GELİŞİMSEL TANI VE DEĞERLENDİRME YÖNTEMLERİ - Ünite 3: Özel Gereksinimli Çocuklarda Tanı ve Değerlendirme Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 3: Özel Gereksinimli Çocuklarda Tanı ve Değerlendirme

Giriş

Özel gereksinimli olarak nitelendirilen çocukların erken dönemde tanılanmaları, sağlık, bakım, eğitim hizmetlerinin erken dönemde verilmesine ve gelişimsel olarak desteklenmelerine olanak sağlar.

Tarama, Tanılama ve Değerlendirme

Tarama, genel anlamda, hastalığı oluşturan risk faktörleri ya da klinik bulguları ortaya çıkmadan hastalığı yakalayarak önleme ve kalıcı engellilik oluşmadan erken tanı ile tedavi edilmesini sağlar. Tarama değerlendirmeleri;

  • Bir çocuğun gelişimine dair ön değerlendirme yapmak,
  • Genel gelişimi hakkında bilgi edinmek,
  • Gelişimsel alanda gecikme yaşayabilecek çocukları belirlemek amacıyla yapılmaktadır.

Taramanın nerede, ne zaman, nasıl yapılacağı önemlidir.

Özel eğitim alanında tanılama; belirti, semptom ve pek çok tanılama işleminin sonucuna göre tıbbi bir durum veya hastalığa isim verme olarak ifade edilir.

Değerlendirme ise özel gereksinimli bireylerin performansını ortaya koyan, bireysel özelliklerini ve ilgilerini belirlemeye yönelik süreçtir.

Özel gereksinimli çocukların tanılanması ve eğitim sağlanmasında iki temel yöntem vardır: “Tıbbi tanılama” ve “Eğitsel tanılama”.

Tanılama;

  • Mümkün olduğunca erken,
  • Tüm gelişim alanlarını kapsayan: çok yönlü,
  • Farklı uzmanlarla,
  • İşbirliğine dayalı olarak yapılmalıdır.

Ailenin Değerlendirilmesi

Özel gereksinimli çocukların ailelerinin yaşadığı sorunlar duygusal, fiziksel, maddi, eğitime ulaşamama, yakın çevrenin tepkisiyle baş etme, toplumun bakışı konularında olabilir.

Özel gereksinimli çocuklarının ailelerinin programa aktif katılımı, kendilerine duygusal ve sosyal destek verilmesi, uzmanlarla iş birliği, aile bireyleri ve çocuk arasında sağlıklı iletişimin ve toplumsal kaynaklara ulaşımın sağlanması gereklidir.

Uzman-aile görüşmeleri özel gereksinimli çocukların erken müdahale çalışmalarında önemlidir. Aileden 'öykü alma’ doğum öncesi, sırası ve sonrasını kapsar. Ailenin tanılama, değerlendirme ve destek programlarındaki rolü beş başlık altında incelenebilir:

  1. Belirleme: Ebeveynlerin problemi belirlemesi
  2. Değerlendirme: Ailenin uzmanlara değerlendirme konusunda yardımı
  3. Program hazırlığı: Uzmanlarla birlikte destek programı oluşturulmasına katkı sağlama
  4. Öğretme: destek program çalışmalarının evde sık tekrar ile desteklenmesi
  5. Değerlendirme: Uzmanlarla birlikte, yapılan her öğretimin sonunda çocuğun öğrenmesine ilişkin kanıtları toplamaları ve değerlendirmeye yardımcı olmaları

Alan uzmanlarının da sahip olması gereken beceriler vardır: Etkili iletişim, empati, aile ile yapılacak görüşme için uygun ortamın seçilmesi.

Çocuğun Değerlendirilmesi

Çocuğa ilişkin bilgiler sistematik olarak toplanmalı ve analiz edilmelidir. Gelişim değerlendirmesi, çocuğun becerilerinin gelişimsel normlarla karşılaştırılmasını ve gelişimi sınırda ya da gecikmiş olanların tanılanmasını sağlar.

