GİYSİ SEÇİMİ - Ünite5: Giysi ve Aksesuar Özeti :
PAYLAŞ:Ünite 5: Giysi ve Aksesuar
Giriş
İnsan beğeni yetisine sahip bir varlıktır ve kültür ile beğeni kavramları birbirleri ile sağlam ilişki içindendir. Tasarımcı insan için bir nesne üretirken, nesnenin insan ve bedeni ile uyum sorunu olmamasına dikkat eder. Tasarlanan aksesuarların insan sağlığına, kullanılacak çevrenin fiziksel ve kültürel koşullarına, beğenilere uygun olması gerekir.
Tasarımların işlevsel ve estetik içerikleri vardır. Aksesuar seçiminde sıklıkla estetik kaygılar öncelik taşımaktadır.
Aksesuar Çeşitleri
Aksesuar, sözlükte giysiyi bütünleyen çanta, kemer, şapka, eldiven, mücevher vb. eşya olarak tanımlanır. Giyimin tamamlayıcı öğesidir, aynı zamanda günlük yaşamı da kolaylaştırmaktadır. Çeşidine göre giysiyi tamamladığı gibi bedene oturmasını da sağlayabilir, kullanıcıları soğuk ve güneşten koruyabilir, eşyaların bir arada ve güvende olmasını sağlayabilirler.
Giysilerimiz ile uyum halinde kullanmamız gereken aksesuarların ortaya çıkış gereklilikleri kendi tarihsel süreçleri içerisinde ele alınmıştır.
Aksesuarın Tarihçesi
Ayakkabının Tarihçesi ve Aksesuar Olarak Kullanımı
Ayakkabı, genelde "taban" adı verilen alt parça ile "saya" denen üst parçadan oluşur. Ayakkabı çağlar boyunca coğrafyaya ve modaya göre çeşitlilikler göstermiştir.
Eskiçağlarda çoğunlukla tabanı deriden ya da tahtadan sandallar kullanılmaktaydı. Kaynakların çoğuna göre tarihçesi eski Mısır’la başlatmaktadırlar. Eski Yunanlıların avlanırken uzun çizme giydikleri, bunun yanında, banyoya bile ayakkabı ile girdikleri bilinmektedir. Ortaçağda ayağı sarması için yumuşak deri ya da kumaştan yapılan ayakkabıların sivri burunlu hatlara sahiplerdi. Yolculuk sırasında ise potinler ya da baldırlara kadar çıkan çizmeler kullanılmaktaydı. 14. yüzyıl sonlarına doğru öylesine uzun burunlu ayakkabılar üretildi. Yürüyebilmek için ayakkabının burnunu bir zincirle diz kemerine bağlamak gerekiyordu. Ayakkabıyı korumak amacıyla giyilen mantar topuklu şosonlar 1575'te moda oldu. Kötü havalarda ya da çok yağışlı bölgelerde tahta tabanlı, sabo adı verilen ayakkabılar da giyiliyordu.
17. yüzyıldan başlayarak, sivri burun ve yüksek topuklarıyla özgün bir biçim aldı. 1720'lere kadar kare burunlu ayakkabılar yaygındı. Bu tarihten sonra bunların yerini yuvarlak burunlu ayakkabılar aldı. 1770'lerde üstte geniş kıvrımları bulunmayan uzun çizmeler moda oldu. 18. yüzyılda kadın ayakkabıları saten ya da brokardan yapılıyor, toka, kurdele ya da fiyonklarla süslenirdi. Yüksek topuklu ayakkabılar 1790'da tümüyle ortadan kalktı. Sokaklar ve yollar öylesine kötü ve çamurluydu ki insanlar evden dışarıya çıkarken şosonlarını giymek zorunda kalıyorlardı.
19. yüzyılda kadın ayakkabıları saten ya da kadife kumaştan yapılmaktaydı. Erkekler ise genellikle düğmeli, bağcıklı ya da yanları esnek çizmeler giyiyorlardı. Bağcıklı rahat yürüyüş ayakkabısı Birinci Dünya Savaşı (1914-18) sırasında ortaya çıktı. Biliyoruz ki günümüzde de ayakkabı yapımında moda önemli rol oynamaktadır.
