GENEL DİLBİLİM II - Ünite 7: Metindilbilim: Temel İlke ve Kavramlar Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 7: Metindilbilim: Temel İlke ve Kavramlar

Metindilbilim Nedir?

Metindilbilim, metni metin yapan öğelerin ve metindeki dilsel düzenlerin incelendiği bir dilbilim alnıdır.

Metindilbilim çalışmaları farklı yaklaşımlarla çalışılmıştır. Örneğin, metin dilbilim yaklaşımında metinsellik üzerine durulmuştur. Metinsellik metni metin yapan bileşenlerin oluşturdupu bütündür. Bunun yanısıra, metin dilbilgisi ve söylem çözümlemesi de diğer iki yaklaşım çeşitleridir.

Metin çalışmalarında dikkat edilmesi gereken iki önemli kavram bulunmaktadır: dizge tümceleri ve metin tümceleri.

Dizge tümceleri dile ilişkin açıklama ve betimlemelerde kullanılan soyut içerikli tümcelerdir. Bu tümceler yapısal birimlerdir, içinde geçen olaylar hakkında bilindiklikten söz edilemez, ve bu tümceleri üreten kişi, neden, nerede, ne zaman ürettiği sorularına cevap aranmaz.

Metin tümceleri ise doğal iletişim ortamlarında, metinler içinde geçen tümcelerdir. Bu tümceler kullanımsal bilimlerdir, içinde geçen olaylar hakkında tanıdıklıktan söz edilebilir. Ayrıca, tümceleri üretenin kim olduğu, ne zaman, neden ve nerede üretildiği gibi kullanımsal sorulara cevap aranabilir.

Bir diğer önemli kavram da sözcedir. Metindilbilimin diğer bir kavramı olan sözce: somut dil kullanımında bir konuşma anında bir konuşunun iki susma arasında ürettiği söz birimleridir. Tek bir sözcük ya da bir ya da bir kaç metin tümcesinden de oluşabilir.

Metinsellik Ölçütleri

Metinsellik bir metni metin yapan bileşenlerin bütünüdür. Bu metni metin yapan özellikleri belirleyen ölçütler ise metinsellik ölçütleridir. İki temel metinsellik ölçütü bulunmaktadır: Metin Merkezli ve Kullanıcı merkezli ölçütler.

Metin merkezli ölçüt bağlaşıklık ve tutarlılık ölçütleridir.

Kullanıcı merkezli ölçütler ise amaçlılık, durumsallık, kabuledilebilirlik, bilgisellik ve metinlerarası ilişki ölçütleridir.

Metin Merkezli Metinsellik Ölçütleri

Bağlaşıklık, metin tümceleri arasındaki dilbilgisel ve sözcüksel bağlantıdır.

Dilbilgisel bağlaşıklık gönderim, bağlaçlı bağlaşıklık ve eksilme ve değiştirme olmak üzere üç tür bağdan oluşur.

Gönderim: “Çocuklar bugün okuldan erken geldi. Onların antrenmanı varmış” cümlesindeki “onların” öğesinin “çocuklar” ile anlam bağı olduğu görülmektedir. Bu iki öğeyi birbirine eş kılan anlam bağı gönderim ile sağlanmaktadır. Gönderim eşgönderimsel olabileceği gibi ilişkilendirilmiş gönderim biçiminde üye alt küme ya da iyelik ilişkileri yoluyla bağlantı kurularak da gerçekleşebilir: Üye öğeye dayalı gönderim örneği: İş arkadaşlarım çok iyi. Mesela Ahmet çok yardımsever. İyelikli gönderim örneği: Ali eve geç geldi. Annesi kızdı.

Gönderim Türleri: İki çeşittir: metindışı (durumsal) ve metiniçi (metinsel) gönderim. Metindışı gönderim doğal konuşma ortamında ve anlatı metinlerinde, reklam gibi özel metin türlerinde kullanılan gönderim türüdür. Gönderim aracı metin içindedir fakat göndergesi metin içinde yer almaz. ( O bugün gelmedi. Hastaymış.) Metiniçi gönderim ise gönderim aracı metnin öncesine gönderim ise artgönderim, metnin sonrasınaysa öngönderim olur.

(Artgönderim: Ali bugün gelmedi. O hastaymış.

Öngönderim: O bugün gelmedi. Ali hastaymış).

