta şirketleri ile bankalar arasında farklılıklar vardır. Orta vadeli fonlar bir ile on yıl vadeli iken, hayat sigortası şirketlerinin orta vadeli fonlarının vadesi on yılı geçmektedir. Sigorta şirketlerinin verdikleri kredinin faiz oranları da bankalara göre daha yüksektir. Finansal kiralama, belirli bir süre için, kiralayan ve kiracı arasında imzalanan ve üreticiden kiracı tarafından seçilip, kiralayan tarafından satın alınan bir malın mülkiyetini kiralayanda, kullanımı ise kiracıda bırakan ve belirlenen değer üzerinden sözleşme süresi sonunda malın mülkiyetinin kiralayandan kiracıya geçmesini sağlayan orta vadeli bir finansman yöntemidir. Bir işlemin finansal kiralama sayılabilmesi için, aşağıdaki kriterlerden en az birini taşıması gerekmektedir:

  • İktisadi kıymetin mülkiyetinin kira süresi sonunda kiracıya devredilmesi,
  • Kiracıya, kira süresi sonunda, iktisadi kıymeti rayiç bedelinden düşük bir bedelle satın alma hakkı tanınması,
  • Kiralama süresinin, iktisadi kıymetin ekonomik ömrünün %80’inden daha büyük bir bölümünü kapsaması,
  • Sözleşmeye göre yapılacak kira ödemelerinin bugünkü değerlerinin toplamının, iktisadi kıymetin rayiç bedelinin %90’ından daha büyük bir değeri oluşturması.

Günümüzde finansal kiralamaya hemen hemen her türlü mal konu olmaktadır. Başlangıçta, finansal kiralamaya yalnız taşınmaz mallar konu olmuştur. Sonraları, bu mallara tüketim ve yatırım malları eklenmiş, hatta peştemaliye, marka, patent gibi maddi olmayan değerler de finansal kiralama konusuna dâhil edilmiştir. Finansal kiralama yönteminin farklı türleri bulunmaktadır. Bunlar:

  • Faaliyet Kiralaması: Kısa dönemli bir kiralama türüdür. Bu tür kiralama, genel olarak bilgisayarlar, araçlar ve ekipman almak yerine kullanılır. Faaliyet kiralamasına konu olan mallar, genellikle teknolojik gelişmeye duyarlı, bakım ve onarıma ihtiyaç gösteren mallardır.
  • Finansal Kiralama: Finansal kiralama ise faaliyet kiralamasından daha uzun bir dönem için yapılır. Finansal kiralama, kiralayan işletme açısından, kiralamaya konu olan varlığa sahibi olan işletmeye bir dizi ödemeyi garanti eden, iptal edilemez bir anlaşma ortaya koyar.
  • Yurtiçi ve Yurtdışı Kiralama: Bir mal, yurtiçinde faaliyet gösteren leasing şirketi tarafından kiralanıyorsa bu mal ister Türkiye’de üretilmiş, isterse ithal edilmiş olsun, bu tür kiralama, yurtiçi kiralamadır. Öte yandan, leasing şirketi, yurtdışında faaliyet gösteriyor ve Türkiye’deki leasing şirketi bu kiralama işleminde aracılık yapıyorsa, bu bir uluslararası kiralamadır.
  • Satış ve Geri Kiralama: Satış ve geri kiralama, nakit sıkıntısı içerisinde olan işletmelerin başvurdukları bir kiralamadır. Bu tür kiralamada işletme, arazi, bina, makine ve teçhizat gibi duran varlıklarını bir finans kurumuna satmakta, daha sonra kiralamaktadır.

Finansal kiralama yönteminin pek çok üstünlükleri bulunmaktadır. Bunlar; teknolojik gelişmelere uygun hale gelmek, esnek ödeme koşulları, orta vadeli finansman olanağı, finansal oranlara etkisi, sınırlamaların azlığı, maliyet avantajı, vergi avantajı, teşviklerden yararlanma gibi işletmeye sağladığı pek çok fayda bulunmaktadır. Bunun yanı sıra bazı sakıncaları da bulunmaktadır; mala sahip olamama nedeniyle kullanımdaki sınırlamalar, kira dönemi sonunda malın yatırımcıya devredilmesini içermiyorsa malın hurda değerinden yararlanamama, varlıklarının büyük bir kısmı kiralama yöntemi ile gerçekleşmişse işletmenin kredi değerliliğinde düşme gerçekleşebilmektedir.

