GÖRSEL ESTETİK - Ünite 3: Fotoğraf Keşfi ve Tekniği Özeti :

PAYLAŞ:

Ünite 3: Fotoğraf Keşfi ve Tekniği

Ünite 3: Fotoğraf Keşfi ve Tekniği

Fotoğrafın Keşfi

Fotoğraf kavramı, ışık, aydınlık, çizmek, kazımak, resim yapmak, yazmak kelimeleri birleştirilerek türetilmiştir. Kelime anlamı, ışık yardımı ile iz bırakmaktır.

Fotoğrafçılık, ışığa duyarlı yüzeylerde görüntü üretme süreçleri için kolektif terimdir. Işık veya elektromanyetik radyasyon, fotokimyasal reaksiyona neden olur. Bu tepkiden ortaya çıkan resimlere fotoğraf denir.

Fotoğraf ve kameranın bulunmasına neden olan karanlık oda ya da karanlık kutu anlamına gelen kamera obscura iğne deliği doğanın gerçek görüntüsünü yansıtan ilk cihazdır. Küçük bir delikten ışığın duvara yansıması ile görüntü elde edilmektedir. 1490’da Da Vinci, doğrusal perspektifi çoğaltmak için tasarlanmış bir aygıt olarak kamera obscurayı tanımlar. Barbaro adlı bir Venedikli karanlık kutunun deliğine mercek yerleştirerek daha net görüntü elde etti. 17. yüzyılda taşınabilir hâle getirilen kamera obscura temel ilkesi bir kutu veya oda ve onun bir yüzüne açılmış delikten oluşur. Dışarıdan gelen ışık, delikten geçerek içerisindeki yüzeye düşer ve yansıdığı kaynağın perspektifini ve renklerini koruyarak ters dönmüş görüntü oluşur. Resim kâğıt üzerine düşürülerek yüksek kesinlikli çizimler elde edilmesini sağlar.

Fotoğrafın, ilk bulunuşu bilim adamı Schulze tarafından gümüş tuzlarının ışığa duyarlılığının keşfedilmesidir. Schulze görüntüleri sabitlemeyi hiç düşünmemişti. Wedgwood kâğıt ve deri üzerinde ışığa duyarlı gümüş tuzu kullanmaya başladı. Kamera obscura ile görüntüler elde edilebiliyordu, sorun bu görüntülerin kalıcı hâle getirilmesiydi. Fotoğrafın bulunuş ve gelişiminde öne çıkan isim Fransız Niépce’dir. Niépce ışık yardımı ile görüntü elde eden ilk kişidir. Fotoğrafın tarihsel gelişimi Niépce tarafından 1826-27’de çekilmiş Le Gras en eski fotoğraftır. Fotoğrafın dünyaya ilanı 1839’u bulur.

1820’lerin sonunda Niépce gümüş kaplamalı kâğıttan gümüş kaplamalı bakır levhalara kadar olan çalışmalarını geliştirdi ve onlara Heliograflar diyordu. Görüntü oluşturabilmişti ancak görüntü kontrast ve net değildi ve pozlama süresi çok uzundu. Le Gras yaklaşık 8 saatte pozlanmıştı. Bu dönemde fotoğrafın en önemli özelliği yeniden çoğaltılabilmesiydi. Niépce ile Daguerre’la 1829’da birlikte çalışmaya başladı. 1833’te Niépce’in ölümüyle Daguerre çalışmalarına devam etti ve kendi adını verdiği pozlandırılmış, levhada sabitlenmiş, fotoğrafı dagerotipi çeker. 13 Ocak 1839’da, Bilim Akademisi toplantısında Daguerreotype süreci tanıtılarak kabul edilir.

Talbot, Daguerre’in pozitif görüntülerini negatife çevirmeyi başarmıştır. 1841’de tekniğin patentini almıştır. Bu teknik Calotype ya da Kalotip diye adlandırılmıştır.

