GENEL TURİZM BİLGİSİ - Ünite 8: Türkiye’de Turizm Özeti :
PAYLAŞ:Ünite 8: Türkiye’de Turizm
Giriş
Turizm faaliyeti, ziyaretçilerin gittiği veya yöneldiği ülke esas alınarak yapılan sınıflamaya göre üç temel grupta ele alınmaktadır:
- İç turizm (domestic tourism) “bir ülkede ikamet eden ziyaretçilerin ülke içinde yaptıkları turizm faaliyetini (seyahatlerini)” ifade eder.
- Dış aktif turizm ya da ülkeye yönelik turizm (inbound tourism) “ülke dışından gelen ve geldikleri ülkede ikamet etmeyen ziyaretçilerin yaptıkları turizm faaliyetini (seyahatlerini)” ifade eder.
- Dış pasif turizm veya ülke dışına yönelik turizm ise “bir ülkede ikamet eden ziyaretçilerin kendi ülkeleri dışına yapmış oldukları turizm faaliyetini” ifade eder.
Türkiye’de Dış Aktif Turizm Gelişiminin Kısa Tarihi
Türkiye’de dış aktif turizm gelişimini;
- Cumhuriyet öncesi dönem ve
- Cumhuriyet sonrası dönem olarak incelemek mümkündür.
Cumhuriyet Öncesi Dönem
Türkiye’nin bulunduğu coğrafya, uygun iklimi, zengin doğal kaynakları ve verimli toprakları nedeniyle her tarihsel dönemde cazibe merkezi ve sosyal hareketliliğin yoğun olduğu bir coğrafya olmuştur. Türkiye topraklarında ilk ve ortaçağda turizm faaliyeti kapsamında değerlendirebileceğimiz sosyal hareketliliğin temel sebepleri ticaret (iş) yapmak, şifa bulmak, spor ve gösteri etkinliklerini seyretmek ve kutsal yerleri (tapınakları) ziyaret etmek olmuştur. Ek olarak, batılı gezginler için Osmanlı İmparatorluğu gizemli doğu imajıyla, tarih boyunca bilimsel, dinsel veya bireysel merak nedeniyle önemli bir çekim merkezi olmuştur. Özellikle İstanbul’daki Bizans eserleri, camiler; Ege ve Anadolu’daki antik kent kalıntıları seyyahların en çok ziyaret ettiği yerler olmuştur.
Osmanlı İmparatorluğu ile ilgili hatıraların yer aldığı seyahatnamelerin tarihi XVI. yüzyıla kadar gitmektedir. Anadolu’da XIII. yüzyıldan itibaren Selçuklu Türkleri tarafından önemli ticaret yolları üzerinde kurulan, ücretsiz olan ve yolcuların hayvanlarıyla konaklayabileceği kervansaraylar ve hanlar, özellikle ticaret amaçlı seyahatlerin gelişmesine hız kazandırmıştır. Osmanlı İmparatorluğu döneminde ulaşım ve alt yapı olanaklarının genişletilmesi, ticaret yollarının güvenliğinin sağlanması ve han ve kervansarayların yapılmaya devam edilmesi seyahatleri kolaylaştırıcı rol oynamıştır. Osmanlı döneminde hanlar haricinde Batı standartlarında ilk otel olan Hotel d’Angleterre (İngiltere Oteli) 1841 yılında açılmıştır. Ancak modern anlamda Türkiye’de aktif dış turizm hareketlerinin başlangıcı olarak Avrupa’dan ilk organize grupların gelmeye başladığı tarih olan 1863 yılı kabul edilmektedir. Aynı yıl içerisinde Angleterre otelinin sahibi Misiri İstanbul’dan Avrupa’ya uzanan 42 günlük bir gezinin ilanlarını da gazetelerde yayımlamıştır.