Türklerde Ayakkabının Tarihi
Orta Asya'da Türkler deriden ve yünden giyim eşyaları yapmakta ustaydılar. Çizme ve çarık en yaygın ayakkabı türüydü. Deri çizmenin yanı sıra, yaygın olarak yünden keçe çizme de yapılıyordu. Osmanlı toplumunda ayakkabı, giyenlerin toplumsal konumuna ve mesleğine göre çeşitlilik gösterirdi. Ev içinde yüzleri atlas ve kadife gibi kumaşlardan yapılmış, üzerleri sırmayla işlenmiş hafif ayakkabı ve saray terlikleri giyilirdi. Başmak, cimcime, çapula, çizme, yarım çizme, çedik, çedik pabuç, edik, fotin, galoş, mest, kalçın, kundura, merkub, nalın, sandal, terlik, tomak, yemeni başlıca ayakkabı çeşitleriydi. 19. yüzyıl sonlarına kadar Türkiye'de ayakkabı yapımı tümüyle el işçiliğine dayanıyordu. Beykoz'daki deri fabrikasına 1884'te ayakkabı yapım bölümü eklendi. 1933'te Sümerbank'a devredilen Beykoz Deri ve Kundura Fabrikası makineli üretimin yapıldığı önemli bir yerdi. Günümüzde ayakkabı üretimi daha çok özel sektör tarafından gerçekleştirilmektedir.
Şemsiyenin Tarihçesi ve Aksesuar Olarak Kullanımı
İlk şemsiye bundan dört bin yıl önce icat edilmiştir. Mısır, Yunan, Asur ve Çin’in antik sanat eserlerinde şemsiyelerin de yer aldığını görebilmekteyiz. Eski şemsiyeler veya güneş şemsiyeleri, güneş ışınlarından korunmak amacıyla tasarlanmıştı. İlk su geçirmez şemsiyeler yağmurdan korunmak amacıyla Çin’de üretildi.
Avrupa'da şemsiyelerin yaygın olarak kullanılmasına 1700'lü yıllarda başlanmıştır. Zamanla daha kaliteli şemsiyeler üretildi ancak siyah renk su geçirmezliğin bir garantisi olarak algılanmaya devam etti. Günümüzde yağmurda erkekler çoğunlukla siyah şemsiyeyi tercih etmektedirler. Kadınlar ise farklı renklerdeki şemsiyeleri kendilerine birer aksesuar olarak gördükleri için giysi tamamlayıcısı olarak kullanmaktadırlar.
Çantanın Tarihçesi ve Aksesuar Olarak Kullanımı
Kadın giyiminde çantalar önemli bir aksesuardır. Günümüzde moda endüstrisinin en çok ele aldığı giysi tamamlayıcılarıdır. Örnek olarak iki markanın kısa tarihine aşağıda yer verilmiştir.
Efsanevi Çantalar
Hermes Birkin: İngiliz şarkıcı, oyuncu ve yönetmen Jane Birkin’in kendi adını taşıyan Hermes çantası ‘Birkin’ moda tarihinin ikon çantalarının başında gelmektedir. Dünyaca ünlü Hermes Birkin modelini özellikle sinema dünyasının ünlüleri tercih etmektedir.
Chanel 2.55 Çanta: Gabrielle Coco Chanel 19. Yüzyılın sonlarına doğru doğdu ve 20. Yüzyıla da tanık oldu. 1920’li yıllarda kadınların çantalarını ellerinde taşıdığı dönemde Chanel gittiği yerlerde çantasını kaybetme sorunundan hareketle omuz askılı çanta tasarladı. Bu şekilde kadınlar çantaları omuzlarındayken rahat hareket edebiliyorlardı. 1955 yılının Şubat ayında ise o günden bu güne bir klasik olan Chanel 2.55’i üretti. Çanta adını piyasaya çıktığı ay ve yıldan alan bu efsanevi model şimdilerde farklı renkler ve detaylar kullanılarak da üretiliyor.
