GENEL DİLBİLİM II - Ünite 2: Karmaşık Tümce ve Yan Tümcecikler Özeti :
PAYLAŞ:Ünite 2: Karmaşık Tümce ve Yan Tümcecikler
Giriş
Türkçede ve diğer dünya dillerinde iki tür Tümce vardır: Bağımsız ve bağımlı tümceler. Kurallı bir tümce oluşturmak için en az bir bağımsız tümceye gereksinim vardır. Bunun yanı sıra dillerdeki tüm tümce türleri en az bir bağımsız tümce olmak üzere bir ya da daha fazla bağımlı tümce içerebilirler.
Öznenin adın yalın durumunda olduğu tümceler basit anlamındaki yalın tümce olarak adlandırılır. Bunun yanı sıra bağlaçlarla bağlanmış birleşik tümceler vardır. Diğer bir tür tümce ise yan yargı, yan cümlecik ya da bağımlı cümlecik olarak da adlandırılmış olan yan tümceciktir. Yan tümcecik, yapı ve anlam açısından ana tümcenin bir parçası olan ve dilbilgisel özerkliği olmayan tümceciktir. Bir başka deyişle, yan tümcecik ana tümceden bağımsız olarak bir öge oluşturamaz. Yan tümceciğin özne ve yüklem uyumu, ad tamlamalarında olduğu gibi adcıl bir uyum eki olan iyelik ekleriyle işaretlenir.
Tümce Türleri ve Yan Tümcecik Oluşturma
Tümceler, evrensel olarak aşağıda örnekleri görünen üç türde olabilir: ‘Müjgan kitabı bitirdi’ örneğinde yalın tümce, ‘Müjgan kitabı bitirdi ve Hasan onu kutladı’ örneğinde bir bağlaçla bağlanan ve iki bağımsız tümce içeren birleşik tümce ve ‘Hasan Müjgan’ın kitabı bitirdiğini öğrendi’ örneğinde bir yan tümcecik ve bir ana tümceden oluşan karmaşık tümce görülmektedir. Karmaşık tümcede ana tümce içinde bir yan tümcecik bulunur. Karmaşık tümce, Özyineleme İlkesi doğrultusunda evrensel olarak tüm dillerde bulunan bir yapıdır ve bu ilke çerçevesinde bir tümcenin içinde bir başka tümce bulunabilir.
Her dilde farklı yan tümce oluşturma yöntemleri vardır. Hint-Avrupa dillerinde yan tümcecik, tümleyici denilen sözcük gruplarından birinin yalın tümcenin başına yerleştirilmesiyle oluşturulur. Tümleyici ise yan tümcecik oluşturmak amacıyla İngilizce, Farsça gibi dillerde kullanılan bağımsız sözcükler (İngilizcedeki that, who, which, vd. ve Farsçadaki ki gibi sözcükler). Türkçede ise yan tümcecik eylemine bitiştirilen –DIK , -mA , IncE, -ken, -in gibi eklerdir. Yan tümcecik oluşturan bu ekler eylemi eylemsileştirirler, yani eylem bir bakıma adlaşır.
Ad Tümcecikleri
Türkçede ad tümcecikleri yan tümcecikteki eyleminin üzerinde -DIk, -(y)AcAk, -mA, -mAk, -(y)Iş ekleri kullanılarak elde edilir. -mAk dışındaki -Dık, -(y)AcAk, -mA ve -(y)Iş ad tümcecik ekleri ortak yapısal özellikler taşır. -mAk ekini diğerlerinden ayıran en önemli özellik onun açık bir öznesinin olmayışıdır.