Çocuğun gelişim durumu ve destek hizmet planı gereksinime göre özel eğitim öğretmeni, fizik tedavi uzmanı, psikolog, psikolojik danışma ve rehberlik uzmanı, sosyal hizmet uzmanı gibi alan uzmanlarıyla işbirliği içinde olmalıdır. Bu iş birliği için ilkeler:

  • İş birliğine gönüllü olmak
  • İş birliğinde eşitlik
  • İş birliğinde amacın ortak olması
  • İş birliğinde ortak sorumluluk
  • İş birliğinde elde edilen sonuçların paylaşımı

Her uzman kendi alanıyla ilgili ölçme değerlendirme çalışmaları yaparak uygun hizmet planını oluşturmaya çalışır. Kullanılacak değerlendirme araçlarında dikkat edilecek konular:

  • Birden fazla bilgi kaynağına ulaşılması
  • Çeşitli değerlendirme araçları kullanılması
  • Standart değerlendirme araçlarının kullanılması Çocuk ve ailenin birlikte değerlendirilmesi
  • Sonuçların etik kurallara uygun olarak aile ile paylaşılması
  • Programın çocuğun yararına olup olmadığının ara izlemlerle takibi.

Özel Gereksinimli Çocukların Değerlendirilmesi

Özel gereksinimli çocuklar için tanılama, test uygulamaları ve eğitsel ölçümleme kavramları kullanılır ve birbirlerinin aynı değildirler.

Tanılama: Tıp kökenlidir. Bir sağlık probleminin nedenini belirlemeye ve uygun tedaviyi tanımlamaya yönelik çabayı ifade eder.

Test uygulamaları: Çocuğun tıbbi tanılama çerçevesinde şüphe duyulan durumuyla ilgili tıbbi testleri ve gelişime dayalı standart değerlendirme araçlarını kullanmayı gerektirir. Değerlendirmeler tanının konulması ve gelişimsel açıdan çocuğun gelişim düzeyinin belirlenmesi için yapılır.

Eğitsel ölçümleme: Yetersizlikten etkilenmiş çocuklar için belirlenmiş olan tanı ve sendrom yerine çocuğun beceri eksikliklerine ilişkin destek programlarını kapsar.

Eğitsel değerlendirme: Kapsamlı bir süreçtir. Bebeklik, çocukluk ve ergenlik dönemlerinin ölçütleri birbirinden farklıdır. Formal değerlendirmede;

Norm bağımlı değerlendirme: Bireyin becerilerinin aynı yaş grubu, aynı sosyokültürel çevreden gelen diğer bireylerinkiyle karşılaştırılmasıdır.

Ölçüt bağımlı değerlendirme: Bireyin belirli bir beceri performansının standart beceri grupları ile karşılaştırılmasıdır.

Dinamik değerlendirme yaklaşımı: Bireyin var olan becerilerini ve öğrenme potansiyelini ortaya koyar.

Üstün Yeteneklilerde Tanı ve Değerlendirme

‘Ortalama üstü yetenek, yüksek düzeyde görev bilinci ve motivasyon ile yüksek düzeyde yaratıcılık’ en yaygın kabul gören üstün yetenek tanımıdır.

BİLSEM’e göre üstün yetenekli çocuk, “zekâ, yaratıcılık, sanat, liderlik kapasitesi veya özel akademik alanlarda yaşıtlarına göre yüksek düzeyde performans gösterdiği uzmanlar tarafından kanıtlanmış çocuk” olarak tanımlanmaktadır.

Üstün yetenekli çocukların tanılanması: Çoğu zekâ testi IQ puanlarını ortalamadan dört standart sapma hesaplayarak ölçer (IQ puanları 150-160’a kadar düşünüldüğünde). 125-130 arası bir IQ puanı (ortalaması 100 ve standart sapması 15 olan bir testin en üstten %3’ü ile %5’i) uzmanlar tarafından genellikle bir çocuğun üstün yetenekli olarak tanı alabilmesi için gereken alt sınırdır.

Üstün yeteneklileri “hafif, orta, ileri derecede” ya da “üstün, çok üstün, dahi” olarak derecelendirenlerde vardır.

