FİNANSAL YÖNETİM II - Ünite 3: Sermaye Bütçelemesi Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 3: Sermaye Bütçelemesi

Giriş

Sermaye bütçelemesinde kullanılan yöntemler riski dikkate almayan ve riski yatırım projelerinin bir unsuru olarak değerlendirme sürecine dâhil eden yöntemler olarak iki grupta toplanmaktadır. Riski göz ardı eden, diğer bir ifadeyle tüm yatırım projelerinin aynı risk düzeyine sahip olduğu varsayımdan hareket eden yöntemler statik yöntemler ve dinamik yöntemler olarak gruplandırılmaktadır. Statik yöntemler, projelerin değerlendirilmesinde paranın zaman değerini göz ardı eden yöntemlerdir. Bu yöntemlerin sayısı oldukça fazladır; ancak en çok kullanılanları “Ortalama Yıllık Gelirin Yatırım Tutarına Oranı” ve “Geri Ödeme Süresi Yöntemi”dir. Dinamik yöntemlerde ise paranın zaman değeri dikkate alınmaktadır. Bu yöntemlerden en sık kullanılanları ise “Net Bugünkü Değer Yöntemi”, “İç Kârlılık Oranı Yöntemi” “Kârlılık Endeksi” ve “Yıllık Eşdeğer Gider Yöntemi”dir. Yatırım projelerinin değerlendirilmesinde riskin sabit bir faktör olarak kabul edilmesi gerçekçi olmayan bir yaklaşımdır. Gerçekte bütün yatırım projeleri farklı risk düzeylerine sahiptir. Yatırım projelerinin taşıdığı riskleri hesaplamak oldukça zordur; ancak, kullanılan bazı yöntemlerle projelerin riski belirlenebilmektedir. Bu yöntemler; “Yatırımın İskonto Oranını Farklılaştırma Yaklaşımı”, “Belirlilik Eşiti Yaklaşımı”, “Olasılık Dağılımı Yaklaşımı”, “Karar Ağacı Yaklaşımı” ve “Simülasyon Yaklaşımı”dır.

Yatırım Kavramı ve Yatırım Türleri

Üretim gücünün elde edilmesi, korunması ve artırılması için yapılan her türlü harcamaya yatırım denilmektedir. Yatırımlar mali (finansal) ve maddi olmak üzere iki grupta sınıflandırılabilir. Mali yatırımlar sermayenin mal ve hizmet üretimi dışındaki alanlara bağlanmasıdır. Bu tür yatırımların yapılmasındaki temel amaç, yatırılan sermaye ile belirli bir faiz, kâr payı, sermaye kazancı gibi gelirler sağlamak, uzun süreli bir likidite rezervi yaratmak, işletmenin ekonomik gücünü ve itibarını artırmak ve vergiye ilişkin avantajlardan yararlanmaktır. Maddi yatırımlar ise mal ve hizmet üretimine ilişkin yatırımları ifade eder ve dönen ve duran varlık yatırımları olarak iki grupta ele alınabilirler. Dönen varlık yatırımları; bir yıldan kısa sürede mal veya hizmetlere dönüşecek varlıklara yapılan yatırımları ifade eden, uzun süreli varlıkların çalıştırılması için gerekli olan yatırımlardır. Bu kapsamda; kasa, banka, stok ve alacaklarda bulunması gereken fon tutarlarına karar verilir. Duran varlık yatırımları ise bir yıldan uzun süre yararlanılacak maddi ve/veya gayri maddi varlıklara yapılan yatırımlardır.

Yatırım Türleri: Yatırımlar çeşitli şekilde sınıflandırılabilirler. Başlıca yatırım türleri aşağıda verilmektedir.

Komple Yeni Yatırımlar: Mal ve hizmet üretimine yönelik olarak ana makine ve teçhizat ile yardımcı tesisleri içeren, gerektiğinde arazi-arsa, bina-inşaat harcamalarını da kapsayan, mevcut tesis veya altyapıdan farklı özelliğe sahip yatırımlardır.