Muybridge, hareket çalışmaları yapan İngiliz doğumlu bir fotoğrafçı. Muybridge, at yarışlarını birden çok kamerayla birden çok açıdan fotoğrafladı ve atı hareket ettirmek için görüntüleri birleştirdi. 1878’de Kolodinium tekniği ile dörtnala giden atın tüm hareketini çekti.

1840’da fotoğraf tarihin ilk portre fotoğrafını çekmiştir. Amerika’da kimyacı Robert Cornelius, 175 yıl önce Philadelphia’da otoportreyi çekti.

Bayard doğrudan pozitif baskı olarak bilinen kendi sürecini icat etti ve 24 Haziran 1839’da dünyanın ilk halka açık fotoğraf sergisini sundu.

1855’te İngiliz Roger Fenton ilk savaş fotoğrafçısı olarak Kraliçe’nin emri ile Kırım Savaşı’nı görüntülemek için gönderilmişti.

1861 Kraliyet Enstitüsü dersinde Maxwell, üç renkli analiz ve sentez prensibi ile dünyanın ilk renkli fotoğraf gösterisini sundu.

Horgan, New York Herald için sanat yönetmeni olarak çalışırken yarım ton gravür sürecinin mucidi oldu. Fotoğraf baskılarının iyileşmesi ve 19. yüzyılın sonunda amatör kameraların küçülmesi fotoğrafçılığa ticari bir hareketlilik getirdi. Bununla birlikte objektifler, ışığa duyarlı malzemeler geliştirildikçe fotoğrafların kalitesi de arttı. Bu da fotoğrafın kullanım alanları daha çok portre, manzara ve natürmort ile sınırlıyken fotoğraf kısa sürede kültür, sanat, toplumsal olaylar, belgesel gibi konularda en önemli araç hâline geldi.

Fotoğraf plakaları depolanabildiği için fotografik kayıt malzemesinin endüstriyel üretimi mümkün hâle geldi. Leon Warnecke, 1875 yılında ilk kâğıt kasetini negatif kağıtla icat etti. Kamera, 1881’den jelatin emülsiyonu üzerine kolodion üzerinde bir filmle çalıştı. Rollfilm kameraları, 1860’ların ve 1870’lerin gizli kameraları olarak ortaya çıkmış ve 1910-1960 yılları arasında pazara hakim olan kutu kameraların temeli olmuştur. Günümüzün 35mm ve orta formattaki kameralarının her biri de rulo film prensibi ile çalışmaktadır. Sadece geniş formatlı kameralar hâlâ düz film ile çalışıyor.

George Eastman 1888’de Kodak fotoğraf makinesini tanıttı, herkes sadece bir tuşa basarak el kameralarıyla fotoğraf çekebiliyordu.

Barnack, 1913’te Optische Werke adlı ilk 35 mm kamerayı yapan ve Alman fotoğrafçıydı. Kameraya Leica adı verildi. Leitz Camera’dan elde edilen bir anagramdı. Leica I, 1927 yılında satışa başladı. 1930 yılında Leica değiştirilebilir objektife sahip ilk 35 mm kamerayı üretti.

1861’de Maxwell, el boyaması olmayan ilk renkli fotoğrafı üretmeyi başarmıştı.

1932’de renkli fotoğrafçılık için ilk 35mm film geliştirildi. Sadece Leica ve Contax için kullanılabilirdi. 1900-1940 yılları arası renklendirme yılları olarak tanımlanabilir. 1970’lerden itibaren, renk-renklendirme vazgeçilmez oldu. 1909’da Agfa AG, renkli filmin başladığı Filmfabrik Wolfen’i kurdu. Agfa, on yıllardır rakiplerine karşı Kodak ve Fujifilm’e karşı çıktı ve Avrupa’nın en büyük fotoğrafik aksesuar üreticilerinden biri olarak kabul edildi.