Eksiltme ve Değiştirme:

Eksiltme, metnin akışında daha önce bütüncül bir yapıda geçen bir öğenin metinden çıkarılmasıdır. Çıkarılan bu öğe alıcı tarafından çıkarımsal olarak tamamlanabilir. Eksiltmeler aşağıdaki örnekte parantez içinde verilmiştir: (Ben) Bundan 52 yıl önce, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih- Coğrafya Fakültesi’nde Türk dili ve edebiyat öğrenimine başladığımda, lisede (benim) öğrendiklerimin dışında, Türkçenin geçmişi, (Türkçenin) dünyadaki yayılımı, özellikle de (Türkçenin) gücü konusunda pek bir şey bilmiyordum.

Değiştirme ise Akşam kız arkadaşlarıyla buluşmuş. Öyle söylüyor. Cümlesindeki “öyle” sözcüğünün yani metin öğesinin kendinden önceki tümcenin yerine kullanılmasıdır. Değiştirme öğeleri, tümce yanısıra, eylem, ad ya da öbek yerine de kullanılabilir.

Bağlaçlı bağlaşıklık: Metin içinde ayrıntılandırma, genişletme ve güçlendirme işlevleri bulunan metindeki öbekleri, tümce ve tümce öbeklerini birbirine bağlayan bağlaçlar (örn. fakat, ama, ve, sonradan, buna ek olarak) ile bağlaşıklık ilişkisi kurulur.

Sözcüksel bağlaşıklık metin tümcelerinde aynı öğenin tekrarı ve anlamsal olarak ilişkili öğelerin kullanımıyla sağlanan metin bağlarıdır.

Örnekler:

Aynı öğenin tekrarı: Hükümetin enflasyonla mücadelesi sürüyor. Bu önlemlerle enflasyon inişe geçecek.

Aynı kökten türemiş farklı sözcük kullanarak yineleme: Ahmet sınavı başardı. Başarısını kutladı.

Parça bütün ilişkisi kurma: her bir yaprak muhteşem birer müzik aletine dönüşür. Her bir ağaç da…

Karşıt anlamlı sözcüklerin kullanımı ile bağlaşıklık bağı kurma: … yükselmek çok zor. Alçalmaksa o kadar kolay.

Tutarlılık, metnin tümceleri ve paragraf gibi metnin daha büyük parçaları arasındaki mantıksal anlamsal bağlantıdır. Bölgesel tutarlılık metinde birbirini izleyen tümceler arasında, bütüncül tutarlılık ise metnin (paragraflar gibi) konu ve alt konularını belirleyen tümceden daha büyük parçaları arasında oluşur.

Kullanıcı Merkezli Metinsellik Ölçütleri

Amaçlılık: Metnin iletişimsel amaçlarına uygun biçimde bağlaşık ve tutarlı kılınmasıdır.

Durumsallık: Metnin kullanıldığı belirli bir durumda o duruma özgü iletişimsel amaçlara (örn. bilgi vermek ve bu yolla uyarmak gibi) hizmet etmesidir.

Kabuledilebilirlik : Metnin hem bağlaşık ve tutarlı hem de durum bağlamı ile uyumlu olmasıdır.

Bilgisellik: Metnin alıcısı için yeni bilgi içermesidir.

Metinlerarası ilişki: Bir metnin diğer metinlerle kurduğu ilişkidir. (örn. bilimsel makaledeki alıntılar, karşılıklı konuşmada geçen sözlere yönelik hatırlatma)

Metin Türü nedir? Söylem-Tür-Metin

Söylem: Metinlerin iletişim işlevi kazanmasını sağlayan, metindeki dilsel düzenlemeler aracılığıyla izlenebilen ve algılanabilirlik kazanan soyut bir olgudur. Dilin üreticisi (konuşucu, yazar), ve alıcısı (dinleyici, okur), dilin belli zaman-uzam bağlamı içinde, belli iletişimsel işlev ve amaçlarla üretilmiş sözceler ve metinler yoluyla dil etkileşimsel boyutuyla ele alınır.Bir diğer ifadeyle, söylem dilbilimde karşılıklı konuşma, röportaj, sohbet ya da şaka yapma, kutlama gibi birbirinden ayırt edilebilen farklı konuşma olaylarına işaret eden davranışsal bir birimdir.

Tür: Belirli bir iletişimsel olay sınıfıdır, belli iletişimsel amaçları taşıyan üyeleri yani söylem topluluğun tüm üyeleri tarafından tanınan, o metne özgü söylem şeması ve dil kullanımı olan kavramdır.