Yenileme Yatırımları: Üretimin devamlılığı açısından, tamir, bakım ve her türlü onarıma rağmen eskimiş ve çalışmaz hale gelmiş bir varlık ya da tesisin yerine, niteliği aynı olan ve aynı üretim faaliyetinde kullanılacak yeni bir varlığın ya da tesisin satın alınması için yapılan yatırımlardır.

Tevsii Yatırımları: Mevcut bir yatırıma ilave üretim hattı veya makine ve teçhizat ilave yapılması suretiyle üretim miktarının artırılması veya yeni bir yatırım özelliği taşımayan, mevcut üretim hattında yer alan makine ve teçhizatların bir bölümünün değiştirilmesi ile ilgili yatırımlardır.

Tamamlama Yatırımları: Tesisin eksik kalan kısımlarının tamamlanması amacıyla yapılan yatırımlardır.

Modernizasyon Yatırımları: Daha çok maliyet tasarrufu sağlamak, üretim kapasitesini yükseltmek amacıyla yapılan yatırımlardır.

Darboğaz Giderme Yatırımları: Üretimde darboğaza neden olan olayları giderme amacıyla yapılan yatırımlardır.

Kalite Düzeltme Yatırımları: Üretilen malların kalitesini yükselterek, pazar payını korumak ya da arttırmak için, mamulün kalitesini yükseltici etki yapacak yatırımlardır.

Entegrasyon Yatırımları: Mal ve hizmet üreten tesislerin mevcut üretim hatlarında elde edilen nihai ürüne bütünleyici nitelikte ara malı verecek ve/veya üretilmekte olan nihai ürünü ara malı olarak kullanabilecek şekilde, mevcut tesise ileri ve/veya geriye doğru entegre olan, yatırımın konusu ve projenin özelliği dikkate alınarak aynı il sınırları içinde veya aynı yerde ve aynı tesis bünyesinde olan yatırımlardır.

Finansal Kiralama Yatırımları: Bir tesisin tamamının ya da bir kısmının, belirli bir süre için kullanım hakkına sahip olmak amacıyla gerçekleştirilen yatırımlardır.

Nakil Yatırımları: Taşınma işlemi için yapılan yatırımlar olarak tanımlanabilir.

Yatırım Alternatiflerini Değerleme

İşletmelerde duran varlıklara yapılan yatırımları değerleme süreci sermaye bütçelemesi olarak adlandırılmaktadır. Sermaye bütçelemesi ifadesindeki sermaye, üretimde kullanılan duran varlıkları; bütçe ise gelecekteki belli bir zaman dilimi içindeki nakit giriş ve çıkışlarını ayrıntılı olarak gösteren bir plânı belirtmektedir. Yatırımdan beklenen yararın sağlanabilmesi için, yatırım kararlarının rasyonel ve amaca uygun bir analize dayandırılması gerekmektedir. Yatırım projelerini değerleyebilmek için bir takım verilere ihtiyaç duyulmaktadır. Bu veriler; yatırım harcamasının tutarı, yatırımın işletmeye sağlayacağı nakit akışları ve bu nakit akışlarının zaman içerisinde dağılımı, yatırımın ekonomik ömrü, yatırımın hurda değeri ve yatırımdan beklenen getiri oranıdır.

Yatırım Harcamalarının Tutarı: Bir yatırımın tamamlandığı süreye kadar yapılan bütün araştırma geliştirme ve proje hazırlık giderleri, arazi, arsa, binalar, yollar, tesisler, makine-teçhizat, montaj, gümrük vergileri, deneme vb. sabit sermaye giderleri ile çalışma sermayesi harcamaları gibi giderleri ifade etmektedir.