Saatin Tarihçesi ve Aksesuar Olarak Kullanımı
Güneş saati, kum saati, su saati gibi buluşlar her çağda mevcut olan insanoğlunun zamanı ölçme gereksinimi sonucu gerçekleşmiştir. 1524’te Alman kilit ustası Peter Henlien tarihte bilinen ilk kurmalı saati üretti. O zamana kadar mekanizmaları çalıştırmak için sürekli yer değiştirilen ağırlıklar vardı. Kurmalı saatler yayları gevşedikçe zamanı göstermemeye başlıyordu, onların sayesinde taşınabilir saatler üretilmeye başlandı. Gerçek anlamda saati günlük kullanıma sokan isim İngiliz Christian Huygens'tir. 23 Ocak 1675'te C. Huygens zaman ayarını sağlayan yaylı balans'ı saatin içine yerleştirmeyi başarmıştır. 1800’de ise ilk kez bir cep kronometresi yapıldı böylece, saniye ilk kez cebe girdi. 1810 yılında üretilen ilk kol saati ile gerçekleşmiş, kol saatlerinin kullanımı 1914-18 Birinci Dünya Savaşı'na katılan askerler tarafından yaygınlaştırılmıştır.
Eskiden zamanı öğrenmek için kullanılan, şimdilerde ise zamanı öğrenmek dışında kolumuzda aksesuar şeklinde taşıdığımız yüzlerce model ve çalışma sistemine sahip saatler bulunmaktadır.
Gözlüğün Tarihçesi ve Aksesuar Olarak Kullanımı
İlk gözlüklerin mercekleri konveks, yani dışbükeydi ve sadece yakını görme problemi olanların işlerine yarıyordu.
Uzağı görme sorununu yani miyopluğu düzeltecek merceklerin ancak 15. yüzyılda yapılabilmesinin sebebi o tarihlerde gözlüğün daha çok yakını okuma amaçlı kullanılması, uzağı görememenin o kadar önemsenmemesi ve içbükey merceklerin imalinin daha zor ve pahalı olmalarıydı. Edward Scarlett 1730'da Londra'da sabit gözlük sapını icat etti. Saplar başa göre ayarlanabildiği için gözlük burun üzerine daha az ağırlık yaparak düşme tehlikesi de önlenmiş oluyordu.
İlk güneş gözlükleri ise 1430'lu yıllarda Çinliler tarafından kullanılmıştır. Çinlilerin ateşte dumanın isi ile kararttıkları gözlükler görme kusurlarını düzeltmek için kullanılmamıştır.
Günümüzde güneş gözlükleri üreten birçok firma bulunmaktadır. Aksesuar sektöründe çok önemli bir yere sahip olan gözlüklerin birçok model ve rengi bulunmaktadır. Gözlük seçiminde yüz yapısı, ten rengi, kişilik önemli seçim kriterleri arasında yer almaktadır.
Takının Tarihçesi ve Aksesuar Olarak Kullanımı
Takılar geçmişte din, tılsım, büyü, uğur gibi kavramların etkisiyle kullanılmaktaydı. Daha sonraları bu anlamlara ölü hediyesi, tanrılara sunu, imtiyaz göstergesi, zenginlik ifadesi, hediye ve nihayet güzel görünmek gibi amaçlar da eklendi. Gerek dinsel nedenlerin gerekse kendini beğendirme çabasının bir sonucu olarak insanın ilgisini sürekli çeken takıların ilk örnekleri taş, kemik, deniz kabukları ve fildişinden yapılırken, maden işçiliğinin başlamasıyla bunların yanı sıra tunç, gümüş, electrum ve özellikle altın takılar yoğun bir biçimde kullanılmaya başlanmıştır.
Günümüz moda sektöründe takının yeri ayrıdır. Birçok çeşide sahip olan takı; yüzük, kolye, küpe, broş, bilezik, halhal ve pazı bandı gibi farklı olabilmektedir. Takılar değerli taşlar kullanılarak yapılabildiği gibi birçok farklı malzemeden de üretilebilmektedir.