Forfaiting, mal ve hizmet ihracatından doğan ve gelecekte tahsil edilecek bir alacağın, vadeden önce satılarak tahsil edilmesidir. Alacağın satıcısına “forfaitist”, devralan kuruluşa “forfaiter” denir. Senetli ve senetsiz her çeşit alacak, forfaiting konusu olabilir. Ancak, uygulamada, poliçe ve bono gibi senetlerle temsil edilen alacaklar üzerinden forfaiting yapılmaktadır.

Uzun Vadeli Fon Kaynakları

İşletmelerde uzun vadeli fon arayışı daha çok kuruluş ve büyüme dönemlerinde ortaya çıkmaktadır. Bu konuda alınacak kararlar işletmedeki finansal yöneticinin alacağı en önemli kararlardan biri olmaktadır. Uzun vadeli fon kaynakları ile kastedilen işletmelerde genellikle 5 yıldan daha uzun vadeli olarak kullanılan fon kaynaklarıdır. Bu fonlar sermaye piyasalarında işlem görmektedirler.

Uzun vadeli fonlar, işletme içi ve işletme dışı kaynaklardan sağlanabilmektedir. İşletme içi kaynaklar, özkaynak ve otofinansman iken; işletme dışı kaynaklardan sağlanan fonlar, tahvil ihracı ve uzun vadeli banka kredileri ile sağlanan fonlardır.

İşletmenin özkaynakları, ortaklar tarafından işletmeye tahsis edilen sermaye ile faaliyetler sırasında oluşan kârdan ayrılan dağıtılmamış kârlar, karşılıklar ve yedek akçelerden oluşmaktadır. İşletmenin özkaynağı, kredi verenlerin alacaklarına karşılık bir güvencedir. Ayrıca işletmeye açılan krediler için de bir ölçüdür. Özkaynakları anonim şirketlerde hisse senetleri temsil etmektedir. Hisse senedi, ortakların işletmeye koyduğu sermaye karşılığında ihraç edilen menkul değerdir.

İşletmelerin dış kaynaklardan elde ettikleri uzun vadeli fonlar, genellikle ticari banka kredileri ve tahvil ihracı ile sağlanmaktadır. İşletmeler, kredi aldığında veya tahvil ihraç ettiğinde, faizleri düzenli ve anaparayı zamanında geri ödemeyi taahhüt etmektedir. Tahvil faiz ödemeleri, genellikle, kupon karşılığı ve yılsonlarında yapılmaktadır. İşletmeye kredi verenler, risklerini azaltmak için, bazı koruyucu hükümleri işletme yöneticilerine kabul ettirebilir. Koruyucu hükümler denildiğinde, işletmenin ilave borçlanmasına sınır getirmek, alacaklılık sıralarının değişmesini önlemek, ortaklara kâr dağıtımını sınırlamak sayılabilir.

Otofinansman, bir işletmenin kendi kendine fon yaratmasıdır. Otofinansman, elde edilen kârın tümünün veya bir kısmının dağıtılmayarak işletme bünyesinde bırakılmasıyla oluşur. Otofinansman iki şekilde yapılabilir: Açık oto finansman ve gizli oto finansmandır. Açık otofinansman, kârların işletmede tutulmasıyla yapılan finansmandır. Dağıtılmayan karlar, yedekler ve karşılıklar açık otofinansman kapsamına girmektedir. Gizli otofinansman, gizli yedek akçe ayrılması yoluyla yapılır. Gizli yedekler, genellikle bilançoda varlıkların değerinin olduğundan düşük, amortisman oranlarının yüksek, şüpheli alacakların kabarık veya kaynaktaki yükümlülüklerin şişirilmesiyle yaratılır. Otofinansmanla fon sağlamak, genelde işletmeler için yararlı bir finansman yöntemidir. Günümüzde işletmeler, finansman gereksinimlerinin büyük bir bölümünü otofinansmanla karşılamaktadır.