GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELERDE SİYASET - Ünite 6: Latin Amerika: Brezilya Örneği Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 6: Latin Amerika: Brezilya Örneği

Giriş

Brezilya’nın tipik bir örnek olduğu beş ana tema şunlardır:

  1. Koloni dönemi ve günümüze mirası
  2. Değişik dönemlerde uygulanmış olan ekonomik gelişme politikaları
  3. 1980’lerde yaşanmış olan borç krizi
  4. Demokratik ve otoriter yapı arasında gelgitler
  5. 2000’li yıllardaki sol ağırlıklı yönetimler.

Genel olarak ana karaya kaynak aktarımı üzerine kurulu koloni dönemi yönetim biçiminin bölge üzerinde bugün de devam eden çok önemli etkileri olmuştur. Bu dönem bölge halkı arasında ekonomik, sosyal ve siyasal eşitsizliğe yol açmıştır ve bu eşitsizlikler bağımsızlık sonrası dönemde giderilememiştir.

İspanyol ya da Portekiz asıllı kişiler toprak ve madenleri kontrol edip, devlet yönetiminde sivil ya da askerî pozisyonlara sahip olurken, yerel halk çoğunlukla çeşitli resmî ya da gayriresmî kurumlar vasıtasıyla toprak üzerinde ya da madenlerde çalışmaya zorlanmıştır.

Eşitliği sağlamanın önünde duran önemli engellerden bir tanesi toprak dağılımı alanındadır. Kraliyet tarafından az sayıda kişiye büyük alanları kapsayan topraklar tahsil edilmiştir.

Latin Amerika ekonomisi koloni döneminde tamamıyla ilksel ürünler üzerine kurulmuştur. Ürünler ilk aşamada sadece koloni devletinin kendisine aktarılabilirlerken sonraki dönemlerde diğer Avrupa piyasalarına satılabilmiş olsalar da ekonomik yapı aynı kalmış, birçok ülkede endüstrileşme Büyük Buhran dönemine kadar çok sınırlı kalmış, Avrupa’nın işlenmiş malları için Latin Amerika piyasa oluşturmuştur.

Dünyada etkisini gösteren 1930 ekonomik krizi sonucunda Latin Amerika ülkelerinin ihraç ettiği ürünlere talep azalmış, Latin Amerika’da ihtiyaç duyulan işlenmiş ürünlere ulaşmak ise gittikçe zorlaşmıştır. Birçok Latin Amerika ülkesinde bunun sonucunda daha kapalı, devlet ağırlıklı bir ekonomik büyüme modeline geçiş olmuştur.

Kısa Tarihsel Özet

Brezilya dünya üzerinde beşinci, Güney Amerika kıtasında ise birinci sıradaki yüz ölçümü, iki yüz milyon civarındaki nüfusu ve son yıllarda sergilediği yüksek büyüme hızıyla dikkat çekmektedir.

1920’ye kadar Brezilya’da üniversite kurulmamış, Brezilya kolonyal elitinin çocukları için bile tek yüksek eğitim imkânı Portekiz’de bulunan Coimbra Üniversitesine gitmek olmuştur. 1808’e kadar Brezilya’da matbaa makinesinin kullanımı bile yasaklanmıştır.

20 yüzyılın başında Brezilya ekonomisi gittikçe şeker ve maden üretiminin yerini almış olan kahve ihracatına, dolayısıyla da dünya ekonomisindeki kahvenin yerine bağlı olan bir konuma gelmiştir.

Anayasal Yapı

Brezilya 1964 ve 1985 yılları arasında ordu tarafından yönetilmiştir. Bağımsız Brezilya devletinin kuruluş aşamasına kadar uzanan tarihsel süreçte yerel güçler etkili olmuş, federal bir devlet düzeni kurulmuş ve sürdürülmüştür. Latin Amerika’daki parlamenter sistemle olan nadir deneyimlerden birisi olan 1824-1889 arası dönem dışında Brezilya başkanlık sistemi ile yönetilmiştir. 1986’da oluşturulan meclis iki yıllık bir tartışmanın ardından başkanlık sisteminde karar kılmıştır.