Wagon Litts şirketine ait Orient Express’ in 1895 yılında sadece rayları kullanarak Avrupa’dan İstanbul’a sefere başlamasıyla seyahatler ve bu şirkete ait otel yatırımları artmıştır (Akçura, 2013). Aynı yıl Wagon Litts şirketine bağlı Pera Palace oteli açılmıştır. Gelen yabancı turist sayısının artmasıyla 1890 yılında “Seyyahine Tercümanlık Edenler Hakkında Tatbik Edilecek 190 Sayılı Nizamname” yayınlanmış ve seyahat eden yabancılara çevirmenlik ve rehberlik yapabilmenin şartları ve ilkeleri açıklanmıştır. Cumhuriyet dönemi öncesi dış aktif turizm gelişiminin İstanbul merkezli olarak başladığını söylemek mümkündür.
Cumhuriyet Sonrası Dönem
Cumhuriyet kurulduktan sonra Türkiye’de özellikle dış aktif turizmin hızlı bir şekilde gelişmeye başlaması 1980 yılından sonra olmuştur. Bu nedenle Cumhuriyet sonrası dönem;
- 1980 öncesi dönem ve
- 1980 sonrası dönem olarak ikiye ayrılmaktadır.
1980 Öncesi Dönem: Yeni kurulan Cumhuriyetin içte ve dışta çözmesi gereken ekonomik, sosyal ve siyasal sorunlar (örneğin eğitim ve sanayileşme gibi sorunları), dünyadaki siyasi istikrarsızlık, ekonomik buhran, İkinci Dünya Savaşı gibi olumsuzluklar 1923’ten sonra Türkiye’de turizm gelişimini olumsuz etkilemiştir. Dünya turizmindeki gelişmelere paralel olarak 1950’li yılların ortalarından sonra Türkiye’de turizm sektöründe hem iç turizmde hem de ülkeye yönelik (dış aktif) turizmde bir artış yaşanmaya başlamıştır.
1961 Anayasası ile Türkiye’de planlı kalkınma dönemi başlamış ve 1963 yılından itibaren turizm yatırımlarına ve gelişimine beş yıllık kalkınma planları ile yön verilmeye başlanmıştır. Bu planların başlamasından sonra yurtdışından gelen turist sayısında kısmen artış sağlanmış ancak Türkiye’nin dış aktif turizmden elde ettiği turizm gelirleri ve uluslararası turizme katılanlardan aldığı pay çok az bir artış göstermiş ve 1980’li yılların ortalarına kadar çok fazla değişmemiştir.
Cumhuriyetin kurulmasından 1980’li yıllara kadar olan dönemde turizm sektörünün fazla gelişememesinin sebepleri arasında İkinci Dünya Savaşı, ekonomik krizler (1929, 1974), Türkiye’deki siyasi istikrarsızlık, Türkiye’nin kitle deniz turizminden ziyade pazar olarak daha sınırlı olan tarih-kültür turizmini geliştirmek istemesi, turizm sektörüne hizmet verecek altyapı ve üstyapı olanaklarının yetersiz olması, iç pazarın yetersiz olması, yabancı sermaye yetersizliği, turizm sektörünün Türkiye’nin öncelikleri arasında olmaması, Türkiye’nin 1980 yılına kadar ithal ikameci sanayileşme adlı ekonomik büyüme modelini benimsemesi ve sanayileşmenin öncelikli olması sayılabilir. Ancak 1923-1980 yılları arasında turizmin ekonomik öneminin farkına varılmış, özellikle turizmle ilgili kurumsal ve fiziksel altyapının oluşturulması açısından çok önemli gelişmeler kaydedilmiş ve turizm yatırımları ve gelişimi teşvik edilmiştir.
1980 Sonrası Dönem: 1980 yılında gerçekleşen askerî ihtilal Türkiye’de dış aktif turizmin gelişmesi açısında kritik bir dönemin başlangıcını ifade etmektedir. Askerî ihtilalden sonra oluşturulan geçici hükümet, önceki hükümet tarafından hazırlanan ekonomik istikrar paketini uygulamaya koyarak ithal ikameci sanayileşme politikasından ihracata dayalı büyüme ve kalkınma stratejisine yönelmiştir.