1960’larda SLR kamera birçok üst düzey kamera formatı için tercih edilen tasarım oldu. Dijital tek objektifli refleks kamera, fotoğrafik filmin aksine, dijital görüntüleme sensörü ile optik ve tek lensli bir refleks kameranın mekanizmalarını birleştiren bir dijital fotoğraf makinesidir. DSLR’ler, 2000’li yıllarda film tabanlı SLR’lerin yerini aldı ve 2010’ların başlarında, yansıtmasız sistem kameralarının artan popülaritesine rağmen, DSLR’ler, 2018’den itibaren kullanımda olan ve en çok kullanılan değiştirilebilir objektifli fotoğraf makinesi oldu.

Fotoğraf Çekim Teknikleri

Pozlama ışığı dengelemek anlamına gelir. Bu dengeyi oluşturan ve pozlamanın omurgası sayılan üç temel kavram Diyafram, Enstantane hızı ve ISO hızıdır. Bu üçlüye fotoğrafta Pozlama Üçgeni denir.

Diyafram, fotoğraf makineniz içerisine alınacak ışığın ne miktarda olacağını kontrol eder. Ancak diyafram, yalnızca görüntünün ne kadar aydınlık veya karanlık olduğunu kontrol etmekten fazlasını yapar. Aynı zamanda, fotoğrafın konuya ne kadarının odaklandığı ve ne kadar flu olması gerektiği üzerine yaratıcı kontrol sağlar. Diyafram objektifimizin içerisinde yer alır ve sembol olarak küçük “f ” harfiyle gösterilir.

Fotoğraf makinenizde otomatik ve manuel modun dışında bir de “Diyafram Öncelikli” mod vardır. Bu mod A veya Av harf simgeleriyle gösterilir. Diyafram öncelikli mod seçildiğinde kullanıcı f değerini değiştirdikçe ilgili enstantane hızı da doğru pozlama yapabilmek için otomatik olarak değişecektir.

Diyafram öncelikli seçimde makinenin ayar tekerleğiyle oynadığınızda açıklığı kontrol etmeye başlarsınız. Görüntü LCD ekrandan baktığınızda açılacak veya koyulaşacaktır. Estetik fotoğraflar çekmenin bir yolu da alan derinliğidir.

Açık diyaframla, flu bir arka plan oluşturursunuz, dar bir diyafram ise fotoğrafa daha fazla bir geniş alana odaklanmanızı sağlar. Bu uygulamaya fotoğrafçılıkta alan derinliği denir.

Diyaframı ayarlamak, fotoğrafçının görüntü üzerinde yaratıcı kontrolünü sağlar. Açık diyaframda sığ alan derinliği elde edilirken kısık diyaframda geniş bir alan derinliği elde edilmiş olur.

Diyafram sonrası pozlama üçgeninin diğeri enstantane hızıdır. Fotoğraf çekim tekniklerinin en temel ögelerinden birisidir ve enstantane, perde, obtüratör, shutter, örtücü ve pozlama süresi gibi isimlerle de adlandırılır.

Fotoğraf çektiğiniz zaman makinemizin perdesi açılarak gerek gördüğümüz kadar ışığı içeri alır ve kapanır. Bu gerek gördüğünüz kadar açılma-kapanma süresine enstantane hızı denilir. Fotoğrafçılıkta S harfiyle gösterilir.

Geleneksel olarak perde kameranın içinde yukarı ve aşağı hareket eden fiziksel bir parçadır.

Elektronik perdeler kameraların daha yüksek hızlarda çekim yapmalarını sağlar, bu nedenle bazı sayısal makine üreticilerinin kameralarında her iki türü de bulunur. Elektronik perdeler ile ilgili problem, fotoğrafın içerisine daha fazla gürültü oluşması ve görüntü kalitesinin düşürülmesi kaynaklı olmasıdır. Elektronik perdeler, kamera pilini çabuk boşalttıkları için uzun pozlamalarda kullanmakta zorluk çekilir.