Demokrasi ve Demokratikleşme

İmparatorun yönetimini kısıtlayan ilk anayasal sınırlamalar 1824 yılında getirilmiştir. Cumhuriyetin ilanı ise 1889 yılında ordunun baskısı sonucu İmparator ve ailesinin Brezilya’yı terk etmesinden sonra gerçekleşmiştir.

1945’te yapılan seçimlerden sonraki demokratik dönem çok kısa sürmüştür. Ordunun 1964 yılında gerçekleştirdiği darbe ile Brezilya’nın ilk “demokratik deneyi” son bulmuştur.

Sivil yönetime geçiş Şubat 1984 ile Haziran 1984 arası süren toplumsal siyasi hareketi izlemiştir. Birçok siyasi ve sivil toplum grubundan oluşan bu hareket “Direitas Já” kampanyası olarak bilinir ve askerî yönetimden doğrudan başkanlık seçimleri yapılması talebinde bulunmuştur.

Siyasette Ordu

Brezilya’daki Portekiz yönetiminden bağımsızlık sonrasında oluşan siyasi yapı ve istikrarın özelliği ordunun siyasetten uzak kalmış olmasıdır. Bu durum Paraguay Savaşı (1865-1870) sırasında değişmiştir. Büyüyen ordu, daha etkili bir siyasi aktöre dönüşmüş, monarşinin son bulmasında etkili olmuştur. 1930 yılında da Vargas’ı yönetime getiren askerî darbe gerçekleşmiştir. Ordunun kurumsal olarak yönetimi elinde tutması ise 1964-1985 yılları arasında olmuştur.

Ekonomik alanda beklenilen başarı 1967 yılından sonra görünmeye başlandı. 1968 ve 1974 yılları arasında ortalama yıllık büyüme hızının %10’a, ihracatın neredeyse dört katına çıktığı bu döneme “Brezilya Mucizesi” deniliyordu. 1980’li yıllara gelindiğinde ekonomi önemli sorunlarla karşı karşıya kalmıştır. Enflasyon %100’ü aşmış, yabancı borçlanma artmış, büyüme durmuştu.

Başkanlık Sistemi

Brezilya’da askerî rejimden sivil rejime geçişte yapılan ilk başkanlık seçiminin doğrudan olmasına askerî hükûmet izin vermemiştir. 1988’de hazırlanan anayasa ise doğrudan seçimler ön görmüş, ayrıca başkanın görev süresini tek dönem olarak belirlemiştir. 1997’de yapılan anayasa reformlarıyla aynı kişinin iki dönem arka arkaya başkanlık yapması mümkün oldu.

Başkanın partisinin yasama organındaki temsiline bakarak Brezilya başkanlarının genelde siyasi gücünün zayıf olduğu söylenebilir. Ancak anayasa tarafından belirlenmiş hukuksal yetkilerine bakılırsa yönetimin etkili bir şekilde sürdürülmesine sağlayacak güçlerinin olduğu görülebilir.

Federal Devlet

Portekiz koloni sisteminde merkezî idare çok kuvvetli değildi. Yeni kurulan devletin ilk anayasasında merkezî sistem kuvvetlendirilmeye çalışılsa da eyaletler yine de önemini korumuştur.

1988 Anayasası’na göre Brezilya’da yirmi altı eyalet ve otonom yönetimi olan Federal Bölge ( Distrito Federal ) vardır. Her eyalet dört yıllık süre için seçilen valiler tarafından yönetilir. Her eyalette tek meclisten oluşan yasama organı vardır.

Üst meclis yani Senato birçok federal devlette olduğu gibi eyaletleri eşit temsil eder. Brezilya’daki federal devlet mali açıdan da son derece ademi merkezîleşmiştir. Kendi gelirlerini toplama açısından eyalet ve yerel belediyeler geniş hak ve görevlere sahiptirler.