İhracata dayalı büyüme stratejisinin bir parçası olarak dış aktif turizm sektörü hem yabancı döviz kazandırıcı stratejik bir ihracat sektörü hem de askerî ihtilalden sonra Türkiye’nin olumlu bir imaj yaratmasına yardımcı olacak bir sektör olarak görülmüştür.
Türkiye’de dış aktif turizmin 1980 sonrasında hızlı bir büyüme göstermesine yol açan birçok faktör söz konusudur. Bu faktörler;
- İç faktörler (Türkiye ile ilgili) ve
- Dış faktörler olmak üzere iki grupta incelenebilir.
Türkiye’de Dış Aktif Turizm Talebinin Yapısı
Türkiye’ye 2014 yılında 36,8 milyonu yabancı, 4,6 milyonu yurtdışında yaşayan Türk vatandaşı olmak üzere 41,4 milyon ziyaretçi ziyaret etmiştir. Gelen ziyaretçilerden toplam 34,3 milyon ABD doları gelir elde edilmiştir. Gelen ziyaretçilerin turizm tesislerinde ortalama kalış süreleri 4,1 gün, ortalama geceleme süresi ise 10 gecedir. Ziyaretçiler kişi başına ortalama 824 ABD doları harcamaktadır.
Türkiye’ye gelen ziyaretçilerin büyük çoğunluğu hava yolu ile (%70), diğer önemli bir kısmı da kara yolu ile (%23,8) gelmektedir. Uluslararası ziyaretçilerin seyahat organizasyonu incelendiğinde, gelen yabancıların %44 oranında paket tur satın alarak geldiği, diğer yabancı ziyaretçilerin bireysel olarak ziyaretlerini organize ettiği görülmektedir. Türkiye’ye gelenlerin oranı ülkelere göre şu şekildedir:
- Japonya (%85.5),
- Rusya (%85),
- Danimarka (%73,6),
- Belçika (%66),
- İsveç (%65,4),
- İspanya (65,1),
- Almanya (%63,9),
- Kanada (%62,5),
- Ukrayna (%62,1),
- İngiltere (%60,1),
- Avusturalya (%59,3),
- Hollanda (58,3),
- İtalya (%56.3),
- Amerika Birleşik Devletleri (%55,4),
- İsrail (%54)
- Avusturya (%46,2) (AKTOB, 2014).
Uluslararası ziyaretçilerin en önemli seyahat nedenleri ya da motivasyonları sırasıyla;
- Gezi, eğlence, sportif ve kültürel faaliyetler (%57,7),
- Akraba ve arkadaş ziyareti (%14,4),
- İş (%5,5),
- Alışveriş (%2,5) ve
- Sağlık (%1) olarak ortaya çıkmaktadır (S:187, Tablo 8.4).
Uluslararası ziyaretçiler geldikleri ülkelere göre incelendiğinde Türkiye’nin en önemli pazarlarının;
- Yurtdışında yaşayan Türk vatandaşları (%10,8),
- Almanya (%10,5) ve
- Rusya Federasyonu (%8,3) olduğu görülmektedir (S:188, Tablo 8.5).
Gelen ziyaretçilerin yaş grupları incelendiğinde 2013 yılı verilerine göre ziyaretçilerin;
- %16,7’sinin 0-14,
- %11,2’sinin 15-24,
- %40,6’sının 25-44,
- %25,3’ünün 45-64 yaş aralığında ve
- %6,6’sının ise 65 yaş ve üzerinde olduğu anlaşılmaktadır.
Türkiye’de Turizm Eğitimi
Turizm eğitimi, bireylere turizm alanı ile ilgili istenilen değerleri, bilgileri, becerileri, yetkinlikleri, tutum, davranış ve alışkanlıkları yaparak ve yaşayarak kazandıran bir öğrenme süreci olarak tanımlanabilir.
Her alanda olduğu gibi turizm eğitimi de;
- Formal (resmi) ve
- İnformal (gayri resmi) olmak üzere iki şekilde gerçekleşmektedir.