Söylem topluluğu dilsel topluluktan farklıdır. Söylem topluluğunda dil kullanımı işlevsel bir davranış olup ortak amaçlarla biçimlenen söylem topluluğunun üyelerince kabul edilen bir süreçtir. Buna karşın dilsel toplulukta dil kullanımı toplumsal bir davranış olup temel toplumsallaşma sürecinin bir parçasıdır. Ayrıca dilsel topluluğa katılım doğal süreç içinde kendiliğinden gerçekleşir ve çevre ve duygusal koşullara bağlı olarak belirlenir.

Söylem ve Metin Türü Sınıflamaları

Werlich (1982)’in söylem sınıflaması beş temel söylem türünden oluşmaktadır ve öznellik ve nesnellik algısı değişkenlerine göre alt ayrımları vardır:

  1. Betimleyici söylem
  2. Anlatısal söylem
  3. Açıklayıcı söylem
  4. Savlayıcı söylem
  5. Öğretici-bilgilendirici söylem

Betimleyici söylem: Bu özelliğe sahip metinler durağan, zamansal tempo taşımayan durumsal görünümler olup öznel (izlenimsel betimleme) ve nesnel (teknik betimleme) görüş açısı kuran metinlerdir.

İzlenimsel betimleme örneği: Yeşil, yumuşak çimenlerin üzerine oturmuş, gözlerinden birbiri ardı sıra yuvarlanan gözyaşları arasından bana bak›yordu. Oturduğu yerdeki çimenlerin sarı, yeşil parıltısı gözlerimi kamaştırdı. Gerideki bahçe duvarını gözden saklayan mor leylaklardan etrafa hafif, serin bir koku yayılıyordu.

Teknik betimleme örneği: İstanbul’un eski semtleri olan Beyoğlu, Sirkeci, Eminönü ve Beyazıt’ta taş ve ara sokaklarda aşlap binalar, birbirlerini kesen dar sokak ve caddeler yer almaktadır. Bakırköy, Caddebostan, Etiler, Nişantaşı, Levent gibi yeni semtlerde çoğu kez doğrusal uzanış gösteren ve birbirlerini dik olarak kesen cadde ve sokaklar vardır.

Anlatısal söylem: Bu özelliğe sahip metinler olaylar arasında geçici ilişkilere tematik olarak yapılan gönderimlerin yer aldığı olay ve hareket sıralaması yapılan metinlerdir. Günlük kişisel öyküler öznel, haber öyküleri nesneldir. Örneğin

  • Sabaha yakındı. Dışarıdan bir gürültü geliyordu. Adeta dut ağacında birisi vardı. Korkmuşum ki, kalkamadım, başaramadım. Tam bu sırada da pencerede bir hayal belirdi. O’ydu, yavaşça pencereden sıyrıldı.

Açıklayıcı söylem: Bir konunun ya da düşüncenin nedenlenerek ve gerekçelendirilerek ele alındığı metinlerdir ve tipik olarak olaylara onları birleştirerek ya da tematik olarak gönderim yapılır. Deneme öznel, teknik açıklama nesneldir.

Savlayıcı söylem: Bu tür metinlerde bir iddia ya da karşı iddianın savunusu yapılır ve sav oluşturma sürecinde iddianın doğruluğu kanıtlanmaya çalışılır. Eleştiri öznel, akademik savlama nesneldir. Örneğin:

  • Eski Türk toplumunda ilk sosyal birlik olan oguş, yani aile bütün toplumun çekirdeği durumundadır. Kan akrabalığı esasına dayanır. (VERİ) Türkler dünyanın dört-bir tarafına dağılmalarına rağmen varlıklarını koruduysalar bu, aile yapısına verdikleri önemden ileri gelir. (İDDİA) Bunun bir delili de Türk dilinde, başka hiçbir millette olmadığı kadar çok akrabalık adına rastlanmasıdır. (TANIT- DESTEK)

Öğretici-bilgilendirici söylem: Alıcıya bilgi aktarma amacına hizmet eden metinlerdir. Bilgilendirme öznel, kurallar, talimatlar, yasalar nesneldir. Örneğin:

Sigaranın, vücudun çeşitli organlarında yaptığı tahribat ve kanserin yanında cilt sağlığı ve güzelliğinize de zararları vardır. İşte sigaranın zararları:

  • Ağız kokusu yapar, diş ve diş eti hastalıklarına yol açar.
  • Burunda koku alma duyusu azalır.