Üstün yeteneklilerin tanılanmasındaki ilkeler;

  • Bireysel özellikler
  • Yararlılık
  • Bilimsellik
  • Kapsamlılık
  • Eşitlik
  • Erken tanı
  • Süreklilik
  • Uygun araç kullanımı
  • Ortak karar

Dil ve Konuşma Bozukluklarında Tanı ve Değerlendirme

İşitme nedir?
İşitme duyusu ses olarak adlandırılan mekanik titreşimlerin dış kulak yolundan içeri girerek, orta kulak yoluyla iç kulağı uyarması ve oluşan ses bilgisinin beyne taşınması şeklinde gerçekleşir.

Dil Nedir?
Dil, düşünmek ve ifade etmek için kullanılan karmaşık ve dinamik geleneksel semboller sistemidir. Dilin biçim, içerik ve kullanım bileşenleri vardır.

Biçim bileşeni sesbilgisi, biçimbilim ve söz dizimi; içerik özelliği anlambilim; kullanım özelliği ise kullanımbilim bileşenlerini içerir.

Konuşma Nedir?
Konuşma, bir kişinin ses kalitesini, konuşma hızını ve sesletim gibi becerilerin kapsar. Konuşmada kullanılan organlar dil, dişler, dudaklar, damak, yumuşak damak, çene ve ses telleridir. Konuşma; artikülasyon, ses ve akıcılık olmak üzere üç temel bileşene ayrılır.

Dil ve Konuşma Bozukluğu Olan Çocuklar ve Gelişimsel Özellikleri

Çocukların dil ve konuşma becerilerinin ortaya çıkışında ya da gelişimindeki farklılıklar bir başka gelişimsel rahatsızlıkla ve/veya yetersizlikle birlikte görülebileceği gibi özgül dil bozukluğu olarak da ortaya çıkabilir.

Dil Bozuklukları

Dil bozukluğu, yazılı ve/veya sözel dilde ve/veya diğer sembol sistemlerini kullanma ve/veya anlamaya yönelik olarak gelişimde sapma veya bozukluk olması durumudur.

Zihinsel yetersizliğe bağlı olarak erken iletişimsel davranışlarda, ilk sözcüklerin ortaya çıkışında, dili anlama ve kullanmada güçlükler gözlenmektedir. Soyut kavramları anlamada, karmaşık söz dizimi ifadelerini anlamada ve kullanmada güçlükler gözlenebilir.

Otizm spektrum bozukluğunda sosyal iletişim becerileri ve dil becerileri etkilenir. Ekolali denilen tekrarlayıcı ifadeler sözel dil becerilerini edinebilen otizmli çocuklarda sıkça görülür.

Doğuştan ya da sonradan işitme problemi olması dil becerilerini de etkiler. İşitilmeyen sesleri anlamlandırmak mümkün olmamaktadır. Bu durum dilin işlevsel kullanımında gecikmeye neden olur.

Travmatik beyin hasarı durumunda özellikle kullanımbilime dayalı becerilerin dilim diğer bileşenlerine kıyasla daha çok etkilendiği görülür.

Özgül dil bozukluğu herhangi bir başka problemi olmadığı halde bireyin dil becerileriyle ilgili güçlükler sergilediği durumdur. Bu bozukluk sözcük bulmada güçlük, konuşma, okuma ve yazma sırasında dilbilgisel hatalar yapma ve karmaşık cümleleri anlamama şeklinde kendini gösterir.

Konuşma Bozuklukları

Konuşma bozuklukları konuşmanın bileşenlerine paralel olarak üç grupta ele alınabilir:

  • Sesletim bozukluğu-konuşma seslerinin doğru üretilememesi
  • Ses bozukluğu-sesin tonu, kalitesi ve şiddetinin iletişimi etkileyecek düzeyde olması
  • Akıcılık bozuklukları-konuşmada beklenenden farklı hız, ritim; ses, hece ya da sözcük tekrarı

Dil ve Konuşma Bozukluklarında Tanı ve Değerlendirmenin Önemi

Dil ve konuşma bozukluklarında tanılama mesleki deneyim ve uzmanlık gerektirir. Dil ve konuşma terapistleri birincil rol oynar ve ilgili farklı meslek grupları da ekipte yer alır.

Tanılama ve değerlendirmede öncelikle çocuğun gelişimsel öyküsü öğrenilir. İşitme taraması ve kapsamlı değerlendirme takip eder. Norm bağımlı, ölçüt bağımlı ve dinamik değerlendirme yaklaşımları kullanılır.