-Dık, -(y)AcAk, -mA ve -(y)Iş eklerinden biri, yan tümcecik eyleminin köküne eklendiğinde yan özne yalın durumda kalamaz. Bunun nedeni yan tümcedeki yüklemin eylemcil durum eki olan yalın durumu atayamamasıdır. Dolayısıyla yan tümce öznesi adcıl durum eki almak zorundadır. Aynı AÖ’de olduğu gibi yan tümcecikte de uyum, tamlayan ve iyelik ekleriyle sağlanır. Ad tümceciği ve AÖ arasında durum ekleri açısından bir benzerlik bulunmaktadır. Bir başka benzerlik ise ana tümcedeki eylemin yan tümcecik ya da A farkı gözetmeksizin her iki nesnesine de durum eki atamasıdır. Ad tümcecikleri ve AÖ arasındaki üçüncü benzerlik tümcedeki işlevleri açısındandır. Ad tümceciği, AÖ’nün kullanıldığı yerlerde kullanılabilen yan tümceciktir: Özne, nesne, ilgeç tümleci, yüklem ve ad tümleci olarak işlev görür.
Ad tümceciğinin AÖ mi tümcecik mi olduğu sorusu Türkçeyi inceleyen dilbilimciler tarafından sorulmuş ve incelenmiştir. Eğer bu yapılar, tümcecik iseler bunlar özne ve yüklem; yüklemin içinde de nesne ve varsa eylem niteleyen belirteç barındırırlar. AÖ ise bu öğeleri içeremez. -DIk, -(y)Iş, ve -mA ekleri alan ad tümceciklerinin adlaşmış özelliklerinin yanı sıra özneyüklem içeren tümcecik özelliklerini korudukları görülür. -mAk tümceciklerinde ise belirtilmeyen ama anlaşılan bir özne olduğu görülür. Bu özne, dilbilim kuramında ADIL olarak bilinir. Ancak, ADIL daha önce gördüğümüz adıl ile farklılıklar gösterir. Adıl ya da küçük adıl kişi ve sayı eki almış olan eylemin bulunduğu ana tümce ya da yan tümcecikteki öznedir. Ayrıca Ad Öbeğinde tamlayan adın kullanılmadığı durumlarda da adıl vardır. Gizli özne olan adıl, yalın tümcede bulunabileceği gibi yan tümcecikte de bulunabilir. ADIL ya da büyük ADIL ise kişi ve sayı uyum eki almamış olan yan tümceciklerde belirtilmemiş ama anlaşılan öznedir ve ancak yan tümcecikte bulunur.
1. Ben [ADIL her gün yüzmek] istiyorum.
2. Seçil [ADIL çalışmaktan] keyif alır.
3. Zeynep [ADIL Bursa’ya gitmeye] karar verdi.
Yukarıdaki örneklerde ADIL ana tümcenin öznesi ile aynı kişi olarak algılanır. Bir başka deyişle (1)’deki ‘Kim [...] istiyor?’ ve ‘kim yüzecek?’ gibi iki soruya da verilecek yanıt ‘ben’dir. Aynı durum (2) ve (3)’te de geçerlidir: Ana tümce ve ad tümceciğindeki özneler aynı kişi olarak yorumlanır. Bu şekilde aynı kişi ya da varlığı gösteren iki öğedeki gönderime eş gönderim denir. (1)-(3)’teki örnekler, özne denetleme yapıları olarak bilinir. Özne denetleme yapısı şöyle açıklanabilir: Ana tümcedeki özne, ad tümceciğindeki ADIL öznesini denetleyerek eş gönderim yorumu sağlar. Nesne denetleme ise yan tümcecikteki ADIL öznesinin üst tümcedeki nesne ile aynı kişiye eş gönderimli olarak yorumlamasıdır.
4. Sedat [ADIL toplantıya katılmaya] mecbur oldu.
5. Arkadaşları Sedat’ı [ADIL toplantıya katılmaya] mecbur etti.
Örnek (4)’de toplantıya katılan ana tümcenin öznesi (5)’te ise ana tümcenin nesnesiyle eş gönderimseldir. Bu örneklerde olduğu gibi ana tümcedeki özne ve nesne tarafından denetlenen ADIL’lar Evrensel Dilbilgisi’nde Denetleme Kuramı olarak bilinen kuram çerçevesinde incelenir. Denetleme kuramının öngördüğü ADIL özelliklerinden birinin ana tümcedeki özne ya da nesne öğesi ile eş gönderimsel olduğu, denetlendiği görülür.