Pozlama üçgenindeki üç değer değiştirilip farklı varyasyonlara getirilerek yine birbirinin aynı miktarda ışığı toplamak mümkündür, birbirine eş değer olan bu kombinasyon denklemine eş değerlik yasası denilir.

Deklanşör hızı, çekim yapacağınız konuda veya sahnede ne kadar ışık olduğuna bağlıdır. Açık havada, güneşli bir günde, 1/500 gibi hızlı enstantane hızına ihtiyacınız olabilir. İç mekânda veya gölgede, biraz enstantane hızını yavaşlatmanız gerekir 1/100, 1/60 olabilir. Yavaş olan enstantane hızlarında fluluk veya hareketin devamı şeklinde bir fluluk yaşanabilir. Eğer elde çekim zorunlu ise 1/20 - 1/40 arası değerlerin daha altına inilmemesi gerekir.

Fotoğraf makinemizde otomatik ve manuel modun dışında bir de Enstantane Öncelikli mod vardır. Bu modda fotoğrafı çeken kişi enstantane hızını değiştirirken makineniz tüm doğru diyafram değerini sizin için seçer. Enstantane öncelik mod, kameranın mod kadranında S veya Tv sembolü ile belirtilir ve seçilebilir.

ISO pozlama üçgeninin son köşesidir. Enstantane ve diyaframla koordineli çalıştığı için fotoğraf çekerken manuel çekimlerde mutlaka fotoğraf makinemizin ISO ayarını kontrol etmeniz önerilir. Bu sayede enstantane ve diyafram ayarlarınız ISO’ya göre değişiklik gösterir. ‘International Organization for Standardization’ın kısaltmasıdır. ISO Speed yani ISO hızı’dır.

ISO sayısal fotoğraf makinesinin ışığa ne kadar duyarlı olduğunu kontrol eder, sensör duyarlılığı ve ISO hızı olarak da kullanılır. ISO hızı ne kadar düşükse, sensör duyarlılığı o derece azdır.

ISO hızı değerini 100’den daha düşük bir değere ayarladığınızda, tripod kullanmıyorsanız fotoğraflarınızda bulanıklık oluşabilir.

Görüntü algılayıcının ışığa olan duyarlılığı arttıkça yani ISO hızı değeri arttıkça, fotoğrafta grain adı verilen gürültüler/kumlanmalar görülecektir.

Fotoğraf Çekim Tekniklerinde Yardımcı Uygulamalar

Pozlama değer telafisi olarak adlandırılan Pozlama Telafisi (EC), kamerada çekim yaparken kameranın dahili ölçer tarafından seçilen pozlama değerlerini ayarlamayı sağlayan bir özelliktir. EC, fotoğraf makinesinin pozometresi fotoğrafların daha parlak veya daha karanlık olmasını sağlamak için poz ayarlarını değiştirmenize izin verir. Kameranızın poz ölçüm cihazı inanılmaz derecede gelişmiş bir cihazdır. Sahnenin vizörde incelenerek ve doğru pozlanmış bir görüntüyü yakalamak için enstantane hızı ve diyafram ayarlarını hesaplayarak çalışır.

Sahnenin orta griye ortalanmadığı ve bu durumlarda pozlama hesaplamasının başarısız olduğu zamanlar vardır. Pozlama telafisi, bunu yapmanın en basit bir yoludur.

Pozlama telafisi hangi şartlarda pozlama üçgenine destek olur:

  • Çok parlak veya çok karanlık sahneler

  • Yüksek anahtar portre pozlamaları

  • Karlı sahneler

  • Plaj, deniz yansıması olan sahneler

  • Büyük miktarda parlak gökyüzü içeren sahneler

  • Arkadan aydınlatmalı konular

  • Gece sahneleri

  • Manzara doku pozlamaları

Günümüz sayısal fotoğrafçılıkta pozlama değerini kullanmanızı öngören en önemli etmen poz ölçüm modudur. Bu mod dört çeşit ölçüm sunar:

  • Ağırlıklı Ortalama Ölçüm

  • Merkez Ağırlıklı Ölçüm

  • Kısmi Ölçüm

  • Spot Ölçüm

Sayısal fotoğraf makineleri pozlamada olduğu gibi odak bilgileri ve netlik için de farklı yöntemler kullanmaktadır. Doğru odaklamayı otomatik yapabilme yeteneğine sahip olan DSLR fotoğraf makileri, mercek unsurlarının hareketlerini odağı değiştirmek için kullanırlar ve görüntünün yapısını incelerler. Bazı otomatik netleme sistemlerinin loş ışık koşullarında netleme sisteminin zorlanması nedeniyle özel otomatik netleme ışık kaynakları kullandığı görülmektedir.

Otomatik odaklı fotoğraf makineleri otomatik netlemeyi ne kadar iyi yaparsa yapsın, bu özelliği kullanırken dikkat edilmesi gereken önemli hususlar vardır:

  • Otomatik odaklama hızı

  • Otomatik odaklama teknolojisi

  • Otomatik odaklama değerlendirmesi

Otomatik netleme parametreleri:

  • Tek nokta otomatik odaklama

  • Dinamik odak alanı

  • Sürekli otomatik odaklama

  • Sürekli otomatik odaklama

  • Kullanıcı seçili netleme alanı

  • Odak kilidi

  • Makro kilitleme

Bir objeden yansıyan ışığın rengi ışık kaynağının rengine göre değişiklik gösterir. İnsan beyni ışık kaynağının rengindeki değişikliklere adapte olabilir ve gölgede, doğrudan güneş ışığında ya da parlak ışık altında olsun beyaz objeler beyaz görünür. Filmli kameralarda kullanılan filmin aksine, dijital kameralar fotoğrafları ışık kaynağının rengine göre işleyerek bu ayarlamanın benzerini yapabilmektedir. Bu Beyaz Ayarı olarak bilinir.

Fotoğraf makinesinde bulunan beyaz dengesi ayarları:

  • Otomatik

  • Tungsten

  • Floresan

  • Doğrudan Güneşli, Gün Işığı

  • Flaş

  • Bulutlu

  • Gölge

  • Manuel Beyaz Dengesi Ayarları

Histogram, fotoğrafın çekim tekniği olarak doğru pozlandığının ölçümünün yapıldığı grafiktir.

Luminance Histogramı, parlaklıkları bağlamında piksellerin dağılımını gösteren basit çubuk grafiktir.

RGB histogramı, bazı kameralar bir fotoğrafik görüntünün kırmızı, yeşil ve mavi renk kanallarının tek tek histogramlarının görüntülenmesine ve birleşik histogramla birbiriyle ilişkili olarak üçünü göstermesine olanak tanımaktadır. Üç renk histogramının hepsi doğru pozlamaya sahip olsalar bile görüntüdeki her bir rengin miktar olarak farklılaşması nedeniyle hepsinin biraz farklı görünmesi normaldir. RGB histogramı görüntü pozlaması verileri ile ilgili daha kullanışlı geri bildirim sağlar.

Hareketi dondurmanın teknik yolu yüksek enstantane hızından geçer. Teknik enstantane öncelikli S veya TV modunda uygulanabileceği gibi, manuel modda da uygulanabilir. Manuel mod çekilecek olan fotoğrafın yüksek enstantane hızında, ışığın derecesini diyafram ve ISO hızı ile ayarlama şansı verir.

Hareketi pozlama süresinin uzatılmasıyla hareketi flulaştırma prensibine dayanır. Burada hareketi dondurmada kullanılan yüksek enstantane hızının tersine düşük enstantane hızları deneyerek hareket flulaştırılır. Öz ifadesiyle makine perdesinin nesnelerin hareketini betimleyecek kadar bir süreyle yönetilmesidir.

Uzun pozlama tekniğinde ipuçları:

  • Çekim güvenliği ve hazırlığı için, çekim yapılacak bölgeye çekimden birkaç saat önce gidin. Çekim öncesi kurgunuzu yapın.