Yatırımın İşletmeye Sağlayacağı Nakit Akışları ve Bu Nakit Akışlarını Zaman İçerisindeki Dağılımı: Bir yatırımın gerçekleştirilmesi durumunda işletmenin pazar payında, üretim ve satış hacminde yaşanan artışlar, bunun yanında maliyet unsurlarının yaratacağı düşüşler dikkate alınarak projenin işletmeye sağlayacağı nakit girişlerini ifade eder.

Yatırımın Ekonomik Ömrü: Bir yatırımın faydalı olarak üretimde bulunabileceği süreyi ifade etmektedir.

Kalıntı (Hurda) Değer: Makine, teçhizat vb. gibi yatırımlarda, bu yatırımın gerçekleşmesinden belirli bir süre sonra makine ve teçhizatın ekonomik ömrünü doldurması nedeniyle satılması halinde ele geçen tutardır.

Yatırımdan Beklenen Verim veya Getiri Oranı: Bir yatırım projesinin gerçekleştirilebilmesi için o projeden istenen, o proje için uygun görülen getiri oranıdır. Getiri oranının belirlenmesinde firmanın benzeri yatırımlarındaki kârlılık oranı, sermayenin fırsat maliyeti, firmanın ortalama kârlılık oranı ve sermaye maliyeti de göz önünde tutulması gereken diğer faktörlerdir.

Sermaye bütçelemesi, işletmenin piyasa değerine etki edecek olumlu projelerin seçilmesi ve bunların gerçekleştirilmesi sürecini kapsadığından finansal yönetim açısından oldukça önemlidir. İşletmeler ne kadar etkin, verimli yatırım harcaması yaparlarsa kârları o derece yüksek olur. Bu durum piyasaya yansıyacağı için şirketin pay senetlerinin piyasa değeri artar ve ortakların varlıkları maksimize edilmiş olur.

İşletmeler hazırladıkları plânları iyi bir şekilde hayata geçirirlerse sermaye bütçelemesi süreci başarılı olacak, aksi takdirde süreç başarısızlıkla sonuçlanacaktır. Sermaye bütçelemesinde kullanılan yöntemler, statik ve dinamik yöntemler olmak üzere iki grupta toplanmaktadır.

Statik Yöntemler: Paranın zaman değerini göz önüne almayan, basit yöntemlerdir. Statik yöntemlerde projenin ekonomik ömrü ve projenin hurda değeri de dikkate alınmamaktadır. Kârlılık Yöntemi, Masrafa Oranla Gelir Yöntemi, Ortalama Yıllık Gelirin Yatırım Tutarına Oranı Yöntemi ve Geri Ödeme Süresi Yöntemi statik yöntemlerden başlıcalarıdır.

Ortalama Yıllık Gelirin Yatırım Tutarına Oranı Yöntemi: Bir rantabilite tahmini yöntemidir. Yöntemde ortalama yıllık gelir; her yıl elde edilecek gelirlerin ortalaması alınarak hesaplanır. Hesaplanan ortalama gelir, yatırım tutarına oranlanarak yatırımın ortalama getiri oranı hesaplanır.

Geri Ödeme Süresi Yöntemi (GÖS): Bu yöntemde bir yatırımın sağladığı nakit akışlarının, kaç dönem sonra o yatırım için kullanılan fon çıkışına eşit olacağını gösteren süre hesaplanır. GÖS’ne göre, geri ödeme süresi en kısa olan proje daha avantajlıdır. Bunun nedeni; belirsizlikten kurtulma temelinde, geri ödeme süresi kısa projelerin daha az riskli olarak kabul edilmesidir. Geri ödeme süresi bir bakıma başabaş noktasının gerçekleştiği dönem sayısı olarak kabul edilebilir. Geri ödeme süresi, projeden her yıl elde edilecek nakit akışları eşit ise:

Geri Ödeme Süresi = Yatırım Tutarı / Yıllık Net Nakit Girişi

eşitlik ile bulunur. Yatırım projesinden elde edilecek nakit girişleri farklılık gösterdiğinde geri ödeme süresi, projenin net nakit girişleri projenin yatırım harcamasına eşit oluncaya kadar toplanarak hesaplanabilmektedir. Geri ödeme süresi yöntemi, paranın zaman değerini dikkate almadığından hatalı kararların alınmasına neden olabilmektedir. Yöntem kârlılığı ölçmemektedir. Kârlılık, başlangıç yatırım tutarı geri ödendikten sonraki gelirlere de bağlıdır ve bu yöntemde geri ödeme süresinden sonraki nakit girişleri dikkate alınmamaktadır. Ayrıca yatırımın faydalı ömrü ve yatırımın ömrünün sonundaki hurda değeri de ihmal edilmektedir. Bununla birlikte yöntem; hesaplamanın kolay olması, belirsizliğin yüksek olduğu ekonomiler ve likidite sıkıntısı çeken işletmeler için uygun olması gibi avantajlara sahiptir.

Dinamik Yöntemler: Paranın zaman değerini göz önünde bulunduran yöntemlerdir. Bu nedenle dinamik yöntemler gelecekteki nakit giriş ve çıkışlarının bugünkü değere indirgeyerek, statik yönetmelerin sakıncalarını ortadan kaldırmaktadırlar.

Net Bugünkü Değer Yöntemi (NBD): Projenin nakit girişlerinin bugünkü değeri ile nakit çıkışlarının bugünkü değeri arasındaki farkın belirlenmesi ve farkın sıfırdan büyük olması halinde projenin kabulünü öngören bir yöntemdir. NBD, diğer dinamik yöntemler gibi paranın zaman değerini, projenin ekonomik ömrünü ve projenin hurda değerini dikkate almaktadır. Beklenen nakit girişlerinin bugünkü değerinden proje maliyetinin bugünkü değerinin çıkarılması ile projenin net bugünkü değeri hesaplanır. Projenin net bugünkü değeri pozitif ise proje kabul edilir. Birden fazla proje alternatifi var ise en büyük net bugünkü değeri gösteren yatırım projesi kabul edilmektedir. Net bugünkü değer yönteminin projeleri sıralamadaki üstünlüğü, işletme değerini maksimize edecek yatırım projelerin seçimi üzerinde durmasıdır.

İç Kârlılık Oranı Yöntemi (İKO): Bir projenin iç kârlılık oranı o projenin gerçek kârlılık oranını gösterir. İç karlılık oranı, yatırımdan sağlanacak net nakit girişlerini yatırım tutarına eşitleyen oran olarak hesaplanmaktadır. Bulunan iç kârlılık oranı; sermayenin maliyeti, işletmenin ortalama kârlılık düzeyi, benzeri yatırımlardaki kârlılık oranı, fırsat maliyeti ve projenin riski gibi faktörler ele alınarak değerlendirilir. Hesaplanan iç kârlılık oranı, yatırımdan beklenen getiri oranı kadarsa ya da daha yüksek ise proje kabul edilmekte aksi halde reddedilmektedir. Alternatif projeler söz konusu olduğunda ise en yüksek iç kârlılık oranına sahip proje kabul edilmektedir.

Kârlılık Endeksi Yöntemi (KE): Kârlılık Endeksi, gelecekte gerçekleşecek nakit akışlarının bugünkü değerinin projenin maliyetinin bugünkü değerine oranlanmasıyla elde edilmektedir. Kârlılık endeksi ya da fayda maliyet oranı 1’den küçük bulunan projeler reddedilir, birden büyük projeler kabul edilir. Birden fazla projenin değerlendirilmesi durumunda ise kârlılık endeksi en yüksek olan proje seçilir.