Werlich’in söylem sınıflamasını Saukkonen (1983) kendi sınıflamasında kullanımbilimsel bileşenlerle etkileşime sokmuştur. Saukkonen, metin üreticisi ve alıcısı ve üretici ile alıcının gönderimsel gerçeklik ile ilişkisini baz alarak metnin bağlamını üç farklı ulam altında gruplamıştır: Durum, Niyet/İşlev, Bakış açısı ve Gönderim.

Durum: Uzaklık ve kişisellik ile içeriklendirilmiştir. Uzaklık (distant) metin üreticisi ile alıcı arasındaki toplumbilimsel, ruhbilimsel ve etkileşimsel yakınlık ya da uzaklıktır. Kişisellik (personel) ise metin üreticisinin kişisel (öznel) ya da kişisel olmayan tutumu karşısında alıcının konumudur.

Niyet/İşlev: Duyuşsallık, akılcılık ve isteksellik kapsamında tanımlanır. Duyuşsallık, metin üreticisinin metnini alıcının duygularına hitap etme amacıyla ürettiğine işaret eder. Akılcılık, metin üreticisinin metnini nedenleme yapma amacıyla ürettiğine işaret eder. İsteksellik ise metin üreticisinin, metnini alıcısının isteklerine hitap etmek için ürettiğine işaret eder.

Bakış açısı: Metinde metin türünün gerektirdiği öznel ya da nesnel bakış açısı kullanılır. Bu ulam dört alt özellikle etkileşim içindedir:

Kurmaca: Dış gerçekliğin doğrudan sunulmadığı, üreticinin yaratıcılığını kişisel bakış açısını simgeleyen, gerçek ya da hayal edilmiş bir evrene ait gerçeklik duygusunu uyandıran olayların anlatımı.

Semboliklik: Farklı parçalardan oluşan bütünlüğün çözümlenmesi ve gerçekliğin simgelerle verilmesi.

Nesnellik: Nesnelliği ya d öznelliği ifade eden durum.

Soyutluluk: Bir bilgiyi olgusal olarak sunma.

Saukkonen bu üç ulamı kullanarak üç metin türü öntipini tanımlamıştır. Bunlar estetik metin, olgusal metin ve bilgilendirici metin. Ansiklopedi metni ya da deneme metni öntipi bilgilendirici metin, öykü metni estetik metin, iddia savunusu taşıyan yazı öntipi olgusal metine örnektir.

Biber (1989) türün öntipini gösteren belirli dilsel düzenlemelerin olduğunu ve bu düzenlemelerin söylemin ve türün metindeki izleri olduğunu ifade eder. Biber bu düzenlemeleri beş madde altında toplayarak bir modelleme sunar. Bu modellemede yer alan dilsel özellikleri temel dilbilgisi ulamına (örneğin adıl, edilgen, yan tümceleme, ilgeç öbekleri, sıfat, belirteç, sözcük türleri, ipler vs.) göre saptamıştır.

  1. Bilgilendirici üretim karşısında etkileşimsel üretim.
  2. Anlatısal olmanın karşısında anlatısal olmama.
  3. Açık gönderimler karşısında durum bağımlı gönderimler içerme.
  4. İkna etmeye dönük anlatım biçimini kapsama ya da kapsamama
  5. Soyut anlatım karşısında soyut olmayan anlatımı kapsama.

Bu beş boyutlu açıklayıcı etiketlerin her biri ikili karşıtlık temel alınarak oluşturulmuştur. Örneğin bilgisel üretime özgü dilsel belirleyicilerden bazıları: özel eylemler (betimlemek, iddia etmek vs.), sürme görünüşü taşıyan eylemler (betimlemektedir), birinci/ikinci kişi adılları, gösterme adılları (bu), genel vurgular, belirsiz adıllar (bazıları). Etkileşimsel üretime özgü dilsel ifadelerden bazıları ise: adlar, ilgeçler, söyleyişsel ritüeller, yer belirteçleri, niteleme sıfatları.

Biber bu her bir etikete özgü dilsel-dilbilgisel özellikleri baz alarak sekiz metin türü öntipi tanımlamıştır:

  1. Yakın kişilerarası etkileşim (yüz yüze sohbetler)
  2. Bilgisel etkileşim (röportajlar)
  3. Bilimsel açıklama (akademik tanıtma ve değerlendirme yazıları)
  4. Öğretici açıklama (dini metinler)
  5. İmgeleyici anlatı (roman kurmacası)
  6. Genel anlatısal açıklama (biyografiler)
  7. Alışılmış geleneksel röportaj (sporla ilgili televizyon ya da radyo yayınları)
  8. İkna eylemi içeren söylemler (iddia içeren akademik yazı ve hazırlık konuşmaları)