İnformal turizm eğitimi, bir amaca ve plana bağlı olmadan yaşam sürecinde farklı yer, zaman ve ortamlarda çevreyle etkileşim sonucunda kendiliğinden gerçekleşen eğitimdir.
Formal turizm eğitimi ise amaçları ve kuralları önceden belirlenmiş, belirli bir plan ve program çerçevesinde profesyonel kişiler tarafından yürütülen kurumsallaşmış eğitimi ifade eder.
Genel turizm eğitiminin amacı;
- Toplumda turizm bilincini yerleştirmek,
- Turizmin kaynaklarını korumak için gerekli sevgi ve anlayışı geliştirmek,
- Turistlere karşı eşit ve dürüst hizmet etmenin ahlak ve terbiyesini vermek,
- Gerçek sevgiye ve konukseverliğe dayalı bir davranış biçimini oluşturmaktır.
Turizm alanında bir meslek sahibi olabilmek için ihtiyaç duyulan bilgileri, becerileri, yetkinlikleri, tutumları, davranışları, alışkanlıkları bireylere kazandırmak için yapılan eğitim sürecini, mesleki ve teknik turizm eğitimi ifade eder.
Mesleki ve teknik turizm eğitimi;
- Örgün mesleki ve teknik turizm eğitimi ve
- Yaygın mesleki ve teknik turizm eğitimi olmak üzere iki grupta ele alınmaktadır.
Örgün eğitim, “belirli bir yaş grubundaki ve aynı seviyedeki bireylere, amaca göre hazırlanmış programlarla, okul çatısı altında düzenli olarak yapılan eğitimdir”.
Örgün mesleki ve teknik turizm eğitiminin amacı ; “turizm sektörünün değişik faaliyet dalları için bilgili, becerili, yetenekli, verimli ve bilinçli elemanlar yetiştirmektir”.
Türkiye’de örgün mesleki ve teknik turizm eğitimi orta öğretim düzeyinde Milli Eğitim Bakanlığına bağlı meslek liseleri ile yükseköğretim düzeyinde Yükseköğretim Kuruluna bağlı olarak önlisans, lisans, yüksek lisans ve doktora seviyesinde mesleki ve teknik turizm eğitimi veren öğretim kurumları tarafından gerçekleştirilmektedir.
Ortaöğretim düzeyinde turizm eğitimi veren ilk otelcilik okulu olan Ankara Otelcilik Okulu , 1961 yılında açılmıştır.
Yükseköğretim düzeyinde turizm eğitimi ise 1965 yılında Ankara Ticaret Yüksek Öğretmen Okulu ile başlamıştır. Yükseköğretim düzeyinde yapılan mesleki ve teknik turizm eğitiminin amacı ise turizm sektörünün gerektirdiği bilgi ve beceri ile donatılmış orta ve üst düzey yönetici adayı yetiştirmektir.
Üniversite düzeyinde mesleki turizm eğitimi, turizm işletmeleri için yönetici adayı yetiştirme yanında, turizm alanında kamu ve özel sektörün ihtiyaç duyduğu araştırmacı, planlamacı ve eğiticileri yetiştirme sorumluluğunu da üstlenmiştir.
Önlisans düzeyinde eğitim alanlar orta kademe yöneticisi; lisans eğitimi alanlar ise orta ve üst kademe yöneticisi olmak üzere eğitim almaktadır.
Yaygın mesleki ve teknik turizm eğitimi, örgün eğitim dışında belirli amaca ve programa bağlı olarak yürütülen öğrenme sürecini ifade eder. Milli Eğitim Bakanlığı Yaygın Eğitim Kurumları Yönetmeliği’ne göre yaygın eğitim , “örgün eğitim sistemine hiç girmemiş ya da örgün eğitim sisteminin herhangi bir kademesinde bulunan veya bu kademeden ayrılmış ya da bitirmiş bireylere; ilgi, istek ve yetenekleri doğrultusunda ekonomik, toplumsal ve kültürel gelişmelerini sağlayıcı nitelikte çeşitli süre ve düzeylerde hayat boyu yapılan eğitim, öğretim, üretim, rehberlik ve uygulama etkinliklerinin tümünü” ifade eder.