  • Makinenizi tripod üzerine takıp, seçilen bölgeye sağlamca yerleştirerek doğru çekim açısını seçin.

  • Makinenizde noise azaltma seçeneği mevcutsa, uzun pozlama gürültü azaltma özelliğini etkinleştirin.

  • Çekim sırasında titreşim yaratmaması ve çekilen karelerde netlik kaybına olmaması için VR titreşim azaltma özelliğini kapatmalısınız.

  • Kablolu/kablosuz uzaktan kumandayı bağlayın veya 10 saniye boyunca otomatik zamanlama moduna geçin.

  • Objektifiniz tarafından izin verilen minimum diyaframı seçin.

  • ISO’yu cihazınızda izin verilen en az değere indirin.

  • Pozlama sürenizi şartlara göre belirleyebilirsiniz.

  • Makinenizin dosya formatını daha sonraki ufak tefek müdahalelere açık olması için JPEG+RAW formatına ayarlayınız.

Yıldız pozlama, fotoğraf çekim tekniği olarak oldukça estetik fotoğraflar ortaya koyar. Teknik olarak zor görünse de birkaç kez deneyerek rahatlıkla sonuç alabilirsiniz.

Mavi Zaman, uzun pozlama teknikleri içinde yer alır. Oldukça estetik fotoğraflar çekmenizi sağlar. Zaman dilimi gün batımından, gün doğumundan hemen önce ortalama 20 ila 40 dakikalık bir süredir.

Işık İzleri Pozlaması, hareket hâlindeki araçların kent sokakları ve caddelerinde bıraktığı çizgisel izler oldukça estetik örnekler ortaya koyar. Çizgilerin fotoğrafı hareketlendirici ve gözü yönlendirici etkisi vardır. Çıplak gözle görmemizin mümkün olmadığı bu pozlama şekli çekim teknikleri açısından oldukça yaratıcı örnekler sunar.

Tül Etkisi, şelale fotoğraflarında yapılan uzun pozlamalarda şelaleden akan suyun tül etkisinde olması ortaya estetik fotoğraflar çıkarır. Bu teknik için geniş açı lensler kullanmakta yarar vardır. Geniş açılar dar mekânlarda çerçeve sıkıntısı yaratmayacak ve mekâna biraz abartılı bir atmosfer kazandıracaktır. Bu tür mekânlarda sabahın saatlerinde veya akşam güneşin uzaklaştığı hatta bulutlu zamanları seçmekte yarar vardır.

Fotoğrafta Pan, bir teknik olarak Pan’ın ardındaki temel fikir, kameranızı hareketli konuyla birlikte zaman içinde kaydırma ve göreceli olarak net, keskin bir konuya sahip olurken, arka planın hız etkisi veren flu bir duruma gelmesi olarak açıklanabilir. Hareket eden nesnelerin fotoğraflanırken arka veya ön planda hız, hareket hissini verecek etkilerin oluşturulmasına dayanır.

Fotoğrafta Zoom in/out, fotoğraflanacak nesneye pozlamada verilen süre kadar sabit odaklı olmayan bir lensle yaklaşma veya uzaklaşma prensibine dayanır. Zoom objektifler bu uygulama için oldukça uygundur. Fotoğrafın kenar kısımlarında ışınsal bir akışkanlıkla zamanda yolculuk izlenimi veren bir yanılsama oluşur. Bu fotoğraflanan nesne yaklaşıyor veya uzaklaşıyor etkisi yaratır. Deneysel bir tekniktir, yaratıcı farklı sonuçlar almak için mutlaka konuyla ilişkilendirilmelidir.