Süreçte anne babadan, çocuğa bakan kişilerden bilgi alınmalı, değerlendirme sonuçları ve gözlemler birlikte ele alınmalıdır.

İşitme Engellilerde Tanı ve Değerlendirme

İşitme kaybı dil öncesi ve dil sonrası yaş olarak ele alınabilmektedir. İşitme kaybını erken dönemde tespit edebilmek için yeni doğan işitme taramaları önemlidir.

İşitme testleri çeşitli yöntemlerle, kulak-burun-boğaz uzmanları tarafından yapılmaktadır. Çocukların işitme cihazı ve implant kullanması gereken durumlarda ailelere gerekli eğitim verilmelidir.

İşitme engelli çocuklarda iletişim yöntemleri işitsel-sözel yöntem ve işaret dilidir.

Zihinsel Engellilerde Tanı ve Değerlendirme

Zihinsel engellilerin tanımlanmasında üç temel özellik vardır:

  • Zihinsel işlevler
  • Uyumsal davranışlar
  • Destek sistemleri

Zihinsel engelli çocukların genel gelişim özellikleri bilişsel, dil, motor ve sosyal-duygusal gelişim alanlarında farklılık gösterir.

Bilişsel alanda akranlarına göre daha yavaş ve güç öğrenirler.

Dil ve bilişsel gelişim birbiriyle yakından ilişkilidir. Zihinsel fonksiyonlardaki yetersizlik dili de etkilemekte ve dil ve konuşma bozukluklarına neden olmaktadır.

Zihinsel engelli çocuklarda kaba motor ve ince motor becerilerinde güçlükler görülür. Genellikle kasları zayıf ve güçsüzdür.

Sosyalleşme süreci engelin şiddetine bağlı olarak farklılıklar gösterir. Anlama ve kavramdaki güçlük iletişim becerilerine yansır ve akranlarıyla ilişkileri olumsuz etkilenir.

Görme Engellilerde Tanı ve Değerlendirme

Görme engelliler hiç göremeyenler, az görenler ve görme yetersizliği olanlar şeklinde sınıflandırılırlar. Beş yaşından önce oluşan görme yetersizlikleri “doğuştan” beş yaşından sonra oluşanlar işte “sonradan” ya da “avantajlı” olarak tanımlanır.

Görme engelli çocuklarda bilişsel gelişim diğer duyularına bağlıdır. Etraflarındaki nesnelere dokunmak, nesnelerin çıkardıkları sesleri dinlemek, koklamak, tat almak yoluyla nesnelerin özelliklerini anlamaya çalışırlar.

Motor gelişim açısından gecikmeler gözlemlenmektedir. Bağımsız hareket edebilme becerileri sınırlıdır.

Konuşma becerisine sahip olmaları avantaj gibi görülse de göremedikleri için iletişimlerinde pasif ve anlamsız bir yüz ifadesi içindedirler.

İşitsel algıları aktiftir.

Dil becerileri normal çocuklara göre farklılık göstermez anacak sözel anlatıma doğal olarak daha düşkündürler.

Görme kaybının belirtileri arasında çocuğun:

  • Gözü önündeki ilgi çekecek bir nesneyi fark edememesi ya da takip edememesi,
  • Gözlerini ışıktan kaçırması,
  • Göz hareketlerinde farklılık veya gözlerinde titreme,
  • Amaçsız olarak etrafa bakınma,
  • Gözlerinin kaşındığı söylemesi ve sık sık ovalaması,
  • Gözlerinde sulanma ve kızarıklık,
  • Renkli bir resimde renkleri ve nesneleri ayırt edememesi

durumları vardır ve hemen bir göz hekimine başvurulmalıdır.

Erken tanı görme kaybına bağlı gelişimsel gecikmelerin daha az olmasını sağlayacaktır.

Görme duyusunu artırıcı programlar geliştirmek ve uygun eğitim ortamları yaratmak oldukça önemlidir.

Serebral Palsililerde Tanı ve Değerlendirme

Serebral palsi (beyin felci) yürüme, hareket ve duruş bozukluğu ile seyreder. Zekâ genellikle normaldir.