Türkiye’ de yaygın mesleki turizm eğitimi kapsamında verilen kurslar ve bu kursları veren kurumlar şunlardır:
- Turizm Eğitim Merkezleri (TUREM) Kursları,
- Turizmi Geliştirme ve Eğitim Vakfı Kursları,
- İş başı Eğitim Programları,
- Eğiticilerin Eğitimi Kursları,
- Hizmet içi Eğitim Kursları,
- Turist Rehberliği Kursları,
- Diğer kurslar.
Türkiye’de Turizmle İlgili Örgütler
Turizm sektörü birbirini tamamlayıcı nitelikte olan ulaştırma, konaklama, yeme-içme, seyahat organizasyonu vb. gibi birçok endüstriyi kapsadığından ve turizmin ekonomik, sosyo-kültürel ve çevresel olumlu ya da olumsuz sonuçları söz konusu olduğundan turizmle ilgili çok sayıda ve farklı alanlarda örgütler kurulmuştur. Bu örgütleri kamu sektöründeki turizm örgütleri ve özel sektördeki turizm örgütleri olarak iki grupta toplamak mümkündür. Kamu sektöründeki turizm örgütleri;
- Doğrudan devlet kurumu olan Kültür ve Turizm Bakanlığı ile
- Kamu kurumu niteliği olan Türkiye Seyahat Acentaları Birliği’ni ve
- Turist Rehberleri Birliği’ni kapsamaktadır.
Türkiye’de turizmin kamu yönetimi içindeki örgütlenmesinin gerekliliği ilk defa 1934 tarihli ve 2450 Sayılı “İktisat Vekâleti Teşkilat ve Vazifeleri Hakkında Kanun” ile vurgulanmış ve 1937 yılında, turizm çalışmalarını yürütmek üzere “İktisat Vekâleti Dış Ticaret Dairesi” ne bağlı “Türk Ofis” kurulmuştur. Türk Ofis’in yayın ve tanıtım işlerini yürüten birimi içindeki “Turizm Masası” önce 1938’de ayrı bir şubeye ardından da 1939’da Ticaret Bakanlığı’nın kurulması ile “Turizm Müdürlüğü” ne dönüştürülmüştür.
Daha sonra ise turizmin tanıtım ile yakın ilişkisi olduğu düşünülerek 1940 yılında “ 3857 Sayılı Başvekâlete Bağlı Matbuat Umum Müdürlüğü Teşkiline ve Vazifelerine Dair Kanun” uyarınca kurulan ve 1943’te Basın Yayın Genel Müdürlüğü adını alan birim içinde “Turizm Müdürlüğü” oluşturulmuştur. Turizmin kamu yönetimi içinde bakanlık düzeyinde ilk defa örgütlenmesi ise 1957 tarih ve 4951 Sayılı Kanun ile “Basın, Yayın ve Turizm Vekâleti” adıyla yeni bir bakanlığın kurulmasıyla ve Basın, Yayın ve Turizm Genel Müdürlüğü’nün bu bakanlığın çatısı altına alınmasıyla gerçekleşmiştir.
Sonrasında ise bu bakanlık, 1963 tarihli ve 265 sayılı Kanun kapsamında “Turizm ve Tanıtma Bakanlığı” na dönüştürülmüştür. Turizm ve Tanıtma Bakanlığı ile Kültür Bakanlığı 1 Ocak 1982’de bir bakanlık bünyesinde birleştirilerek Kültür ve Turizm Bakanlığı oluşturulmuş ve 14 Aralık 1983 gün ve 18251 Sayılı Mükerrer Resmi Gazete’de yayımlanan 187 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Kültür ve Turizm Bakanlığının örgütlenmesinde gerekli yeni yasal düzenlemeler yapılmıştır.