Demokratikleşme sürecinde valilerin ve eyaletlerin önemi artmıştı. Latin Amerika’daki diğer ülkelerin aksine vergi ve maddi kaynak toplamada Brezilya eyalet yönetimleri ve yerel belediyeler kuvvetli olsa da harcama sorumluluklarının arttırılması, borçlanma konusunda ise serbest olmaları bilhassa eyaletlerin mali disiplin konusunda sorunlar yaşamasında etkili olmuştur.

Siyasal Kültür

1985 sonrası sivil yönetimin ilk yıllarına bakıldığında demokrasiye olan desteğin çok da yüksek olmadığı söylenebilir. 2008 yılına gelindiğinde ise demokrasiye olan desteğin Brezilya’da bir hayli arttığı görülmektedir. Brezilya’daki seçimlere bakıldığında katılımın bir hayli yüksek olduğu söylenebilir.

Brezilya’da vatandaşların tercihlerinin temsil edilmesini etkileyen kurum ve yapıları dört ana başlık altında toplanabilir:

  1. Brezilya’daki belli başlı partiler
  2. Parti sisteminin temel özellikleri
  3. Partilerin iç dinamikleri
  4. Partilerin organizasyonları

Siyasi Partiler ve Parti Sistemi

Askerî rejim sırasında kurulmuş iki parti olan ARENA ve MDB zaman içinde isim değiştirmiş, seçimlere katılmaya devam etmiş, özellikle PMDB ilk demokratik seçimlerde önemli rol oynamıştır. Otoriter sisteme muhalefet olan farklı grupları bir araya getirdiği için heterojen bir yapıya sahip olan PMDB, ideolojik olarak ortada yer almaktaydı.

Brezilya’daki partilerin bazılarının kuvvetli bir kurumsallaşma gösterdiği söylenemez. Önemli bir istisna 2003-2011 yılları arasında devlet başkanlığını sürdüren Luiz Inácio Lula da Silva’nın da partisi olan PT’dir. PT askerî rejimin son dönemlerinde işçi hareketinden ortaya çıkmıştır.

Brezilya parti sistemi çok partili, parçalanmış bir sistemdir. Brezilya parti sisteminin partilerin güçsüz ya da önemsiz olduklarını düşündüren bir diğer özelliği de milletvekillerinin çok sık parti değiştirmeleridir. Parti içi siyasette de eyaletlerin ve yerel politikanın önemi büyüktür.

Seçim Sistemi

Brezilya demokrasisinde alt meclis (temsilciler meclisi) seçimlerinde açık liste nispi seçim sistemi kullanılmaktadır. Nispi seçim sisteminin en önemli özelliği partilerin mecliste aldıkları sandalye sayısının partilerin oylarına oranla dağıtılmasıdır. Seçim bölgesindeki sandalye sayısı arttıkça oransallık artacaktır ve küçük partiler de mecliste sandalye sahibi olacaklardır.

Açık liste nispi seçim sistemini kapalı listeden ayıran özellik vatandaşların liste içinde yer alan milletvekili adayları arasında tercih belirtebilmeleridir. Bu yüzden tercihli sistem olarak da adlandırılabilir. Kapalı sistemde listede yer alan adayları ve listedeki sıralarını partiler belirler. Vatandaşlar sadece listeler arası tercih yapabilirler.

Seçim Sonuçları

2010 milletvekili ve birinci tur başkanlık seçim sonuçlarına göre PT ve diğer on partiden oluşan koalisyon %46,9 oyla ilk tur başkanlık seçiminde birinci parti olmuştur. PT’nin adayı Dilma Rousseff İkinci turda da %56,1 alarak seçimi kazanmıştır. Milletvekili (Temsilciler Meclisi) seçimlerinde ise PT’nin oyu %16,9 ve meclisteki sandalye sayısı 88’dir. İkinci parti PT’nin başkanlık adayını destekleyen PMDB, üçüncü parti ise %11,9 oyla PSDB’dir.