Işıkla Boyama, teknik olarak oldukça yaratıcı ve eğlenceli bir tekniktir. Bu tekniği uygulamak için ışıktan arındırılmış stüdyo, oda, kapalı mekân veya ışık almayan gece ortamında dış mekân da olabilir. Diğer ihtiyaçlar ise;

  • Manuel fonksiyonlu bir kamera

  • 18mm ila 35mm arası bir lens

  • Tripod

  • Kablosuz uzaktan kumanda

  • Renkli LED el feneri veya floresan tipi uzun lambalar ve renkli jelatinlerden yardım alınabilir.

  • Üzerinizde koyu renkli bir kıyafet giyinmelisiniz. Mümkünse siyah olmalıdır.

Ters ışık silüet fotoğrafı çekimlerinde kullanılması gereken temel strateji, nesneyi tamamen karartarak, bir ışık kaynağının önüne yerleştirmek ve kameranın pozunu en parlak bölüme dayanarak fotoğrafı çekmektir. Böylelikle arka plan ışık değeriyle ön plandaki karartılan nesne arasında kontrast bir ilişki yaratılır. Bu ilişki sayesinde bir ters ışık grafiği lekesel etkisi tadında silüetler elde edilir. Bu çekim tekniğinde konuyu çok iyi kurgulamak ve mutlaka flaşı kapatmak gereklidir.

Kar Fotoğrafında karın beyaz olması ve içinde kristalize gün ışığını yansıtıcı bir yapısı olması nedeniyle zorluklar ortaya çıkar. Bu zorluklar çekilen fotoğraflarda mavileşme veya grileşme gibi sorun oluşmasıdır. Nedeni ise kar yoğunluğu çoğaldıkça makine içerisindeki ışıkölçer TTL sisteminin yanılma payı da artar.

Kar fotoğrafında mavileşme, patlama gibi sorunlara karşı, beyaz dengesi filtreleri, renk düzeltme filtreleri, ultraviyole ve ND filtreleri çözüm olacaktır.

Sis ve Duman Fotoğrafı, çekerken yapılması gereken makinenin fokus ayarlarını kontrol etmektir. Makine otomatik fokus ayarında ise netleme yapmakta büyük zorluklar yaşanır. Netlik noktası sisin üzerinde net bir alan buluncaya kadar sürekli arayış içerisinde olacaktır. Bu durumda, manuel netlemeye alıp objektif üzerindeki bilezikle netlemek gereken alana doğru kontrol sağlamak önerilir. Sisli havalar makinenin ışık ölçümünü yanıltır.

Manzara Fotoğrafı, yeni başlayanların çok zorlanmadan tanışacağı güzel örnekler sunar. Manzara fotoğraflarında aranan özellikler netlik, pozlama, ışık ve zamanlamadır.

İlk zamanlarda portre fotoğrafları tarihin korunması, belgelenmesi amaçlıydı. Ünlü insanlar, aileler ve bireyleri fotoğraflanırken portre fotoğrafları herkesin edinmek istediği bir aile hatırası hâline gelmeye başladı. Portre fotoğrafçılığı günümüzde ticari konum da kazanmıştır.

Portre fotoğrafçılığında dikkat edilmesi gerekenler:

  • Işık ölçümü

  • Netlik

  • Alan Derinliği

  • Lens Seçimi

  • Ters ışığa dikkat

  • Gün Işığı

  • Çekim açıları, bakış boşluğu ve ilgi merkezi

  • Arka Plan

  • Portrede yüz ve çerçeve yerleşimi

  • Model ve psikoloji

  • Dosya modu

Sayısal fotoğrafçılığın ve yazılımların devreye girmesiyle fotoğraf teknikleri de farklı yönlere evrilmiştir. Bunların en başında deneysel teknikler gelir. HDR de bu tekniklerden birisidir. Yüksek dinamik aralık anlamına gelen HDR’nin temel prensibi aynı çerçeveden oluşturulan fotoğraflarda aydınlık ve karanlık yüzey arasındaki temel ışık farklarının şiddetini ortaya koyar. Bu sayede fotoğrafta hoş yapay bir derinlik oluşur. Son yıllarda, HDR terimi, Tone Mapping, Digital Blending, ve Luminance Masking gibi birçok farklı tekniği tanımlamak için kullanılmıştır.