Eldivenin Tarihçesi ve Aksesuar Olarak Kullanımı
İlk çağlarda eldivenler, elleri korumak amacıyla kullanılsa da, güç ve refahın simgesi olarak sembolik anlamlara sahipti. Ortaçağ ve Rönesans döneminde yöneticilerin dışında halkında, çoğunlukla parmaksız olmak kaydıyla, eldiven kullandığına dair bilgilere ulaşılmaktadır.
Dirseklerin üzerine kadar uzanan opera eldivenleri ise I. Napolyon döneminde moda olmuştur. Moda tarihine baktığımızda Napolyon’un bir eldiven tutkunu olduğunu ve gardırobunda 200 den fazla çift eldiveni olduğunu öğreniyoruz.
Günümüzde mevsim gereksinimlerinin dışında, özellikle balolarda kadınlar tarafından tercih edilen aksesuarların içinde yer almaktadır. Çok farklı malzemelerden üretilen eldivenler giysiyi tamamlayan estetik aksesuarlardır.
Şapkanın Tarihçesi ve Aksesuar Olarak Kullanımı
İlk şapka örneklerine eski Mısır ve Yunan zamanında Teb şehrinde bulunan erkek mezarlarında rastlanılmıştır. M.Ö. 3200 yılında Mısırda erkelerin başlarında tüyler, krallarının ise taçlar yada peruklar üzerine geçirilmiş bezlerin olduğu bilinmektedir. M.Ö. 3000 yıllarında Girit adasında yaşayan Minosluların başlarında uzun sivri tepeli şapkaları, Asurluların kendilerine özgün yuvarlak şapkaları vardı. Eski Yunan’da ise şapkayı yoksullar giyer ve o tarihlerde Petasos olarak adlandırılırdı.
Ortaçağda ise deri şapkalar kullanılmaya başlanmıştır. 11. yy’a kadar sürecek Hristiyan geleneğinde kadınlar başlarını örtmek için vual kullanırlardı. Daha sonra vual yerini tepesi sivri kukuletaya bıraktı. Doğu kültürlerinde ise şapka kullanımından daha çok saç süslemeleri kullanılmaktaydı. M.S.11. yy. ve M.S. 13. yüzyıllarda yapılan haçlı seferleri, doğudaki bu saç süsleme kültürünün batıya taşınmasını sağlamıştır. 15.yy.da ise çeşitler ve renkler artmaya başlamıştır. İngiltere kralı 8. Henry’nin portreleri 16.yy.da kral şapkalarının da çeşitlendiği gösterir.
Fransız devriminden sonra hem erkelerde hem de kadınların giyimlerinde ve süslerinde sadeleşme görülmüş, aksesuarlar eski abartılı ölülerinden, daha normal ölçülere getirilmiştir. Bu dönemde kadınlar dantel yada hasır şapkalar kullanırlar, büyük şapkalara ise siperlikler takılırdı. Erkeklerde silindir şapkalar yaygın bir biçimde kullanılırdı.
20. yy şapkalarına şekil veren ise I. Dünya Savaşıdır. Savaştan önce kunduz kürkünden yapılan büyük şapkalar, savaştan sonra yerini çan biçimde küçük şapkalara bırakır. 1920’lerde kaşlara kadar inen şapkalar, erkeklerde ise fötr ve melonlar gözdedir.
Günümüzde kullanım alanları değişse de şapka oldukça tercih edilen bir aksesuar olarak karşımıza çıkmaktadır. Kullandığınız şapka modeli tarzınızı belirlemede önemli yer tutmaktadır.
Eşarp ve Kemerin Aksesuar Olarak Kullanımı
Giyimde aksesuar seçimi oldukça önemlidir. İyi ve doğru seçilmiş bir aksesuar giyimi tamamlayarak kişinin tarzını oluşturmasına yardımcı olur. Eşarp ve kemer kullanımı da giyside oldukça önemlidir. Eşarplar farklı farklı biçimlerde bağlanabilmekte ve bu özellikleri sayesinde farklı tarzlar oluşturmaktadırlar.
Kemerler ise birçok biçime ve materyale sahip oldukları için onların da kullanım alanları oldukça geniştir. Giysileri tamamlamada önemli rolleri bulunmaktadır.