Çıkar Grupları ve Toplumsal Hareketler

Örgütlenmiş sivil toplumu devletin karar verme mekanizmalarıyla buluşturan bir kamusal düzenleme olan korporatizmin Brezilya’da temeli Vargas’ın diktatörlüğü döneminde atılmıştır. İşçi ve işverenleri devlete bağlayacak dikey, hiyerarşik ve merkezî bir örgütlenme yoluna gidilmiş, partilerin aracı rolüne engel olunmaya çalışılmıştır.

1983’te Merkezî Sendika Organizasyonu’nun kurulması önemli bir dönüm noktası olmuştur. Brezilya’da son yıllarda gelişen ve etkili olan kadın hareketi, çevreci gruplar, Topraksız İşçi Hareketi (MST) gibi birçok toplumsal hareket vardır.

Politik İktisat

1930’da Brezilya’da ekonomi büyük ölçüde tarım ürünlerinin bilhassa kahvenin ihracatına dayanıyorken Büyük Buhran’dan sonra devlet desteğiyle sanayileşme yoluna gidilmiştir. Bunda Büyük Buhran’la ilgili olarak dışarıdan gelen sanayi mallarında yaşanan azalmanın ve kahve fiyatlarındaki düşüşün de etkisi olmuştur.

İthal İkameci Sanayileşme

Brezilya’da 1930’lu yıllarda başlayan ve özellikle 1950’lerde hızı artan ithal ikameci sanayileşme, ülke içindeki üretimi dışarıdan gelen rekabete karşı koruyarak teşvik etme esası üzerine dayanır. Amaç dışarıdan ithal edilen ürünlerinin yerini yerli malların almasıdır.

Üreticiye ucuz kredi sağlamak, kamu iktisadi teşebbüsler tarafından üretilen sanayide kullanılacak girdilerin fiyatlarını düşük tutmak devlet tarafından kullanılan diğer teşvik yolları olmuştur.

İthal ikameci sanayileşmenin ilk aşamasında tekstil ve işlenmiş gıda ürünleri gibi daha temel malların üretimi üzerinde durulur. İkinci aşamada amaç “derinleştirme” stratejilerine yani aracı ve sermaye malları üretimine geçmektir.

Devam Eden Sorunlar: Yoksulluk, Eşitsizlik ve Yolsuzluk

İnsani gelişme indeksine bakıldığında Brezilya’da 2000 yılından beri gelişme yaşansa da ülkenin hâlâ Latin Amerika ve Karayipler bölge ortalamasının altında kaldığı görülmektedir. Dünya sıralamasında 169 ülke arasında 73’üncü sırada yer almaktadır. Yoksullukla konusunda Brezilya’da devam eden önemli sorunlardan bir tanesi de sosyoekonomik eşitsizliktir.

Yolsuzlukta Brezilya 2010 yılı notlamasına göre 178 ülke arasında 69. sırada gelmektedir. Brezilya’da yolsuzluk bürokraside görülen rüşvete ek olarak devletin üst seviyelerinde de tespit edilmiştir. Özellikle 1985 sonrası demokratik dönemde devletin üst seviyelerinde yolsuzluğun artmasının bir nedeni parti sisteminin parçalanmışlığı ve devlet başkanlarının yasaları geçirmek için meclis üyelerine oyları karşılığında rüşvet vermeleridir.

Sosyal Politikalar

Vargas’ın diktatörlük dönemi, Brezilya refah devletinin oluşumunda da etkili olmuş, bu dönemde korporatist sistemin bir parçası olarak sosyal güvenlik sistemleri oluşturulmuştur. 1970’li yılların sonuna gelindiğinde nüfusun %90’ından fazlası birtakım sosyal güvenlik haklarına ve kamu sağlık hizmetlerinden yararlanma imkânına en azından yasal olarak sahipti.

Son yıllarda, özellikle ekonomik liberalleşme reformlarından sonra genel olarak gelişmekte olan ülkelerde etkili olan yoksulları hedef alan sosyal yardım paketleri Brezilya’da da uygulanmıştır.