Yıllık Eşdeğer Gider Yöntemi: Paranın zaman değerini göz önüne alan yöntemlerdendir. Bu yöntemde projelerin tüm giderleri yıllık eşdeğere dönüştürülerek karşılaştırma yapılır. Yıllık giderleri en düşük olan proje kabul edilir. Yöntem yalnızca projelerin aynı risk düzeyine ve aynı iskonto oranına sahip olması durumunda kullanılabilmektedir.

Sermaye Bütçelemesinde Reel Opsiyonlar

Reel opsiyon yaklaşımında, belirsizlik ve yönetim esnekliği değerleme sürecine katılabilmektedir. Bu yaklaşımın kullanılması, stratejik karar alma süreçlerinin etkinliğini artırmaktadır. Sermaye bütçelemesi kararları belirsizlik ve risk ortamında alınır. Günümüzde doğru ve isabetli sermaye bütçelemesi yapabilmek için, projelerin sahip olduğu esnekliklerin tespit edilmesi ve sayısal olarak ölçülerek değerlemeye dâhil edilmesi gerekmektedir. Opsiyon; sahibine, bir varlık üzerinde, belirlenen bir süre için, belirlenen bir fiyattan işlem yapma hakkı tanımaktadır. Ancak, dayanak varlığı alma ya da satma yükümlülüğü getirmemektedir. Finansal opsiyonlarda, opsiyonu alan taraf dayanak varlığı belirlenen fiyattan alma veya satma hakkını elde edebilmek için belirli bir prim ödemektedir. Reel opsiyonlar ise, gerçek varlıklar üzerine yazılmış opsiyonlardır. Reel opsiyon yaklaşımı, finansal opsiyonların, yatırım projelerine uyarlanması olarak ifade edilebilmektedir. Finansal opsiyonlarda olduğu gibi reel opsiyonlar da zorunluluk getirmemekte sadece hak sağlamaktadır. Reel opsiyonların karar sürecinde kullanımı yalnızca negatif net bugünkü değerin olması durumunda uygundur. Reel opsiyonlarla değerleme sürecinde bir yatırımın değeri, net bugünkü değer ile opsiyonun değerinin toplamından oluşmaktadır. Ancak opsiyonun değerinden söz edebilmek için opsiyonun devreye sokulma olasılığının bulunması gerekmektedir; aksi halde opsiyon bir değer taşımayacaktır. Yatırım projelerinin değerlendirilmesinde kullanılan reel opsiyonlar genel olarak üç grup altında toplanabilmektedir.

Terk Etme Opsiyonu: Sermaye bütçelemesi sürecinde reel opsiyonların kullanılması koşulların kötüye gitmesi durumda yöneticilere projeden vazgeçme imkanı tanımaktadır. Firma projeden beklediği nakit akımlarını gerçekleştiremiyorsa projeyi terk edebilir.

Genişleme Opsiyonu: Genişleme opsiyonu, piyasa koşullarının beklenenden daha iyi gerçekleşmesi durumunda işletmenin kapasite artırmasına imkan tanıyan bir opsiyon türüdür.

Erteleme Opsiyonu: Firmanın piyasa koşullarına göre yatırım projesini daha önceden belirlenen zaman diliminden daha sonraki bir zamana kadar bekletmesi veya ertelemesi durumunda söz konusu olmaktadır.