Bu yöntem için makineden yardım alarak basamaklama denilen teknik kullanılır. Dizeleme olarak da geçer.

Teknik ayarlardan sonra makineyi çekim yapılacak konuya yönlendirip sabit bir tripod üzerine sabitlemek önemlidir. Sonra makineyi konuya odaklayarak çekilecek poz değerini belirleyip çekim yapılır. Belirlenen poz sayısı kadar fotoğraf makinesi seri çekimi yapıp makineye kaydeder. Bu işlem sonrası çekilen fotoğraflar uygun yazılımlarla düzenlenir. Bu düzenleme işlemleri sadece uygun menüden fotoğrafları yazılıma yüklemekten ibarettir. Geri kalan tüm birleştirmeleri yazılım otomatik olarak yapar ve tek bir fotoğraf olarak sunar.

HDR tekniği son dönem sayısal fotoğraf makinelerine özel bir seçenek olarak eklenmiştir. Bu seçenek sayesinde makine tüm işlemleri kendi içerisindeki bir yazılım sayesinde yaparak kullanıcıya sunmaktadır.

Mimari Fotoğraf: Mimari yapılar insanlığın barınma, dini ve korunma amaçlı yaptığı en eski bilim ve sanat eserleridir. Belgelenmeleri ve gelecek nesillere aktarılmaları gerekir. Bunun için en iyi yol fotoğraf veya videodur. Yeni yapılan mimari yapıların yapılış aşamaları, tanıtımı ve aktarımı için fotoğrafa ihtiyaç vardır. Bu nedenle çekilen fotoğraflar sadece yapının bütününü değil mimari detaylarını da belgelemelidir.

Lens Seçimi, mimari fotoğrafçılık için en önemli seçimdir.

Geniş açı veya balıkgözüne yakın lensler dar mekânlarda etkili sonuçlar almayı sağlar. Özellikle iç mekânlar sıkışık alanlarda 160 derece gibi bir alanı tarama şansı verir.

Mimari fotoğraf çekimlerinde yardımcı ekipman olarak mutlaka tripodla çekim yapmanız önerilir. İç mekân zor ışık koşulları çekimlerinde uzun pozlama bunu zorunlu kılar. Yine mimari çekimlerde destek ışıkları, flaş seçenekleri ve dronlar da yapıları farklı açılardan yorumlamayı sağlar. Polarize filtrelerde kontrastı yüksek keskin fotoğraflar almanıza yardımcı olur.

Mimari fotoğraflarda çekim sonrası fotoğraf üzerinde oynama ve perspektif düzeltmeleri için RAW+JPG dosya türü seçilmesi önerilir. İç ve dış mekân ışıklarını değerlendirmek, bu modlarda daha sağlıklı olacaktır.

Mimari çekim öncesi yapının özelliklerinin, mutlaka etüt edilmesi önerilir. Bu mimari yapıları fotoğraflarken doğru ışık koşulları ve zaman dilimi seçilmezse çekilen fotoğraflar gölgeli ve karanlık detaylı çıkacaktır.

Mimari yapıları fotoğraflarken en çok önemsenmesi gereken teknik birikim de oran ve orantıdır. Yapıların kentin bütünü ve içindeki diğer yapılarla olan orantıları gözetilmeli ve mutlaka fotoğraf içerisinde gösterilmelidir. Bunun için panoramik açılar, geniş kent görünümleri yapıyla birlikte fotoğraflanmalıdır.

Mimari yapının ön cepheden ve tam karşıdan fotoğraflanması kadar, sağ ve sol açılardan 45 derecelik fotoğraflarla perspektif de yaratılabilir. Çerçeveleme esnasında binanın üst, orta ve alt açıları da değerlendirilmelidir. Mümkün olduğu ölçüde kuşbakışı görünümde alınmalıdır.