Soyut ADIL ise denetlenmeyen ancak herhangi biri olarak yorumlanan ADILdır.
6. Can [adıl kitabı aldığını] unuttu.
7. Can [ADIL kitabı almayı] unuttu.
Örnek (6)’da [Can’ın kitap aldığı] eylemi gerçekleşmiştir. Oysa (7)’de böyle bir eylem gerçekleşmemiştir. Birinci tip tümceciğe olgu tümceciği, ikinci tip tümceciğe ise devinim tümceciği denebilir. Dolaylı aktarım ise bir tümcenin başkasına aktarımında kullanılır. Örneğin Ali: Ben geldim ve Ali geldiğini söyledi tümcelerinden ikincisi birincisinin dolaylı aktarımıdır. İki AÖ’nün farklı varlık/ kişilere gönderim yapması da ayrışık gönderimdir.
Ortaçlar (Sıfat Tümcecikleri)
Ortaçlar, sıfatlar gibi işlev gören yan tümcelerdir. Sıfatlar ve ortaçlar adları nitelerler:
8. a. Sarı kazak
b. Dün aldığım kazak
Örnek (8)’de sıfat olan [sarı] ve ortaç olan [dün aldığım] [kazak] baş adı nitelemektedirler. Örneklerde görüldüğü gibi her iki niteleyen de niteledikleri adın solunda bulunmaktadır. Bunun nedeni Türkçenin baş sonlu ve sola dallanan bir dil olmasıdır. Sola dallanan dillerde tümleç ve eklentilerin baştan önce, yani solda bulunurlar. Ortaçlar adı niteledikleri için AÖ içinde yer alırlar ve niteledikleri adın solunda bulunurlar. Ortaç ve sıfatlar adın hangi insan, varlık, eşya ya da nesneye gönderimde bulunduğunun anlaşılması için kullanılırlar.
Ortaçlar da ad tümcecikleri gibi eyleme eklenen ek ile yan tümceciğe dönüştürülerek elde edilirler. En yaygın olarak bulunan ortaç ekleri -En ve -DIK’tır. Bunun yanı sıra -(y)AcAK ve -mIş ekleri de vardır. Bunlardan son ikisi olan ile birlikte kullanılabilir. En yaygın ortaç ekleri şunlardır: -En: şiir okuyan çocuk; -Dık: çocuğun okuduğu şiir; -AcAk (olan): şiir okuyacak (olan) çocuk; - mIş (olan): şiir okumuş olan çocuk.
Keenan ve Comrie (1977) yaklaşık 50 dünya diline bakarak evrensel olarak ortaçlara ilişkin şu sonuca varmışlardır: Her dilde ortaç özneyi niteleyebilir. Yani evrensel olarak en yaygın ortaç özneyi niteleyendir. Bundan sonra sırasıyla dolaysız nesne, dolaylı nesne, ilgeç nesnesi ve iyelik yapılarıdır. Dolayısıyla, Ad Öbeği Ulaşılabilirlik Hiyerarşisi: Özne > Dolaysız Nesne > Dolaylı Nesne > İlgeç Nesnesi > İyelik tamlayanı >Diğerdir. Burada “>” işaretinin solundaki öge daha ulaşılabilir demektir. Yani özne, nesneye göre, dolaysız nesne ise dolaylı nesneye göre daha ulaşılabilirdir. Bu durumda Keenan ve Comrie’nin iddiasına göre iyelik en az ulaşılabilir ögelerden biridir.