Riskli Yatırım Projelerinin Değerlendirilmesi

Yatırım projelerini değerlendirmede kullanılan statik ve dinamik yöntemler, işletmenin risk durumunun sabit kalacağını, değişmeyeceğini kabul etmişlerdir. Gerçekte tüm yatırım projeleri farklı düzeylerde riske sahiptir. Sektördeki gelişmeler, ekonomideki değişmeler, yatırıma ait faktörlerdeki değişmeler, teknolojik gelişmeler, tüketici talebindeki kaymalar, işçi-işveren uyuşmazlıkları, uluslararası rekabet, hükümetlerin talep ettikleri para ve maliye politikaları ve işletme yönetiminin yetersizliği gibi faktörler yatırım projelerine ait tahminleri önemli ölçüde etkilemektedir. Bu nedenle, bir yatırımın sağlayacağı tahmin edilen nakit girişleri, yatırımın gerektireceği nakit çıkışları ve yatırımın ekonomik ömrü kesin olarak belirlenemez. Yatırım projelerinin fiilen sağlayacağı net para girişlerinin beklenen değerden farklılık gösterme olasılığı, projenin riskini belirler. Bu bağlamda risk, projenin gerçek nakit akımlarının tahmin edilen nakit akımlarından sapma olasılığını ifade etmektedir. Yatırım kararlarında risk, iki unsurdan oluşmaktadır. Bunlardan ilki, projede kullanılan verilerin, gelecekteki gelişmelerdeki belirsizlik, güvensizlik ve eksik bilgi akışından kaynaklanmaktadır. Diğer risk faktörü ise, sermaye bütçelemesi sürecinde alınan kararların esnek olmayışı, diğer bir ifadeyle, kararların ya da bunların sonuçlarının kısa sürede değiştirilememesinden kaynaklanmaktadır. Yatırım projesinin taşıdığı riskler belirlenebilirse, bir model yardımıyla riskler ölçülebilmektedir. Riski ölçmek, riske bir fiyat belirlemek anlamına gelir ve riskin fiyatını belirlemek, riski alıp almama kararında yatırımcıya yardımcı olmaktadır. Risk arttıkça beklenen getiri oranının da artacağı prensibi yatırımlar için de geçerli olmaktadır. Yatırım projeleri ile ilgili riskleri hesaplamak ve analiz etmekte kullanılan bazı yöntemlerle projelerin riskliliği belirlenebilmektedir. Bu yöntemler; Yatırımın İskonto Oranını Farklılaştırma Yöntemi, Belirlilik Eşiti Yaklaşımı, Olasılık Dağılımı Yaklaşımı, Karar Ağacı Yaklaşımı ve Simülasyon Yaklaşımıdır.

Yatırımın İskonto Oranını Farklılaştırma Yöntemi: Yöntem tüm yatırım projelerinden sağlanacak nakit girişlerinin aynı risk düzeyine sahip olmadığından hareketle, riskli yatırım projelerinin net bugünkü değerinin daha yüksek iskonto oranları kullanılarak hesaplanması gerektiğini ifade etmektedir. Bu durumda net bugünkü değeri pozitif olarak hesaplanan yatırım projeleri, iskonto oranı arttırılarak hesaplandığında, net bugünkü değer negatif çıkarak proje reddedilebilmektedir.

Yatırımdan normalde beklenen getiri olan iskonto faktörü, risksiz faiz oranı ve işletmenin risk primi toplamından oluşmaktadır. Yatırımın iskonto oranını farklılaştırma yönteminde, iskonto faktörüne risk primi eklenerek riske göre düzeltilmiş iskonto oranı hesaplanmaktadır. Yöntem çeşitli yönlerden eleştirilmektedir. Bunlar:

  • Risk faktörü yöneticiler tarafından belirlenmektedir.
  • Yöntemde nakit girişlerinin olasılık dağılımı ihmal edilmektedir.
  • Yöntem, sadece riski zaman içerisinde artan yatırım projelerinde uygulanabilmektedir.

Belirlilik Eşiti Yaklaşımı (BEY): BEY yatırım projesinin, gerçekte beklenen değerlerin altında veya üstünde bir nakit akışı sağlama olasılığı göz önüne alarak net bugünkü değer hesaplaması yapılması gerektiğini ifade etmektedir. BEY, yatırımın ekonomik ömrü boyunca sağlayacağı nakit girişlerini, risk derecesine göre düzelten bir yaklaşımdır. Belirlilik eşiti yaklaşımı, en az veya belirli net nakit girişlerinin saptanmasında yaşanan güçlükler nedeniyle eleştirilmektedir. Yöneticiler, bu tespiti yaparken genellikle sübjektif yargılarına ağırlık vermektedir.