Turizm ve Kültür birbirinden ayrılarak 2 Mart 1989’da iki bakanlık hâline getirilmiştir. Kamuda turizm sektörü örgütlenmesi bugünkü yapısına, 29.04.2003 yılında 25093 sayılı kanun ile Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın kurulması ile kavuşmuştur. Kültür ve Turizm Bakanlığının taşra teşkilatı;
- Kültür ve Turizm İl Müdürlükleri ile
- Doğrudan Merkeze Bağlı Birimlerden oluşur.
Kültür ve Turizm İl Müdürlüklerinin görevleri 20/10/2011 tarih ve 214199 sayılı “Kültür ve Turizm Bakanlığı İl Kültür ve Turizm Müdürlüklerinin Görev, Yetki, Sorumluluk ve Çalışma Esasları Hakkında Yönetmelik” ile belirlenmiştir ve bakanlığın onayı ile yürürlüğe girmiştir.
Bakanlığın yurt dışı teşkilatı ise;
- Kültür ve Tanıtma Müşavirlikleri ve
- Kültür ve Tanıtma Ataşeliklerinden oluşmaktadır.
Bu birimlerin temel görevi bulundukları ülkelerde Türkiye’nin tanıtımına katkı sağlamak, Türkiye’de turizmle ilgili iş ya da yatırım yapmak isteyen yatırımcılara bilgi vermek, Türkiye ile ilgili medyada çıkan asılsız ve olumsuz haberlerin etkisini azaltmak ve Türkiye ile ilgili olumlu bir imaj oluşturmaktır.
Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB), 28 Eylül 1972 tarihinde yürürlüğe giren 1618 sayılı “Seyahat Acentaları ve Seyahat Acentaları Birliği Kanunu” uyarınca kurulmuş, tüzel kişiliği ve kamu kurumu niteliği olan bir meslek birliğidir. T.C. Anayasası’nın 135. Maddesi’ne göre “kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve üst kuruluşları; belli bir mesleğe mensup olanların müşterek ihtiyaçlarını karşılamak, mesleki faaliyetlerini kolaylaştırmak, mesleğin genel menfaatlere uygun olarak gelişmesini sağlamak, meslek mensuplarının birbirleri ile ve halk ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hâkim kılmak üzere meslek disiplini ve ahlakını korumak maksadı ile kanunla kurulan ve organları kendi üyeleri tarafından kanunda gösterilen usullere göre yargı gözetimi altında, gizli oyla seçilen kamu tüzel kişilikleridir”.
Turist Rehberleri Birliği (TUREB) , 22.06.2012 tarihinde 28331 Sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 6326 sayılı “Turist Rehberliği Meslek Kanunu” uyarınca kurulmuş, tüzel kişiliği ve kamu kurumu niteliği olan bir meslek birliğidir.
Turist Rehberleri Birliği, kendisine bağlı yedi Meslek Odası ile altı Bölgesel Meslek Odası olmak üzere tüm Türkiye’de örgütlenmiştir. 13 odanın kamu kurumu niteliğinde mesleki üst kuruluşudur. Birliğin merkezi Ankara’dır.
Turizm sektörüyle ilgili özel sektör örgütleri genel olarak;
- 5253 Sayılı Dernekler Kanunu’na göre dernek olarak veya
- 5362 Sayılı Esnaf ve Sanatkârlar Meslek Kuruluşları Kanunu’na göre örgütlenmiş birlik veya federasyonlardan oluşan sivil toplum kuruluşlarından oluşmaktadır.
Türkiye’de faaliyet gösteren kuruluşların başlıcaları şunlardır:
- Türkiye Otelciler Federasyonu (TÜROFED)
- Türkiye Turizm Yatırımcıları Derneği (TYD)
- Turistik Otelciler, İşletmeciler ve Yatırımcılar Birliği (TUROB)
- Türkiye Otel, Lokanta, Eğlence Yerleri İşçileri Sendikası (OLEYİS)
- Türkiye Otel Lokanta Dinlenme Yerleri İşçileri Sendikası (TOLEYİS)
- Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu
- Profesyonel Otel Yöneticileri Derneği (POYD)