Ortaçlarda bulunan özelliklerden biri de zorunlu olan ve bir çizgi ( ___ ) ile gösterilen boşluktur. Örneğin [AÖ [ gülleri kadına veren] çocuk] AÖ’de ortacın içindeki boşluktan tümcenin öznesi olan “çocuk” çıkartılarak AÖ’nün başı olarak taşınmıştır. Dikkat edilirse diğer ortaçlarda da AÖ’nün başı olan ad, tümcecikten çıkartılmış ve yerinde bir boşluk bırakmıştır. Evrensel olarak bazı dillerde ortaçlarda böyle bir boşluk bulunur. Artık adıl ise sıfat tümceciği içinde nitelenen adın boş izi yerine kullanılan adıldır. Artık adıl, Türkçede basit sıfat tümceciklerinde bulunmaz. Ancak ilgeç öbeğinde ilgeç tamlayanı AÖ artık adıl olabilir. Türkçede artık adıl kendi olarak görülür.
Kısıtlayıcı ortaçlar gönderimi çok geniş olan bir kümenin üyesini daraltmak için kullanılır. Örneğin:[AÖ Kitap] iyi bir dosttur. Buradaki kitap çok genel bir addır; belli bir kitaba gönderimde bulunmayıp konuşucu ve dinleyici tarafından paylaşılan belli bir kitap yorumu taşımamaktadır. Oysa belli bir kitap söz konusu ise o zaman bu nesnenin daraltılması için belli araçlar kullanmamız gerekir. Örneğin, masadaki kitap diyebiliriz. Ancak masada birden fazla kitap varsa masadaki kırmızı kitap diyebiliriz. Başsız ortaçlarda ise AÖ’nin başı olan ad yoktur. Bunun yerine tümcecik adlaşmış gibi davranır, varsa çoğul eki ve durum ekleri alabilir. Örneğin şu yapılar başsız ortaçlardır: [Acıkan] doymam sanır;[Anlayana] sivrisinek saz, [anlamayana] davul zurna az.
Belirteç Tümcecikleri
Belirteç Öbeklerinde olduğu gibi belirteç tümcecikleri de tümceyi ya da eylemi niteler. Niteleyiciler zorunlu öge değil de eklenti oldukları için tümceden atılmaları mümkündür. Yani bunlar seçimlik ögedir. Ad tümcecikleri özne ve nesne gibi zorunlu ögelerdir ama özellikle genişleyici ortaçlar ve belirteç tümcecikleri seçimliktir. Ortaçlar adları, belirteç tümcecikleri ise eylem ve tümceleri niteler. Belirteç tümceciklerindeki özneler, diğer yan tümcecik özneleri gibi adcıl değildir. Bir başka deyişle, özne tamlayan eki değil, yalın ek alır:
9. a. [Sen buraya gelmeden] Ayşe sorunu çözdü.
b. [Senin buraya gelmen] gerekmedi.
Örnek (9a)’daki belirtec tümceciğinin öznesi yalın halde, (9b)’deki ad tümceciğinin öznesi ise tamlayan eki almış haldedir. Belirteç tümcecikleri yapısal ve anlamsal olarak ve ayrıca öznelerinin üst tümce öznesi ile zorunlu eş gönderimsellik, ayrışık gönderimsellik boyutunda çok fazla çeşitlilik gösterirler. Bu nedenle belirteç tümcecikleri üzerinde fazla durmadan onları anlamlarına göre örneklendirmek gerekirse, zaman, koşul, tarz, nedensonuç, koşul vs. anlamı taşıdıkları söylenebilir: Öncelik: Sen buraya gelmeden (önce) ben bu sorunu halletmiştim. Eşzamanlılık: Çalıştıkça başarılı oluruz. Ardıllık (Tezlik): Seran gelir gelmez annesi yemeğini hazırladı. Bitmişlik: Kitabı bitirdiğimde sana veririm. Sürerlik: Çayları içip içip uykumu kaçırdım. Koşul: Küstahlaşmadıkça herkese her soruyu sorabilirsin. Neden: Nesrin çok çalışmaktan yorgun düşmüştü. Sonuç: Artık tatile gittiklerine göre biraz dinlenebilirler. Tarz: Ayhan koşa koşa gitti vb. gibi.