Olasılık Dağılımı Yaklaşımı: Olasılık dağılımı yaklaşımında öncelikle projenin sağlayacağı nakit girişlerinin yıllara ilişkin beklenen değerleri, olasılıklarıyla çarpılarak elde edilmelidir. Daha sonra bulunan beklenen değerler risksiz iskonto oranı üzerinden bugünkü değere indirgenerek proje değerlemesi yapılır. Olasılık dağılımı yaklaşımında, beklenen değeri en büyük olan proje en kârlı proje olarak kabul edilmektedir. Söz konusu yaklaşımda projelerin riski belirlenirken standart sapma kullanılmaktadır. Standart sapma ne kadar küçük olursa, projenin riski o kadar az demektir.

Karar Ağacı Yaklaşımı: Karar ağaçları projenin riskinin belirlenmesine ve gelecekte alınacak kararların projenin nakit akışlarını nasıl etkileyeceğine ilişkin bilgiler vermektedir. Karar ağacı yaklaşımı risk koşulları altında sermaye bütçelemesinde sıklıkla kullanılan bir yaklaşımdır. Karar ağacı yaklaşımı ile yatırım kararları sorununa, bir ağaç şeklindeki grafik çizimle yaklaşılarak gelecekteki seçeneklerin tamamı dikkate alınabilmekte ve yatırımcı hangi önlemleri daha önce alması gerektiğine karar verebilmektedir. Karar ağacı yaklaşımı birden fazla proje alternatifinin olması durumunda da kullanılabilmektedir. Bu durumda tüm projeler için net bugünkü değer hesaplanacak ve alternatifler içerisinde en yüksek net bugünkü değere sahip olan proje tercih edilecektir.

Simülasyon Yaklaşımı: Özde deneysel nitelikli, matematiksel bir model geliştirme tekniği olarak, sistemlerin davranışını inceleme ve tanımlama, sistemlerdeki değişmelerin etkilerini belirleme ve böylece gelecekteki davranışları tahmin etme amacı taşıyan deneysel ve uygulamalı bir yöntemdir. Yöneylem Araştırmaları, Sistem Simülasyonu ve Monte Carlo Simülasyonu olarak üç farklı şekilde uygulanabilen teknik, riskli yatırım projelerinin değerlendirilmesinde “duyarlılık” ve “olasılık analizleri”ni birleştirerek, hem risk hem de olasılık dağılımlarını dikkate alan günümüzün en gözde tekniklerinden biri olmuştur.

Enflasyonun Yatırım Kararları Üzerindeki Etkileri

Yüksek enflasyon dönemlerinde sermaye bütçelemesi sürecinde öncelikle, değerlemede nominal nakit akışlarının mı reel nakit akışlarının mı kullanılacağına karar verilmesi gerekmektedir. Projenin nakit akışları üzerinde etkili olan faktörler piyasa güçleri tarafından belirleniyorsa reel nakit akışları kullanılmalıdır. Nakit akışları üzerinde etkili faktörler yönetsel kararlarla ve uzun süreli sözleşmelerle belirleniyorsa veya nominal nakit akışlarını reele dönüştürmek için uygun bir endeks yoksa nominal nakit akışları kullanılmalıdır. Yatırım projesinin yapılacağı dönemde hiperenflasyon söz konusu ise çözüm, nispi fiyatların değişmeyeceği varsayımı altında hareket etmektir. Yatırım projesinin yapılacağı dönemde sürekli enflasyon söz konusu olduğunda çözüm ise, fiyat tahmini çabalarını daha çok reel ücretler, ithalat ve ihracat fiyatları, kamu kesiminin ürettiği mal ve hizmetlerin fiyatları, idari kararlarla saptanan kontrollü fiyatlar ve gelecekteki faiz oranı üzerinde yoğunlaştırmak gerekir.