Serebral palsili çocuklar için tanıdan itibaren yoğun rehabilitasyon programları başlatılır. Anne-babaya da mutlaka eğitim ve psikolojik destek hizmeti verilmelidir.

Gelişim geriliği, duyu problemleri, ortopedik problemlerin olup olmadığının değerlendirilmesi gerekir.

Serebral palsi tanılı çocukların tedavisinde cerrahi müdahale, ortez ve protez kullanımı ve yardımcı araçların kullanımından bahsedilebilir.

Sosyal yaşama katılabilmelerinin sağlanması için mimari düzenlemelere ihtiyaç vardır.

Alan uzmanları tedavi sürecinde iş birliği içinde çalışmalı, ve çocuğun gelişimi için rehabilitasyon çalışmalarını yürütmelidirler.

Otizm Spektrum Bozukluğunda (OSB) Tanı ve Değerlendirme

OSB üç düzeyde değerlendirilir: Desteğe ihtiyacı olan (hafif), orta miktarda desteğe ihtiyacı olan (orta), çok önemli miktarda desteğe ihtiyacı olan (ağır). OSB’nin temel belirtileri:

  • Toplumsal iletişim
  • Kısıtlı, yineleyici davranışlar

Değerlendirme klinik bulgular ve davranışlara ilişkin özelliklerin incelenmesine dayanır. Aile görüşmesi ve çocuk gözlemi önemlidir. Tıbbi değerlendirme, psikiyatrik değerlendirme, psikometrik inceleme, dil ve konuşma becerilerinin değerlendirilmesi önem taşır.

Tedavi sırasında ailenin bilgilendirilmesi ve aktif katılımlarının sağlanması da gerekir. Uygun gelişimsel destek programları ile çocuğun gelişiminin ve uygun davranışları göstermesinin sağlanması yönünde çalışılmalıdır.

Öğrenme Güçlüğünde Tanı ve Değerlendirme

Öğrenme güçlüğünün okul öncesi belirtileri:

  • Dil gelişiminde gecikmeler, konuşma bozukluğu
  • Zayıf algısal-bilişsel yetenekler
  • Zayıf kavram gelişimi
  • Yetersiz motor gelişim
  • Bellek ve dikkat problemi

Okul döneminde görülen temel belirtiler:

  • Okuma ve yazma becerisinde problemler
  • Aritmetik becerilerde problemler
  • Organize olamama
  • Oryantasyon sorunu
  • Sıraya koyma becerinde güçlük
  • Duygu ve düşüncelerini sözel olarak ifade etmede güçlük
  • Motor becerilerde problemler

Özgül öğrenme güçlüğünün belirlenmesinde çeşitli ölçme araçları ve kontrol listeleri bulunmaktadır:

  • Zeka testleri
  • Görsel algı ve motor testleri
  • İşitsel ve dil becerileri değerlendirme ölçekleri
  • Akademik başarı ölçekleri
  • Davranış değerlendirme ölçekleri

Ülkemizde Özgül Öğrenme Güçlüğü Bataryası (ÖÖG-B) tanılama sürecinde kullanılan araçlardandır. Matematik Testi, Okuma Testi, İşittiğini Yazma, Gördüğünü Yazma, Saat Çizimi Testi, Head Sağ-Sol Ayırt Etme Testi, Harris Lateralleşme Testi, Öncelik-Sonralık İlişkilerinin Sorgulanması Testi, Sıralama Testi, Gessell Gelişim Figürleri Testi alt testleri bulunmaktadır.

Diğer tanılarda olduğu gibi erken tanı önemlidir. Zekâ testi ve başarı testi puanları arasındaki standart puan farkı önemli bir ayırıcı tanıdır.

Öğretim amaçlı değerlendirmeler öğrenme güçlüğünde uygulanan bir değerlendirme yöntemidir ve norm temelli başarı testleri, gözlem raporları, ölçüt bağımlı ölçümler ve program temelli değerlendirmeler uygulanmaktadır.

Değerlendirmede önemli olan nokta çocuğun zorluk çektiği noktanın belirlenmesi ve bu alanlara yönelik eğitim programı düzenlenmesi gerekliliğidir.